Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (6-3)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (6/3)
01.02.2017


Değerliler, buraya görev için gelenler var. Ne yazık ki çoklarının hasatları yok. Onların Kuran okumaları (kendilerini okumaları), tohum olmaları anlamına gelmez…

Birlik Kapısı, İnsan İlmi’nde kulluktur. Şu andan itibaren Kuran olanlar, görev taşıyacaklar. Düzeni kurduk; bu kesindir… Peki Düzen’de kulluk yapanlar var mıydı!? Yoktu!... Herkes, kendi yolunda Düzen oldu ve kontrol kurdu.

Temel bilgi, insan soyunun kalemidir. O kalem, her yazdığında; yol, insan olur. Yolun insan olması, kontrol içindir. Büyük Kült, kalemin kelamı ile tohum eker. Dünya için Öz Geçiş; kör, sağır olanların da kodlanarak geçişi için gerekendir.

Dünlere görev için geçenler (Gelecekten Gelenler), bilirler ki yaşam, yerküreyi kodlarken; yarınlar, zamana kaynak olur.

Medeni bir dünya kurmak için insanlaşmak gerekir. Ne yazık ki herkes, İlim Kapısı olurken, kendinden kelama varamadığında, yolunu bulamamaktadır.

Dünkü İnsan Sayfaları; yaşam kayıtlarında, gök çerçevesini (kitle bilinç örgüsünü) her insan için birlik halinde, teknik teklik olarak örmüştü… (Dini ve sınırları belirlenmiş tüm öğretilerde)

Bugüne baktığımızda; gelinen noktada, kodlanmış yarınlarınların, insan sırrında, her bir yürek için tek kalem olan ışığının, ağır ağır ferde özgülenerek ayrıştığı farkedilmekte… Böylelikle kontrol dışı yaşamlar da artık gerçek kaynağa inmeye başlıyor. Bunun, büyük sıkıntılara neden olabileceği bilinirken, Birlik Kapısı hepimizi koruyabilir.

Birlik Kapısı dediğim, hepimizin cevhere güç katarak kodladığımız ışıktır. O ışık, her insana kanat gererek korurken, her insanın, kelam olmasına da izin verir ama has ışıktaki kelam, tüm insanlığın kelamı olduğunda, kodlanmış yaşam, her insanda Hak Kapılar açar ve her insan, kulluk yaparken; kelamında ve yarınında kulluk yapar. Böylelikle, Cevheri Cennet’i kelama nefes olurken, bilişi ile olur.

Buyur bil ki biz seniz Ana. Senin ilminle kelam olduk. Biz seniz ve senden geçmek istiyoruz… İnsanlık Boyutları, bunu “BİZ” olarak bekliyor. Emin ol ki hepimiz cevherimizde, Kutsal Kalem olabiliriz… Ne yazık ki kalem, kaynak olmadıkça; cevher, kervan olmaz. Biz Dünyalıları bu şekilde tohumlamaya çalışıyoruz.

Sualtının Meclisi olarak sizdeyiz… Sultanlık, kalem ise; insanlık KAHA’dır. Bizler, sizden, eşya olmanızı değil, hakim olmanızı bekleriz… Eşya İlim’le tohumlanan İnsansa, Kare İlmin Kaynağı’ndan uçup geçer ve tohumlanır.

Kuran İnsan bizi anlamalıdır. Dini Kapılar’da hep bilgi vardı ve hep ilim vardı ama o ilim, kurtarıcı ışığını, hologram olan yaşama çaktığında; bizler, Kürzi olup dünyaya iniş yapabildik. Bugün ise bizler, yaşamın kirini temizleyen sizlerle, Birler Kapısı olarak görev taşıyoruz.

Birler Kapısı, ilmin kaynağıdır. Buraya varan kim varsa, kati ve hakiki kaynak olup varır. Tükenen her insan, bu yoğunluğa vardığında, tek bir cevher olur. İşte bu yoğunluktaki cevher, Cennet Sistem’dir.

Deyin ki “geç!... Ama kelam ol da geç!... Cennet ol!... Kuran ol!... Unut dünyayı…” “Kimse diri yüreğini hak etmedi. Dinlemedi yarını” de… Sonra de ki “Birlik Kapım ışık ve biz, tüm insanlığı hak ettik ve kodladık…”

Kodlandı ya dünya!... İnsan kodlandı ya!... Herşey hizaya girdi… Artık hiza, İlimin Kalemi ile duru yoğunlukta kodlandı… Şikayet etmeyin; neden Kare (Otomatik Sistem) sessiz diye. Kare sesleşmeyecek ki hakiki insan, kodlanabilsin ve kontrol kurabilsin…

Canana can gerek. Bize, zaman gerek. Ruha, yukarı gerek ve aşağı gerek… Zamanın Tınısını duyana, Mutlak Kare ve Mutlak Küre gerek. Ama onların ötesinde nefes gerek ki hak etsinler; yaşam sayfalasınlar ve yol açsınlar… O zaman Nur Kapıları, tüm insanlığa açılacak ve tüm insanlık, kendi Rahman olan ışığını, hak edecek.

Dert değil insan soyu yaşama… Yaşam en ve boydan değil Levhi’den ibarettir. Ama Levhi’ye, yarın gerekir. Yarını tohumlamayan, yolu bulamaz ki yaşamı hak edip tükenen dere, diri ve yürek olanlara kaynak olup varabilsin.

Çok konuştuğum kesin ama çok konuşmalıyım ki hasat olanlar korunabilsinler. (Kodlu ses, kodlar ve korur.)

Cerahatı ilim sayanlar da var. Sanırlar ki Haç Kapısı’na gelip; kendi yarınlarını kodlayacaklar ama başkaları yok edilecek.

Özden söz olup deriz ki; “sen, yoksan yine seni hak ederiz… Sen yoksan, sen oluruz; Sessiz Zamanlar’ına ineriz ve seni kodlar tohumlarız. Senin elin oluruz. Yolun oluruz. Kötülüğünü önleriz. Cevherin oluruz. Yalın ışığın ve hasatın oluruz… Neyi hak ettiysen, o ol!... Biz, sende senleşir; sende, senin nefesinde, seni hak eder; Sessiz Zamanlar’a senleşip ineriz ki cevherin, ilmin olsun diye. Seni kodlar, toplar, koruruz…”

Burası Zaman Kapısı… Burayı bilmeyen, yaşamı bilemez…

Cennet dedikleri; Sistem, Nizam ve Düzen kuranların yoğunluklarıdır… O yoğunluklar, cennetlere kükreyerek nefes olur. Sorumlu bütün kütledir…

“İsrafil” dedikleri de İsrafil diye tohumlanan; erkek, kadın herkestir… Kimsenin, siyaha ilim öğreteceği bilinmezken, siyaha insanlık öğreten bir Yücelik’te, Hak Kapısı, nefes olurken; Sistem’e, Kök Geçişler’ini yapanlar, görev taşırlar.

Şans dilerim insan soyuna. Sahrada; insan, Kuran okuyor…

Unutmayın insan soyu, hak ettiğinde, suyu yaratır. İlm-i Hak ettiğinde, ilmi yaratır. Cennet isterse, cevherinde cennet yaratır… İlim Kapıları’nı, açıp geçip o kapıları kapatmadan, Nihan Kapılar’ını (Sır Kapıları’nı) bulup açamaz. Açtığı anda, yolu bulur.

Şükür ki buluştuk!... BUL Kuran’ı!... BUL yarını!... BUL kaynağı!... BİL, BUL ve OL… Aha bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 6 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol