KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (9/2)
22.02.2017
Canlarım, alıp götürelim yaşamı, has ışığa… “Aha!... Aha!...” diyelim… “Hakiki insan!” diyelim… “Muştularla kodlamalar yapıyor!” diyelim…
Hazın, haz olan yaşamı; haz olan nefesi; haz olan yoğunluğu var!… Açın kapıları da yaşamı, haz alarak seyredin!... Sayredin ama haz alarak seyredin!... Din Kapıları’nı kapatın… Öfkeyi aşın… Nesillerinizi hak edin; haz alarak izleyin…
Öncüler!... Sizler öncülersiniz. Aşk sessizliklerinde, Siyah’a indiniz; Mor olan yolu buldunuz… Toprak Toplum’a nefes oldunuz… Azsınız… Az, ezip geçmez yaşamı. Bu nedenle bu Meclis, hep az sayıda nefesle çalıştı… ÖZ GÖZ olur; YOL olur az olan. NUR olur; KURAN olur. Olur ama TOHUM da olmalıdır.
Koruyoruz ilmi… Koruyoruz Sultanlar’ın nihan olan yarınlarını… Okuyoruz; okunuyoruz!… Suyu, hologram sayanlar, insana kalem olsunlar istiyoruz.
O, şokta şimdi… Kim!? İlim!… İlim, şu anda şokta… Cennetten kovulan insan soyunu, SÖZ, GÖZ, ÖZ olarak dilleyenleri, şok halinde, kontrol etmeye çabalayanlara bakıp; neden dünya, yer gök halinde, güç kaydı yapıyor diye sorgulamakta…
Bakın Canlar! burada ne olup bittiğini anlamanıza hiç gerek yok… Anlamayın. Anlamayın zaten!... Ki hak edin; Hakk olun, sonra anlayın… Anlamayın!... Anlamayın ki hasat olabilin!... Anlamayın ki hasat olduğunuz zaman yaşamınız olsun… Öyle çok ses veriyoruz ki anlayan, anlar; anlatan, anlanır… Aha ve hah!… Aha!.. Hah!...
Ceyhan, Seyfan… Fırat, Diçle!... Nereden nereye geldik!? Hasat, ilimdir Canlar!... O nehirler olun; akın ki bilin; kiminiz… Hazar Boyları’ndan tohum ektiniz; kiminiz Orta Asya’dan kontrol kurarak, yarınlara yürek olup yol aldınız… Firdevs Sistemleri’nden geçtiniz, yaşama indiniz ama siz, çoban olmaya istekli olmadınız.
Yalan yanlış bilgilerle, ilmi hak etmiş olarak kabul edilenler ise Siyah’tan sonsuz korkarlar… Ziyanda olan, Siyah’tan korkar; zamandan çıkar; yarından çıkar ve Sultanlık Işığı’nı yok eder…
Eh Canlarım, İnsan dediğin, her renktir. Bir tek nihan olan yaşam vardır… O renklerin tümü simsiyahtadır. Bunun içindir ki Kaynak Işık hep simsiyahtır.
Dünyada torba taşıyanlar olur. Yokun, kuru ışığını hak etmiş sayarlar onlar kendilerini… Ama o torbada Nuh kaydı olur ve der ki o, “siz bir gün gelecek yok olacaksınız… O gün, Kıyamettir… O gün geldiğinde, Halik olmanız şart değildir. Sizi,
Ama iyi anlayın ki onlar korunamazlar ve kontrol kuramazlar. Ziyan olurlar… Onları biz her anda koruduk. Ne var ki onlar, korunmalarını hak saydılar… Din Cevheri saydılar ve dünyanın kulu olanların, her anda korunacaklarını sandılar. Oysa biz, onları kontrol etmek için koruduk.
Dünyanın nefesi, cevheri, hakiki ilimdir. O ilmi hak etselerdi, yol açarlardı ve hasat olurlardı.
Dünya “ATLANTA”dır. Ana kalemdir ve Hasat İlmi’dir… Ama iyi bilin ki Ata Kapı olan insan, “ATALANTA”dır. O Yol İlmi, hakiki ilimdir ve yolun kültü, kükrerse; artık orada “MUDA” olur. “MUDA”, korkuyu aşanlarla, cevheri kodlar ve yol olan İlim Kalemleri, zirvelere vardıklarında, artık “Zİ” olurlar.
Öyle dünyalar kurduk ki anlaşmak gerektiğinde; anlatırız ve anlaşırız ama şu anda bu dünya ile meşgulüz… Bu dünyanın tınısın duyurmak istiyoruz tüm planetlere. Saklı tutuyoruz yaşam kayıtlarımızı, her anda. En ve boy olan yarınlardan saklı tutuyoruz… Çökmeyin yarınlara!... Çökmeyin ki Kaynak Işık, yol açsın ve zeytinler toprakta yaşasınlar…
Çok mu yolculuk yaptık İlim Kalemleri ile!? Her an için yol, insan soyunun kulluğudur. Bu kulluk ile her an olduk ve Ak Kapılar’ı açtık.
Astral Kalem, Aklın Kapısı olsa da ATLANTA ANA KAPI’sı temel bilgidir ki her insanın ışığıdır.
Öz Görev, Öz Gök Sözcülüğü ve Öz Kaynak. Asıl yaşam, iman tınısıyla kontroldür.
Çok mutluyum ki burada, bu yoğunlukta, nefes olduk. Çok mutluyum. Şimdilik!… Aha bu!…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
