8.ŞUBAT.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ 1. BÖLÜM
Yer ve gök insanlıktır... Ben dünya olan dürümlerde İlm-i Ka olan bilişim... "Toha" dedikleri diri yüreklerin dillenişiyim ben.
Kimim? İnsan soyuyum... Burada oluş sebebim, insanlığın diriliğini hak etmek ve bütünün kültleriyle kodlayarak, bütünün gücü haline dönüştürmek o yürekleri...
Sevgililer, Tark diri... Tark hakiki, o tark insanlık ama tarık, teknik kapı... Ve biz o tarıkla dürümlere inen insan soyuyuz...
Evren İmparatorluğun Gücü ile kodlama yapar... Bir tek bizim evrenimiz yoktur... Birliklerimizin tümünün kendi yüreklerinde ki kodlamlarda bilinir ki her bir yaşamda kelam olan evrenler vardır... Ve o evrenler sistemli olarak sesleşirler... Ve dürümlere çekilirler...
Dünya dışını kodlarken bunu iyi anlamanızı beklerim... Bir çok galaksi vardır... Ama her bir galaksi kelamı teknik tohumlarla kodlayamaz... Bugün size bunları anlatmak istiyorum.
Dünya üzerindeki gücü tanıyor... Ama bu gücü kodlayabir mi? Koruyabilir mi?.. Önemli soru budur... Dünyanın kimi hak ettiği? Kimi hak etmediği?... Ekmeğimizin gücünü anlayıp anlamadığı... Ben dünya derim... Ben levhi kapıları açan insanlık derim... Ama benim insanlığımı hak eden var mı?.. Devinimi arttırmadan önce yüreğimi dürümlerim ve derim ki maya olmaya değil, mahrek olmaya gelen birliklerle çalışacağım bugün...
Mahrek hepinizin yüreğidir... Ve kodlanmıştır. Ama yaşam içindir her şey... Savaşım yok insan soyuyla ama yürüyen dünyanın kodlanmış olarak yürümesidir hedefim...
Mesih dedikleri insan, ilimle kodlanan insandır. Ama ikmal tamamlayan insan, yaşamı hak edendir... Eğer yaşamı hak etmişse koruyucudur...
Torbamda insanlık değil, insan soyu var... Bu yar benim yarım... Bu yaşam, benim yaşamım. Bu akıl benim aklım... Ben cennet olan insanlığı koklayarak çalıştım bugüne kadar.
İnsanlık adına şunu öğreteceğim ki yüreklere "dümenin insan olduğu" herkesçe anlaşılmalıdır. Eğer dümenin insan değilde Kare, Küre olan birlikler olduğu düşünülürse; en ve boy artık yalın hakim olabilir dünyaya ki bu gerçekleştiğinde ısmarlama çalışmalar devreye girer.
Ismarlama çalışmalar dediğim çalışmalar, yücelerin cemaatlerinin kodlanmış ışıklarla değil de karanlığın tınısında ki yığınların ışımasını sağlayacak olan 20. gücün dürümlerdeki kayıtlarıyla gerçekleşen çalışmalardır bunlar...
Bu şekilde bilgi olduğu halde bilinç olmayan çalışmalar. İlim var mı? Var!... Bilgi? Var!... Ama bilinç eksik. İşte dünya, bir nedenle bu kokuyu hep kendi yüreğinden çekti ve ağır ağır kayıtlamaya çalıştı.
"Dert değil insan" dediler. Ama dertli insan dert olur canlılar. Bütün kapıları açın anlayın... Dürüm dürüm olur yaşam ama hiç bir dürümde sır saklı kalmaz...
Bizim için de öyledir. Baş tacıyım dünyaya, mutlaka muktedir insanlıkla baş tacıyım. Nesiller boyu dünyanın yoğunluğunu arttıracak gözü görenleri kodlayıp gönderdim dünyaya. Ve bugün ben bana ben olup indim.
Bugünden sonra dünyanın yarını olmalı... Yaşamı olmalı... Mikailin kuranı kodlanmalı dünyada ve toprak toplum tohum olmalı. Astral boyutların gözü, özü, sözü insanlıktır...
Canlılar, bizler artık dünya planetinde kelamın levhi kaydını yapanların, hakka varıp yapmalarını dilemekteyiz... Hakka varmadan kendi yalın kayıtlarını tohumlara çekerek mutlak kalem olmalarına izin veremeyiz.
Eğer bugünden itibaren bilge kalemler, bilgi kapılarını kaparlarsa; çarpı, bölü hepsi kırık olur... Ve biz artık dünyayı koruyamayız...
Mutlaka iyi öğretin ki başka dünyalarda hep kırılmalar, hep kısırlıklar oluştuğunda; dürümlere iner dünyaları kodlar koklarız da muktedir insanlığı tohumlayarak Mikail'in gücünü temiz olarak çalıştırırız.
Bu dünya ise ayrı bir dünyadır. Buracıkta cennet... Buracıkta cevher, buracıkta cehennem var... Her an bir cemaat her an bir yarın de. Tahditli her şey ama fakih olmadıkça hakim olamayız dünyaya.
Değerliler, dünya dışı varlık boyutlarının dünyayı izlemelerine izin verdim bugün. Çoğu bizimle yoğun ışıklarını kodladılar. Bir çoğu bizimle insanlığı anlattılar.
"Kıran, kırılan!.. Ne varsa, yaşamın sırrıdır" dediler. Esrar, emin olan, emin olanların yoğunluğunda olur... "Aşkta yoktur esrar" dediler. Esrar sırdır... İnsanın sırrıdır. Ve aklın kaleminde olur esrar... Ama iyi anlayın ki yukarının dünyaları hep insanlığın yularından görev taşıttılar. Taktılar yuları boyunlarına insanlığın, gerçek çırpınışlarını kontrol altında tutmaya kalkıştılar.
Muradımız artık insanın yaşamda kodlanmış olması ve artık kendini koruyabilmesidir. Aksi taktirde bu dünyayı çokları kendi yarınları için kullanırlar. Buna asla izin vermiyoruz.
Torbam insandır. Bedenimse haktır. Aklım, Ka Ha'dır... Yaşamım tanrıdır. Temiz bir zaman için dünyanın öfkesini aşırttık. Ve bütünün gücünü dürümlere çektik.
Değerliler dert değil insanlık benim yüreğime... Ama benim yüreğime dert olan yaşamdır...
Eğer yaşam oğullarımızı koruyacak gücü türevleri ile kodlamazsa, düzen kurulamaz...
Dönün özlemle izleyin yer küreyi insanı insanlığı anlayın... Neşeli miyiz? Yoksa kederli miyiz?.. Neden gözümüzde görevimizin gücü var?..
"BSUİ" dediğimiz Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun ilmi olan insanlığın yığınlarında, karanlık mı var? Aydınlık mı var?
Devre devre dünyayı izlemeye gelen birlikleri görün... Çoğu dünyayı istekli olarak izlerler. Ve derler ki "gidelim insanlara bakalım" Şer yaratmışlar mı? Şans tanıyalım mı? "Şakır şakır oynadık yaşamda dediler" onlar... Hep oynadılar. Ama Allah dedikleri o yoğunluğu hak edip anlayıp mı oynadılar? Hakka varıp mı oynadılar... Oyun ne bilir misiniz?.. Sel aldığında yaşamı o selde kontrol kurma çabası... Her şey, her şey o selde olur...
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
https://vimeo.com/203170355?ref=fb-share&1
