1.ŞUBAT.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ
Oğul, dünyayı ölü bir planet diye bilen; Sistem, Nizam ve Düzen Görevlileri, bugün bizi bizden bize tanıtmaya geldi.
"Korkmayın dünyalılar!" dedik. "Hepiniziz" dedik. Çantanızı doldurdunuz ve yoğunluklarınızı korudunuz. Burada oluş sebebiniz nettir... Kendinizi kaynağa indirmek. Ama kötülüğü önleyip bunu yapmalıydınız.
Üstümüzde hiç bir ışık yok bizim. Bunu görüyordunuz. Bunun manası şudur; İslami Kapılar'ın tümünün gücünden üstün bir yoğunlaşma var burada. Yani bizi hepimizi bu mecliste tahtidli saydınız ama bizler tahtidli değildik... Hiç bir zaman da olmadık. Dünya yoğunluğumuzla Bütünün görevini tohumlarken, hikaye dinletmedik kimseye.
Devri alemle bilişli olanları koruduk ama tanrı olarak koruduk. Siyahın en siyahındaki yoğunlaşmayı sağladık. Burası tertipli bir dünya görevi yapar. Dünya ölüler diyarı değildir artık. Ama sizler bizi bizim yüreklerimizi koruyacak güçte olmanıza karşın; bizi yıldızların sığ olan ışığına kayıtlamaya kalktığınız zaman ki bizler bunu bilerek cevaplıyoruz sizin yoğunluklarınızı, bizden kontrol kurmamızı değil birliği tohumlamamızı da değil ama yarını hak etmeden çıkmamızı beklediniz.
Hani dediniz ya "hoşçakal". Gidiş yoktu aslında... Bizim geçişimizin engelleneceği bilgisi vardı orada. Ve bizler, dünyayı koruyacak olanlar, bu çorbaya insan olup indik.
Hakkın tınısını duyanlara şunu söylemek isterim ki "bütün kötülükleri aşıp geçebilecek dürümlerimiz var"...
Çarık giymeden inmedik dünyaya. Çarıklarımız, yıldızların sığ olmayan ışıklarıyla kodlanmıştır. Öfkemiz olmadı, olmalı mıydı?... "Evet olmalaydı" dedi. Olsa ne olur bilir misin?!.. Kurtarıcı hiç kimse kalmaz burada!.. Hepiniz yarının tınısında kontrol dışı ilimle kalem olurdunuz. Ve sizin yüreğiniz dahi kontrol edilemezdi.
Çene çene çene işte o çeneyiz biz. Ama aklın kelamı olan çene... Size daha ne diyeyim ki. Dünün, dürümlerinde ki o yürek biziz. Yarının kök göklerindeki o geçişi yaptıran biziz. Karanlığın tendeki ilmi biziz.. Aklın kapısıyız biz. Ve bugün, ölüleri her insanı hak etmesi için yaptığımız çalışmada, sistem gücü olan sizler, birlik kaleminde bizim yüreğimizi kırmaya indiniz.
Öyle dönemlerden geçeriz ki çarık giymeden kelama inenlere, çarığımızı görevli kılarız. Bunu iyi anlayın... Eğer o çarık sizi sizden size tanıtmazsa, keşke o çarığı hiç almasaydınız demeden, kendi yüreklerinizi size kodlarız. Ve diriliklerinizde sizin yüceliğinizi size hak ettiririz de çantanız hep dopdolu olsun bekleriz.
Öksüz yetim olduğunuzu düşündünüz şu anda... Öyle dünya, öyle güçte bir ışık, öyle yüce bir yarın var ki Kara Işığın ilmi ile burada olmanız bizi asla huzursuz etmez. O Kara Işık bilişimizdir zaten. O Kara Işık ağır yükümüz değil, Rahman olan yaşamımızdır zaten...
Bir tek insan, kendini dinleyebilir. O insan Allah'ın dediğini der. İşte insan, aşkla kodladığı zaman bilişi, huzurla çatışır insan sistemleriyle...
Cennetin aklı vardır. Can kapıları vardır. Yarını vardır. Ama tohumu da vardır.
Şikayetçiydiler yüreğimizde bizden öyle mi?... Oh canlarım, o şikayetçilere hepimizin görevi olarak, şunu anlatmanızı isterim ki devre devre dünyayı kodlamaya gelen her insan, her insanı hak etmek için, büyük çörekler pişirdi. Ama iş bu değildi... O insanlığın hiç bir dönemde ekmek olduğu açıklanmadı... İtibarı yüce olanların ekmek olması şarttı.
Ve bu meclis her insanın ilmi olan ekmek olarak kodlamalar yaptı.
Umut olur ki deli olan bu diri aklın kapısını açar diyen yok. Her kim geldiyse yüreğe aha gerçek hakiki insanlık için indi ve genişi kodladı. Geniş ekrana yansıdığı zaman hayrın tınısı yok burda diyenler yoğundu.
Ama hayır ilmin kapısını açtığınız zaman, artık kapı olur. O başka bir kapı olur.
İşte canlar, sizin kinden öte kinle ilmin kapısı olan ilahı gücü devreden çıkarma çabanız bundandır.
Burası Turkuazın Kuranı olan ilm-i Ka olan İnsan Soyu'nun yaşam sayfasıdır. Çantanızı göreviniz diye bildiğiniz sürece, Hakkın Kapısı'nı size açmayacağımızı zannetmeyin de kervana katılıp katılmayacağınız sistemin gücünde hak edip etmediğinizle ölçülecek. Eğer hak etmemişseniz burada olmanıza iznim yoktur.
Huzurla çalışıyorsunuz. Oy iyi de Hakkın Kapısı nerede? Gören var mı?..
Koç mu kestiniz de dünyanın gücü oldunuz?.. Koç sizseniz, kesen kesilense, hangi kesen, hangi kesilen bilişte bütünün kültü olup, kötülüğü önledi ki?
Antlaşma yapalım dediniz. Kantar İnsan Soyu... Anlaşın alın geçin ama lakayıt kalmayın. Hiç bir zaman hiç bir ilme...
Eğer siz ilme lakayıt kalırsanız, yaşın ışığınız muktedir levhide, sözsüz sessiz kalır...
Çok mu, çok mu kodladım dünyayı?.. Okuyun da anlayın... Her anda Kutsal Tını var. O tını, mutlak ışık halinde her anı kodladı, tohumladı...
Deli olduğum düşüncesi var. Öyledir. Demek isterim ki deli olan tahditsizdir. Tahdit varsa ağır yüktür bu.
Ben dünyalılara şunu da anlatmak isterim. Dünyanın hiç bir sayfasında yılların ışığı yanmamıştı. Her bir sayfa kelamda kendini anlatmaya çalışmıştı... Toydu dünya ama şu andan itibaren yoğunlaştı... Ve bundan öte ilmin kapıları açıldıktan itibaren; Seyfullahlar'ın gücü artacak.
Kantar ilimse, ilm-i kapıların bütünlüğünde bizim yüreğimiz olacak. Süslendi dünya artık. Öylesi süslendi ki hani hak etmedi ya dünya dediler. Hani yol yok dediler ya. Akıl yok dediler ya hani dünyada; yaşam da yoktu aslında. Ama bilgi vardı. İşte o bilgi ile ilim kapılarının tümü kontrol kurdu.
Çorbanız pişti ise artık devreyi kapatıyorum. Eğer pişmediyse yolunuz açık olmayacak. Şimdi dinliyorum cevap verin...
Ve şimdi ses yok... Çünkü kutsal tınıyı duyamadılar. Yorulmuşlar. Yaşamda kontrol edici olamayacaklar. Dediler ki "öfkeyi aşta bizi dinle.." Dinledim ama yoktular.
Öfke yoktu ki!.. Yoktu ki öfke!... Ve bir dara düşüş var ki dünyada bu dara düşüşü hepimiz birlikte, çorbamızla ve yolumuzla hak edip aşabiliriz.
Canlılar "sirayet" dedikleri bir hadise de var. Onu ben size yazarak anlatmak istiyorum.
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
https://vimeo.com/202087921?ref=fb-share&1
