Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (13-3)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (13/3)
22.03.2017

(İLK İNSANLIK, DEJENERASYON VE BUGÜNKÜ İNSANLIK:)

Dağlarım, Düzen kuranlar, Bilgi Kapıları’nı açtıklarında, kendi yaşamlarını hasata kodlarlar. Onlar, cennet olan insanı, kelam olarak kendi yaşamlarına katarlar. İnsan, insana katıldığında; yaşam, sığlığını kaybeder ve çoklanarak kodlanır.

Çoklanan, kodlanan insan, cevherini hakim olup yoluna kul olduklarını, kaynak yapar. Saltanat, onun “israf” saydığı cevherini kodlarken, kendi yolunda olanlara ışık yakar. “Oğul, ben dünya” der. “Diri yürek” der. “Yaşam” der. “Savaş” der ve der ki “hak et ilim yap!.”

Süper Realite Diriliği, Hicaz Cevheri’nden geçtikten sonra, yarınları kodladı ama insanlık yoktu bu yoğunlukta. Sonsuzlaştı ve yaşamsallaştırdı insan sırrı olan İsrafil Cevheri’ni.

Sonsuz Zamanlar, bu şekilde kodlandıktan sonra, ruhu; Kalkan olanlar, cevhere çekildiler. Saltanat, ışık halinde yaşamdan görev istedi ve insana dendi ki “senin, sana sen olman kolay olmaz. Sen, kelam ol ve hakim ol!...”

İşte bundan sonra, Sonsuz Zamanlar, Işık Kapıları’nda, insan soyunu kodlamaya başladı. İnsan, Kare Küre oldu ve şarkılarla cevhere vardı...

Sonra, “tuhaf” olarak nitelendirilen bir İnsanlık Kalemi devreye girdi. İşte o çalışma, herkese göre çok tuhaftı!... Ne oldu bilir misiniz!? İnsan, bu çalışmaların neticesinde, kil ve kum değildi artık, ışıktı... Işık Kalem, dürümlerde insan sırrını açmaya başladı...

Bu bilgileri, hak edip de anlamayanlar; çok kere kınadılar ve sorguladılar. Sistem Cevheri’nde, her bilgi; insana, insanın haricinden verilir... Ne hal bilinmez ama burada, bu çalışmada insan, kendinden akıyor... Dünyada bunca ışık var. Bunca zamandır kil, kum insanlık; kendinden, kendi zamanlarından, kelama varıp da akmamış... Şimdi nasıl olur da insan, kendinden akar!? Bu sorgulandı...

Sormayın neden insan kelamdan çıktı!... Neden insan yarından çıktı ve kendini hak etmek için bugüne kadar hep kendi dışını dinledi!... Bunları kimse sorgulamadı. Normal olanın, insanın kendi haricinden bilgi alması olduğu sanıldı.

Oğullar; yaşamın başlangıcı sayılan dönemlerde; her insan, kendinden bilgi çekebiliyordu. Dünyada, bu şekilde ilim yapılmıştı. Yıldızların sırrıydı bu... Her insan, her insanı dinliyebiliyordu. Ama Sistem olarak!... Ama kaynak olarak!... Bunun ötesinde Yaşam Sayfalamaları yapılıyordu... Aynı zamanda yarınlar tohumlanıyordu...

Dünya, çok köklü görevler yaptı bu şekilde. Ana Kapılar’da hep cennet kuruldu. Sonsuz Zamanlar, ışık halinde yolu açtılar. Büyük Kült, insan soyuydu... Nurlu çalışmalar oldu dünyada ama sonraları yaşam, kaynaktan çıktı.

Bu neden oldu söyleyim:

Yol, insanın nefesi iken; dünyayı hak etmeye gelenler; dünya dışı yaşam kayıtlarını, kaynağa indirdiler. Dünya dışının kaynağa inmesi ile birlikte, Dünya ilim kasaları boşaldı...

Nefesi olmayan ölü bir dünya, yarını tohumlamak için gerçek kalem olup yarınlaşmak istediğinde, Düzen Kodları, onun nurunu, bedenleri koruması için, cennetten cennete kayıtlarken; her biri, has tenden çıktılar...

Zaman Sayfaları’nda dejenerasyonlar oluştu. Her bir Cennetli; kelamda, kendini Hakk Tını’dan çıkardı. Bütün kütle, koruyucu cevherden çıktı. Yaşam, kalemden çıktı ve insanlık, nesillerini kontrol edemedi. Bunun sonucunda, Dünya Kalemi kırıldı....

Büyük Nefes Sayfalanışları varsa da dünyada, bu sayfalanışlar, tohumlanış esnasında, kayıtlarını sayfalardan ayrıştırdılar. Çatı yıkıldı!... Muhakim İlim, yoldan ayıldı!... Dünyada, sığ olan bilgi kayıtları, kontrollu olarak kodlama yapmaya çalıştılar. Oğul vermek sorumluluktu ve oğul verenler, koruyucu olamadılar... Şükür ki son dönemde, artık insan soyu korumayı ve korunmayı hak etti...

Bilip de insana inenler; bilişi, Hak İlmi ile dilleyenler; kul olanlar ve kodlama yapanlar; farklılıkların ayrışmasındaki tekleşimi, kontrollu olarak Sessizlik’e kayıtladılar. İş buydu!...

Şu anda yerküre yenileniyor ve insan soyu, yeni zamanda, her bir cennetten, cevher alıp sesleşeceği ışığı hak etmekte... İş buydu ve bu, yeniden gerçekleşti...

Söz, sesi açtı ve yaşam, Sistem’i kodladı. Dünden çok öte dünlerden, size bilgi verdik... Bu bilgi, dünya insanına hiç verilmemiş bir bilgidir...

Dünya insanı, en ve boyu hak etmeden, Düzen’in kalem olduğu o günleri, hak edip de dinleyemezdi.

Ha diyeceksiniz ki hangi zaman!? Size şöyle diyebilirim: Bu zaman bilgisi, Birlik İlmi’yle; size, sizden size hep dillendi!... Milyon yıl önce!… Hepinizin, sizi hak etmek üzere kayda aldığınız o bilgiler; şimdiden sonra yeniden Yüceler’ce dillenecek.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 440 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol