Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (7-2)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (7/2)
08.02.2017

Asa biziz… Anlatık!... İnsan, insanlığını anladı ve aktı. Yoğun ışığımızı Allah İlmi ile hologram olan yaşamlardan, nefes olan kalemlere çektik… Şimdilik!…

Eh Dağlarım!... Ehh!... “Neden dünya!? Diye sordular. “Neden dünya!?” “Niçin buradayız!?” Sordular… Anlatalım:

“Mekke” dedikleri bir yer var. Ata Kapıların İlmi buradadır… Ana Kalem ise merdiven olan Medine’dir… Herbiri yaşam ama herbiri, Kare Küre… Bugün artık Kelam İlmi’nin, kaleme kervan olup inmesi gerekir. İnsan soyunun, Nuh Kapıları’nı kapatması gerekir… Eğer insan soyu, nur olamaz ise kelam edemez. Kelam edemez ise yaşamı hak edemez. Çorba pişirse de o çorba, yaşama çekilemez.

Bütün mesele, insanlığın kendi yarınlarını, hak edip yaşam sistemleşmesi ile örgülemesidir… Eğer insan soyu yaşam sayfalanışı yaparsa ve yarınlarını hakiki nefes ile örgülerse; dünya insanlığı, Hak İlmi’ni hakim olup anlayacaktır… Hak İlmi’ni anlaması demek; hasat olması demektir.

Hakk Sayfalanışı, insan sırrıdır. Bu sırrı, Kelam İlmi ile hak edebilirsiniz… Nefes, insana kulluk yaptırır. Bu da olabilir ama Hakk Tını’yı, Hasat İlmi ile hak edip anlamalısınız.

Düzen kuruldu… Yarınlar tohumlandı… Aslan Sayfalanışları yapıldı… Dünya, yer ve gök olup kontrol kurdu ama Hami bekler dünya hala!… Hami bekler!... Sanki, Hakk İlmi, Hasat Tohumlaması yapmamış gibi; birisi gelsin ve onu kurtarsın diye bekler…

Doğanın Gücü, yaşam olduğu halde; yaşayanlar, yolda kalacaklarını düşünürler… Doğa, yarınlarını yok ediyor!... Yoğun Işık, kalemi kıracak ve zaman sayfalanışı bitecek sanılıyor!...

Oynamayın insan soyu!... Oynamayın Dünya ile!… Bu dünya, An Kapısı’dır. Siz, sizi hak edin ve Hakk olun. Dünya, insanlıktır zaten!... O, helal Levhi’dir; kinsizdir, kirsizdir… Siz, onu kirletemezsiniz…

Aç kapıyı da gir dünyaya!... Bak bakalım neler var!... Kir ve pislik neden var!? Sor bakalım!...

Bu dünya yaşamıyor mu!? Yoksa yaşıyor da sen mi yaşamıyorsun ki onu duyumsuyamıyorsun!?

Başka başka zamanlara insanlaşıp in!... Kin ve nefretin var mı bak!... Bak ve söyle!...

Beden neden verilir insana; anla!... İnsan, geçmişe dönsün de kelamı hak etsin diye beden verilir.

“Baş tacısın!” denir, ziyan olmayana… Sistem olana, “nefes! denir… Yaşam olana ise “Teknik Tahtditsiz, Sistem Kaynağı” denir. Ama hepsi, cevherde olur.

Dünyanın üstü ve altı birdir… Ben öldüm; gömdüler beni… Artık ben; dünyayı, diyar diyar gezemem diye düşünmeyin… Her anda, sayfa sayfa yaşayan insan, kelam olup yer ve gök olup dünyalar dolaşır… Işık halindedir. Her bir Sistem’e İç ve Dış İlmi ile girer ve girdiği yeri diller…

Doludur, boştur, ummandır, tınıdır!… Her diride, Kürzi’dir ve 20. Ceveri Görevli’dir.

O torba, insandır. Oraya vardığında, Dini Kapılar’ı kapar ve yaşar… Orası, ağır yükün hafiflediği yerdir. Oraya, Sistemin Gücü olur varır… Aha orada, cevheri tohumlar!... Orada, yarınını tohumlar!... Aklın sırrını diller; yürüyen, koşan insanlığı kontrol eder. Ve der ki “ben, simsiyah bir kalemim. Her anı çizerim, resmederim. Benim resmim, yarının resmidir… İş budur!...”

Sonsuz zamanlar ve sonsuz sayfalar ve zaman kayıtları; hepsi, yaşam sayfalarıdır… O sayfaları resmedenler; yaşamı, Yaşamın Yasaları’nı her anda kodlayıp yarınlara kaynak yapanlar. Bu Meclis, bunu yapar… Her anı tohumlar ve sayfalar ve yarınla, tüm yaşamları hak ettirir.

Dün, dünü, dünde dürümleyen ve yürüyen ve yürüten Yaşam İnsanlığı, Ana Meclis, bugün yeniden burada ve burası, İlmin Kaynağı… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 146 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol