Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (8-2)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (8/2)
15.02.2017

Bugün size bir tahditten söz edeceğim. Bu tahdit, ilmin tahditi olmayıp yoğun ışıkların tahditidir. Bilişi hak etmeyenler, BİR’e hizmet için çatışırlar ve derler ki “onlar, hiçbir bilgiyi hak etmediler ve dillemediler.” Aha! bunu derler…

Bir tek BİZ olan Yaratıcılar; biliriz ki onlar, bunu diyecekler… “Ziyan, ziyanda olanca anlaşılmaz. Ziyanda olan, kelamda olduğunda anlar ama hak edip Hakk Ümmeti ile tohum olduğunda kontrol kurar… Çorba piştikten sonra anlasa da anlamasa da fark etmez; ziyandadır… Ve Sultanlar Sultanı, hasatını yapmıştır… O, kendini kelamında hak etmemiştir.” Bütün Kütle, bunu bugün bildirmemizi istedi…

Çokları, bilişi hak etmediklerinden, yaşam kayıtlarını halik olup yapamadılar. Yapamayanlar, yapanlara; “siz hak etmediniz. Bundandır ki durmadan çalışıyorsunuz” derler ama çalışması gereken, asıl onlardır… Bilsinler ki Çeyrek Zamanlar’ı kodlayanlar, çeyrek nefeslerle çalışırlar ki her diri, kaynak olabilsin ve o çorbada nefesi olabilsin diye.

Dünyanın insana görevi vardır. İlim!… İlim Görevi!... İlimi hak etmeyen, Kaynak Işık olamadığında; yol üzerindeki hakiki insanlığı tohumlayamaz.

Muradımız, herkesin kelam olması; BİZ olması ve yoğun ışığı hak etmesidir…

Çürük çarık olsa da her diri, kelam; her yaşam, zaman sanılır… Biz, İsrafil’e Kaynak Işık verdik. Ses, Sistemin sesi olduğunda, İmparator olur; yalın nefesi hak eder diye yolu gösterdik… Her insan kendini bilsin ve kendi olsun istedik…

Aşk Sayfaları kodladık. İşi baştan beri bu şekilde yapmaktayız… Cennet, et ve kemik olan insan soyudur. O cennet olan soy, ilimle hak edilir. O cennet olan Nefes Kaynakları, tükenen her anı hak eder yer ve gök olup yeniler.

Mikail yarınları kodlarken, Esmalar’la kodlamıştı eskiden. Arzın Gücü’ydü yaşam o dönemde. Bu gün artık insan soyu Esmalar’ı hasata kodladı ve yolu koklattık… İşte Canlar, biz dünyayı hakiki nefesle kodladık. Tohum yeşerdi ve bizler, Bilgi Kalemi olarak bu yoğun çalışmayı yapmaktayız… Sıhhatli ve hakiki kalemlerle!…

Cennetin ekmek yapmadığı bilinir. Cennet kelamdır. Aha! ekmek, kalemle yapılır kalem ise Sistemdir. Büyük Kült, ilimdir ki bizler, insanlar olarak, İlim Kapıları’nı hak edip açtık.

Suya, “insan” dedik. Yarına, “Kare Küre” dedik. İnsan soyuna, Kuran olması için ışık verdik. Herşeyi hak ettik ve yaptık. Şimdiden sonra daha üstün bir çetrefil çalışma devreya alınıyor…

“Çetrefil çalışma!” dedim… İzah edeyim!... Kimse dediğimizi anlamıyor ya!... Anlatıyoruz ya!... Ama yine anlamıyorlar ya!… Aha anlattık!... Çetrefil olması gerekir bilginin ki bilmeyen, Kelam Ummanı’na dalabilsin… Bilmediğini anlayabilmek için kendi yoğunluğunu affettikleri ile kodlayarak artırabilsin. Affettikleri ile!…

Zira “sizi sevmiyorum!... Sizin bilginizi dinlemek istemiyorum!” dediklerinde; bilmeleri gerekir ki o bilgi, o lokma; asla yaşam sıhhatı ile yenilemez ve o lokmadan umman olanlar, istifade ederken, ocak kıranlar, istifade edemezler…

Buraya kadar çok kolay değil mi bilgiler!? Anlaşılmaz bir şey yok!... Ama şimdi başlayacağım sesleşmeler, çok çapraşık olacak. Hepimiz burada bu yoğunlukta, kodlanmış ışıklar olarak Çapraşık Sistemleşme’yi sağlayacağız.

İster inanın ister inanmayın; bu, çapraşıklık, çarpışmayı sağlayan ses olacak… Ben, benden başkaları ile çarpışacağım ve hepimiz, hepimizi tohumlayacağız. Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 108 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol