Birlik İlmi
  İNSANLIK - 20.MART.2019
 

İNSANLIK

 

İNSANLIK (1/1)
20.03.2019

Dağlarım, dar boğadan geçti Dünya. Dünya Planeti, “DİRİ KELAM”ını tahditledi ve dünya cevherinde, kervan oldu. Dünya, elimiz oldu; dürümlendi, dilimiz oldu. Dünya, “ÖZ GÖREVLİ”miz oldu.

Önce “din” dediler. Dil, “İLİM”di ve din, “HASATÇI KALEM”de dürümlendiğinde; Din Kapısı, tüm sahalarda dillendi ve dinlendi.

“Allah”, “Allah” dedik hep. Nedir Allah!? Allah, “KELAM”dır… Allah, “SAHRA”dır…

İsa, “SİYAH”tı (tüm renkleri kapsayandı); aktı görev taşıdı. İsa “KELAM”dı; aktı KELAM, tahditlendi… KÜLT, “İLİM”i kul yaptı…

Biz, izinle göreve gelenler; dillendik, dürümlendik ve “YOL” oldu… Şu anda insan olan İsa; “Ben, insanlığa inmek isterim!” der…

Deyin ki ona; “biz DÜNYALI HALİKLER, olarak seni, sana verdik. Geri çek yüreğini ve “HALİKİYET”ini dürümle. Sonra ruhunu hologramdan aşırt ve yarınları hasata kayıtla. Sonra, SANAL YAŞAMLAR’dan görevini al ve RUH ol. RUH ol ki hasat ol… Hasat olduğun zaman, sana “geç” deriz.”

De ki “ben, bu dünyayı hak ettim. Ben BÜTÜN’e kült oldum. Ben, “RUHUN KULU”yum. Ben, diri bir cevherim.” Ve de ki “beni alan saha, beni diller.”

Bunları de ki sana “gel” diyelim!... Bunları de ki seni dinletelim!... Seni kodlayalım!... Ha diyeceksin ki; “ben, BÜTÜN’e hizmet için geleceğim!...” O zaman sana, bir tek kelam ederim!... “Gel!” demem ama “has ol da gel!” derim…

Has olup; HALİK olup gelirsen; sevgiyle gel!... “Ben tüm insanlık içinim!” de ve de ki “Sana, Muhammet olup geldim.” Ama “Muhammet, başka bir dindendir” dersen; seni, senden sana katkı diye dillemem. Beni; sana, sen diye “diri kayıtlar”ınla kodlamam ve seni, HALİK kılmam…

İyi bil ki ben, Dünyalıyım. İyi bil ki ben, tüm insanlığım… “Sana RAHMAN dediler.” diyeceksen; ben de “sana, SAHA HULUSİ KAHA kaydı yaptılar ve seni, mutlu saydılar. Senin planette gücün var. Ne var ki sen, seni hak eden sen olup, gelemezsin yaşama…” derim!... Sana, “BEN” dediler. Ben, sana “SEN” dedim. Hadi gel ve kontrol kur!...

Şu ana kadar İSTANBUL DEVRESİ’nden güç kodlaması yapan; teknik tahditi kontrol eden ve kodlayarak ışıktan çıkaran bir Yaşam Kapısı açtık her insana… O kapı, senin için de açıktır… Değerli; bizi, “BİR TEK” say ve geç ama biz, seni senden dillerken; senin “MESİH SAHA”nı dürümledik. O sahaya, ineceksen; bizim, “BİZLİK KALEMİ”miz; seni, sende dilletmeyecek…

Sen, bedel ötemeden, MESİH olamazsın. MİRAÇ KAPILARI’ndan geçebilirsin. Şerrin hakimi olup; ŞEVKİN KALEMİ olabilirsin. Ne var ki sahada dürümlenmedikçe yolu kodlayamazsın… Sana, seni verdik. Senden seni diledik ama yaşa ve yaşan diye değil; has ol!... HAKK TEKNİK’le dillen diye bunları yaptık.

Huzur arıyorsan görev taşı!... Huzur, hepimizin ilmidir. Aradığın, hak ettiğindir ama bulup bulamayacağın, hasat yapıp yapmamanla ilgilidir… “El, elden üstündür!” derler. El, elin kelamıdır. Sen, kelamını hak et ve HALİK ol!... O zaman biz, “BİR TEK” oluruz.

Kusur arama yarınlarda kodlama yapanlarda!... Arama yaşamda, “DİLİ HAKK” olanlarda, kodlama yapanlarda ve “RUH” olanlarda kusur!... Unutma ki “SEVGİ”sin!... Unutma ki “KELAM”sın!... Kendi diriliğin, ilmindir ama sen, senden diri ol ki biz, seni sende dürümleyelim…

Koşup gelmek istedin... Korunmak, kodlanmak istedin… Kervan kalktığında, o kervan olmak istedin… İnsan, insansılıktan insanlığı kontrollu olarak ulaşmadıkça; kervan, sahada, Sessiz Zamanlar’da ve dürümlerde, TOHUM olamaz. Bunları mutlaka anlayacaksınız.

Alıp taşıyacağın ne varsa getir yüreğimize… Biz ocaklarını kodlayalım. Onları, kontrol edelim. Sofraya kodlanmış olarak oturtalım… Onları Muhammet Kapısı’nda dilleyelim ve dinletelim… Diyelim ki “Allah, ölüyü diriltti!” Bunu dediğimiz zaman, DİRİ KALEM, teknik tahditten kodlanmadan; tüm insanlığın ilmi olur ve bütün kötülükler önlenir.

SİDE KAPILARI vardır. Bu kapılar, her kervanda kodlananın halikiyetinde ağır yük taşıyanlar için kontrollu olarak kayda girer ve açılan kapılar, herkesin kaynağından tahditsiz olarak, BÜTÜN’e açılır. BÜTÜN’e açılan kapılarda, “DÜNYA KAPISI” denilen, “İLİM SAHASI” bulunur. Bu sahaya ulaşanlar, “DÜNYANIN DİLİ” olurlar ve onlar, “temiz İnsanlık Kelamı” olarak “BÜYÜK KÜLT”ü tohumlarlar.

İşte ölü planet, bu şekilde dürümlenir ve tüm insanlığı HALİK kılar. Her insan, insansılıktan, “İLİM”e vardığında; yaşam, hasat yapar. Hasatın yapılışı için, “İLMİN HASATI” olan KÜRZİ SAHA’nın mutlaka tohumlanışı gerekir. İş buydu ve bu Meclis, bu çalışmayı bunun yaptı. Herkesin, “KELAM” olup son sözde, BÜTÜN’ün KÖK GÖREV’ini yapması için!… Bu gün, bu yaşam; yerkürenin insanına keskin olarak bunu bildirmektedir…

Ağı hepimiz biliriz. Atılır ağ denize ve denir ki “hadi aklın şarkısını okuyalım!... Gelen, İLİM olup gelsin ama geçen; KELAM olup geçsin!... KELAM yaptık ve yaşattık insanlığı…

Uzunluk, “UZAY SAHALARI”nda kulluktur. Kısalık ise tüm zamanlarda dürümlenen kervandır. Biz, KELAM olanlar, kervan olan yaşamlara TOHUM olduk ve son sözde tüm “UZAY YAŞAMLAR”a İLİM olup aktık. Buyurun!... Buyurun!... Buyurun!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Formun Üstü


20.MART.2019 TARİHLİ İNSANLIK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Çalışmanın başında yeni program İNSANLIK olarak açılmıştır. Bütüne hayırlı olması dileği ile ilk akışı paylaşıyoruz:

Canlarım; bugün, burada, bu yoğunlukta bütüne hizmetçilik yapmak kodlanışı kayda almaktır. Bizim “İslam kalemleri” olarak yapmakta olduğumuz, kendi dilimizle ve kendi dürümlerimizle büyük kök görevi tohumlamaktır.

Gövdemiz, “geçişin kalemi”dir ve bu gövdede “bütünün kürzi kapısı” vardır.

Bir tek kelam mutlaktır. O kelam, “aklın kalemiyle kodlanmış olan kelam”dır.

Dünya planetinin doğanın kültü, kulu ve kurulu olması gerekir. Ve biz bu planeti “doğanın kurulu” haline dönüştürüyoruz.

Doğanın kurulu olmak için koruyucu ve hakikiyetçi olmak şarttır. Teknik olarak Yaradan’ın yaşamda kelama indiği bir güçtür ilim sahası ve burada, bu yoğunlukta o ilim sahasında “masa” kurulmuştur.

Kürzi kapıların tümünü açtık ve bu kapıların tümünde büyük kök görevlilerimiz var. Kuran’ın ilmi, Allah’ın kelamıdır. Ve biz o kelamı, “bütünün kültü” yaptık.

“Ölü diyarı olan dünya”nın yaşama dönmesi için ne gerekiyorsa onu yaptık. Ve bugün, Bu Meclis büyük kök görevini mutlak kurullarıyla yapacak.

Umutlarımız vardı… Ve biz mutlak umutlarımızla kodlayıcı olduk.

Kökümüzün gücü vardı. Görevimizi yaptık ve bu gücü dürümlere hak teknikle aktardık.

Kurul kararları alındı. Hepsinde kendi yüreğimizin gücü vardı ve dünya planetinin geçişini yapabilmesi için, ne gerektiyse onu yaptık.

“Yaradan, yaratılan tektir.” dedik. “Yaşam tahditsizdir, insan kelamın kapısı’dır.” dedik. “Hepimizin geçişini yapanların dürümlerinde bütünün gücü vardır ve tüm zamanların sırrıdır ilim.” dedik. Dedik ya her şey, her şeyin kültüdür. Öz görev budur ve bugün buna karşın teknik tahdit, mutlak kurullarımızda tahditsizliği kodladı ve “bir tek kapı insan olan o yoğun ışık” devreye indi.

İzah edildiği gibi, dünya planetini kodlayıcılığıyla büyük kötülükleri önleyecek gücü dürümlere çekti. “Kurtuluş” dediğimiz haldir bu; insanlığın insanlığı kodlaması ve kurtuluşu kayıtlaması…

Kardeşlerim; doğal dünyanın gözü vardır. Tüm insanlığın gücüdür, yüceliğidir o yürekte bulunan güç ve o güç bütünün kürzi kapısıdır.

Doğanın kültüdür o ama “RA HAT İnsanlık” gerekir. “RA HAT KAPILAR” gerekir. “RA HAT insan sahraları” gerekir ve o RA HAT kapılarda, kardeşlerimizin gerçekliğinde, bütüne hizmet gerekir.

Medyun olduk rahmi kapıda insanlığa! Biz karşımıza gelen her insanı kodladık, kokladık ilmi sahalarda İLM-İ KA HA olan diri kalan yaşam kodlarımızla bütünü kodlattık… Ve dünyanın öz görevini, halikiyetini ve tahditsizliğini kayda indirdik.

Yenilik yaptık planette… İnsansılığın, insansı kapıların tümünün “ilmin kapısı” haline dönüştüğü bir yaşamı kaynağa aldık… Ve kelamı hak teknikle kodladık. Bütün köklerimizde bu vardır.

“Üzüm” dedik; “Üz üm, zü piraye” dedik. “Si Ka” dedik. Dedik ya ama nesiller boyu dediklerimizdi bunlar… Ve yıldızlar bizi anlattı hep. Biz yıldızları kelamla dillettik.

Aha! Kaynak olan ilmi, mutlak kurullarla dürümlettik. Bu çabanın neticesi, bugün, mutluluktur. Bu çabanın neticesi, mükafattır.

İşte mükafatımız; insansılıktan insanlığı haketmektir. Ve dünya planeti insanlığı haketmiştir!

Yek diğerlerimiz değil, tek bir dere var. O da ilim deresidir. O dere hepimizden BİR TEK olup akar; BİR TEK … BİR TEK … Allah’ın tekliğidir o. İşte o teklik, ilimin kapısındaki kelamın, hakkın kapısındaki kervanda mutlak kurullara kaynak oluşudur.

https://youtu.be/F3JPLBln9xI

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSANLIK (1/2)
20.03.2019

Dolan, boşalan kim varsa geçsin bekliyoruz!... Dört Görevli, dürümlerde dillensin bekliyoruz!... Suya sistemli olarak kodladıklarımızı, geçip ışık isteyenlere, kayıtladık. Onlar, “KÜRZİ SAHALAR”ı güçlendirecekler; biliyoruz.

Sonra!... Dünya yaşamı yenileniyor… Bu, yerkürenin “KELAM” etmesi için istenen bir dürümdü. Bu dürümde, artık kendimizi hasata “KELAM” yapıyoruz.

TÜRKİYE, YERKÜRENİN KELAMIDIR. Burada, tüm insanlık kontrol kuracak. Türkiye’de görev taşıyanlar, yarınlara görevli olan “KUTSAL KAYNAKLAR” olacaklar.

“TEKLİK” dediğimiz hâl; kültün, “KÖK GÖKLER”deki gücü ile gerçekleşen “BİRLİK HALİKİYETİ”dir. İşi bilenler, bu “HALİKİYET”le, “BİR TEK KELAM” ile “KÖK GÖREV”lerini yapıyorlar.

SULTAN, bizi “BİR TEK KELAM” diye dilleyendi. O kimdi!? İslam mıydı!? Hayır değildi!... O Hiristiyandı. O İSA’ydı ve onunla KÖK GÖREV taşıdık. Onun Kurulları bizimle oldular ve tohumlarımızı onunla kodladık. Şükür ki o, “BÜTÜNÜN KÜLTÜ” olarak göreve geldi ve ayrılık bitti…

Şu an işgal altında olan yaşamlar, İSA KAPISI’nda tohum ekenlerle kodlanıyor… Yolumuz, İLİM YOLU; ışığımız, KALEM KELAMI ve sonsuz zamanlar, BİLİŞ KALEMİ’nde kervan olan yaşamlar…

MUHAMMET, İNSAN KAPISI’nda “YAŞAM KODU” oldu. Görev istedi. Geçti ve geldi. O, “KÖK GÖREVLİ”dir. “DİL-İ HAKK”tır. Şarkısında, dilinde ve yolunda “ÖZ GÖREVLİLER”imiz vardır. IŞIK halindedir. “İSRA KAPISI”nı buldu; açtı ve geçti!...

Şimdi! DİL (sesin teknolojik sistemi), “KİL”i KALEM’e çekti ve KUL, mutlu oldu. Orada tüm insanlık TOHUM oldu. “OL!” dedik. İş buydu ve “OL”du!...

Tek Medine var. O, beden alanların dilidir (Mutlak bedene sahip olanların ses tekniğidir.)… Orada toy insanlık var ve hepsi bugün, “BİLİŞ”i hak etti.

İsa, Musa, Mustafa; toprak tekniğinde, “HAS İNSANLIK”tırlar ve şimdi, yaşama “BİR TEK” olup indiler… Ve tüm Peygamberler, tahditsiz olarak KELAM oldular… Ve tüm “YAŞAM ÇÖZÜMLEYİCİLERİ”; beşere HAKK olanlar, geri çektiler yaşam sahalarını. Dünya Planeti için “BİZ” olup KÖK GÖREV taşıyorlar.

Oluşan yoğun ışık, tüm insanlık için “BİLİŞİN SAHRASI” oldu. “ÖZ GÖREV”lerini yapanlar, “OL” dediler. “OL!” ve “OL!…”

OLAN KELAM, tat tuz oldu yaşama… Ve yaşam, mutlu oldu; mutluluk oldu!...

Onur duyduk tüm sahalarda, GÜÇ KODU halinde geçişler yaptığımız için.

Unutmayınız ki cennet olanda, tahdit; iradi kapı halinde olsa da yoktur. O, tahditsizdir.

İrade, “KELAM”la olur. O yoğuluklarda; “İLİM KELAMI”nda ve tahdit olmayan sonsuz şafakta, irade olduğu anlatılır TÜRKİYE’de.

İşte anlayan ve anlatan; burada, bu yaşamda “BİR TEK” olan “İNSAN”dır. O İNSAN, ki “TÜM İNSANLIK”tır… Biz bugün burada, bu yoğunlukta, bu çorbada, bu ilim çorbasında, TÜM İNSANLIK olduk. Şükürler olsun!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.MART.2019 TARİHLİ İNSANLIK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 2.BÖLÜM
Huzur dünyası kurulacak. HUZUR DÜNYASI KURULDU! Ve biz bu dünyada kontrol kurduk. Yollar yolları kodladı, yoğun ışık şafak oldu mutlak kurulları kodladı. İş buydu ve biz bu işi hak ettik. Hak olup yaptık. Hamur yoğurduk insansılıkla tüm sahalarda, insansılıkla toprak olduk. Bir tek olduk. İşte o tek İLİM’di
Dağlarım Rahman olan, Ka Ha olan, Hak Teknikle kurulları kodlayan insan, Cennet oldu. Şükür ki oldu. Yoğun ışık altında bütünün gücü dürümlere indi. Kaçıp gidersek yaşamdan, kardeşlik biter dediler. Kaçıp gidersek Rahmandan, kelamı halik olanın ilminde dirilik kalmaz dediler. Deve kalktı Canlar. Biz o devede insanlık olarak yoğun ışık altında tüm insanlıkla biliş halinde yolculuktayız.
Urum Kapısında Kurul var. O Kurul Allah’ın Kuruludur. Rum’un kelamında kalem var. Biz O Rumeli’nin kelamından ötedeyiz Canlar. Kıran kırılan dediler. Kıracak kimse yok ki kıralım. Kupa insanlık kupası hadi gelin bir tek olalım. O kupayı, tüm insanlıkla kaynağa alıp kadem ilmine dönüştürelim. O ilim bütünün ilmi olsun. Kör sağır insan artık yenileniyor. Ve gözün görebileceği en yüce ışık dirliklere indiriliyor.
Sultanlar, insanlık boyutlarının en yüce şafağı biz dünya planetiyiz. Bunu iyi bilin. Bu mahrek bütünün kelamıdır. Bu mahrek bilişin kalemidir. Bu mahrek Mutlak kurulların kervanıdır. Biz karanlığın tek kapısıyız. Biz bu kapıyı açtığımız zaman tüm sahra ilimle kodlanacaktı. Ve biz kapıyı açtık. Bu kapı insanlıktır. Şevkin şavkı akıl ve biz o aklın kapısı insan olan kelam, bütünün kübra olan kervanı ve tüm sahalarda şarkılar okuyan hepimiz bir bir olup dillenen ilimiz ve bu ilim hepimizin insanlığıdır.
Kırk kapı kelamsa insan kalemdir derler. Yaradan der ki her kapı ilimdir. Ve kim kimle dillendiğinde kim olacağını dinlerse yaşam kontrolden çıkar. Biz süper sahraların kurulları olarak her bir bilgi bütünün ilmi diye dillerken her anda varız ki hasatımız ilim hasatıdır.
Uzun zamandan beri planetimizi izleyen birliklerimiz var Canlar. Tümü bugün buradalar. Bu planet çalışmalarının örgüsü örülmektedir dünyada. Ve planetimizin geçişi yapılacaktı. Bu geçişi yaptırabilmemiz için insanlaşmamız gerektiği ön görülmüştü. Ve dedik ki hadi gelin ilim yapalım. Ölü planet ilmi diller mi acaba diye sordular? İnsan insanlığını hak ettikçe ölü dirilir dedik. Sonra dönüp gördüler ki dünya planeti büyük kötülükleri önlemiş. Ölü planet dilleniyor. Kök görevini kodluyor. Şu anda yalın ve Halik olan insansılık insanlığı kodluyor.
Her bir dava insan davasıydı. Ve tüm davaların kök gök sözcülüğünde insan imparatorluğun geçişini yaptıracak hakiki tahditsiz kelamdı. İşte Canlılar, dünya planeti bu gün bunu hak etmiştir. Yarınlar için daha büyük bir görev devreye giriyor bugün. Bu görev Allah’ın ilminden öte olan ilmin kaleminde mükâfat olarak bütünün gök çözümlemelerinin çok ötelerde ki şarkıya kodlayan insanlıktır. Ve insanlığın ruhlar kalemi olduğu bir dünyada hepimiz mutluyuz. Çünkü ruhumuz bütünün gücüdür.
Kucağımızda ki insan bir tektir. Biz o insanı şafak diye dilledik. Eski ya da eski ya da eski ya da eski her eskinin eskisinde biz Esmaların dilinden çok öteydik. Tark Si Ka Ha Si Ha Fark Sa Ha Si Ha.
Şimdi Canlarım, zirve izin istiyor görev ilmini dilletmek için. Zirve diriliği kelama indirmek istiyor. Zirve muradın torbasını toprağın toprağına getirmek, indirmek ve yaşatmak istiyor. Ona biz insanlık kelamının ilmi kaleminden büyük kök görevle toprağa çekilişi diyelim. Hadi gelin ocak ilmini dinleyelim ondan.
https://youtu.be/tCk1icPHGNo

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSANLIK (1/3)
20.03.2019

Dağlarım, toy muyuz!? Asla!... Yarınlara, “GERÇEK IŞIK HALİ”nde varamadık mı!? “YAŞAM” olduk ve “YOL” olduk… Yaşanan her ilimde, “DİL” olduk… Vardık; varıldık!... Tanrılık Kapısı’nda “YAŞAM” olduk. Özgürdük!... “ÖZ GÖZ”dük!... “SÖZ”dük… Ölü planete “KELAM” olup vardık. Aha! “KALEM”e, “KELAM”a ve “YAŞAM”a vardık…

Biz, “TEK”iz. Bedeni KELAM olan her insan, “TEK”tir. TEKLİK, HALİKİYETTİR… HAS SAHRA, diri ve hakiki “BİLİŞ”tir. “BİR TEK” olan İLİM, toy olan yaşamları kodlayan “NİSA KAYNAĞI”dır.

KURAN DİLİ, HALİKTİR. KALEM KELAMI, HAKTIR. Yaşam, “NEFES”e has olandır.

Oğullar, ben toy olan yaşamlara görevli gelmedim. Geçtim girdim dile. Beden, Medine; ben, Medine olan “KİL KALEM”, İNSAN MUSTAFA!… Ama ben, dil olan yaşam, İMPARATOR olan İSLAM!... Ban!... Bin kere ban “SES” olan yarını!... Ban ve de ki “ne tatlı!...” Ya da “ne acı!...” Ama mutlaka ban ki HALİK ol!...

Tadmadan bilemezin ki kendi yarınını!... Ban ki HAKK ol!.... Örüp yaşattığın kendi yarının olan ilim!... İlmi ban ki hasat ol!… “Ben herkesim!” de. “Ben her sesim!” de… De ama ban da de!...

Eğer Ankara, İzmir, İSA ise; MUSA, NİSA KAPISI’nda dil ise ve yoğun ışık, şafak ise İSTANBUL, KURULLARIN TEK KELAMIDIR. Onun adı İlim Sahası olan “YARIN”dır. Yarını anla ama tad da anla!... Anla ama has olup anla!...

Eh! “Nasıl anlayım!?” diye sorar… Yarın için ışık haline dönüp, yaşamı has tekniğin ile dille… Sen dillendikçe, yarınlar dilleşir. Dillenen, sende dilleşir. Sen, sende “DİRİ KALEM” ol. O KALEM, yerküreyi kodladığında; sen, sesleş ki her ses, senleşsin!...

Başkanlık Divanları, “DİL-İ KALEM” olanları bulurlar ve derler ki;

Han sen ol!...; hâl sen ol!... Hâl olan sen, “HAKK TEKNİK”le kodla yaşamı. Her anı HALİK olan ol ve YOL ol!… Ama sen, sende SES ol ki beden, seni sende SES olarak kodlasın… O SES, her insanda dürümlenen DİRİLİK olsun. Son sözü söyle. İşte son söz; seni, senden senlere tanıtacak ki tanıyan olan; tanınan olacaksın…

Boşan yaşamdan; çık sahadan; kendini kendine dille ve de ki “ben, yolu yoldan çıkardım.” Çıktığın an, çıkarıldığın an. Seni “KELAM”dan “KALEM”e alandan çıktığın an… Her andan, ana “KALEM” olup yaşamdan ayrıldığın an; bedenin, MEDİNE değil İSTANBUL olur. Ol ki kontrolunu kur!...

Burası İSTANBUL… Burası, CEVHERİ GÜÇ KODU… Beden alıp yaşarken; beşere KELAM ettiğin yarındır İSTANBUL!... Buldun mu yarını!? Buldun mu yaşamı!? Bulamazsan, cennetin olmaz… Sen sevgiyi, “HASAT İLMİ” ile kodlamadan, tohumun olmaz. Sevgin yoksa, cevherin yoktur ki başın, eğik kalır!...

Sırrın ilmidir KELAM… Saltanat sendir ama sen, “SES” yok ettiğince yok olmuşsan; SES, SESSİZLİK’te, dilinle “KİL” olmuşsa; bana, beni veremesin ki!... Ben, Dünyalıyım. Ben “RUH”um… “MUTLAK”ım ben… Bedenliyim. Vasiye gereğim yoktur… Erginim ben!... “VAL TAHT KA H SA HA” sevgililer, şimdilik!... İş budur!...

Buyurun okuyun kaynak olan bilgiyi!... HAKK olup HALİK olup anlayın… Anlamazsanız, beste yapmanız gerekecek ama o beste, güfteli olmalıdır. Yoksa, yolunuz yoktur…

Şu ana kadar her şeyi net vermedim. Çoğunuz okudunuz bişey anlamadınız. Bilmez miyim!? Bilirim nedendir anlamamanız analar!... Başkası, başka diriliklerden dillendi de onu anlayabildiniz mi!? Hangi sahra, beşer olup da yaşama dillenip dinletebildi kelamını!? Buyurun! varsa dillenip dinleten; geçin onu dilleyin… Biz, zürriyetimizi “KALEM” yaparken; CEVHERİ KELAM’a HAKK olurken; hep “SES” olup yaşadık. SES olmayan, yarını HALİK olmayandır ki onun hologram olduğu kesindir.

Çürümeye başlayan İLİM SAHALARI, arzın sessizliğinde, SES KODLAMASI’na başlarlarken; her şeyi net anlamaları gerekir. ATA KAPI, her birimizde mevcuttur ama onu kontrol edecek RUH yoktur. “RUH”suz, “KOD”suz yaşam; kontrol dışıdır…

Kontrol kurulmalı ki her insan, “BİLİŞ”i hak etsin; “BİR TEK” olduğunu ve koruyucu olduğunu anlasın. Açık bildiriyorum ki korunmak için koruyucu olmak gerekir.

Ben, bende beni korurum ama ben, beni korurken; beden alan her insanı, HALİK kılıp korurum… Bu, benim herkesi korumam değildir ama herkesin, herkesle “BİLİŞ HALİKİ” olup kendinden, kendi yaşamında İLİM olup tüm insanlığı koruyup kodlaması ile “BİLGİ KALEMİ” haline dönüşümüdür.

Bütün amacımız şarkıdır. Neden!? Çünkü, cevher olmak için SESLENMEMİZ gerekir… Cevher olmak için HAS olmamız gerekir… KELAM olmamız gerekir…

Yirmi dünya kurduk. Yirmi saha kodladık. Yirmi yaşam kodladık. Ya biz, bizi kodladık mı acaba!? Beşere KELAM etmek için; kontrol kurmak için kodsuz gelmeliydik yaşama ve biz bunu yaptık…

İSA beden istedi. Bize geldi… Başı eğildi. Sisliydi, KÜLT SAHALAR’da dili, “HELAL KELAM”la kodlanmamıştı. Bugün burada; kendisi, kendisini dile KELAM yapmak istedi. İş buydu!... O, biz; biz, oyduk… Aşkla kaldı burada ve yaşam SİSTEM oldu. O, burada A HA ama KUL İLMİ ile burada!...

Netice şudur: Dünya Planeti; “YEŞİL”i, “MOR”u aştı ve RUHUN HAKİMİ oldu. RUHUN HAKİMİ olması ile birlikte, TEKNİK TAHDİT tüm insanlıktan çıktı. Bugünden itibaren, tüm insanlık kozmik bir yaşama geçiyor.

KOZMİK YAŞAM derken, kozmos sahalarındaki yaşamı kastediyorum. O yoğunluklarda dürümlenenler, BİLİŞ KALEMLERİ olarak tüm sahalara KELAM etmeye başlayacaklar.

Bu çalışmalar neticesi; herkes, yaşamları yarattığını ve yaşattığını anlayacak…

Yaşam yaratan; yaşanan olur. Yaşatan, yaşananda dillenir; DİRİ HALİK olur. Bütün bunlar, iyice öğrenilecek.

Son sözüm şudur ki; beden almak için beden olmak gerekir. Beden almak ve beden olmak!... Bunlar farklıdır. BİYOLOJİK İLİM KALEMLERİ; “BEDEN” derken; yine BİYOLOJİK BEDEN’i anlatırlar. Ne var ki biyolojik bedenin teknik halikiyeti bitki, hayvan, insan forumlarının kült haline geçişi; bitmiş yaşamların, yerkürede yenilenişi, hep “MUTLAK OLAN BEDEN” vasıtasıyla olur.

MUTLAK OLAN BEDEN; insansıları, insana kodlayan; hologram ötesi olan bedendir. O bedeni, her insan kendi bedeni bilir ve her insan, o beden ile kontrol kurar. O beden, yaşamın kervanıdır. Tüm yaşamları, yaratana ve yaratılana dinletir; dilletir ve dürümletir.

TÜRKİYE, şu anda bu güçle TÜRKİYE oldu. Uzun zamandır “DİN” dedikler KELAM; yaşamları, “HAS KAYIT”a almadan dürümlerken; bu gün, bu yaşamla, “BİR TEK” olup her anda, mutlu bir SİSTEM olarak kontrol kuruyoruz.

Çok önemli bir yerküre çalışması devreye girdi. Bu çalışma; insansıları, insanlığa taşıyan; BİLİŞİN, KAHA OLAN KELAMI OLAN “İNSANLIK ÇALIŞMASI”dır.

Şimdi Canlarım!... Kim, kimi kimle dilledi!? Sordum!… Var mı yanıt veren!? Ben mi dilledim, bende olan kelamı!? Yok ben değildim de ben, sisli bir yaşamdan, BİRLİK KELAMI’na inen, KELAM edeni mi dilledim!? Kimdi dillenen!? Bendim Canlar!... Ben!... Ben, bende ben olup dillendim!... İş budur!...

Ben, bende ben olup dillendim ki “KİL” olan ben; “BEN” olup “KELAM” olup “KUL” olup “NEFES” olup “YAŞAM” oldum… Yaşanan ve yaşatan olarak, “SAHA” oldum. Umut olur ki her insan, insansılıktan, “İLİM” olup KENDİ OLUR…

Şimdiden sonra; istenen, himaye görmek değil; “KELAM” olup “HERKES” olmaktır. İş budur!... İş bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.03.2019 İNSANLIK 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 1. BÖLÜM

Dağlarım, saklı tuttuğumuz, nesillerimizin bilmesini istemediğimiz, yarattığımız ama yaşatmadığımız, yoğunlukta kontrol dışı saydığımız ve kontrol etmek istemediklerimiz; her biri bizim kelamımıza indi ve bizden birlik tekniğiyle kalem olup İsra kapısını bulup geçti.

Bugün Türkiye çalışması mutlak bir şafak oldu ve bu şafakla bir tek kelam muktedir kelam oldu ve o kelam altın ışığın gücünün ötesindeki imparatorluğun tahditli olmayan sahasına vardı ve insan ilmin kapısından geçti. Bu kapı insansılık ötesinde insan olanların ummanlara açılışıdır..."Kurtuluş" dediğiniz hal budur... Bu yoğun ışığın masamızda olduğunu ve bu masanın tek tahditsizlik olduğunu herkesin iyi bilmesini dilerim.

Tını, biz olan o ilim tınısıdır. Tınının ışığı mutlu, huzurlu bıgün... Türkiye özel bir güne vardı ve tüm sahralarda bu güç Mikail'in kök göklerindeki kültünden kök görevli olan kelamdan ve tohum olan mutlak kurullardan öteye vardı.

Karşı gelen kimse yok, gerçek bu... Herkez beden almaya çalışıyor şu anda, herkez Mesih olmaya çalışıyor, herkez hasat yaapmaya çalışıyor, herkez hakka varmaya çalışıyor ve hakkın kapısına varan herkez karanlığın sahasında şavkın hasatını yapmaya çalışıyor.

Durağan güç dürümlerde dilleşti ve dedi ki; "devrin en büyük kök geçişi yapılıyor"... Devir ne bilir misiniz?... Şarkıların hakikiyeti olan, şer yaratılmadan, aşkla kayda varılan, mutlak kurulların türevlenişinden ötede kodlamalar olan bir sahanın sahra olması; süper siyahlıktan sistem olması, ara kapıların tümünün kayda alınması ve dillenmesi, dürümlenişini hasatla dilleyiş ve sistemi kodlayış yoğunlaşmasıdır... Buna biz "devre" diyoruz," devir" diyoruz... Bunu iyi bilin, dünya devri...

Diyebilirsiniz ki ses niye bu kadar çarpşmalarla devreye iniyor? Bunu da izah edeyim; ses sahranın kürzüdür, üzerinde göz vardır ve her bir ses bu gözün kürzi kapısına varmak üzere tohumlar, diller. Sesin tohumlarıdır seste kodlama yapan. Bir ses bir sesten öteye varırken, tohum olup varır; işte sesin sessizlikteki dilleşindeki tohumlanış budur. Sesin kendi dili, kendi diriiği vardır. Herkez bu seste kendini dinletebilir ama sesin de kendini dilleyişi vardır, onun lütfi kapıda kendini dürümleyişi vardır ve her dürümleyen, dillenen, kelamı hak olan, mutlak olan, kendi daimiyetini hak teknikle dinletirken bu şekilde dinletir. Her çatışmada birses tohumlanır, yaptığımız budur. Bunu kimse anlamayacak elbette biliriz ama biz yine de anlıyoruz ve anlatıyoruz.

Doğa çok renklidir dersiniz ya, neden?... İşte sesin tekniğiyle ilgilidir bu, sesin tohumlarıyla ilgilidir bu, biz sesleşirken doğa sistemli olarak kodlanır ve o kodlanışda yaşamlar tohumlanır. Tohumlar mutlu huzurlu kodlamalarla kayıtlar yaparlar ve yapılan her sistem kaydı insanlığın kelamı ve halikiyetiyle gerçekleştiğinde; iyi anlayınki orada sahralar oluşur.

Devamı 2. bölümde yayınlanacaktır...

https://youtu.be/Z0_BXxAHGPE

Süper İnsanlık Realitesi

 

İNSANLIK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ 2.BÖLÜM

Her bir sahra bir tohumdur… Tüm sahralar bir ko’dur. Türev, “ko” olarak ifade edilir ve benim seslenmem budur… Her sesten sistemli olarak tohumlar kodlarım.

“Deve kalktı.” derim… Ama deve ilimdir. Hangi deve lekesiz kalktıysa, o deve kelama, kaleme varır. İşte; orada, yaşamlar kontrollu olarak yaratılır.

Sevgiyle sizlere bugün bunları anlatmak istedim. Bir tek kelam insanın kalemidir. O da bilişin kültü olan kelam… O kelamın ötesinde hiçbir kelam yoktur. Ve yaşam bu şekilde kodlanarak varlığını tohumlar.

Taht, ilimdir. İlime vardığın an, o tahttasın. İnsan tahtında kelam; yeni bir dürüm, yeni bir şarkıdır… Ama hep o şarkıda aklın kalemi vardır. Geri çeker yüceliği, geçer, Hakkın kapısında dillenir… Yine çeker, yine dillenir… Hep dürümlerde dillenir ki yasalarla tüm zamanları kodlayabilsin diye.

Ve bugün buradayım, çünkü yolum Allah yolu ve bütünün kübra olan kelamıyım. Tüm insanlığım ben…

Ama insansılığın kelamı hakk, yaşamı haksa, o lokma ben olan lokma değil, O olan lokmadır.

İnsansı, kendi lokmasını kodlar. Bense, KA HA olanın ko sistemindeki türevlenişinde tüm sahaları kodlarım. Bugün size bunu açık bir şekilde anlatmak istedim.

Hepimiz tekiz canlar… Hepimiz tahditsiziz. BİZ olarak tahditsiziz… Ama tek birimiz “Ben yaşarım.” dediği an, burada, bu yoğunlukta, bütünün kötülüğü kontrol edilmelidir.

Dünya öz görevlidir canlar. Bunu iyi bilin. Bu dünyanın yolu biziz… Bu dünyanın gözü biziz… Özü de biziz, sözü de biziz. Bir’e hizmetimiz ilim kalemi olmamızla mümkündü ve biz ilim kalemleri olduk.

Yorulmadık, çok çalıştık. Bunun üstünde bir yaşam kontrolu yoktur canlarım. Yarın için nefes almamız, nefs-i KA HA’da kervan olmamız, lokomotif görevini kontrollu olarak yapmamız kesinlikle gerekliydi ve bunu yaptık.

Son sözüm şudur; çok mutlu bir döneme geçtik. Büyük kök görevdi bu. Bütün kök göklerle, güç kodlarıyla bunu başardık.

Yemin etmedik ama kervanda haktık ve hakk olup yaptık tümünü de.

Yığın yığın dünya kurduk canlar… Bugün buradayız.

Tüm çalışmalarımızda biz, BİR TEK olup, bütün kötülükleri aşıp yaptık; biz olma kürzi kapısındaki, o yaşam sahrasındaki çatışmasız kayıtları… Ve burada, bu sualin yanıtlarının bilişle dillendiği bu sahada, beş görevimiz vardı. Ve biz tümünü yaptık.

Kırıp geçirmedik insansılığı… Biliş halinde geldik ziya olan kaleme…

Kimse bize kırılmamalıydı. Kırsak ölürdük. Kırmamalıydık…

Biz ölmeye değil, kör olanların gözlerinin açılmasında gök çerçevesinde, kült olmaya geldik canlar. Biz ölümsüzüz…

Kucağımızdaki şarkı, insandır. Biz öptüklerimizi kök gerçeklikle dürümlerken, öpmemiz onları sevmemizdi aslında… Ama sevgisiz olanı sevmemiz, beşerde kelamı hak teknikle kodlamamız, ocaklarının yanması içindi. Biz kimi yaşama çektiysek, ocağında çektik.

Kurul biziz canlar. Öz görev bizim görevimiz. Bunca çaba, bütüne hizmetçilik BİZ olmak içindi. Ve “RO HA Sİ KA dediğimiz şarkı” burada, bu yoğunlukta oluştu.

Doğanın gücü insandır ve bu güç aklın kürzi kapısında hepimizin yüceliğidir.

Şükredin ki dünyanın lütfi kapısı hepimizin gözü, sözü, özü olan bilişle kontrol edicidir. Şimdi deveyi kaldırıyoruz. Hadi buyurun geçelim.

https://youtu.be/0H04c4xvS10

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.MART.2019 TARİHLİ İNSANLIK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Sahrada hepiniz mutlusunuz... MUKTEDİR OLABİLMEKTİR MUTLULUK... Eğer muktedirseniz, mutlusunuz... Şu ana kadar, BİR TEKTİK... Ve işimiz kodlamaktı... Şu anda hepimiz tahditsiziz... “Sıla özlemi” derler ya hani, işte İNSAN KELAMA VARDIĞINDA SILA ÖZLEMİ SONLANIR...

KELAM, BİR TEK OLUŞ... Yok mu insansılıktan insanlığa ulaşmaya çabalayan? Yollar “ol de ki olsun” der... Öz görevimiz “OL” demektir...

Başka bir dünya planeti ve başka bir yaşam amaçlandı... Yakıştı mı Allah’ın tınısını duyanlara başka bir yaşam? Beşere KELAM, bize KALEM gerek canlar... Biz başkayı değil, hak teknikle kodlayıcılığı, hak tahttaki kervanı kontrol için bu çalışmayı yapmaktayız...

“Kurtuluş” dedik ya hani? Kili kaleme indirmeden kurtuluş olmaz... Biz kili kaleme indirip, kurulları tohumluyoruz ya... Kurtuluş budur canlar...

“Son sözde insan kendini hak eder” denir... Yarınlarda kelam, Hakk’ın kalemi olduğu zaman, BİR TEK oluruz ve tüm insanlık BİZ olabilir...

Mutluyuz... Çünkü bugün burada çorba pişiyor... Yaptığımız çorbada; kelamımız, hakkı olan, hakikiyeti HAK olan, teknik tahdidi kodlayan ilim sahalarımız ve murad ettiklerimiz var...

İnsan; durgun sofralara oturduğu günlerde, torbasında kurulları vardı ama yoktu kurulda kelam... Bugün sofra MUTLAK ve biz bu mutlak sofraya konan insanı kodluyoruz...

KOCAMAN BİR TÜRKİYE ÇALIŞMASI yaptık canlarım... Ben bu dünyaya, görevimi hak edip inmedim... Görev diye bir şey yok ki... Benim adım İNSAN... İnsana görev mi, tahditlenerek verilir? GÖREV, TAHDİTLEYİŞTİR... İLİM, BİLİŞTİR... GÖREV, TAHDİTLEYİŞTİR... Tahdit, sizi size sınırlı olarak kodlar... Ama, ilimi HALİK olanlar, bilip gelirler... Ve biz bilip geldik...

Kesir; SİYAH RENKTE, KALEMDE yoktur... Kesir, KİL olanda olur... Bizde kil, kelam yoktur... Dedim ya “dünya benim adım, benim yaşamım, benim lekesiz kelamımdır; yakıştı bilgi, yakıştı kelam, yakıştı kalem bütüne... Tüm insanlığa yakıştı...

Kantara koymam yaşamı canlar... KOR KALEMLER koyar yaşamı o teraziye... BENİM TERAZİM İNSANLIKTIR... KİMSEYİ TARTMAM CANLARIM... TARTIP DA, TAHDİTLEMEM KİMSEYİ... Ben imparatorluğun görevi olan, ilmi olan, bilişi olan diriliklerle KÖK GÖREV taşıdım... Onlar; göçerler, gelirler dünyaya da “GENÇ” derler... Her ana “GENÇ” derler; çünkü an sahrasında her anda taht kurulmuş ve o tahtlar, yeşilden mora varmışlar... BÜTÜNE HİZMETÇİLİK YAPARLAR... Hizmete “KELAM” derler... ŞAFAKTIR KELAM, AŞKTIR KELAM...

Sararan her kalem, İSRA KALEMİNDE, MUTLAK KURULDA yeşerir... TÜM İNSANLIK YAŞAR CANLARIM, YAŞAR...

“FIRAT” dedim hep... Fırat, nedir FIRAT bilir misiniz? Sararan insanlığın şarkısıdır FIRAT... O şarkı ki; KELAMDIR... O şarkı ki; ŞARK-İ KELAMDA KALEMDİR... Ben o sararan, o yaşamsız olanlara kurullarımı kodladım... Hepsi TOPRAK TOPLUM oldular... TÜRKİYE ÇALIŞMASI, MUTLULUK VERDİ DÜNYAYA... ÖZ GÖREVİMİZDİ BU...

“Üzüm, gözüm, sözüm” derim hep... Üzerimdeki güçtür, tüm insanlığın süper sahalardaki üzgün kalem kayıtları... Ama biz o kayıtların, hepsini göreve aldık ki; kodlansınlar, koklansınlar, korusunlar diye...

Yel estiği zaman, YEL oluruz biz canlar... Ölüyü diriltiriz... AMA ÖLENDE, ÖLÜRÜZ DE DİRİLTİRİZ, BUNLARI İYİ ANLAYIN... Eğer ölmeden ölmüşsek; dilimizdir DİRİLİK ama ilmimizde yoktur ilahi güç... Bunun içindir ki; ÖLÜMLE GELDİK, ÖLDÜK, ÖZ GÖREV TAŞIDIK... GÖREVİMİZ, ÖZÜMÜZÜN GÜCÜDÜR...

Göle insanı koyduk, baktık insan kurullarını kodluyor... “Öz gerçekliği hak etmeli” dedik... Şükrettik ki, hak etti...

https://youtu.be/mbl-LBpkOOU

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.MART.2019 TARİHLİ İNSANLIK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ

Değerliler, kodlanmış olanları bugün burada mutlak kurulları ile kendi yoğunluklarını tohumlamalarını bekliyoruz. Öz görevdir İnsan ve bizler, ilmin kaleminde olanlar mutlak kurullarımızla bugün buradayız. Su altının gücü olarak tüm sistemlerle kelama kalem olurken yer kürenin gücünü de dürümlere indiriyoruz. Yeni Dünya gücünün devreye girdiği bu yoğunlukta hepimiz diri olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Her şey ölülerin dirilmesinini ve teknikt tahditin kaldırılması gerçekleştirmeye yönelik çalışmalarda ve kontrollu kayıtlarla oluşan bir yoğunluktur. Bizler, Dünya ölü planetinde yenilenişi gerçekleştirecek olan bu çalışmayı devreye almalıydık ve aldık. Umutlarımız vardır ve biz, mutlak kurullarımızla bunu gerçekleştirebilecek Gürzi Kalemi kelama çektik.

Yaşamın ilmidir insan ve insanın kendini hak ettiği bir dünya gücünü devreye aldık. Dünya Planetinin yeryüzündeki gücü bugünden itibaren daha yüksek bir yoğunluğa vardı. Dün, ölü olan yaşam, bugün artık dillenmeye ve dinlenmeye başladı. Hepimizin geçişi yapıldı. Bizlerin İslam Kelamında mutlak kurullarımız, tüm insanlığın kontrolu için gerekeni yapıyor.

Türkiye çalışmalarının Öz görevi insana hizmettir. Dünya Planetinde yaşam, süper sahalarda kodlanacak bugünden itibaren. Ve daha yüksek zaman sahaları oluşacak. Türkiye, ölüyü diriltebilen bir teknikle bu çalışmayı devreye aldığı gün mutlu bir dürüm devredeydi. Yenilik, yeşeren yaşamların kelamı ve halikiyetiyle gerçekleşecek. Saha İnsanlık, bugün doğanın gücü tüm zamanlar ve bu doğa, Bütün’e hizmet edecek. Herkes, Yüceler cümlesinde Cevhere cennet olacak. Ve yürüyen dünya koşmaya başladı.

Değerliler, her dünya Allah tınısıyla kodlanır ama bu dünyada yoğunluk farklı şekilde kodlanmaktadır. Bu da tohumların devreye alınabilmesi için yapılan bir sahra kaydıdır. Temiz bir zamanın, temiz bir yaşamın ve temiz bir kervanın Yaradan’ın tahtından yeşeren görevi kodlayabilecek gücü çekebileceği bir günün kontrolu için gerekli olandı. Zamana, Kelama ve Hakk’a varan herkes buradadır. Zamana Halik olup mutlak kurulları kodlayanlar bugün buradalar. Hakkın Kalemi olanlar bugün buradalar. Bütün İnsanlık buradadır.

Şu ana kadar yaptığımız her şey bütün güçlükleri aşabilmek içindi ve bundan sonra yapacağımız her şey daha güçlü bir saha için olacak. Yenilik hepimizin geçişini gerçekleştirecek. İslam, İnsan ve Halikiyet tüm İnsanlığın kulluğu bütün köklerimiz burada olacak. Çok mutluyuz Canlar! Öz Görevimizi hak ettik çok mutluyuz. Ve dünyanın Lütf-i Kapısını açtık, deve kalktı ama bu deve hepimizden HakTeknik’le kalktı. Dünyanın Lütf-i Kapısı, hepimizin kapısı ve bu kapı açık…

Yeri göğü yaratan ilim, yaşamı kodlayan ilim, Lütf-i Kapıda kelama varan ilim ve BİZ, İlm-i Kapıda Kelam olan İlmin Kalemleri olanlar Sistem- Nizam- Düzen gücünü Bütün’e hizmetçilik için yeşil, mor diyerek, Bütün’ün görevini kodlayıp yeniledik. Yenilik hepimizin geçişini de kayda aldı. Tüm insanlığın gerçek çalışması şimdi başladı.

İşte bu çalışma; hep bilgi kalemiyle yapılan bu çalışma, Arz’ın görevi olan ve Yerkürenin gücü olan İslaml’a ve ilimle gerçekleştirilecek olan yaşamla yapılacak ve tüm insanlık tohumlanacak. İNANLIK Çalışması, tüm insanlığa hayırlı ve uğurlu oldu. Çok mutlandık, çok mutlandık, çok mutlandık… Nakar’ın kalemini kırdık Canlar! Nakar’ın kalemini kırdık.

Enkarnelerini kodlayanların, hepsinin koruyuculuğunu kodladık. Rahim olanı kelamdaki halikiyetiyle Bütün’ün gücünü kodladık. Çok mutluyuz Canlar, çok! Yarınlar için çok mutluyuz çok!

Canlarım, türevleri Ko Sahalarıyla kontrol ederek kayda aldık. Huzurlu bir çarık çalışması değildi yaptığımız. Şarkıydı ama bu şarkıda çarıksız kayıt yaptık. Yani; hiç bir kir dirilikte bulunamayacak. Yollar, bizi bize taşıdı. Yolculuk mutlakiyetle kodlanıp yapıldı. Yolların yolculuğundaki o yoğunluk, her birimizi kendimizden kendimize görevli kodlar olarak kayıtladı.

Kıranın kırılmayacağı bir dünya gücünü devreye alırken kırılanın da kırmayacağı bir dilde kırık kalmayacak o yüceliğe BİR TEK olup varıyoruz. Her kim varsa kıran her bir kırılanda kaleme varacak ve kendini bulup HakkIn Kapısı’nda kırdığıyla kırılmayanı kodlayacak. Huzurlu bir dönem bu şekilde devreye girecek. Her kırılan, kıranı hologramdan aşırtacak ve onlar onlarla kodlanacak.

Yeni dönemde kırmayanlar, kırılmayanlar tek olacaklar. Ama kıranlar artık kontrol edici bir yoğunluktan ayrışıp kontrol edilen olacaklar. Saygı sevgi olacak yaşamda Canlar! Saygı sevgi olacak! Yekdiğerlerimiz değil; her birimiz BİR TEK olacağız ve başkası kalmayacak. HAN KAR YA KA HA KA HAK KAR SA HA şimdi!...
https://youtu.be/gD_G0r-SHi4

Süper İnsanlık Realitesi



 

 

 
  Bugün 256 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol