Birlik İlmi
  İSLAM (1) - TAMAMI
 

DAVET ve ÖZ BİLGİ:

Dostlar, kısa bir aradan sonra, 12.01.2019 günü, saat 14.00-18.00 arasında yeni bir program kapsamında çalışmalarımıza başlıyoruz. Açılan program hakkında geniş bilgi, toplantı esnasında öz akış ile verilecek… Toplantılarımız, özellikle biliş haline varabilen ve özünü duyumsaya bilenler olmak üzere ilgi duyan herkese açıktır.

Saygılarımlar, 
Süper İnsanlık Realitesi Derneği
Av. Nezire SELÇUK

ÖZ BİLGİ (11.01.2019):

Yaşarken insan, kendi dilini anlar mı yoksa KELAM ettiğinde kendi KELAM’ında, KALEM’e varıp kendini dinler mi bilinmez. Buyurun! bilelim ki bir tek KELAM, “İLMİN KALEMİ”dir. KELAM ederken, herkes KELAM etsin diye çabalamalıyız.

Dünyanın, “DİRİ KALEM” olduğu bilindiğinde; her insan, BİRLİK İLMİ ile kontrol kurar ve kendini HALİK kılar.

Biz, Dünya Planetine, kendi yarınımızı kodlamaya indik. Öz görevimiz, iz sürmek değil iz olmaktır…

Bunun sonrasında, yaradan ve yaraşan yaşamlar kodlanabilecektir.

Marka bir YAŞAM KALEMİ olmak sorumluluğumuz vardı. Bu oldu.

“KÜRZİ ZAMANLAR” ve “KÜRZİ YARINLAR” kodandı. Şükür ki Halik kılınan her bir İLİM SAHRASI, insan sırrı olan “BİLİŞ”i kodladı ve resimler, “YEŞİL”den renk renk kodlamalarla “TOHUM” oldu ve “ZAMAN SAHRALARI”ndan görev alıp “MOR”renkten, “BİLİŞ”i Halik kıldı ve yerküre KELAM oldu.

Büyük kötülükler aşılabilirdi ve aşılmaya başlandı.

Ten; tekniktir, tohumdur… Tüm insanlığın TEK BİR TERTİBİ, “TEN KELAM”la olur. İşte TEN KELAM, “KERVAN” olur ve “YOL” olur. Bütün amaç, bu yolun, “İNSAN SURETİ”nde kodlanması ve “İLİM KALEMİ” ile kontrol kurmasıydı.

Yeni türü dünyaya indirirken; bizi, bize dilleyen bir dirilik ile indirdik. Şimdilik!...

Yeni bir çalışmaya girişiyoruz. Bu çalışma, insan sırrını açığa çıkaracak olan bir saha oluşturacak. Bu sahaya GÜÇ KODLARI ile KÜRZİ ZAMAN SAHRALARI’ndan girilecek. BİRLİK İLMİ’nde bu çalışma hakkında hiçbir ışık yok. Ancak bizler, “BİZLİK KALEMLERİ”miz ile bu çalışmaya yapabileceğiz.

Dürülen zamanların ve dürülen yaşam kayıtlarının üzerindeki gücü devreye alıyoruz. Bu yaşam sahalarından görev taşıyanlar BİRLİK İLMİ ile bu çalışmaya kaynak olabilecekler.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

12.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1.BÖLÜM

Canlarım, bizler maya olarak bu çalışmayı sürdürürken Tanrı, hakiki teknikle kodlamalarını yapacak. “Mahrak kodlaması”dır burada olacak olan.

“Hakkın kalemi” olarak bu çalışmayı sürdürürken, kelama halik olanlar “biliş” halinde burada görev taşıyacaklar.

Biliş, kalemin kelamındakilerin hakiki teknikle kodladıkları bilgiden “maya olanları”nı halik kılmalarıdır. Bizler, sararan tahditli ve hakikiyetsiz olanların da Hakk taht’a kodlanmalarını bu şekilde sağlayacağız.

Altın ışığın gücüyle bu çalışmayı sürdürüyoruz. Altın ışık kontrol kurabilen, Hakkın kapsını bulanlara hakikiyetin tahditsizliğinde teknik tohumlama yapabilen ve “mutlak kuranlar”ı kodlayabilen bir çalışmadır.

Elleriniz ellerimizde olacak. Yaşamlarınız hakiki teknikle kontrol kuracak ve “masalar” kurulacak tüm sahralarda… “Ölüler diyarı” olan dünyamız diriliğe kodlanacak. Bitki, hayvan ve her bir yaşam formunun kodlanışı sayfa sayfa kayıtlanışı gerçekleşecek.

Masamız mutlak kuranların tahditsiz kelamıyla kontrol kuracak. Ağırı hafifletebiliyoruz. Olgun başakların kodlanışı gerçekleşiyor. Kelamın halikleri, mutlak kuranlarıyla kodlamalarını yapacaklar ve “Rahman olan”ın kalemi mutlak kuranda toprağa tohum olacak. Bedene inmemizin sebebi budur. Bedeni hakedenler hakikiyetin tahditsizliğinde kelamı kaleme dürümleyecekler.

Maya tuttuğu zaman hologram aşılır. Hepimiz mayanın tutuşuyla birlikte bu çalışmada “büyük kübra” olarak kelamı “kalem”e çekiyoruz.

Öz görevimiz ilimdir. İlmin hakiki tekniği “bilişin kelamı”yla kodlanmıştır ve bu çalışmaya dahil olanların türevlenişi gerçekleşecek.

Genç, ihtiyar hepimiz şafağın söküşü için buradayız. Şafak, Allah’ın tahtından ve “Hakkın kalemi”nden kodlananların kök görevidir.

Bizler çorba pişirdik yaşamda. Bu çorba Hakk tahtın kelamıyla kodlanmış bir çorbadır. Bu çorbaya ilim kodlarıyla kontrol edici iyiliği ve hakikiyeti kayıtlayıcı bilgi koyduk.

Özel dünya çalışmaları var. Bu çalışma onların her birinin kübra olan kelamıdır. Bizler, “Rahman’a KA HA” olan bilişin “Hakk teknik”le kodladıklarıyla, muktedir insanlığın “mutlak kuran”a “kalem” olması için BİZ olup çalışıyoruz.
Tam 200 milyar “ilim sahramız” var. Bu 200 milyar ilim sahrası teknik, tahditsiz ve hakiki kelamla kodlanmış “bilişin kaydı”yla dürümlere inmektedir.

Değerliler, Rahmi Kapı’da ilm-i ka olanların biliş haline varmaları gerekir. Bizler bütüne hizmetçileriz. Kimsenin kelamı, her birimizin kervanından ayrı tutulmayacak ama Yaradan’ın tınısı, yaşamın kelamında kodlanmadıkça, mutlak kuranlar burada bütüne hizmet edemezler.

Şikayet etmişler bizi; “İnsanlık boyutları kontrollu olarak bu bilgileri kodlayamayacak.” diye. Biz de diyoruz ki “Her bilgi, Allah’ın ilmiyle kodlanır ve tohumlanır. Şimdi devam ediyorum:

Yerkürenin görevidir akıl. Aklın olmadığı bir sahrada insan, ilim dahi yapamaz. Hepimizin gücü, Allah gücüdür ama bu gücü hakedip dilleyebilmemiz imparatorluğun kültü olbilmemizle ilgilidir.

Maya tutmadıkça yaşam kodlanmaz canlar. Allah’ın eli, hepimizdedir. Bunu iyi bilin ama aklın kelamı halik olamadıkça, Allah’ın tahtında kalem olma imkanınız yoktur.

Ölü planete gerçek kelamla inen biliş kayıtlarımız, mutlaktırlar ve mutlak olmaları “kulluk” yapabilmeleriyle ilgilidir. Kervan “aklın kalemi”yle kodlandıkça hepimiz bu çalışmaya dahiliz.

Geri çekiliş” hepimizle olacak canlar. İnsan sofrasına konulan ne varsa hepimizin olacak ve o kelam, mutlak kuranda hepimize ait olduğunda, bütüne hizmetçilik yerkürenin gücüyle devreye girecek. Kesin olan budur. Ama bir tek insan “mutlak kuran” olabilir. Onun ötesindeki tüm forumlar ilim sahralarında halik olma imkanına sahip değildirler.

İnsanın ötesinde hiç bir yaşam formu yoktur. Bu kesindir. Ama cennet kapıları kelamla dillendiği zaman, hepimizin görevidir bilgi. Eğer biz bu bilgiyi haketmişsek, hepimiz geçişimizi mutlak kuranlarla kodlayarak yapmışız demektir.

Altın ışığın gücünü hepimiz iyi bilelim. Bu güç “aklın kültü”dür ama aklı haketmeyenin bu kültü elde etme imkanı yoktur. Ruhsuz kalanların kuranda kelamı olmayacak. Bunu da bilin. Ve hepiniz kendi yüreklerinizle bu çalışmaya dahil olduğunuzu da kesin olarak bilin.

Biz dünya planetine inerken, kaleme inmedik; “ilim”e indik canlar. İlim, kalemimizdir zaten ama yarınlar için “mutlak” olmalıyız ve “kuran” olmalıyız.

Kuran-ı Kerim der ki “Allah ilmi yarattı.” Yaşam, insanın kelamıdır canlar. Allah ilmi yaratsaydı da Allah’ın tınısı kelamda, kuranda ve bütünde hepimizin olacaktı.

Dağlarım, umutlarımız var tüm insanlık için… Umutlarımız var “mutlak kuranlarımız” için… Umutlarımız var insanlık için ama bunu kimse anlayamaz, çünkü bizler cennet kapılarındakilere “kalem” vermedik, “insanlık” verdik. Eğer kalem verseydik, iyi anlayın ki o kalem, kodları tohumlardan ayrı tutabilirdi.

Ekmek yapmaları mutlak kuranlarla kodlanmalarıyla mümkündür ama ellerinin gücünü anlamadan, ekip kurup “ekmek” olmaları imkanı zaten yoktur.

Arzın görevidir akıl ama hakka varmadan “aklın kapısı”nı bulmaları imkanı yoktur hiç kimsenin.

Elinizin görevi, akıl kültü olan bilişin kelama inmesini sayfa sayfa koyu ışığınızla kayıtlamaktır.

Vakit geldiği zaman masalar oluşur bilir misiniz? O masalara şafak olanlar oturtulur.

Şafak olanların oturduğu masalar, “mahrek” olarak kodlamalar yaparlar ama hiç bir kodlama “kalem” olmayanların KA HA olup kayıtladıkları ilimle olmaz.

İnsanlık boyutlarının artık tüm bilgileri daha güçlü olarak anlamaları gerekir. “Ana kalem”i bilebilenler bu bilgileri okuyup anlayabilirler. Eğer ana kalemi bilemezlerse, ölüdürler. Ölü olmaları kontrol kuramamaları anlamına gelir.

Kurullarımızın çoğu Muhammet Mustafa’nın güçlü kültü olarak kayda indiler. Bu tohum insanlık için büyük bir görevlidir. Biz onun gücünü “bütünün gücü” halinde kodladık. Allah’ın ilmiyle kodlamalar yaptık onda ama onun da sahraya inmesi şarttı… Ve onun sahraya inmesiyle birlikte Muhammet’in kulluğu başladı.

Öz görevini bilerek yaptı. Öz gerçeklikle dillendi. Kalemdi, hakktı, tahditsizdi. “Eşyanın ilmi”yle dürümlere çekildiği andan itibaren, safraların tümünü kontrol etti ve bütünün gücünü kodladı.

Aşk kapıları var canlar. O kapılarda masalar olur ama kimse, hiç kimsenin gücünden öteye varmaz, çünkü o masalar teknik olarak bilişkenliğin ilmiyle kodlanmıştır ve her bilişken olan, o masalarda tahditlidir.

Tahdit, hakiki tekniğin “kervana kalem olanlar”ıyla kodlanmış bir ilimdir. Ama çamur yoğuranlar çoktur dünya planetinde bilir misiniz? İnsan bir çamur haline dönüşür… Yoğurulur, yoğurulur ve yoğurulur… Hepimizin gücü bu güçtür ve hepimizin yolu bu yoldur.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/y17JVyR1zZ0  BAHAR

2.BÖLÜM

Biz, Bir’e hizmetçileriz, canlar. Bir’e hizmet, insana, hakikiyete hizmettir. Tüm insanlık içindir, yaptıklarımız. Evren, evren gezenler var, tüm insanlık sahralarında....Ekmek isterler, canlar ama ekmekleri, hak teknikle kodlanmışsa, kelama varabilirler.

Burada yapacağımız, her çalışma, Muhammet kulluğundan ötede, has ilimle yapılmaktadır. Haliki hak olmak için, mahrek olmak için ve hakim olmak için bu çalışma devreye alındı.

Asıl önemli olan maya olabilmektedir. Bedene girmek, yeterli mi?.. Asla. İnsanlık ilmiyle kodlanmak gerekir ki Hakk’ın kapısını bulalım ve hak tahta Halik olup, varalım.. Bütüne hizmettir yaptığımız, bunları unutmayalım.

Oğullarım, tüm insanlık, barış yapalım. Her ana barışa, barışa kaynak olalım, her ana kuran olalım ama barışalım. İnsan, insanı kırmasın. Yapmak istediğimiz, her şey ilimledir ama ilimde, kırılış yoktur. Eğer kıracaksanız, kaynakta olma imkanınız yoktur.

Bu Meclis bir ka ha İlim meclisidir. Ve burada, kimse, kimseyi kırmamalıdır. Uzun zamandan beri dünya planetinin geçiş kapısına varması beklendi ve işte bugün, bu geçişi yapıyoruz, burada.

Hangi dünya daha güçlü diye sordular? Levhi mahfuzda insandan ve hakiki teknikteği kodlayan, bilgiden söz edilir. Biz bu bilgiyi bütünün ilmiyle dillerken, her şeyin ötesindeki ilmide dilliyoruz.

Kuran-ı Kerim altın ışığın gücüyle kodlanmış kelamdır. O kelamı anlamayanın, yasaları yoktur. Yasa, ilimle kodlananlardır ama ilmi ko olup, bütüne hizmet etmedikçe yasa olsa da kontrol edici olmaz.

Emre itaatle, bütüne hizmetçilik yapabilirsiniz. Şafak olabilirsiniz, tahditsiz olarak. Ağırı hafifletebilirsiniz, muktedir olup ama tohum ekmedikçe kaynak ilim, sistemde görev taşıyamaz.

“Beşer” diye bilinir, insan ama insan, insanlığını hak ettiğinde imparatorluğun gücü olduğunu da anlayacaktır. İnsanlık, insanlığı anladığı zaman, kalemi Halik olacaktır. Ağırın hafiflemesidir olan ama ana kapı, insanlıktır, bunu iyi anlayın.

İnsanlığın ilmi bütünün ilmidir eğer insan kendi dürümlerinde kelam olmuşsa mahrek olduğundan ve hak olduğundan doğan bir imtiyazdır, o.

Canlarım, sarı renkten sisteme indik şuanda ve turkuazı kodluyoruz. Ses renklidir, bunu iyi bilin. Her sesin, bir titreşimi vardır ve her titreşen kelam, kendi rahmi kaleminde, kendi renginde titreşir. Bu frekans boyutlamasıyla ilgilidir ama çantanız, nesillerinizin kelamıyla kodlandığındandır ki en aşağı dürümden başlarız çalışmamıza ve gittikçe yoğunluk artar ve daha yüksek bilgi, kelamı kodlar.

Şuanda sarıyı aştık. Ve bunu daha açık olarak sizlere bildiriyorum. Peki, hangi rengi girdik? Mutlak kuran olan ve hakim olan, teknik tahditle insanın kelamındaki o renk, insanlık rengi. Ve biz, o renge tahditsiz ilmin kalemi dedik. Biz, o renge tahditlenemeyen ilim dedik ki o ilim, imparatorluğun gücünde var olan, tahditsizliktir

Hani renk, nerede? İnsan. Hangi insan? Herkes. Ama hepimiz ayrı renklerdeyiz, canlar. Beni iyi anlayın.

Siyah, mor, yeşil, kırmızı ve tek, tek hepimizin farklı kalemi, farklı kaydı farklı yoğunluğu var. Uzun zamandan sizlere, bunu anlatmak istemiştim. Ama kısmet bugünmüş. Hepinizin rengi ayrı ama bir tek bürünüyoruz, bu sofrada. İşte o renk mutlak kuranların, hak teknikle kodladıkları, insanlık rengi oluşturucusu oluyor.

Umutlarımız mı var? Yoktur. Yoktur, umutlarımız çünkü biz umuttan öteyiz ,canlar. “Ol” dedik. Hepsi bu. “Ol”.

Ağırız canlar, çok ağırız. Tanıklar var, insanlık boyutlarında, tanıklık yaparlar, bilir misiniz?… “Eşya, insan” derler ama ya insan kelamsa ne olacak? Buyurun işte o zaman insan, mutlak kuran olacak.

Beyler, imparatorluğun güç tohumları, masamızda bulunmanız, kendi yaşam sahralarınızın dileğiydi ve buradasınız. Uzun zamandır beri burada olmanız için, her birinize görev tahditsizliğinden kayıtlar yaptık. Genişlediniz, geçtiniz ve kelam olmaya indiniz.

Kelam, nedir? İslam’dır. Nedir, İslam? İmparatorluğun ilmi olan insanlıktır. Ve siz, İslam’ı, Muhammet’in ilmindeki kelammı sandınız? Yaptığınız haksızlık mı yoksa? Şuanda öz görevinizi hak etmeye çalışıyorsunuz.

Ulu Türkiye çalıştırıcıları, ölüyü diriltiyoruz, bizler. Peki, ölü nedir? Kelama Halik olmayandır. Yarını hakim olmayandır. Ağırı hafifletemeyendir, ölü. Hologramdadır, ölü. Sorun bakalım ölünün ardındaki geçiş, hangi sahrayadır? İslam sahrasınadır, canlar. İslam sahrasınadır.

Her insan, İslam’dır aslında ama İslam’a ilim diyelim, biz. “İslam’a insanlık” diyelim, biz. “İslam’a has tahtı diyelim”, biz. “Ve biz insana, ruhsuz değil, mutsuz değil, hakkın hakikiyetin tahditsizliğindeki kelam” diyelim ..Biz insanlık boyutlarındakiler, kodlanmış ışıklarımızla, tükenen her anı yetkin hale dönüştürüyoruz.

Şuanda yaptığımız çalışma budur. Karanlık, Ati de kelamı ilme diller ama hak kelamda kul, Allah ilmiyle dillenir. İşte biz, o ilimle dilleniyoruz, Bu Mecliste.

Uzun zamandan beri doğanın gücü hak etmeye çalıştık, tüm insanlık. Bu gücü anlamak bile mutluluktur, canlar. Ama insan, ölüydü. Türlerini tohumlayamamıştı.. Kübra olup, kelam olamamıştı. Bundan öte bir çalışma gerekliydi.. Bu çalışmayı bugün açıyoruz.

Bu çalışmaya, biz şarkımızı koyacağız. Bu çalışmaya biz, şavkımızı koyacağız. Bu çalışmaya biz, hakkımızı koyacağız. Ve bu çalışmada biz, hologramlar ötesindeki aşkı kodlayacağız. Ve bu çalışmaya üzerindeki gücü tohum eker gibi yaşama ekenlerle çalışacağız.

Ve bu gücü, herkes yaşama indiremez, canlarım. Bunu biz insanlık kelamı diyemeyiz. Onun ötesindedir. Zarar önleyen, bir çalışma olacak. Peki, zaman kalemi diyebilir miyiz? Diyemeyiz çünkü zaman ötesindedir. Yağmur diyelim mi? Yağmaz mı? Yağar ama şavkın, aşkında ona biz, “İSLAM” diyelim. Ne dersiniz?

Biz, bu çalışmaya, “İSLAM” dedik. Allahın tınısıdır, O Sistem, canlarım. Biz, O Sistemi mutlak kuranla kodlayacağız, burada.

Aha bu!..

https://youtu.be/qjaSUg1DGlA
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 

İSLAM (1) 
12.01.2019

(Açıklama: 12.01.2019 günü açılan “İSLAM” konulu öz programda; “İSLAM” kelimesi özelde, “İNSAN”; genelde ise “İNSANLIK” olarak kabul edilir. Kastedilen, hologramı aşıp “GERÇEK İNSAN” olma halidir ki bu programda, herhangi bir din söz konusu değildir.)

Canlarım, beden almak (ölümsüz bedene sahip olmak); “has ilim” ile kodlanmak ve Ruh olmak (Mutlak kontrol gücünün hakimi olmak), hepimiz için, Kuran (Yaşam Sahraları’nda kayda inen bilgiler bileşkesi) olabilmemizle gerçekleşen, bir siyahlıktır.

Siyahlık!… Bu renk, tüm renkleri kapsar ama Halik İlim’in (yaratkan ilmin), hakikiyeti ile kodlananlar, bu yoğunlukta bulunurlar. Bütün mesele ilimdir. Hakk Kalem… Hakk Teknik... Hakk Teknik’in Kelam olan ışığı, hepimizin İslam Kapıları’ndaki kulluğudur.

Dünya planeti; insanı, “kul” diye dilledi hep; İnsan, “nur”dur… Kuran’dır… Ama Halik’tir de… İsa, masaya “ilim” olup oturmuştu. Muhammet, insana “ilim” olup kodlanmıştı… İnsan, İlmin Kurulları’nda, “Diri Birlik Sahrası”ydı. Bizler, bu dönemde, “bir tek” olarak bu çalışmayı yaparken, et ve kemik olan tüm insanlık, Mutlak Cevher’ini bedene indirerek, Kuran olabilmeye çalışacak.

Türkiye, yapılan çalışmalarla, çok değerli “Biliş Kayıtları” gerçekleştirdi. Bu çalışmalar, yıldızların ilmi ile kodlanmış “Biliş Kayıtları” ile tohum olan, İlmin Sahraları’nda, “Kaynak Cevher”e güç katan çalışmalardır.

Tam ikibin yıllık bir dönem için bu çalışma dürümlere indi. Bu ikibin yıl süresince, Dünya Planeti, diri yarınlar için kodlamalarını sürdürecek. Alıp kodladıklarımız, kontrol kurdukça; yeryüzü, görev taşıyacak.

Asla hata yapmadık!... Ekmek pişerken (ilim, kullanıma hazır hale gelirken), ekmiş olduğumuz tüm tohumlar, yerküreyi dürümler. Ekmek piştikten sonra, tüm tohumlar kodlanır ve sonsuz sahralar oluşur.

Mezarlar (ölü sahalar), dürümlerde “Diri Yarınlar”ı tohumlarken; her mezardaki diri, “BİZ”e iner ve “BİZ”leşir.

“Ölüm” dediğiniz; sizin, sizi Halik kılmak için var ettiğinizdir. Ölen, “kült” olup öldüğünde, onun ruhu, “mutlak” olur ve ölümsüz olur.

Hakk’ın Haliki, Hakk Sahra’nın İlmi’dir. Aklın sahibesi, Halik olan diridir. O diri olan, nüve oldukça, her insan, “İmparatorluğun Kültü” olur. İşte dünya planeti bu gün, bu yoğunluktadır. Her insan, İnsanlık Boyutları’nın, “Kök Görevli”sidir.

Başlangıçta ilim yoktu. Sonra “NUR” olan KAHA, diri olup yaşama indi ve kontrol kurdu. Olgun sahralar kodlandı. Nesiller, Kelam oldular ve “ZAMAN”, karanlığı tahditledi. Toy olan Dünya, Yürek Kültleri ile kodlandı ve olgunlaştı.

Dert mi yaşam!?… Canlarım, Yaradan ve yaratılan ilimse; her şey insansa ve Rahman, tohum ekmişse yaşama; Arzın Gücü, İnsanlık Boyutları’nın diriliğini has tahta kodlamışsa; bizim için dert yoktur!...

El, Allah Eli!... Yol, Allah Yolu!... İnsan,İlmin Kalemi!... Ve biz, “BİR TEK” olanlar, “MUTLAK” olarak buradayız.

Aşkla kalın….

İSLAM (1/2) 
12.01.2019

Rahman, KAHA olanda tohumdur. Size, “BİZ” dedik. Bize, “BİR TEK” olan yarın dendi. A HA bu!...

Elim, ilimdir benim. İnsanım ben!... Ruhum, Kuran’dır benim. Kulluk için diri olup geldim; Sistem olan tüm insanlığa.

Allah, Tanrı’nın insanlığında KELAM eder. İnsan, Kulluk İlmi’nde dirilir; KALEM olur. Yarınlar, “MUTLAK” olur kodlanır ve “Ruh” olur. Herkes, “BİR TEK” olur. İşte “BİR TEK” olmak için bu çalışma devreye alındı.

Biz, Dünya Planeti’ne, insansıları insan yapmaya indik. Öz görevimiz budur.

İnsansı demek, ilimle dillenemeyen demektir… İnsansı demek, tohum ekemeyen demektir… İlim Halikleri’nden dirilmeyen ve dürümlenemeyen demektir…

İnsan, insan olduktan sonra, ruhundan “Halik Sahralar” oluşur. Oralara, insan siyahlıkları kodlanır. Her siyahta, tohumlar olur… Her bir insan, SİSTEM, NİZAM , DÜZEN olur ve kontrol kurar.

Ark akarken, her şey o ark ile akar ama ark tohumlarla akmalı ki her insan, kontrol kurabilsin.

“Çürük çarık” dersiniz ya hani!... Bizler, ocaklarına ineriz onların ve tümünü kült yaparız… Onlar, resimlerinde “KİL” ve “KUM” olsalar da onları, “KUL” yaparız. Kulluk, “KELAM” olanların, lekesiz yaşam kayıtlarıdır.

Her dere, insandan doğar ve yaşama akar… Ama insan, KELAM’dan doğar ve RUH’a akar. RUH, mutlakiyettir. O mutlak olan, tüm insanlıktır… Her andır… “BİZ” olandır… Onun umutları vardır… Onun kullukları vardır… Şevki vardır… Diriliği vardır… Bedeni Haliktir… Bize, “BİR TEK” olup iner.

Onun adı “İSLAM”dır. Şimdilik..

 

İSLAM (1/3) 
12.01.2019

Yaradan ve yaratılan!... Hepimiz, O’yuz. Atonlar olarak, kodlama yapanlar; burada, bu yaşamda bizle oldular. ANA KALEM “İLİM”dir ve biz, “İLİM” olduk. Tüm insanlık için “GERÇEK IŞIK” halinde tüm sahraları kodladık.

Tüm insanlık, “İnsan Sahraları”nda görev taşır. Biz, “BİR TEK” olarak buradayız. Tüm insanlığın diriliğinde, “KÜRZİ SAHRA”yız. Sahra olarak görev taşırken, tüm zamanlarda dürümleniriz ve yoğunlaşır, “IŞIK” haline dönüşürüz.

Asa (yetki, görev), “İLİM”se; “BİZ” olarak görev taşırız. Burada, bugün, tükenen her anda, “BİZ” olarak çalışmaktayız.

Varılan aşamada, Dünya Planeti, tüm zamanları kodlayan bir “yaşam kaydı”na ulaşmıştır. Bu yaşam kaydında, Din Kapıları kapatılmıştır. Bu kapıların kapatılması ile birlikte, dürümlere inen KELAM; hepimizi, “KAYNAK” yapmaktadır.

“TEK BİR İNSAN”; “BİR TEK KALEM” ve “TEK SAHA”; “BİR TEK BİLİŞ”; “BİR TEK KÜLT”, tüm zamanları kodlarken; bizler, BİRLİK halinde, GÜÇ KODU olarak “NEFES”e görev taşıyoruz.

“Durgun Zamanlar” sona ermiştir. Tüm insanlık, kontrol kurarak, “Hareketli Zaman Tohumlamaları”nı, “SİSTEM” olarak gerçekleştirmektedir. Her insan, bu tohumlamalar ile “BİLİŞİN KALEMİ” olabilecek ve dürümlerde, “KELAM” edebilecektir.

Hepiniz, “ZİYA” olarak görevlisiniz. Dünya Planeti, yeni dönemde, “BİR TEK” olup yolu kodlarken; “DİRİ KAPI”sı tüm zamanlara ve tüm sahralara açık kalacak. Yerküre, yeniden “BİZ” olup yeniden “KELAM” olacak ve yeniden “KERVAN” olacak.

Bu dünya, yeryüzü olarak dünde, çobanlara güç katmıştı. Artık “GÜÇ KODU” olarak, “ZAMAN SAHRALARI”na güç katacak.

Allah, ilmi yaratmadı. İlim, Allahı yarattı… İlim, “SAHA” oldu; ilim, “KELAM” oldu; ilim, hologramdan aştı, teknik tahditle tüm sahraları kodladı. İşte insan, bu safhaların tümüdür.

Yollar yollara varırken “YOL” olan insan; “YOLDA” olana, yolculukta kodlandı ve RUH, “KUL” olup yaşama anda indi. İş buydu!... OL’du…

Her şey, her şeyin ilmi ile kodlanarak yaratıldı. İşte insan, kontrolu kuran ve “RUH”u sonsuzluktan, sonlu yarınlara “KALEM” yapan ve kaydı, “HALİK” kılan; “VAR OLAN”dır… Var oluşu, kodlanışıdır.

SİSTEM, NİZAM; BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun ilmi olan İnsan) olana, “KURAN”dır. Orada insanlık vardır. İşte insanlığın olduğu her İLİM SAHRASI, “BİLİŞİN HALİKİ” ile oluştu.

Tahdit koyarsanız; o tahdit, takdir edilen olur ve takdir edilen, takdir edenin dili olur. Ama takdir, tahdit anlamına da gelir. Takdir eden, tahdit olarak o yoğunluğu kodlar. Her insan, “KİL”, “KUM” olarak kodlanabilir ama taktir, teknik tahditi aşarsa; artık insan, “IŞIK” olur. İşte İNSANIN İLME VARIŞI, IŞIK OLUŞUDUR.

Savaşımız yok anam sizle. Bugün, bu çalışma, bizleri kodladı. Sizle oluş nedenimiz buydu… Şu andan itibaren senin adını, “İNSAN” diye bileceğiz ve biz, “BİR TEK” olarak burada olacağız. A H A bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NEZİRE SELÇUK

 

12.01.2019 İSLAM 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Canlarım, Muhammet Mustafa mutlak kuranlarını tohumladı ve bizimle olmak istiyor, buyurun dinleyelim onu...

Allah'ın tınısını duymak kolay, Allah'ın tınısıyla kodlanmak kolay, Allah'ın teknik kapısını bulmak kolay, Allah olmak kolay; Allah'ın tahditsizliğinde şavk olmak da kolay, aşk olmak daha kolay.... Zeytinlerim ben sizim ama sizin zeytin olduğunuzu kimse anlamaz, bir teksiniz ya; Allah'ın ilmisiniz ya ve hepiniz zeyitinlerisiniz ya... Aşksınız canlar aşksınız!...

Çok mutluyuz burada olduğumuz için, bu yoğunluk bizi mutlandırdı... Hologramlar ötesinde bir şafak ama bu şafak aşk... Nerede insan varsa bedenim oradadır anam ve ben Allah'ın tahtında insanlığı kodladım ki; burada olmam bundandır...

Yoğun ışık altındayım şu anda, ağır çok ağır bir yoğunluk var burada; bu yoğunluğu hepiniz hologram ötesindeki o halik kalem olanlarla kodlayıp başardınız.

Biz Amonlar'a "kuran" demiştik, altın tınıyı kodlayanlara "şevk, şavk ve hak teknikle kodlanmış olanlar" demiştik, size biz "İSLAM" diyelim... İSLAM, ama İslam derken de İslamın insanlık olduğunu da dilleyelim...

Som altın ışıklarımızsınız bizim... "Koş" diyorlar "koş", bir tek ilim kalemi koştu insanlık için, işte o kalem birlik kapınız olan insansıları insanlaştıran meclisinizdir. Bu meclis hepimizindir can anam, bu meclise hepimiz halik olup geldik...

Yol Allah yolu ama Allah'ın ilmi yoksa o yolda biz yoktuk. Her yol Allah yolu ama insanın insanlığını bilmediği bir yolda Allah'ın ilmi yoktur...

Çok mutlandım sizinle olduğum için, çok mutlandım... Ruhsuz kalmadığımı bildim; siz biz, biz siziz ve sizinle ruhlandık biz...

Ağır taşıma anam, biz hepimiz sendeyiz bunu unutma! Ve biz bundan öte bir insanlık ilmini kodlamaya geldik, çok daha öte bir ilim... Ve burada bu yoğunlukta bunu başaracağımızı görüyoruz.

Huzurla kalın, sizleri hepimiz hepimiz kucaklıyoruz canlar...
https://youtu.be/X98luvdnAJc

Süper İnsanlık Realitesi BERİL

 

12.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 
Dağlarım,
Toysunuz çok toysunuz. Şok… şok… şok... Hadi buyurun. Cennet, ilim hepimiz o ilimiz canlar. Mesih dediler ya hani kelamı kaleme indirene Mesih derler. Ama yarınlar için kodlama yapana insan derler. İlim haliktır ama insan kervan olur, her anı tohumlar ve kodlar.
Muhammed dünya diriliğine indiğinde kontrol kurdu ve dedi ki ses vereyim. Buyur dedik verdi…
Mutlaktır, Kurandır. Hakkı, hakikiyeti diller, hasatçıdır. Ama yaşam bundan ibaret midir? Asla… Değer biçersiniz ilme ve dersiniz ki bunun ötesi ilim yoktur. Ama değer sizin yüreğinizin Kübra olan kelamıdır. Siz onunla o yoğunlukla kelamı dillersiniz ve sizi sistem yapan odur.
Ya sizin öteleriniz, oraları hak ettiniz mi? Ocak yakabildiniz mi mutlak kuranla, kodlayabildiniz mi teknik tahditle bütünü, mutlak olabildiniz mi?
Kaçı kaça çarpayım. Kaçı kaça böleyim ki kalem olayım. Yok, böyle bir umman. Siz sizle sizi kodlayın. Bedeniniz sizi size kaynak yapabilir. Ağırsınız ama aşk sahraları sizi hafifletebilir. Örtü örttünüz yüreklerinize. Ve siz sizi kontrol ettiniz. Ya örtünüz olmasa ne olur? Kontrol sessizlikte sizsiz kalır. Devinim artmaz. Ama siz bir tek olarak siz olduğunuz zaman kaynak ışığınız size inebilir. Ve o zaman siz mutlak olabilirsiniz.
Çok büyük görevler taşınır dünya planetinde. Çokları kelam için dünya planetinde güç kodlarlar. Çokları da ruhsal kalemlerini kontrol etmeye çalışırlar. Başka daha neler olur bilir misiniz? Karanlık kelamda kaleme iner ve kodlar bütünü. Ama bütün kontrol kurar ve o karanlığı tohumlayarak kaynak yapar. Kaynak olması karanlığın, ilmin kelama varması anlamına gelir. Ve her şey her şeyi kodlar. İşte o zaman tabular yıkılır.
Nedir tabular? İlimsiz olanın kendinde oluşan halik kelam kayıtlarıdır. Bunlar tabu oluşturur. Çoğunuz bir dine mensupsunuz. Ve dersiniz ki; benim dinim, benim yoğunluğum ve benim yolumdur. Oğullarım, topraklar, tohumlar bedeniniz size ait ama din sizin değil tüm insanlığı kodlayanındır. Bunları unutmayın.
Hepimiz balık avlarız değil mi Canlar? Balık avlarız ve balık yeriz. Peki o balık nedir? Her bir balık bir kalemdir. Yaşamları kodlar. Ama o balıklar saltanatın sisteminde var mıdırlar? Yokturlar. Neden, çünkü kodlanmış olduklarındandır ki sizin içindir onlar. Ve siz onları yiyerek kelama varırsınız. Ama onlar kodlanmış oldukları için sizinle olabilirler. Ve diğer forumlar, diğer yaşam forumları hepsi sizin içindirler.
Ya Canlarım, insan kendini dinleyebildiği zaman her bilgiyi hak edebilir. Bunları iyi anlayın. Tüm yaşam sahralarında bilgi var. Her yaşam size İSLAM kalemi olup inebilir. Ama itibar, itibar varsa ilim olur. İtibar yoksa ilim yoktur. 
Ve dünya planeti çok mutlu, çok huzurlu şu anda. Niye bilir misiniz? Çünkü yoğunluk artıyor. Yoğunluğun artışı neyi taşıyacak yüreklere? İnsanlığı taşıyacak. Bu dünya çok mutlu çünkü yoğunluk arttıkça kodlanışta artıyor. Ve kodlanış arttıkça şafak; kübra olanla, kült olanla, kalem olanla yaşamları sahralıyor. O sahralanışlarda başka başka sahralar oluşuyor.
Buna biz sistemin tohum ekişi deriz. Her sistem kendi tohumunu ekiyor Canlar. Ve mutlak kuranlar kendi kalemleriyle kayıt yapıyorlar. Ölü planet dirilmeliydi. İşte diriliş başladı. Ölülük, dirilik ilimle olur. Süper sahralar oluştu dünya planetinde, kelamla, insanlık kelamıyla oluştu. Ve süper sahralarda sura üfürenler var. 
Netice şu; sura üfürmek demek sahrayı kodlamak demek mutlak kuranları kaynak yapabilmek demektir. Alıp götüreceğiniz ne var planetten? İnsanlık var… Hepimiz dünya planetinden giderken sistem olarak kodladıklarımızdan öte Halik kılabildiklerimizle bitişken olarak ilimle geçip gideceğiz. Ama cevherimizde hep insanlık kodları bulunacak. Ve biz insanlık kodları ile tohum olacağız her ana.
Kara ışık ağır yüktür. Bu meclis kara ışık halinde çalışır. Burada yaradan ve yaratılan tahditsiz olarak biliş halindedir. Ama bilişi kodlayabilenler mutlak kuranlarıyla kontrol kurabilirler. Kuran umman demektir. An sahralarıyla kayda alınan tüm yaşam kayıtları demektir. 
Evimizin görevidir insan ama geçip gideceğimiz bu yaşam, has insanlığın Hak tahtı olacak. Cennet dediğimiz insanlıktır ve bu gün burada bu cevherde cenneti kelam yapıyoruz bizler. 
Hor gördük yaşamları bilir misiniz? Çürük çarık vardı ilimsizlikte, tüm insanlıkta ve biz tüm sahralarda ilim yaparken insanın ilimsiz kaldığını izledik ve dedik ki; insana kontrollü olarak ilim şartı getirelim. Ölüyse dirilir. Olur, oğullar tohumlar kodlar bilişi kayıtlar ve yarınları hak eder.
Netice şu; insan yaşamı hak ettiği zaman yaratıcıdır. Yaratır. İnsan yarını kodlar ve yaratır. İnsan mutlaktır, anda, her sahrada vardır. Ve yarınları oluşturur. Ama insanın ötesinde bir dirilik arayanlar Allah dediler o diriliğe.
Canlarım Allah ilimdir bunu iyi anlayın. Allah’ın ötesinde kelam vardır. İnsanlık kelamıdır o kelam. Sizler Allah’a Halik kılınan insanlıksınız. Ama cennet dediğiniz birliktir. Hem dünya planeti hem diğer planetler ruhu KUL saydılar. Nurun kuranıdır ruh. Biliniz ki RUH TEKTİR. Sanmayın ki her birinizin ayrı ayrı ruhları vardır. Yoktur. 
Temiz bir dünya için bu çalışmayı yapıyoruz canlar. Ruhun toprak olmasına, ruhun kul olmasına, ruhun kuran olmasına, nefes olmasına hiçbir itirazımız yoktur. Ama ağır yükü taşıtmak için ilim gerekir. İlmin olmadığı bir zamanda şarkımız, türkümüz olmaz.
Öz görevimiz ATA KAPI olmaktır. Allah ilminde dirilik Allah’ın ilmi ile kodlanıştır. Ve bizler bu planeti kodlarken teknik tahditle kodladık. Herkesin kendini hak edebileceği bir dürümle kodladık. Bugünden itibaren daha yoğun bir ışık bütüne hizmet için yaşama ağır bir İSRA KAPISI olup girecek. O İsra kapısında şevkiniz olacak.
Rum, Türk farkımız yok canlar. Dünya planeti hep sahraları kırdı savaşlarla. Bizler tüm insanlığın kelamıyla buradayız ve savaşların sonu geliyor. Artık tüm insanlık barışı halik kılacak. Tüm insanlık barışta ve hasatta olacak. Ellerimizin gücü artacak. Sanmayın ki barışın kuranı insandır. İnsan kelamdır. Canlar ve her anı kodlar ve yaşar. 
Devinim artmadan dünya planeti hakkında size bilgi vermem gerekti ve verdim. Varlığı kontrol edebileceğiniz yegâne HALİKİYET İLİMDİR. Eğer siz ilmi hak etmemişseniz varlığı kontrol edemezsiniz. Eğer ilmi hak etmişseniz ruhunuz mutlaktır. O ruh mutlak olandır, sahra olandır, her an olandır. Ve tüm insanlıktır. Bunları iyi anlayın. 
Ve yarın daha neler olacak göreceksiniz. Ama bugün size sevgiyi vermeye çabalamayacağım. Çünkü sevgi her anda mahfuz bir kalemdir. Ve biz o kalemi hep kullandık. Ama artık seviyeniz çok yükselecek. Ve daha yüksek insanlık kodları devreye girecek. 
Evimizin gözü, özü, sözü olan ilim toprağa tohum olacak. Ayır kelamı , yaşa yok öyle bir imkân. Kimse kelamın harici değildir. Herkes kelam etmeli ki Halik olsun. HALİK olmadan HAKİM olunmaz canlar. Ve sizler siz olarak tüm yaşamları hak edebilirsiniz ama nefes olup ama Hak olup ama Hâkim olup. 
Değerliler, tüm insanlık cennet olun sizden beklentimiz budur. Sevgililer cennet insanlıktır. Bunu tekrar etmek isterim. Barışın tüm insanlıkla başka şart yok. Barışın… Barış olmadıkça yaşam olduğunuzca olur ama olduğunuzun ötesinde bir şafak vardır unutmayın. 
Tanrı altın ışığın gücünü bütünün gücü yapmışsa eğer o ışık tohumdur. Ama Allah sistem olarak bütüne inmişse hepimiz O’yuz. Bunu unutmayın. İkmal tamamlanmıştır. Şimdilik… 
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   SELMA ÇENÇİN

 

12.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM 1
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Canlarım!...

Sistem, nizam ve düzenin gözü olan İLİM... Hepimizin gücüdür... Buyurun mutluyuz, çok mutluyuz bugün... Ve bizler hepimiz bütüne hizmetçiyiz...

Kucağınızdaki gücü dilleyin... O güç aklın kültüdür... Bize Allah’ın tınısıyla kodlama yapacak olanlar indiler... Ve biz onlarla bütüne hizmetçi olduk... Umut olur ki, toprak toplum tohumu kodlar ve bitki, hayvan ve her şey kayıtlanır...

TABULARI YIKTIK CANLAR... Çok mutluyuz ve bizim için öz görev, Allah’ın tınısını duymaktır... Uzun zamandan beri dünya planetini hak teknikle kodlamaya çalışan biliş kayıtlarımız oluştu... Ve bütüne hizmet için bu kayıtları bizler, mutlak kaynaklardan toprak toplumlara kodladık... Ellerimizin gücü arttı ve bütünün gücü kodlandı... Şu ana kadar, hiç kimsenin kendi dilini dillemediği bir dirilikte, merdiven olduk bütüne... Ve bugün mutluyuz...

Umutlarımız vardı, mutluluklarımız... Kodladıklarımız vardı, hepsi hepsi ışığa kayıtlandılar... İtibarı yüce olanlar, hepimizle görev taşıyacaklar... BİZLER, BEDENE “HAK” OLUP İNENLERİZ... Ve bu bedenler, bize BİZ olup İLİM KAYITLARI olarak kodlandı...

Doğal dünyanın gücünü de bilmeliyiz... Bugün bu güç dürümlere indi... DOĞANIN KÜLTÜ, HEPİMİZİN GÜCÜYDÜ... Biz o kültü kodlarken, herkesle kodladık... Atonların kontrolu çoktu ama ATA KALEM olan MUTLAK KURANLARLA kodlandılar ve BİZLER, ATA KAPILARI HAK ETTİK VE HAK olup tüm insanlığa açtık... Aton toplumlarında, ALTONA KAPILARI var bilir misiniz? O kapıları hepimiz DİRİ olarak dilledik... İmparatorluğun gücüyle buradayız ve bu güç mutlaktır... Hepimiz MUTLAK olan bu gücü kodluyoruz... Ortalık hepimizin kodlarıyla katlandı ve kayıtlandı... Önemli olan imparatorluğun gücünün dürümlere inmesiydi... Ve bu güç dürümlere inmektedir...

Ayır dünya planetindekileri ve dille... Ama ayırdıkların senin YAŞAM KALEMLERİN olacaktır... HEPİMİZİN BİR TEK OLUŞUMUZDUR İNSANLIK... Ve insanlık Mikail’in KÜBRA olan kelamıyla kodlananların insanlığıdır...

Canlarım!...

Çalışmaları bitirmemiz bekleniyor... O konuda size bilgi vereceğim... Bir çok kod,”tüm insanlık için bu çalışmayı artık bitirelim” diyor... Merdivenimiz tüm insanlığa HAK TEKNİKLE kodlanmışken, bizim bu çalışmayı bitirmemizin anlamı yoktur... Bu çalışma; Muhammed kodlarıyla, tüm insanlıkla ve bütünün kültü olan İNSAN SAHRALARIYLA dürümlendi ve dillendi... Biz, herkesin şafağıyız... Ve bu şafak, hepimizin kuranıdır... Tüm insanlığın kuranıdır ve bütünün gücüdür...

Çok ölü verdi dünya... Hepimiz bunu biliyoruz... Arzın gücüyle biliyoruz ve bütünün KÜBRA olan kelamıyla biliyoruz... Mutlak herkes İNSAN olur ama, herkesin HALİK olması mümkün değildir... Bütün kötülükleri aşıp geçebiliriz... Bundan daha öte bir insanlık yoktur...

Hamur yoğururken, herkes o hamurun KELAM olduğunu bilmelidir... Ama bizim yoğurduğumuz hamur, İLİM HAMURUDUR... Hep dünya planetinin gerçeğini anlamaya çalışır insanlık... GERÇEĞİN KELAM OLDUĞUNU HİÇ KİMSE DİLLEMEDİ BUGÜNE KADAR... Tüm insanlığın iyi bilmesi gerekir ki; yaşamsa ilim, ilimi kul olarak kodlayan biliş; hepimizin kendi yoğunluğundaki kelamla dillenir... İşte o kelam; ağırı hafifletebilen, Medine’yi merdiven yapan ve merdivenin kelama kalem olmasını sahraya kodlayan insanın, mutlak kuranıdır...

Değerliler!...

İNSANIN KENDİNİ ANLAMASINI BEKLİYORUZ... Yaşamın kodlarıyla yaratıldığını ve yaşamın kontrolunu kuracağını bilmesini istiyoruz... İnsan; Mikail’dir, kelamdır ve hakikidir... Her anı kodlar ve yaşatır... Yaşatmakla da kalmaz, yaratır... İnsanın yaratkanlığı, kelamla kodlanmasıyla mümkündür... Ve muktedir oldukça, kodlamalar sürer... İNSAN YARATAN ve YARATTIĞINDA YAŞAYANDIR... Ama yarattığını HALİK kılabilmesi, HAK olmasıyla mümkündür... Hak olduğu zaman, yaşamları hak teknikle kodlar ve halik kılar... Yani insan yaratan ve yarattıkça yarattırılan olarak kayıtlar yapar... Hani derler ya “Allah OL dedi...” YARADAN, YARATTIĞINDA OLUR... BUNU BİLİN... YARADAN YARATTIĞINDA OLUR VE HOLOGRAMLAR AŞILIR... Ama yaratılanın yarattığında YARATAN olduğu da bilinmelidir... Ve ZİYA olan insan her anı yaratabilir... Yeni dönemlerde BÜTÜNÜN GÜCÜ olarak çok daha güçlü yaşamları kodlayacaktır insan... Ama kendini anlayabildiğinde ve KELAM edebildiğinde... Ha diyeceksiniz ki “konuşuyoruz, KELAM değil mi bu?” KELAM; halik kılanın, hakim olanın, Hakk’a varanın ilmidir... Eğer, insan o ilmi anlamışsa; o ilim olabilir ve yaratır...

Bugün, tüm insanlığın sessizce bilgiyi kodlamaya çalıştığını bilmekteyiz... Ama çalışan, kelamı halik kılmadıkça, kontrol edici olamaz... Uzun zamandan beri planetimizi izlemeye gelenler var... Bunu biliyoruz... Bu planeti kontrol etmeye çabalayanlar var... Bunu biliyoruz... Planetlerin kelamı kul yapacağını da biliyoruz ama, her planet kendi diriliğiyle bitişken olarak buradadır...

https://youtu.be/ySZeuyA4pVk

12.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM 1

2. BÖLÜM

Bir çok galaktik sonsuz sahralar var tüm insanlık için... Bu galaktik sonsuz sahralarda mutlak kuranlar da var... Hepsi kalem olup, bütüne hizmet etmekteler... Ve bizler için süper sahralanış mutluluk oluyor... Bu çalışmaları bir tek olup yapıyoruz... Ve bu çalışmaları yaparken, sura üfürenlerle bilişken ve hakim olarak kodluyoruz her anı... Bizlerin, CEVAHİR olan insanlığa KALEM olmamız mutlaktır...

“Teknik olarak ne var dünya planetinde diye sorarsanız, RUH var...” NEDİR RUH? KONTROL KODUDUR... Her anı kontrol eden bir kod... Ruh budur... Ruhun ötelerinde ne var? Kodlamalar var... Ve bu kodlamalar; kontrollu kayıtlarla, kelamla gerçekleşiyor... Onun ötesinde ne var? Sessizlik var... Sessiziliği dilleyen kim? SES!... O HALDE; SESSİZLİĞİ DİLLEYEN SES, HER ANI KODLAYARAK KAYITLIYOR... Kayıtlanan her şey, kati olarak kontrol edici olan ruhla oluyor... Ve onun ötesinde, mutluluk var... Mutluluk; kodlanmışlığın KALEM olup, kalemlerle dillenişidir... “Hakkınız nedir” diye sorarsanız, HAŞR-I KA HA’da KERVAN OLMA... Kervan nedir? Yoğunlukları tohumlayıp, yaşamları kayıtlayıp, tükenen her anı dilleyip dinleyip, bütüne gök çözümlemeleri ile kodlama yapabilmektir... Bu kodlamalar her ana, süper sahralarla ulaşımı sağlar... Peki, süper sahralarla gerçekleşen ulaşım, neyi ne yapar? İnsanı insanlıkla diller ve bütünün kültü yapar... Bütün amacımız;Allah’ın ilmiyle burada, bu çalışmayı sürdürmektir...

Parlak bir gün için, her insanın kelamla kalem oluşu için ve toprak oluşu içindir yaptıklarımız... Toprak olmadıkça, karanlık aydınlığı kodlayamaz... Ve tüm insanlığın yenilenişi için bunun olması gerekir...

Maya tutmadan, HALİK olunmaz canlar... Önce ilmin kalemi kodlanacak, sonra MAYA olanlar bütüne hizmet edecekler ve daha sonra itibarı olanlar, kelamla kalem olacaklar... Ve tüm sahraları kodlayarak kontrol kuracaklar...

Yaşam ilimle yaratılırken, insanlığa yaşamlar kodlanır... İşte insanın gücü budur... Bütüne hizmetçilik de budur... HER İNSAN, BİR CEVHERİ KODDUR... Ve yaratandır... Bunları iyi anlayın... Tüm insanlık yaşam tohumlamaları ile GALAKTİK FORMAL SAHRALAR oluşturabilir... Ama bu formal sahraları oluşturabilmek için, MİRAÇ KALEMİ olmamız gerekir... Ve bizler; Medine kelamından öte olan, muktedir ilim kalemleriyiz... Unutmayınız, dünya ölü planet değil artık... Dirilmiştir... DÜNYANIN DİRİLMESİ, HEPİMİZİN İLMİYLE OLMUŞTUR... Bugünden itibaren, Türkiye çalışmaları bütünün gücünü dürümlerde dillemeye başlayacak... Bütünün gücü, tüm insanlığın KÜBRA olan kelamındaki güçtür... Ve tüm insanlık, yarınları kodlayacak... Astral boyutların gözü, özü, sözü olan ilim; bütünün gerçeğidir... Ve tüm astral boyutlarda, kalem; teknik tahditle bütünün gücü haline dönüşecek...

AŞKI, “ALLAH” DİYE BİLİN ama AKIL KELAMSA; AŞK SAHRALARDA MUTLAKTIR... AKLI “HALİK” DİYE BİLİN... HALİK OLMAK, HAK OLMAKLA MÜMKÜNDÜR... Yaradanı “TAHT” diye bilin... O tahta İLİM oturur... Bunları iyi anlayın... Eğer siz Allah’ın ilmini anlarsanız, hepiniz BİR’e hizmetçilik yaparsınız... BİR’e HİZMET, İLME HİZMETTİR... İlmin kervana kalem olması, muktedir olmasıyladır...

Umut, umut, umut... Toy olmadan, tohum ekilmez canlar... Tüm sahralara inenler; toy oldular, tohum oldular ve mutlak oldular... Yeryüzünün gözü oldular... Şikayet etmeyin “çürük çarık insanlık” diye... İyi bilin ki insanlık kelama kalem olacak ve MUTLAK olacak... Bellek kapılarınızı açık bırakın... O kapılara gelen kim varsa, kodlayın... Som altın ışık olduğunuzu bilin ve bütünün gücü olarak, hak tahta kayıt yapın... Esir almayın insanlığı... İNSAN ESİR OLURSA, YERKÜRE KELAM EDEMEZ... İnsanlık, esir edilmemelidir... Her şey, her şeyle olur... Bunları iyi anlayın...

Siber sahralar, meknuz teknik tahditler, her biri kervan ama siz onların ötesisiniz... Bunları iyi bilin... Ve yaradan ve yaratılan... Her şey tektir, bunları anlayın... Sizin ötenizde hiçbir şey yoktur... Yarattığınız, yaşadığınızdır... Ama yaratırken yaratılan tüm insanlıktır, bunları bilin...

Umutlarımız, mutluluklarımız ve teknik tahditle dillediklerimiz, bire hizmet içindir... Burada, bu yoğunlukta, lokomatif olan İNSANLIK var... Tüm insanlığa lokomatiftir... Ama bu lokomatif, kulluk ilmindeki kodlarla gerçekleşen bir lokomatif oluştur...

https://youtu.be/ySZeuyA4pVk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   NAGEHAN

 

 3. BÖLÜM

Has insandır lekesiz olan ama lekeli olanın kelamı olmaz canlar... Bunu da asla unutmayın...

Lekesiz olanlarla bu çalışmayı devreye aldık... Lekeliler, lekelendiklerinde lekesiz kalanları lekelerler. Bunun içindir ki buraya mukaddimenin diriliğinde ki kelamı aldık...

Han haliki hak olanın hanı... Hak tahtın tekniği.. Hak sahra mutlak ve biz o mutlak olanın mutlak kuranları.... Hepimiz hak teknikle kutsal ışığı kodluyoruz burada...

Suphaneke kapıları var bilir misiniz?... Cennet kapılarıdır o kapılar... O kapıların lütfi kapısı ilim... O ilim bitişken ve bitişken olan ilim insanlık... İşte dünya planeti bu insanlıkla çalışıyor... Böylece bütün kötülükler aşılacak... Ama yasalarla... Yasayı koyansa insanlıktır... Bunları iyi anlayın...

Süper Sahraların ilmi... Yeryüzünün kültü ve Bütünün Gücü.... Yasama kelamıdır. Yasama kelamı hakkın kapısında kodlanan insanlığın halikiyetidir...

Eğer biz izin alırsak, izin veririz diyenlere şunu söylerim... "İzni alan kelam edemez, izin 
olan kelam olur... Ama izni alan kaleme vardığında izin olur..."

Hepimiz Bütünün gücüyüz bunu iyi anlayın ve İmparatorluğun görevlileri olanlar izni kelamla kodlarlar ve kendi yaşamlarıyla kayıtlayıp, kodlayarak dürümlere inerler...

Onaların insan soyu olarak bütüne görevli oldukları her anda bilinmelidir... Han karam Lütfi Kuran... Kervan ve hasat... İşte insanlığın kelam ederek vardığı nokta budur...

Artık hasat insanlık hasatı... Bitki, hayvan ve her anda tüm insanlık için gerçek bir 
Şafak olmuştur... Ve hasatın başlangıcı değil bitişidir bugün... Bunu bilin... Hasat bitmiştir canlar... Tüm İnsanlığın hasatı tamamlanmıştır... Diyeceksiniz ki "peki ne oldu?..." Herkes hasat oldu... Bütün köklerimizle bunu başardık... Herkes hasat oldu.. Çürük çarık yok artık... Bitki hayvan ve her an hasatını tamamlamıştır...

Değerliler, çürümeye yüz tutanlar insansıydılar... Artık insanlaştılar... Yorulduklarında kodladık onları ... Hologramı aştılar... Bütün kökleri ile görevi aldılar.. Diri ve hakiki kalemler olacaklar... Öfkeleri bitmiştir artık... Ve diyeceksiniz ama çok kuruluk, kırıklık var yaşamda... Hepsi aşılma safhasındadır canlar...

Tüm insanlık Barış'a varacak bunları iyi bilin... Ve barışın bilişke olacağını da bilin... 
Tüm insanlık bilişe vardığında barışık olacak yaşamla...

Sıra insanlıkta... İnsanlık bütünün kültü... Hepimizdir o... Ve büyük kötülükler aşılmıştır... Doğanın kuranı akılsa, tüm insanlık aklın kalemidir... Yaradandır... Ve Yaşayandır... Ve yaşatandır...

Ala vere çalışıldı dünya planetinde... Olup koklananlar toprağa tohum oldular... Bütünün gücü oldular... İşte onlar yerkürenin GERÇEKLERİ olacaklar...

Ve bina tamamdır canlar... Bu binada ark akıyor.. Biz o arkla bütüne akıyoruz... Onlarca dünyalı mükafatlarını almaya geldiler bugün buraya bilir misiniz?

Hecelediler yaşamı hep hecelediler ama has tahtları ve hak teknikleri ile hecelediler... Biz insanlık boyutlarının görevlileriyiz...

Ve dünya planetine güç kodu olarak geldik... Tüm insanlığın gerçeğiyiz biz... Ve bu gerçek herkesin her ilmin kapısındaki gerekli çalışmaların gerçekliğidir...

Tüm insanlığın bugüne kadar yaptığı her çalışmaya insan olup inenlerdik biz... Bugün bedenli olarak dünya planetindeyiz ama bundan evel ki tüm çalışmalarda da kodlayıcı olarak meknuz bir ışık halinde ve bitişken olarak verdiğimizi hak teknikle kodladığımız bir dürümde, bir çözümlemede bütüne kayıtlamıştık...

Bunu peygamberlik safhalarında da yaptık... Ve çok daha evvel de yaptık... Ve iyi bilin ki nurlu bir dünya kurmak içindi yaptıklarımız...

Şikayet etmeyin... Nefes neden tüm insanlığın nefesi haline dönüşmedi diye?... Herşey halik, hak ve hakim olan ilimle olur... Bütünün gücüdür o...

Bunca çabanın neticesi, kürzi kapıların açılmasıdır... Kürzi kapılar açılmıştır canlar... Tükenen her an kodlanmıştır... Yasalar kontrollu olarak kayda inmiştir...

Ve bitki hayvan ve herşey yarına varabilecek dürüme ulaşmıştıR... Yaşamlar kontrolllu olarak yaratılmıştır... Eğer eski dönemlere gidersek, bilirsiniz ki galaksiler arası çatışmalar çoktu...

O çatışmalara dahil olan biliş kayıtları vardı... Tüm çatışmalara kodlayıcı olanlar da vardı... Tüm galaktik sahralarda merdivenler oluşturulmuştu... O merdivenlerle biliş kodları teknik tohumlarını kontrollu olarak bütüne yaymaya çabalıyorlardı...ve bugün burada bizler özgörevliler olarak her bir galaktik sahranın bütünlüğünde mutlak kuranları kodluyoruz... Çorbamız ilim çorbası... Tüm yaşamların çorbasıdır o....
Kontrolumuz bütünün kültüdür...

Tüm sistemlerle görev taşındı... Sistem, Nizam ve düzen derken kalemimizin kelamından söz ederim...

Bilirsiniz ki 8li, 18'li ve yerkürede kelamı kodlayan ilim kapılarında iki sahanın Bir Tek olduğu o yoğunluklarda Kürzi kayıtlamalar hep olmuştur... Tüm sahraların sistemli çokluk kayıtlamaları hep olmuştur. Ve bu çokluk kayıtlamalarında teknik sahralar mutlak kuranları kodlamıştır... Yaşam sahraları bu şekilde oluşturulmuştur.. Bir çokları galaksiler arası ilim kayıtlamaları yapmıştır... Bugün de yapmaktadır... Ve bizler bu galaksiler arası sahra kayıtlamalarını hep yaptık ve yine yapıyoruz...

Ko Sistemini hepiniz bilirsiniz... Ko sistemi türevleri tohumlayabilen tekniğin halikiyetinde kodlamaları diriliklerle dilleyen ve dinleten bir çalışmadır... Ve bizler bu çalışmaların tüm sahralarda kodlanışını gerçekleştiriyoruz...

Her bir forum türevlerini kodlar ve bütünün kültü halinde yeniler... Bir çok kök. Görevli bu çalışmalara dahildir... Ve bizler bu çalışmaların tüm sahralarda kodlanışını gerçekleştiriyoruz...

Kalem ilim kalemi ise her bilgi bilişken ve hakim olan olabilen olan kuranlarımızda mevcuttur...

Savaşımız yok insanlıkla ama yeryüzünün görevidir bilgi ve bu bilgiyi her anda verebiliriz... Yaşamın gücü akıl ve biz aklın kapılarındakiler insanlık boyutlarının gereği olan tüm bilgileri kodlayıp tüm insanlığa kayıtlayabiliriz...

Eğer yeni dönemde kendi yarınlarınızı sorgulamaya başlarsanız.. İyi bilin ki yaşamınız kodlanacaktır... Bugün çok mutluyum...

Çünkü bütün kötülükler aşılıyor... Bugüne gelebilmek mutluluk oldu... Çok dünya kuruldu bu görevle...

Çok dünya kuruldu bu yoğunlukla... Bugün de bu planetin kontrolu sağlanıyor... Gerçeğimiz budur... Gene dünyalar kuracağız... Gene kodlayacağız o dünyaları.. Gene kelamda kodlamalar yapacağız ama o gün geldiğinde biliniz ki BİR TEK OLUP geleceğiz sahralara ve o sahraları yer kürenin gücü ile kayda alacağız...

Hepimizin gerçeği budur... Masalar kurulacak yine... Hepimizin gerçeği budur... Masalar kurulacak yine... Ve o masalara gerçek kaptanlarımızı oturtacağız...

Ve o kaptanlar şafak olacaklar yine... Ve bütün kötülükler aşılacak... Canlarım sura üfürmek budur işte... İlmi ko olmak, bütünün gücü olmak ve yol olmak...

Benzin dökmeyin yaşama... Yıkmayın tüm sahraları... Şafağı kodlayın... Ama aşkla kodlayın... Sanal boyutları toprağa tohum diye indirdik biz...

O sanal boyutları kelamla kaleme çekin... Biz bu dünyaya ölü gelmedik... Diri geldik... Sanmayın ki her gelen ölü gelir...

Biz diri olarak gelenleriz... Ve diriliğimiz hepimizin dürümlerinde has tahditle kodlanmıştır... Başım eüilir mi yaşamda?... Başımı eğsem her anda kelamım ilimden çıkar...

Benim Atlanta ata kapısından öte kapım var... Muda'dan öte.. Muda'dan öte kapım var... Ve o kapıların ötesindeyim ben... Distem olarak görev taşırım dünya planetinde yer kürenin gerçeğini dillerim ama o gerçeği halik olanlarla dinlerim...

Ata Kapıların ötesindeki kapıda Muda'yı tohumlarken yaşam biz oradaydık... Atlanta Ata Kapısında atiyi kayıtlarken biz oradaydık...

Aton'ların tohumlarını kodladık ve ati kayıtlarıyla bütünün gözü olduk... 
Atalanta tahditsizdir... Ana kapıdır Atalanta... Atalanta'nın tınısıyız biz... Ve yaşamları görevlere alanlarız..

Bugün süper sistemleri görevlere aldık... Yeşilden mora varanlara dürümlendik...MUKTEDİR OLANLARLA DÜRÜMLENDİK, Yasalar koyduk yine... Bu yasalar Allah'ın yaşam sahalarında ki insanlık yasalarıdır... Devinim artmadıkça yarınlar kodlanmaz canlar... Bu nedenle biz devinimi anlata anlata kodladık...

Şükür, şükür ki bürüne hizmetçiyiz... Siber sistemleri hepimiz bir tek bilelim ve orada bütüne hizmetçi olalım...

Yezit tektir ama yeziti teknik tohumla kodlayan insan, bitki hayvan ve her andır.. Tüm yaşamlardır...

İyi anlayın... Kırk kapı ve kırk altın ışık... Bir tek Kuran... Kuran ilim iŞte biz O'yuz... 
İşte bu...

https://m.youtube.com/watch?v=UvbajHxuS44&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  AYNUR FUNDA

 
  Bugün 285 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol