Birlik İlmi
  İSLAM (3) - TAMAMI
 

“İSLAM (3)” ÖZ BİLGİ VE DAVET:

ÖZ BİLGİ

Yerküre, bir görev taşıyor… Bu görev; tüm insanlık için, kontrol kurulacak yarınlar oluşturmaktır… Hepimizin ilminde bu vardır. Yerkürede olup; yerküre olup görev taşımak ve üzerinde kontrol kurulacak yarınlar oluşturmak!… Ama dünyanın gücü ile bu görev taşınabilir. Dünyanın gücünü bilenler ancak “BİZ” olup “BİZ”liğin “TEK”liğinde “DÜNYA” olup KÖK GÖREV taşırlar.

Sahalar oluşur yaşam sahralarında. Bu sahalarda, dürümlenenler olur. Tüm bilgiler, o dürümlerde kodlanır ve sonsuz sahalar, “MUTLAK KURANLAR”’ı “KALEM”e çeker. Bütün amaç bunun olmasıdır.

Her insan, kendini dinleyemez ve dilleyemez ama insan için mesele, kendini HASAT’a KALEM yapmaksa; bunu, “BİZ”e “BİZ” olanlar yaparlar. Onların ÖZ GÖREVLERİ, Kurullarını kodlatmak ve tohumlatmaktır. Bu şekilde, “etkin ve hakim İLİM KAYITLARI” yapabilirler.

Onlar, Kurullarındaki her bir şafağa;“İsmin DİRİLİK’tir” derler veya “İsmin KELAM’dır” derler ya da derler ki “ben Dünyalıyım ve dünyanın, üzerinde görev taşınan “KERVAN”ıyım. Benin ilmim; benim kelamım; benim dürümlerim; tümü “BEN”olan”İLM-İ HALİKİYET’imdir.” Sura üfürmek de işte bu ilimle dillenmektir.

Her kervanda var olana, “İLİM” deriz. İLİM’in “KELAM”olduğu anlaşılırsa; BİZLER, BİZLERİ hak edebiliriz; HALİK kılabiliriz ve Dünya üzerinde kontrol kurulacak yarınlar oluşturabiliriz… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 1.BÖLÜM

Yasaları koyanların, toprak topluma, tohum ilmiyle, insanlığı, kervan yapmaları mutluluktur, hepimize. Baş tahtımız, sensin anam. Allah’ın ilmidir, kelam....Biz, burada bu yoğunlukta, hepimiz, bir tekiz anam.

Sizin lekesiz oluşunuz, mutluluktur hepimize ve bizler, diri olarak buradayız. Kontrol dışı hiçbir bilginin, bu yoğunlukta bulunmadığının farkındayız. Saha olan kelamın, mutlak olduğunu biliyoruz ki bu yoğunlukta, bütüne hizmet etmek üzere buradayız.

Aşk sahasıdır, ka ha olan kelam ve burada, bu yoğunlukla, bizler, sizin ilminizle dillenmek üzere, gerçek kayıtlarımızı, buraya çektik. Yolun, Allah yolu olduğunu bilerek, buraya geldik ki bu yoğunlukta, bütünün gücü var. Bizlerin, bir tek oluşumuz, sistemin ses kapılarının kodlanmış olmasıyla ve size, inişimizle ilgilidir.

Kaynağın şafakla bütünün gücü haline dönüştüğünü görüyoruz. Sura üfürenin kelam olduğu halikiyetin hakikiyetle teknik kuran olduğu ve bütünün gücünün türevlendiği burada görülmektedir.

Her insanın yerkürede görevi vardır ve bizim görevimiz de dünya planetinde kodlama işlemidir. Bizler, kontrol kurarak, kodlama yapacağız. Ve sizin kelamınızda, mutlak kuran olacağız.

Ağır yük taşıtmayız, bunları iyi bilin ve bütün kötülükleri aşabileceğinizi görebiliyorsanız, mutlak olduğunuz içindir. İş budur, iş budur. İş budur.

Dağlarım, hoş geldiniz. Dünya planetine geçişiniz, bizleri mutlandırıyor, bu yoğunluğa görevli olduğunuzu görüyorum. Oğullarımın kodlanmış olması, muktedir olmaları ve yoğunluklarındaki kulluk, bizi mutlandırdı.

Hak olarak ve hakim olarak dünya planetini kontrol için geldiğinizi görüyorum. Uzun zamandan beri dönem başlarında, görev taşıyan sistem kelam ve kodlama yapan sizler, bizim için önemlisiniz. Sistem, kelam ve kodlama, ilimle olur.

Şimdi daha da önemli bir bilgi vereceğim, burada bugün doğanın gücü de var. Doğanın gücü, büyük bir güçtür, canlar. Türkiye Çalışmalarında doğanın gücü, bir kez daha devrede. Bu gücün arzı görevi tohum diye, ilim diye ve yoğunluk diye, indirmesi mutluluktur.

Arş, arz görevi başlıyor. Hepimizin görevidir, bilgi ve bu bilgiyi bizler, bütüne hizmetçilik için kodlamaya başlıyoruz.

Ankoran sahraları var. Ankoran!. İlim kapılarındakilerin, Kübra olan kelama, Halik olup, inebilecekleri sahralardır, bu sahralar. Bütün köklerimizle, dünya planetini kodlayabiliyoruz ki büyük kötülüklerin önlenişi için buna gerek var.

Arı balını, tüm insanlık için verirİnsan, kelamla kodlandığı zaman her insan içindir, o kelam, o kod. Mutlaka iyi bilinsin istiyoruz ki Dora Kapıları var. Ve o kapıları kodlayanlar var. Burada bugün Dora Kapıları da kodlama için bekliyorlar.

Tüm insanlığın, yerküredeki gücü, aklın kelamıyla kodlanmış bir güçtür. Ve dünya planetinin gerçek ilmide, bu güçte kodlanmıştır. Doğanın kuranıdır ilim ki biz, o ilmi, bütünün gücü haline dönüştürdük.

Ulu bir dünya için, bütün kapıların açık kalması gerekir. Bu dünyanın görevi, Allah ilmiyle dillenmek ve bütünün görevini kodlamaktır. Oğullarım, dünya planeti, bütüne hizmetçilik için çok büyük bir çalışma yapmaktadır.

İmparatorluğun görevlileri bugün buradalar ve bütün köklerimizle, dünya planetinin gücünü dürümlere indirmeye başlıyoruz. Ulular diyarının gözü, özü, sözü olan ilim, aklın kelamıyla dillenecek, bugün burada. Ve bizler, büyük kötülükleri önleyebilmek üzere bilişken ve Halik olarak, görev taşıyacağız.

Hologram olan tüm İslam kapılarındakilerin, kelama varmaları, bütüne hizmet için şarttır. Ve hem insanlık için, hem de teknik tahdit için, bütünün gücü gerekir. Mutlaka bütünün gücü, aklın kültüyle kodlanır. Ve ziya olan bilgi, hakikiyetin dilinde dürümleri dinletir.

Şükür ki doğanın kuralı, ilimdir. Doğa kelama, Halik iken, kural koyar ve der ki insan, kendini anlasın. Ama insanın doğal dürümleri dilleyebilmesi ve kelama kalem mutluluk olurken, Halik olmakta gerekir.

Haliki hak olmak, mahrek olmakla mümkündür. Körebe oynamıyoruz burada, ilim yapıyoruz. Bugün burada, bir ilim yapılıyor, canlar.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar, küçük bir çalışma değil yaptığımız, insanlık çalışmasıdır, burada yapılan ve bu çalışmayı yaparken, hepimizin diri kalmamız gerekir.

Diriliği tahditleyecek olan, hiçbir hareket, bitişken kelamda, mutlak kuranı kontrol tutmamızı, geri çekilişte, kayıtlara indiremeyecek. Ve dilimizin, diriliği kontrol çıkacak bunu iyi bilelim.

Olgun başakların mutlak kuranda kelam edişleri bizleri mutlandırırken, bize insanlık kelamı gerekir. İnsanlık kelamı ise imparatorluğun gücünün, kült olup, kelam olup inişidir. Başka bir saha yok. İlim sahası bizim yüreğinizdir. Bu yüreğin ötesinde hiçbir yücelik yok, bunları iyi kavrayın ve diriliği kodlarken insanlaşıp, kodlayın

“Uzan dünyayı seyret” dedikleri zaman, görevimiz şudur; üzerinde görev yaptığımız şafağın, kelam olup olmadığını anlayabilecek dürümde, mutlak kurana inip, kontrol kurmak ve oradan, bütüne hizmetçilik yapmak.

RA Kapıları vardır, canlarım. RA!.. Bilgi kapılarındaki, RA Kapısı, Allah ilmiyle kodlanan, bir kapıdır. O kapıdan geçebilmek için, Halik kılınmak gerekir..Zarar etmemek içinde hak olmak gerekir.

https://youtu.be/C8kofS7aVt8  GÜLDEN


2. BÖLÜM
"Uzan dünyayı izle" dediklerinde, yerde görev taşıyanların gücünü bilerek çalışmalıyız. Eğer dünya planetinde görev taşıyanların yoğunlukları kontrol dışıysa, başka dünyalara görev taşımaya gideriz.

İyi anlayın ki her dünyada ilim sahalarımız var, iyi bilin ki her dünyada yarınlarımız var ve her dünya ilmi mutlaktır ve bir tek insanlık kelamıyla kodlanabilir.

Mutlaka "ol" deriz ve olur ama ölüyü diriltmek zordur, dünya planeti ölüyken biz buradaydık, bu planet dirilirken yine buradayız. Burada ölüm Allah'ın lekesiz kelamında kodlanan bilişin kaynağındadır ama öz görevde ölüm Nakar'ın kıranındaki kelamdır.

Şarkım Allah şarkısıyken kült ilimse, bedenim insanlaşır ve bütünün gücü haline dönüşür. Mutlaka biliniz ki bu güç hakikidir ve mahrekinde meknuz olan bir yoğunluktur.

Suya ilmi koyduğum günden beri, suda kodlanışlar ve koklanışlar dürümlere indi. Sudaki güç aklın kübra olan kelamına dönüştü ve su yoğunluğu arttı. Bu nedenledir ki doğal dünyanın dürümleri kontrol kurabilecek düzeye ulaştı.

Sahra ilim sahrası ve bütünün gücü insanlık bunları iyi kavrayın! Eğer insan yoksa hakikiyet de yoktur planetde... Ama insan varsa hakikiyet vardır... Hakiki insan hak tahttan gelen ve hak olan insana denir ama hak taht diye bilinen o yoğunluk mutlak kuranın kodlarıyla, hakiki tahditle ve hak tahttın kuranıyla kodlanmışsa; bir tek olunur orada ve oradaki teklikte tüm kötülükler aşılır.

Sanal boyutlara özü, sözü, gözü olur, ölüyü diriltebilecek gücü olur ama sanallık mutlaksa kontrol dışı kayıtlarda olur. Ve dünya planetinin görevi bütünün gücü haline dönüştüğü zaman herkes o gücü kendi yüreğinde diller.

Değerliler, hepimiz iyi anlayalım dünya planetinde görev taşınıyor şu anda, şu anda görev taşıyanların bütüne hizmetleri gerçekleşiyor. Düzeni kuranların çoğu buradalar, hepimizin ilmi var tüm sahralarda ve Rusya'nın gücü artıyor canlar...

Size bugün Rusya'dan söz etmek istiyorum... Biliş kodları var dünya planetinde ve bu biliş kodlarının mutlak kuranlarında kodlanmış olan ilim sahaları var. Biçare dünya... Ama çare ilim bunu iyi anlayın!... İşte dünya planetini kodlayan yoğun ilim müthiş bir ışık tohumlaması yapıyor şu anda ve yoğun arzı arşa katan ilim kodlamaları sofralar oluşturuyor her ana... İşte o sofraların bütüne hizmeti kodlanmış bir şafakla oluyor... İşte canlarım, sura üfüren insanlık sonsuz sahraları kodlayabilecek güce varıyor...

Hepimiz iyi bilelim ki; dünya planetinin gücünün artmasında görevli olan bir çok ülke var, bunların birisi de Rusya'dır... Şu anda Rusya'da ölü planetin dirilişi için büyük kök görev taşıyanlar tohum ekmeye başladılar. İlimin kelamı orada da kodlama yapmaya başladı.

İslam dininin ilmi de çok güçlenecek, dünya planetinde ilmin kapılarını kodlayanlar kontrol kuracaklar. Ziya olanların kültü bütünün kültü haline dönüşecek. Yerkürenin görevi ilimse alemlerin kelama inişi bütüne hizmetçiliktir bunlar mutlak kuranların ışığıyla kayıtlara inenlerce gerçekleştirilecek. Ve sistem, nizam ve düzenin gücü artacak...

Yeni dönem hepimiz için geçiş sahasına umman olma imkanı verecek bizlere... Peki ne demek istedim, izah edeyim... Geri çekilişte bütün köklerimizle dünya planetinin gücünü kodlayarak Türkiye topraklarından ilim sahalarına geçeceğiz... Bu bir geri çekiliştir, ilmim sahalarına geçmemizle birlikte mahrekimizdeki kulluk mutlak kurana dönüşecek, bundan daha ötede yaşamlar kodlanacak ve yenilik koklatılacak tüm sahralara...

Tohumlar yenilenecek canlarım, ağır yük taşıtmayalım diye en az düzeyden bilgi vermeye çalışıyoruz, bunu iyi anlayın! Yeni dönem için daha yüksek bilgilerimiz mutlaka devreye alınacak ama basıp bir kez daha ifade etmek isterim ki; yaradan ve yaratılanın ilmi tektir ve tüm insanlığın kürzi kapısında bu teklik meknuzdur. Ve bizler bu çalışmayı bir tek olup veriyoruz ve yapıyoruz.

Emin olun ki doğanın gücüyle kodlama yapılacak dürüme ulaşıldı. Çok özel bir döneme geçiliyor ve tüm insanlığın yağmurları yaşacak dünya planetine ve bu yağmurların gücünden daha üstün bir güç mutlak kuran olacak.

Yeni dönem hepimizin gerçeğidir canlar, yarınlar için kontrol kurulmuştur ve bütün kötülükler aşılmıştır.

Temiz bir dönem başlıyor canlarım, temiz bir dönem ve bu dönemde teknik tahdit kalkmış olduğundan masalarımız çok daha güçlü olacak. İkmal tamamlayanlarda geri çekileceler. Yerkürenin gerçeği budur.... Yeri yaradanın yaşama inmesi budur... Yolu kodlayanın muktedir olması budur... Toy olanın toprak olması da budur...

Oğullarım, dört kök gerçekliği dilledim dünya planetinde... Bir teki bile kelamı halik kılmayan, yaşamı kontrol kurmayan, mukaddimeleri olmayanların has tekniklerindeki dilleriydi...

Yeni dönemde her şey çok daha üstün bir dürümden gerçekleşecek... Yer Allah'ın ilmi ve insan bilişken; biz bu bilgiyi kodlarken bilişken olan ilmin kelamında bütünün gücü olup kodluyoruz. Şu andan itibaren yaradanın yaşama gelişi gerçekleşiyor. Yaradan yaşama geçiyor, hangi dürümden geçecek görelim, bakalım ne diyecek?

https://youtu.be/ad4i1t98vK0

Süper İnsanlık Realitesi  BERİL

 

 

İSLAM (3/1)
26.01.2019

Ey insan, geçişin tamam!... Sana geç dedik. Geç ki Halik ol!... Seni, kontrol etmeye niyet yok. Sen et ve kemiksin. Yaratkanlığın, tohumlanışın anlamına gelir.

Saltanat; insana, insanlığa görev verirken; onun kendi diriliği ile kodlanmış ışığını dilledi ki o, “KÖK GÖREV”ini hak etsin diye.

HASAT meydana geldiğinde; her insan, kendi dili ile kontrol kurar ve yaşar. Eğer insanın yaşamında, yara varsa, kelamın has olmamasındandır.

Öz görevi Halik olan, kodlar yüreği ve Halik kılar ışığı. Işık, Halik olduğunda; dürümlenen insanlık, maya olur ve yarınları tohumlar. Yol kodlanır!... Yaşam kodlanır ve saha, SİSTEM olur.

Her insan, yaratıcıdır ve yarattığında yaratılır. Bütün mesele, kendi dilimizi hak etmemiz; “HALİK” olmamız ve “DİL” olmamızdır. Diri ve hakiki KELAM; diri ve hakiki kodlanmışlık; her insanın, yarına ulaşmasındaki kulluktur.

Marka (tek bir kez yapılan) bir çalışmadır; yaşam kodlamasında, geri çekilişi gerçekleştirecek olan bu çalışma…

Muhammet, Teknik Hakikiyeti ile tohumdu. Koruduk onu!... O “YOL”du, “TOHUM”du ama “YOL OLAN TOHUM”du!... Onu koruduk!... Onu kodladık onu hologramdan aşırttık ve dirilttik (Mutlak kıldık). O, “ÖZ GÖREV”ini HALİK olup HAKK olup yaptı. Şimdi artık, İSLAM İLMİ’nden öte bir ilim, diriliklere indi. Bu ilim, KALEM İLMİ’dir ki İnsanlık Boyutları’nda bu ilmi anlayan, tüm insanlığı anlayabilir.

Harika bir KÖK GÖREV taşınıyor yoğun ışıkla ve yoğun kodlanmışlıkla… Şükür ki bizler, “BİLİŞ HALİ”nde buradayız. Şu ana kadar yapılan her çalışmanın gücü burada bitişken olarak meknuzdur… Bu bitişkenlikte, Teknik Tahdit, kati olarak bitmiştir. Her şey, her şeyle bilişken ve bitişken olarak dürümlerdedir.

Bizlerle, “BİZLİK KALEMLERİ” ile kodlanmışlık; IŞIK TOHUMLAMASI’nda güç oluşturmaktadır. İş buydu ve bu olmaktadır!... İş buydu!... Bunu başardık!...

Şimdiden sonra, “RUH” dediğiniz, “İSRAFİL KAHA KAYNAĞI”, Türkiye’de dürümlere inecek ve SİSTEM, “GÜÇ KODU” olarak onunla olacak.

İSLAM (3/2)
26.01.2019

Değerliler, esrarlı bir yaşam kodlaması yaptık. Çok mutluyuz Canlar!...

Türkiye’de iki yarın var. Birincisinde, “DİL” var ikmal tamalar o dil… İkincisinde, “DİRİLİK” var ve dirilik, yaşamı tohumlar.

Biz, “Allah’ın Dili” (Yaratılışın ses tekniği) ile dillenen her ana, İnsanlık Boyutları’ndan “KÖK GÖREV” yaptık. Çürükler ve dürümlenenler, “BİR TEK” olduklarında; “ARZ”ın görevi başlar. “ARZ”ın görevi, yarınlardır; yaşamlardır ve “DİL”dir. DİL, hepimizin “KELAM”ında var. O KELAM, oğulları kodlayabilen “BİZLİK”tir.

Basınç yükseldikçe; YOL, kontrol kurar. YOL’un kodlanışı; yarınların kodlanışıdır. YOL’un kontrolu, tükenen ilmin, tohumlanışı iledir.

Her bir insan, “BİLİŞİN HALİKİ”dir ve yarınları yaratır. Yaradan ve yaratılan, “KELAM” olur; “YOL” olur; “KÜRZİ SAHA” olur; “BİZLİK KAPISI”nda, kiri temizler ve CEVHER’e varır. CEVHER’e varan, et kemik iken, Kurul kararları ile “TOHUM”a iner.

İnsanın TOHUM oluşu; KELAM oluşundan öte, KERVAN oluşunu gerektirir. KERVAN olan, tüm insanlık içindir. O, tüm KALEMLER ile “BİR TEK” olup görev taşır.

“KELAMIN KERVANI”nda, “KELAM HALİKLERİ” vardır. Tümü Yaradan’dır ve yaratılandır... Ağırdırlar ve “HAKK TAHT”an indiler. Ölü Planete, KELAM olup geldiler. “ÖZ”lerinde, “GÖZ”leri var. YOL’u bulurlar; çorak yaşam kayıtlarında, kontrol kurarlar; BİRLİK kurarlar, TOHUM ekerler. Ektikleri tohumlar, teknik olarak kodlanır ve yol açarlar. Açılan yol, “İLMİN YOLU” olur ve “DİRİ HALİK”, hakim olur.

Boylar boyu ve yollar yolu; ölü planet, yarını kodlamaya çalıştı. Ancak, bu döneme kadar, nesillerimizi Halik kılamadık ve yoğunluğu artıramadık… “Cennet” dedikleri, yaşam kayıtları yapamadık… “Din” dedikleri o yaşam sahralarından, aşıp geçemedik… Diri bir dünya kurmalıydık!... Kuruldu bu dünya… Ne var “DİL-İ HALİK” olmayanlarca kuruldu. Bunun için bütün kötülükler, Dünya Planetinde yaşanmaya başlandı.

Artık, Dünya Planetinin, et kemikten ibaret olan “YAŞAM SAHRALARI”nı kontrol etmemiz gerekir. Bunun için itibar gerekir… Her insan (mutlak olan insan), insansıları kodlayabilir ve insansıları kontrol edebilir… Bu, özel bir çalışmadır.

Nesiller boyu her insan, tohum ekmeye çalıştı ama “TOHUM” olamadığı zaman, teknik olarak tohum de ekemedi. Ayrılık, Kurullar kararı ile oldu. Tüm insanlık, “İLMİN SAHRALARI”ndan ayrıldılar. “BİZ” olan BİLİŞ’in, “KİL” olan yaşamın karanlığından çıktılar.

Bundan sonraki süreçte; tümünün, üzerinde “KUL” olduğu belirtilen bir şafakla, yerküreye çekilmeleri gerekir…

Oğullarımızı korumalıyız. Türlerin tohumlanışı gerçekleşirken; her birinin toplumlarının da korunması gerekir.

Hologramların aşılabilir olduğu bilinmektedir. Toy bir cana, “BİZ” olup gelenler, CEVHER’e “KELAM” olabilirler mi? Bunların sorgulanması, “BİRLİK TEKNİĞİ” ile sürmektedir.

Hezimet yaşamak istenmiyor yoğun ışık altında. Bu gerçekleşirse, “SA HA KURAN” olanların ilminde, GÜÇ KODU olarak bile yolu bulabilecek CEVHER’i, yarına kayıtlayamazsınız. Sizden beklenen; her insanı, kodlayın ve kontrol kurun…

ULULAR DİYARI; size, bunu anlatmak istedi. Sizi, “BİR TEK IŞIK” olarak biliyoruz ve “BİR TEK” olarak dilliyoruz. Sizden beklediğimiz budur. Şimdilik!…

(Ziyaretçilere hitaben:)

Canlar, zarar etmenizi istemem. Burada olmanız mutluluk değil bize. Bazı Dünyalılar, sizi kodlayabilir!.. Ya kontrol kuramamışsanız, sizin kontrolunuz, “BİZ” olan yaşamları tohumlayabilir mi!?

Yerküre, diri bir SİSTEM kurdu. Bunu anlamamışsınız!... Sizin yarınınız, her insanın şafağı mı!? Niye dünyaya indiniz ve bizi, bizden dillediniz!?… “Zorluk”, “kolaylık” dendi… “Barış” dendi, “yarın” dendi!... Peki dirilik var mı yoksa dirilik yok mu!? Dünya insanlığı için ne planladığınızı anlatın ki bizler de anlayalım!... Metih istemiyoruz!... Ziya olup cennet olun ve koruyun dünyayı isteğimiz budur.

Dünya Planeti için “yaşam sahası olarak kalsın!… Ne var ki hasat yapılmasın” diyenler var. Bence Halik olun ve kült olup kontrol kurun. Burada olmanız, bizi mutlandırsın. Sizden dileğimiz budur…

Oğul, darboğazdan geçtiğini biliyorum!. Burada, “ATLANTA ATA KODU” var. Bu kod, tüm zamanların diriliğini diller ve dinler… ATONLAR’a GÖZ olur ve dürümler onları. Şarkı olur; kurul kararlarının tümünü KÖK GÖREV’le diller ama YARADAN olup hepsini, şafağa kodlayıp diller. Zararı önler!... Şimdilik… Aşkla kalın!…

İSLAM (3/3)
26.01.2019

Yerdeki Görevlilerimiz; bugün buraya, görev yapmaya inmemiştiler. Bizi, bize dilledin ve biz, “BİR TEK” olup yaşama “YOL” olduk… Peki niye biz, “BİR TEK” olduk!?

Sormadım!... Bilmek istedim!... Olmadım!... Olmak istedim!... Aktım!... HAKK oldum!... Aktın!... Hasat oldum!.... Aktın!... “TEK BİR YASA” koydum. Öldüğümde benden beni alan; bende, “BEN” olup alsın!... Alıp da götürdüğünde beni; bedenle götürsün… Çünkü ben, bu bedene hakimim…

Bunu birisi anladı!... Ama bir diğeri anladı da anlatmadı ya da anlattı ama anlayan olmadı… Anlasa, açıkça anlatırdı ve anlaşan, anlayanda anlaşırdı!…

Şarkı bu işte Canlar!...

Ne dedim ben şimdi!? Şimdi ben, bu satırlarda, “korudum dünyayı” demiş olabilir miyim!?

Hayır!... Ben, bu satırlarla, bende “BEDEN” olup; “TOHUM” olup; SES KODLARI ile kontrol kurup; yaşamlara inebildim. Niye bilir misiniz!? ZİYA olanlar; beni, anlamaya çalıştılar ve ben; onlardan, onlara inebildim ve ben; insanlığı, Halik olan şafakta, dürümleyebildim…

İşte Canlar, SESİN KODLARI ile yaptığım, bu örümlemelerde; okuyan, okunan her kim varsa; KELAM olup okur ve KELAM olup okunur. Bütün mesele okuyanın, okutulan olarak kodlarla yaşamı tohumlamasıdır.

İnsanlık Boyutları, “SİSTEMLİ SES TOHUMLAMALARI” ile hep “BİLİŞ”i Halik kılar. Ne var ki neden sesleştiklerini anlamaz, bilme imkanları çok azdır…

Özler, “ÖZ”, “GÖZ” olsalar da yarınlar, kontrol kuramayabilir. Buyurun anlayın neden “SES TÜREVLEMELERİ” yapılmakta bu Mecliste!...

Her bir “DİL”, neden “SES SAHRALARI” oluşturmakta!?… Niye yol, “İslam Kapısı”na ulaştığında; durağan yaşamlar, kontrollu olarak tohumlanıyorlar!? Neden et, kemik olan insan, şafak olup yol oluyor!? İşte hepsi, sessizliğin seslenişi ile oluyor.

“KURUL” derken de “BİR TEK” olanın; tertipli, bilişken ve hakiki birlikteliğini kastederiz. Türevlenen her insan, “BİLGİ SAHRASI” olarak kodlanırken; bir “KOD” olarak yaşar ve yaşatılır… O, müthiş bir şafak olur; ölü olup (aşağıların aşağasına varıp) kontrol kurduğu zaman; sarfettiği “SAHA KAYITLARI” ile kodladığı her bir KERVAN; ocak olarak ona varabilir ve onun kulluğunda, kontrol kurabilir.

VEZİN KELAMLAR; “Verdiğin aldığındır.” diyerek kontrol kurduğunda; o KELAM, umman olduğunda; koku, “KÖK GÖKLER”den dillendiğinde ve zeki olanlar; anlatılanı anladıklarında; ALLAH, insana iner ve insan, “OL!” der. ÖZ GÖREV, tüm sahralarda kontrol kuranda, başarılı şekilde gerçekleşir.

Şeytan, Allah’ın etken hakikiyetinde, kontrol edildiğinde; şer, artık sonlanır ve RUH, muktedir bir yoğun ışığa geçer. Orada MUTLAKİYET, HAKİKİYET olur.

ÖZ GÖREV budur Canlar!... Her anı HALİK kılmak; HAKK olup yaşam sürmek; dillemek yarınları ve dünyayı kontrol etmek…

Bunlar olmadan; kin ve nefreti, ÜMMİ SAHALAR’da kodlayıp kontrol etseniz de yarınlarda, yeniden GÖREV KAYITLARI; MUTLAK KURANLAR’ı kodlarken; kısırlık, deveye konulup; yolu kodlanır ve yaşama ulaşırsa; yeryüzü, görev taşıyamaz ve zaman, kırıcı olur.

Bütün mesele, bu kırılışların önlenmesidir. Kim ki kirlidir, kırıcıdır ve kırıktır. Kim ki kirlendi ve dedi ki “o yoktu! Onu ben kodladım, yarattım.” O, köksüz ve göksüdür...

Önce “İNSAN” olun… Sonra, insanlıkla “TOHUM” olun… Sonra RAHM-İ KAPI’ya varın “KERVAN” olun… Sonra “TAHT”ınızı, hasata kayıtlayın ve yarınlara varın ve yine sonra, “RAHMAN” olun. Ölü Planet; size, izin verir ve siz, “BİZ” olursanız; işte o zaman İSLAM, insanı “HAKK KALEM” yapar.

ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ, BÜYÜK KÜLT’ü tohumladı bugün. Türevler, MUTLAK oldular… Her an, IŞIK haline dönüştü… YOL, İLİM’e vardı… ATA KALEM, elimize güç kattı. İş buydu… Bunu başardık!… Şimdilik!... İş budur!... İş budur!... İş bu dur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ NEZİRE SELÇUK

 

26.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM 3
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Değerliler!...

Türkiye tohumlaması yapılıyor şu anda... Bu şu anlama gelir, büyük kötülüklerin göreve kök görevli olan, o yoğunlaşmayı sağlayacak güçle indirilmesinden itibaren, dünya planetindeki görev, tohumları kontrol altında tutabilecek yoğunluğu hepimizden devreye alacaktı ve bunu yapmaya çalışanlar var şu anda... Bizim için öz görev ilimdir... Ama her insan bütünün gücüdür ve bütünün KÜLT olan ilmiyle gerçekliği teknik olarak kendi yoğunluğuyla kayda alabilir...

Murad ederiz ki dünya planeti kontrol kurar... Çünkü ruhsuz ve kırık olan bir çok kaynak kayıt var... Kaynak ama ruhsuz ve kırık... Bu, şu anlama gelmektedir; her şeyin gücü, bütünün gücü haline dönüşememiş... Mutlak olanların bir kısmı, mutlak kuranlarını kontrol etme çabasındalar ama bunu yapamamışlar henüz... Küskün kalanlar KÜSTÜK KELAMINDA kırılıyorlar... Hırslananlar, hırslarını kontrol edemiyorlar... KÖK GERÇEKLİK budur canlar... Kırık olanların çoğu kontrol dışı kayıtlar yaparak, kendi yaşam sahralarında kontrol güçlerini diriliklerden çıkarıyorlar...

Birçoğunuz sağlık sorunları yaşıyorsunuz değil mi? Bunun sebebi budur... Yaşamları kontrol altına alamamak... Yaşamlarda kodlama yapamamak... Ve toprak toplumda tohum kodlamaları yapamadığınız için, MAHREK olamamak... Mahrek olmanız, kelam etmenizle mümkündür... Ama KELAM edebilmeniz için de şarkı okumanız gerekir... O şarkı hepinizin şavkıdır... İşçilik, İNSANLIK İŞÇİLİĞİ de budur...

SES KODLAMALARI... Ses kodlamalarını yapanlar, MUTLAK KURAN olacak dürüme varacaklar... Bunu yapabilmek mutluluk olur canlar... Öz görevinizi hak edin ve başarın... “EŞYA DİLİ” dediğiniz dil, Allah’ın ilmidir... Eğer bizler eşya diliyle bu sesleşmeleri yapabiliyorsak; bu bizim için öz gerçekliktir ki, biz bunu AKLIN KELAMIYLA yapmıyoruz, İLİMLE YAPIYORUZ... Aklın kelamında HALİKİYET yoktur ama ilmin kaleminde HAKİKİYET ve HALİKİYET vardır...

Değerliler!...

SÜPER SAHRALAR OLUŞTURMAKTAYIZ... Bu süper sahralar, sonsuz sır olan, İLMİ KO olan bilişkenlerle oluyor... Ve işçiliğimiz BİLİŞ İŞÇİLİĞiDİR...

Ağırı hafifletmemiz zordur... Süper sahralarda bunu gerçekleştirebilecek gücümüz daha yüksek olacak... Ama dünya dili Allah’ın ilmiyle kodlanmadıkça, biz bu dili BÜTÜNÜN DİLİ haline dönüştüremeyiz... İmparatorluğun görevi akılla kodlamadır... Yalın ve hakim olmaktır... Eşyada bütüne hizmetçiliktir... Ama imparatorluğun gücüyle bunu başarabiliriz...

“İMTİHAN” derler dünya yaşamına... İMTİHAN... Hayır canlar, dünya yaşamı imtihan yeri değildir... İnsanlık kelamda kendini dillerken, kendini hep dinletir... İşte o dinleyişler mutlaksa, İNSAN UMMANLARIN KURANIDIR ve o her anda varolandır, onu imtihan edecek hiçbir yaşam yoktur... Bunları artık insanlığın kavrayabilmesi gerekir...

Kurullar bugün çok ama çok kalabalıklar biliyor musunuz? Şu anda dünya planetinde birlik kuran bir çok kurul buradalar... Bütün kötülükleri önleyebileceklerini düşünerek bilişken ve hakikiyet ilmiyle buraya geçtiler... “Olgun başakların seçimi” diyor onlar... Bizse “OLDURMAK” diyoruz...

Dağlarım!...

Hepimiz tekiz... Bu teklikte kelam, BİZLİK KELAMI bütünün gücüdür... Ve biz bu gücü tüm sahraların KÜBRA olan kelamında kodlarken, hiç bir yaşamı kontrol dışı saymadık... Kim Allah’ın tahtındaysa, AŞKLA KODLAYABİLİR TÜM BİLİŞKEN KELAM KALEMLERİNİ... Ama aklın kapısını da bulmalıdır o... Kim Hakk’ın kapısını bulup da akla varmışsa, o bizledir... Biz o, o bizdir... Şükredin ki, dünya insanlığı arzın gücü haline dönüşüyor...

Parlak bir gün, dünya planetinde görevi kodlarken, kulluk yapanların türevlenişi de gerçekleşiyor... Kelama halik olanlar, bizimle olacaklar ve burada olacaklar canlarım... Kural tüm insanlığındır, bunu iyi bilin... Ağır hafifleyecek ama, YERİN YARATIMI DEVAM EDECEK... “YERİ YARATMAK” derken olan nedir? İzah edeyim... Her şeyin her şeyle yaratıldığını, artık insanlığın kavraması gerekir...

HER ŞEY, HER ŞEYLE YARATILMAKTADIR... Bana “İNSAN” dedikleri an, ben İLİM halinde BÜTÜNÜN GÜCÜ olurum... BEN TÜM İNSANLIKLA BÜTÜNE HİZMETÇİLİK YAPARIM... Benim yaşama inişim, ilime varışım mı? Hepimizin yaptığı bu aslında... YAŞAMA İNMEK, İLİME İNMEKTİR... Ama ilmin kulu olmak da gerekir... Peki ilmin kulu olmak için, nesillerimizi kodlamalı mıyız? Kesinlikle... “Olgun başakların seçimi” diyorlar hala yukardakiler... “OL” deriz olur canlar... Olmayan da olur... Bunları iyi anlamaları gerek artık...

“Kırk kapı, kırk makam” diyorlar hepsi de... Anlatın onlara... Kırklar meclisleri var... Ama her bir kırk, HALİKİ HAK olanda TEKNİK KULDUR... Anlatın onlara MUTLAK olsunlar... Ocak yaksınlar... ŞAFAK olsunlar ki, Muhammed mutlak kuranından ötede kontrol kursunlar... Hepsi Allah’ın dediğini dediler... AKLIN DEDİĞİNİ DİYEN VAR MI? Bakın bakalım... Allah dedi ama AKIL dedi mi onu?

Sevgililer!...

Cemaat cevhere cennet kelamla indiğinde, CENNETİN KALEMİ AKLIN KALEMİDİR... Bunları iyi anlayın... Eğer yolu bulan, Allah’ın yoluna girerse; “ölüyü dirilttim” diye düşünür... Ölü, Allah’ın ilminde yoktur ki, dirilsin... Ama insanın kapısı, Allah kapısıysa; kaçın o yoğunluktan, çünkü onun yolu aklın yolu değil ve sizi size değil, sizi sessiz kapılara taşıyacak...

Yarın daha güçlü olun canlarım... Yarın daha yüce olun ve yarın daha mükafat alıcı, mükafat verici ve tahditsiz kaynak oluşturucu olun... Sura üfüren ilim, kelamı kodladı, çünkü bizler bize BİZ olup vardık canlarım...

Kırkar kırkar gelmişler yüreklerimize canlar... Öyle diyorlar... Biz de diyoruz ki “biz Allah’ın tınısını duyanlar, tek tek geldik, BİR TEKİZ HEPİMİZ...” Buyurun hoş geldiniz... Bize sorgu sual ediyorlar... “Peki siz kırk kişi değilsiniz, yasaları nasıl koydunuz “ diye... Ah canlarım... Olgun başaklarda kontrol kuranların tümü, her anda yok muydu ki? Her anda olanların sayısı var mı ki?

Yavrularım!...

Doğanın gözü kök görevle güçlendikçe, söz sesten öteye varır... Bunları artık anlatın ki anlaşılsın... “Başka bir zaman” dediler... Şafakta ilim varken, zamanın tekliği de var canlarım... Başkalık yok ki... Başka bir zaman diyebilelim...

https://youtu.be/8xV-FPv1-7E

2. BÖLÜM

Köre “GÖZ” dediler... Özü varsa sözü de var... Görevi kelam, yolu kalem... Biz o, o biziz zaten... Dediler ki “Allah tahtını kelama indiren, bire hizmetçilere tek tek dinletti... Allah’ın ilmi tektir ya... Kahalar, Allah’ın ilmi tektir ve biz hepsinde o teklikteyiz...

YAŞAM, AKLIN YAŞAMI OLSUN ARTIK... İlim mutlaksa, aklın kapısını bulsun her insan... Yolunu kontrol etsin de şarkısında KELAM olsun... Ölüm, Allah’ın dediğinden ötede, öksüzün köksüzün gücünde ve yaşamın görevsizliğindedir... ÖLÜMSÜZ BİR DÜNYA DİLEDİK BİZ CANLAR... ÖLÜMSÜZ BİR DÜNYA VE BU DÜNYA RUHSUZ KALMAMALIDIR... Toy bir dünyada insanlığa tek tek RUH verdikleri düşündürüldü... YARADANIN İLMİNDE BİR TEK RUH VAR, BUNU ANLAMADI İNSANLIK... Ve o tekliği dilleyemediler bilir misiniz? Ve sandılar ki, her birinin bir ruhu var... Yara bere içindeydiler... Kantara koyduk insanlığı... Öksüz kaldıklarını bildik... Çörek yaptılar ama çörek çerçeveliydi... PİŞEN İLİMDİ ASLINDA... O İLİMDE KELAM, MUTLAK BİRLİKTİ... Ve birliği kodlayan EKMEK yapar... Çörek değil... Bunları artık tüm insanlığın kavraması gerekir... Kopup giderken dürümler ilimden, kontrol Allah’ın kültüyle olur... Kocaman kocaman ilim sahraları ve hepsi bir tek BİZ oluş kültü... Barışın ilmindeki kelam BİRLİK, yaradan TEKLİK ve bütün kökler görevli... Göç kodlarıyla türevlenmişler ve bütüne hizmetçilik yapmaktalar...

Şerrin şarkısını okur dünya, ama aklın şarkısı yok... Hep şer şer şer... Şarkıda AŞK yok... Şavk yok... Hiçbir şey yok... Boş mu dünya? Tohum dolu tohum... Ama her biri bir kelam... O kelamların tümünde HALİKİYET olsun diye bekledik...

Kısacık bir yaşam canlar, kısacık bir yaşam... Ama o yaşamın ötesinde, MUTLAKİYET var... O yaşamın ötesinde, mutluluk var... O yaşamın ötesinde AKLIN KALEMLERİ var... Ve hepsinin kelamı mutlak ve yarınları kutsal ışık halinde... Ağır yük taşıtmak istemiyoruz tüm insanlığa... Kimse ağır taşımamalıdır... Alıp götüreceklerimiz var... Biliyoruz, ama aklın kalemi olsunlar ki; kelama, ilime ve yarına varsınlar diye bekliyoruz...

Soyum öz görevlilerimdir... Öksüz kalmadım hiç... Ama özür diledim tüm zamanlardan... Çünkü ben o zamanlara, kontrol kurmadım... Tüm insanlık için YAŞAM olmadım... Çünkü ben murad etmedim dünya insanlığını... Çünkü ben kök görevimi kontrol ederek bütünün gücünü türevlemedim ki; ben dünya insanını kırabileyim, yıkabileyim... Dünyayı kısırlaştırabileyim... YARADAN YARATTIĞIYLA ŞAFAK OLUR CANLARIM... YARATANIN YARATTIĞINDA AKLI OLUR... Ölüyü diriltir MUTLAK olur... Farklı bir zaman olur... Ve o farklı zamana SAHA olur... Bunlar olmadıkça yolumuz yoktur... Devinim artmadan dünya insanlığı türevlenemez... İşte bu nedenle devinimi artırmak için bu sesleşmeleri gerçekleştiriyoruz... DEVİNİM ARTMADAN YARINLAR KODLANAMAZ... Bunun içindir ki, SES TOHUMLAMALARI yapıyoruz... Emre itaat edenler ve ekmek olanlar... Varlığın kontrolunu kurabilirler ki, RAHMİ KAPIDA eğirdikleriyle oğullarlar...

BEDEN ALMAK SORUMLULUKTUR... YARADAN VE YARATTIĞINDA YAŞAMLARI TOHUMLAYAN HER CAN BEDENLİDİR... VE BU BEDENLER HAKİKİ BEDENLERDİR... Çoğunuz bedenlisiniz belki... Ama bedenleriniz gerçek midir, yoksa hakikiyetin tahditsizliğindeki o yaşam mıdır? Ya da yokluk mudur? Önce kendinizi bilin... Bu bedenlerin her birinde şarkılar var, her birinde yarınlar var, her birinde kural koyan ışıklar var... Ve SİZ BU BEDENLERLE KONTROL KURACAKSINIZ... Ama “bedenim yok benim” derseniz, ağır taşıyıcı olursunuz... Hangi beden daha yücedir diye bakın... KİMİN İLMİ DAHA GÜÇLÜYSE, ONUN BEDENİ DAHA YÜCEDİR... Ve sevgililer, kırk kapının aşkı, şarkısı, türküsü ilimsiz kaldığında; şarkımız ilmi olur o kırk kapının... Ama itibar varsa orada mutluluk olur... Hologramdan aşıp geçmeden, ölüyü diriltemezsiniz... Hakkınızı, hak ettiğinizi dilleyin ve HAK OLUN!... Süper sahraların göreve inişidir yaptığımız... Mutlaka ama mutlaka büyük kötülükleri önleyebilecek ışık yerküreye inmektedir... Ve “ZİRVE” dediğimiz şarkı, AŞK ŞARKISIDIR... O şarkıyı okuyanlar mutlaka dünya planetinin kontrolunu kurmasında büyük rol oynayacaklar...

Değerliler!...

Dünya planeti, hepimizin gerçeğidir ki; bu planetin mutlaka kontrolu gerekir... Ve biz bu planette kontrol kurarken, planetin kontrolu bizim yoğunluğumuzla kodlama yapacak ve kontrol kuracak... Yani her birimiz birbirimizle kontrol kurucu olacağız... Bu kesindir... Ve yarınlar için daha yüksek bilgilerimiz devreye inecek... Bizler ağır yük taşıtmak istemediğimiz için, bilginin kontrollu olmasına özen gösteriyoruz... Her verdiğimiz bilginin gücünü artırabiliriz ve daha yüksek bilgileri kontrollu olarak yeryüzüne çekebiliriz... Ama bunu yaptığımız zaman, sura üfürenin kültü, kelamı, kalemi olmayacaktır, çünkü ruhsuz kalacaktır... Bu şu anlama gelir, BİZLER BİR TEKİZ... HER BİRİMİZ O TEKLİĞİZ CANLAR... O teklikle mutlakız ama verdiğimiz bilgi herkesin diriliğinde mevcut olan ilimle anlaşılmalıdır... Anlaşılmayan bilgi vermeyeceğiz, bu kesindir... Anlatma nedenimiz, sahraları kontrol etmek içindir... Ama anlaşılmayan bilginin yarını yoktur, bunu da bilmekteyiz... Bütüne hizmet ederken, anlaşılır şekilde hizmetçi olacağız... Bu da kesindir... İşgali kaldırdığımız andan itibaren, ilim kodları devreye girecek... Nedir işgal bunu da izah edeyim... Türkiye çalışmalarında kodlayıcı olan birliklerimiz, bugün burada ilim sahalarını kontrol etmeleri gerekliydi ve bu nedenle kodlamalar başlattılar... Bu kodlamalarla buradaki devreleri sahha kayıtlarıyla diriliklerde dilleyerek kontrol altında tutacaktılar ve bu kontrol bütünün gücünde bir baskı oluşturmaya başladığından ve bir işgale dönüştüğünden, biz bunun önünü almalıydık...

Hepimizin gerçeğinde bilgi var ama, işgal yoktur... Bilginin işgalci olmaması gerekir... KAHA olmak, AŞK olmak, YARIN olmak, MUTLAK olmak... Bizim yapmak istediğimiz budur... Ve ilim sahralarındaki her şeyin teknik olarak bütünün kübra kelamı ile olmasını diliyoruz... Kimsenin kimse üzerinde BİZ KELAMININ basıncı olmasın... Aksi takdirde, insan kelamı HALİK kılamaz... Kendini dürümleyemez, kendini tohumlayamaz... Bütünün gücü o tohumlamayı yapar ki; o tohumlamada kontrol kalmaz... “CENNET” dediğiniz o yoğunlaşma da olmaz... Bunun içindir ki, biz tüm insanlığın kendini hak etmesi için çabalıyoruz...

Oğullarım!...

Dağ taş insanlaştı... Hadi gelin, tek tek yerküreyi güçlendirelim... Benim islama kelamım akıldır... SİZİN DE KELAMINIZ AKIL OLSUN... Şu anda, ikinci yazıyı yazmama kararındayım, nedenini söyleyeyim; beste yapmanın sırası değil... Hadi gelin, güfte yapalım... Buyrun...

https://youtu.be/-mgGlCelwfU
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NAGEHAN

 

26.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (3)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek kolay olmadı bugün canlarım... Çok sorumluluk ile çalıştık ancak devinim aşağı düzeyde... Bunun anlamı hepimizce malum... Kontrol dışı bilge ilim sahaları var... Ve bu sahaların toprak topluma, ilimle inme imkanları olmadığı için bize biz olamadılar... Çalı çırpı değiliz ama şafağın ilminde kontrol kurucu olmalıydık....

Sorumluluğumuz var canlarım lokomotif bir çalışmadır yaptığımız ki bu çalışamaya gerçekten ilim olup inebilmeliyiz..

Ne diye burada bu yoğunlaşma olmadı diye sordum... Çok özel görevler taşıyan bilgeler var bugün burada..

Bir çok şafak insanlığın tüm kontrolu için BSUİ olup inmeye çalışmış... Çarık çıkaramayanlar çok... Bir çokları koruyucu kodlarını kontrol altına alamamışlar... Evin ilmini bilEmeden gelenler çok bugün buraya ...

Bütüne hizmetçilik yapma imkanları olmadığı için koruyucu olma imkanları da olamayacak... Pırıl pırıl parlayan bir görev gücü ama çakı çıkarıp ilmin kelamında o kayıtları kesenler var canlarım bugün burada...

Kısır bir Sa ha oluşturmaya çalışanlar da var... Şarkı türkü değil "ilim" dedik ama "işçilik" dedik ama "ekran" dedik... Ekrana kim yansıyacak diye baktık bütün köklerimizle oradaydık... Herkes o ekrana yansıdı... Nesiller boyu doğanın gücünü kodlamaya çalışanların; mutlak kuranlarıyla buraya gelmeleri bütüne hizmetçilikdir de geçip gelenlerin tahditli olmamaları gerekliydi... Buraya gelenlerin bugün çokları tahditli. Bu nedenle sonsuz bilgiyi bugün kodlarken; kendi yoğunluğumu kontrol altına alabilmek için kaydı kesmek durumunda kaldım...

Değer biçmeyin dünyaya!.. Bu dünyada ruh yok dediler... Yok mudur ruh bu dünyada?... Hepimizin gücü neden kodlanıyor peki?... Altın ışığın gücünden mi yoksa!... Çorba pişmiş mi ? Pişmemiş mi?... Hangi dirilikte çorba kodlanmadan şarkı okunabilir ki?... Bizler bu şarkıyı bütünün gücünde okuyoruz.. Üzerimizdeki güç artıyor canlar... Bunun bilincinde olmalıyız... Ama o gücün türevlenişi de gerçekleşecek... Her şeyin öteesinde yerkürenin yenilenişi gerçekleşecek...

Burada mutlak kuranlarımız kodlamalar yapacaklar... Çarık çıkarmadan çerçeveli çalışmalarla bütünün gücünü kodalamaya gelen öylesi çok bilge var ki bugün burada... Onların sonsuz saran ışıkları var...

Yaradan ve yaratılanın teknik tahtidinde kodlarını kontrol edemeyenler var... Eşya dediğimiz yaşamlardan ötede aşk Sa Ha'ları var... Ve bizler o Saha ları kontrol altına alabilmeliydik ve aldık...

"Çalı çırpı insan" diyorlar... İşçidir insan... Yer kürenin işçisidir... O yaşam sahasında yaradan ve yarattığıyla yaşamı tohumlayandır... Mutlaka Allah'ın tınısını duyar... Mutlaka kontrol kurar... Mutlaka koruyucu kodlarla kaleme iner ve dillenir...

Ve dünya planeti bütüne hizmetçilik yapar... Pırlantadır dünya.... İyi bilin... Pırlanta!... Ve bu pırlanta tüm kalemleri ile kodlanmıştır...

Seyfullahlardan söz edeyim size canlar... Netice nedir?... Nisa kapısı dediğimiz bir kapı vardır... O kapıya kontrollu olarsk varılır... O kapıya varmayan sararır, solar ve yoğunluktan çıkar... Ama cevhere inebilmesi için seyfullahlar kodlamalar yaparlar... Ona ve onun gibilere onları kontrol altına alılar....

Öksüz kalmasın diye çalışırlar... Seyfullahların sararan o yolculara "keşke" demeden çalıştırıcı olmaları bizleri mutlandırmaktadır.. Kucakladıklarımızın çoğunda sura üfüren lekesiz kelam kalemleri var... Ve yarınları kucaklayanlar var...

Orz kapılarından geçersiniz... O kapıların kübra olan kelamını dillersiniz... Cevhere vardığınız zaman yaradan olduğunuzı görürsünüz... Ve yarattığınızda yaşamları tohumladığınızı da bilirsiniz...

Ve sizler, rahmi kapıda kelam... Rahmi kalemde, mutlak olursunuz... Ama bunların ötesi de var canlarım... Rahman olmanız...

Rahman nedir?... Size izah edeyim... Şarkıdır o... Evren kelamında kuran olanların kontrolunu kuran mükafat veren ve müteahit kelamda kalemi kodlayan bilişin şavkında hologramlar ötesindeki bir yaratıcılıktır...

Nesillerinizin gücünü kök görev diye dilleyen o, mesih dedikleri yaşamları da tohumladı... Ve ruhsuz kodları lekesiz kapılara kayıtladı..

Onlara insanlık öğretti ve dedi ki "imparatorluğun gücünü anlayın..." Öksüz kalmayın... Ve nesiller boyu doğanın gücünü kodlamaya çalışanların birliklerinde insanlık şarkılar okudu... Deliler, diriler dedik ya hani!... Herkes deli diri olsaydı keşke!... Ekmek yapardılar...

Aklın kalemi olurdular... Yol olurdular... Sura üfüren o yol olucularınan kodlanırdılar... Ve şükür ki bütünün gücü dürümlere inmiştir... Ve şu anda mutluyum ki kontrol kurdum...

Canlarım, kontrol lekesiz oluşta olur ve biz lekesiz olarak kontrol kurabildik şu anda...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=WLX4mz0aYQY
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ AYNUR FUNDA

 



 

26.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (3)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 1.BÖLÜM

“Beden almak” hepimizi, hepimize kodlar canlar. Beden almak, “Miraç kodları”yla porları koyu bir ışığa kayıtlar. Hepimizin gerçeği budur… Ve bizler tüm insanlığı kontrol altında tutma gücünü devreye alabilen bu bilgelerle birlikteyiz.

Bizleri “Kıran… Kıran… Kıran” diye dilleyenler var.

Yana döndüğüm zaman birini gördüm; O biz, biz O’dur. Diğer yana döndüğümde, yine birini gördüm, O biz, biz O’dur. Ve her birini, her bir “Yaşam kapısı”nı gördüm. Hepsi, hepimizde var olandır. Bu Meclis’te her biriniz, “biz”siniz canlar!

Bizim için zor değil burada olmak. Bizim için her şey kolaydır. Sizin görev çalışmalarınız bugün “Türkiye çobanları”nın kodlanışını kayıtladı. Çokları, hakk teknikle “çobanlık” yapmaya çalışıyorlar hala… Çalı, çırpı gibi dürümlere indiriyorlar insanlığı ve kontrol etmeye çalışıyorlar.

Bizler, tüm insanlık için ilmi kodluyoruz burada ve burada görev taşıyanların her biri “kelam” edebilecek dürümde bizle olabiliyor.

Üzerimizdeki güç, hepimizin yüceliğini kodlayabiliyor ve bizler ölü planete “kalem” olup, bütün köklerimizle tüm insanlığı kayıtlayabiliyoruz.

“Ocak kodları” var dünya planetinde… Çok büyük kök görevler taşıyor onlar. Herkes kendi kontrolunu kurabiliyor o ocak kodlarıyla ve “ruhsal kalemler” “mutlak kuranlar”la kayıt yapabiliyor.

Hakkı, halik olup kodlayanlar ve hakk olup kodlananlar, “biz” gibi BİR’e hizmetçilik yapabiliyorlar.

Sınır tanımayız ilime hizmette. Ama “kalem olanlar”da hizmet, Mahrek’le mümkün. Herkesin kendini kontrol edebileceği bir yücelikte bizler, başka bir sahrayı da göreve alabiliyoruz.

“Urum kapıları” var dünya planetinde… Onların yoğunluklarında kontrol var.

Kuran-ı Kerim’deki gerçek insan, bütüne hizmet ettikçe yoğunluğunu kodlayan insan, işte; bu Rum kapılarındakileri kodlayacak gücü dürümlere indirdiğinden dolayı, yasalarla kontrol edici olabiliyor.

Yüksek hakk tahtta insanı oturttuk. Dünyanın kelamı oldu o ve bütüne hizmetçilik yaptı. O bir “İlim kalemi” oldu ve tekniği kodladı. İşte; bugün bizler bu teknikle bütüne hizmetçilik yaptık.

Kaç yüz yıldır dünya planeti “geçiş” hazırlığı içindeydi… Ama bu geçiş hakk teknikle kodlananların geçişi olacaktı ve dünya planetinde mutlak olanların kontrolu kurulacaktı. İşte; geri çekiliş başlatıldı. Geri çekiliş, ilime çekilişten öte, kontrollu olarak kaynağa alınıştır.

Kaynağa ilimle alınılır… Ama ilimin lekesiz kalması gerekir. Eğer leke varsa, orada hologram olur. Ve hologramların kontrolu gerekir.

Ben dünya planetine gerçek ilmi hak teknikle getirenim. Ama bunu getirirken, hep insan ilmini dillemek, hem de yoğunluğu kodlamak üzere bu çalışmayı yapmaktayım.

Oğullarımın gözü açıktır, yoğunlukları kontrolludur ve temizdirler. Evrenlerin sistemleşmesindeki gücü, dürümlere indirdiklerinden beri, kaynaktaki üzerlerindeki ve yoğunluklarındaki gücü, hepimizin gücü olduğu anlatılmaktadır.

Yara, bere içinde olan bir dünyaya şarkı okuyoruz biz burada… Ama bu şarkı, hepimizin gerçeğidir. Ve bu şarkıyı bizler, yasalarla kodlayarak tükenen her ana kayda alıp, tahditsiz olarak dilleyebiliyoruz.

“Hücresel sistem çalışmaları” da başlattık. Bu hücresel sistem çalışmalarında, her bir hücrenin kontrolu kodlanmaya başlandı. Biyolojik bedenlerinizin kontrolunun bu şekilde sağlanması amaçlanıyor... Böylelikle, kelamı kodladığınız anda, tüm bedeniniz o kelamı tohumlayacak güce ulaşacak. Herkesin sıhhat sorunları yoğun şekilde devam ederken, bunu size izah etmek istedim…

Hepinizin yüce ilmi var ve bu ilmi kaleme çekebilecek yüreğiniz var… Ama sisteme gerçeği kodlarken, iyi bilin ki hepinizdeki yoğunluğun artması gerekir.

Bu yoğunluğu artırabilmemiz için sizlerin, hakikiyetinizle dinletebileceğiniz bir şafak olması gerekir.

Bedenlerinize gerçek ışığı katmaya çabalıyoruz… Ve bu ışığı katarken de hepinizin de kendi “beden kalemleri”nizin kontrolunu sağlamaya çalışıyoruz.

Bu beden kalemleri, Saltanat’ın “sahra” olan kayıtlarıyla kodlama yaparken, herkesin kendi gücünü kontrol edebileceği ışıkları da teknik olarak kayda alıyoruz.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/kWCNFrwTa9c

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  BAHAR

 

26.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (3)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 2. BÖLÜM 
Hologram olan sahralarda ki bellek kalemleri tüm insanlığın beden sahralarını kontrol altında tutabilecek dürümde olmadığı için çoğunuzun gücünü arttırarak kendi yarınlarınızı kaydederken insansıları insanlaştırabilecek olan o yoğun tohumlamaları da sizlerle yapmaya çalışıyoruz. 
Bedenlerinizin gücünün zaman zaman düşmesi sessizliğin diriliğine inişinizle ilgili olduğunu da bilmenizi bekleriz. Ve görevinizdir ki yasalarla kodlanan bilgeler sistemin gücünü elde ettikleri zaman sizin beden kalemlerinizle de birleşecekler. Bu birleşimde hücrelerinizde ki yoğunlaşma artacak ve o yoğunlaşmanın sırrı olan ilim herkesin kelamına kontrollü olarak kayıt yapacak. 
İslam’ın kapısının açık tutulması gerekir. İnsanın İslam olduğu bir dürümde her kes herkesle dillenir derken, hepimizin yaşam sahralarımızın bedenimizde görev taşıdığını bildirmek isterim. Medine merdivendi dürümlere derken de Medine’deki kelam kayıtlarının hepimizde mevcut olduğunu dillemek istedim. Tüm hücrelerimizde o kayıtlar meknuzdur. Ne var ki tiraj değil bu kayıtlar İLİMDİR. Herkes tiraj kayıtları yaparlar çoğu okusun ve anlasın diye. Ama bedende ki kayıtları okuyup anlama imkânı çok ama çok azdır. 
Kim kelama varırsa kendini okur. Kim yarına varırsa, kelam olur, biliş olur ve kodlanır. Oldurur türevleri oldurur yücelikleri ve kök görevini dürümler. Ama ama zeytin olması gerekir ki Halik olabilsin. ZEYT –İN. Kelamın ilmidir ZEYT ve ilmin kalemidir İN. İN, KA HA dır, Kelamdır ve bütün kötülükleri aşar. BEDEN, Allah’ın tahtından İNSANA varmış ve İLİME KELAM olmuştur. Ama aklın kalemiyle olmuştur. Kim bedenimi kontrol ettim diyebilirse öz görevini hak edip başarmış demektir. 
Kurtulmak ya da kurtuluşu kodlamak, insansılar hep bunu dillerler. Kurtulmak! Ayrılık yok ki kurtuluş olsun. Altın ışığın gücünü dilleyen anlamalıdır ki evrenlerin sessiz sahralarında ki ilim kalemleri hep insansıları imparatorluğun teknik tahdidi ile kodluyor. 
Hologram ölüler diyarıdır Canlarım. Hologram aşıldığı zaman ARZIN gücü ARŞA varır. Ölü planet dillenir dillenir dillenir ve din tekniği kontrolünü kodlar. Soru sormadan yaşar insan. Sorduğu sonsuzluğun sırrı olan ilimse insan kelamda kendi dilinde kendince cevap arar ve diller yüreği.
Önce ölüyüz. Ölür dünyaya ineriz. Olur, kulluk yaparız. Öfkeyi aşar yarına varırız. Soramadan sormadan yalın oluruz. Ve sisteme varır insanlığı Halik kılarız. Kilin kaleminde bilişimiz olur. Kurana vardığımızda mutluluğumuz olur. Ve ruhu kodladığımızda şarkımız okunur. Evimiz insanlık evidir. İmparatorluğun görevi ilimi kodlamak ve bizimle olmak ve biz olmaksa biz ilmin kapılarını bulanlar o yoğunlukta insanlık ilmini diller insana ilimle gelir ve insan oluruz ki İmparatorluğun kulu olup bütün kötülükleri aşabiliriz.
Kaçtığımız ya da karanlığa indiğimiz zaman insan dedikleri insanlığı tohumlarken, masamıza gelirler ki onları kontrol etmemizi isterler. Koruyucuyuz ya kontrol kurarız ya şeytanın şarkısından öte şarkıyız ya okuyoruz, okunurken kontrol kuruyoruz ya ve diyoruz ki biz ölüyü dirilttik. 
Ölmek oğullarımızı kodlamak için teknik tahditle dünya planetine inişimizdir. Biz ölüp bu planete geldik ki kelam olana Mutlak Kuran olalım ki tüm insanlık için kaleme inen o yoğunluklarla bilişken ve bitişken olup bütünü güçlendirelim. Elim Allah’ın elidir derken yaradan olup yaşamı tohumladım diye dillerken yüreğimi, kurulları tohumlarken ve murat ettiğim her anı kodlarken ortalık karışır dediklerinde ortalık olurum ortalığı tohumlar, kodlar ve kayıtlarım ki karışıklık kalmasın diye diyebilirim.
Canım Allah dedi diye akıl der mi acaba? Allah dedi aklın kalemi oldu. Peki, akıl dedi mi bunu? Aklın kapısını bulduk kelam ettik. Ya aklın kapısında Halik olduk mu? Hangi dünyada ölüydük ki burada ölüp dirilelim dediler. Ben dünya planetine ilimle inen, ölüp indim. Bu kesindir. Ama ölüp indiğim bu planete kaynak ilimle indim. Buda kesindir. Ve ben indiğim zaman bu planet kontrol dışı kayıtlarla dillenirken bütün köklerimle türevleri tohumladım ve Mutlak Kuranla Halik-i Hak olup kodladım. Çorba yaptım o çorbaya şarkımı kodlattırdım. Otağ kurdum. Teknik tahditle mutlak kuranlara oğulladım. Oğullarımı tohumladım, Mutlak Kuranla kodladım ve bütüne görev yaptım. 
(Devamı 3.bölümde)
https://youtu.be/78MvVun4Z0c
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  SELMA ÇENÇİN

 

26.OCAK.2019 TARİHLİ İSLAM (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4 AKIŞ – 3. BÖLÜM

Emin olun ki Tanrılık kapısında, her anda, şafak oldum. “Ol” dedim, öz görev başladı. Öz görev, şarkımdı. Şeytana, aşkla geldim, şarkımı okuttum. O ben, ben oldum. Şeytan, şafak oldu, ben şarkı söyledim, o şafakta.

“Dönme, yaşama” dedi. “Döndüm” dedim. “Oldur” dedi, “öldürdüm” dedim. “Koru” dedi, “tohum oldum, kodladım, kontrol kurdum”. “Bana, sır” dedi. “Ben, sahra” dedim. Ellerim elleriydi, yolu yolumdan öte değildi. Önünü kapattım ve dedim ki “ağır yük taşıtma, dünya insanlığa” . “Esma ol ve yolu kodla”. Ağırı hafiflettim.. Ve dedim ki “şer yaratan, şarkısında kontrol edici olanla, kontrol olacak”.

Ölüler diyarı, kontrol kurdu, canlar. İşte yaptığımız, burada, bugün buydu. Şeytanı kontrol. Allah ilmini kaleme çektikçe, insan kelam olur. Akıl kelamı kodladıkça, şafak ilim olur. Ölüler dirilir, canlar. Bugün burada, ölü planet, dirildi.

Kar yağarken sahraya, kar olup yağdı. Yol kodlarken Toprağı kodladık dürümleri. Toprak topluma, dil olduk. Kördüler, göz olduk. Öz sözüz. Süper sahralarla dilledik, sesledik, hepsini de. Şeytana şarkı değil, şarkılar söylettik, canlarım ki hak olup da tahditleri kaldırsın diye.

İslam insanı, mutlaktır. İmparatorluğun kübrası, kültü, kelamıdır. Nesillerini tohumlayacak, kural koyucudur ama artık dünya insanı, yoğun ışık altında kelama, insanlığını indirecek.

Herkes, Allah’ın elidir. Herkes, aklın kervanıdır. Herkes, aklın sahrasıdır ve bunlar artık anlaşılacak. Köre göz gerek, öz, göz olduk, söz olduk, köre. Kök görevliyiz, biz tüm insanlık için.

Haz duydum, yaşamdan. Haz duydum, tüm sahralardan. Hak tahtında kelam, mahrek ve biz, haliki hakta, taht kurduk. Ve dünya insanlığına imparatorluğun gücü olduk.

Koruyor dünya, türevlerini. Kokladı dürümlerini, okudu, yoğun yorumlarını. Tohumladı kulluklarını, bütünlüklerin. Sisteme indi, cennet istedi.

Şeytan şarkısını, ka ha olup, okudukça, aşk kapısını kapattı, diriliklere. Seyrettik yaşamları, canlarım. Seyrettik, yezitler cennet isterken, şeytan şarkısında kelam etti ki yezitlerin sessizliğini dilledi.

Kucak, kucaktılar dünyalılar, bir tek olduklarınca ama kucaklarında, kurulları yoksa şarkıları olsa da ana kapı da okutulamazdı, yürekleri ve döndük ve dürümledik ve Türkiye Çalışmalarını yeryüzünün gözü yaptık.

İmparatorluk güçleri olarak, bugün burada, bu yaşamdayız ki yasaları koyuyoruz. Koyduğumuz her yasada, cemaat cevherini cennette kelam olacak, güce oluşturacak.

Okundu bilgiler, okuttuk. Koruduk türevleri, kodladık. Kendi yolunu bulamayanlara, kontrol kurdurduk ve tanrılık tahtından, kelama inenlere kelam olduk.

Emre itaat etmek istemeyenlerde çıktılar. Ne oldu, bilir misiniz? Kaçmaya kalktılar. Aktık, aktık, hakk’a varanı, tahtından aldık, yolunu kodlayıp, kontrol kurduk, çok mutsuzdu, mutlandırdık. Lütfi kapılarını açtık, okuduk, okuttuk, onları da.

Karanlıktaydılar, Atlantalı Ata kaleme, ilmi kelam olana varmaya çabalıyorlardı.. Yasalarını dilledik ve dedik ki “ geri çek yüreğini, öz görevini yap... Köpük, köpük oldu dürümleri dillerde ama yığın, yığın kırılışları olduğunu bildik ve dünya planetinde, o kırılışları, elimizde dillettik ve dürümlettik ki kontrol ettik.

Hem dünya ölüydü, hem insanlık ölüydü. Hem dünya dürümleri dillendi, hem insanlık dillendi. Sordular, çorba piştimi diye? “Pişmese de pişti” dedik. Neden, bilir misiniz? Pişerse, onlar olmayacak, o çorbada. Biz, o çorbayı, onlarsız oldurmadık ki herkes, o çorba da olmalı, canlar, herkes!.

Tetkiklerimize göre birlik kapılarındakilerin her biri, o çorbaya kontrollü olarak kodlanmaya başlayacaktılar ve bu gerçekleşiyor. Kurullar, çoğu kontrol dışıydılar ve onların, lütfi kayıtlarını yaptık. Hepsini, o çorbaya kattık.

Dağın etkisini yükselttik, dağ, her anı kodladık ve mutlak kuranları koyu ışığa aldık…Ne oldu? Herkes, herkes birleşti ve yenilik başladı. Hepimizin gerçeği, işte budur!.

Bu dünyada yüksek bir ışık var ve biz, bütün ışıklarda, kodlayıcı olarak, varız... Uluların kurulları, burada bugün ve hepsi, bir tek olarak, buradalar.

Çerki, çerki!... Aşkla kalın.

https://youtu.be/lYS4ZJnsFkk
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 
  Bugün 53 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol