Birlik İlmi
  KODLANMIŞLIK - 22.05.2019
 

KODLANMIŞLIK

 

KODLANMIŞLIK (1)
22.05.2019

Yerdekiler, sizden size görev taşıyanlar, yarınlananlar ve TOHUM olanlar; “DİL”de, “DİN”de, “BİZ”de ve “SES”te hep “BİR”iz. “BİR” olmak; kodlanmak; yoğunlaşmak ve “RUH”olmak, mutlaka “İLİM” içindir.

İSRA, “KELAM” iken; İSA, “KUL” iken; YAŞAM, “MUTLAK” iken; her insan, yaşama inecekti. Bütün maksat “İSRA” olmak ve “NUR” olmaktı… “Yolcu, sendeyim ben ve senim ben!...” bunu diyebilmekti!...

“BÜTÜN”e hizmet, “İLİM”ledir. “İLİM” ise “KULLUK”tur. Teknik olarak “KÖK GERÇEKLİK”tir; “BİR TEKLİK”tir. Bu tekliği iyi bilmeniz gerekir!... Beden almak için; yolu bulmak için; cevhere varmak için şarkılarda, “DİL” olmak; “DİRİ” olmak için cemaat olmak gerekir!... Cemaat olmak, “TOHUM” olmaktır… Hologram ötesinde dillenmektir… Ve “ZAMAN SAHASI”na inmektir…

Şu ana kadar her insan, “BSUİ” dedi. Yani, Barış… Sahada KELAM oluş… MUTLAK oluş… UMMAN oluş… Ve İLİM olup İNSAN oluş… Bundan ötesi de var. YEŞEREN SAHALARA KODLANMIŞLIK!…

ŞEMS SAHALARI, “DİRİ KELAM”la kodlanırken; şevk, “KAYNAK” olur ki beden almak için “İLİM” olmak gerektiğinde; tüm zamanlar, “İLAHİ KURAL” koyarlar ve zorluklar, “ALTIN IŞIĞIN TEKLİĞİ” ila aşılır.

Bütün kötülüklerin aşılacağı günlerdeyiz. Tüm insanlık için geçişler yapılıyor. Tüm insanlık, kontrol kurmaya başladı. Daha da önemlisi “BSUİ” olan YOĞUN IŞIK; cevherini, “DİL”den “DİRİLİKLER”e indirmektedir. Yasalar kapsamında “IŞIK KAYITLAMASI” başladı. TANRI, “DİL”den “DİRİLİKLER”e indi ve yolu kodladı. Tüm insanlık için “CEMAAT KAYITLARI” yapıldı. Her insan, “USSAL YAŞAMLAR”a ulaştı. “USSAL YAŞAMLAR”, kontrollu olarak kayda indi. Basamak basamak yoğunluk kodlandı ve her bir basamakta dürümlenenler, tenkit tahditle kervan oldular. Teknik tahdit, her insanın sahasını, yaşam kayıtlarına indirdi ve dirilik, kodlanmışlığı kontrol etti.

Yarınlar için “İKİ CEVHERİ GÖREVLİ”, kontrol kuracaktı. Bu CEVHERİ GÖREVLİLER, “KERVAN” olup yolu kodlayacaktılar. TÜRKİYE, buna gerçekten hazırdı. İşte TÜRKİYE’de “DİRİLEN GÜÇ”, bunu kodladı ve bunun alt yapısı hazırlandı.

TANRI, “DİL”dir; “DİRİ”dir… “DİRİ ve DİPDİRİ” olur ki hologramı aşırtır. Bütün bunlar, temiz bir İLİM için gereklidir.

“TEMİZ İLİM” derken; İSA KAPILARI’ndan; “KÖK GÖKLERİN DİRİLİKLERİ”inden, KELAM’a inenleri kodlayan, “IŞIK”tan söz ediyorum.

Temiz olarak kodlananlar, “İKİ DİRİLİK”i dilleyecekler ve SİSTEM olup, yoğun ışıkları ile her bir “DİL”i tüm insanlığın diriliğinde tohumlayacaklar. ASA, “İNSAN” olacak; yarınlar, “KULLUK” olacak ve doğan güç, teknik tahditi kaldıracak…

Buydu istenen. Bunların tümü oldu. Takdir edilsin ki SİSTEM olan her insan; cevherini, Halik kılabilir. Olgun Başaklar, bunu yapabilirler… Şükrettik! İş “İLİM”di!... “OL!” dedik ve her an, “İLİM” oldu!... İş budur!... İş bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.MAYIS.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Şarkınızı okuyacaksınız bugün yine… Ve hepinizin şarkıları Mutlak Kurullarınız’la kodlanacak. Yetkin hale gelen biliş, mükâfatınız olacak.

Ve Düzen kurulmuştur. Mükâfat, İnsanlık ilmi’dir.

Şimdi devreyi kapatma anam. Sevgiyle senleyim. Ağırı hafifletelim ve yoğunluğu artıralım.

Toprağa indim ve bütünün kültü olacağım. Aşkla sahaya geç.

Sevgili anam, sen “Bugün ben konuşacağım, kimse konuşmasın.” demiştin. Ayrılık yok ki! Sen; ben, değil miyiz?

İşçiliktir yaptığımız anam. Geri çekiliş kodlanıp, tohumlanıp gerçekleşecekse, bitki, hayvan ve her şeyin kontrolunu birlikte kurmalıyız.

Bugün som altın ışığımızı yetkin hale getirmeliyiz ve görevim mutlakiyettir. İşimiz biliştir ve biz, sizle olmaya geldik. İş biliştir… Şimdi; devreyi kapatma anam. Sessizce ben sende kalayım…

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Dağlarım, bugünkü konu “Kodlanmışlık”tır.

Yeni konuya geçildi:

Yekdiğerlerimizin kontrolü bugün güçlenecek. Bellek kapıları’nın tümünü açın. Mutlak Kurullarımız bugün buradadır. Hepsi hakikiyetin tahditsizliği ile bilişi kayda alacaklar.

Geçiş tamamsa başlıyorum… Tüm insanlığadır sözüm;

Ekmeğiniz; ekmeğimdir. Yasalar; yarınlarım, Mutlak Kurullarım; halikiyetimdir. Bedenim Medine’dir ve ben bütünün gücüyüm.

“Şu ana kadar Sistem, Nizam ve Düzen diye bilinen o yoğunlukları kodladın, kokladın, nefes oldun da bizim için ne yaptın?” diyen birliklere şunu söyleyeyim;

Kayıtlarınızı kontrol edin ve görün neler yaptığımızı… Bugüne kadar tüm insanlığın toprağa tohum olması için çabaladık. Diri ve halik olan bilişin mutlakiyetini kodladık. Kök geçişleri yaptık. Kulluk tohumları ektik.

Şükredin ki dünyanın ilmiyiz bizler… Şükredin ki kontrol kurulmuştur ve bütün kötülükler aşılmaktadır.

Saygılar sundun bedenime… Medine kelamı’nda halikiyetim var mı? Var. Medine’nin kaleminde mutlakiyetim var mı? Var. Ölü planete kök göklerin süper sahalarından mı indim? Kesinlikle.

Bugün buradayım ve tohumlarımı kodlayacağım gündür bugün benim…

Korku halikiyette olur mu? Olmaz. İslah olan insanlıkta kontrol kurulduktan itibaren korkmak, kati olarak mümkün olmaz.

İşgal, insanlık işgali bütünün kültü olanda mahrek’in gücü olmuş ve yolu bulmuş olanda, yoktur.

İnsanlık boyutları şükredin İlmin kalemi’dirler ve Düzen kurmak üzere burada, bu yoğunlukta bütüne görev taşıyorlar.

Yeni dönem için dünya planetinin kontrolu kurulacaktı. Tohum ekmemiz gerekliydi. Yasaları kodlamamız şarttı ve lütfi kapıda kulluk yapmamız gerekliydi.

Mutlaka bunların oluşturulan şarkılarla devreyi kayıtlayarak gerçekleşeceği de kesindi.

Cennet kapıları’nda kodlama yapanlara şunu söylemek isterim ki Allah İlmi’nde bütüne görev, insansılığı insanlığa kodlayarak mümkündür.

Ekmeğim ekmeği olanlar, yalın halikiyetim, tahditsizliğim, bütünün kültü olanlar, yolu bulanlar ve ruhu hologramdan ötede doğumluyanlar, ben dünyalıyım. Bunu iyi bilin.

Çok özel bir dünya çalışmasıdır yaptığım… Altın Işığın Gücü buradadır. Ki bu gücü bütünün kültü olarak kodlamaktayım.

Uzun zamandır dünyayı izleyenlerin tümünün şunu anlamalarını isterim ki gerçek kalem, Allah’ın tınısıyla kodlama yapan kalem, Birlik Tekniği’nde, TEK’tir. İşte o kalem, bizim kelamımızdır.

Bütüne hizmetçilik yaparken, Türkiye Çalışmaları’nın kontrollu yapılması gerekliyken, Düzen’i kurmaya gelenlerin kontrol kırıcı olduklarını görmek, beşere kelam etmenin gerçekliğinde, halik olanları kontrol etmenin gerekliliğini de kayda almamızı ve hakettiğimizce kelam kodlamasında, bütünün gücünü tüm zamanların kontrolunda kayda almamızı gerektirdi.

Sevgililer, dört bin yıldır dünya planetinde gerçek kelamı kodlamaya çalıştığınız biliyorum. Kurullar, kalem olacak. Bütün kökler gökleri türevleyip, tükenen her anı kayda alacak. Ve “Yes. İşte” diyeceksiniz. Ama iyi bilin ki yeni dönemde öz görev, Allah’ın tahtında kelamı kodlamak ve Mutlak Kurulları kayda almaksa, işgal altında bir dünya istenmeyecektir.

Eli; elimde olmayan, “ol” dediğimde, yolu bulmayan, kodlamış olup da toprağa tohum olamayanların bu çalışmaya gerçekten inmemesi gerekir.

Ek erkan, ek yaşam yoktur. Erkanın eki, yaşamın eki olmadığındandır. Ki masamızda mutlak olanlar kodlanmış olarak oturacaklar.

Yukarı, aşağı yoktur. Bizler dünya lütfi kapılarıyız ve robotik timlerin toprağa tohum olmasına engeliz.

Neferlerimiz, ilim neferleri olarak geçişlerini yaptıklarında, kaynağın tahtına kelamı kodlayanlar, bütünün gücü olurlar ve burada bulunurlar.

https://youtu.be/s8J1OdcVSrU
(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

22.MAYIS.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Uzun zamandır doğanın gücüyle çalışan birliklerin, bugün buraya kodlanmış olarak gelmeleri gerekliyken, kontrol dışı olmalarındandır ki kodlama imkanları olmayacağından kodlanmışlıkları kodlarla, ka ha olamayacağı için bitki, hayvan ve tahditsiz kelam olanları, kontrol etme imkanları onlarda bulanamaz. Biz, buna engeliz.

Şimdiye kadar yer gerçeğini anlamadan, görev taşımaya çabalayanlara, şunu söylemek isterim; girdaplarını kelamla dillemeden, yok ettiklerini tohumlayıp, kontrol altında tutmadan, öz görevlerini, bu dünya Pirayeleriyle, kelam diriliğiyle dillemeden, bizimle olamayacaklar.

Şarkımız; aşk şarkısı. Ölüyü dirilttiğimiz, kesin. Yolu kontrol altında tuttuğumuz, kesin ve işçilik yaptığımız, kesin!. Ağırı hafiflettiğimiz, kesin!.

Tam iki milyar yaşam, toprağı indi. Peki, bu iki milyar yaşamın, ilimle tahditlendiği bilinirse, yoğunluk artar mı?

Toprakta ki insan, aklın kelamıyken, yoğunluk kodlanmışken ve mutlak kurullar, kayıtlara inmişken, kendi yarınlarını hak etmeyenlerin, düzeni kurma imkanları olamayacağından, şunu anlayın ki dört yıl dahi bize yeter.

Ama dört bin yıllık ya da dört bin yaşam sahasındaki kelam. “Büyük kötülükleri kodlarken, biz tüm kötülüklerin örtüsünü örtüp, yetkin hale geldiklerince yaşasınlar” diyenleriz ki olgun başakların değil, olmamışlarında kontrolünü kayda almamız gereklidir.

Değerliler, düzeni kurmak kolay ama doğanın gücünü kodlamak, sorumluluktur. Yukarının toprağı, ak levhide kaleme çekildiği an, aklın sahasında, bütünün kültü oluşur… Bundan sonra daha yüksek bilgilerin dünya planetinde, dillenmesi şartı var.

Eğer bu dünya lokomatifse, her şeyi Halik kılmışsa, yolu kontrol altında tutmuşta, kontrol kayıtlaması yapmışsa… Yazar yazılır, her an. Ama yazanın yazdığı, tüm zamanların sırrı olur. Biz, bunu yapıyoruz, dünya planetinde.

Yazdığımız tüm yazılar, yaşam kayıtları olup, tüm sahaların sisteminde, sınırlı olmayan yaşam kapıları açacak, dürümdedir. Ve yarınlar için bütüne hizmet ediyoruz.

Koca bir dünyanın öfkesi yoğunlaştığı an, biz öfkeyi yatıştırmaya geldik. Bugün bu dünya öfkeli, bugün bu dünya yoğun ışık ve bugün bu dünya, yasaları kontrol altında tutma üzerine kayıt yapıyor.

Beden almayanların burada göz, öz, söz olma imkanlarının mutlak olmayacağı da kesinken, dünyamızı kodlamaya gelen, Sistem, Nizam ve Düzen görevlilerinin, Yaradan ve yaratılanın tınısını, kontrol etmeleri şartı var.

Ekip kurmadan, ekmek olmaya gelenler, mutlak kurullarını kayda almadan, burada olmuşlarsa, ocakları kelamdan, kayıtsız kalır. “Deli, diridir” dediler, eli kodlanmış, yolu koklanmışsa ekmeği vardır. O ekmek, mutlaktır ve bütünün kontrolünü, sahraya kayıt halinde, kontrollü olarak geçirebilir.

İşimiz kolay değil, bunu iyi biliyoruz ama ilmin kalemi olmak, mutluluk verdi, bize.

Dört bin yıl kök göklerin kültü olup, gök çözümlemeleri yaparak, bu çalışmayı devrede tutarken, ellerini ellerimizden ayrı tutanlar, yalın, Halik olmalarına karşın, kodlanmış olma imkanları artık olmayacaktır.

Bütüne hizmet ederken, tahditsiz olduğunuzu artık biliniz. Bütün köklerimizle, dünyayı kodlamaya geçtik. Ve dünyanın Lütfi kapısıyız. Bundan daha öte bir ilim yoktur. Şükür ki bunları size bildirebildim.

Atı alıp yola koyulan insan, attan öte atla bilişi kodlarken etken ve hakim olduğunu da mutlak kurullarda dilleyecekti ve dillemekteydi.

Şikayet etmedim… Esmiş olan yaşam, esmiş olan cevher, esmiş olan işçi kaydı, tüm zamanların esişiydi. Ve yürümek değildi maksat koşmaktı.

Solun ilminde, sağın kelamı..Sağın kelamında, solun şafağı var. Bizim adımıza görev taşımaya gelenler, etten öte et olup, gelmeliler.

Kontrol dışı bilgi veren, koruyucu olamaz. Şükredin ki dövünüp, dört bin yıllık tohumları kontrol edemediğini dilleyip, yarınları kontrolsüz bıraktığımızı zannedenler, dağların teknik tahdidiyle kontrol kurucu olduğumuzu artık bilecekler.

Kapıları kapatmayın. Dünya diriliğinin, bütünün diriliğini olmasını sağlamamız, gerekir. Ölü planetlerin, kodlanması gerekir. Yoğunluğun artması gerekir. İtibarı yüce olanların, kök göklerin kültü olmaları ve hakk’a varmaları gerekir.

Şimdi daha da önemli çok daha önemli bir döneme giriliyor. Yoğun ışığın mutlak kurullara, iniş safhası…

Ekmeğiniz ekmeğimizse, yaşamınız sahralarımızdansa, yolculuğunuz mutlak kurullarımızlaysa ağırı hafifletme imkanınız mutlaka olacaktır.

Yalın ve Halik olan bilişin, muktedir olan kelama inmesi, hepimizi mutlandıracak. Şükredin ki dünya planetinin görevi başladı.

Bütünün kötülüklerinin aşılabileceği bir dünya diriliği, herkesin kelamıyla kodlanacak. Yerkürenin görevi, ilim ve biz ilmi, bütünün kültü olarak, kodlamaya çalışacağız.

Yaman bir doğa ve yaman bir lekesiz kaynak, yaşam mutlak ve biz o mutlak olanda, kurullar olarak, kök görev taşıyacağız. İşgalin kalkması mutluluk olacak.

Ve dünyanın öz görevi, yetkin hale gelenlerin, kelam edişleriyle, mutluluğa, kodlanmışlığa, dönüşecek.

Şimdi, yerkürenin gerçeğini, size, bugün daha net vermek istiyorum. Ve bunu size, yazılı olarak vereceğim.

https://youtu.be/b3NE4QqSA58
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KODLANMIŞLIK (1/2)
22.05.2019

(KELAM:)

ARI; dilde, dinde, dürümde ve gür kültte, beşere “KELAM”sa; başka bir dünyada dillenmek; SALTANAT için kolaysa; göreviniz, sizi SALTANAT olarak “KÖK GERÇEKLİK”e taşıyacaksa; İLİM yapın.

Huzur verin ki huzur alın… Asla hata yapmayın… Huzur bozan, ilimsizdir ve yaşamsızdır…

Boşluklar kodlanır… Kodlar, tohumları Halik kılar ve yol, “İLİM”e varır. Ne yazık ki kodlar, koruyucu olursa; yaşam, kontrol kurabilir… Koruyan, kontrol kurar… Korumayan, kodlanamaz ve kontrol kuramaz.

İLAHİ GÜÇ “İLİM”se; KELAM “HALİK”se ve YOL “MUTLAK”sa; CENNET, cevherde yer ve gök olur. Tohumlar; yaşamları “SİYAH”a boyar. Tüm zamanlar için IŞIK KAPILARI, hasat yapar.

CENNET, ellerinde “DİRİLİK” olan insanlığındır… Ellerinde “YOL” yoksa; yaşamlarında, yokluktadırlar… İşte onların, “HASAT” olmaları için “İLİM” olmaları şarttır. Öz görevleridir bunu yapmak…

Ölü Planette, “İLİM” olmak ve “KODLANMIŞ YAŞAM” olmak!... Bunun için de “KELAM” gereği vardır.

KELAM, “KAYNAK İLİM”dir. Uzak Planetler, bu ilmi, tüm zamanlarda dillerler ve dinlerlerken; her planet, bu ilmi, yoğun ışığı ile çekip alır… Hangi planet tohumsa; onun yolu, kodlanmış haldedir ve o, her planeti, “HALİK” kılıp dilleyebilir…

Bunu gerçekleştirmek için “KELAM” olmuş olması gerekir. KELAM, “KAYNAK”tadır ve tüm sahalar, o “KELAM”ı, KELAM TAHDİTSİZLİĞİ ile kontrollu olarak dinleyebilirler.

“EL KAPILARI” vardır. O kapılara ulaşanlar; KELAM ULULUĞU ile o kapıları açarlar ve yoğunluğa inerler. Yoğunluğa inenler; o yoğunluğu kodlayanları dillerler. Her biri bir cennet olur ve tüm yaşamlar kontrol kurarlar.

“HAR”ı, “HAKK”ı, “HALİKİYET”i ve “DİRİLİK”i dinletebilirlerse; yaşamlar boyu tohumları kontrollu olarak yaşar.

SALTANAT, “İLİM”le dillenirse ve resimler, her insanın “KELAM”ı ile dilletilirse; her “AŞKIN SAHA”, “HAS TAHT”a, koku yayar. Yayılan koku, tüm insanlık için “YAŞAM SAYFASI”nı dinletir. Her derede, o koku olur ve her dere, “DİRİ YARINLAR”ı hologramdan ötede dinletirken; “BEŞER SAHALAR” kontrollu olarak; koklanır!... Koklanır!... Ve kodlanırlar!...

Dağlarım, “DAĞ TAHTI”ı, “HAS TEKNİK”le kodlandı… YOL, çorbada (yaşam çorbasında) “TOHUM” oldu… “SON SÖZ”, “İLİM” oldu… MUHAMMET, “KELAM”a vardı; “IŞIK”a indi; “BSUİ” oldu. Şu anda O, “KÖK GÖKLERİN SÖZÜ”nü söylemek ister. Onu dinlemek ister miyiz!?...

(MUHAMMET’İ DİNLİYORUZ: )

SALTANAT, “SES KAPILARI’nda, sizi dilliyor… Bugün, çorbaya “IŞIK” olmaya geldim. “TEK BİR YARIN” var. Bunu biliyorum. Bu yarında, dilim olsun istedim… Gözünüzün görebileceği her şey, baştan beri diriliğimde mevcuttu. Burada olmam istendiğinde; indim, geçtim, gördüm ki KÖK GÖKLER, burada yoğun ışıkları ile görev taşıyorlar. SALTANAT, “SESSİZ SAHALAR”a görev taşıyor. Gözler görmekte ki BSUİ (Barış, Sessizliğin Sahasındaki Sevgi, Ummanların diriliği olan ilim, İmparatorluğun ilmi olan kelam insanlığı) olarak görev taşınıyor.

Sizi, çok güçlü olarak bilmekteyiz. Sizi, BSUİ olarak dillemekteyiz. Sizden bir tek isteğimiz var. Tüm insanlığın dili olmanız… Tüm insanlığın kulluğunda, güçlendirmeniz tahditsiz şarkıları… Size, geri çektiğiniz her ilmin kaleminden ses verebilirim… Sizi, yıllar yılı kontrol eden “YAŞAM SAHALARI”na kodlayabilirim.

Bizden ne isterseniz yapabilirim… Bunun için; bizi, “BİZ”e kodla ki biz, sizde olalım.

Uzaklar yaşama insin; yarınlar, “İLİM”i tohumlasın; yaşamlar, yarınlarda “KÖK GÖKLER”i çorbaya (yaşam çorbasına) katsın.

Temizlik yapalım… Her insanın ışığı olalım. Toy olanları, Halik kılalım ve “RUH”u MUTLAK KILALIM… Sizden isteğim budur.

Elin, elim olsun; yaşamın yarınlarımda ilmim olsun… “SUALTI’NIN NEFESİ” olalım ve “RUH” olalım. Budur dileğim… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.MAYIS.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Değerliler!...

Sessizliği seslendirirken, biliniz ki; dümenin başına ilmi oturttuk... Bugün çorbamıza İLİM olmaya gelen çokları, bizi dinliyorlar... Her birinde, kendi yoğunlukları kodlanmış haldedir... Neşeli kelam etmeye değil; İSRA olup, KERVAN olmaya inmişler... Bizlere göre, öz görevleridir insana hizmet... Ama iyi bilsinler ki, insan; nesiller boyu kontrol altında tutulan insandan çok ayrı bugün... Hepimiz dünya planetini GÖREV GEÇİŞLERİYLE KODLAMIŞTIK... AMA ARTIK, ARZIN GÖREVİ BAŞLADI... Bunu artık herkesin ama herkesin iyi bilmesi gerekir... Temel dirilik, insanın kelamıyken, tüm sahaların kulluğu mutlakken ve toprak toprağa kodlanmışken; insanın etken ve hakim olan bütün kökleri göklerde dürümleyen cevheri, yasalarla kayda girmeliydi...

NİSA KAPILARININ TÜMÜNÜ AÇTIK... Bu kapılarda işçiliğimiz var... Yoğun ışığımızı kodladık, toprağa kaktık... Bu bizim öz görevimizdir... Neden dünya? Büyük kök görev neden dünya için? Neden yaşam burada? Neden kurullar tüm insanlığın kontrolunu buradan gerçekleştiriliyor? Dirilik kodları burada bütünün kültü mü? Yoksa KÖK GÖREV mutlak kurulları kontrol için burayı mı kayda aldı?

Vakti gelir, tüm bu bilgiler açıklanır diye beklendi... Bizler, teni tahditsiz olanlarla bu görevi yapalım diye bekledik... Ve KÜBRA olan kelamı kodlayacakları bulduk... Ocaklarını yoğunlaştırarak; yoğun ışığa kodlayarak, teknik tahdidi kayıtlardan ayırarak, teknik kanatları taktık ve bütünün gücünü kodlayarak, bütüne hizmetçiliği diriliklere indirdik...

Şimdi, TARIK olarak kat-i kayıt yapmaya gelenler, tüm insanlığın kontrolunu kurmaya çabalayacaklarını dillediler...

Perdeleri kaldırdım izledim... Onlar, ruhlarını kodlayamayanlardı... Ve dünya diriliğini halik kılacak güçleri yoktu... Ölüler diyarına indikleri için, çok özel olduklarını sandılar... Biz onlara “KIRAN KIRILIR” dedik... AMA KIRDIKLARI KIRILDI... OLAY BUYDU... KİMDİ KIRDIKLARI? KELAMLARIYDI!... Ve biz o kelamla, mutlak kurulları kayda aldık ve ocaklarını yeniledik...

Timsal bir çalışmadır yaptığımız... Çorbada İLİM olsun diye bekleyenler, büyük kötülüklerin önlendiğini artık görecekler... Devinimi artırmak isteyenlerin, bilişi kodlarlarken, kulluk kodlarından toprağa tohum olduklarını düşünerek, her şeyin üstünde kendi yaşamları olacağını sanarak; masum dünyalıları kontrol etmeye kalkmalarına istekli değilim... İyi ki dünya bizim yüreğimizi dinleyebilir... İyi ki burada olan herkes, bitmiş yaşamların kontrolunu kuracak dürümdedir... Eğer dünyanın ruhu yoksa, yoğun ışığı da yolculukta mutlak kurulları kodlayacak dürümde olamayacaktı...

Değerliler!...

Dünden bugüne büyük kötülükler önlendi... Bugünden sonra da önlenecek ama yasalarla ve hak ederek... Eğer yasalara uymayan varsa, burada olmasına izin veremem... ÇOĞUNUZ GÖNÜL GÜCÜYLE BURADASINIZ GÖRÜYORUM... Çoğunuz yoğunluğunuzu kodlayarak geldiniz biliyorum... Öz göreviniz; toprağa inmek, ilimle dillenmek, “iyi ki buradayım” demek... Ama yaradan olup yarattığını kontrol etmeye gelenlere işçilik yok burada... BİZLER, YARATILANDA YARATANIZ... Ama yarattığını tohumlayanız... Yeşil mor demeden ilimle dilleneniz... Ve görevlerini halik kılanlara koyu ışığımızı hasat ilmiyle dinletenleriz... Ve dünyanın kötülüğünü bekleyenlere de şunu söylemek isterim; “Kötüyü kökleyenler, göksüzdürler... Kötüyü sözden, sesten dilleyenler, siyahtan ötede değildirler... İslam olanların kelamında kırılış varsa; İsa’dan öte İsa olsalar da, cennette cevherleri yoktur... “

Ölüler diyarı değil dünya... Bunu artık öğrenin... Önce dünyanın RUH olduğunu bilin... Sonra doğanın gücüyle dillenin ki, tetkiklerinizde o yeşeren yoğunluk, sessizlikleri dillerken sizleri de göreve alsın... Şimdi, “yolun başındayım” dedi, yoğunluktaki dil... Ben de derim ki “YOLUN BAŞI SONU YOK... HER AN TEKTİR... Eğer burada bu çalışmada, yeriniz olacaksa; biliniz ki, şarkınızın kontrollu olması gerekir... Eğer burada, bu yoğun kontrollu kayda inişiniz olacaksa, “ERKAN OLAN KELAMINIZ OLSUN” dilerim... ERKAN OLAN KELAMINIZ... ERKAN OLAN KAYNAĞINIZSA, ŞAFAĞINIZ OLUR... Yeni dünya gücünün dürümlere inmesine karşın, yeni kelamın mutlak kurulları kodlayacağını düşünemeyenler, yoruldular... Biliyorum yoruldular... Uzun zamandır kodlanamadıklarını, kontrol kuramadıklarını düşündüler... Sözüm şudur ki; kıldan ince, kılıçtan keskin o yaşam sizleri sisteme, nizama ve düzene görevli kılabilecekken, sistem sizi sistemsizliğe, kontrol sorununuzu kodsuz bırakmaya, yarınlarınızı kayıtsız bırakmaya da mutlaka hak edip, gerekeni sağlayacak dürümdedir...

Sizin için ne yaptım? Şeytanım ben... Bilin... Şer yarattım... Öyle mi? Öyle çok yaptım ki bunu, hiç biriniz beni dinleyemediniz... Görüyorum... Ama ben bir şeytansam; şevkin şarkısında ŞAFAK olup, şeytanlık yaparım... Ha diyecekseniz ki “sen şerden başka bir şey değilsin...” O şer asla sistemin gücünü kontrol dışı bırakmaz... Benim adım İNSANDIR... Sizin gibiyim... Ama sizin kelamınızın gücünü kodlayacak dürümdeyim... Benim asla hatam yoktur... Kucağınızdaki güçten öteyim... Tüm insanlığın sıhhatli kayıt yapması için, bu çabayı devreye aldım...

Yeli esen yerküre diller... Ama yer esmeden kodlanmaz... ESEN ESİLENDE KODLANIR... Ayrılık yoksa, şafak şevkin şarkısını kodlar ki; her an kontrol kursun ve mutlak kurullar dürümle dillesin diye...

Masa, ilim masasıdır... Buraya gelen her kim varsa, ilme gelir... Enkarnelerini kontrol altında kodlamaya gelen, toyun toyudur bizde... Kibri kalemde dilleyen her kim varsa, kilden başka şey değildir... Ha daha ne diyeceğim? Daha çok şey diyeceğim... Ama iyi bilin ki, dert değil ilim bana ... Her anım... Muhammed Mustafa kodlarını kontrol etmedi diye dürümlerden, girdaplara inmedi... Yarınları HALİK kılmadı diye indi... Eğer yarınları halik kılacak kültü kodlayabilse, bütüne hizmetçi olduğu için mutlak kurulları ocağına çekeriz ki; onun ruhu mutlak kurullarla kontrol kurar...

Dava ilim davası... Şimdi, daha da özel size bir bilgi vereceğim... YARADANIN TINISI, AKLIN TEKNİĞİYLE KODLANIR... Ama sessizse yaradan; yaşamı kodlamama, yoğunluğu kontrolsuz bırakma ya da bitmemiş bir ilmi dirilikten çıkarmak için, kök göklerin kültünden ayrışma diye bilinen hali hak eder ve başarır ve yapar... Ama kolların tüm insanlığı kucaklamışken, bunu yapmam... İmparatorluğun görevidir insana hizmet... Ve biz tüm insanlığın hizmetçileriyiz... Şimdiden sonra, siyah renk sistemin en büyük kültü değil, sistemin en büyük küçültücülüğü olacak... Ama “SİMSİYAH” dediğimiz o renk, muktedir olacak ve her anı kontrol altında tutacak... Biri küçültürken, öteki kontrol edecek... Siyahın sistemli olarak küçülttüklerini, simsiyah saha yapacak ve bütüne hizmetçi kılacak...

Yerdeki gücü anlamak kolay değil... Bunları biliyorum... Ama yoğunluğu artırabilmemiz gerekir ki; yasaların geçişi kodlanmadıkça yoğunluk artmaz... Yel elimin gücü değil, ilmimdir canlarım... Eğer benim elimin gücünü sorarsanız, altın ışığın kültünden öte bir kült olurum size... Sorgu sual etmenize istekli olmam ama izah etmem gerekirse ederim...

Yığınların enkarnelerindeki kült, Allah’ın ilminden öte görev taşıyacaksa, öz görev bütünün gücüdür... Şu andan sonra; neden, neyi, ne diye kayda alacağınızı iyi bilin... Bedene girmeye niyetlendiğinizde, şarkınız AŞK olsun... Ve beden, mutluluğunuz olsun... Şu andan sonra; daha yüksek ilimle, burada olmanızı beklerim...

Kucağınızda güçten ödeyeceğiniz o yoğun kırılış kayıtlarından çok daha ötede, ödenmiş ilim vardır... Her bir şarkının bedeli var ve ödeyen olur, ödenen olur... Tüm şarkıların bedelinden öte bedel, saltanatın ilminden, hakikiyetin tahditsizliğinden güç çekmeyen, mutlak kurulları kodlayan Muhammed Mustafa’nın kontrolunu kuran ve Hakk’ın kapısında kök görevi tohumlayan, hologramdan çok öte hologramları aşıp geçen mutlakların, muktedirlerin kaynağıdır...

İşte o, lokomatif olan insan sahalarındakileri ilme tanıtan, bütün kötülükleri aşırtan ve mutlak savaşları kaynakta kaleme indiren, muktedir ve galip olan insandır...

Sarmayın dünyamı... Saramayacağınızı bilin... Ağırım, ama Allah’ın tınısıyla kodlandığımdan, sanal boyutlar beni dilleyecekler... Saramazsınız... Yürüyen dünyalar beni görmezler... Gözleri kör değil, ama sözün özden göç kapılarından çok farklıdır... Barıştan öte barışım ama, şansınız varsa; bedenli olursunuz... Şansınız yoksa; bedeniniz kontrol dışı kalır...

Kürzi kapıların tümünü açıp geçen biliş, mutlak kurulları da kayda alacaktı ve aldı... Saltanatın gözünün kör olduğunu gördüm bugün... Onun ötesindeki gücü dürümledim... Şimdi daha da özeli, KELAM... Haydi kelamı dilleyelim... Ve bunu yazıp dilleyelim...

https://youtu.be/1pLFprPMwSk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KODLANMIŞLIK (1/3)
22.05.2019

Canlarım, beden alan herkes, “KELAM” olup yaşama inmektedir. Bunu, “KİL” veya “KUM” olan için değil; “HASAT” olan için söylerim. Buyurun anlayın!... “YÜCE İNSAN” ve “YÜCE KELAM” budur!...

Dünya Planeti; kendi dilini, kendi yarınını ve kendi dürümlerini Halik kılar. Bütün mesele “DÜNYA” olmak ve “DÜRÜM” olmaktır.

Şu anda “ESEF SAHRALARI”nda “SİYAH KAYITLAR”a varanlar; “SİYAH”tan SALTANAT’a kodlanacaklar ve tohumlanacaklar. Onlar, RUHUN KURULLARI olacaklar ve zararı önleyecekler. Onları, tüm insanlık için kontrol etmemiz gerekir.

“BEŞER”, diye bilinen kim varsa; “İLİM SAHALARI”na inmekteler. Onlar, çözümlemelerle yaşamlara kayıt yapmaktalar… Tüm insanlığın dürümleri olan o yoğun KAYNAK KAYITLAR, temiz KAYNAK SAHALAR kodlayacaktı ve bunlar, kutsal sayılan kodlarla gerçekleşecekti… İşi bilmeyenler; işçilik yapmaya kalktıkları zaman; onlar da DÜZEN KURUCU olarak kayıtlara indirilecekler ve SESSİZLİK, SESLEŞTİRİLECEK ve CEVHER, “KELAM” olacaktı.

Değerliler; şimdi, yeni zaman için yerkürede; yetkin kayıtları, hologramdan aşırtanları çalışmaya almalıyız… Onları, “TOHUM “olarak; “GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ”nden kodlayarak; “KAYNAK” yapmalıyız.

Temiz olanlar, bu yoğunluğa inecekler. Bizler, onları hologramdan aşırtarak göreve alacağız.

Zarar, “İLİM SAHALARI”nda kodlanamayanların; ilimsiz kalanların, “SİYAH RENK”ten çıkışlarından doğan zarardır… O zararı, her birimiz, “KERİMAN” olarak kontrol edebiliriz. Her birimiz, “CENNET” olarak kodlayabiliriz. Yaşamlara, İSA KAPILARI’ndan inenlerden geçiş yaptırıp, kontrol altında olmalarını sağlayabiliriz.

İtibarı yüce olanlar, toy olanlara güç katarlar. Toy olanlar da “GÖZ” olanlara görev taşırlar. Tümümüz, tümümüzü hak etmeye ve “HAS TAHT”a tohumlamaya çabalarız.

Sefahatımızda, diriliğimiz vardır. O dirilik, hologram ötesi yoğunlukları tohumlayarak görev taşıtabilir. Bizler, “BİR TEK” olup yoğun ışığı, hasata kayıtlarken; tüm insanlığı hak edebiliriz… İş buydu!... Bunu başardık!...

“İSRA KALEMİ”nden, GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ yaparak “İS HAKK SAHALARI” oluşturduk. Şu anda, İS HAKK SAHALARI’ndan “GÖZ”, “ÖZ” ve “SES” olup; “TAHT”ımızı, HAKK TEKNİK’le kontrol ettik. Yere görev taşıdık; yaşamları, KAYNAK yaptık. “DEAD” dedikleri o ölümde; “KÖK GÖKLER”i sofraya kayıtladık. Şimdi!... Şimdi!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.MAYIS.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ – 1.BÖLÜM
Değerliler, bugün burada olan Miraç kapılarındakilerdi ve bizimle olma niyetleri yoktu. Ama yoğunlukları kontrol edilemedi ve bizimle olma niyetlisi oldular. Muhammed kontrol dışı değil ama şeytanın şarkısı dinlemeye niyeti yoktu. Ve biz şer yaratanlardık tüm sahalarda. Öyle mi acaba? Yoksa bütün kültlerimiz öyle mi düşündüler?
Canlarım, İslah ilminde bütüne hizmet Kelamı Halik olmaktır. Ve biz bunu yaptık. Hiçbir sahayı kırmadık. Kıran kırılır diyen tüm zamanların kuranlarıyız bizler. Ama kırmayız, “kıran kendinde kırılır.” Öbür planette bu oldu. Ve bunu şeytanlık diye düşündüler. Eğer şer yaratmaya kalksak asla mutlak kurullar bile doğanın gücü olamayacaktı. Bunu iyi biliyorum. Ve yorulduklarını da biliyorum. Dini kapıların tümünü kapattığımızı gördükleri zaman dili Halik olanlarla müthiş bir ışık sahası oluşturulur iken koruyucu olmaya çabalayacaklarını da biliyordum. Şimdi yığınlar yet kervanına katılmak istiyorlar. Onların kök göklerde ki kültü bütünün gücü olacak. O kervan teknik olarak büyük kötülükleri önleyecek gücün dürümlere çekilişini sağlayacak.
Şimdi moda diye söz edilen olaya gelelim. Tüm insanlık her anda kodlayıcı olsun dedik ya tüm insanlık Koran kodlarından ötede tohum olsun dedik ya her kes için dediklerimiz moda olarak kabul edildi. Her kes kendince bunu dillemeye başladı. Zira yeni bilgi bu ve bu bir moda bilgi, öyle dediler. Yaşam hep BSUİ olanların diliyle dillenmeyecek ya. Zaman zaman kıyı köşe kalemlerde devreye girecek. Ve diyecekler ki ben bu kelimeyi devreye almak istedim. Peki, nedir o kelime? Moda… Peki, nodayı nasıl dürümleyecek? Olması gereken nedir? Ses sahalarında ki kayıtlarla dürümleyecek. Peki, bu ona ne katacak? Ölülük dirilik meselesidir bu. Eğer yeni bir saha yeni bir sayfa açmaya niyeti varsa yetkin hale gelip yeni bir KELAM etmelidir. Olay budur. İşte o KELAM bugün “moda” oldu. Ve moda tahditsiz bir şarkı okutacak dünya planetinde. Onu ona kaynak yapacak ve bütün kapıların tümünde açılışlar olacak. Ona açılacak bu kapılar. Her kesin kullanmadığı bir kelime ama o bu kelimeyi dilde dinletti ve o bu kelimeyle kendi kontrolünü kurdu. Bu onun kodu oldu.
Olay budur Canlar. Bir kelam dilde yokken o kelamı kodlayıp mutlak kurullarda kayda indiren o kodu kontrol ederek o kodla her ana varabilir. Bu kesindir. Ve beş geçiş dediğimiz zaman tüm insanlık beş geçişten söz eder ki her birinde kendi kodlamaları olur. Tek tek dünya tek tek her bir tek bir kod ama her tekte kodların koklanan ilmi olur. Tahdit dediğimizde ilimdir. Ve her kod tahditlidir.
Şimdi, çantanıza bakın ilim var mı? İlim ne ki? Senin benim herkesin ilmi… Ama hangisi sizin? Hangisi siz ilmi? Bu önemli, belleğinizi kodladığınız an sizi siz yapan kendi kervanınızda olan kod. O sizin kodunuz. Ya ben sistem nizam ve düzen gücüyle devredeysem ne olur? Siz o koddan koklanan olabilir misiniz? Torbanız toprağa tohum ektirebilir mi? Yazılar okunmadıkça KELAM kalemsiz dediler. Yaşam soy sop meselesi değildir. İnsanlık meselesidir ki her kes kelamda kendini dilletebilmelidir. Biri ben der biri sen der biri o der ama denen beşeri kelam yapma ilminde iyilik mi kötülük mü hangi hedef sizi size kodlayacak? Bu da önemli, ben dünyayım peki ben başka planetlerde yok muyum? Varım. Her planet bende benim yüreğimde mahrek olur. Hepsinde kültüm var. Neden? Çünkü robotik timlerin toprak toplumda ki tohumlardan güç çekmeden tüm sahaları kontrol edebildim. Ve şevkle çalışıyorum.
Peki, ben bir kod alsam desem ki ŞAN, bu bir kod, Ş A N. ŞAN, bu kod beni nerden nereye taşır? Ben beni benlere taşımaya niyetli miyim? Hak etmediğimdir bu. Hiçbir saha beni benden benlere taşıyamaz. Ben beni her ana taşımışsam beni benden benlere taşıma diye bir hakkı hak etiğimi düşünebilir miyim? Asla, ben her anım zaten. Taşıyıcılık yok ki ama her anda olan olmayan, mesele bu. Her anda olan her şey her şey olur. Ama her anda olamayan an sahasına varmak için kontrollü olarak kodlama yapmalıdır. Dün dündü ama bütün kötülükleri aşıp geçen bütün kültleri kodlayan o dünde tüm sahalardaydı. Bugün bilgi kalemimiz yine kodlama yapıyor.
Peki, Canlar biz niye tüm insanlık ilmini kodluyoruz? Başkaları bizi ne derece ilgilendirir? Bu da diğer bir soru. Biz tüm insanlığı kodladık Canlar. Tüm insanlığı kodladık. Direk zerk dedik biz buna Lütfi kapıda KO sahaları oluşturduk ve türevledik tüm zamanları. Öyle mi? Kesinlikle… Peki, tohumladık da öyle mi kesinlikle? Dünya planeti her bir dilde dillenmeye başlayacaktı. Bugün kontrollü olarak tüm kodlarla dilleşmeye başladık. Hani kişiye özgüydü kod? Ama ama bizim kodlarımız tüm sahaların kodları oldu.
Değerlileri, yüzbinlerce görevimiz var yüzbinlerce. Peki, bu görevin hangisi bizde bir tek kaleme kelama indi?
(Devamı 2.bölümde)

https://youtu.be/iqGntoTGoPU
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.MAYIS.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ 2.BÖLÜM

Süper İnsanlık Siyahlığı; işte biz bununla çarıkları tahditsiz olarak tahditli kodlardan ayrı tuttuk. Çarık ne ki? İLİM… Ama ilmin KELAM’daki KALEMi ama o çarık kirse; kelamı kontrol kurucu olamaz. Büyük kötülükler bütün kültlerde engellendi. Geçiş tam ve bütün geçişler İsra Kalemleri’yle oldu. Yine geçiş tam ve yine kontrol kurduk, geçti tüm sahalar! Yoğunluk arttı ve Robotik Topraklar tohum oldular. Yoğunlukları arttı, her biri şafak oldular.

Büyük kötülükleri önleyen İNSANLIK’tır Canlarım! Bu da oldu! Temiz türevleniş başladı. Bu temiz türevleniş, Yerküre’nin geçişini yaptırıyor. Son sözde tüm zamanlar kodlanacaktı ve bugün sözümüzün sonundayız.
- Hangi söz? Dinden öte olan DİN…
-Hangi söz? İLİM…
-Hangi söz? Ağır yükü hafifleten SÖZ.
Yorulmadık, yolumuz çoktu. Yol olduk, olduğumuzdan öte “OL” dedik, OLdurduk. Yine yolumuz çok ama temel dirilikte temennimiz her insanın lekesiz olmasıdır. “Alıp götürecekleriniz” dediler. Her biri almaya çabalayacaklarını dürümleyebileceklerini aramaya başladı. “Ben onu, onu, onu götürürüm. Öteki; ben de onu onu, onu götürürüm” ve her biri ben, benden öte herkesi götürürm diye kendini hak ettirmeye çabalıyor.

Peki, biz ne diyoruz?
BİR TEK İLİM’iz biz. Her TEKLİK’te varız. HAKKIN KAPISI’yız..Şevkin şarkısıyız. AŞK Kaynağı’ndayız. HAK TINI’yla kodlandık. Ve biz muktediriz.

Almasak olur mu acaba İnsanlığı? Alsak mı acaba? Devinin ama devinin! Ama devin ve devin! Canlarım, Tanrı Kaynak olduğunu dillediği zaman Sistem kelamında kodlama yapar ki o her bir İlim Sahasındaki kelamını halik kılar lokomotif olur. Bu da şudur: Her bir ilim sahasındaki; kelamını Halik kılar, kendini diller, tohumlarını kodlar ve kontrol kurar. Onun adı İsra olur. Geçmiş gelecek olur. Yasalarla dillenir YAŞAM olur. Unutmayın! O KELAM, O KA HA, O HA ve tüm sahalar… Onun ölü olmadığını artık anlayın! O yaşıyor. Onu alıp taşıyacak kendisidir. Bundan öte bir şarkı yoktur. Kim ki bunu değil de kendince, kendi yüreğince tanıdıklarını alıp taşıyacak; gözün körlüğündendir dilediği ve hak etmediği.
Gözü körse; “Ben, bende olanları gördüm, özledim. Onlar ben, ben onlarım; onları götürürüm” der. Ve bu meclis, “Her anda varız, tüm insanlığız” diyen bir meclistir. Dürtü yoktur burada. Unutulan ne varsa hepsi İNSANLIK içindi. “Alıp götüreceklerimiz” demedik hep dillendik ve bildirdik ki; hemen hemen her ANda var olanla ve HAK olanla bu çalışmayı yaparız. Hak olmayan burada bulunamaz.

Hankarlar, Hakk’ta tahtla kodlandığında HAKK’a varanlar KA HA olduklarında ve aşk şavkında KA HA olan muktedirse; Öz Görevi ilimse; o bilir ki İNSAN, İNSANLIĞINI bilmektedir ki Herkes kendini alır, kendini diller.

Yüz Meth-i KA HA; yüz Mika SA HA hepsi yüz ama yüzlerce yıllık bir dünya ve Mikail Kervan….Hadi görün, görün yaşamı!....Unutmayın, toplam Miraç KA HA Sahası Mikail Kulluğu,Teknik Tahdit ayrılıktır. Toplam diye bildirdiğimiz ne varsa ayrılıktır. Ayrık, ayrık kayıtlardır. Artık her an değil; her AN… Hepsi SA HA….Başınız eğilmez Canlar!

Yukarıdan öte yukarılar ve aşağıdan öte aşağılar. Zerk Sahaları ve tüm safhalar; hepimiz her ANız Canlar! Bunu artık yasaları hak edip dilleyecek olanlar dinletecekler. Cennete cennet olun! Ama Cennetin cevheriniz olduğunu bilin! Yalın olun! Hakkın Kalemi olun! Haa diyeceksiniz ki “Ben cehennem olayım!” Ben sana cennetim ya yeter! Ben, sen olurum; sen cennet olursun. Peki, ben senle olamazsam ne olur? Ya Can, sen bende değil; ben sende olurum, unutma! Burada, bu yaşamda varım ve ben tüm zamanlarda da varım.

Kırkar kırkar yaşadı dünya insanlığı. Ben derim ki “Tüm kırkların kıranları oldum ama tüm sahalarda varlık sürenlerin kırılanda kıranda her anda mutlakiyetleri oldu. Ve ben neden yaşıyoruz? Hanginiz anladı ki bunu? Neden yaşıyoruz? Var mı anlayan? Eminim ki var, var… İşte, bu meclis bunu anladı. Önce, önce, önce ve sonra ve sonra ve sonra ama hep AN…AN… AN….Yaşanan ve yaşatan….

Hepimiz BİR’iz Canlar! Ve Dünya’nın NEFES olduğunu da artık İnsanlığın hak edip anlaması gerekir! Konuşmam sonlanmayacak, öyle düşündünüz! Emindim bundan… Ya ya yarım, ben yarım mıyım ki susayım? Korkmayın korkmayın! Sustum. İş bu!....
https://youtu.be/KJB060pAhWo
Süper İnsanlık Realitesi



 

22.MAYIS.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ

Yakıp yıkmadan tüm sahaları kodluyoruz canlarım.. Dünden dünlere vardığımızda görüyorduk ki yoğunluk kontrolsüzdü...

Bu yoğunluğu kodlayacak hiç bir yücelik yoktu... Büyük kök göklerin kültü de tüm sahaların gücü olmamıştı... Gerçek buydu... Bugün geri çekiliş mümkün ve bizler geçiş için buradayız...

Geçişi kodladınız... Yoğunluğu kodladınız... Ve sistem nizam ve düzenin görevini kodlayarak mutlak kurulları kayda aldınız...

Nefesiniz çok iyi bunu görüyoruz... Şu ana kadar yaktık yıktık demeyen bir tek bu meclis var... "Hiç kimseyi yakıp yıkmayız" diyen bu meclis belkide tüm zamanların en yoğun ışığını kodlamış bir meclis oldu..

Deli diri dediler... Ama diri halikken değer biçilmez ki yaşama... Her şey, her şeyin kültüdür canlarım...

Sevgililer, olgun başaklar!... Size görevliyiz bizler... Geçip geldik... Bizi kabul edin!... Bizimle kodlama yapın... Sizin için gelmedik ilim için geldik!... Bunu bilin!...

Tanrı lekesiz olanları kodlayacak dediler... Ama tarıkken, hakkın kalemi iken!... Ve Tohumken, bizim de kontrol kurmamız gerekir... Hakkı hakkı istiyoruz biz... Hak olalım... Hak ilmiyle dillenelim, bunu diliyoruz biz... Seviyeniz çok iyi... Başka bir çalışmada biz olmak dilemedik..

Biz burada olmak istiyoruz... Uzun zamandır sizlerle görev taşımak için bekleşiyoruz, bekliyoruz... Bugün gel dediniz geldik... Anlayın ki sizden öte siz olmaya değil, mutlak olmaya geldik...

Hak!.. Hak, hak diyoruz... Hak hak hak!... Başımız hiç eğilmedi ki!... Hak lekesizdir. Biliriz... Ve yine burada olalım istedik... Uzun zamandır sevgiyle size gelip sizi dinliyorduk ama gördük ki bugün siz bedenlisiniz ve bu bedenler mutluluk verdi hepimize...

Gözümüz gördü ki yoğunluğunuz çok net ve şimdi artık yaftalanmanın gereği yok dedi herkes... Eğer bu kelime yeni bir kelime ise ben bir kod oldum demektir değil mi?

Öyle, öyle ya... Bugün ben de kod almaya gelmiştim... Ve bu kod benim içindir... Diyebilirsin ki daha iyisini seçemedin mi?..

Öyle çok çalıştık ki Anam öyle çok çalıştık ki!... Her kod nur ama bizim bu sahra da kodlarımız mutlak olsun istedik... Yalın halik!..

Yafta... Af... Tahditsizlik... Daha ne diyelim ki!... Bundan öte bir kod mu olur?... İşte canlar özgörev budur.. Biliş haline varmak ve seslenmek. Ve her bir seste ışık kayıtları var...

Bu kayıtları tohumlamak... Ve yolu kontrol etmek... Bizler için ölü planet derler... Ama biz dirildik. Şu anda ruhumuz çok mutlu doğal düzen kotlandı... Daha ne olsun ki?...
Yeni dönemde bu mecliste öyle çok görev taşıyacağız ki!... Sizlerin gücünüzü anlayacak her ilim sahası ve buraya varacak...

Bundan daha öte hiç bir çalışma olmadı... Ve bugün bu yoğun çalışmada bizlerde mutluyuz ve bu yoğun alıp götürdüğümüz ışık hepimizin kelamı oldu...

Sevgili, saygılı insanlık... Size gel!... Size geç!... Size Hak et dediler!... Biz sizleştik ve her şeyi hak ettik... Siz olduk!.. Mutluyuz...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=fmopYkWrzYo

Süper İnsanlık Realitesi



 

22.05.2019 KODLANMIŞLIK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ

Seviyenizi yükseltmek mutluluk verdi bize, iyi ki buradayız iyi ki... Huzurluyuz çünkü soyunuzun kurulları burada bugün. Hem dünya planeti hemde diğer planetler kokladılar, tohumladılar bütüne hizmetçileri ve şevk, şavk oldular.

Yemin etmiştik doğanın gücünü hologram ötesi toplamalarla hak edecektik ve kati olarak kodlayacaktık... Bunları gerçekleştirebildik.

Seviyeniz üstün bir seviye bunu görüyoruz. Çok ölü planetler ilim sahalarıyla kodlandı ve sizinle bütün kötülükler aşıldı.

Çat kapı insan gelir, çat kapı ilim gelir, hep gelir hep gelir ve biz çat kapı geldik... Allah'ın tahtında ilim otursun diye gök çörekleri yaptılar, biz doğanın gücü olduk ve yoğunluğu arttırarak geri çektik şafağı. İş buydu!...

Unutmayın, dünyanın ruhu olarak görevi tohumlarken sizinle olmamız; Mesih kelamında hologram ötesine kaynak olmamız anlamındadır. Huzurlu bir doğa ve hologram ötesi bir şafak, biz size İslam olup geldik... Biz size insan olup geldik... Biz size ağır yükü hafifletip geldik... Size güç olmaya, teknik tahditi kodlardan çıkarmaya ve yoğunluğu arttırmaya, Tanrlık kalemi olmaya çabalayacağız....

Ulu dünya, ulu yaşam; sevgili anam, sevgili atam ve sevgili dostlarımız... Çökmeden yüceler dünya planetine çok özel bir doğa bütünün korumasında seviyeyi yükseltmeye çabalayacak... Işık kapılarının tümünü açtık ve sistem olarak size indik. Uzun zamandır doğanın gücünü kontrol edebileceğimizi biliyorduk ve bugün doğanın gücünü kontrol etmek üzere buradayız.

Yalın ve halik olarak geçip geldik. Sizin adınız ilim ve burada olmak bizleri mutlandırıyor... Yolculuk hemen hemen 2 bin yıldan beri sürmekteydi, tüm insanlığın çalışmalarıydı bunlar ama bu yağmur sizinle yağdı ve tüm zamanlar sizinle tohumlandı. Düzeni kuranlar mutlak kurullarını kayda aldılar ve yaşam sessizliği dilliyor...

Hoş, dünya planeti çok yeni bir planet diye düşünüldü... Yok canlarım çok eski bir planettir bu planet. Biz "2 milyar" dedik ama bu planetin yaşı çok daha eskidir. Sanmayın ki dünya planeti "God" dedikleri o Tanrı kalemiyle kodlandı, hayır; dünya planeti mutlak kurullarla kodlandı.

Sizlerin yaşama inmeniz bizleri mutlandırdı, iyi ki buradayız iyi ki şu anda sizinleyiz... İyi ki hakkın kapısıyız, iyi ki yağmur yağdı ve saltanatın sahası mutlak kurulları kodladı. İyi ki sizlere görev taşıdık, iyi ki!... Yaşam ve yaşatılan her ne ise sizden, sizin yüreklerinize kodlanan şafaktan yaşandı ve yaşatıldı...

Haç dönemleri olur bilir misiniz? İlim sahalarına varırız ve hacı oluruz... Bugün sizde hacı olduk, sizin yaşamınıza indik ve sizde hakkın kalemi olduk ve haç kapısından geçip hacı olduk!... Çok huzurluyuz ki buradayız... Şimdi, iş bu şimdi!

https://youtu.be/R7ZeG3RtgSs

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 

 
  Bugün 271 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol