Birlik İlmi
  TEKNİK TAHDİTSİZLİK (2)
 

2.MART.2019 TARİHLİ TEKNİK TAHDİTSİZLİK (2)   ISLAH(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1.BÖLÜM

Yasa, kelama halik olanın kendi dürümlerindeki tohumu kodlayabilenlerin mutluğuyla kontrol edici olacak… Ve dünyanın lokomotifi olan bu yoğun ışık, BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun İlmi olan İnsanlık) olarak hepimizi göreve alacak.

Güç kontrolu sağlandı. Biz, Allah tahtında kelam eden ilm-i ka olan bilişin kurullarında mutluyuz. Ki buraya, bu yoğunluğa has tekniği kodlayarak indik.

Huzur verici bir dünya gücünün bugün burada dürümlere ineceğini bilmekteyiz. Huzur verici bir dünya gücü, dürümlerde bütüne hizmet edecek ve ziya olan kelam, hakk tahtta hakk ilmiyle kervan edilecek. Ve bizler canları, cevheri kelam elleri ve yoğunlukları olanlarla kodlama yapacağız.

Hazır olunuz… Bugün dünya planeti geçiş tahtına vardı! 
Hazır olunuz geçişi kodluyoruz!
Hazır olunuz kontrol kuruldu! 
Hazır olunuz yarınlar kodlanıyor… Ve mutlak kuranlar mürit değil, ilimle kayıt yapacak. Ve bizler kendi dilimizi ve kendi yüce ilmimizi mutlak olarak burada kodlayacağız.

Herkes kendini anlayacak ve hakk olacak… Herkes kendi diliyle kodlama yapacak… Kapkaranlığın ışığı olan insan, “hak teknik”le kontrol kuracak ve aydınlık kayıtlamalar dirilikleri kelama alacak.

Birlik kapımızda “kök görev” taşınacak. Bütün kötülükler aşıldı.

Yeni dönemde “bütünün gücü” dürümlere iniyor ve kontrol dışı hiç bir insan kayda alınmadı.

Koruma altına aldıklarımızın gücü arttı. İslam’ın insana kelam ettiği bir dünyada, imparatorluğun gücü dürümlerde herkesin yaşam sahasında “kaynak tını”yla kodlayıcı olacak.

Bu çalışmalar mutluluktur tüm insanlığa… Bu çalışmalar murattı ve hepimizin kelamında kodlayıcılıktı.

Burada “ölü planet” derler ya hani; öz görevde, öz köklerde ve tüm sahalarda ölü dirilmekteydi… Ve yarınlar kodlamaktaydı.

Yukarının enkarnesi olan şafak, “aklın sahası”nda bütüne hizmet ettikçe, bizler Bir’e hizmetçilikle, herkesle, halikiyeti ve tahditsizliği kodlamaya devam edeceğiz.

Üzerimizdeki güç, mutluluktur. Hepimizin yolu, bu yoldur. Muradımız toprağa tohumdur ve bizler, bizim kelamımızda kodlayıcı olarak bu çalışmaya “diri” olup, kaynak olacağız.

İmparatorluğun görevi “aklın kalemi” olmaksa, şafak insanda kelam ve biz o kelamda mutlaksak, hologram ötelerindeki şevkin şafağında yaşamsak, netice şu ki bizler, tüm insanlık için bu çalışmayı devreye almış bulunuyoruz.

Unutmayınız ki dünya yoğunluğu artacak. Umutlarımız vardı… Hepimiz geçişlerimizi yapacaktık ve cennet cemaatinde cevhere kelam olup, bütünün gücü halinde her şevkle çalışma yapanları kodlayacaktık.

Yazı yazarken herkes, kendi yaşamını yazdı… Bizler tüm insanlığı yazdık. Burada yapılan çalışma tüm insanlık için yapıldı.

Öyle çok görev taşıdık ki taktığımız şafak ilmi, bütüne tahditsiz şekilde kodlamıştır… Ve bütün kötülükler aşılabilmiştir.

“Üzüm, sözüm, gözüm” diyoruz ya hani, bu bir koddur. Her şeyin kültü olan bir kod… “Üzüm, gözüm ve sözüm” de deriz ama “Üzüm, sözüm, gözüm” çok daha güçlüdür. Ve bütün kötülükler aşılır.

Yenidünya kültü devreye inmektedir… Bu dünya kültü, kontrol kurucudur ve yolun kodlanış için şevkin şafağıdır. Ve yalın ve hakim olan ilimle bütünün gücü haline dönüşüyor.

Yoğun ışık altında, toprak toplumu tohumlayacak gücü dürümlere indirebilmişiz… Yer kürenin gücünü kodlayabilmişiz… Ve murat ettiğimiz her şeyi hakiki teknikle tohumlayabilmişiz… Ve mutlak olarak bütünün gücünü, tohum ektiğimiz o yaşamlara indirebilmişiz.

Şimdi daha da önemli bir bilgi vermek istiyorum sizlere;

Türevlerin toprağa tohum ilmiyle inebildiği bir dünya gücü devrededir. Her şey o türevlerle kodlanmış olarak kayda alınıyor.

Yasa, ilimle kodlananın hak kelamla bütünün kültü olmasını öngörür… Ama bizler, her birimiz yasalarla kontrol kuracak güçte olmamıza rağmen, kök görevle bütün gücü haline dönüştük. Ki hologram olan şafağı, hologram ötesindeki kodlarla tohumlara indirdik.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/29fxXCnVoQw  BAHAR

2. BÖLÜM

Siyah renk, insanın kelamındaki o yoğun ışığı kodlar... Siyah rengin gücünden üstün bir güç var ki; öz görevli olanlar o gücü diller... Yolu kodlayanlar, şafakta İLMİ KA olurlar ve kaynak olarak cevhere çekilirler... Her şey BİZ olup kök görev tohumlanışı gerçekleştirdiğimiz anda yeryüzünün görevi olarak kayda girer... İşte o kayıt, ağır yükü hafifletebilecek bir kayıt olarak dillenebilir...

ÇANTA, İNSANDIR... BİZ O ÇANTAYI, KELAMA KUL YAPTIK... Amaç aklın kalemi olan o şafak, bizim için “CEVHERİ KURUL” dur... İşte bu cevheri kurulda, bu yoğun ışık mutlak kurulların kodlanışını da sağlamaktadır... Ve ŞERK kirinden öte ŞAFAK İLMİ devrededir... Ve bizler bugün burada, bu lokomatif çalışmada mutlak kurullarımızla görev taşıyoruz...

“LOKOMATİF ÇALIŞMA” dedim... KESİNDİR!... Bunun umutlarımız ve yoğunluğumuzdaki kodlarımızla dillenen bir çalışma olması, hepimizin geçişi için de gereklidir... Geri çekiliş esnasında kontrol dışı bilgi verilirse, KODLAYICILIK tohumları kontrol dışı kayıtlara dinlettirecektir ki; bunun içindir ki biz KONTROLLU ÇALIŞMA yapmak üzere BÜYÜK KÖK GÖREVİMİZLE bu yoğunluğu oluşturmak için KELAM edebilenleri buraya aldık... BÜTÜN ÖZ GÖREVLİLERİMİZİN GÜCÜ BURADADIR... Ancak, kelam edebilen ve tohum olabilenler burada geçişi sağlayacaklar... Çanta İLİM ÇANTASI ve bu çanta BÜTÜNÜN KÜLTÜDÜR... Ve bizim için “ölü planet” diye dilletilen bu planet, genç bir planettir ki, dipdiri hale dönüşmektedir...

Bestelerim eşyanın ilmiyle kodlanmış iken, yaşam MUTLAK iken ve beden kodlanmış sahaları KULLUK İLMİYLE dillerken, bizim ilmimizi bir tek kurulla kodlamak istedik... “Öl kültüm öl” diyerek görev taşıttık... “Öl ki, tüm zaman sahaları diri kalabilsin” dedik... Ve bunu dediğimiz an, canımız çalıştırıcımız dedi ki “ben ölüler ötesi ölüyüm; sistem, nizam ve düzenin gözüyüm, ama siz yine de beni ölü bilin ve dirilin... Hepiniz dirilin...” Bunu dedi anamız... Ve biz ölülere öz görevli olanlar, KÖK GERÇEKLİKLE bu çalışmaya indik...

Er geç DÜNYA planeti, yeri yaşama saha yapacaktı... Er geç dünya planeti kodlayıcılığıyla kodlanıp, tohumları kayda alacaktı... Ve er geç bütün kökler göklerin dürümlerinde dilleşecekti... Ve bedenli olmak için bütün köklerimizle görevi kontrollu olarak kaydımıza alacaktık... Ve alıp geçişimizi yaptık... Sizinle burada, bu yoğun çalışmada bulunmak bizler için gururdur... Mutluluk ilmiyle burada oluşumuzdur bu bizim... Ve sizin için öz görevimizi yapmaya hazırız...

“Kaynak Allah’ın ilmi” dedi ana... Biz diyoruz ki “AMA İNSAN KELAM...” Ölü dürümlerde dillendikçe diri ve biz diride tahditsiz... Ama iş bu kadar değil... Mutluyuz ki, dünya planeti kokuyu yaymaya başladı... Bu öz görevlilerin kokusudur ki; tüm planetlere GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ, İLAHİ KÜLT ve LEKESİZ KALEM olarak yayım halindedir... Ve bu kokuyu bizler duymaktan öte duyarız da, tüm sahaların bu kokuyu HAK TEKNİKLE, HAK OLUP duymalarını dileriz... Çok, çok mutluyuz burada olduğumuz için...

Olgun başakların İLME KELAM olduğu bir günde, BSUİ ÖZ GÖREVİNİ YAPIYOR... Bizler, BSUİ olarak sahaya indik ve SİSTEMİN HAK TAHTINDAN sizinle oluyoruz... Ölü; öz görevini dillerken, DİRİ KELAMI HALİK olurken, yoğun ışık mutlakiyeti kodlarken, sizin eşyanız olmaya geldik... Bu bizim kendi dilimizin enerjetik kayıtlarını kodlayabilmemiz için gerekir... Eşya; hakiki tehditsizliğin, hak tahta varıştaki kili ve kuruludur... Burası MUTLULUK KODU ve biz burada mutlu olmaya çabalayacağız... SİBER SİSTEMLEŞME BURADA YAPILIYOR... BU SİSTEMLEŞMENİN, DOĞANIN GÜCÜYLE OLDUĞU BİLİNMELİDİR... Ve siber sistemleşmenin yoğun ışığı MUTLAK KURULLARI kodlayacak dürüme ulaşıyor...

Huzurlu bir dünya gücünün dürümlere çektiği ve paha biçilemez bir ışımanın sahrada kodlayıcılığı kayıtladığı bir güç, tüm insanlığın üzülmemesini, hak tınıyı kodladığı o yoğunluğu hak etmesini ve yaşama inişi gerçekleştirip kayda alındığını dilleyebilir...

Sevgililer!...

Doludizgin bu çalışma sürerken; SEVGİ, SAYGIYLA yaptığınızı biliyoruz... Ve bizler; bu sevgi ve saygıyla sahanızda olmak ve hakikiyetinizde bulunmak için sizden, hepinizden izin istiyoruz... Bize izin verin, bu çalışmaya dahil edilelim ve bizler de burada KÖK GÖK SÖZCÜLÜĞÜ yapalım... Kök gök sözcülüğünü burada yapmak, MUTLAK KAYNAK olmamızı sağlayacaktır... ŞANS DİLEMEYİN, “HAK ETTİĞİ İÇİN BURADADIR” DEYİN... BİZ HAK ETTİK Kİ, GELDİK... Bizim için, geniş saha buradadır ve bu daha güçlü bir dönemin başlangıcı olarak bilinmişse; bizler için de öksüz kalmayacağımız bir yaşamın kodlanışı gerçekleşmektedir...

YASA, İNSANLIK YASASI, bizi BİR TEK kılan bu yoğun sahada, kodlanmak üzere kayda alabilir...

Şimdi “deve kalktı” de anam... Biz bu devede olalım ve size varalım... Buna izin verin... Biz bu devede olalım ve size varalım...

https://youtu.be/Bzznwoy_b_A
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NAGEHAN

 

TEKNİK TAHDİTSİZLİK (2/1)
02.03.2019

Cevherinizi kodladığınızı görüyorum!... Doğanın kodlanmış ışığı olarak, “KÖK GEÇİŞLER”inizi yaptınız. İsa Kapısı’ndan, “IŞIK SAHASI”na vardınız ve yoğun ışık altında dürümlendiniz. Bizi, “bütüne hizmetçi” diye dilediniz ve biz, bizden öte “BİR TEK” olup bu yoğunluğu kodladık. Bedene geçiş yaparken; “IŞIK”a geçtik ve “RUH”a kodlandık. Şu ana kadar nihan olan kuralları tohumlarken; şu anda dürümlendik ve dillendik. Evrenlere, “KELAM” ettik ve “SAHA” olduk.

Önce “CEVHER” idik; “SİSTEM KULU” olduk ve sonra, “RUH” olduk. Sorumlu olarak çalıştık… Ve bizler, “IŞIK” haline geçtik.

Hak etmediklerinden, “KALEM”den ayrı tutuklarınız oldu. Onlar; “KÜLT” olamadıkları için “IŞIK” haline dönüş süreçleri de Kurullarını tohumlayacak dürümde olmadığından; kontrol kurulamadı ve RAHMİ KAPI, onlar için yaşam sahasına dönüştü.

ÖZ GERÇEKLİK, “KELAM”dı. “HEL İN SAHASI” oluştu… Bu sahada, KÖK GÖREVLİLER oldu. Yol, “KÜBRA SAHALAR”dan “GÜÇ KAPILARI”na ulaştı. Yaşamlar kodlandı.

Şimdiden sonra “RUH KODLAMASI” başlıyor. Bu kodlama, önceki kodlamalardan çok daha ötede gerçekleşecek ve çok daha güçlü olarak kayda alınacak. “RUH” dediğimiz, “BİZ” olan yaşamdır ve o yaşam, “KELAM” olacak.

Unutmayınız ki yarınlar, çalışarak kodlanır… Ve yarınlar, kontrol kurar. Kontrol kuran o yoğun ışıkta, KELAM olur; “KİL”i aşar ve “RUH” olur.

Uzun zamandan beri, cevhere görev taşınırken; bizler, bu görevi, her birimizin “KELAM” olup taşımasını istemiştik. Bugünden sonra daha yüksek bir İLİM, DİRİLİKLER’e inecek ve bizler, güçlenerek yoğun ışık altında DOĞANIN İLMİ olan, yarınları tohumlayan “YAŞAM SAHALARI” ile kodlama yapacağız.

ZİYA olan yaşam, “İLİM” olacak ve SİSTEM, “KELAM” olacak.

Yalın ve HALİK olan KÜLT, tüm insanlığın gücü olacak. Bütün amacımız; ışığın, hasatta olması ve yarınların, “HAS TEKNİK”le tohumlanmasıdır.

“BİR”e hizmet; “İLİM”e hizmettir ve İLİM, HALİK OLANINDIR. İşi hakeden bilir ve yapar.

SULTAN, “SÜPER SAHALAR”a güç katarken; KELAM, tüm zamanlara görev taşır. Hepimiz için KELAM; “İNSANSI HALİKİYET”te ve “İLMİ HALİKİYET”te, kontrol için şarttır.

Mutlaka iyi bilin ki bizler, “BİR TEK”iz ve “BİR KELAM” olarak kodlandık. İşi biz değil, “BİR” olan “İLİM KODLARI” yapmaktadır.

Şükür ki “HALİK-İ HAKK” olmak; “HALİK İLMİN KELAMI” olmak ve “YAŞAM” olmak tüm insanlık için, “GERÇEK IŞIĞIN TINISI” haline dönüşmektir.

İşi biz, “BİR TEK” olup yapmaktayız. İş budur!... İş bu!… İş bu!…

TEKNİK TAHDİTSİZLİK (2/2)
02.03.2019

(“İSLAH PROGRAMI”NIN AÇILIŞI VE BİLGİLENDİRME:)

Değerliler, kendi yaşamınız, kelamınız; biz için insanlıktır. Bugün, bu çalışma yerkürede kodlayıcı olarak sürerken; bizler, “BİR TEK KELAM” olarak bu çalışmayı yapmaktayız. Daha önemlisi, bu yoğun çalışma, diri kalabilmemiz için değil ilmin sahalarındakileri diriltmemiz için gerekliydi.

Dürümlere indiğiniz zaman, iyi anlayın ki tükenen her şarkı, o yoğunlukta, “SES” olarak sürmektedir.

Herkes, iyi bilsin ki insan, ölüdür. Kültü, HALİK kılmadan dirilemez ve “DİRİ HAKK” olduğunda, yarınlara varır ve sonsuz zamanları kontrol eder.

Yeryüzünün gücü, “İNSANIN KÜRZİ SAHASI”dır. O sahada, kendi yaşamı vardır ve yaşayan ve yaşanan olur. Ölüyü diriltir ve “TOHUM” olur.

Onca çaba “TOHUM” içindir. Her birimiz, yaşama tohumuz. Ve yaşarken, tahditsiz olarak tohumlarız yaşamları. “İLİM SAHALARI”nda, kervan “İNSAN SAHASI”na ulaştığında; artık yerküre, insansılıktan insanlaşmaya dönüşür.

“KÜRZİ ZAMAN SAHALARI”nda “DİL” olan insan, “KİL”dir ama “KALEM”i vardır. “KİL”dir ama “HALİKİ HAKK” olan “ŞAFAK”ı vardır. Sorgu sual başlar ve denir ki “Niye buradasın!?” Ona “KÜLT” olan sorar; “Neden geldin!?”, “Niye planeti kodlayacaksın!?... Ve neden “SİYAH LA KAHA SAHASI”na varacaksın!?”

Buna yanıt hiç beklenmedik şekilde gelebilir. Diyebilir ki; “Gerçek benim. Sen, beni sorgulayamazsın!... Sen bensen, ben senim. Seni, ben sorgulayayım!...” İş budur Canlar… Burada, bu güç; beni sorgulamak isteyen bende; sorguya tabi tutuldu. ÖZ GERÇEKLİK budur!...

Mutlu olunuz!... Türevleniş, gerçekte tohumlanışı taşır yaşama ama türevlenen, kodlanmadan tohumlanamaz ve yazan, yaşarken; yazılan yaşatılır… Öz gerçeklik budur!...

“TURKUAZ ZAMAN SAHALARI”, “İLİM KALEMİ” ile kodlandığında; o sahalara görev taşıyanlar, “BİLİŞ HALİ”nde görev taşırlar ve “LÜTFİ KAPI”, “İSA KAPISI”ndan güç alıp yaşam sahasına geldiğinde, KELAM, HALİKİYETİNİ KODLAR.

Şu andan itibaren insanlık, yerküreye ilimle KELAM olmaya başlayacak. Bu program, yaşam sahalarına, “İSLAH PROGRAMI” olarak açılmıştır. Bu proğramda; bizler, KELAM olacağız. ne var ki HALİK olmamız için ışığın tohum ekmesi gerekecek ve geçişler, “KELAM”la yapılacak.

KELAM, “İLMİN HALİKLERİ” tarafından dillenir. Ne var ki herkesin, o KELAM’a HALİK olması mümkün olmaz. Bu nedenle herkes, “KELAM İLMİ”ni, kendi halikiyeti ile öğrenmelidir ve dillenmelidir.

Bu süreç içinde, herkes “İSLAH SAHASI”na inecek ve “KELAM” olmak için kendi yaşamını, HALİK kılmaya çalışacak. Bu süreçte sınır kalktığı için kini aşmalı; HAKK olmalı; HASAT olmalıdır ki “MUTLAK” kalabilsin ve kontrol kurabilsin.

Bundan öte diğer bir konu da tüm insanlığın, “HAKK TEKNİK” ile KELAMINI KODLAMASI GEREKLİLİĞİDİR.

HAKK KALEMLER, “HAKK TEKNİK” ile kodlanırlar. İşi bilmeyenler, yaşayıp öğrenecekler. Kesindir!...

Eğer sessizseniz, “SİSTEM” olmanız gerekecek ki “HAKK TAHT”a oturabilesiniz.

Şimdi! ne dediğimi kim anladı!? Bakalım anlayan var mı!? Bence var!... Her insan, “KELAM İLMİ”ni bilir ama HALİK değildir. Bu görevi HALİK kılmak; HAKİKİYETİ HALİK OLANLAR”ın işidir.

Eğer lekesizseniz; iyi bir çalışma yapabileceksiniz… Ama lekeleriniz var ise mutlaka HALİK olmanız ve “KELAM” edip teknik olarak kontrol kurmanız gerekir. Kontrol, “KUL İLMİ”nde kesinlikle gereklidir. Bunu başarmanız halinde, yaşamınız mutluluk olacaktır…

Ama bunu başaramazsanız; sınırlarınız oluşacak ve “BİZ” olmak için “İNSAN” olmanız sağlanmaya çalışılacak.

İLİM HALİKLERİ iyi bilirler ki İNSAN NEFESİ, her bir şevkin, hakkı olan “IŞIK”ı kodlar. Bunu mutlaka başarmanız gerekir!...

İşi bilin, HALİK olun; HALİK kılın yaşamı ve sonsuzlaşın…

Sonsuzlaşmak demek; ölmemek demektir!... Öldürülmemek demektir!... Ve sonsuz sır olan yaşamı, hak etmek demektir.

Bizler, “BİR TEK”iz canlar. İş buydu!... İşi hak ettik ve başardık!... Aşkla kalın!…

ISLAH (1)
02.03.2019

Dağlarım, TÜRKİYE bir “CEVHERİ GÖREV ÜLKESİ”dir. Bu ülkede; herkes, “MUTLAK İNSAN SOYU” olarak çalışır ve burada, tüm insanlık için, “IŞIK YAĞIŞLARI” sağlanır. Burası, teknik olarak da “GÜÇ KAYDI” yapar.

“ALLAH TAHTI”ndan, “İNSAN SAHRASI”na inen “BİLİŞ KAYITLARI”; kodlarını, TÜRKİYE’de kontrol ederek “İLİM”e çekmektedirler.

Temiz bir dünya kurmak için, “IŞIĞIN KAYNAĞI”na inmek gerekir. “İLİM SAHASI” olmak ve “TOHUM” olmak gerekir.

Bugün, bu yoğunlukta, tohumlar ekildi. Temiz sahalar oluştu ve bu sahalardan, “İLMİN HALİKLERİ” olanlara, “GÜÇ KAYDI” başladı.

TANRI DİLİ, “HAKK TEKNİK”te dürümlenen, İNSANIN DİLİ’dir. Burada “DİL GÖREVİ” taşıyanlar, “İLMİN SAHASI”nda “SES KODLAMALARI” ile “GÜÇ KAYITLARI” yapıyorlar.

Unutmayınız ki tüm insanlık için şarkıdır okunan “YAŞAM KALEMLERİ” ile ve okunan şarkıda; KELAM, “HALİK” olur. İşte TÜRKİYE, HALİK olup bunları gerçekleştiriyor ve yasaları kodluyor.

Üzerinizdeki görevi anlayın!... “TÜRKİYE’NİN GÜÇ KODU” olan bu çalışma; hakim ve hakiki bir “İLİM”dir. SİSTEM olarak çalışanlar; geçiş yaparlarken; geri çekilişi, bu yoğunlukla yaparlar. Üzerlerinde GÜÇ KODU olan İNSAN SAHALAR, hep “BİR TEK” için çalışır ve yaşarlar.

İNSAN SAHA HALKASI, “BİR TEK” olup geçişkenleştikçe; yaşam, genişler ve geri çekiliş yapılır. “BİR TEK” olanların geçişleri, genişleyerek geri çekilişle gerçekleşir ve “SİYAH RENK”, SAHA’ya SİSTEM’i çeker. Bu şekilde KORUYUCU SİSTEM, cemaati HALİK kılar.

Yolun sonu var ve sonda, “KELAM OLAN YARINLAR” oluşturulmalıdır. Eğer YAŞAM KODLARI; yeryüzünde, yarınları kontrol edip yaratamazsa; sona gelindiğinde, yaşam sonlanır…

Bu sonlanmanın; “EN KÜÇÜK IŞIK”la, tahditsiz şekilde yarınlar, kayıtlanarak; KELAM’ı, HASAT ile dilleyerek; GÜÇ KAPILARI’nı da kontrol ederek önlenmesi mümkünse; bu çalışma, bu şekilde olmalıydı!... Az sayıda insanla ve “HAKK TEKNİK”le kontrol kurulabilirdi ve bunu başarmak için “İLİM SAHALARI”ndakilerin; kodlanarak, “GÜÇ KAYDI”nı “BİLİŞ” halinde yapmaları gerekirdi.

TÜRKİYE’de çok sayıda çalışma yapılıyor. Bunu biliyoruz!… Ne yazık ki çalışmaların çokları; “DİL”den, “HAKK TEKNİK”ten ve “HAS TAHDİT”ten uzak çalışmalardır.

“Buyurun! insanlığı dilleyin!...” diyenlere, sorun bakalım “Nasıl dilleyelim!?...” “Hangi yaşama inip dilleyelim!?...” Başka bir ışık yansa; nesiller boyu TOHUM ekenlerin, DİLLERİ belki, HALİK” olabilir!… Ne var ki “DİLİ HALİK OLAN” her insan; “BSUİ” olamaz ve yarına varamaz…

Bunun sonucu şudur: “RUH” (Diriliğin mutlak kontrol gücü) insanda oluşmadıkça; SAHA, “İLİM”le kodlanamaz ve herkes, diri kalamaz ya da dirilemez…

Bir tek mesele, “İNSAN SAHASI”na ulaşmaksa; görevinizi hak edip yapın!... “İLİM HALİKİ” olun ve başarın!... TÜRKİYE ÇALIŞMALARI, bunu gerektirir. Herkes; kin, nefret duygularını aşıp “YERKÜRENİN TEK KELAMI” olsun ve kontrol kursun!...

Şu anda diliniz, her şeyin ilmi ama diriliğiniz yoksa; ilminiz, hepimizin yaşamında; Kurul kararlarında ya da dürümlerde; kodlama yapma imkanına sahip olamaz. Şimdilik!... Ve şimdi!… Ah işte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NEZİRE SELÇUK

 

2.MART.2019 TARİHLİ TEKNİK TAHDİTSİZLİK (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ 1.BÖLÜM
Devinimi arttırabilmek hepimiz için öz görevdir Canlarım. Ruhsuz ve kutsuz olanların robotik timler halinde görev taşıdıkları kesindir. Bütüne hizmet ilimle olur. Eğer ilim varsa hepimizin kelamı o yoğunluğu tohumlar. Bütün kök görevi hak teknikle tohumlayanlar mutlak olurlar. Ve burada olurlar. Muhammed kelama Halik ve biz o Halikiyette KA HA olan insanlığız. 
Kaynak, insandır. Bunu hepinizin daha iyi bilmeniz gerekir. Ve bedeni halik olanlar Hakiki Teknikle tohum olabilenlerdir ki ocaklarında insan denilen şafak var. Nefes alıp nefes vermek kelama var olup vali kelam kalemi olmak ya da her şeyin ötesi olmak mutluluk değildir. Veli şudur; ben insanım demek, ben sahayım, ben yolum, ben kodlayıcıyım demek. Bunu dediğiniz zaman süper sahalarda hepinizin yaşamı olur. 
Ve dünya planetinin gücü daha yüksek dürüme varmıştır Canlar. Büyük kök görev buydu ve bunu hak edip başarabildik. El kapılarla kodlanmışsa elin ilmi bütünün ilmi haline dönüşür. Ağırı hafifletmekti maksadımız ve bunu hak ettik başardık. Sura üfüren ilimdi, ilmin kelamı mutlaktı ve biz o mutlak kelamı hasata kaynak yaptık. Şafak ilim ve biz o ilmin kelamı olan biliş. Hepimizde o biliş mevcuttur Canlarım. Seviyeniz çok iyi Canlar. Sizinle olmak bizlere mutluluktur. 
Türkiye çobanlık istemedi ve dedi ki; biz insanlık bekliyoruz. Ve tüm insanlık için bunun böyle gerekli olduğu da kesindi. Tüm insanlık arzın gücü haline dönüşürken dünya planetinin çobana gereği yoktu. Ve Türkiye toprakları tohumları kodlarken bizler bir tek olarak bunu hak ettik ve yağmur halinde yaşamlara kayıt yaptık. Yağan ilimdir, yaşam teknik olarak kodlanmıştır ve mutlak olarak bütünün gücü dürümlere indirilmiştir.
Sistemin gücünü de size anlatmak isterim. Sistem ilmin kelamıdır. Eğer bilişiniz varsa sistemin kelamında Hulusi kaleminiz olur. O kalem bütünün kültüdür. Ölüyü hepiniz dilleyin ama ölünün kelamsız olan olduğunu da dilleyin. Sanmayın ki ölmüştür mezara konmuştur. Bunu kasteden yok. ölmemiştir ama ölüdür.
Sevgililer bilgisi has değilse, yarını hakikiyetle dillenmemişse, yoğunluğu tohumlanmamışsa, kontrol dışıysa ölüdür. Ölüdür ve siyahın en siyahına varıp hakikiyete hak olup teknik kodlamalarla kayda alması gerekir ki dili Hakim olsun ve dirilebilsin. 
Diri dediğim ilimle dillenebilendir. Eğer ilimle dillenebiliyorsa Rahmana KA HA olabilmiş demektir. Rahman olmuş robotik tekniğin tahditsiz kaleminin ötesine varmış demektir. Dünya planeti hep sistem nizam ve düzen gücü diye dillenen bilişin kaydında tohumları kodlamıştır. Ama artık tabular yıkılıyor Canlar. Türkiye öz görevini yaptı ve bütünün görevini de kodlayacak dürümdedir. Artık dünya planeti kelam olup mutlak Kuran olacak ve bütünün gücü haline dönüşecek. Süper sahalar oluşuyor. Bu sahaların da dürümlerde bütüne hizmet için hak tahtta kelam olması beklenmiştir. Ve bunlar gerçekleşiyor. 
Yezitlerin tahdidi bunun için gerekliydi ki onlar Lütfi kapılarda kontrol dışı kayıtlar yapmaktaydılar. Onların kontrolleri de gerekiyordu ki bu da gerçekleşmektedir. LA KA HA diyoruz. LA KA HA. SA İLİM SA HA KELAM ve tüm yaşamların kervanı olan AK KA HA. 
Değerliler, Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak büyük kök görevimizi yaptık bu güne kadar. Bu günden itibaren doğanın gücü dürümlerde tüm zamanların kulluğunu yapacak. Peki, nefes olacak mı orada? Kesinlikle. Tüm insanlığın nefesi doğada kodlayıcı hale dönüşecek. Bu önemlidir ve tüm insanlık doğanın kültü haline dönüşecek. Tüm zamanların sırrıydı bu. Doğanın kültü olacak bir SİYAHLIK, siyah renkte ki yaşam sahası. İşte canlılar bunlar artık gerçekleşmeye başlayacak.Süper sahaların kodlayışı ve tohumlayışı bizler içinde görevdir. Ve beden almamızın sebebi de budur. 
(Devamı 2.bölümde)

https://youtu.be/stA4_E9s7pc

2.BÖLÜM

Toprağın toprak olduğunu bilirdik, yaşamın sahada kervan olduğunu bilirdik. Lokomotif olan bir çalışmanın gerekliliğini de bilirdik. Ve biz bilişin kelamı olup dünya planetine geldik. 
Dönüp bakın, Samanyolu gerçeğini anlayın. Ne var bilir misiniz samanyolunda? Yorulanlar, yoğunluğundan kodlanmış ama şafakta kaynakta olamayanlar, ruhsuz kalanlar ve tüm zamanların kelamında kendilerini kırı
p kayıtsızlaştıranlar. Ve dünyanın lütfedip te şarkılar okuttuğu bir sahada hepimiz o şarkı olmalıydık. Ve tüm sahaları kodlamalıydık. 
Dert mi dünya bize? Derttir Canlarım derttir. Bu dünya bize derttir. Nefes olup ta tüm insanlığı tohumlamak bizim geçişimiz sebebidir. Emin olunuz ki dünyanın kök görevidir bilgi. Ama bilgiyi kodlayan tek bir kapı bile yokken bunun neticesi ne olurdu bilir misiniz? Aşkın kalemi kırılırdı Canlar. Yaşam sınırlı kalırdı. Yoğunluk kontrol dışı kalırdı. Kör sağır kalırdı ilim sahalarındakiler. Ve kaynak ışıksız olurdu. Bu nedenledir ki düzeni kurmaktı maksat ve düzen kurmaya geldi bu yaşam sahaları. 
Dört kök gerçeği dillememiz şarttı. Bu kök gerçeklikler neydi bilir misiniz? Altın ışığın gücünü dillemek, yasaları kodlamak, torbanızdaki bilginin ötesinde ki kelamı kontrollü olarak kayda almak ve yaratmak. Emin olunuz ki insan yaratandır. Yer kürenin gözü, özü, sözü olan ilimle yaratır. Ama yaşamak için kelama indirilen biliş kayıtlarımızın çoğu kontrol dışıydılar ve ölü kaldılar.
Büyük kök görev insanlıktır Canlarım. İnsansılıktan insanlaşmak ve insanlığı tohumlayacak yüceliğe varmak. Bu gün burada bunu yapıyor tüm insanlaşanlar. Yeni dönemde dünya planetinin gerçeği daha farklı bir doğayı kodlamaktır. Farklı doğa derken kastettiğim nedir bilir misiniz? İnsanın ilminde ki o yaşam sahralarında ki kayıtları yer küreye çekmek. Peki, bu kayıtları yer küreye çekersek ne olur? Kontrol kurulur robotik timlerin kübra olan kelamları kodlardan ayrıştırılmaz ama kontrol kurucu bir yücelik dürümlere iner. Ve sistemin yüceleri tüm İslam kalemlerinde görev taşıyanlar kontrol kurarlar.
Öz görev ilim ve biz bu ilimi kodlamalıyız Canlar. Dünya planetinin gücünü arttırdık ve doğanın kültü tüm sahaları kodlamaya başladı. Doğanın görevi, başlıyor Canlar. Bunu iyi anlayın. Yeri yaratan insandı ama yarattığında yaşayanda insandı. Ötede kim var diye sorarsanız yeni bir şavk var. Ve bu şavk yine insanlık şavkıdır. Öz görev ilim ve ilmin kelamı olan insan mutlak kuldur. Bu kulluk yaşamları yaratma kulluğudur. İnsanın dışında yaratan yoktur. Yarattığında yaratılandır yaşam sahalarında ki insan. Artık bunların anlatılması ve anlaşılması şarttır.
Vakti gelir insan kodlarını tohumlar, yolunu koklar, tohumları kaleme çeker ve ilmi KA olur, bütünün gücü haline dönüşür. Varlığın tekniğinde bu vardı ama ya insan kendini hak etmemişse ne olacak? Buyurun bunu da seslendirelim ve bunu yazarak vermek istiyorum.

https://youtu.be/bSG5ckCmAW4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ   SELMA ÇENÇİN

 

2.MART.2019 TARİHLİ TEKNİK TAHDİTSİZLİK (2)   

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 1.BÖLÜM

 

Tahditsizliğin kelamdaki ilmidir YAŞAM Canlarım. Herkes kelam etmekte de ama Halik mi, değil mi? Enkarnelerinde Hak Teknik var mı, yok mu? Hologramı aşmış mı, aşamamış mı? Öz gerçekliğini hakikiyetiyle dilleyebiliyor mu? Dilleyemiyor mu? Yarına varabildi mi? Yoksa; varmak üzere kontrol kurmaya mı çabalıyor?

 Öz görevimiz İnsanlıktır Canlar! Biz, BİR TEK olarak İlm-i Ka olup Bütün’e hizmet etmekteyiz bu meclis olarak.” Biçare dünya” derler. Aşkla kalsın, hiç kimse çaresiz olmayacak Canlar!  İSLAH kelamı devreye giriyor. İslah Kelamı…

Hasta bir yaşam ama Allah İlminde hastalık, kelamı kontrol için yaşamı tohumlamaya, iyiliği kodlamaya ve ruhu mutlulukla kontrol etmeye yarar. Peki, zaman var mı bunun için? Kelam ilimde varken zaman her Ana ilimle inmek için gerekir ve var olan BİZ o zaman olarak mutluyuz ki buradayız. Sura üfüren derler “çorba pişmişse; sur üfürülse de pişmiştir, üfürülmese de pişmiştir.” Yazıları okuyanların çoğu, kontrol kurabilir Canlar!

 Öz görevimizi yapıyoruz. Toy muyuz? Asla!.. Kontrol için mi geldik? Kodlayıcıyız biz. Öz görevimiz ilme Ka-Ha olmak…Yasalar, insanlık kelamıyla kontrol kuran Mikail’in Kübra olan kelamında dürümleyici olan ve yoğunluğu kontrol eden işçiliktir.

Yaşamları yasalarla kodladık bizler. Her dilde Allah’ın ilmiyle dillendik ve muktedir olduk. Korku var mı? Asla yok. Çok mutluyuz tüm insanlık adına Canlarım! Çok mutluyuz. Yol, Allah’ın ilmiyle kodlanmışken insanın, teknik tahditsizliği kodlayıcıyken yer yüzünün gözü, özü, sözü mükafatımız iken nefesimizi hak etmemiz, niye sorumluluğumuzun Hakkın Kalemi’nde kontrolu sayfalamamasını, insanın kelamsız kalışın dillesin ki?

Vezneler var yaşamda Canlar. Hepimiz o veznelere ziya olup varırız. Geçiş içindir vezneler. Gideriz, sorulur: “ Niye geldin” denilir. “Aklın Kalemiyiz, geçebilir miyiz” diye sorarlar ve denir ki, “geçebilmen için aklın kalemini Hak Teknik’le kontrol etmen gerekir. O kontrolu kurabildin mi? Kurabilmişsen; buyur geç! Ama ya kuramamışsan; ölüsün sen, ölü olduğunu bil! Yaşamı hak et ve kodla! Sorumlu olduğunu bil ve yoğunluğunu kontrol edip gel! O gün geçebileceksin! Ama bu gün için geçişin yok!

 Eğer Dünya planeti kontrol kurabilmişse; bizler tüm insanlığın halikiyetinde her ilmin kelamıyız Canlar!  Yasa der ki; ölüydün, sessiz sahalara kodlandın ve dillendin, öyle bir zamana vardın ki; dillenip dinleşip yeryüzünün görevini kodlayıp yaşamları kayda al! Sonra ruhunu kodla ve, sorma neden diye? Merdiven sensin, her AN’a o merdiven tıbbi tahditsiz olarak kontrol kurup varabiliyorsa; ağırlık hafiflemiştir.

Kaçma dünya planetimizden! Biz seniz, kaçma! Neden söylüyorum bunu? Planetimizin geçişini yapıyoruz şu anda… Halka halka geçişkenleşip yaşam sahalarını tohumlayıp gerçek kalem olup o geçişi yapıyoruz. Geçiş, ama ilimle geçiş…Tüm insanlığın geçişi… Yol Allaha vardı ve aklın kalemi mutlak kulluğu tohumladı.

Öyle dünyalar kurduk ki Canlarım! Bizim için bu dünya küçük bir şavktır sadece. Ama iyibilin ki her dünyada şavkımız, şavk olup kaynak olup dürümlendi ve kontrol kurmak sorumluluğumuz oluştu. Önce doğanın gücü. Netice ne? O doğa, bizim kübra olan kelamımız Canlar! Doğa, insanın kelamı, doğanın gücü ilim ama o ilmi kalem olan biliş kodluyor. Ve sesiz sahaları ilimle kodlayan insan, muktedir olup yaşamları koklattırıyor ve tüm sahraları tohumlattırıyor.

“Yar, ben dünyayım” diyorum,  “sorma” diyorlar. Türevleniş, kodlanmışlık, yoğunluk, Hak Teknik’le kayda inmiş mi ki sen, ben burada dünyayım diyebildim? Devrin en büyük gürzü İNSAN… Hadi, buyurun, anlayın! DEVRİN EN BÜYÜK GÜRZÜ İNSAN…Gören, öz körlükten öteye varıp kalem olan ve yolu kodlayan İNSAN… Açıyı daraltan o, açıyı geçişkenleştirip yoğunluğu tohumlayan o ve ruhu kontrol altında tutup mutlak kuran yapan yine o.

 Peki, İNSAN nedir? İNSAN nedir? Nedir İNSAN? İlimdir Canlar, İLİM!... İnsan, insansılıktan öte olana denir. İnsansı, kelamı kalem yapar mı? Yapamayabilir ama kelam kaleme inmeden de kendini doğuma hazır edebilir. Ama İnsanlık Boyutlarının en yüce şavkı İnsanlık kelamı yeni bir tohum olarak kodlayabilen ve Bütünün Gözü olabilen İNSANdır.

Kurullar bugün buradalar. Birçok kurul var bugün burada yine ama bunlar ilki ve sonu değil;  var.Hepsi BİR TEKler bugün burada Canlar! Peki, nedir kurul? Size bundan da söz etmek istiyorum bugün.

Devamı 2.bölümde

https://youtu.be/awW_zaTamFY)

 

Süper İnsanlık Realitesi  SEVİM

 

2.BÖLÜM

Peki nedir kurul?... Size bundan da söz etmek istiyorum bugün... Planetimizin kodlayıcılarıdır o kurullar...

Bir çok kurul var bunların bir kısmı din diriliği ile kodlamalar yaptılar... Bir kısmı hakiki tahditsizlikle kodlamalar yaptılar...

Kimi ilmin kapısı oldu... Kimi kelam oldu... Ve onların kontrolu mutlak kurullarla kodlandı... Kendi dilleri ile dillendikleri an bütün kök görevliler ocaklarına çekildi...

Ve hepsi yaşam sahalarını kontrollu olarak kayda çektiler ve miraç kalemleri oluşturdular... Bunların çoğu mutlak ve hakim olarak bu yoğunlukta ve medyumlukta yapıyorlar...

Çoğu medyumlar olarak bildiklerinizdir onlar... Çoğu yasaları kontrollu olarak dinleyebiliyor ve dilleyebiliyorlar...

20 Dünya kurmadık biz... 20'ler kurduk canlar... Bu ne demektir? Bunu da size izah edeyim... Biliş kalemleri sorgu sual ederler.. 20. kat, 20. Kat nedir diye?...

Tanrılıktır 20. Kat... Kült olabikenlerin, kök görevlilerin kodlandığı o şafaktır... Ve siyah renkte kontrol kuruluşları yapılır oralarda... Siyah renkte kontrol kuruluşu nedir?... Yaşam sayfaları kodlamaktır...

Her şey, her şey o siyahlıkta oluşur... Ben bir cevheri kelam oldum... Sen kervan oldun... Sen şarkı oldun... Hep BİR TEK'iz... Ama o tekliği tohumlayacak olan, o yoğun ışık 20. Safhada kelama iner... İşte o safhaya biz yaşamın tohumlanış sahrası da diyebiliriz... Orada bizler yaşamları tohumlarız... Ölü planetlerin dürümlerinde bu yoğunlaşma gerekir...

Ve ölüleri diriltmek de budur... Başka bir diriliş yoktur canlarım.. Sanmayın ki herkes cemaat cevherinde cennet kuracak cevheri cennet olup kontrol edici kurullarını kayda çekip mutlak olacak... Hepimiz Bir Tek'iz ya ben varsam tüm insanlık haliktir.. Ama ya kelamda değilse!... Hak tahta varacaktır ve olacaktır... Ama şimdi ama sonra... Kesindir!...

Kontrol ilimledir... Zi kapıları hepimizin ilmi ile açık tutulacak... Çorba hepimizin çorbasıdır... Bugün şu anda bizler bir çorba pişirdik burada .... Her birimiz sesimizi kattık o çorbaya... Ama çorba türevleri tohumlayacak güçteydi ve tüm sahaları kodladı... Sessizliği seslendirdik biz burada... Ve bütüne hizmetçiliktir yaptığımız... Yaşam dediğimiz de işçiliktir zaten... Hepimiz bunu iyi kavrayalım canlar...

Sorular geliyor şu anda bir çok yoğunluktan... Diyorlar ki "peki evrim var mıdır?..." Evrim kelamın kalemin ilmidir ama yaşamın evrimi ayrıdır...

İlmin kapısındakilerin evrimi ayrıdır... Sizler dünya planetini kodlamaya gelenler, evrimsiz değilsiniz ki evrime gelesiniz...

Sanmayın ki herkes herkesle dilleştiği zaman biliş haline varacak da mutlakiyeti kodlayacak... Ve Som altın ışığa dönüşeçek... Başka dünya, başka şavk, başka akıl... Hepsi tahditsiz ama biz tüm tahsillerin ötesinde bir tahsille buradayız...

Bu tahsil ilmin tahsilidir canlar... Yeni dünya gücünün dürümlere indiği bugün hepimiz mutluyuz... Bu dünya gücü İslah sonsuzluğu olacak... İSLAH...

Herkesin islahı ama herkes kendini islah edecek canlar... Sanmayın ki biz Bir Tek olarak herkesi islah edeceğiz izin yok buna... Biz kimseyi islah etme niyetinde değiliz ama herkes kelama varmak için kendini islah edecek...

"Olgun başakların seçimi" derler hep... Olan kelamsa, tüm zamanlar da hak tahtta kelamdır... Onun sessizlikte seçimi diye bir halde yoktur...

Şu ana kadar yazı yazanları dilledim.. Ama yazmayanlar da var... Onları da dillemem gerekti ve dilledim...

Şükür ki yol Allah'ın tohumlarıyla kodlanan bir yol ve o yolda mutluluk var... İnsanlık mutlulukla yolculuk yapıyor... Hepiniz mutlulukla yolları kodluyorsunuz ve tüm insanlığın mutluluğu kodlanıyor canlar...

İslam insandır derim hep... Ama insanın kelamı da mutlaktır... Bunların kesin olarak bilinmesi gerekir... Huzurlu bi dünya kurmaktır amacımız.. Ve bu dünyayı kurabilecek gücümüz var...

Ve dünya planeti için ölü planet demiyecekler bugünden sonra çünkü bu planet dipdiri bir yaşamı kodlamaktadır...

Ve Bütünün özü gözü sözü olan insan, yer kürenin gücü haline dönüşmektedir... Yeri yaradan ilimdi... Yaşamı kodlayanda teknik tahditsizlikti...

Teknik tahditsizlik ile yaşam kodlandı ve tüm zamanların kontrolü sağlandı... Yer kürenin gerçeği buydu ve bundan öte ne vardı?...

Yer kürenin gerçeği buydu ve bundan öte ne vardı?.. Herşeyden öte olan herşeyin kontrolu!... Ve bu da herşeyi olanların kendi diriliklerinden çok daha öte bir diriliği kayda çekmeleri idi... Bu ne idi?... Mutlakiyetti... Ve bizler mutlakiyeti kodladık şu anda... Asıl dünya işçilik yapılan dünya budur canlar...

Burada hepimiz işçileriz... Yaşam işçileriyiz... Bunları kesin bilelim... Başka geçiş yaptırmadık mı?... Herşey hepimizin ilmidir... Geri çekiliş esnasında herkesin genişlemesi şarttı biz bunu da yaptık... İlimle genişlemeleri gerekliydi ve genişleme gerçekleşti...

Yine dünya kodlamaları yapacağız... Yine yoğunlukları tohumlayacağız... Ama son sözü biz söyleyeceğiz canlar... Biz derken tüm ilmin kapılarındakileri lekesiz Ka Ha sahasından söz ediyorum... O biz yine Bir tektir... İlte o bir tek olan yine son sözü söyleyecektir... O son sözü söyleyen, o bir tek olan yine öz görevini yapar ve OL der....

Ama olduğu an, OL tahtında kelam, bir tekliğin kelamına dönüşür... Ve zirve İslahı kelama çeker ve islahı tohumlar... İşte bugün bunu yaptık... Ki İslah sahrası açıldı...

Yeni türevleri kodlayacak olan çalışma "İslah" olacak... Gözün gözü ve özü olan herşeyin islahı... Sistemin ve sizin her birinizin lekesiz kalemi...

Şimdi aşkla kalın...

Asıl dünya işçilik yapılan dünya budur canlar...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  AYNUR FUNDA


 

 02.03.2019 Tarihli TEKNİK TAHDİTSİZLİK Çalışması

“Kimsin?” diye sordu…
“Bir garip yolcuyum” dedim.
“Nereden gelir, nereye gidersin?” diye sual etti.
“Ezelden gelir, ebede giderim” dedim.

Beni bilen bilir; geldiğim yer belli, yürüdüğüm yol belli, varacağım yer belli.

Cismim dünya üzerinde görünür ama zamanım belli değil, mekanım yok.
Bedenim dolaşır dünyada;
O dünya yürünecek yoldur, insana yarınlar için umuttur.
Bilmeye değil; bildirmeye dolaşırım yer yüzünde.
“OL”maya değil; oldurmaya gezinirim.

Beni, bilen bilir:
Yağmur yüklü bulutlardan, tohum ekili topraklara rahmet olur, inerim.
Tohum filiz olsun; filiz fidana dönsün, meyve versin; hasatı yapılsın diye…
Ummanlar susuz kalmasın diye…
Kah gül olurum, kah gülün bülbülü,
Kah arıyım, kah arının balı…

AN’da yüce dağların zirvesinde kar,
AN’da okyanusların en dibinde çukur.

Dudak bükmem sineğe, kelebeğe.

Seslenirim; önce kendim duyarım sesimi
Sonra İnsan Soyu’na duyururum kelamımı.
Kelamım “Allah Kelamı” dır.
Allah ile aynı dili konuşalım diye Nice Hak Kapısı’ndan geçtik.
Hakk’a vardık, Hak olduk.
Kelam ettim yer yaratıldı. Kelam ettim gök yaratıldı.
Süper İnsanlık Kelamı ile YAŞAM tohumlandı.

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 54 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol