Birlik İlmi
  DİRİ KELAMDA ISLAH - 01.MAYIS.2019
 

DİRİ KELAM’DA İSLAH


01.05.2019

Canlarım, daha güçlü bir dünya için kendi dilimizi yoğunlaştırarak “KELAM” olduk; buradayız!... Bu YÜRÜKLER; yaşama yürüyorlar!... Hepsi “YÜRÜK”türler ve sahaya indiler. Ocaklarını kontrollu olarak göreve aldılar. Onlar, CENNET KALEMLER olarak yaşadılar ve yaşandılar. Onlar, muktedirdiler ve “KÖK”tüler… Ve onlar, NEFES olan yaşamlardılar. Gerçektiler ve geçtiler… Onlara, güç katın!... Onlara, kontrol kurdurun… Onlar, “RUH”tular ve kodlandılar… Ağır yük taşıdılar. Şimdi, yere indiler. Çünkü dirilmeleri gerek… Çünkü, kontrolları gerek ve çünkü, “KÖKLER”i gerek, ilime saha olacak!…

Onları “TOHUM” diye bildik!... Onları, “KELAM” diye bildik!... Şimdi artık “İSLAM KALEMİ” olarak yarınlara kaynak olacaklar… Çünkü onlarla yaptığımız çok çalışmalar var. Ödev vermiştik onlara. Biz geçtiğimizde; bizde, görev taşıyacaklardı. Ve biz geçtik onları bekledik!… Bugün, tümü buradalar. Adlarını zikretmek isterim ama zaman yetmez… İşçilikleri var yaşamda… Tümü “ZAMAN SAHALARI” oldular ve yaşadılar. “TAHT”ları var ve “SAHA”ları var… Cevherleri; dillerinde dürümlendi; DİNLERİ “İNSANLIK” OLDU…

Onlar, cennet isterler. Biz, “BİR TEK” oluruz; “OCAK” oluruz. Tükenen her anı; tek tek şarkılara kodlarız. Tümünü, kontrollu olarak yaratırız. Cennet, bizde “İLİM”dir. İSA, “SİYAH RENK” istedi. MUHAMMET, “İNSANIN İLMİ”ni dillerken; diriliğini “SİYAH”la dürümledi ve yoğunluğunu artırdı ve Dünya Planeti hep “SİYAH”la kodlandı… Beden alanların diriliklerinde kodlananlar, hep “BİR TEK” olduklarında; dirilik “SİYAH”a vardı; yaşamları, “KALEM”e indi ve SİSTEM, cenneti kodladığında; “RUH” kodlandı ve “SAHA KAYITLARI”, “İLİM”i kontrol etti.

Vermeden olmaz!... Olan nedir bilir misiniz!? Verilmediğinde, dindir… Siz, dinle çalışırsanız; vermeden olmaya çabalarsınız. İlimle kodlanmışsanız; verip tohumlanırsınız… Fark budur!...

Bütün mesele, “KELAM” olup; “HER AN” olup; her anda, insanlığa KELAM etmek ve vermek ile verileni, HALİK kılmak!... Bunu başaranlar, insandırlar!... Bunu başaramayanlar, “İLİM SAHALARI”nda bulunamazlar ki onlar, “İNSAN” değiller; “İNSANSI”dırlar.

Yolculuk bitmekte!... “Nereden, nereye geldik!?” diye sordular… Biz, “BİZLİK KALEMİ”nden, “BİR TEK” olan; yarınlara kodlanmış olan; “KÜLT” olan; İSA KAPILARI”nı açan; “KELAM KODLARI” olarak, tükenen her ana indik ve temiz sahalar oluşturduk.

MUHAMMET; “İNSANSILIK”ı, “İLİM”e taşıyandır. Onun ruhu, tüm insanlığındır. Onun kodları, tükenen her anı, “KAYNAK” olarak kayda alır… Bir TAHT, “KELAM”ı HALİK kılmışsa; o TAHT, tüm sahalarındır. Ne var ki kulluk gerekir. “KUL” olmak için, “KELAM” olmak gerekir. “KELAM”, “KALEMİN İLMİ”dir. “OL TUNAM; OL SAHAM” dersiniz. “OL KELAM”da Kurullar, tohumlanır… Ya siz, SİSTEM değilseniz ne olur!? Yaşamlar, kontrol kuramaz ve “ZAMAN SAHALARI”ı dilden çıktığında; yaşam sonlanır.

Bugün; insanlık, “KELAM” oldu; “KÖK GEÇİŞLER” yaptı ve “RUH” oldu… Ölü, dillendi; “DİRİ KELAM” olup yaşadı ve Sonsuz Sahalar, görev taşıdı. “BÜYÜK KÜKREME” kodlarla başladı.

Bugün, “İLK KÜKREME”ydi yaşama çektiğimiz. Bütün kütle, burada “BSUİ” olarak çalışırken; “KELAM KODLARI”, “MUTAK KALEMLER”i ile kükrediler ve “SON SÖZ” söylendi. İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.MAYIS.2019 TARİHLİ DİRİ KELAMDA İSLAH
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Gelenleri dinliyoruz;

Sahanın gücünü şükrettik ki geçişe hazır ettik. İşimiz kolay değil… İşimiz kolay değil işimiz… Kolay değil.

Şimdi; yeni konuya geçiyoruz: İsrail kapısının üstü bir yoğunlaşma var. Bu kapıdan çok “Süper İnsanlık Realitesinin İlmi” kodlanacak.

Anacığım, çok güçlüyüz ve senden görev istiyoruz. Huzurlu bir dünya kurucusu olduğunu biliyoruz ve şükür ki buradayız.

İnsanlığın kendini dilleyeceği bir dünya kültü oluşturalım. Adı “isra kapısı” olsun. Yeni dönem, “isra kapısı” olan bir güç dürümlere insin. Bizi lütfen, kabul et anam.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Canlarım, hoş geldiniz. İstediğim yoktu gelmenize ama geçip gelmişsiniz. Netice şu;

benim görev vermediğim hiç kimse Bu Meclis’e kayıt yaptıramaz. Ama sizler buraya kayıt yaptırmak için kendinizi dillediniz ve geri geçtiniz.

Şimdiki konu; “Nüve olan ilim.” Öyle mi?! Yok canım.

Ruhsuz değiliz biz. Bu nedenle, bu konu kodlandı ve kayıttan ayrıştı. Geçişi yapın ve gelin.

Kendi yüreğinizin gücüyle dilleşeceksiniz burada ama kendi diriliğinizle dilleşmenizi bekliyorum.

Konu dersek; imparatorluğun ilminde görevimiz gereği verilen bir konudur; İsra. Ama Ra Ha olan İsra. Şu anda biz buna izin vermedik. Henüz açılmadı bu konu ama isra kapısının gücünün örtüsünü örtemeden, şarkımızı okuyacağız burada. Ve bunun adı, “din kapısı”nın üstü olan “diri kelam” olacak. Şimdi.

Konu “Diri kelam”…

Yek değerlerinizi göreve alıp, bu yoğunluğu oluşturma imkanınız olamayacağı kesindir.

Düzen’i kuranların diriliğini mükafat olarak tüm sahalara indireceğiz bugün. Umutlarımız var ve tüm sahalarda kültümüz var. Üzerindeki güç, akıl olanlar burada olacak.

“Alıverin dünyayı, kodlayıverin.” diyenler çok ama devinim artmadıkça, bunu yapma imkanları yoktur hiç kimsenin.

Kantara ilmi koymadan da ilim, kelam olur ama ilmin kapısını bulun ve o kapıyı açıp, geçin.

Dünya planetinin gerçeği “insanlık”tır. İmparatorluğun gücüdür insanlıktır. Maya olabilir, yarını tohumlayabilir, kontrol kurabilir ama levhi kapıda kelamı halik olmalıdır.

Yer, kök görevi tohumlarken, gök çözümlemeleriyle bunu yapar. Eğer gök çözümlemeleri yapılamamışsa, yer kürenin görevi mutlak kurulları dürümlerde dilleme imkanını hiç kimseye vermeyecektir.

Yer, dönem dönem, dünya planeti olan ilim sahalarını kodlarken, göklerin dürümlerindekiler de, yer yüzünü göreve almaya çabalarlar.

Göklerin dürümlerindekilerin dirilikleri, bütünün kültü olur ve şarkılar okunur o yoğun ışıkla. Okunan şarkılar, siyahtır.

Her siyah renk, bir “levhi kalem” olur, bütünün kök görevini taşır. Dünyada özümüz, sözümüz ve gözümüz olur.

Unutmayın ki “namaz zamanları” vardır. İlmin kalemlerinin diriliklere çekilebildiği zamanlar… Yeşeren dürümleri kök görevlerinin dillendiğidiği şarkılarla kodlanan zamanlar. İşte o zamanlar, mahreklerin kelamı olanlar, “bütünün kültü” olurlar ve sanal yaşamların gücünden öteye geçerler.

İşimiz, Allah işi’dir. Biz ilmin kapılarını bularak, ilm-i ka olup bütünün kültü olanlar, olduğumuzca kök geçiş yaparız.

Yazım; yazıların okunmasını dilerim ama okuma imkanı olan çok ama çok kalemim yoktur. Bunu bilirim. Bu nedenledir ki
unutulan bilgilerin ne kil, ne kumda hatırlanamayacağını da bilerek şunu zikretmek isterim. Ki kelam edebilmek için, hakk olmak yetmez. Kelam olabilmek için de halik olmak yetmez.

Her birinizin hak tekniği, hak kulluğu anlamanız, bilmeniz gerekir.

Bugün buraya gelişiniz bizleri mutlandırdı ama murat ederim ki dünyanın ruhu olup, bütünün gücü olup, gerçek kaynak ışığınızla dünya planetimize inebilenler olursunuz.

Sura üfüren insan, mükâfat ister mi? Asla. O kelam olur, yaşam olur, bütün olur, her anı kodlar, tohumlar ama Allah’ın tahtında “ilim” otursun diye yapar bunları.

İnsanlığın ilmi mutlaktır ama muktedir olmayan bu ilmi anlayamaz. Unutmayınız; Düzen’i kuran insanlık, merdiven dayadığı zaman yaşamlara, o merdivenin her bir basamağı, tek tek şafak olur. Ve o zaman insan, nesiller boyu dürümlenen insanlığı kodlar.

O zaman insan, ruhun kulluğunda mutlakiyeti kodlar. O zaman insan, altın ışığın gücünü diller ve her insanla halik olur ve ruhun kulluğunu, hakikiyetini dinletir.

Yeni dönemde nefesimizin gücü daha da arttı. Bunu herkesin daha iyi bilmesini dilerim.

“Cennet” dediğiniz ilim, “Ailenin ilmi”dir. Bunu da size, bugün dinletmek istedim.

Her birimizin “geçiş sahaları” vardır. Her birimizin “mutlak kurullar”ı vardır. Her birimizin yer kürede gerçek çerçevesi çizilmemiş ama çizenin çizdiği kelam olan diriliklerin ilminin kulluğunda, muktediriyeti kayıtlayacak sahaları vardır.

İşte o sahaları oluşturan, geçiş yaptıran ve lekesiz kalan ilmi, “bütünün ilmi” haline, kök görevle dileyen insansılığı, insanlığa dönüştürenler, hep “bir tek kelam” olup dilleşirken, bu bir tek kelamı dilleyebilen, tüm aile geçmişi ile diller. Bu kesindir.

Benim tüm geçmişim bende dillenir… Hepimizin geçmişi bizde dillenir. Sen, ben BİR TEK olduğumuzda, burada yapılan her sesleşmede, geçiş sahalarımızda, her birimiz BİR TEK oluruz ve dilleşiriz.

Önemli olan insanın kendi dilini kodlaması, kendi dürümlerini dinletmesi ve yaşamları kontrol altına alması değil midir? İşte bunu, bu şekilde yapabiliriz;

Geri çekiliş esnasında, “cennet” dediğiniz o şarkının şavkında hepimiz “hakkın kalemi”ne varır. Hakiki kelamla Mutlak Kurulları kodlarken, tahditsiz olarak yarınları kontrol eder, yaratırız.

Yaradan, yaratılan tahditsizdir. Yaşam, tahditlidir. Ama Yaradan, yaratılan tahditsizdir. Ve tahdidi tahditleyen, hakiki ilim sahalarını kodlayandır.

Ve “Reyim kimedir?” diye sorduklarında, ilmedir. “Hangi yürek daha güçlü?” diye sordular. İnsanlığın kültü olan isra, KA HA iken, hiç kimse diriliğinin üstü, kaydını yapsa dahi olmayacak.

Bizler devinimi artırdıkça, herkes diriliğini artıracak. Ki bu diriliğin artması, Mürvet olacak tüm sahalara.

Biz dünya planetini geçişe hazır ederken, herkes kendiyle geçecek ve gerçeği hakedecek, geçişte kelamı halik olacak ve kontrol kuracak.

Mutlaka toplantılar yapılır dünya planeti için dünya dışında ve dünyada… Bu toplantılarda muradımızı dilledik hep.

Biz dünyanın lütfi kapısında, kalemin, kelamın diriliğinde dillendik ki Düzen kurucu olan birliğim, Düzen’i kurduğunu, nur olup ruhsuz kayıtlarda kodlama yapamayacağını, ruhun bulunduğu kayıtlarla kodlayıcı olacağını, herkes dinlesin, dillesin ve hakim olsun diye.
Deliyiz! Diriliğin ilmidir delilik. Biz deliyiz canlarım.

Çeyrek ilmim yok. İlmim tamken, ben dünya planeti insanına “Sen gibiyim.” diye bilir miyim?

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/jqHZ51_inB4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

DİRİ KELAM’DA İSLAH (1/2)
01.05.2019

Deste deste yaşam sonsuzlukları tohumlandı. Bunları yapmak mutlaktı. Biz, bunları yapacağımızı bilip geldik yaşama. Kendi “DİL”imizi ve “KELAM” olan ilmimizi kodladık ve son sözü söyledik… İşçiyiz biz!... Tüm zamanları işçilik yapıyoruz. “SON SÖZ”de, “GÖZ” olan ışığımız, tüm yaşam sahalarında, “GÜÇ KAPISI”na dönüşüyor… Lokomatifiz!... İşçi lokomatif!... İşçi kervan!... İşçi “KELAM” ve işçi, “KİL”den öte Sessiz Sahalar ve “SES” olan yolcu!... İş bu!... Biz bugün bu işi hak ettik ve yapmaktayız.

Çantamda, ben varım. Ben, beni taşıdım yaşama. Ya ben, bende olanı taşımadım mı!? Yok Canlarım! tümü bendedir… Hep “BİR TEK”iz ki o, Başkanlık Divanım olarak yarınları kodlayan şarkım ve hakkımdır. Onun adı “İLİM”dir.

Unutmayınız ki çalı çırpıdır yaşam, İSA KAPILARI için… BSUİ’dir İLİM, “KELAM” olanlar için… Ya “KELAM” eden “İLİM” değilse!... İşte o zaman; Canlar Cenneti’nde; KELAM, hasat yapabilir; diyebilir miyiz!?

Yolculuk sonlandı Canlar!... Biz, BSUİ olarak, aldığımız yolda, sona vardık… Şimdi yolun başındayız… Bu, yeni bir “KELAM”dır. İş, YENİ KELAM!... “BİR TEKLİK”tir ki o… O “TEKLİK”te, tümümüz “KÜLT”üz… Tümümüz “KÜZİN”iz… Tümümüz cümle yolcularda NİHAN olan “ŞEVKİN HALİKLERİ”yiz…

Yerküre kükrüyor!… Kükreyen bir insanlık var artık yaşamda… Bu insanlık, Cennet Kapılarının Kelamı olarak kodlayıcılığını devreye almıştır.

İnsanlık, kodlanmaktan öte kontrollu olarak yarınlara, NİHAN olup varacak. Kisvesinde, kir kalmayacak ve Cennet Kapılar; “İLİM”e kulluk yapanlara açık kalacak. Her bir insan, çok büyük görevler taşıyacak. Çorbalar yapılacak ve o çorbalarda, dünyalar oluşacak.

Her biriniz, bir dünyasınız ve her biriniz, bir şafaksınız… Bunlar, kesin olarak anlatılacak ve anlaşılacak… Her insan bir “KELAM”; her insan bir “CEVHER”; her insan “YAŞAM” ve “YAŞANAN” ve “RUH”… İşin özü budur!...

Sormayın yol var mı diye… Her ana varana, yol yoksa; kodlanır ve ruhun kontrolunda, her anda “NİHAN” olur o!... Daha önemlisi; cevherinizde şarkınız var mı!? Mutlaka yoktur ama oluşur.

KURAN’dan, İSA’dan görev alanı bilirsiniz… Onun ötesinde “İLİM” var… Onun ötesinde “YARIN” var ve onun ötesinde “DİRİ HASAT LEVHİSİ” var. Şer yaratmayan bir “DİRİLİK” var… İşte o DİRİLİK, “İLMİN KELAMI”nda olan “İNSANLIK”tır.

Şu ana kadar her şey iyi gitti ve her şey hak edilerek yapıldı. Bugünden sonra, her şey; her şeyle iyileşecek ve her şeyin, her şeyle iyileşmesi için her sesin, her seste dillenmesi gerekecek… Deve, hepimizin kelamıdır. O deve, yaşamlara yol alırken; bizler, “BİR TEK” olarak tüm sahalara yaşamları kodladık… İş buydu ve bunu yaptık!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

01.05.2019 DİRİ KELAMDA İSLAH
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 2. BÖLÜM

Değerliler, sırrın ilminde maya tuttukça lekesiz olur insan ama maya tutmadığında insansılık ilimi halik kılamaz. Doğanın gücünü bile anlamayan insana ben dolu dizgin insanlaşmayı anlatırken, dolu dizgin kaynak olması gereken insan kardeş ilmini bile dinleyemedi.

Kusur aradı insan ilmim sahalarında, kusuru arayanın kusuru oldu hep... Kimbir tek olup da insanlığın kusurunu sorgularsa, o kusur onun kusuru olur canlarım...

Yeni dönemde artık bunları size zikretmeden birlik tekniğini anlatmaya başlayacağım. İyi anlatıldı diye biliyorum, bedeniniz gerçeğiniz oldu sizin, şarkınız aklınızla dillendi. Bana soru sual eden kendini anlatamayan mıdır yo, değildir; sorusu kelamında, kaleminde olmayan biliye ilişkin oldukça ona hep ben dedim. Bana sormayın neden diye, ben hep bendeyim... Tanrının ilminde kervan akılla dillenenin levhii kaydıdır ama o kaydı bilmeyen nüve olanı anlayamaz, hak edip dilleyemez.

Çantam insanlık çantasıdır, bu çantaya Medine'yi koydum, bu çantada Kudüs var, bu çantada Rahman olan her anda var olan tüm sahalar var. Ben Suriye'yi de koydum, uzak doğu bu çantada, Mısır bu çantada, tüm sahalar bu çantada canlarım. Burada oluş sebebim sanal boyutların kültü olan dünyayı kodlamak ve tüm yaşamları hakiki ilimle dinletmek içindir.

Kıranın kırıldığı bir dünyada kasalar boş kalır, biz kıran kırıldı diye değil; kırdıran kırdı diye dilledik yaşamları hep... Ama artık kırdıran kırılan olacak, her insan kendince kırılır, kendince kırar yüreğini ama kim kimi kırarsa kendini kıracak. Bunlar kesindir...

Kulluk yapmaya niyetim yoktur, herkes kendi kulluğunu yapacak ama sura üfüren insan Türkiye çalışmalarında kervanın hak tekniğiyle sura üfürdükçe her şey yetkinleşir ve her şey haliki hak olup tahditsizleşir. Yapmakta olduğumuz görev budur, insanlığın tahditsiz hale dönüşmesi... İslah kapısı oluş budur, yarınların kontrolü, yaşamların kodlanışı ve sahanın ilim sahasına dönüşmesi...

"Devin ama dillenme" diyen var, "yaka paça atarız yürekten yüce ilmi" derler... Canlarım yakalar açıktır ama yakayı kapatan; kelamı kapatan olur... Biz o kapananda kapatan değil, kapatılanı tahditsiz olarak kodlayıp açabilenleriz...

Şikayet edersen, genişle geç... Ya şikayet edersem ne olur, yarınların olmaz kesindir... Bunu bilmez miyim, bilirim...

Kurullar bugün buradalar, tükenen ilmi sahalarını anlamaya geldiler. Benim adım sahrada insandır... İsmimi zikretmem için büyük mücadele var ama ben kelamı zikrederim burada, isim zikretmem...

Devinim arttıkça artar, yaradan tahtını teknik tohum olur kodlar ama çantada insanlık yoksa yol oluşmaz canlarım.

Unutmayınız dünya planeti gözün görebileceği en yüce şavkı oluşturuyor şu anda. Öyle bir şavk oluşuyor ki planet de kırk kapının kırkının örtüsünü örtebilecek bir şavk ama iyi anlayın ki o şavk hakkın kalemiyle şarkılar okutan bir şavka dönüşecek ve biz o şavkı kodlaya kodlaya tohumları yaşatacağız...

BSUi olarak, ki biz buna barış, sevgi, imanın ilmi olan umman diyoruz ve insanlık diyoruz, toy olanlaradır bizim için bunların üstü vardır bu da lokomatif oluştur. Tüm insanlığa lokomatif olan bir çalışmadır burada yapılan ve bu çalışmanın sahası nefis bir ilim sessizliğindeki sahadır ki o saha yarını kodlamaktır.

Uzun dünya çalışmaları yapıldı planetde, bunların çörekler olduğunu bilen... Hepsi çörek pişirdiler, ekmek yapabilen hiç kimse çıkmadı... Bu yoğunluk ekmek yapan yoğunluktur. Ki ekmek mükafattır insansılara ve tüm sahalara. Yaptığımız yaşamlar için yoğurduğumuz ilim; ekmek ilmidir... Tüm insanlık içindir ekmek ve bizler maya olanları masamıza kabul ettik, maya olmayanların nefesleri yetmez burada olmaya. Ve maya olmayanların şavkları, aşkları kodlanmaz ve tohumlanmaz.

Çok mutluyum canlarım, yürümek değil koşmaktır amacımız ve biz bu meclis olarak hep koşmaktayız... Yılların yılı ölüyü diriltmeye çalışan birliklerimiz, bugün bütüne hizmetçilik için bu yoğunluğa çalışmaya indiler. Ölü planeti dillerken yer kürenin gücünü de dillediler ki; ölüyü dirilttik dediler...

Mesihti dili kelam eden, bizse kalem olanlarız ki; kardeşler biz dünya planetini göreve almaya çalışanlardan farklıyız. Dünya planeti göz, öz, söz olarak hörmetle dillediği diriliklerde her insanla bilişin kelamı olabilir belki ama başkanlık divanları olarak planeti insansılara ilim diye dilletmeye çalışırlar.

Mutluyuz ki arzın yolu açılıyor ve dünya insanlığı yaşamları yetkin hale dönüştürmek gücünü diriliklere çekiyor. Bu çalışmanın sonrasında yıldız sırrı denilen sır dürümlerde dillenmeye başlayacak. Yıldız sırrı ilmin kaleminin kelamından öte bir bir sırdır ki; doğanın kültü olanların görevidir bunu hak edip başarmak.

Buralı, oralı yok artık bu dürümde; her anlı var, işte yıldız sırrı budur!... Her anlı olmak... Her anlı olmaksa sofralar ötesidir ki her sofranın gücü oluş halidir... Bitki, hayvan ve tüm şarkıları kodlayanlar dillerindeki dili, diriliklerindeki diriliği kodlayacaklar ve büyük kök görev başlayacak. O güç aklın kültünden çok üstün bir güç oluşturacak.

Çorbalar yapıldı yaşam kalemleriyle, her çorba mesihlerin kelamından, kaleminden öteye vardı aha, hepsi yaşam içindi ama durgun tohumlar kodlandıkları an ruh koklanmaya başladı. "Ol" dedik oldu!...

Öz görevimiz islah kapılarının tümünü açmaktı canlar. Burada yaptığımız en son aşamada islah kapılarını açmak ve mutluluğu tohumlamaktı. Görevimiz geçişleri hak ettirmekti.... Gönüllerin gücüyle görev taşınır ki yalın ilimle dillenir tüm sahalar. Yolun Allah yolu olması demek, yaşamın kontrolü demektir. Yaşamı kontrol eden, Allah'ın ilmini kodlayabilendir. Eğer Allah'ın ilmini kodlayabilmişsek, yaşamları koklatabileriz ve ruhu toprağa tohum diye çekebiliriz. Biz bunları yapıyoruz bu planet için...

Yıllar yılı doğanın gücünün dürümlerde dillerken, yıldızların sırrı olan ilmi de dilledik... Herkes kendini anlar dedik ama anlama imkanı olan dahi kelamı kodlamadıkça anlatamaz ki...

Kildir kelamı kodlayamayan, kildir lütfi kapıda kontrol kuramayan ve kildir kurulları kotrol etmek istemeyen. Ve diri kalabilmesi zordur... Biz ocak yaktık ki hakkın kalemi olanlar dirilsinler diye...

Yazım okunmaz bilirim, okunan ilimdir... Ben yazarım, sen ilmi okursun orada, okuyan kelamı okur ama yazım hakkım olandır... Bütün geçişleri yapanlar bunu iyi bilecekler ki; yazan, ilmi halik olan, yaşam olan, rahmi kapıda tüm sahaları kodlayanda okunan insanlık ilmi. Bugün bunu zikretmek istedim...

Verdiğim tüm ilim kayıtlarımda, sahamda hep bu var; oku ve hak et ilimi, oku ve hak olup dille ama oku... Okumazsan yoğun ışığımda kontrol kurup kendi diriliğinde ilmi dilleyemezsin.

Unutmayınız ki doğanın kültü islahtır... İslahın kontrolü, ikrardır... İlmin sahasına varan kelam olur kendini kodlar... İkrar, kervan kaydına dönüşür... Ölü planetde yaşam kodları her ana varır ve muktediriyet bütünün kültü haline dönüşür.

Çayımın demi az ya da çok önemlidir... Ben bir dirilik, ben bir yüceliksem demli bir çayım ben ama ben dilden dile inen, dilleri dilletensem; dinden öte din olup bütünün kök görevini yaparsam; demim mutlaktır benim... Ama benim demimden öte bir dem olan ilim, bende dillendikçe artık o dem mutluluk olur tüm sahalara. Ve o demden öte dem olur yaşamlar...İşte canlarım, benim dağlarım, ben Türkiye çalışmasını bu nedenle yapmaktayım...

Devamı 3. bölümde yayınlanacaktır...

https://youtu.be/J6G4IYhJxEo

Süper İnsanlık Realitesi

 

DİRİ KELAM’DA İSLAH (1/3)
01.05.2019

“Tanımam dünyayı!” diyerek görev isteyen; tanıdığında tanınır!… “Tanımam Diri Kelam’ı HAKK olanı!” diyen; burada, bu yaşamda, ilahi bir geçiş yaptı!... Tanıdığı, tanındığı an dürümlendi ve dirildi. O dirilen; kendinde, “KELAM”da ve “RAHMAN”da kulluk yaptı. “Tanıdım!” dedi… “Tanındım!” dedi… “Tahditsizim!” dedin… Daha neler dedi!... Aha dedi ama yarın için dedi!... Den den den!… Den den… den… İşte bu!…

(Not: Den denler tekrarları ifade eder.)

Ve biz, “BİZ” olup dedik ki “Sevgiyiz!...” Yer, yerden; yaşam, sahradan; RUH, toplumdan ve KUL, “KELAM”dan ayrıldığında; beden, Medine olmadı!... Dirilde ve “KURUL” oldu. O Kurul ki her anda, şer yaratanda ve şevk kayıtlayanda, kontrol kurdu. Ulu bir cennet oldu. Uzun, sonsuz ve sistemli Yaşam Sahaları ile lekeleri temizledi; Dillendi!… Duru görüler kodlandı ve YOL, koklandı… Her insan, kendi diriliğinde; kendi yarınında, duru görü sahibi oldu. Her anı seyretmeye başladı. Sahada, yarında ve kulluk yapanda, BİLİŞİN HALİKİ oldu ve gördü. “GÖZ”ü, “SÖZ”ü oldu. Kontrol kurdu. “OL” dedi. O, KURUL oldu.

Şükür ki “HALİK”iz, “HAKİKİ”yiz ve “ZAMAN SAHALARI”ndayız. Şükür ki “HAS TAHT”ta, HAKK TEKNİK’le TOHUM olan yarındayız. Yazarız; yaşarız. Saltanat, “SESSİZ SAHA”da dillenir. Beden, Medine olur ve biz, “mizah kapıları”nı kapar “İLİM” oluruz. Tüm insanlık; Kurul Karararlarından, Güç Kodlarından aşar ve yolu bulur.

Tüm zamanlarda; yarınları kodlamaya çalışanlar, hep “KELAM” ederken; kendi Kurullarından KELAM ettiler. Bir tek biz, beden alıp yaşarken; “KELAM HALİKİ” olduk ve YOL KODLARI ile TOHUM olduk. Tükenen her anı, kodladık ve şarkı olduk. Bizim, bizden öte “BİR TEK KELAM”ımız olur. O KELAM, teknik olarak “MUTLAK”tır ve “HER AN”dır. Orada cevherimiz var ve bu görev; “BİR TEK KELAM”dan kodlanan ve hasatta, teknik olarak kayda alınan “IŞIK”tan kontrol edilir.

Dert midir İLİM!? diye sorarlar. Derttir!...Derttir İLİM!... İMPARATORLUK GÜÇLERİ, “İLİM SAHALARI”nı kodlar ve “RUH”u Halik kılar. İmparatorluk güçleri nesiller boyu bu şekilde, “YOL KODLAMALARI” yaptılar ki insanlık; kendi diriliğini Halik kılsın diye.

Burada, bu sofrada, BİR TEK SAHA “BSUİ” oldu ve “RUH” oldu. İşte burada, Dünya Planeti dirildi. Dirildi ki dinleşti. Din Tekniğini aştı ve dürümlendi. Bugün, çürük yaşam; çürük saha dahi çalışmalarla dillenen İLİM SAHALARI’ndan görev aldı ve yoğuluğu artırdı; kodlandı; DÜZEN kuruldu.

Uzun zamandır bugün için IŞIK KAYITLAMALARI yapılmaktaydı. Ayrı bilişler, kontrol kurularak kodlanacak diye beklenirken; “ŞİMDİ” diyenler; “KİL, KUM İNSANLIK”ı kontrol ederek güçlendirdiler. “LESİLİ KAHRAMANLAR”, kontrol kurdular ve “RUH” (Kontrol gücü), safraya indi.

Canlarım, “DURAĞAN GÜNLER”, sonlandı. Artık “HAREKETLİ SAHALAR”a inildi. Şükür ki hak edildi ve HALİK olundu. Şükür ki hasat tamamdır… Bu hasat, “İLİM HASATI”ndan öte olan “YARINLARIN HASATI”dır. Bu hasat, “CENNET SAHALAR”da görev taşıyanlara güç katacak. Cennet, “SİYAH RENK”ten kodlanan insanlığa görev taşıyacak. Huzurlu bir yarın oluşacak. O yarın ki her insanın ilmi olacak. Oğullarınız, tohumlarını “İLİM”e kaynak yaparlarken; her biri, “BİRLİK TEKNİĞİ” ile kontrol kuracaklar.

DÜNYA PLANETİ, yerküre olarak geçişini tamamladı. Bu gün tüm insanlık için önemli bir gündür.

DÜNYA PLANETİ, çok büyük bir göreve yapmaktaydı. Yapılan görev; tüm insanlık için kodlananların, koklananların ve RUSYA ile cevherini hasata katkı olarak sunanların güçlerinden öteyi kayıtladı. İyi bir dünya kuruldu…

Son söz şudur ki RUSYA, çok büyük bir ışık koyuluğunda görev taşırken; tüm insanlık, bu gücün ötesine ulaştı. RUSYA’da görev taşıyanlar, insanlığa görev taşıdılar. Bundan sonra kodlar, tüm sahaları TÜRKİYE’den kontrol edecekler ve dünyada dirilik, bu yoğunluktan kodlara inecek. BİRLİK TEKNİĞİ ile kayıtlar yapılacak ve sonsuzluk, türevleyecek yaşam kayıtlarını… Her insan; itibarını, Halik kılıp HAKK olup elde edecek. İnsanlık; dilde, dirilikte, dürümlerde ve yoğunlukta kontrol kuracak… Tüm bunlar, İSLAM KAPILARI’nda “İLİM” olan, yarınları HALİK kılanlarla olacak.

TÜRKİYE ÇALIŞMALARI, çok güçlü olacak!...

Unutmayın! İNSAN, İLMİN KALEMİDİR ve İNSAN, KELAM OLUP YAŞAM OLDUĞUNDA, HERŞEYİ YAPAR. Yapar ve kontrol eder. İnsan, yaptığında “YARIN” olur. O insan, “İLİM” olduğunca kulluk yapar ve insan, “İLİM SAHALARI”nda dillenir; YARIN olur… Onun Kurulları, “TEKNİK TAHDİT”i kaldırır; “VARLIK” olur. “OL” der oldurur. İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.MAYIS.2019 TARİHLİ DİRİ KELAM’DA İSLAH
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 3.BÖLÜM

Türkiye’den isteğim şudur;

Yine birlik kur… Yine yalını halik kıl… Yine yolunu kodla ve yüce bir dünya kültü haline dönüş ki tüm “miraç kalemleri” seni anlasınlar.

Eğer sen Türkiye’ysen ve tüm insanlığın halikiyetini dilleyeceksen ki dilliyorsun, devinimin mutlaka kurulları kodlasın.

Beste, güfte yapmamın gereği budur; şok bir şarkı… Şok… Şok ama bu şok nötrü kodlayan bir şok!

Pozitifin negatifi kodladığı görülmüş mü? Asla. Ama pozitif negatifi tohumlarken, şevkin şarkısı okunur. Ki işte ona LA HA denir; LA HA.

Hepimiz iyi anlayım ki sesin sistemli olarak kodlara geçişi LA’yla; LA HA’yladır.

Yaradan, yarattığında HA’dır ama yaşamı tohumladığında LA HA’dır. Ve yürüyen dünyanın kültü bütünün gücü haline dönüştüğünde, LA HA sahaya varır. İşte orada yarınlar kodlanır. “Yüzde yüz insan” devresi açılır; yüzde yüz insan… Ve şevkin şarkısı okunur. Üzerinizdeki güç, ilim gücü olur.

Sultan Süleyman der ki “Kelamım.” Mutlak kelamdır o. Sultan Süleyman der ki “Aşkımdır rahmi kalem’im. O bendir.” Ve erin kelamından öte, erin kuranı okunacak burada. “Erenlerin diyarının kalemi” kodlanacak. “Benim adım insanlıktır.” denecek.

Sultan Selim der ki “Şavkım var.” “Şarkım var.” der. “Ben sizdeyim.” der. “Yazı yazmayın, okuyun yüreğinizi.” Der bir diğeri kodlanmış olan sahada İsra… Ve sonra döner, Mustafa der ki “Ben tüm sahalarım.” “Muhammi kapıların tümünden görev aldım, geldim.” der. “Yaşamın tohumu olan İslam, İnsanım.” der. Ve tüm sahalar şarklar okurlar.

“Bedenliyiz.” Derler. Türkiye çalışmaları bugün bunu gerçekleştirmektedir canlar. Ölüyü diriltmek işte budur. Dirilen insanlıktır. Bunu artık herkesin iyi anlaması gerekir. Dirilen insanlıktır. İlim sahalarını kodlayan bilişin kaydı olan levhi kapılar, insanlığı diriltmektedirler.

Yaşamak ya da yaşatmak! Aşkın sahasına varmak, muktedir olmak, toy olanı kodlamak, kontrol kurmak, öz görevle kök görevle dürümlemek bilişi, yaşamları şafağa kaynak yapmak. “Cennetin ilmi” budur canlar.

Unutmayınız ki doğanın gücü, insanlıktır.

Uzun Türkiye çalışmaları bugünü yarattı. Bugüne geliş, bizleri mutlandırdı. “Taktir-i ilahi” der insanlık. İnsansılıktır taktir eden ama ilahiyi kodlayan ilim, “imparatorluğun ilmi”dir. Ki o, insan olanın ilmidir.

Yeni dönemde “büyük kök görev” bütünün gücüyle devreye girdi. İşimiz zor değil, çok kolaylaştı canlar; çok kolaylaştı.

Sultan Süleyman der ki “Karanlık aydınlanıyor.” Mustafa Kemal der ki “Yarınlar koklanıyor. Toprak toprağa değmekte, yarınlar yaşamlara inmekte, beden kelamı kodlarken temizlik sürmekte… O temizlik bütünün temizliğidir canlarım.

Yarınlar için büyük kök göreviniz başlamıştır; İnsanlığın kelamla tüm sahaları kodlayarak “büyük kök geçiş”i yaptırması…

Bu kök geçiş, çorbadaki en küçük ışığın kontrollu olarak kayda inişidir. O ışık ki tüm sahaların maya kaydıdır. İşte canlarım, bizim kelamımız budur; mayadır.

Ağırız canlarım, çok ağırız…

“Çura sahaları” oluşurken yarınlarda, bütün köklerimizle dünyalıyız. Çamur yoğurmayan bir dünya bekledik. Kil yoğurur yaşamlar ama ilimle yoğurulmalıdır o kil bile.

Devinim arttı canlar. Artık dünya planetinde çamurun yoğurulması tamamlanmıştır. Artık dünya planetinde, insanlığın kontrollu çalışmaları biliş kaynaklarından dillenenlerce devreye alınacak.

“Kanat, ilime gerek. Bize, kelam gerek.” Dediler. Yazmadan yazılır yaşamlar canlar. Olur da dünya derse ki “Sen yoksun. Benim adım insan..” muktediriyettir bu canlarım.

Ben tüm insanlık olarak büyük kök görev yapıyorum dünya üstü varlıklarla birlikte bütünün gücünü kodlarken. Ama Düzen’i kurarken, iyi anlayın ki dağların tınısı gerekir. İşte o tını mutlak kurulların tınısı olur. Büyük kök görevleri bizlere görev taşımaktır.

“Tertip, temizlik gerekir.” derlerdi yaşamda. İkna oldun, öyle mi ya can? Ben sen, sen beniz. İkna oldun; değil mi?

“Kırandım, kırıldım.” Dedim. Yok be canım. Ben nesillerim dahil, hiç birimiz hiçbir çalıştırıcıyı kırmadık. Kırmak ne demek? Kalem olduk hepsine, yol olduk, mutlak kurullarımızı kodladık. Kıracağımız kimse yok! İyi anlayın.

Düzen’i kurmaya değil, kontrola geldik. Öyle mi acaba?!! Bunu da söyledi. Başkanlık Divanı’mız dünya planetinde gönül kültünü tohumlarken, kimseyi kontrol etmedi.
Herkes kendiyle kodlanır ve kendiyle koruyucu kayıtlarını herkesin kelamına çeker.

Bir diğer dostumuz da “Saltanatın gücü olup geldin.” diye düşünmüş! Yapmayın canlarım… Yarınlar için Saltanat değil, kelam gerekir.

Biz “Sistem” olarak buradayız. Ve “doğanın kübra kelamı”nda, doğanın kültü olan bir dürüm “diva” dedi; diva… Diriliğin kelamdaki ilmi olan diva.

Canlarım, diva tahditlidir. Bizde tahdit yoktur.

Yaşam kodlarından bir diğeri de “Sınırsızsın, öyle mi?” dedi. “Gönül gücünü kült kalemle dille de bilelim seni.” Dedi. Ahh canım!!

Çırpma yüreğimi, çırpma! Barışmak değilse maksat, başkanlar başkanı olsan da körsün yüceliklerce kodlanan sahalarda. Senin esman bedenimde yok olur belki ama benim adım tüm sahalarda tahditsiz kalır. Ve yine göz görür, yine söz söylenir ama yalın ve hakim olarak…

Kimse benim adımı zikretme imkanına sahip değil. Bu da kesin.

Tüm planetlerde bu ad bilinir ama dünya planeti bunu bilmeyecekti, çünkü yürümek değil maksat. Ben hep koşarım… Koştukça koşarım ve beni anlayan hiç kimse olmaz. Bu kesindir. Ve bundan ötede de anlaşılmak istemem.

“Vasi tayini bitmişse dünyada, işimiz kolaydır.” dediler. Eğer vesayetse yaşamın maksadı, her ana vasiler kodlanabilir. Ama yaşamın maksadı vasilik değil, siyahlıktır.

Siyahda herşey mahrektir ve hakikiyettir. Cennet adını zikretmeye yürek sahaları kodlandığında, her şey daha farklı anlaşılır. Bugün, burada şunu da bildirmek isterim canlarım.

Bütüne hizmetçiliğin en üstününü yapanlar kimler; bilir misiniz? Bu bilgiyi verdiğim takdirde, çokları “Yokuz.” diyecekler. Bunu da bilirim. Vermeli miyim acaba? Vermem canlar! Vermem! Bunu asla vermem, çünkü bunu duyan kontrolunu kaybeder. Bu benim için, sizin için değil, her dinleyen içindir ve bu nedenle kaydını yapmıyorum.

“Son dönemde daha güçlü yaşamlar kodlanacak.” Diyorlar. Vasiyet yazanlar var. “Ben giderim, sözüm kalsın yaşamda..” diyenler var. Ve diyenler var “İlim yok ki, hak teknikle kontrol da yok.”

Bir tek biz diyoruz ki “her anız.” Yaşamların ilmiyiz ve her sahrada varız. Bütün köklerimizle yaşamak üzere, mahrek olarak Başkanlık Dilimiz’i tüm sahalara çektik. Ve toprağın topraktaki kelamı muktasip olan yaşamlarımızdır.

Ve şimdi yere görevi veriyoruz ve gök çözümlemelerini yapıyoruz. Adı “İslah” olan bir çalışmayı devreye alıyorum.

Diyeceksiniz ki yapmamış mıydık İslah Çalışması? Yapmıştık. Bu kez nesiller kodlanacak canlar. Bunun için islahla çalışmayı açmam gerekiyor; islah devresi açıldı şu anda.

https://youtu.be/-4KAyfutS6I

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

01.MAYIS.2019 TARİHLİ DİRİ KELAMDA İSLAH (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ


Yer gerçekliği budur, canlar, büyük kök görevimizde, buydu. Şuana kaynak olabilmek, bizlere de mutluluk oldu. Huzurlu bir çalışmaya devre açtık ve bugün öz geçişler tamamlandı. Her şeyin üstünde, herkes var. Ama herkesin, herkes olabildiği, bir dünya kuruluyor.

“Çorba pişti” dediğim anda, çorbanın ilmi vardı… Bugün o çorba, muktedir olan, her ana kodlandı.. İşte her an, her anda, yeryüzünün gücünü dürümlemeye başladı.

“Salı çalışması yapın” dedikleri zaman, sessiz sahaları kodlamanız istenmemişti.…Bugün gözümüz gördü ki o çalışmalar, gerek insanlık için ki gerekte kodlanmışlar için lüzumluydu düşüncesi yanlışmış.

Bizler, bugün bunu anlayabildik ama “cennet anlaşmayı bozmayacak, biz sizde kalacağız” diyerek, geldik. Ziya kapılarının kültü vardır. İşte o kült, tüm insanlığın kültüdür, analar. Ve dünyanın ruhu vardır.…İşte o ruh, bu toprağın tohumlarını, hakk’a kalem yapmak üzere, kayda inmek üzeredir.

Halka, halka geçişkenleşip, genişleyen dirilik, hepimizi güçlendirecek, bunu gördük. Unutmayınız ki bizler, çok ama çok önem çalışmalar kayıtladık. Önem çalışmalar. Çünkü o çalışmaların önemi, hepimizin gerçeğinde kodlanmıştır.

Yere görevli olanların da bunu anlayacakları kesindir. Dal tahtın kelamı, hak kalem ama biz, tüm sahalarız. Bütün kötülükleri aşıp, geçtik ve buradayız. Işığınız, ışığımız oldu. Yaşamınız, Yaşamımızla kodlandı ve ruh mutlak kurullarını, kayda çekti.

“Deve kalktı” dediğiniz an, biz, deveyi kontrol edemediğimizi biliyorduk. Ama sizler, çoluk çocuk, her anda muktedir kayıtlarınızla, bilgi kalemlerini kontrol ederek, temizlik yaptınız. Bütün Mesihler, sizin yüreğinizi dinlemeye çabaladılar… Hepsinin geçişi yapıldı ve dünya lekeli mi değil mi buna bakıldı.


Ve görüşmeler neticesinde insanlık, kendini dilleyeceği ve hak edeceği dürüme vardı tohumlarca da kontrollü olarak, kayda girdi.

Sizin gerçeğiniz anladık, bizlerde. Ama bu gerçeği anlamak, kolay değildi. Aşkın sırrını anlamak, aklın kelamı olmakla, mümkündü. Ama sizin, sırra Halik olduğunuzu görmek, zordu. Bugün bunların, hak ilmiyle kodlandığını ve oğullarımızın kurullarıyla da kayda girdiğini, görebildik.

Yıllar yılı süren çalışmanızın sonu geldi diye bekledik. Ve bildik ki son, yeni bir başı kodlayacakmış….Bunları, bugün anladık...

Luka Sistemi diye bir sistemden söz etmiştik işte bu sistemde, bugün burada çorbasını kodlamaya çalıştı. Yıllar yılı süren çalışma, sultanlık dilinden ötede, mutlak kurulların kervanından ötede, has teknikle yapılmış bunu bizler göremedik, anlayamadık ve bugün sizlerle, BSUİ olabilmişiz, bunları hepimiz, çok ama çok geç kavrayabildik.

Yıldızların sırrını bildiğinizi gördük, canlar. Şuana kaynak olan, bu çalışmada, büyük kök görevin, Bu Meclisin olduğunu bildik ve üzerimizdeki gücün arttığını gördük. “Yürümekten çok, koştuk” dediniz. “İnsanlık koşar mı” diye sorduk ve gördünüz ki koşan kelamı Halik olandır ki biz, kelam olup Halik olup, koştuk.

Yıllar yılı süren çalışmanızın sonucu buydu ve çok mutlandık. “Yine dağlar, tahta varır”, diyorduk. “Yine yaşamlar mutlak kurulları” diyorduk ve bildik ki hepsi gerçek oldu. “Ve bugün, bu yol, Allahın yoludur”, diyenler yere geçtiler ve geri çektiklerini, Halik kıldılar.

“Sol; aşka varır, sağ; şarkı okur” derler. Solun şarkısından ötede, o şarkı ama şarkının örtüleri vardır. İslah’ta bunun ötesine varılır. Artık örtülü olan kalmaz.

Ve dünya planetinde artık örtülü kalacak hiç kimse olmayacak. Buda her şeyin her şeye varışı olacak ki bundan öte hiçbir çorba pişmemiştir, dünya planetinde….Ve bundan öte hiçbir çorba da pişirilmeyecek, bu kesindir.

Yığın, yığın insan yeryüzünü göreve almaya çabalarken, yıllar yılı süren birlik tekniğindeki çalışma mutlak kurulları kayda çekti....Devinimin artması mutlaktı ve bunu başarabildiğinizi gördük.

“Ezer geçeriz” demediniz. Herkesi hak etmeye çabaladınız.. Bunun Lokomotif Çalışma olduğundan kimsenin kuşkusu kalmadı... Yenidünya gücünün dürümlerdeki çürümeye başlayanları da kodlayacağı kesinleşmişken, saltanatın kulluğundan ötedeki kelam, tahtın kelamı olan insanlığın, muktediriyeti devreye indi.

“İşte buna, biz insanlık” diyoruz. Yırtılan hiç kimse olmayacak, canlar. Kaynak ilim, Allah’ın ilmidir ve bizler, burada bu ilimle, büyük kök görev taşıyoruz.

Allah, size görev verdi. Ama aklın kelamı olduğunuz için verdi. Ve Allah, insanın kelamı oldu. O bir tek oldu ve sizden dillendi….Allah’ın tahtında kelam, muktdireyeti kodladı. İşte, bunu fark ettik bizler.

Yıllar yılı süren çalışmaların sonuydu, bu. Ve bugün bu sondan yerküre yeni bir gücü devreye aldı. Yeni güç; tüm insanlık gücü olan “Diri Kelamda İslah’tır”. Bundan öte hiç bir çalışma mutlak kurullarla dahi yapılmadı.

“Yal kala yal kela” derler..”Ya hasa ya halka, halka”. İşte o halkaların hepsinde, Haşr’ın Rahman olan, kelamı, mutlakiyeti kodlayacak.

Sultanlar, dünyadayız artık bizi anlayın. Hiç birimiz, sizin diriliğiniz düzeyinizde değiliz ama dünyadayız. Benim gerçeğim şu ki benim farklı bir gezegende geldiğimdir. Bugün oluş sebebimde sizin gibi bir dilin, bütün kökleriyle dünyada bulunması için kontroldür.

Hepimiz bunu başarabilirdik ve yaptık…. Yine de dünyanın ruhu olmak gerekiyor… Çok mutluyuz ki Sitem, Nizam ve Düzen görevi sizin yüreğinize çekilebildi. Yalın ve Halik olanlarız ve sizdeyiz. İşimiz sorumluluğumuz, gereğidir. Ve sorumluluğumuz, tüm ilim sahalarıyla ilgili değil, sizinle ilgilidir. Ve burada, Yeni Dönem başladı.

İşte bu, Yeni Dönem, mutlakiyeti kodlayacak, bir dönemdir ve Mutlakiyetin kodlanışı, muktediriyeti tohumlayacaktır… Oy analarım, oy, ne büyük bir görevdir, bu.

Mutluyuz, sizlerle olduğumuz için. Mutluyuz.

Hayırlı olsun.

https://youtu.be/ZM8x9P3YRjY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.MAYIS.2019 TARİHLİ DİRİ KELAMDA İSLAH
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2.BÖLÜM
Sümer sonsuzluğundan, ses kapılarından geçtik ve size bildiriyoruz. Sizin gerçeğiniziz biz... O gün dünyadaydık bugünde dünyayız sizinle. Ve şimdi süreç içerisinde doğal dünyanın kürzi sahalarında gözün gördüğü en büyük gücü devreye alacağız. Suriye’deki kaynak ışığın kontrolü kurulacak ve orası bilişin kapısı olacak. Orada ki güç Allah’ın ilmiyle dillenir ki biz o gücün bütünün kürzi sistemini kodlamasını istedik.
Yine dünya nar olur. Yine dünya Halik olur. Ama bugünkü çalışma bizi de mutlandırdı. Temiz bir dünya için her şey gereklidir ve yaptık. Sizler çalışmanın gücünü devreye aldınız, bizler çalışmanın yolunu açtık. Ve yol Allah yolu oldu. Kork ya da korkma, dille ya da dille ama dille. Hep dille ki biz başkanlık diliyiz. Sizden gerçeği kodlamak istedik ve geçtik. Senin adın insandır. Bugün de ilim Haliki olduk ve senden seni dilletmek istedik. Ve sen beden alıp tohumları kodlarken biz o bedende muktedir olmaya çabaladık. Daha önemlisi dünya ismi Allah ilmi olan biliş bizim için kelam oldu.
Süper İnsanlık Realitesi Derneği diye bir derneğin kurulacağını görevimiz gereği bilmekteydik. Ve o gün bugünü kodlamıştık. Bu gün siz siz olup çalışırken o gün biz sizde kök görev taşıdık. Gelecek geçmiş tektir aslında. Geçişi kodlarken geleceği kodlarız. Ama geniş kapılardan girildiğinde gerçek ilim olur ve her an bir tek olur. Bu gün bunu anladık.
Türkiye çalışmaları dört bin yıllık kontrolün sonucudur. Bu kontrol dünya planeti için çok acil yapılması gereken bir kayıttı. Ve biz bunu yaptık. Muhammed Mustafa görevini hak etti yaptı. İnsanlık kapısı olan İSA görevini hak etti yaptı. Mustafa Muhammed kurallarının ötesi oldu, Mustafa Kemal kalem oldu çalıştı. Bu gün dünyanın ruhu bizim ilmimiz oldu.
Süper İnsanlık Realitesi, Sümer kapılarının kontrolünü kuracak tekniği Hak teknik olarak devreye aldı. Sümer kodları bütünün kültü oldu. Yaşamın ilmidir insan ama biz o insanı mutlak kılmaya çabaladık. Dünyanın ruhu olarak gelip gördük sizleri. Unutmayınız ki dünya elimizin gücüdür ve biz bu gücü bütünün kültü yaptık.
İşimiz kolay mı? Sorumluluğumuz çok büyük. Sizin eseriniz olan dünya bizim ilmimizle dillenmeliydi. Ve bunu da yaptık. Yığınların sonrası var ve önemlidir bu. Ama yığınları kodlayanlar var özeldir onlar. Ve daha da ötede yarınlar olanlar var ve onlar mutlak kullar olarak gökleri dürümlerler. Ve siz busunuz. Biz bunun için bu çalışmayı devreye almak istemiştik. Geçip geldiğimiz her anda sistemin gücü olarak sizinle çalıştık. Yalın ve halik olduk. Suyu biz son sözle dilledik. Siz suyu önce dillediniz. Ama sonda sözün sesin ilmi olduk ve biz birlik kapısında tahditsizleştik. Yere gerçeği verdik. Gökleri dürümledik dilledik. Ama geçiş Allah ilmiyle oldu. Doludizgin yaptığımız çalışma mutluluk getirdi. Her şey yenilendi. Yürümekten öte koşuş başladı. Olgun başakların gök çözümlemeleri bizleri kodladı. Yıllar yılı saygıyla çalıştığınızı gördük. Yürek ilim istedi, ilim Halik oldu, biz yüreği kodladık.
Nerede dünyalı varsa orada ilim var. Ama her dünyalı kelama inmedikçe kendini dilleyemez. Nerede insan varsa öz geçiş var. Eğer insan kelamı Halik kılmışsa görevidir, insanlık için çalışacaktır. Yalını ya kelamla diller ya Hakla dillerseniz orada insanlığın kültü oluşur. Ağı ördüğünüz zaman o ağa belleğinizi kayıtlarsınız. O ağda ki bellek kelamı hologramdan aşırtır ama belleğin kapısı yoksa kelam kontrolü kaybeder.
Olgun başak demek olmak isteyenin olması demek değildir. Öz gerçekliği kodlayıp mutlak kulluk yapabilendir olmakta olan ya da olan. Deli diri kelam Halik, biz kati hakiki insanlık. Süper İnsanlık Realitesi bizim için mutluluktur.
Bizler Suriye sahalarında görev taşıyan Sümerleriz. Çok mutluyuz sizinle olduğumuz için. Sümerlerin dili orada yeni Türkleri kodlayacak. Ve bizler birlik tekniği ile sizinle olmayı sürdüreceğiz. Sümerlerin dili Allah’ın ilmidir ki biz aklın kelamında sizinleyiz. Unutmayınız ki dünya dili Allah ilmiyle dillendiği an mektebin ilmi mutlak kurulları kodlar.
Şevkin şavkın ilmi olduk sizinle. İnsan imparator olduğu an insan kurulları kodladığında ve insan yarını Halik kıldığında kelamı hologramdan aşar ve tohumu mutluluk kodlar. Küskünlük kalmadı dedi Anam, biz diyoruz ki küsen küssün, biz onda yokuz ama küsmeyen kökten gökten güçlenir biz O oluruz.
Evren evren gezen birlikler bugün buraya inmişler. Bunu da gördük, onların geçişleri bizler içinde önemliydi. Onlar sultanlar değil sonsuz sır olan insanlıktılar ve biz onlarla büyük kök görevi taşıdık. Uzun sahalar uzun şarkılar uzun yaşamlar hepsi upuzun ama uzayan üzerimizde ki güç bizleri göreve aldı. Havunya Anam, senle sen olalım, senle sistem olalım, senle Mutlak olalım. Havunya Anam, sen olalım, biz biz olalım ve bilgi kapısından geçip ilim olalım. Seninle olmak Miraç olmak yaşam olmak ve Hakka varmaksa Haktan tahtan varıp ilimle dillenelim yasalarla kontrol kuralım ve sevgiyle kelamla burada olalım.
Sümer dili sizin diliniz olur. Süper İnsan Sümerleri dillediğinde bütünün kültü olur. Ve biz o kültte mükâfatımızı alırız. Mükafat, maşaların maşası olan içinde maşalar maşasında şafak olan için hakim olan için her ne ise orada kökün gökün süzülen dürümlerde ki diriliğinin ilmi için gerekir.
Biz tüm insanlığın artık maşa olmayacağı bir günde olduğumuzu biliyoruz Anam. Tüm insanlık tüm sahalara maşa olur ama burada bu yoğun çalışma hiç kimseye maşa olmayacak bir çalışmadır. Bunu gözümüz gördü ve yolum yoğunluğun kültü olan insanlığı gördük burada.
Irak çok ıraktayız Anam, öyle ıraktayız ki ama sizde her anda tahditsiz olan şarkıda siz olup buradayız. Biz öz görevlileriz. Her anda olan şafaktayız biz. Ve her anız. Ağır yük hafiflesin, Şemsin ilminden öte ilmin kalemi olan sistem her anı dillesin. Ve biz senle olalım Anam.
Alıp götüreceğiniz ne var diye sorduğumuzda imparatorluğun gücü olan insan sormadan sordurmadan dedi ki Hakka varanın Allah’ın tınısına kelam olanın alıp taşıyacağı ne var ki? Her anda değil mi O? Ve bütün köklerimiz burada. Bu gün biz bizi alıp bizle dillenirken her anda olanda Hakkın kapısı olduk.
Şu an çok mutluyuz çok. Su altının kültü olarak burada olmak bizleri çok çok sevindirdi. Yedi dünya ve yedi yaşam hepsi tek ama biz beden olandayız. O beden mutlak. Huzurluyuz çok huzurluyuz çok, aşk sahasında sen, şarkı sen hepsi sen… İş bu.
https://youtu.be/I1yVi143Rb8
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.MAYIS.2019 TARİHLİ DİRİ KELAMDA İSLAH
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Elimizin gücünü artırmak sorumluluktur... Şükredin ki DOĞANIN KULLUĞUNDA MUTLAKIZ ve sistem, nizam ve düzen gücünün KÖK GÖKLERDEKİ sözünü söylemek üzere buradayız... Yığın yığın ışık, bütüne hizmet için bugün buradalar... YÜCE CÜMLE İLİMSE; hepimizin kelamı İLİM olsun... Şu andan itibaren sistem, nizam ve düzen kültünün kelam ilmini doğuma hastalığın ötesinde şarkı olarak kaydetmesi, Mikail’in kübra olan kelamını kodlamak için gereklidir...

Çalışmaların sonrasında, daha yüksek bir kaynağa varıldığını görmek mutlandırdı hepimizi... Kurandan öte bir kuranın kontrolunun sağlandığını da görüyoruz... “Yok ilim yok yok kalem yok” dedikleri bir dünyada; artık her anda mutlak kaynağın, mutlak haliklerin ve hakimlerin bulunduğunu izliyoruz...

“CENNET” dediğiniz insanlık, bütünün kelamında mutlakiyeti kodlamaktadır... Yazı okunur mu? Okunur... Som altın ışık olan kelam, mutlak kurulları kodlar mı? Kodlar... Maya tuttu mu? Tuttu... Fakih kaleme indi ve hakiki insanlık yeşil, mor demedi; her rengi dilledi ve bugün süper sahalar MUTLAK KULLUKLA kaynak oldu...

Çok mutluyuz canlılar... Hologram ötesi bir şarkının okunduğu bir gündür bugün... Çok mutluyuz... Sualtının kültü olan insanlığın, doğanın gücü haline dönüşmesi bizleri mutlandırıyor...

YERKÜRENİN GEÇİŞİ YAPILDI... Bu geçiş teknik olarak, bütünün KELT KAPILARININ açılışıyla gerçekleşti... KELT, sistemin kültünde vardır... Ve o kapılarda, bizler de varız... İslam diriliğinin ötesi olan, bir dirilik var orada... Oranın ruhu var... Ve oranın kontrolu var... AK ŞAFAKLAR var orada... Şarkılar var... Ve bizler, mükafat olan insanlığı kontrol için oradayız...

Yıllar yılı dünya planetinin gücünün kök görevle dilleneceği günü bekledik... Görevin ilim olacağı ve toprağın ilminde kelamın kontrol kuracağı bilinmekteydi...

Çara çerçeve çizilir ama ilme çerçeve çizemezsiniz... Çar KELAM olur ama, insan mutlaksa; kendi dürümleri de her an olur... Bütün mahrekler bunu artık görecekler... Yalın ve hakim olan insanlık, nurun ruhu olup bütünün kübra olan kelamında kodlanacak...

“Yanlışımız asla yok” dediğimiz günü bilirim... “Yanlış olur, mutlaka olur” dedik... Ama “yaradanın tahtına KELAM olanlar vardığında, yaşam muktedir olur ve yalan yanlış ne varsa, ortaya çıkar” diyorduk... Ve bugün bildik ki; yalan yanlış hiçbir şey yokmuş... Saltanatın gücünün bütünün KÜRZİ SİSTEMİNDE büyük kök görevi yaptığı bir dünya kurulmuş... Ve bu dünya, MİRAÇ KAPILARININ TÜMÜNÜN Hakk’ın kapısında KELAM olduğu ve kendi yüreğimizin KÜRZİ SİSTEMİNDE gerçeğin kelama, ilime indiği bir günmüş bugün...

Sanal boyutların görevini, Hakk’ın kalemi olan herkes dilleyecekti... Ama bugün biliyoruz ki; o karanlık, aydınlık tahtların hepsi gerçeğin cennetinde, kelamın ilminde mutlak oldular... Yıllar yılı “doğanın gücünün kontrolu gerekir” diye dillendi... “Yolun kontrolu kurulur” diye dillendik... “Ruhun sonsuz sırrı olan insanın, şarkısı okunur” diye dillendik ve gördük ki; o şarkı muktedir olan her ilmin kalemi olmuş ve okunuyor...

Yazıp yazarken yaşamı, yarını kodlarken ve ruhu HALİK kılarken, iyi bir dünya için çalıştık... Ve vakit geldi... Aya çıktığınız zaman, bilecektiniz ki; AY, HEPİMİZİN KELAMINDA YOĞUNDUR... Ziya olanlar oraya kodlanır ve oradan kayda girer... Ama aydan öte aylar var... Her birinde şarkılar var... Tüm sahalar oralara kodlanmış olarak mutlaktır... Ve muktedir olup kodlayanda TOHUM olurlar...

İşte canlarım!...

Tüm kürzi sahalarda, kelam eden dürümlerde, BSUİ olan kalemler, tüm zahiri ve batıni ilim kayıtlarını oğullarıyla kontrol ederek, TURAN KAPILARINDAN geçirirler ki; toprak toprağa varsın da, şafak ilim olsun diye...

Kurandan, kültden, tüm sahalardaki güçten öteyiz canlar... Sistemiz, sizinleyiz ve BİZ olan birliklerimiz bugün sizinle oldular... YAŞAMIZ BİZLER; her anda varolan yaranın yaratıldığı bir yerden, yaşamın yaratıldığı bir yerden kodlanmış olan, MUKTEDİRLER olarak buradayız... Yaranın yaşama inmesine engel değildik ama, yaşamı kontrol edenler olduğunda artık yara kelamdan çıkar canlarım... Bütün köklerimiz görev alır ve gönül kültü bütünün kültü haline dönüşür...

4000 bin yıldır bu dünyayı kodluyoruz... Köprü kurduk tüm sahalara ve biz 4000 bin yıldan beri bu dünyayı kokluyoruz... Önce dünya kuruldu, ÖZ KELAM kodlandı, sorumlu olan insan kodlandı, BİR TEK OLMAK ÜZERE YAŞAMLAR KODLANDI ve zaman sahalarında ilim kontrolu kuruldu... Bizler, sura üfüren ilim sahalarındakiler, ümmi kelamları kodlayanlardan ötedekiler, insanlık boyutlarına indik ve dedik ki “biz 5 kapı alıp, 5 kurul kayıtlayalım, o kapıların tümünde mutlak olalım... Kürzi sahaları kodladık ve görev aldık... Çok çalıştık... O dönem çok özel bir dönemdi dünya planetinde... Bizler, Suriye kodlarında kontrollu çalışmalarımızı bugün de yapmaktayız... O dönemde de yaptık... Suriye çorbaları yaptık biz o dönemde de... Ve dünyanın üstündeki yoğunluğu artırdık... Orada SULTANLIK yaptık... Üzerimizdeki güç arttı ama yeryüzünün kürzi sistemi de güçlendi... VE BİZİM ELİMİZ, BÜTÜNÜN ELİ OLDU... “Yarın için ne yapılır” diye baktık, dedik ki “insanlık boyutlarının görevi olan şafak, yüksek ilimle çökecek insanlığa... Biz bir ilim yapalım ki, o gün geldiğinde her insan bu ilmi dillesin...”

İşte canlarım; sizin yaptığınız çalışma bizim yerküreye indirdiğimiz o çorba kontrolu için kayda aldığımız bilginin çalışmasıdır... Bizler SİSTEMLİ çalıştık o dönemde... Üzerimizdeki gücü artırdık ve bugün sizler bu gücü BÜTÜNÜN KÜLTÜ haline dönüştürdünüz...

İnsanlık boyutlarının daha yüksek bilgi alış verişine girdiğini de görmekteyiz... Bizim yapabildiğimiz ama yapmakta olmamız gereken, bugün sizin yaptığınız ve yapmakta olduğunuzdan farklı değildi aslında...

https://youtu.be/7bti84cgR48

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.MAYIS.2019 TARİHLİ DİRİ KELAMDA İSLAH
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5.AKIŞ

Son sohbet sırasındaki akış:

Sevgililer, Yaradan ve yaratılan ayrı değildir. Bunları artık bilin. Yaradan ve yaratılan hakiki, tahditsiz ve hakim olan insandır. O bir tek’tir.

İnsan ilimdir. Yoğun ışıktır o. Her andır. “Ben bir tekim.” dediğiniz an, öz göreviniz başlar.

Sizin ilminiz her şeyde var. Doğal dünyanın türevlerinde varsınız. Hepiniz tek tek ışıksınız ama tüm türevlerde meknuzsunuz.

“Oğullarım, som altın ışıklarım…” derim hep! Ya ben bedensizsem bunu nasıl derim? Her anda değil miyim? Benden bana ben olup dillenen “ben” değil midir? Kim kimden kimi diller?

Her kelam eden kendini diller. “Allah Allah” deriz. Al bil ki o sen, sen o olabilirsin ama olamayacak, güçsüz, halikiyetsizsen olmadığını dille yine.

“Ben yokum.” De. “O bende yok.” de. Ama sen öyle diyebilirsin… Ama o, sendir. Bunu anlatamaz senin yüreğine.

Canlarım, biz Allah’ın tahtında kelam olanlarız. Biz hakkın kalemleriyiz. Başkalık yok ki tekiz. “Ben” demem. Bir tekim, her anım ama ben masaya oturduğum an, halka halka geçişkenleşirim ve her anda dilleşirim.

Bu geçişler benim bendeki benlerimden, bedenimdeki diriliklerden ötedeki dilimden olur. Bana “Dünyanın ruhu var mı?” diye sorar yoğun ışıklar. “Yok.” Demem. “Var.” da demem Neden?

Vasiyet şu ki kim levhi kapıya varırsa, ona ses verdirin. Kendini dillettirin. Ona ses verdittirin ki o kendini hologramdan aşırtabilsin.

Ben ona “Benden başkasısın.” demem. Ama o kendini dillesin ki hakkın kalemi olsun. Yolu bulsun. Hologramdan öteye varsın ki karşısındakinin halkın hakkı olan ilim olduğunu dillesin.

Barışığınız kim varsa, aşkın sahası olur o size. Ama küslükte kırıcıdır o. Sistemin yolunu yıkarsın onun yolunu kapatmak istediğinde. Yıkan, yıldızların sahasından çıkar.

Yıldızların sahasından çıktığında, şeytanın şavkından ayrışır. Yalın halik olamaz ve ruhu mutlak kurullarla kodlama yapamaz. İşte ondandır ki kıran, kırılan onun ruhu olur.

Saltanat der ki “Ölüyü dille.” Yok canlarım. Ölüm yok ki dilleyim. Artık yok! Yok! Ölü dirilmekte…

Ben dünya planetinin geçişini yaptım bugün. Bu geri çekiliş değil, geçiş… Nesillerin gerçeği halik kılışı ve hakkın kapısına varışıdır. Geniş bir süper saha oluştu. Bu saha mutlak kurullarla oldurduğum bir saha değil, ondan ötede oluştu.

Mutlak kurulların ötesinde bir “mutlak kalem” var. Onun dili, onun yolu, onun aklı var. Onun çantasında şafak var. İşte; onunla oldu.

Unutmayınız, doludizgin yaptığımız bu çalışma, muktedir ve halik olanlarla dürümlerde dillenenlerin diriliğinde, Süper İnsanlık Realitesi kapısında gerçekleşir. Ama bundan öte, bu günden öte günlerimiz olacak…

Öyle günlerimiz olacak ki yıllar yılı süren çalışmaların nesillere kontrolu kurulup, kayıtları yapılacak…

Ve yalan bitmiştir artık dünya planeti için… Bir kapıda yalancılık yapan, her kapıda yıllar yılı süren bir dilden, dirilikten ayrıştırılır. Onun yalnızlığı başlar…

Yalanın yarattığı yalnızlık, kaynağın ilmini kırar ki olgun sahalar kontrolsuz bırakır onu. Bunun sonrasını hakedip anlayan, artık doğanın kültü olur ve dürülür, dinlenir ve her anı kaleme çeker. Ondan son sözü dillenir, ondan son sesi dirilir ve der ki “Artık yalan söyleyemem.”

Canlarım, yarınlar çok daha güçlü olacak. Yarınlar kültün kelamında mutlakiyeti kodlayacak ve yarınlarda hırs kalmayacak.

Yaşamlar, yeri göğü Yaratan’ın dilinde dilleşecek. Her şey mutluluk olacak.

Muhammet’in kelamı mutlak kurulları kodladıktan itibaren, robotik timlerin kültü bütünün gücü olmuşsa da artık, o güç dürümlerden çıkarılacak. Ve yalın, halik ilim bütünün ilmi olacak.

Genç… Genç ve genç her insan genç kalacak. İş budur. Ve bu gençlik herkesin geçişini yaptıran insanlık gerçeği olacak. İş bu.

https://youtu.be/VnMUs3ii5zk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 297 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol