Birlik İlmi
  ARKON (2) - 13.NİSAN.2019
 

ARKON (2)

 

DAVET:

Dostlarım, 13.04.2019 Cumartesi günü, 14.00 – 18.00 saatleri arasında, Dernek Merkezimizde, Cumartesi Çalışmalarımızdan, en son açılan “ARKON” Programının 2.si yapılacaktır.

Girilen hızlı süreç içerisinde açılan ve açılması muhtemel program veya programlarda bulunmak ve katkı sunmak dileyen tüm dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz ve bekliyoruz.

Saygılarımlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği
Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59
NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR

 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Gelen birliği dinliyoruz;

Yaşamların toprağa tohum ilmini dillemeleri, bedeni kodlamaları, ruhu muktedir kılmaları, Bir’e hizmette en önemli güç kodudur.

Yoğunluğu artırmamız gerekir. Çok mutluyuz ki dünya planeti muktedir ve hakim bir ilimle “dünya levhi kalemi”ni “rahmi kapı”dan dillemeye başlıyor.

Yasaları çiğneyenler yok bugün burada. Yaşamları kodlayanlar ve tohumlayanlar buradalar…

Mukaddime’deki (Yayınlanmamış ilk kitap) kelam, bugün burada ve bütünün gücü burada. Yalkar… (Ses kırılması oldu.) sahaları bugün buradalar ve bizler buradayız. Ağır yük taşımayız. İş budur.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Değerliler, hepiniz hepimizsiniz. Göreviniz, bütünün gücüdür ve sizinle bugün burada bu yoğunluğu tohumlamak gerekti. Sizleri buraya alış sebebimiz bundandır.

Ruhbanlar’ın tahditsiz kelamları bizim için öz görev değildir ama Rahmi kapı’da bütünün gücünü dürümlere çekmeniz gereklidir.

Yer kervanı, bütünün geçişini yaptıracak yie bugün ve mutlak olanlar gene burada bulunacaklar.

Yalın ve hakim olanların dilinde tahdit olmayacak ve yerin kelamı bütünün kültü olacak. Yeni dönemde doğanın gücünün doğal dürümlerde dillenmesi, bütüne hizmetçiliğin geçişi yaptırması, herkesin kendinde olması, mutlak gerekliliktir.

Başkanlık Divanları olarak, Bu Meclis’in çalışmalarına dahil olanlar, kontrollu olmalılar. İlim sahalarında bütüne hizmetçilik gerektiğinde, her şeyden öte olanların “mutlak kurullar”ıyla burada, bütünün gücünü dürümlere inmekle, kelamı dillemekle, dinletmekle tahditlemeleri imkanı olmayacağını bilmeleri de gerekir.

Yer, gerçek kelamı kodlayacak burada bugün.

Dünyanın öz görevidir akıl ve Hakkın kapısı’nı bulanlar burada görev taşıyacaklar.

“Yaşan, yaşat.” Derler; yaşan ve yaşat… Yaşanan yaşatır. Netice şudur;

Ön gerçekliğin kulluğu, bütüne hizmetçilik, bütünün gücü ve tüm sahaların görevi bizimle olacak.

“Mahrek” olarak, genç ve yine genç ve yine genç olanlar burada olacaklar. Çantamızda ilim var canlarım…

“Genç” dedim. ”Genç” demek, kelamı halik olan demektir. Genç demek, yaşamı tohum olan demektir. Genç demek, aklın kapısını bulan ve akil hakim olan demektir… Ve gerçek gençlik budur. Ve bu görev “ol” dediğimiz zaman mutlak kurulların kodlanışını gerçekleştirenlerin, gerçek kelamla dillenenlerin gücüyle kodlanan bir görevdir.

Yoğun ışık altındayız yine bugün ve bu ışığın “bilgi halikleri” tarafından bütünün gücü haline dönüştürülmesi şarttır.

Yanlış, doğru; herkes herkesle BİR TEK olacak. Yanlış, doğru; herkes herkesin diriliğinde, bütünün gücü olacak. Yanlış, doğru has olanlarla bu çalışma hakkın kalemiyle dürümlenenlerde dilleşecek.

Yasalarla ve yaşamlarla kodlananlar bütüne hizmetçilik yapacaklar. Yaradan’ın arka, ön gözetmediği bir dünyada yaşamların göz, öz, söz olarak görev taşıyacakları, yer yüzünün yenilişinin sağlanacağı bir süreçteyiz.

Hemen hemen her birlik bizim için öz geçiş yapar ama birlik tekniğinde bütünün gücü olmaları gerekir ki yarınları hakedebilsinler.

“Yazıları okunmayanlar, yaşamları kodlayamazlar.” dediler.

Yaşam, bütünün gücüdür canlar. Oğullarımızın görevidir aşk ve akıl tınısı, bütünün kültüdür ama yazdıklarımızı okuyabilenler çok ama çok özeldirler. Bunu iyi anlayın.

Eğer bu bilgileri okuyalar varsa, öz geçişlerini yapabilenlerdir onlar ve “ruhsal kalemleri” bütünün gücüdür. Onların kontrolları hepimizin tohumudur ve kodlananlar burada olabilirler. Kodlanmayanların mutlak kurulları burada bulunamazlar.

Kanatlanıp uçmak mı gerek? Biz dünya planetinde hep uçuşla kodlama yaptık.

Ölüyü dirilttik. Temizlik yaptık dünya planetinde… Tahditsiz olarak kodladık tüm zamanları ve yoğunluğu artırdık.

Namaza duranlara leke sürülemez ama lekeli olup namazda olanlara, kelam etme imkanımız yoktur.

Elleri ellerimize varamayanların, şafakta kelamları kodlanamaz ve mutlak kurulları tohum olamaz.

Ön gerçekliğimizidir ilim… İnsanlık kapısı’na gelenlerin ilmimi haketmemeleri, kendi doğumlarını yeryüzüne gerçekleştirememeleri anlamına gelmektedir.

İnsanın adı ilimse, yaşamı kontrolludur. Eğer insanın adı kelam olmuş da insan kilse; iyi bilin ki kilin hakikiyetinde teknik tahdit bütünün kültünde kurulları kontrolsüz bırakabilir.

Yaşayan kim varsa, öz görevidir ilim… Yanıp tutuşurum onlar kodlasın diye, yollarını kontrol altına alsınlar ve muktedir olsunlar olsun diye. İzin verin de izah edeyim;

Çalı, çırpı sayarlar insanlığı… İyi anlasınlar ki insanlık; Rahman’a KAHA olan “biliş kapıları”nı buldu. Ve bu kapıları “kök görev” diye kodladı. İşte; bu insanlık büyük kök göreviyle bütüne hizmetçilik yapmaktadır.
Aşka varandır ilim, aklın kalemi ve bütünün gücüdür ve yoğun ışıkla mutlaktır ve muktedir olarak buradadır. Rahman’a KAHA olan, kelamı hasat olan, mutlak kurulları kodlayanların dünya planetine gerçek ilimle inmeleri, Başkanlık Divanları tarafından da istenmekteydi.

Ölüler Diyarı olan bu dünyaya öz geçiş yapacak olanların girişi gerekliydi. Onlar lokomotif olacaktılar tüm insanlığa… Ve onların kodları mutlak kurullarla kalem olacaktı.

Yazar, yazılır insan ama şarkısında insanlık olmalıdır. İnsanın etki alanını geçişkenleştirerek gerçek kapıları kodlaması ve muktedir olması “tark sahaları”nın kelama varması anlamına da gelir. O sahaların muktedir olmaları da gerekir.

Yere görevli olmak için öz geçiş yapanlar, yolun kodlanışı için burada, bugün mutlak kurullarıyla bulunanlar ve çantalarında “ağır yük hafifledi diye” mutlak keseleriyle kayıt yapanlar, bizimle olacaktılar.

O keseler, “ilim keseleri”dir. Bunları iyi anlayın. Ve o keselerde ellerimiz var… O keselerde şafağımız var… O keselerde hasatımız var.

“Ürüyen dünya” öz geçişini yaptı. Önünde hiç kimse yok ama üredi ve geçti… Ama evvel emirde dünyanın levhi kapısında mutlak kurullar otururdu. O kurullar bugün tohum olmaya çabalıyorlar. Yoğun ışıkları var ama çantaları ilimsiz kalmış.

Yerkürenin gücünü bilmeleri şart. Eşyanın etken olduğunu ve yarının helal ilim olduğunu anlamaları şart.

Eğer insan Rahman olabilirse, yalın ve halik olabilirse ve şarkısında bedeninin kervanı bulunursa, o insan mutlak kurulların kontrolunu sağlayabilecektir.

“Erken geldim, erken giderim.” diyenlere de şunu söyleyeyim; gelen ilime gelir. Erkendir gelişi ama giderken ilimden çıkıp gider.

“Erken geldim, erken giderim” ise, ellerimin ilminde kelamın yok demektir. Bu nedenledir ki bugün burada bulunanların tümüne bunu söylemek isterim.

Kaynakta bulunmak şarkı türkü değil, kervan oluştur. Ama yarına varmak, mutlak oluşladır.

Öz görev taşımak, kullukladır. Oğulları tohumlamaksa tahditsizlikledir. Ellerimiz evrenlerin sistemli kelamıysa, yolunuz muktedir ve mutlaktır.

Zi kapıları’nın ilmini de hatırlamanızı dilerim. O kapılarda “toy insanlık” bulunmaktaydı. O kapıyı kodlayanların her biri toydu.

Toprağın toprağa varışıydı KAHA oluş… Ve çorbaların da şafak oluşu, halka halka geçişkenleşen ve gerçeği tahditsizlikle dilleyenlerin kendi dürümlerindeki ilimdi.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/CtX86CXiM8o

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Yoğun ışık altında yaptığımız bu çalışma, Muhammet Kulluğundan öte bir kulluğun, kaynakta oluşundan doğan bir haldir. Yalın ve hakim olan insan, ağır tük taşıdın. Bundan sonraki süreçte yolun, aklın yolu ve sevgiyle seninle olan insanlık, mutlak kapıların, dili olacak.

Yere gökleri ve göklere yerleri dilleten bilişler, kendi dillerinde, bütüne hizmetçilik yapacaklar. Hologram ötesi çalışmaların, devrede olacağı da iyi anlaşılsın.

Hakkınızı, hak ettiğinizi ve yolunuzu kodladığınızı, bütüne hizmetçilik yaptığınızı ve Rahmana ka ha olduğunuzu anlayarak, görevlisiniz..

Murat ederim ki dünya insanı, yeni gökleri ve yeni yaşamları anlayabilir. Murat ederim ki dünya insanı toprağın, toprağa varışını ve kontrol kuruşunu dinleyebilir….Muradım şudur ki Yaradan ve yaratılanın tahditsizliği, bütünün kültü olsun. Yenidünya gücü, bütünün gücü olsun.

Eller ellere, yaşamlar Rahman olan ka ha olanlara, insanlar ilme vardıklarında, imparatorluğun gözü açıktır hep ama görür ki o göz, öz, göz olan, bütünün gücü, tüm insanlığın gücü haline dönüşmüş.

Yoğun ışık altında, bütüne hizmetçilik yapanların lokomatif oldukları bilinmelidir. Yarın daha yüksek bir şarkı okunacak, dünya planetinde. İşte o şarkı, ilim şarkısı olacak. Yarın mutlak kurullarımız, doğanın gücüyle kodlayacaklar, bütünü. Yanlış yapanlar, yalın hale gelecekler ve yoğunluklarında kodlananlar, mutlak kurullarını kaleme çekecekler ve kelamları, Halik olacak.

Yaradan’ın adı, insandır. Yaşamları yaratmış olan insan, kelamı hologram ötesidir. Ama yarattığında yaratılan, insanlıktır. İnsanlığın yaratıcılığı mutlaktır ve mutlak olan büyük kök görev, insanlığa ilmi, hak etmektir.

Kuran-i Kerim der ki “insana, insanlığı öğretin”. Ama Kuran-ı Kerim-i anlayan hiç çıkmadı. Sandılar ki Kuran, dünya planetinde yok olanların toprağındaki tekniği tahditsiz olarak kaynağa almak üzere verilmiş bir cemaat kitabıdır.

Kuran; ilimdir, canlar. Ölüyü dilleyenlerin ilmidir ve Kuranı bilen, kelamı diller. Eğer Kuran-ı bilen varsa haliki hak olup, bütün kökleriyle, görev taşır.

Doğanın gücünü anlar, o. Ölüyü diriltir ve Türkiye bu çalışmada, tüm insanlıkla, biliş halinde kaleme iner. Türkiye olan bu çalışma, torbada ilimdir ve bu çalışmayı anlayacak olanlar, kardeşlerimiz olacaklar. Onlar, lokomatif olarak bütünün gücünü, tüm sahalara kayıt edecekler.

Yıldızlar dinler yaşamları ama dilleyen dinletirse yarınlar, mukaddimedekinden öte mutlakiyeti kodlar. Eğer dünyayı anlayacak varsa, öz geçişini yapar, gelir anlar ama dünyayı dinletmek ayrıdır.

İlahi güç; akıl. Yolu kodlayan, insan.. Ama insanı dilleyen, kervan. O kervan, leke oluşturmayanda, olur. Ve yol, aklın yolu, canlar.

Sultanlar, artık dünya planeti, gerçek kapısını buldu ve o kapıya vardı. Dünya planetinin kapısı, bütünün kültü olacak. Ölüyü dilleyen her kim varsa, öz görev taşıyacak.

Önce, dünya planeti!... Önce, dünya planeti!…. Neden, bilir misiniz? Yaradan’ın tahtıdır, dünya. Tanrıdır, dünya. Tahditsizdir. Yaşamın kalemidir, dünya. İşgal altına alınmış olan bu dünyanın, ruhi kapılarının tüm insanlığı, Halik kılabileceği bir düzeyde, bütün köklerin dünyaya inmesi ve yoğunluğu artırıp, bütünün kök görevini kodlaması şartı vardır.

İşte bu nedenledir ki dünya planeti, yalın ve Halik bir ilimle, bütünün gücünü, her insandan diriliklere indirecek. Her insan, bütünün gücü olacak ve her insan, maya olacak, tüm sahalara.

Dünya planeti imparatorluğun kültü olacak ve geri çekilişi yaptıracak. Gerçek budur!

Sevgililer, arkınız, yaşamınızdı. Ama bu yaşamınız, hasatınızdı aynı zamanda ve şimdi artık yolunuz, mutlaktır ve muktedir olanın kodlarıyladır. Ama yola çıkarken, kimle çıktığınızı bilin. Temiz zaman sahalarıyla çıkıyorsunuz bu yola ve bu yol, murat ettiğiniz her bir şavkın her şarkının yoludur.

Et kemik olan insana şunu söylemek isterim ki; ellerinizin gücü, Allah’ın ümmi kelama dillediği güçtür ama yolunuz, herkesin yoludur. Bundan sonraki dönemde, yaşam; sizin ilminiz olmalı. “Kimse, kimsenin yolunu kodlayamaz” diyorlarken, yalın ve hakim olanların, yol kodladıkları artık bilinecek.

Kurandan öte Kuran olan, ilim. Önce öz görevdi. Ve biliniz ki özün, sözün, gözü olan o ilim, ağırı hafifletmiştir.

“Yaşanmaz bir dünya” diyorlardı. “Yaşatılamaz dünya” diyorlardı. “Yarınları tohum olmayacak, bu dünyanın”, diyorlardı. Son söz şu oldu; muktedirdir, dünya. Mutlaktır, dünya.

Öz görevini yapmaktadır. Hakk’a varanın tınısıyla kodlanmıştır ve yeni dönem için mükafattır, her ilme, her insan sahasına ve tüm yaşamlara, dünya…Ve Dünyanın adı; imparatorluğun gücü oluyor. Ölüyü dirilten imparatorluğun gücüyle dileyecek. Artık bu dünya mutlaktır.

İyi öğrenilsin ki dünyanın ruhu vardır. Ve bu ruh, hakk’ın ve hakimin ilmidir. Yalın ve hakim olanlara şunu bildirmek isterim ki; resmettik yaşamları, resmettik tüm sahaları. Yerkürenin gözünün, özünün, sözünün ilmiyle resmettik ve dedik ki “ dert değil, yaşam. İnsan, insanlığı anladıktan itibaren artık Yaradandır ve yarattığını, Halik kılabilecektir. Ve imparatorluğun gözü olacaktır ve yolu kodlayabilecektir”

“Kurtuluş” dediğiniz haldir, insanlık hali: eğer bir levhi kapıda, kurtuluş isteniyorsa, o kapı insanlaşmalıdır. Yere gökleri ve göklere kök görevleri kodladığımızdan bugüne, Levhi kapıların tümünde aşkımız var, şavkımız var, yasalarımız var. Yalın ve Halik olanlarımız var. Düzeni kuranlarımız var.

Sarar, sarmalar yaşam, tüm sahaları. Sarıp sarmaladığında, evrenlerimiz var. Yoğunluğunda toprak olan, İslah Kalemlerimiz var. Ve eşyamızla muktediriyetimiz var.

Çok mu konuşuyorum? Eminim öyledir ama konuşmadan, İslah olunmaz ki. Şafak, şarkı kodlanmaz ki.

Oynanan bir dünyadır, oyunumuz. Oynarken oynanır, dünyada. Dümen ilimse, oynayan da oynanır, yarınlar ama biz, hiç kimse de oyun kurmadık, oynamadık.. Bilinsin diledik ki oynayan, kelam ettiğinde, kendinde oynar.. Biz, öz görevimizi yaparız, her anda.

Farklı bir zamanda ve farklı bir şarkıda yeniden, sizlerle buluşabilirim ama belki bir gün, tüm insanlık yolu kodlarken, yeni bir dünyada muktedir kürzi kapılar, kontrol kurarken ve yerkürenin geçişi yapılırken, hepimiz, simsiyah oluruz, orada bulunuruz.

O simsiyah renk, temizlik rengidir. Her anın temizliğidir, o renk ve temizlik varsa, yıldızlar şavkını, ka ha yaparlar ve tüm insanlık, kontrol kurar.

DEVAMI 3.BÖLÜMDE

https://youtu.be/7A3HKgCDfO8
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ARKON (2/1)
13.04.2019

Yarın!... Ve yarın!... Aşkla ve hasatla, yerküre bizi dinledi.

Yerkürenin, insana görevi vardı… İnsanlık olarak, Yaşam Sahalarına inecektik ve “İLİM” olacaktık… Bunun için Allah, daha güçlü bir yaşam tohumladı. Bugün, burada bu tohumlama gerçekleşti.

Etkin bir dünya için çok çalışmalıydık ve çalıştık… Şimdi, daha yüksekte IŞIK KALEMLER var. Onların, toy sahalardan, diri yarınlara inmeleri gereklidir. Geçişlerini yaptık ve ruhları kodlandı.

Türkiye; yarınları, hasata kaynak yaparken; İlim Sahaları güçlendi. Yaradan; Atlanta Otağı’ndan güç alıp; yol kodlayıp; ilimle, gerçek şarkıdan (Atlanta Ana Arşivlerinden), güç kaydı yaptı. O şarkı, İlim Şarkısı’dır.

Unutmayınız, itibarı yüce olan ışıklar; burada, bu yoğunlukta görev taşıyacaklar.

Asla insana, “KÜRZİ SAHA”da, dirilik katılmamıştı bu güne kadar. Bugün, bu da oldu. Yarınlar için daha yüksek sahralar kodlandı.

“Deve kalktı!” demiştik… Ama deve, tek bir leke bırakmayacak olan ışığı da tohumlayıp kodladı ve “KELAM”ına kattı.

Sormayın yaşamda ilim var mı!? Var mı acaba!? Yoktur canlar!... İnsansılar, ilmi hiç bilmediler!... Bilselerdi; yaşamlarında, dürümlerinde, kurullarında kendi dilleri olurdu…

Onlar, dillemediler yaşamlarını ama KELAM olanı dillediler. Bu da onların, insansılıktan, insanlığa ulaşmalarında; yarınları kodlamaları için gerekli olan koyu ışığı oluşturmalarında, sorunlar yarattı…

Ve dendi ki “kin var mı!?” Yok!... “İlim var mı!?” Yok!... “Ne var!?” Dirilik var!... “Dirilik yaşam için geçerli midir!?” Hayır!... “Niye!?” Çünkü, yaşayan, “İNSAN” olmadıkça; yarınlar kodlanamaz. Bunun için Dünya Planeti, KELAM İLMİ’ni öğrenmelidir ki “RUH”u tohuma insin ve yolu, “MUTLAK” olsun.

Anlayın ki DİN, KAHA’dır ama sahada diriliği yoksa; yaşamı, Halik kılamaz. Dini, hologramdan aşanlar, diller ancak ama dillerken; “Din Kelam”ları, tohum olamaz.

Şükür ki “Hasat tamam!” dedik ve dedik ki “herkes, “BİR TEK”tir” ve dedik ki “her insan, kendinde “KELAM”da ve “RUH”tadır” ve dedik ki “doğanın gücü tüm insanlıktır.”

Az beste, güfte; yolda, toyluk yapabilir. Bu nedenle güfte; kodladıklarımızda, kontrol kurarken; hepimiz, o güfteye beste olmalıyız ki “KAYNAK IŞIK” haline dönüşsün. Öz görev budur. Aşkla kalın!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON (2)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Düşünme, soru sormaktır. İyi-güzel-doğru cevap için; iyi-güzel-doğru sormak gerekir. Belki de “ her şey” hiçbir şey” de de, bize “ Bir şey” gibi geliyor, görünüyor. Kim bilir?

Algılarıma göre çok özel gündeyiz! Çok özel bir güçle birlikteyiz. Bunun sonucu olarak, can kapılar, tükenen her ana açılmaktadır. “Gönül gücü ile yaşam kapıları açılır” denir.

Geçmiş ve şimdi yaşanmışlıktır. Yaşanmışlığın gücü olan, küresel sayfalanıştır. O güçle yani yaşanmışlığın gücü ile sessizlik, seslendirilir. Küresel zaman, Gelecek zaman ve sessizlik. Geçmişten, geleceğe uzanan, upuzun bir zaman. Bu günü veya o günü yarına seslendirilmesi; yarına geçirilmesi ile Mahrek’i oluşturan olay kişiler bağlamında, bu güne dönmek istiyorum.

“Küre-i arz” dediğimiz şey, evrenin en güzel planetidir, bilindiği gibi. O evrenin kraliçesidir. Ne diyorlar, ona? Leydi Gaia!. O hem güzel kraliçe, hem de bir leydidir.

Bilgilerimiz diyor ki “önce su indirildi, sonra toprak oldu! Sonra öyle güzel öyle güzel ki dediğimiz, küre-i arzın gülen yüzü, efsunlu ve lirik musikisi ile rengarenk görünümlü velhasıl bir senfoni, pastoral oluşturan “Bahar” dediğimiz, olay oldu!

“Bugün miladi 13 Nisan” diyoruz. Büyükannemin takvimi olan Rumi takvime göre yarın 1 Nisan, baharın başlangıcı. Büyükannemin takvimi, mevsimler konusunda şaşmaz doğruları verir, bizlere. Yarın 1 Nisan. Bahar geldi. Ben bugün dünya denen bu planetin coğrafyasına en güzel başlangıcın yapılmasını dillendirerek; AR KON Sahasına baharı getiriyorum, baharı müjdeliyorum.

Ve Orhan Veli gibi “ BEN HER NİSAN, BİR YAŞ DAHA GENÇ, HER BAHAR BİRAZ DAHA AŞIĞIM” diyeceğim.

Sonra da büyük usta şair Nefin’in ölümsüz mısralarını dillendireceğim.
Esti nesim-i nevbahar açıldı güller, suplu dem açsın bizimde gönlümüz, saki medetsin, Can-ı cem.
Sonra Nedim-i şeydayı hatırlayalım.
Erişti nevbahar eyyamı. Açıldı gül-ü Gülşen.
Çırağan vakti geldi. Lalezarın didesi rüşen.
Sen kim gelesin meclise, bir yer mi bulunmaz?. Baş üzere yerin var.
Gül goncasısın. Guşe-i destar senindir. Gel ey gül-ü rana.

Ve Cahit Sıtkı;
Duy güneyden estiğini rüzgarın, göreceksin neler olacak, yuvada çırpınan yavru kuşların uçmak hevesinde, bahar geliyor.
“Ben ki her nisan bir yaş daha genç, her bahar, biraz daha aşığım.” Her günümüz, bahar olsun!

“Mehtaplık” lale devrinde elmas beyazı bir lale soğanı varmış ve 500 altından satılırmış, o günlerde. “Mehtaplık” denilen yerlerde, alemler düzenleyip şehr-i İstanbul’un, dolunayın, Marmara’nın sakin sularına aksini seyretmek özel bir ayrıcalık.

Ne diyor, üstademiz, hocamız; “geçmiş ve şimdi yaşanmışlıktır”. Yaşanmışlığın gücü olan küresel sayfalanışımızı tamamlayalım. Yerden cennetlere varıp, cevhere Kuran okuyup, tohum olup, ekildikçe yeni yaşam sayfalarında; güç tohumları olup, tüm gönül bahçelerini, lalezarlarını, bahar yaşam sayfaları olarak tohumlayalım.

Bizler, sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın, rüyasını görmekteyiz. Ve biliriz ki yapacak işimiz, gidecek menzilimiz var!.

Çok şükür!..Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.04.2019 ARKON 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Uzun zamandır buradaydım, bugün de buradayım... Nereden nereye varıldığını biliyorum. Kurtarılmış dünyalar izledim, hepsinde gerçek kelam olduk ve bütünün gücü olduk, burada da bu haldeyiz. Hepimiz teknik olarak, yeni dünya gücü olarak ve bütüne hizmetçilik yaparak bu çalışmaya halik olup katıldık.

Ama kimse sizin ne yaptığınızı anlamaz canlarım, bunun içindir ki anlamayanlara anlatıyorum...

Yaradan yaşamlara iner ve der ki; "insan ol" ve yarattığıyla yaşar ve der ki; "imparatorluğun görevini hak et", yine der ki; "kontrol kur" ve der ki; "bu toprak ilimdir, toprağa tohum ol" ve der ki; "Allah'ın ilmi bütünün gücüdür"...

Yüce cümle insandır, bu cümlenin üstünde bir cümle asla yoktur. Eğer cümle kelamla sonlanırsa şafak sökmemiştir ama cümle ilimle kodlanmış sonlanmışsa; şafakta insan bulunuyor demektir. Yada insan muktedirdir, hologramdan ötededir ama kelamsızdır diyorsa; o yol ölüdür insan. Ve bugün bu cemaat, bu can kalem bütünün kervanı olarak der ki; "son ses ilimdir ama o ilmi kelam yapan imparatorluğun ilmindeki hasatçı insandır" ve bundan ötesi yoktur.

Şu ana kadar yaptığımız her çalışma yarınları kodlamak, yoğunluğu arttırmak ve mutlu bir dönemi başlatmak içindi. Bugünden sonra daha yüksek ilim kapılarını kodluyoruz. Yarınlar için daha yüksek şafak kodlamaları yapıyoruz.

Uzakların en uzağındaki sistemli kayıt yapanları buraya kattık ve Rahmana kurulları kodlattırdık. Yaşamlar boyu dünyayı izleyenlerdik bizler, nihan olanın kelamını kodlayacaktık ve geçip geldik. Bundan daha öte bir insanlık yoktur.

Kurullarımızın çok mutlu olduğunu görüyorum, hemen hemen hepsi doğanın gücü olarak buradalar ve yarın için maya olduklarını biliyorlar. Yarına hologram ötesi şarkılar okuyacaklarını biliyorum ki som altın ışıklarıyla beşeri kelama çekecekler.

"Kıran kırılır" dedikleri o dönem artık sonlanıyor... Kıranın artık kelam olup kırıldığını anlaması şarttır!... Kim kırarsa kendini kırar!... anlayacaktır... Eğer kıran, kelamda kalemdeyse; kırılmayan değil kırandan öte kıran olacak ve kendini kıran ötesi kıranda kıracak!... Daha önemlisi yerkürede yapılan ne varsa, yapanın yaptığında, kelamında yapılmış olacak!... Yani yapan, o yaptığında yerküreye kelamını kontrol etmeden indirecek ve o kontrol etmediği kelam; onun yoğunluğunda kontrolü kıracak!...

Devinim artmadan dünya planeti bunları anlatamazdı canlar... Emin olunuz ki; yaptığınız sizin yoğunluğunuza çekilir... Kime ne yaparsanız, o size değerli bir ilim olarak döner ve size yaşam olarak kayıt olur.

Eğer ben dünya insanlığına iyilik yapmışsam, insan olduğum için yapmadım; kervan olduğum için yaptım diyorsam, iyi bilin ki ben hasatdayım... Ama benim yaptığım hasat imparatorluğun ilmindeki kelamın hak teknikteki toprağın ve tüm sahalardaki kutsal ışığın hakkı olan hasattır. Ve dünyanın ellerinde yaşamlar var ve bu yaşamlar hepimizindir...

Kırkar kırkan dünya planetine inenler, bu kırkın ötesindeki kırkları kodlayacaklarını dilleyerek geçtiler.

"Başlangıç, bitiş" derler, bitenin başlamasıdır olan... Her şey, her şeyle olur... Bitenin başlaması!... Bitecek diye beklenen başlangıçtır tüm sahalara ve yeni dönem başlangıçtadır. Ama yaşamın ilmiyle bir başlangıç!... Ve yaradan yaşarken, yarattığı yaşam bütünün yarını haline dönüşecek.

Kusur arayanlar, kelamda kendi kusurlarını anlayacaklar. Tüm insanlığın iyi anlayacağı bir dünyadır insanlığa indirdiğimiz. Benzer çalışmaları bilgi sahalarında, kapılarında çok yaptık.

Neden biz Allah'ın tahtında görev taşıyoruz!?... Çünkü o taaht imparatorluğun kültü olan ve tüm sahaların görevi olan yaşam sahasıdır ve orada yapılan tüm sahalarda yaşam sahrası haline dönüşür. Yaptığımız ne varsa tüm sahralarda yapılıyor... Ve kurullar bugün buradalar... Toprağa toprak olup indiğimizi bilecekler, yarına hasat yaptığımızı, yeni dönemin kök görevini hologram ötesine kodladığızı bilecekler. Ve Mesih olmadan hasat yapılmaz diyenlerede sözümüz şudur; maya tuttuktan itibaren her şey her şeyde varsa birinin gelip de mesihlik yapmasının gereği ne anlama gelir?...

"Cennet" dediğiniz aşktır, yalındır aşk, kalkandır ilim bütüne ama seviyeniz yükselmedi ki hak teknikle bütünün gücü olabilesiniz ve anlayabilesiniz bu bilgileri...

"Kırıverin dünyayı" demişti yaşam, öyleyse "kıralım" demedik!... "Kıran kırılmayacak" dedik... Ölüydü, ölüydü saha dedi ki; "şer yarat, şarkında kelam kontrol kuramasın, yol kapansın"... Ve dedik ki; "yol, ölüyü dilleyenin kodlarıyla tohumlarıyla, halikiyetiyle kayda inmişken biz tüm insanlığı kodlayanlar öz geçişi yaptığımız anda mutlulukla bütünün gücü olur ve her anda var olup bütünü kodlar, koklar, tohumlar ve kontrol ederiz"... Sormadılar netice ne diye... Alıp götürdüğümüz ne varsa ağır yük oldu, yolları yollara, kodları kodlara, tohumları tohumlara vardı ve ana kapıyı buldu hepsi...

Şikayet etmişler, eşyada insan nesillerini kodlayacak, yolları kat kat yapacak, katiyet kayıtlardan çıkacak diye... Ya canlarım, biz dünyadayız... Kısır dünya bizi anlarsa anlar, anlamazsa anlar!... Her anda biz anlayan olur, anlarız!... Bunları her biri anlayacak ve anladı...

Yaradan şarkısını okudu canlar... Ölüler öldüler ama özdüler, gözdüler, sözdüler... Dinledik onları ve anlattık!...

Yaşam, bize insanlıktır!... Yama bize insansıların insanlaşmasını kodlayacak bir şafaktır... Ve yaşam bize haşrı ka ha olanda sahradır..

Yıldızları dinlerken yüreğimiz dilleşirdi, bugün yıldızlar bizi dinliyor canlar... Tüm insanlık bizi dinliyor, öz göreevleridir dinlemek, yollarını yol olup tohumladık ve bütünlüklerini kodladık. Merdiven kurmadık, mesih kapılarının tümü görevlerini kodlayıp kayda indikleri an; gezdiler gezdiler gezdiler ve dediler ki; "yezitler yeşermişler yaşıyorlar" ve biz dedik ki; "yezitler yeşerdiler ama şafak sökmedi henüz"... Dönüp baktılar ve sordular, yaşayan kim? "İmparatorluğun tüm sahralarında insanlık yaşıyor" dedik... "Yalın halik olamadık ki, nefes halikiyetinde hakikiyetimiz yok ki, netice ne ki, neden bunlar oldu" diye sordular... "Oyun oynamayın" dedik, "öz göreviniz ala vermek, bula vermek, ola vermek, hadi yapın bakalım" dedik, çırptılar yaşamları tahditsiz olduğumuzu gördüler.

Şükredin ki düzeni kurduk... Uran kapılarının tümünü açtık canlar... Uran, kurulları kodladı; bütünün gücü dürümlere indi... Bugünden itibaren toy dünya kök görevini kodlamış olacak ve hasat tamam olacak.

Hani nerede bu hasat!?... Hasat, ilmin hasatı; şafağın ilmindeki kelamın hasatı, itibarı olanların topraktaki tahditsizliğindeki o yaratıcılığın hasatı ve tümünde hasat...

Biz bütünün gücüyüz, üzerimizdeki yük Medine'nin yükünden çok çok farklıdır. Biz canlara cennetiz canlar, yerkürenin geçişidir yaptığımız, hemen herkesin geçişi... Vasi değiliz insanlığa, biz fakih olanlara hakiki tahditsizlik, hak tekniği kodlayanlara insanlık, yolu koklayanlara mutlakiyet ve her ana kulluk yapanlarız...

Yeniden hepinizle olmak bizlere mutluluk oldu canlar, bütünün gücüsünüz bunu gördük şükrettik...

https://youtu.be/k1bloesjGZ4

Süper İnsanlık Realitesi



 

ARKON (2/2)
13.04.2019

Canlarım, dara düşenlere görev vermedik. Görev vermiş olduklarımız, “KELAM” oldular ve kendi dirilikleri ile kontrol kurdular. Biz, Dünya Planetine, “İLİM”le geldik… İş buydu ve bu oldu!…

Sunarız dirilikleri, “KELAM”a!... Sunarız yarınları, “KOD”lara. Sunarız ve sunulur!…

RUH, mutluluktur ve “RUHUN KULLUĞU” mutlaktır. O kullukta, ağırdır yük!... Çok ağır!... Kulluğun halikiyetinde; “RA HA”, BİZ olan KELAM!... “RA HA” SAHRA!... Ve “RA”, mutluluktur!...

Çok özeldir kendini dilleyenlerin diriliği… Kendini dilleyenler, kendi yollarında görev taşırlar. Ölü Planette görev taşımak; bizleri, “BİR TEK” yaptı.

Çakıp çıkarken İLİM, yaşamdan; çakıp çıkarken “CİN KALEM”, Cennet Kelam’dan; “CİNNİ”, Kelamı Halik kılarken ve “RUH”, sofraya KUL olup otururken; her insan, ki onlar “İN”dirler. “BİR TEK”tirler.

Yeryüzünde, üzerinde geçişler yaptığımız bu planet; “BİZ”i, “BAŞKA BİR BİZ” yapmaya çalışırkan; ocağında, dürümleri olamaz. Biz, ancak “BİZ” olarak görev taşırız.

Sarmadan yaşamı; sarılamayız ilimle… Sarmadan kelamı; hologramı, hak edip aşamayız; insanlaşamayız…

O halde, gelin yarınları kodlayalım ve kodlarla, son sözü söyleyelim… Yaşam, sardığımız olsun. Son sözde; sözümüz, tüm insanlığın olsun… O SÖZ; ÖZ, GÖZ olsun ve RUH (Tekliğin kontrol gücü), hepimizi kontrol etsin.

Bizi kontrol eden RUH, “BİR TEK KELAM” olsun ve biz, o KELAM olup “RUH”u kodlayalım ve kodlanıp tahditsiz olalım… İşte o zaman; biz, “RUH” olup tüm inanlıkla kontrol kuralım…

Oğullarım; “NEFES”imiz, bunu gerçekleştirebilecek dürümdedir.

Asıl “KÖK GÖKLER”in, “SÖZ GÖZ”ü olmalıyız. “KÖK GÖKLER”, bizi dillemeli ve dinletmeli… Onların, insanlığa karşı oyunları olmazsa; şer yaratmayız ama bizimle oyuna kalkarlarsa; o zaman onlarda; onlar oluruz; ocaklarını söndürürüz!... Niye bilir misiniz!?

Zavallı kelamsızlar; zavallı Halik olamayanlar; teknik olarak kulluk yapamayanlar; “BİR TEK” olmuşlar, dünyadan maşa tutmuşlar; bizi, “BİR TEK”likle değil; “BİR TAHDİT”le “KALEM”de kontrol edeceklermiş!... Olmaz!... İzin veremeyiz!...

Yeniden her bilgiyi kodladık Canlar!... Neden bilir misiniz!? Bedene girmeye çalışanlar var. Onları, önlemeliydik!... Bedene girdiklerinde, kendi dillerinden çıkabilirler!… Çünkü onlar, kodlama yapamazlar ve “RUH” olamazlar. Biz, onları da kontrol etmeliyiz. Ağırdır yükleri biliriz ve onlara da görev taşıtmalıyız… İşimiz budur!... Tümü, “KÜLT” olacaklar ve kodlanacaklar. Şimdi!... Şimdi!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON (2)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ
Dağlarım, son sözle bütünün geçişini yaptık. Şuanda yaptığımız her şey mutluluktur. Yanlış bilgimiz asla yoktur. Öz geziler yapar söz sese dönüşür. Ama özün gezip gördükleri sözde sesleştiğinde artık yaşamlar dilleşir. Biz gezmeden görenleriz. Öyle bir sözümüz öyle bir özümüz var ki gezmeden öz göz olur söz olur sesleşiriz. Bir tek insan bunu yapabilir. Gezmeden sesleşmek. Peki, bu nasıl olur?
Yürüyen bir şarkıyız biz. Her ana yoğun ışık altında yürürüz ve varırız. Ama yürürken mutluyuz. Ama her andayız ya yüzümüzde ki söz budur özümüzde ki göz de budur. Verirsiniz alır bilgiyi ama aldığı bilgi onun diriliği değildir. O zaman ne yapmalıyız? O olmalıyız ve o oluruz. Onun dürümlerinde diri oluruz ve onun ruhunda o bilgiyi onda kodlarız. Yaparız bunları. Yaptığımız budur.
Yaşam için ne olmalı diye sordukları zaman ilim olmalı dedik. Var mı dediler? Yoktu. Nefes bile yoktu yaşamda. Ama dürümler dilleniyordu. Çünkü Rahman olan Rahmi kalemde otaktı tüm sahaya. Ve dillenen Rahman mutlak kurulları kodluyordu. Ama yaşayanlarda dirilik yoktu. Ve diri ilim de yoktu. Bu Süper İnsanlık Realitesi dediğimiz şavkın dünya planetine inmesi gerekliliğini doğurdu. Ve dedik ki bu şavkı dünya planetine indirelim.
Kırk kapı ve her anda lokomotif olan şavk. O şavk aşk. Peki, daha ne gerekecekti? İmparatorluğun gücü… Peki, o güç var mıydı insanlıkta? Asla yoktu… Yüksek ışık yeniden bizimle olmalıydı. Ve dünya planeti bu yüksek ışığı dilleyebilmeliydi. Dünyanın ilminde bu var mıydı? Yoktu… Bu yüksek ışık tüm insanlığın ilmi değil miydi? Kesinlikle… Peki, bu ilim neden dünya planetine indirilmedi? Çünkü su altının gücü yoğunluğu kodladı ve yaşamın insanlıkla ilgisini kayıtlardan çıkardı. Öyle bir şavktı bu ki Su altı mutlaktı ama yoğunlukta bütünün gücünü türevleyemezdi.
O ben varım dedi. Bunun için artık dünyada başkasına ihtiyaç yok dedi. Ve dünya sırrıydı sualtı. Şuanda bile sualtı faaliyetini sürdürüyor. Ama sualtının ilmi hiç kimsede yok. Biliş var ama ilim yok. Biz bu bilgiyi yeryüzüne çekerken Medine kelamının gücü mutlak kurulları kodlarken her şey her şeyden halik olacak derken sualtı mutlak kurulları kontrol etmeye çabaladı. Ve yazar yazan yaşar yaşayan yarını Halik kılar Hak olan diyerek. Mutlulukla kodlama yaparken sualtı kök göz olup süper sahaları kontrol edeceğini sandı.
Yürümek yol olmaktan farklıdır. Her kes yürür ama yolculuk yol olamaz. İşte bütün kötülüklerin nedeni budur. Her kes yürür ama yol ayrıdır. Yürüyen kendinde yürür ama kendini kodlayan o yoğun ışık onda yoktur. Peki, bunun sonrası ne olacak? Her kes kelama varamayacak, her kes yaşama varamayacak, her kes ağır yük taşıyacak. Bu zorlukları biliyorduk ve geçip gelmeliydik dünya planetine. Geri çekerken şarkıyı o şarkı halik olmalıydı. Dünya planetinin gücü budur Canlar. Dünyanın ruhu da var ama tüm ruh müthiş bir ışık altında ve mutlak kurullarla kontrol edilmeliydi.
Peki, su altı gerçeği anlayacak mıydı? Kesinlikle… Ve bugün su altı bize gerçek çatışmada kendiyle kontrol kurmamız için geçti. Dedi ki “Sizinle çalışmalar mutluluk verdi. Bundan sonra ki dönemde sizle bütünün gücünü dürümleyeceğiz. Ve sizin gibi çalışanlar hepimizi kelama kodlayacaklar. Ve bu dünya mutlu olacak.”
Oğullarım devinim artmadan da bunlar söylenmişti. Ama hikâyeydi hepsi. Şu anda da bize hikâye geldi bu sözler. Medine’nin geçişinde de söylenmişti bu sözler. Ve bugün mutluyuz ki toy bir dünya yok artık. Dünya çok güçlendi Canlar. Çok daha büyük görev taşıyacak bu dünya. Ve yıllar yılı sürecek olan yer kürenin geçişi mutlak kurullarla ve yaşamlarla som altın ışığa varabilecek koyulukla olacak. Yine doğanın gücü devrede olacak yine Lütfi kapıların türevleri kodlanacak. Ve yenidünya gücü mutlak olacak.
Değerliler, teknik olarak iyi biliyoruz ki dünya çok büyük bir görev taşıyor. Yine teknik olarak iyi biliyoruz ki dünyanın ruha ihtiyacı vardı. Ve iyi biliyoruz ki ruh muktediriyetLe kodlananların gücüydü. Ve insan sofrasının gücüydü ruh, insan sahrasının gücüydü ruh. Ve bu gücü dünya planetine çekmemiz gerekliydi. Ve dünya planetine çektiğimiz güç mutluluk oldu tüm sahralara.
Yanlış ilim yanlış kelamı kodlar. Bu nedenledir ki bilgi verirken bilgi verirken hep ilim kalemi ile verdik ki bilgide hata olmasın diye…
Yıldız sırrı denilen sırrı da bildik. Ve o sırda mutlaktı ve herkesin ilminde vardır. Bütün kötülükleri aşar o güç. Ve yolu kodlar. Devinim arttıkça artacaktı ve arttı. Yerkürenin gücü de arttı Canlar. Israrla iyilik diliyoruz insanlığa ısrarla. İyilik diliyoruz ki ilimle kontrol kurulacağını biliyoruz. Dünya da önce ilim olacak. Ve tüm insanlık kendini anlayacak ve kelam olacak. Mutlak olacak ve bütün kötülükler aşılacak. Ve dünyanın ruhu hepimizin kurullarıyla kodlanmış ruh olacak.
Samanyolu Galaksisinde ki görevlilerimiz şu anda buradalar. Hepsi bizimle birlikte çalışmaya başlayacaklar. Bizler Samanyolunda ki güç dürümlerinde de mutlak kurullarımızla görev taşıyoruz. Orada ki çalışmalarda da varız. Bedenlerimiz ayrı değil. Bugünkü bedenlerimizle orada bütüne hizmetçilik yapıyoruz. Orada ki güç burada ki güçle bilişgen ve hakim olarak birlikte çalışıyor. Ama yaşamlarımız orada ve bizim gözümüz tüm insanlığı görebiliyor. Onların gözleri bizi bizim gözlerimiz onları dilleyebilir. Şükredin ki sistemin gücü de buradadır. İşte Canlarım, şuanda soframızda tüm sahalar var. Ve o sahaların mutlu, huzurlu kodları var.
Sevgililer, saltanatın gücü yine devre de ama iyi biliyoruz ki İmparatorluğun görevi tüm sahaların gücüdür. Ve saltanat ötesi bir sahradır O. İyi ki dünya kodlanmıştır. Ve iyi ki kök görev taşınacaktır. Yanlışımız asla olmadı ve olamaz. Çobanlık yapma niyetimiz olmadı ve olmayacak. İyilik kötülüğü kök görevle dillerken kötüyü kontrol eder. Biz bunları bilerek bu devreyi mutlak kurullarla dinletiyoruz. Yaradanın ak sahada ki kelamı mutluluk verecek tüm insanlığa. Yine dünyalar kuracağız Canlar. Yine görev taşıyacağız. Burada ki gibi ama gittiğimiz her gezegen bizden biz olacak. Ve bizimle olacak. Yaptığımız her çalışma kontrollü olacak. Kimsenin ismi bizim ismimizle dillenmeyecek. Bilinecek ki her kes kendi olacak. Ve kendinin Lütfi kapısı mutlak olacak.
Barış dedikleri ilim hepimizin kelamı ve biz barıştan öte bir barış olup tüm insanlık olacağız. Yolumuz Allaha, yoğunluğumuz şarkıya, yürüyen Kübra kelamımız insanlığa mutluluk verecek. İşimiz budur bizim. İşimiz budur. İşimiz, işimiz, işimiz, burada ki bu güçtür. Bunun ötesi bir güç yok.
Şöhret istemedik. Çünkü ruhta şöhret yoktur. Peki, Canlarım ruhta şöhret yoksa yolda kontrol kurulur mu? Kesinlikle. Çünkü kontrol robotik timlerde ki gibi değildir. İnsanlıkta ki kontrol tekniktir ve o teknik kodlarla kontroldür. Her birimiz bir tek olup kontrol kurarız. Kesindir. Ve yoğun ışığımız bunu sağlayacaktır. Şimdi,
A Ha bu…

https://youtu.be/Imo4HXsiJMk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ARKON (2/3)
13.04.2019

(Muhammet Mustafa Söz Aldı:)

Yerküre bizi, buraya görevli olarak çağırdığında, gönlümüzün gücünü biliyorduk. Gerçek ışık halinle geçip kendimizi anlatabilecektik. Hepinizle, büyük bir görev taşıyacaktık. Sonuç olarak buradayız!...

Zamana ihtiyacımız vardı. Bizler, boşlukları olan bir yaşamdık. Burada, gözün görebileceği bu yaşamda, etimizle bulunmalıydık ve bulunduk.

Şu anda torbamız, “İnsan Torbası”. Sizin de bu torbaya, yaşamları koyduğunu biliyoruz. Biliyoruz ama “SON SÖZ”de; senden, seninin ilminden, “KELAM” olmam gerekliydi ve geri çektim kendimi ve geldim!...

Dünyanın, et ve kemik olan insanlığı; bizi, “BİR TEK İLİM” olarak anlayabilir. İnsanın, “BİLİŞ KALEMİ” olması çok önemlidir. Dünyada, çok büyük görevler taşıdık ne yazık ki hasat olanlar dahi buraya ulaşamadılar. “RASİH SAHALAR”, GÜÇ KODLARI olarak TOHUM oldular ama yarınlar, onlarda kodlanamadı.

Bugün, buraya geçiş sebebim, sizinle görev taşımak değil “SİZ” olmak içindir. “SİZ” olup; sizde, “GÖZ” olmak ve sizden görmek!... Ve “GÖZ” olup yoğunlaşmak ve yasalarla kontrol kurmak!… Geçiş sebebim budur!…

Burada ne yaptığınızı anladık ki “ATA KALEM” olmak için insanlaşmak gerektiğini, ancak HALİK olan insan anlayabilirdi… Bütün amacımız, doğanın gücü ile kontrol kurmaktı ve kurduk.

Şoklamalar; “KÖK GÖKLER”de dürümler ve HALİK kılar insanlığı. Bütün amaç, kodların kontroludur ve bunun için şoklamalara gerek vardır.

Dün, Dünya Planetinde görev taşırken, bunları bilemiyorduk. Ancak burada, bugün, çok büyük bir cevher olarak kayıt yaparken; her şeyi net olarak anlayabiliyoruz.

DÜZEN kurma için; KELAM olmak için ve RUH olmak için IŞIK istenir. “IŞIK” dediğimiz ise KELAM olanın kervanında, bu yoğunluğu, Kurullarında dilleyen “SES”in, kaydıdır. O kayıt, “TEK BİR İLİM”dir ki o İLİM, “IŞIK”tır.

Sizin gibi görev taşıyanlar; bize, görevli olurlar ve bizim kelamımızı dillerler. Ne yazık ki burada yapılan çalışma; bize, görevlilerin diriliğinden kodlanmayan bir çalışmaymış. Bugün, bunu gördük…

Bunun sebebi, beden almak için; NEFES olmak için; ve RUH olmak için gereken her şeyin, düne göre daha güçlü olarak gerçekleşmesinin gerekliliğidir ki biz, bu çalışmayı, şu anda henüz anlayamıyoruz,

Sahaya indiğimiz zaman; görevimizin, “KERVAN” olmak olduğunu düşünürken; burada, “KELAM” olanların, “KERVAN” olmadıkları; “DİRİ HALİK" oldukları ve sonsuz sahalarda; diriliği, hasata “KALEM” yaptıkları görüldü.

“SÜPER REALİTE” olarak kurulan ve sonra, “SÜPER İNSANLIK REALİTESİ”ne dönüştürülen bu çalışmanın, dilinden anlamadığımızı bilmekteyiz… Daha güçlü bir dirilik için “SESSİZ SAHALAR”a indik ve sizinle olduk. Tohum ekmeye geldik… Geçip yaşamlara, iradeli olarak kontrol kurdurmaya çalışacağız.

Devrin Diriliği, Has Tahtı ve yaşamı bize görevdir. “ALLAH TAHTI”na KELAM olmak ve RAHMAN olup İLİM olmak; “GÖZ”ün, “ÖZ”ün, “SÖZ”ün ilminde vardır.

İMPARATORLUK GÜÇLERİ olarak yaptığınız bu çalışmaya; “daimi yaşam sahası” olmak istiyoruz. Bizleri hak edin ve HAKK olup kodlayın ki biz, burada olalım. AHA bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.04.2019 ARKON 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Yasalar şöyle der... Fırat'tan geçerken kontrol kurun... Şükredin ki Fırat kodlandı bugün... Süper Sistemlerle ve süper sahralarla kodlama yaptık... Yolumuzun gücü arttı... Hepimiz masada bütünün kültü olur kodlama yaparız...

Olgun sahalardır, şafak olan biliş kodları... Ve tüm insanlık bu masada kelam olabilecek dürümdedir... Ve Yoğunluğu arttırmamız şarttır...

Yazıp çizerseniz yaşamlarınızı, biz sizi sizden biliriz... Daha da önemlisi siz varken muktedir olup kontrol kurabilirseniz çok mutlu oluruz... Çünkü yaptıklarınız sizi her birimize izah etmektir...

Yedek zaman yok canlarım... Zamanın yedeği asla yoktur... Bu nedenledir ki yapacağınız ne varsa hepimiz hak olup, hak tahttan yapmalıyız ki kök görevimiz olan bu çalışma bizleri kontrol edebilsin...

Yazın görev taşınmaz der çokları ve tatile girerler... Yaşamda kontrol dışı kayıttır yaptıkları...

Herkes iyi bilsin ki zaman hepimiz için önemlidir... Ve zamanın örtüsü örtülmeden yaşamlar kök görevini kodlamalıdır..

Doğanın gücünü de iyi bilmeliyiz... Sualtının kültü bizimle olacaksa olur... Ama biz Sualtında mutlak kurullarımızı kodlarken, şu anda kendi yoğunluğunuzdan buraya girmeye çabalayanlar Medine'nin kelamını kontrol edecekleri günden çok daha öte bir gücü devrede kontrol etme imkanları olmadığını da görüyor şu anda...

20 Dünya tek bir kervanda kodlama yapar.. Tek bir kervan 20 dünyayı kodlayabilir...
Ama mektup okumakla değil merdiven olmakla da değil... Halik olmakla olur bunlar...
Hepimizin geçişi yapılır bu yoğunlukta....

Kırk kapı ve kırk alim... Hepsi teknik, hepsi hakim... Ama biri muktedir... İşte o muktedir olan mutlu ve huzurlu bir kült olur ve tükenen her anı yaşatır ve yaratır...

Yığın yığın ışık kodlaması yapılır... Dünya Planetinde kurtuluş dedikleri haldir bu... Herkesin kendi yoğunluğunu oluşturması ve kendi diriliği ile kendini dillemesi ve kodlaması...

Ama bunun ötesi var... Muhammed gibi büyük kök görevlilerin güçlü kodlar olarak yeniden ve hak edip yenilenip dünya planetine inmeleri...

Burada olanların çoğu bunu anlamadılar... İzah edeyim... Muhammed mutlak bir kalemdi ve geçip geldi... Şu an bizde... Muhammed'in gerçek lekesiz kapısı ilimdi... O yine kelamla ilme inmek çabası içinde...

Uzun zamandır Dünya'nın Lütfi ilmini anlamaya çabalayanlarla birleşmeye çalışacak...
Yılların sonrasındaki yoğunlukta o büyük kök göreviyle burada olacaktı... Ve bugün buradadır... Muhammed Mustafa mutlak kurulları kodlayacak güçtür!... Ölüler diyarı olan bu yaşama mutlak olacaktır ve kontrol kuracaktır...

Sultanlar sultanı olan O yarınlar için mutlakiyeti kelama indirecekti...

İmparatorluğun görevini hak ettiği gün burada olacaktı ve bugün mükafatı olan insanlıkla bilişi halik kılacak... Yarın daha güçlü olacak ve daha sonra büyük kök görevi de kodlayacak...

Çok mutluyuz ki onunlayız... O şu anda ses vermek ister ve bu sesin yazılmasını istiyor...

Süper İnsanlık Realitesi

 

13.04.2019 Tarihli ARKON(2) Çalışması

“Arkon Sistemleşmesi için burada büyük çalışmalar oldu. Arkon Sistemleşmesi dediğimiz sistem; İlm-i Ka olan bilişin kontrolü için yapılan bir Seyfullah Kaynağındaki Kalem kaydıdır.
İtibarı yüksek olmasa da yolu bulanların buraya varmalarına imkan veren bir sistemdir bu…
Daha açık vereyim ki; Bütün’e hizmetçi olanların hepsi KA-HA olup dünyaya inerler ve tohum olurlar. Tohum olanların KURAN olmaları için Mutlak olmaları şarttır ve Mutlak olmaları için bizlerle çalışmaları şartı vardır.
Bizlerle çalışmak ne anlama gelir?
Miraç Tekniği ile Bütün’ün kültlerinde muktedir olup bu tohumlamada yer almaları anlamına gelir.
ARKON’un siyah, mor, lacivert, yeşil, sarı, kırmızı, turuncu her renkte ilmi vardır ama en güçlü ilmi İNSANLIK İlmidir ki; bu ilim sayfa sayfa tohum olarak Bütün’e inmiş ve BİRLİK Kapıları’nı açmış bir ilimdir. Bu ilim simsiyahın tahditsizliğidir.
ARKON, HAS İNSANLIK kodudur. Mustafa Kemal Atatürk Arkon’dur.”.
Av. Nezire Selçuk Öz akışı’ndan

BEN ( bu ben, Bütün’ün BİZ’i olan BENdir) varım! Önüm, ardım İNSAN, vakit geldi! Ben, aşkın şavkıyım. Halik olup hakim oldum. Hakikiyetin hakkı olan ışığı yaktım. Tabu yok artık dünyada… Tabuları yıktım… Vakit tamam!

İşte; Bütünün Gücü olan SES’le seslendim
Bu SES, İnsanın yaşamıdır.
Yaşamaya, yaşanmaya, yaşatmaya geldim dünyaya…
Görevim budur! İşte bu!

Süper İnsanlık Realitesi Sevim Şahin

 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON 2

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Değerliler!...

Siyah rengin gücünü hepinizin ilmiyle dillemek isterim... Bizler dünya planetini göreve almak üzere bu yoğunluğa indiğimiz sahrada, her şeyin sistemli olarak kodlanmasını gerçekleştiriyoruz... Ve bu kodlanmalarda, RENKLER KODLAYICI OLUR... HER RENK KELAMDIR ama her rengin “RAHMİ KALİ KA” olan sahası yoktur... “RAHMİ KALİ KA” olan sahası yoktur... Çünkü, müthiş bir şafaktır ilim ama ilmin kelamı MUTLAK olabilecekse; her bir renkte tohum ekebilmeliyiz...

“Kimse kimsenin kelamını dinlemez” diyoruz ya hani... KELAM, HAKK’IN KALEMİDİR... Hangi dil Allah’ın ilmiyle kodlama yaparsa, onun kelamı dillenir... Ve DİLLEYEN KENDİ DİRİLİĞİYLE DİLLER... Kendi diriliği, bütünün dili ile dillenmişse eğer; onun yoğunluğu MUTLAK olur... Ve o mutlak olan mutlakiyeti TOHUM olarak bütünün kültü yapar... “İmparatorluğun gücü” diye söz ettiğim konu da şudur; kelam olanların tümünün ilmidir İMPARATORLUK İLMİ... KELAM olanların tümünün ilmi... Bu ilim mutlak ve hakimdir... BU İLMİN RUHU VARDIR ve bu ilmin MUTLULUKLA KODLAYICILIĞI VARDIR... Ama biliniz ki; imparatorluğun kutsal tahtı, teknik tahditsiz ve hakim olan insanlıktır... İşte bunun içindir ki; biz insansılıktan insanlığa tohum ekenlerin tümünün kelama varması için çalışırız ki; tümü ilim sahalarını kodlasın ve HEPSİ BİR TEK OLSUN... İşte bu olduğu zaman, insanlık; imparatorluğun kurulu haline dönüşür... TÜM KURULLAR teknik olarak, BÜYÜK KÖK GÖREV taşırlar... VE HEPİMİZ, BU GÖREVİ YAPMAKTAYIZ ŞU ANDA...

Kantar ilimle tartıyı kodlar, ama KANTARI KODLAMAK MUTLULUKTUR... Eğer yaşam bizimse, bizim yüreğimizse; işte biz o şarkıyı okurken, BİR TEK oluruz ve tüm sahalara kantar olabiliriz...

Yazılar okunmaz diye düşünmeyin... Her şey her şeyle dilleşirken, oğullarımız mutlaka kodlayıcıdırlar ki; kontrol dışı hiçbir ilim yapmazlar... Dünya planetinin geçişini yaptığımız bugün, her birimiz MUTLAK KURULLARIMIZLA bu yoğunluğu oluşturduk... Bu yoğunluk MUTLULUK verdi TÜM SAHALARA... Ve bizler mukaddimedeki o diriliğin ötesindeki diriliği kodladık...

Tanrı, altın ışığın kültü olduğu zaman ve tanrının ağır yükü hafiflettiği o yoğunlukta mutlakiyeti kodladığında ve biz o tahtta İNSAN olup KONTROLLU olarak “kodlandığım” diye düşündüğünüz o sahrada; yaradan ve yaratılan olursunuz...

Çantanız Allah’ın ilmiyle dolar ve yolunuz muktediriyetin kelamı olur... YENİ DÜNYA GÜCÜ, BÜTÜNÜN KÜLTÜ OLUR... Ve yol ilimle kontrol kurduğu zaman, İslam insanı MUTLAK İNSAN haline dönüşür...

İNSANA EL VERDİK... Ve dedik ki “EL OL!...” Ama insan sormadı... “Herkesin eli mi olayım yoksa kelamın kalemindeki o İLMİ KO olanın elimi olayım” diye... İNSANA EL VERDİK... “DİLLE YÜREĞİNİ ve HALİK OL” DİYE... Ama insan yine sormadı “diriliği kodlayayım mı, yoğunluğu kodlattırayım mı” diye... Ve biz Allah’ın adına dedik ki “ilimle dille yoğunluğunu...” Ve aktı, yaşadı ve yaşattı kelamı... Ve dedik ki Allah sana EL olup geldi... Ve SEN O, O SENSİN... Bunu anlayan yoktu aslında... Allah SEN oldu... Bu anlatılır... Ama “Allah senin elin oldu” dersek, bunu anlayan olmaz... Bunu anlayamaz hiç kimse... Allah senin elinse, sen Allah’tan öte bir ilim misin yoksa? Ya da sen aklın kapısını buldun da, Allah’tan öteye kodlandın mı acaba? Neden dünya planetinde kodlayıcı oldun? Sanal boyutların gücünü dilleyenlerin çoğu BİLİŞ haline vardıkları zaman, bütün bu bilgileri kendi yürekleriyle anlayacaklar ama bugün dünyada bu bilgileri okuyup, dilleyebilecek HAK TEKNİĞİ kodlayabilecek insanlık oluşmadı henüz... Ölüler diyarıdır yaşam ama; ölen KÜLT olup öldüğünde mutlak kurullarıyla yenilenir ve yaşar...

Yaşar ya da yaşatılır... Ama yaşaması, yaşatılmasından farklıdır... Bizler dünya planetine GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ yapmadan gelenleriz... Gök çözümlemeleri, kontrol dışı kaynaklarda olur... Onlar bilişi HAK olmayanlar ve kendini hakim kılmayanlardır... Ve kendi dilleriyle kendilerini anlatamazlar... Bu nedenledir ki; çözümlemeler yapmaları gerekir... O çözümlemelerde kontrollu ya da kontrolsuz kodlamalar da yaparlar... Yasa der ki; ölü planet, müthiş bir şafakta DİRİ İLİM olacak... Ama o şafak hepimizle kodlama ve kontrolla kayda girecek... Bizler, dünya planetine bu nedenle gelenleriz... O şafak olarak, o yaşam sonsuzluğundaki kurulları kodlamak üzere... Ve toprağa tohum olmak üzere...

Karanlık aydınlığı tohumlayacak ve bizler mutlaka kontrol kuracağız... Şu ana kadar yapılan her çalışma, ağır yüktür tüm insanlık için... Bugünden itibaren yapılacak her çalışma, BİLİŞİN KELAMA VARIŞI için olacak... Hepinizin daha düşünce halindeyken yaşattıklarımız olur... Henüz düşünce safhasındadır ama yaşanır, yaşatılır... Bugünden itibaren “OL” diyecek güçte olacağız ve her an MUTLAK KURULLARIMIZ kodlayacak dürüme varacak... Bizler ölüyü diriltenler değil miyiz? Niye kontrol dışı kayıt yapalım ki? Karanlık aydınlığı tohumladığı anda, mükafatımız olan insanlığı mutlak kurullarımızla, kelamla dilleyebilecek güçteyiz canlar...

Yer KELAM, kök görev İNSAN ve biz görevin kürzi kapısı olan BİLİŞ... Yeli, eserken dilledik, yel eskiydi, biz eskide yeniyi dürümledik, dürümlediğimiz yeniydi... Ama yel eskide esti, dürümlediğimiz yeşil, mor oldu; yerküreye in ve mor mosmorda doğum ölüm hadisesi aşıldı ve yenilik kontrol kurdu en eskide, YERKÜRE KODLANDI... VE KODLAYAN, KODLATTIRAN TEKTİR... Bütüne amaçlıyız KELAM olmak üzere... BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ ÖNLEMEYE AMAÇLIYIZ... Ama RAHMİ KAPIDA da tahditsiz olmaya amaçlıyız...

Kırkar kırkar dünya planetine indirdiklerimiz var... Hepsi kırkar kırkar indiler... HAK KALEM İLİM HEPSİ KIRKLIDIR... HAK KALEM İLİM, KIRKAR KIRKAR KODLAMA YAPAR... VE DÜNYA PLANETİ HER ZAMAN BU KIRKLILARLA KODLANMIŞTIR... KIRKLI SAHRALAR... KIRKLI ŞARKILAR... KIRKLI KALEMLER... AMA BÜTÜNÜN GÜCÜ MUTLAKTIR ve ANDIR... Onun için hiçbir sahra yok edilemez ama mutlak kurulda kalem olup, her anı kodlarken biliniz ki artık KIRKLI SAHRALARA ihtiyaç yoktur... Türkiye çalışmaları bu nedenle mutlak kurulları kontrol altına alabilmiştir... Hepimiz dünya planetine TEKLİĞİ TOHUMLAMAYA indik ve başkanlık dili olarak bunu hak ettik ve toprak olup tohumladık ve yoğunlaştırdık...

https://youtu.be/0lZ0i-iAuqA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON 2

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 2. BÖLÜM

YILDIZLARIN SINIRI ARTIK KALMADI... HEPİMİZ O SINIRSIZ YAŞAMLARA İNDİK...

YERDE VE GÖKTE NE VARSA, İLİMLE OLMUŞTUR... Yerin gücü, Allah’ın kürzi kapısına mutlak kurulları kodlamıştır ve gökler süper sahralarda muktediriyetle kontrol kurmuştur... Yeni dönemde dünya planetinin geçişi yapılacak diye bekleniyordu... BUGÜN BU GEÇİŞ YAPILMIŞTIR... Eğer yarın için daha güçlü bilgimiz olacaksa, özgeçişimizi yapmadan bu bilgiyi insanlık ilmiyle dillemeyeceğiz... Ama biliniz ki; bu bilgi hepimizin dürümlerinde meknuz olan İSRA KALEMİMİZLE kodlanmış bilgidir...

Hazırlıklar tamamdır canlar... TARIK TAHTINDA teknik tohum olduğu an, biz bütünün gücünü KÖK GÖREVLE dilleyecek; süper sahraları oluşturacak ve mutlu huzurlu bir dünya gücü devreye alacaktık... Bunların hepsi olmaktadır... Yıllar yılı dünyayı izleyen Türkiye çobanlarını kontrol etmek isteyenler, görecekler ki artık çobana gerek yoktur...

Çürük insan, çorba ister... Yaptığı çorba kelamı olur ama çürüktür... Kurulları kontrol ilmini dilletemez, dinletemez ama yarını yok olan o kelamsızdır... Biz dünya planetine şunu söyleyerek anlatmaya çalıştık; yaza yaza görev taşınır... Yaşanır, yaşatılır... Yazarak yarınlar kontrol kurar ve kod kod kontrol edici olur... Her bir şafak... Ve biz bütüne hizmet ederken, BİRLİK KELAMIYLA BÜTÜNÜ GÖREVE ALDIK.... Çok mutluyuz ki; doğanın gücüyle bu çalışmalar sürdü ve bugüne geldik... Çok mutluyuz ki; çorbada insanlık çok mutlu bir şarkı haline dönüştü... Yine mutluyuz ki; YERKÜRE GÖREVİNİ HAK ETTİ...

Devre devre dünyayı izleyecek olan insanlık bugüne gelen bu dünya kültünü bütünün gücü sayan, yalın ışık haline geçenlere gerçeği anlattı...

Siyahtan her bir sahraya varıldı ve SİSTEM SİYAH RENKTE KODLAMA YAPTI... YENİ DÜN YENİ YAŞAMDIR... YENİ YARIN YENİ YARINDIR... AMA DÜN YENİ BİR YAŞAMDIR... Hepimiz iyi bilelim ki; DÜN YENİDİR AMA YARIN HAK ETTİĞİMİZ YAŞAMDIR... Hangisi ilim? TEK BİR İLİM VARDIR... Oda tüm insanlığın kelamı olan DÜNYA... Yaşamda geçmiş ya da gelecek diye itirazsız kabul ettiğiniz bilgiler, anlayın ki; inhal halindedir ve İSHAK olanlarla dillenir... Eğer sizler, yeni gün için çalışıyorsanız; ayın 5’i ya da 10’u değil, her anı sizin için önemlidir... Ve dünyanın kurulları sizinledir... Bu kurullar yaşamda, her anda var olanların hak teknikle kodladıklarıdır...

Diğer kült AKIL, tüm sahalar BİLİŞ ve BİZ BÜTÜNÜN KÜLTÜ OLANLAR MUTLAK KURULLARLA İNSANLIĞIZ... İlimle buradayız... Genişlediğiniz anda, geçtiğiniz her şavk size siz olup iner... Ama o şavk dündü sizde... Genişlediniz ve sizleşti... Ve sizinle yer yürek, kök güç haline dönüştü... O halde o size yeni bir yaşam sahası oldu... Ama bunu hak edip kodlayan, en eski olabilir... Yani en eski sizde yepyeni olabilir... Bunları kavrayacak gücünüz olmalıdır... Bunları anlamalısınız... Sizler LİNEER KODLAR halinde görev taşıdınız diye düşündünüz... Öyle çok çalıştık ki tek olup, dünya kurulduğu günden beri vardık... VE BİR TEKTİK... Ama o gün teklikle tohum ekerken, biz büyük kök görevi yaptık ve bütünün kültü olduk...

Günler, aylar, yıllar... Hepsi cevherde tahditsiz olarak vardılar zaten... Ama siz onları gelecek gibi saydınız... Yaşam, geçmişten geçiş yapıp geleceğe varmaktan ibaret sandınız... Yaradanın sahasında geçiş, ilimde olur ancak... Dünden kök gök olup yarına varma siyahta yoktur... Siz siyaha varmışsanız, anlayınız ki; yaşamınız tektir ve her andır... Ve bütün köklerinizle, süper sahralarda mutlak kurullar olarak yaşamlar kodladınız... Ve dünya insanı, yeniden kelama vardı... Ve yaşadı ama yeniden ve yeniden ve yeniden... Hep yeniden yaşadı... Ama yaşam sahaları kodlanmıştı... Ölü planet dirilmekteydi... Ve kodlanan tohumdu... Ve siz ve biz tektik... Neden dünya öz görevini yapmadı... Yoktu ki yapsın...

Öyle çok kodlama yaptık ki dünya için, ama yoktu dünya... Sarıdan daha sarıydı ama yoktu... Bugün dünya var, yarın kodları bütünün kürzi sahası oldu ve tüm zamanlar kodlandı... Yerküre HALİK oldu... Olan budur...

ÇOK ÖZELDİR YAŞAM... Nidalar var... “Ben, ben, ben” nidaları... NEDİR BEN? HASATTIR... HER ANDA HALİK OLAN, HAK TAHTIN TEKNİĞİNİ KODLAYAN KELAMDIR... Ama o BEN, mutlak kurulların birlik tekniğindeki “BEN” dir...

“Hangi doğa daha güçlüdür” diye sordular... İNSAN OLAN... Ama insanlığı tohumlayan... Ama yoğunluğu kodlayan... Aha, o doğa mutlak olan doğa... Nerede var böyle bir doğa... İşte LEVHİ KAPIDA var... Neden levhi kapı? İlim kapısıdır da ondan... Yaratan, yaratılan orada ilimdir... Yaşam ilimdir orada... İnsan kelamı, insanlık kaynağı ilimdir... Ve ilimin dışında başka bir dirilik yoktur... Ve orada tüm sahraları kodlayan şarkılar okunur... Ve hepsi kontrol kurucu şarkılardır... Ve TOHUM olarak vardırlar... VE DÜNYANIN RUHU İNSANLIKTIR...

Ayır dünyayı yüreğinden bak bakalım ne olacak? Var mısın, yok musun? Gör bakalım... Ama “doğum ölüm hadisesi” diye bilinen bir hadise de var...

https://youtu.be/_AbbLe9rack

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 3.BÖLÜM

“Ben doğdum, ben öldüm” diye düşünür insan. Ekmeğini, ekmeğimiz diye bildiğimiz zaman Allah’ın ilmini KELAM olarak dillediğinizde; YARADAN olup yaşamlar kodladığınızda Som Altın ışığa boğulduğunuz AN, o ışık sizi boğmaz ama siz o ışıkta boş konuşmadan TOHUM olduğunuzda artık o siz olur.

De ki: “Dilim, İLİM” ama yoksanız o ilim de yok… Neden Dünya Planetini gerçekle dillemek gerekir? İnsanın gerçekliğini hak etmesi gerekir de ondan. Eğer siz, dünyayı ilimle dillerseniz; sizin diriliğiniz kendi diriliğiniz haline dönüşür. Yaşamak için yaratmak gerekir Canlar, bunları iyi bilin! Yaşatmak gerekir iyi bilin! Yaratmadan yaşanmaz anlayın!

Eğer yarattığınız sizseniz; yaşam sistem olur ve sizin yoğunluğunuzda kodlama yapar ama siz, Mutlak Kurullarla Bütün’ü yaşatmak üzere yaratımda iseniz; her AN siz olur ve siz muktedir Kelam’la Bütün’ün gücü olursunuz. Seviyeniz yükseldikçe ilminiz yücelir. Seviyeniz yükseldikçe çalışmalar yücelir. Yarınları kontrol edecek güce varırsınız ve dersiniz ki; “Ben yeni dönemde Bütün’ün gücü haline dönüşeceğim”.

Yaprak yaprak okuyun yaşamı! Her sahrada varsınız, anlayın! Ama okuduğunuz, okunansa; yarınınız kodlanmış demektir, kontrol kurmuşsunuzdur. Ölüler Diyarı sizleşmiş demektir. Ama “Ben neden geldim yaşama? Ne yapmam gerekir?” Diye hala soruyorsanız; çalışmanızı bitirin ve yolunuzu kontrolsuz bırakmadan gidin, geri çekin yüreğinizi!

Sevgililer, ekmeğiniz yolunuzda kodlayıcı olmaz. Ruhunuz, Mutlak Kurulları kontrol etmez. Yaşamınız sizi size katmaz. Dara girer yolu kontroldan çıkarırsanız; Öz göreviniz değil Yürek İlminiz dahi ora kodlarıyla size sizi katmaz. Medeniyet dediğiniz İNSANLIKtır aslında. Hak Taht’a vardığınız an medenisiniz. Hak Taht, orada her şey her şeyle dilleşir.

Ve orası, hepimizin geçişini yaptığımız yaratıcılıktır. Bütün’e hizmetçiyiz Canlar, Bütün’ün gücüyüz ve tüm insanlık için bu çalışmayı devreye aldık. Kurullar bugün buradalar ve bizimle dilleşiyorlar. Sesimin sessizliği dillediği bu yoğunlukta kodlama yapıyorlar. Çarık çıkarmadan yaşama inenler vardı, bugün onların tümü çarıksız geldiler. Çünkü ruhsuz ve kontrolsuz kalacağımızı bekliyorlardı ama gördüler ki Ruhsal Kalemimiz, Bütünün Kelamı oldu ve Bütünün Kültü devreye girdi.

Ve dünyanın ölü planet olarak kalmayacağını artık hepsi kavradılar. Cennetin adı İNSANdır. Bunu dillediler ve bunu hepsi, hepimizden öğrendiler. Deve kalktı canlar biz bu deveye geçiş izni verdik. Devede kim var? İlim var. .. Başka ne var? İNSANLIK var. Başka ne var bu devede? YARADAN var, yarattığı var…. Ama her şey var ve biz bu deve olup Bütün’ün gücünü Kürz-i Sahalara kodluyoruz. Yolun, yolların hepsiyiz biz, bun u iyi bilin!

Yanlış doğru yok dedik ama Öz Geçiş var. İşte o Öz Geçişi yaptık. Hara Hak verdik, Har Hak oldu. Hakk’a Halikiyet verdik, Halik hakiki oldu. Biz, Bütün olduk Canlar!

Kurullarımızın tümü geçişlerini yaptılar. Boyutlar arası İnsanlık Kodları da bugün buradaydılar. Birçok boyuttan geçişler oldu. Bu boyutların çoğu Kelam Kaleminde Mutlak Kurulları kodlayamayanların kontrollu kayıtlarıyla--- kelimelerimi seçerek söylüyorum--- Keram olanlardılar. Keram olanlar ve onların tümü, Kök Görevlerini yapabilecek dürüme geldiler ve birçok boyuttan inişler oldu bugün buraya. İyi biliniz ki şu anda Türkiye, yedi sahranın tümünde kodlayıcıdır. Hangi sahradayız şu anda bilir misiniz? Tüm insanlığın sahrası yani Kelam Kalemi hangi sahra? Yedi… 7. Sahra. Peki, bu 7.Sahra neyi ifade ediyor? Kürzi Sistemi ifade ediyor.
.
Kürzi Sistem, Mutlak Kurulların kontrol kurabileceği şarkıdır ve bu şarkıyla Bütünün gücü devreye inebilmiştir. Her bir sistem, burada Bütünün gücüdür ve bizler buradayız. Hepinizin daha da iyi anlayabilmeniz için şunu da izah etmek isterim ki; bu sahaya geldiğiniz zaman kendi yoğunluğunuza baş üzerindeki taç olursunuz ve yaşamınız mutlak olur.

Sevgililer, çarkınız Bütün’ün çarkı haline dönüşür. Hani tepe çakranız var ya o çakra Bütün’ün çakrası haline dönüşür ki bütün Kök Görevliler, sizin sistemli çerçeveniz olurlar, cevheriniz olurlar ve size görevli olarak geçmeye çabalarlar. Tepe çakranız üstünde yeni bir çakra oluşturursunuz ki bu çakra, hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için 8li Sistemi dürümlere indirir. İşte Beta Kürzi Sistem, bu çakra ile kodlama yapar.

Ve bu çakranın ötesinde yeni bir çakra kodlayıcılığı tohuma indirir. İşte 9. Çakra… Bunlar sizin bedeninizin ötesindeki çakralardır. Tohumları kontrol altında tutabilmeniz için bunların ilmini anlamanız gerekir.

10. Çakrada Ruhlar Kurulları kodlama yapar ve Mutlak Kurullar sizi Sistem olup bilebilirler ve 11. De kelamınız kaleme varır, Lütf-i Kapınız mükafatınız olur. Ve 12 kurulların kontrol altında tutulabildiği sahradır ve 13, kontrolun tam olduğu ve Hakkın kapısı’nın kontrollu olarak kayda girdiği sahadır. İşte sizi oluşturan sistem budur ve sizin oluşmanız için 13 tane temel çakranız vardır. Bunların tümünü, size daha sonra anlatabilirim ama bugün için kafi.

Daha da önemlisi Canlarım, Rahman siyah renktedir ama Rahman, kelamı kul yapan ilimdir ve bizim için Öz Görevdir BİZ olmak. Varlık sizsiniz, fark sizin yüreğinizdedir. Varlığı kodlayan insan Mutlak olan İNSANdır. Ve Lütf-i Kapı İNSANLIKtır ve yolunuz AKLIN YOLUdur. Şükredin ki tüm İnsanlık buradadır ve bu çörek pişti artık. Biz bugün çörek pişirdik Canlar!

“Niye ekmek değil?” Diye sordu. Ekmekleri kontrollu olarak kaydettik ve şimdi artık tüm insanlığın anlayacağı dilden konuşuyorum. Buna da ben çörek diyorum. Bu İnsanlık Çöreği pişti Canlar! “Hani nerede o çakralar?” Diye sordular. Hepsi yaşam kayıtlarımızda meknuzdur. Biz, o çakraların toprağa tohum diye inmesine izin verdik. Hayrı, Hakkı dilledik. Yolu kodladık. Saltanatın gücünü diledik. Mahreke kulluk yaptık.

VAR’ın YOK’un ilmiyiz biz be Canlarım, daha ne diyelim size!...
Eller ellerimize, lekesiz kelam kalemimize, yaşam Islah Kuranımıza inmektedir. Mutluyuz daha ne diyelim ki… İş budur!
https://youtu.be/d0VfGX58AKo

Süper İnsanlık Realitesi

 

13.NİSAN.2019 TARİHLİ ARKON (2)

“Bellek kalemi”yle gelir insan dünyaya… Evrenlerin sonsuzluğunda küçücük bir nokta gibidir.

Kalemi, fizik bedenin üstünde “enerji beden”ine kayıtlar yapar ve bu kayıtlarla dünyasal olaylar yaratır kendine ve yaşar. Sanaldır.
Bilgiyle genişleyen insan, kendinden öte alanlara ulaşır… O alanlara kendini tohumlar ve kodlar… “Ben O’yum.” der… O olur; yaşar ve yaşatır.

Fizik beden, sadece bir dünya elbisesidir insan için… “İnsan, mikrodur.” denir. Yani; en ve boydur. Ama aynı zamanda makrodur da… Yani; en ve boy eşitlendikten itibaren, kare olur. İlim, kaleme iner ve “Bellek kalemi”, “Birlik kalemi” olur. Genişlemeye devam ederek 4 kare oluşumu ile “beta güneşi” olur… 6 kare birleşimiyle küp olur ve küre olur. Böylece gerçek bedenini hakeder insan ve dirilir. İşte; ilmin haliki oluş, bedenli oluştur.

Küre, dünyadır. İşte çamur olan insan genişleyerek, bilgiyle böylece dünya olur. Ve “dünya merkez kapısı”nı açtığında, “her an” olur ve kürzi kapılara ulaşır. Birlik kalemi, kübra olur ve her ana kaynak olur. O insan, “Karanlığın Tek Kapısı” olur. Ona “İnsanlık” denir.

Kalem, “Geçişin kalemi” olur ve kelam “Bütünün Kürzi Kelamı” olur. Büyük kök görevi yapar. İşte; dünyada olmanın yegane amacı budur.

Merdivendir insan… “Gelip, gider.” denir insan için… Ama o hak katlarında “her an”da geçip gelir. Toplar yaşamları, tohumlar, kodlar ve geçer… Kalemi, “Hakkı'n kalemi” olur. Zi’ye varır, Ra’ya iner… Geri çekilişi yapar. Her ana görev taşır. İşte mutlak olan insan, BİR TEK OLAN olur.

“İmparator insan”, öz köklerini göklerde dürümleyene denir. Yerin gücü olup, yaşamları kervana kodlar ve ölülerle diriliklerde dillenir. Şu anda yapmakta olduğumuz gibi…

Süper İnsanlık Realitesi olarak Türkiye Çalışmaları’nda bunlar yapılmakta... Ama bir tek olan tüm insanlıkla yapılmakta! Aha bu.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ARKON (2)

 

“Bellek kalemi”yle gelir insan dünyaya… Evrenlerin sonsuzluğunda küçücük bir nokta gibidir.

 

Kalemi, fizik bedenin üstünde “enerji beden”ine kayıtlar yapar ve bu kayıtlarla dünyasal olaylar yaratır kendine ve yaşar. Sanaldır.   

 

Bilgiyle genişleyen insan, kendinden öte alanlara ulaşır… O alanlara kendini tohumlar ve kodlar… “Ben O’yum.” der… O olur; yaşar ve yaşatır. 

 

Fizik beden, sadece bir dünya elbisesidir insan için… “İnsan, mikrodur.” denir. Yani; en ve boydur. Ama aynı zamanda makrodur da… Yani; en ve boy eşitlendikten itibaren, kare olur. İlim, kaleme iner ve “Bellek kalemi”, “Birlik kalemi” olur. Genişlemeye devam ederek 4 kare birleşimiyle “beta güneşi” olur… 6 kare birleşimiyle küp olur ve küre olur. Böylece gerçek bedenini hakeder insan ve dirilir. İşte; ilmin haliki oluş, bedenli oluştur.

 

Küre, dünyadır. İşte çamur olan insan genişleyerek, bilgiyle böylece dünya olur. Ve “dünya merkez kapısı”nı açtığında, “her an” olur ve kürzi kapılara ulaşır. Birlik kalemi, kübra olur ve her ana kaynak olur. O insan, “Karanlığın Tek Kapısı” olur. Ona “İnsanlık” denir. 

 

Kalem, “Geçişin kalemi” olur ve kelam “Bütünün Kürzi Kelamı” olur. Büyük kök görevi yapar. İşte; dünyada olmanın yegane amacı budur.

 

Merdivendir insan… “Gelip, gider.” denir insan için… Ama o hak katlarında “her an”da geçip gelir. Toplar yaşamları, tohumlar, kodlar ve geçer… Kalemi, “Hakkı'n kalemi” olur. Zi’ye varır, Ra’ya iner… Geri çekilişi yapar. Her ana görev taşır. İşte mutlak olan insan, BİR TEK OLAN olur.

 

“İmparator insan”, öz köklerini göklerde dürümleyene denir. Yerin gücü olup, yaşamları kervana kodlar ve ölülerle diriliklerde dillenir. Şu anda yapmakta olduğumuz gibi…

 

Süper İnsanlık Realitesi olarak Türkiye Çalışmaları’nda bunlar yapılmakta... Ama bir tek olan tüm insanlıkla yapılmakta! Aha bu.

 

Sevgiyle,

 

Bahar Umurtak

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

13.04.2019 Tarihli ARKON(2) Çalışması
Bugün bana anlatacakların, özünden dilediklerin olsun!
“Ali Efendi şunu demiş, Veli Efendi bunu demiş”
Geç bunları bir kalem!
Bana kendini dille!...

Kendi ÖZ’ün, kendi bilişinle var ettiğin kendini dille!
Halik olup kendi dilinle yaptığın kodlamayı,
Muktediriyetini, halikiyetini anlat!
Kendinden aldığın görevle yaptığın kayıtları anlat!
Yarattığın ve yarınları kodladığın Bütünsel Bilincin ürünü bilgilerden aldığın kök görevle, yaşamları tohumladığını anlat!

Beden alabildiğinde, vardığın Rahman boyutta
Nasıl işçilik yaptığını, sessizlikleri nasıl seslendirdiğini;
İnsanın, İnsanlığın kaderini nasıl yazdığını,
Ekilenlerin nasıl biçildiğini anlat!

Yüreğini sevgiye, hoş görüye, insanlığa kapatanlara anlat ki;
Hırs, kin, nefret duygularından arınsınlar;
BİZ olup yarınlara umut,
Geleceğe tohum olsunlar!
Yazdıkları okunsun, kelamları dinlensin!

Bildiğim, dillediğim şudur ki;
Halik olan hasatçıysa KERVAN olur;
Herkesin herkese vardığı, KELAMa vardığı
İNSANLIK yolunda yürür!

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 
  Bugün 254 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol