Birlik İlmi
  KA HA (4) - 06.TEMMUZ.2019
 

KA HA 4

 

KA HA (4)

DAVET

Dostlarım, 06.07.2019 günü, 14.00-18.00 saatleri arasında, Dernek Merkezimizde, KA HA (KADİM HALİKİYET) konulu programın 4. çalışması yapılacaktır.

İlgi duyan ve katılmak isteyen herkesi bekleriz.

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

6.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Değerliler, “tohumlama” dediğimizdir bu olay. Bizler diriliği kodlarken, en başta siyah rengi kodlamaya çabalarız. Ki siyah renkte kodlanmış olan şafak var.

Büyük köktür küzi olan Zİ KA HA; küzi olan Zİ KA HA. Büyük köktür KO olan SA. SA HA iş budur.

Şu ana kadar yapılan her çalışmada beşeri kapıya aldık ve ocağını yaktık. Bundan sonraki süreçte de kelamımız kodlama yapacak.

Temiz bir dünyanın kök göklerde kültünün oluşabilmesi için mutlaka kalem olmamız şarttı. Kelam olmamız, yoğunluğu kodlamamızdı ve bütün gücü haline dönüşmemizdi.

Muhammet kelama halik olup girdiği an, biz o kelam oluruz. Şu anda kelamı hakk olan tüm insanlık için buradayız.

Süper insan, süper kelam, süper halikiyet, hepsi hepsi ilim ama KAHA olan kelam mutlaktır. İşte; bunun içindir ki KA HA kodlaması yapıyoruz burada.

KA HA olan kelam, hologram ötesindedir. Ve bizler hologramdan ötedeki o yoğunluğu kodluyoruz.

Çok ölü planetler gördük. Hepsindeki yaşamlar kontrol dışı kayıtlamalarla bu tohumlamayı yapacaktı. Ve şimdi kontrollu olarak bu çalışma tüm o planetlerin de kodlanışı için kayda girmiştir.

Yazar, yazılır tüm zamanlar… Ama yaşayan, yaşanan tektir. İyi bilin ki yaşamın kelamıdır aklın kalemi olan ama hakka varmadan aklın kelamı olunmayacağı da bilinmelidir.

Huzurlu bir dünya gücünün dürümlere çekildiği bugün bizler bütüne hizmetçilik yapmak üzere buradayız. Hamur yoğuran insanlığın bütüne hizmetçiliği mutlaktır ve biz bugün burada, bu yoğunlukta mutlak olanları kodlamaktayız.

Karanlığın aydınlığı tohumladığı bir günde bütünün kültü olmak herkesin kelamda halik olmasını gerçekleştirebilmek içindir.

Hanımeli tahditlidir ama hanım tahditsizdir. Aradaki fark; birisi kelam, diğeri kulluktur. Canlarım, size başka sesler de vereceğim. Ama bugün verdiğim seslerin türevleri bütünün kültü olmalıdır.

Sizin için doğanın kültü olmak kolaydır ama kontrol gerekir.

Değerliler, resimler yaparız yaşam için… Her resim kelam ve her resim hakkın kapısını açan insanlığın hak tekniğidir. Ama yer kürenin gücünü de bilmemiz gerekir.

“Dünya” dediğiniz bu planet kontrol kurabilecek dürümdedir ama koruyucu olanların bu yoğunlukta bütünün kültünü teknik kalemle kodlaması ve mutlak olması şarttır.

Değerliler, ”din” dediğiniz kelam, hepimizin kalemidir ama dini hakeden aştığında orada mutluluk olur. Eğer mutlu olmak isterseniz, aşkın şavkında kelamı halik kılın ve mutlak olun.

“Çobanlık yapma niyetim yok.” diyenler, kelam olup kendi yoğunluklarında mutlak oldukları zaman, kendi yaşamlarını hakedecekler ve kaynağa varacaklar. Canları, cennetleri olacak ama yoğunluklarda olacak.

Tabu, insanlık kelamında yoktur ama ilimde olur tabu. İnsanlık kelamında tabu, kervanın kaleminde dahi yoktur. Ama iyi bilin ki imparatorluğun görevlileri olan Sistem, Nizam ve Düzen’in gücü olan insansıları insanlaştırmaya çalışanlar, hayrın hakkını, halikiyetin tahditsizliğini ve kontrollu kayıtların mutlakiyetini kayda almaları gerekir.

Kardeşlerim, doğan güç aklın kültüyle doğuyor. Hepiniz daha iyi anlayın ki doğanın gücüdür o yoğunluğu olgun sahalara kaydeden.

Nefesinizin yetkin olmasıdır amacımız. İlimin kalemi olmanızı dileriz. Evrenlerin sistemli olarak kayda girdiği, bütünün kültünün kodlandığı ve tüm zamanların saha olduğu bir günde, masaya oturanların hepsinin aşkla şafak olmalarını dileriz.

Unutmayın ki dünyanın ruhu vardır ve ruh hakikiyetin tahditsizliğindeki kelamla kodlanmıştır. Eğer dünya yolunu bulacak, kök göklerin kültü olacak ve ruhun mutlak kurullarında kayıt yapacak olanlar devinimi artırmaya niyetliyseler, kantara kaynaklarını koysunlar ve yoğunluklarını kodlasınlar. O görev onların olur.

Şimdi; çamur yoğuranlar var. Dünya planeti üzerinde çerçeveli çalışmalar yapanların tümü çamurla uğraşırlar. Çamur yoğururlar ve o çamurun hasat kodlamasında mutlak kurulları kayda alacağını sanırlar.

Evrenlerin sisteminde de çamur yoğurulur ama iyi anlayın ki kesir bölünüşler devreye girer orada. Eğer bölünüş isteyen varsa, buyursun çamura uğrasın ama bütünlük isteyen varsa, ayrı kapılardan çıksınlar. Onlar, lokomotif olacaklar yaşama ve bütünün gücü olacaklar.

Olgun sahaları kodlayacaklar ve yaşamları kaydedip mükafatlarını hak edecekler.

İslam dinin ilminde de kelam var ama halka halka geçişkenleşmek yoktur. Eğer İslam’da kelam mutlaksa, gerçek kapıları bulup orada kodlama yapılabileceğini de anlayacaksınız.

Altona kapıları vardır yaşamlarda. Bu kapıların kontrolu vardır. Altona kapılarının kelama kalem olmasıyla birlikte, hologramların aşılabilmesi mümkündür.

Uzun zamandır dünyayı izleyenleriz bizler. Türevleri tohumlayanlar ve mutlak kurulları kayda alanlar olarak bugün buradayız.

Asla hatamız yoktur. Çorba piştiği zaman, o çorba olacağız ve bütün köklerimizle dünya planetini göreve alacağız. Alabildiğimizi alacağız, alamayacaklarımızı kalem yapacağız ve dünya üstü varlık toplumları’nın kontrollu olarak kayıt yapmasını sağlayacağız.

“Karanlık” dedikleri yaşamlarda aydınlık kodlayan ışık bulunur. İşte o ışık, hepimizin ilmidir.

Eğer dünya planeti gözün gördüğü en büyük kübra kervanını halik kılacaksa, o yoğunlukta hepimiz olmalıyız.

Allah, insanı kelamla kodlar ama aklın kapısını bulduğu zaman ilim olur insan… İlmin kapısından geçen mutlakiyete varır. Mutlak olduğu zamansa kontrol kurar. Koruyucu olur ve bütünün kültü olur. O gün bugündür canlar!

Hepimiz ölüyü diriltiyoruz ve mutlak kurullarla herkesi kelama kalem yapıyoruz. Hologramdan aşıp geçen birliklerimiz tüm insanlığı haketmeye çabalıyorlar.

Teknik olarak trenin kalktığı bir gündeyiz. Bu şu anlama gelir; herkes o trende olmalıdır. Ama o tren, insanlık kelamıyla yol alacak.

Eğer o trene hologram ötesinde kodlanmış olanlar ve bütüne hizmet etmek isteyenler varsa, kayıt yapacaklar.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/X_D8H3M-lSI

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

06.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Zaman kapıları açıldı ve geldim zamana. Yaşamsa yaşamışı yaşama tohumlayan, varın yaşayın. Yaratmakta yerkürede kontrollü olarak gerçekleştirilen geri çekilmeye kalmadan kelam olup kendimizi yaşatırız. Işık olmaksa, görev taşımaksa, Hak Teknikle geçiş yapan ve kendi yolumuzda ışık, ışık oluruz. Hepimizin kelamı ilim ve irfanımızdır. “Herkes kendindeki kelamı hak etmeli ve dillemelidir” denir. Kelam ilimdir, Biliştir ve Kürzi kapıdır ki biliniz çok şükür.

Maksat kodlanmak, koklanmaksa varlık boyutları hep bizleşir ve ocaklarında kodlanırız.

Aşığın şarkısı aklın şarkısıdır. Aşık olan, akıl olur ve şarkılar okur yüreklere.. O şarkılar, ışıktan öte ışık olur, yaşar levhiliklerde. Şarkı dediysek bu şarkı, sırdır. Işığın sırrıdır. Bu sırrı çözenler, kendileri de ışık olur efsunlaşır.

“dünya bir kalemdir” der ya hep bilgilerimiz. İnsanda bir kapıdır. Kalem olan yaşama, kodlanıp, ışık yaktığında hepimiz yoğun ışıkta, Sistemle bütünleşip, kul olma bilincine varır.

RAHMAN olan, kelam olduğunda tüm yaşamı ışık olur ve zaman sırrını idrak eder.

Emanettir her şey yaşamda. Emanet; Allah’ın ilmidir ve tüm insanlığın kelamındaki hakikiyettir.

Hakk’a yürümek ince uzun bir yolda; bir insan-ı kamil, bir mürşid-i hakiki gibi. Ama nefs-i benliğini toprağa görerek.

Derelerden, ırmaklardan ve göllerden geçtim, ummana, deryaya kavuştum.

Bu alemi devranda asıl olana yöneldim. Ve sonunda içimdeki ben ile tanış-biliş oldum. Kini, kibri suya attım, yokluk ummanlarında gark olup, Hakk’a el sundum. Gönül erbabı oldum. Rab’ça anlar oldum. Rab’ça konuşur oldum. Hakk’ın hakikatın dili oldum, çok şükür.

Sonra dediler ki; ayna ver Peker’e kendini görsün” dediler.. Çok şükür gördüm, bildim.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA (4/1)

06.07.2019

Canlarım, daha güçlü bir ilim yapabildik bugün. Türkiye Çalışmaları ile “BİR TEK” olduk. Dünyanın Dili, “İLİM” oldu. Bütün kötülükler aşıldı ve “SON SÖZ” söylenmektedir.

Bizi, “BİR TEK” sayın… “İNSAN” olarak kodlayın yaşamları. “BİZ” olun; oğullarınızı, hologramdan aşırtın.

Ulu Dünya; sana, Sevgili olduk biz. “BİR TEK” olarak sen olduk. Dünya!, artık sende, insanlık kontrolu var. Bilmekteyiz. Sen, bu dünya ve biz, Dünyayız!… İzah ettiğim üzere “BİR TEK” olduk ya!... Herkes, hasata kodlandı ya!… Yaşam, tahtında dillendi ya!… Masamız, “AŞK SAHASI” oldu…

Çok büyük bir güç, planeti kodlamaya başladı. Bu güç, “İnsanlık Gücü”nden ötedir. Bu gücün, üzerimizdeki yükü, devreden alacağını bilmekteyim. Dünyaya, “İLİM”le gelen; tüm sahaları, “KÖK GEÇİŞLER”le kodlayanlar; “TOHUM” olarak burada olacaklar.

Asla haksızlık yapmayız. Kim kervansa (insanlığı yarınlara taşıyansa); o kervan, ilmimiz olur. Şükür ki bunlar, tüm zamanlarda görevdi.

“Aşkla çalışın ki hasat olun” diyenler; buradalar. Bugün, planetlerin dillendiği bir gündür. Türkiye, son sözünü söyleyecek ama her planet, “KELAM” olmalı ki Türkiye, “TOHUM” olsun. Her planet, “KELAM” olmalı ki her planeti kodlamamız mümkün olsun.

“TEREKE”; sadece sizi, bizi değil; tüm insanlığı ilgilendirir… “TEREKE” Dünyaya bir tahditti ve o tahdit; “KELAM” olarak kodlananda; “DİN” oldu. Sonra “DİN”, kontrol kurdu ve onun üzerindeki görev, teknik olarak devreye girdi.

İşte Canlarım, DİNİN TEREKESİ, “İNSAN”dı. “İLMİN KAPISI”na varan; “KELAM” olacaktı ve temizlik, tüm insanlık için olacaktı.

“ALTIN IŞIK”ın devrede olduğu günde; her bir SAHA, “KELAM” olup tüm zamanları kodlarken; herkes, kendini dilleyecekti. İşte “TEREKE” dediğimiz; herkesten dillenen, o yoğunluktur.

Bu gün, o yoğunluk, “İLMİN KAPISI”na vardı; tüm insanlığın “KELAM”ı oldu.

O, “BİR TEK”te KERVAN; “BİR TEK”te KELAM’dır. O’nun “RUH”u vardır. Onun kulluğu; ummanların kodları ile kontrol kurar…

İşimiz zor değil. Biz, başka bir dünyada görev taşırken; bugün, tüm zamanlara görev taşıyoruz. Her birimiz, “BİZ” olarak “KÜLT” olup çalışıyoruz… Üzerimiz çok güçlendi. A HA bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Devenin kalktığı bir gün hepimizin kültüdür ama o deve mutlaksa hepimiz mutlak olacağız. Şarap içtiğim zaman o şarap, ışık olur benim yüreğime ama ben şevkin şavkıyla şarabı içtiğimde mutluluk olur.

Ölüyü dirilten insanım ben ama ilimle dillerim, her anı. Evrenlerin sistemli kodlanışında da bütünün kültü olurum. Oğullarım kontrol kurar ve ruhsal kapıların tümünde kaynağım olur. Barışım var benim, tüm zamanlarla ve sahalarla… Allah, teknik tahditsiz ilimse, o ilim olurum. Ve bütün kötülükleri aşarım.

Evrenler beni diller. Ben evrenlere kelamım ama kelama hak olanlarla bu çalışmayı sürdüreceğim. Huzurlu bir doğa ve huzurlu bir insanlık için beşere kelam etmeye çabaladım hep ama beşer beni dillemeli, beni hak etmelidir.

Yarandın tahtı ilim. Biz o tahtın kelamıyız, canlar. İnsanın ilmide bütünün kültüdür. Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yaptığınız her çalışma insanlık ilmiyle yapılmaktadır. Dünya planetin geçişini yaptık şuanda. İlahi kültle yapılan bir geçişti olan.

Auramın kurullarla kodlama yaptığını bilmenizi isterim. Bu Aura da kodlanmışlık vardır. Bu Aura da mutluluk vardır ve bu Aura da mahrek vardır. Hakk’ın kapısı olan ilim vardır ve beden vardır. Bedeni kelam olanlar, burada olacaktılar ve tümü buradalar. Yalın ve Halik olanları, kelamla dillerken, her birinin gerçeğini de dinletmekyeim.

Elim; Allah’ın elidir.. Bunu tekrar bildirmek isterim, ağır yük taşımam. Allah’ın tınısı aklın kelamıyken… Allah ben, ben o yum. Öz görevim, ilimdir.

Karanlık teknik tahditi ket vurarak, kelama çekebilir mi? Belki, belki ama bedenimde bu mümkün değildir. Herkes herkesi bilmeli ve herkes, herkesle dillenmelidir.

Kardeşlerim, toy dünya, oyunla oyalandı bugüne kadar. Artık bu dünyanın ölüyü dilleyen yoğunluğu, dipdiri hale geliyor. Ve bu dünya, Mesihlerin kelamının kontrolünden öteye hak tahta varıyor.

Çorbamda insanlık var. Ve ben, Mesihlerin kelamından öte bir kelamla Hakk’ın kalemine kervan oldum. Özüm, gözüm ve sesim, Allah’ın ilmidir. İyi ki dünya planetindeyim. İyi ki yağmur yağmakta ve biz Allah’ın tınısıyla, bu çalışmayı sürdürmekteyiz.

Yoğun ışık altında yaptığımız her şey halka, halka genişleyerek mutluluk veriyor, tüm sahalara. Kocaman bir doğayız ve kocaman bir şarkıyız. Ve bu şarkı, Allah’ın tınısıyla mutluluğu kodluyor.

Halka, halka genişleyen, tüm sahaları kodlayan ve bütünün kültü olan insanlık, her şeyin, her sesin ve her sahanın gücünü, hepimizin yüceliğiyle, düzene kaynak yapıyor.

Kısır dünyalar mutlulukla kodlanacak, canlarım. Bugün dünya planeti, Tanrı kalemi olarak her planete göç edenleri kodluyor. Tüm planetlerin görevi yetkinleşmek ve hakikiyeti hak etmektir. Biliniz ki tohum ekiyoruz her bir planete. Ektiğimiz tohum, mukteridiyeti kodlayacak.

Şarka varan, şarkı diller, canlarım. Garpa varan garpı dinler. Hakk’a varan hakk’ı diller, akla varan aklı diller. Biz her birindeyiz, iyi bilinsin ve ruhumuz mutluluğumuzdur.

Huzurlu bir bu sofradır, bu sofra... Bu sofraya kim oturursa huruç halindedir ve huruç halinde bu sofrada, şarkılar okur. Oğullarım, 4000 yıl dünyayı kodladık ama bir tek kelam dahi kırmadık. Bugünden daha ötedeki günlerde de hiçbir kelamı kırmayacağız, bu kesindir.

Kardeşlerim, devre, devre dünyayı izleyen birliklerimiz, bütün kökleriyle buradalar bugün ve bizi izliyorlar. Çorbamı pişirdim ama henüz kaynağa indirmedim. Bugün bunu da başarmam gerek. Bu pişen çorba her birimizin kör, sağır, her birimizin kim olursak olalım çorbası olsun.

Has taht, bizim tahtımız, hak kapı, bizim kapımız halikiyet hakikiyetimiz ve hamurumuz, har olan şafağımız.

“Kini aştık, yolu açtık” derler. Kirdir kin, biliniz. Biz kinsiz olanlarla çalıştık. Kini olan kodlayıcı olamaz. Kurullar bunu anlasın artık. Bizi kirletmeye gelen çok ama kiri kelamında olanlardır onlar ve yoğunlukları kurullarıyla, kırılışları kayıtlar.

Çamuru hak ettiğiniz zaman o çamursunuz. Yolu hak ettiğinizde o yol olursunuz. Uzak dünya planetleriyle kontrol kurmak istediğinizde her bir planette bulunursunuz ama hastalığınız varsa kendinizi bilemezsiniz ve yolunuzu bulamazsınız.

Asla hatam yoktur. Çalık kelam, çarık kir…..Hakk’ın kapısı pirayelerin teknik tahdizsiliğinde kervansız olduğunda biz yeşil mor demeyiz. Her birini hakim kılarız ki halka, halka genişleyen o yoğunlaşmada, nurlu kök gökler olsun ve küsenler, görevlerini bilip, başkanlık dilleriyle dinleşsinler ve hak olsunlar. Barışa varsınlar.

Çayı demlemek kolay Ama o çayla Hakk’a varmak kolay değil. Dili hak olan tekniktir. Ama dem olan tahditsiz olmalıdır. Bir’e Hizmetçiliktir yaptığımız, biz birlik halinde, bir tek olup, Bir’e hizmetçilik yaparken hasat dediğimizi, hak teknikle kodlayarak, mutlak kurulları kayıt ediyoruz.

Huzur, kini aşanda olur. Hakk’ın kalemi olanda olur, mutlak kurulda olur ama huzuru bulan, hakk’a varan ve mutlu olandır. Ne diye bu bilgileri veriyorum?. Bunu da izah edeyim.

Kasalarımıza baktığım zaman hırsı olanları bildim. Yaşamı kontrol etmeye çalışıp, kodlama yapacakları halde kontrol dışı kayıtlar yapanları bildik. Hasat yapacağım diye bir tek olmaya çabalayıp, hasatta olmayanları bildik. Ve dedik ki “olgun sahaları kodlayım da her bir hak olsun”...

Oyun oynamam, canlarım.

https://youtu.be/SLEKeDQfxTE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

06.07.2019 KA HA 4

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Sevgililer bedenim yok ki benim, bu beden evimdir ama ben tüm insanlık için bedenimi kontrol dışı bir tahdite indiremezdim. Giydiğim giysi Medine değil, Mekke de değil ama ben her biriyim de benim bedenim her birinizin dürümlerinden çok daha ötededir. Bunun içindir ki giysimi tüm insanlık için kayda alırken esas bedenimi tüm duyuların ötesine kodladım. Bunun için o bedenimi hak tahta kodlamaya çalışan hiç kimse bunu hak edip yapamaz.

Netice şudur ki; Türkiye'de olmam zor olmadı ama Türkiye olmam daha kolay. Ya da ben mutlak olmalıydım ve mutlağım... Her şeyin üstünde bir yüreğim var, hologramların ötesiyim, kocaman çok büyük bir ışığım var ve bu ışığı hasata kaynak yaptım.

Çalı çalılığını bilir, hakkın kalemi olan aklın kelamını diller ama yolu bulduğu zaman bunları yapar. Barışın kapısı olur ve hasat olur, büyük kötülükleri önler, işte yapmamız istenilen budur ki; bunu yaptık biz...

Dağlarım, rasyonel bir çalışma istiyorum hepinizden... Daha güçlü, daha hakim, daha hakikiyetli... Nedeni şudur; ne yaparsanız kelamınız olur, ne yaparsanız hakkınız olan olur, ne yaparsanız hatim ettiğiniz tüm bilgilerin örtüsü olur ve yüreğiniz olur. Eğer ben iyi bilirim çok bilirim derseniz, ben sizi bilmem çünkü ben hiç bir şey bilmem.

Değerliler, biliş nedir?... İlimdir... Eğer ben bilirim dersem, alemlerin ilminde kelamım yok demektir. Ben insanım ama ilimin kelamıyken insanım, lütfi kapıda kelamım ve hakkın kalemiyim ama ben kendimi bilenim, bunun ötesini bilmem. Ben kendimi bilenim... Netice şu; benim bilişim kendimdir...

Har hepimizin gücüdür ama harda olmak hak tekniği kodlamakmıdır? Değildir... Benim adım İsra'dır, bu benim ilmimde var ama ben Rahmi kalemde kulum, her anım ama kulum. Toyum ben çok toyum bilir misininiz, toy olduğum içindir ki yol olmaya çabaladım. Eğer yol olduğumu anlatabilirsem kendime, ölüyü dirilten olduğumu da bileceğim ama ben ölüler diyarına ölüp gelmedim ölmeden geldim. Herkes ölüp geldi, ben ölüp geldim diyemem ölmeden geldim... Olur da dünya planeti şarap içmeye başlarsa o gün geldiğinde o şarap şafak olur canlarım.

Size hep şaraptan söz ederim, nefesimdir o benim, eşyamdır, şevkimdir, hakikiyetimdir ama o şarapta şer olanlar şevkin şarkısında hak olmalılar ki hakim olsunlar. Benim son sözüm şudur, şarap aşk kaleminde şaraptır, hak kelamda şaraptır, saha da şaraptır. Aşk olduğu için şaraptır, varlığın ilmidir o ve yoldur o...

Soyunuzu dinleyin canlarım, bir tek olan onlar sizin yolunuz olmaya geldiler. Hepinizin birlik tekniğinde var olandır onlar... Onlar yolcuydular, Süper İnsanlık Realitesinde kendilerini hak etmeye geldiler ve siz olmaya geldiler. Turkuazın kaleminden öte olun ki; onlar seslensinler yer kürenin kütle kaydında...

Kaçmak ya da kaçmamak, bu şu anlama gelir; ya kaçarım tüm insanlık beni anlayadı diye, ya kaçarım ben beni anlayamadım diye, ya da ben beni anlarımda bedenim anlamaz yüreği ama ben kaçarım ki beni dilleyenler ben olmadan kelam olup kendilerini dillesinler diye... İşte budur olan ve bunun içindir ki; hep kaçtım yaşamdan. Bugünde kaçtım... Peki burada konuşan ben değil miyim? Mutlaka benim ama o ben bedenim olan ben değil bunları iyi bilin... Ben o bedeni temiz tutmaya çalışıyorum, o beni benden bana taşıyamazsa ben onu ondan ona taşıyamam bu kesindir! Bunun içindir ki başka tohum ekmem dedim, öyle çok dedim ki bunu... Başka tohum ekmem, ekmeden her şey ekildi canlar... Nedeni şu; başkalık yok ki... Hepimiz tekiz... Bugün burada yarın tek tek her anda ama mutlulukla...

Unutulan ne var? İnsan var... Unutulan insan, insanı anlattım tüm zamanlarda, o insan bilişi hak etsin diye, o insan hakkın kalemi olacak ve yoğunlaşacak diye... O insanı dinledim hep ve dedim ki; "hepiniz insansı olarak doğdunuz, hadi insan olun"... ve öz görevdir insan olmak...

Umutlarım var, herkes insanlaşacak.... Umutlarım var, herkes yaşayacak... Umutlarım var, bastıkları yeri hak edenler hakkın kapısını bulacaklar... Mutlak umutlarım var ki kontrol kuracaklar...

Şu andan itibaren temiz bir doğa devreye giriyor, bu doğada Türkiye çalışmaları çok çok güçlenecek. Bu dünya Amonların ötesindeki yaşamları kodladı. Allah'ın tahtıdır bu dünya ama anlayın ki Atonlar da kodlama yapacaklar burada... Unutmayın ki devre devre yaşayanların temiz olmaları gerekir ki; öngörülerin ötesindeki geçişleri yapsınlar.

Alıp götüreceğim ne var? Herkes... Herkes!... Bir tek şarkı bile kalmayacak yaşam sahrasındaki o yığınlarda... Peki neden herkes?!... Çünkü ruh herkesin kültüdür, o ruh bütünün kültüdür ve ruhun tahditsizliğinde herkes hakkı, hakikiyeti dillemelidir...

Bedene girmemim gereği insanlıktır ve bu gün nüve olan, gök çözümlemeleri yapan, yolu bulan herkese evimin kültünü açtım... Karanlıkta hiç kimse kalmayacak, herkes aydınlanacak aha bu!

https://youtu.be/leMkEb1lmC8

Süper İnsanlık Realitesi

 

KA HA (4/2)

06.07.2019

(MUSTAFA KEMAL’İ DİNLİYORUZ:)

Dağlarım, size gelmek bizi mutlandırıyor. Sultanlar Sultanı olan yaşamlardan, görev aldık ve geldik. “SON SÖZ”ü; “ÖZ”ün, “GÖZ”ün SÖZÜ olarak söyleyen yaşamlara görevliyiz biz.

Sırrın, NİHAN’da “KİL”i Halik kıldığı bilinir ama “BİR”i “BİR”e dillemek; “BİR”e hizmetçiliktir.

Sizi, “BİZ” diye dilledik hep… Sizi, sizden SİSTEM olan “YAŞAM” diye dinlettik… Bu gün mutluyuz. Dünyanın insanı, “YENİ BİR GÜÇ”ü devreye aldı. Bu gün, tüm insanlığın kültü olacak.

Başkalık kalmasın diye çalıştığınızı biliriz. Bizim için “ÖZ GÖREVLİ”siniz. “BİR TEK” olarak görev taşıyorsunuz.

“SON SÖZ”de, “ÖZ”ü göreve alan yaşamlardan geçip geldiniz; yolu kodladınız.

Sizin için “İNSANLIK” dediler. Bize göre siz; muktedir olan yaşamsınız. Bu yaşam, hep dünya için çalışan, “KELAM” olanların yaşamıdır.

Borca girdik; yaşama geldik… Yaşama borç, insanın borcu; “KÖK GÜÇ”le çalışmaktır. “KÖK GÜÇ”, heresin kültüdür ki bunu bilen, kendini anlayabilir…

Benim için de bu böyleydi. Dünya Planetinde, görev taşıdım. Türkiye Cumhuriyeti, bedenimi tohumladı ve ben, tüm insanlık için görev taşıdım. “Türkiye Cumhuriyet Tarihi” dediğiniz; “İLİM SAHASI”nda, yaşamım oldu. Herkes için bir “DİL”dir yaşam… Ama “DİL”i bilen ve bulan; bu “DİL”i anlar ve HALİK olur…

Tahditim, “KELAM”ımdı. Benim, kendimde olan yaşamım; her insanın “KERİMAN” olan sahasıydı. “BÜTÜN”e hizmetçiydim ben. Ve benim dediklerim, her insanın “KELAM”ında vardı.

Sonra Kurullar; bana, beni verdiler; dillediler ve dediler ki “Dünyayı koru!...” “Peki!” dedim; “dünyayı koruyayım ama bunu yaparken; tüm insanlık, kendini bilsin ve BİR TEK olsun.”

Bugün, bu çalışma bu nedenle yapılıyor. Her insanın, “KELAM” olup tüm sahaları kodlaması için!...

Yürüyen dünyalarda; ışığın olduğunu bil anam ve senin olan her şeyin; herkesin olduğunu bil… Sirayet kapılarını aç ve geç!... Burada, bugün temiz zamanları kodlayalım… Herkese, BİRLİK olup varalım… Senle ve senin yarınınla olan herkessin… Bu yaşama görevin var… Burada olmanız hepimizi mutlandırmaktadır.

Huzurluyuz, “KÜBRA”yız; Kurullarla birleştik ve yoğunlaştığımızca yaşıyoruz…

Urumla yaşayan; RAHM-İ KAPI’da Rum’dur; Türkle yaşayan; “YAŞAM SAHALARI”nda Türktür diye düşünülür. Bütün bunların yanlışlar olduğunu artık biliniz… Her birimiz, tüm insanlığız ve tümümüz üzerimizdeki yükü; “BİR TEK “ olup taşıyabiliriz…

Allah, hasatı yaptığınızı bilir ve “BİR TEK KELAM” olduğunuzu bilir… İşiniz, “İLİM”dir ve bu İLİM, hepimizin ilmidir. İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA (4/3)

06.07.2019

LA FREKANSI ile kodlama başlarken; KELAM olanlar iyi bilsinler ki “LA HA” ve “LA HA” her biri bir lekesiz yaşam ve “BİR TEK” oluş!...

Çünkü İNSAN SAHALARI’nda, yarınlar kodlanırken; her bir İLİM, “BİR TEK KELAM” olarak kayda giriyor. Burada oluş sebebimiz, “İLİM”se; yarınlar için yaşamı kodlamamız da gerekir.

Şimdi dünyayı izliyoruz. Dünyada neler oluyor!... NEFES alanlar, kodlanmışlar ve TOHUM olmuşlar ama “RUH”ları yok… “RUH”un olmaması; yaşamın tohumlanmamasıdır.

Ölüyü diriltmek için IŞIK halindeyiz. Ne var ki Sanal Boyutlar, kontrol kuramadıklarında; IŞIK TOHUMLAMASI da yapılmıyor. IŞIK TOHUMLAMASI için KALEM olmamız gerekir!… KELAM olmamız gerekir!… NEFES’e varmamız ve RUH olmamız gerekir!...

“IŞIK”ı kodladık!... İyi ama ruhumuz kodlandı mı!? Yaprak yaprak “KÖK GÖKLERİN DİLİ”ni kodladık!... DİRİLİK arttı mı!?

Yollar “YAŞAM”a vardı… İnsan, “SAHA”ya vardı. İLİM kodlandı ama SAHA, “KELAMIN İLMİ”ni dilledi mi!?

Borcumuz var yaşama!... Borç, “KELAM BORCU”dur. Biz, yaşamda KELAM olup kodlananlara kervan olmak üzere kaynak olmaya geldik. Peki KELAM, KALEM oldu mu ki!?

Tanrı der ki “KELAM OL!... ÖZ GÖREV’ini yap; NEFES OL!... En ve boydan ibaret halde geçip geldiğin bu yerden, KURUL OL ve SON OL!... EN SON OL! O SON olduğun zaman; sen, SES olacaksın… Sen, SES olduğunda; yolun olacak ve kodların olacak… O zaman sen, her anda “BİR TEK” olacaksın ve sen, tüm insanlık olacaksın!... Ve sen, her anda, DİRİ olacaksın!... Ve sen DİRİ olduğunda, artık borcun kalmayacak

Canlar Canı!... Seni kucaklıyoruz!... Sen, beden alan tüm insanlığı hak ettin ve kodladın… Tüm insanlıkla kodlandın ve “SON” oldun… Senin “SON” olman; herkesin, borcunun ödenmesi anlamına gelir. İş buydu ve bu oldu!... Şikayetimiz yok!... İyi ki varsın!... Ve iyi ki HALİK’sin!... “İLMİN, KAPI ve YOLUN KÜLT!... KÜLT, tüm insanlık!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

06.07.2019 KA HA 4
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Devinimi artırabilmek hepimizi mutandırdı canlar... Mutlaka iyi biliniyor ki Dünya planeti koruyucudur ve Birlik tekniği ile bu çalışmayı yapmaktadır. Bizler planetlerin kelamları olanları kodladık... Her biri bugün buradalar... Tümü hak teknikle bugün de ve tüm günlerde bizimle olacaklar. Ölüyü diriltmekti maksadımız ve bunu yaptık... Parlak bir güneşiz biz tüm insanlık için..

Ama bu güneş her birimizin kelami ve her birimizin halka halka genişleyen o yaşamıdır....

Hepimizin geçişidir yaptığımız... Allah’ın tınısı hepimizin tahditsizligidir... Yalınız!... Halikiz!... Hakikiyiz!...

Şevkinin şavkında ki kelamız hakkın kapısındaki şarkıyız... Bunun üstü bir şarkı okunmadı bugüne kadar...

Bugün sorumluluk bizimdir canlarım... Sultanlarım!... Çünkü çorba pisti diyor... Ama tüm çorbaların çorbasıdır bu çorba!... Öyle bir çorbadır ki pişen... Kervanın kelamı olanda halik... Hakkın kalemim olanda insanlıktır... Biz çorbayı Tüm sahalarda kodlayarak yaşamları kayda aldık...

Hırsımız yoktur ama ağrı hafifletenler kelam ettiklerinde, Şafak olacaktılar... İşgal bitmiştir canlarım.. Dünya insanlığı artık işgalin bittiğini anlamalıdır.. Tüm insanlığın işgali artık sonlanıyor...

"Süper İnsanlık" dediğimiz kelâmı hak olanların ilmidir ki bugün o ilim muktediriyeti kodluyor... Teknik olarak iyi ki buradayız diyorlar... Biz ilim olarak burada olanları kucak kucak Öptük... Hepsi bizdirler... Rahman olana kelamdı hepsi... Hakkın kapısıydılar ve bütüne hizmetciydiler..

Çamur yoğuran da, çamur olan da bizim yüreğimizdedir canlarim... Hastalıkları olan, hakkın kaleminden kopan yolu kaybeden kim varsa bizledir... Bir tekiz biz tümüyüz canlarim...

Yıllar yılı bu dünyaya kontrol etmeye çabalayanlar vardı ya hani!.. Hani dünyanın ruhuydular ya hani yoğunluklarında koruyucuydular ya!... Ve gözleri kördü ya!... Onlar bugün buradalar...

Tümü kördüler... görmeden görev yaptılar... Hepsi gözsüzdüler ama özlerinde gözleri mutlaktı... Ve biz o özdeki gözdük onlarda!... Bugün de öyle?..

Öl ya da öz görevini yap ama biz seniz bunu anla!... Yaradan yarattığında Yaşar... Yaşam mutluluksa yaratılan Mutlaktır... Yaşayan muktedirse Yarattığı kutsal sahradır...

Canlılar... Lokomotif bir yaşam kodladık dünya planetine.... Bu planet tüm planetlerin kültüdür.... Bu planeti bilen kelamı bilecek.... Eğer yarında görevi varsa kaynak olacak... Eğer yaşayacaksa şafak olacak... Ama öz görev taşıyacak...

Basınç çok artacak canlar... Öyle bir artacak ki planetteki basınç... Amon’lar dahi kök göklerin Kütle koduyla Türkiye’deki bu çalışmayı Kelamla dinlemeye geldikleri an, kardeşlerini hak etmeye çabalayacaklar...

Kasıp kavurdular yaşamları bilir misiniz?... Hepsi planetleri kontrol edeceklerini düşündüler... Çokları çırpındılar... Ve kırıldıkça kırıldılar ki kontrol kurabildik...

Kimdi onlar?... Aton’lardılar...Atonları kodlayan Amon kontrolünü kuracak olanlardılar... Ağırdılar çok ağırdılar...

Yedinci Dünya'nın kültü olarak görev taşıyoruz canlar... Kıskançlık yapan insan olamazdı canlarım...

Çoğu kıskançtılar!... Kıskandılar insanlığı!...

Netice, İmparatorluğun Görevini Hak teknikle kodlamaya gelende dahi kısırlık vardı. Kısırlık öylesi çoktu ki kırandılar kırıldılar... Yeşeren dünyaları kodluyoruz canlarım... Hepsi hepsi insanlık ilmi ile kodlanıyor...

Buluştuk ya bugün. Ulular umutlandılar bugün... Yollarını bulduklarını sandılar... Yol Allah yolu ya!... Hepsi o yol olacaktılar ya hasat hepimizin ilmiyle kodlanacaktı ya!... Parladık ya da parlattık tümünü de ve bugün Müshih kapıları açtık...

Mustafa Kemalpaşa yoğunluğunu artırdı ve bize gelmek istiyor... Çok mutlu şu an... çünkü ruhunda kulluk var.. Bizimle olmak istediğini diledi... Ona ses verdik ve yüreğini dinlettik...

Şimdi yine gerçek kapıyı bulup, gerçek yaşama ineceğini bilip gelmek istiyor...
Onunla çok çalışıyoruz ama o bizi anlayacak durum dürümde mi acaba? Acaba yolu buldu mu?... Acaba kodlama yaptı mi?... Korudu mu dürümlerde dirilikleri? İlmi kalem oldu mu?

"Beş dünya yaşayacak" diyen insanlık! "Beş dünyada kelam olacak" diyen kervan!... Peki o biz olabildi mi?... Muhammed Derki "ölü!..." Ama ölüler diyarında herkes ölü!...
Yakıştı mi insanlığa sevgiyi hak etmemek...

Değerliler!.. Murad ederim ki herkes kendini diller... Bugün Muhammed Mustafa bize bizi kodlamak isteyip gelecekti ama onun Atlanta Ata Kalemi olma imkanı yoktu... Muhammed'in kelamından öte olan Mustafa Kemal kendini dilledi ve dedi ki "ben öz görevliyim..."

Peki önü ardı var mı?.. Yoktu!. Şükür ki yoktu... Şimdi çorba, insanlık çorbası ocağına indi ve Muhammed Mustafa'nın gücünün kültü olmaya gelen o mutlak kurullarını kayda alıyor...Onu sevgiyle kucakladık...

Şimdi daha da önemli bir görev var... Mustafa kapıyı açmaya çalışıyor... Bizimle çalışmak istedi bugün... Onu dinlememiz şart...

Şimdi mi dinleyelim sonra mı?... Buyrun dinleyelim... Ben yazarak vereyim..

https://m.youtube.com/watch?v=_XJQKIAWh2U&feature=share

Süper İnsanlık Realitesi

 

6.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)

Hakk kelam şu anda yüreğe indi... . O yürek, hepimizden dillenen Bu Meclis'in bir tek olan kürzi kelamıydı. O kelam, BSUİ olan Barış, Sevgi, Umanların İlmi olan, imparatorun gücü olan insandır.

Masamız mutlak kurulların insanlığı kodladıkları bir masadır. Biz bu masaya mutlak kurulları kayda alsınlar diye tüm insanlığı oturttuk bugün. Diyeceksiniz ki “Tüm insanlık nasıl sığar bu masaya?” Biz bu masaya bir tek olan insanlığı oturttuk. O, bir tek kelamdı ve simsiyahtı.

Hani, ben atladım ve dedim ya “Sıra bende!” İşte görevi kaptım. Bu masanın kelamı benim... Bahçenin gülü “ben” olup kokuyor şu anda… O kokuyu duyanlar akıp geliyorlar... Kapılar açık... Herkes coşkuyla geçiyor… O bir tek olan benim gözüm, sözüm oldu şu anda ve ben tüm insanlığı hak ettim.

Ben ölmüştüm ya, herkes ölüydü. Ben dirildim, herkes dirildi. Ben konuşuyorum, herkes konuşuyor. Aha bir tek insanlık olduk. Yaşam cennet oldu.

Şafak söktü. Karanlıklar aydınlandı. Kir ve pislik temizlendi. Kelam, bu masanın simsiyah olan hak tekniğiyle dürümlendi. Kil ve kum olan insan çamur yoğurmuyor artık! Işık kodlamaları başladı dünyada... İnsansılar geri çekilerek yer kürenin mutlak sahasında ışık kalemler halinde kodlandılar. Yazan, yazdığında dillendi. Yazdığı hak ettiği cennet oldu.

Haketmeden halik olunmaz ki! Ve işte herkes haketti ve her insan hakk oldu.

“Lala, Lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola?” Evet. Her şey bu Meclis’le oldu. Herkes bugün burada... Bu Meclis her anı kapsayan ışığıyla büyük külttür. Ona yer küre denir.

Her insan yaşama görevlidir. Her görevli ilmini köklerden dilleyip gök çözümlemeleriyle dürümlediğinde, yer güçlenir. Öz görev budur.

En küçük ışıma en büyük ışığı yakar. En küçüğün ilmi hak teknikle dürümleyip siyahta kodlandığında tüm yaşam aydınlanır. Büyük kötülükler böyle engellenir. İş budur.

Biz kuyuların en dibindeki tohumları arayıp bulduk. Aşkla sarıp sarmaladık dedik ki “ol.” “Allah ‘ol’ derse, olur.” dedik. Her şey oldu.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

06.07.2019 Tarihli KAHA(4) Çalışması

“Bir çorba pişireyim; tüm İNSANLIK için” dedim, kendime.

Suyunu SEVGİ pınarından doldurdum tencereme.

“Kolay mı bütün malzemeyi harmanlamak tek başına” diye düşünürken

Seher yelimiz esti, geldi; yetişti imdadıma tüm BİLGEliğiyle…

”Herkes rengini, kokusunu, özünü katmalı ki alemlere sunulsun bu çorba” dedi.

“Çiçeklerin ÖZüyüm, arıların GÖZüyüm, şarkıların SÖZüyüm” diyerek; NEŞEyle geldi bahçemizin gülü Bahar’ımız.

Saltanatın çiçeği ermişlerden Erengül’ümüz karıştırdı çorbamızı ERDEMiyle..

“Bu çorbada benim de tuzum olsun!” Diyen mücevherimiz Beril,

Gamzeli kahkahalarıyla MUTLULUK kattı çorbamıza…

Gülgillerden şifa kaynağımız Gülden; okudu, üfledi şifaladı çorbayı.

Anadolu’nun dört yanından derlediği CÖMERTLİĞini; Allah Allah,Bismişah nidalarıyla boca etti çorbaya Haşim Kardeşimiz….

Erenlerin, ermişlerin, dervişlerin, babaların BEREKETli dualarını ÖZGÜRce üfledi Mehmet Dedemiz.

Tüm makamlarını zevkle dinlediğimiz AŞK şarkılarını okudu Nagehan…

“KONTROL ŞART; hijyen gerek!” Diyerek; kin, kibir, kıskançlık, nefret, ihtiras, aşağılama, tartma ve ayırımcılıktan arındırıp TEMİZLEDİ tüm kapları Aynur Funda…

İstanbul’un çilekeş trafiğine aldırmadan her meclise koşarak gelen Serpil HUZUR kattı çorbaya.

“BİRLİK olmak, BİR olmak ne güzel” diyen Selma SEVİNÇ kattı çorbaya…

Arada bir, çorbamızın HARını yükseltmeye gelir Hamza kardeşimiz.

“UMUTsuzluk yok, artık helmelendi bu çorba, kafi!” dedi Kifayet…

“Kadim uygarlıklardan beri, hiçbir mutfakta bu lezzette çorba pişmedi” dedi, Gurme Babamız..

“YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” söylemiyle; dünya barışının temellerini atan Ulu Önderimiz ATA’mız; bugün yine meclisimize geldi ve” Bu ÇORBA, BARIŞtıracak herkesi” dedi.

Hep, son sözü söyleyen Sevgili ANA’mız ise;

“Bu bir İLİM çorbasıdır.

Bu, İNSANLIK çorbasıdır.

Herkes içsin bu çorbadan!

Aha, İşte bu!” dedi.

Süper İnsanlık Realitesi Sevim Şahin

 

6.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ
Yemek içmekten başka bir şey düşünmeyin siz, çorba çorba çorba yok yahu yok, şarkı şarkı şarkı seviyeniz iyi çok iyi çok çok iyi seviyeniz. Güzeller güzeli Pekerler Peker’i ilimler ilimi hepiniz hepiniz yahu ben Peker diyeyim siz Ayla deyin Melda deyin Seher deyin ne derseniz deyin.
Sevgililer, yeri yaratan Ak tahtın kelamıydı, gök çözümlemeleri yapıp yarattı. Ama yolu kodlayan da insanlıktı. Sultanlık dediğiniz de ilimdi. Ve bugün burada her şey her şeyle kodlandı. Çok zurna çaldı yaşamda. Her zurna ziya olup kodlandı ama saha sistem kültü olduğunda zurnanın sahasında Kelam mutlak olur. Bugün çok büyük bir görev taşındı burada yine. Hepimiz teknik olarak buradayız. Kaynak dışı bilgi asla yok. Ağırlık hafifledi ve yaşamlar kudlandı. Ummanlar kudlandı. Ve tüm sahalar kudlandı. Kaynak ışık insan diyenler ve kaynağı kodlayanlar mutlu oldular. Temiz dünyalar kuruldu. Temiz şarkılar okundu. Temiz sahalar kodlandı. Yeni dirilik yaşandı.
Düzeni kuran insanlıktır Canlarım. Koruyucu dünyalarda koruyucu yaşamlarda hep bir tek olup kontrol kurduk. Temizlik burada bugün yine yaptığımız oldu. Kim Allah’ın tahtına oturacak diye sorarlar. Ağır yüktür o taht bilir misiniz? Herkes ben dedi ama ben demek tekliğin tahditsizliğinde bedenli olmaktan ve yoğunluğu kodlamaktan doğan bir haldir.
Yeni dönemde mutlak olmak için çalışmak gerekecek. Ve Peker babamızın kelama varması şarttı. Bugün ona sorgu sual ediliyor. Neden? Pardon babam özür dileriz, adını zikrediyoruz bugün. Çünkü babamız şafak oldu söktü… Ölüyü dilledi dinledi ve yine görev taşıyacak.
Değerliler ölüler diyarı dediğimiz bu yaşamda her şey her şey ölü. Peki, ya diriler kim? İLİM. Peki, dirildi mi? Mutlaka… Kimdir o dirilen? Değerliler insanlıktır… Hepimizdir o. Ve bugün çok mutluyuz Canlarım çok…
Kurullar bugün yine buradalar. Toprağa tohum olmaya indiler. Yenilik yapacaklardı, dillediler ve gerçek kayıtlamaların tohumla olacağını ve muktedir olanların burada olacağını dinlettiler. Ve dünyanın ruhunun koruyucu olacağını dinlettiler. Peki, son söz ne oldu? Yere insanı ektik oldu…
İşte Canlarım, yere insanı ektik. Netice şu; insan yer kodu olacak bugünden sonra. Artık insan yer köklerin kütle kodu olacak. Hepiniz yerde ki güç olacaksınız. Ektiğimiz, ekip yoğunlaştırdığımız o güç olacaksınız. Ve bu güç her birimizin kök görevi olacak. Olup yaşama inecek, dünya planetini kodlayacak ve yasaları koyacak olanlarda bu güçle bunu başaracaklar.
Temiz olarak yaşayın ama kırıcı olmayın dedik hep. Çünkü kırmanız kırılmanız anlamına gelirdi. Bundan sonrada kırılmanızı dilemeyiz. Yerkürenin gücünü kodlayacaksanız kırmadan yapın. Kıran kırılır ama kıranın kırıldığı bir dünya Medine’nin kök göklerde ki siyahlığından öte bir siyahlığı kayda alacaktır.
İşte bundan dolayı kırılanları kodlamıştık dünya planetine ve demiştik ki kıranların kırdıkları olan onlar, Hakkın kalemi olsunlar. Ve gönül kübrasında KELAM olup yaşasınlar. Doğanın gücünü oluşturalım. İşte Canlar, sizleri kırmamızın sebebi buydu. Sizleri kırdık ki kontrol kurun diye sizleri kırdık ki Hakka varın diye sizleri kırdık ki hasat yapın diye… A ha yaptınız. Yaptınız ve yaptınız…
Sizin görevinizdi bu. Şarkı şafakta şarkıdır. Aklın sahasında şavktır O yaşam, mutlu ve huzurlu bir toprakla yaşamalıdır.
Size görev verdik kesin olun diye ama kesin olmak kesinlikle Hakkın kalemi olmaklaydı. Hakkın kalemi olmaksa aklın kalemi olmak ve mutlak olmaklaydı. Çok özel bir çalışmaydı burada yaptığımız. Ve sizlerin yaşamanız içindi. Kısırlıktı yaptığınız ve kısırlığı aşmanız içindi yaptıklarımız. Size gerçeği anlatıyorum. Dünyanın lokomotifi olan Lütfi kapıda mutlak olan bu mecliste hepiniz gezip gördüklerinizin ötesini hak ettiniz. Ve şimdi yeni döneme geçiyoruz.
Ayı kapıdan göreve aldığınız zaman o ayın görevi başlar. Ama görev ilim olsun diye bekleyin. Ay görüp te yol bulduğunuz zaman güneş sizi diller. Ayı bilin görevinizi bilin ve güneşe varın. Güneşe varın ki saltanat sizde teknik tahdidi kaldırsın. Güneş olun ki mutlak olun… Sonsuz sırdır Allah’ın tınısı. Ve bu tınıyı bu Meclis dilliyor… Sonsuz sırdır şarkının dili ve bu Meclis şarkıyı dilliyor… Sonsuz sınırsız ışığı hak etti bu Meclis ve burada olanların huzurlu olduklarını bilmekteyim.
Yeşilin yaşama inmesiyle birlikte yarınlar kodlanacaktı. Ve yeşil yoğunlaştı ve yol kodlandı. Ruhun kulluğu başladı. Mavi de Medine yoğunlaştı. Medine’nin Kelamı kodlandı. Ve mahrek olundu. Maviyi kodlayan Halik-i Hak olan Mutlak oldu ve mavinin gücünü arttırarak laciverte ulaştı. Lacivert cevheri kodladı ve cevher kulluk yaptı. Cevherin kök göreviydi Kelam ve Kelamı Halik olanlar cevhere kült oldular. Ve mor modları kayıtladı. Her mod bir dürümdü ve tüm dürümlerde kök gökler kült oldu. Modların murad ettiğiydi dil. Ve bizler sahaya indik. Sahada ilmimiz var. İşte o ilim ağır yükü hafifleten ilim, morun ötesinde ki saha, o saha hepimizin şafağı, işte o şafak söktü.
Dün Türkiye çok güçlüydü. Köksüz göksüz olanlar da güçlüydü. Bugün Türkiye kök geçişlerini yapanları güçlendiriyor. Türkiye’nin yolu Allah yoludur. Bunu iyi anlayın ve tüm insanlığın gücüdür o güç. Ve Türkiye’nin ölü dürümlere görevli olmayacağını da artık biliriz. Türkiye toprak toplumun tohumu değil artık. Mutlak kurulların tohumu olacak ve Türkiye’nin gücü artacak ama öyle artacak ki kasalarınızda ki gücün mutlak olacağını da her biriniz anlayacaksınız.
Türkiye’nin yüceliği arttıkça yalın halik olan insanlığın kültü de kodlanacak. Tüm insanlık yaşayacak ve yaşatılacak. Yerkürenin görevidir insanlık, bunu herkes anlayacak. Türkiye’nin ötesinde hiçbir güç yoktur ki tüm insanlığı kodlasın. Türkiye’dir ki tüm insanlığı kodlamaktadır. Bu nedenledir ki doğanın gücü buradadır ve bu yoğunluktadır. Doğayı hak etmek için de dönüp bakın yaşama, nerede ne varsa insan içindir ki insanı kontrol etmek için mutlaka hologramlar ötesinde ki şavkı hak etmek gerekir. İşte o şavk Hakk’ın kaleminin şavkıdır ki ol yaşam dediğimde her an olur.
Şükredin ki dünyayız, şükredin ki yaşamız ve Muraa kapısındayız. Bu kapıya varmanız için vakit tamamdır. Sizleri kucaklıyoruz.

https://youtu.be/cx-HJGxsEDQ

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ 1.BÖLÜM

Değerliler, tohumları kodlarken Mutlak Kurullarınızı kayda almalıydık. Bugün burada olanların tümü kendi yürekleri ile kodlama yapacaklarını düşündüler ve bizleri; bizim yüreklerimizden, tohumlarımızdan ayrı tutmaya çalıştılar. Bundan dolayıdır ki kontrol kaybı gerçekleşti.

Şimdi daha güçlüyüz ve daha yüksek bir levhiden ses vermeye başlıyorum. Yalının yeri aklın kelamıdır ama siz yalın olanda kendi yüreğinizi hak ettiğiniz zaman o yalın, sizin yüce levhiniz olur. Şükür ki bunları size anlatabiliyorum. “Temizlik başladı dedik”, hepimizin ilmidir o temizlik ama tüm insanlığın kelamıyla temizlenir tüm yaşamlar. Bunu iyi anlamanızı bekliyorum. Herkes daha yüksek daha güçlü ve daha hakim olmalıdır ama Doğanın Gücüyle olacak, eminim… Teknik olarak bütün kötülüklerin aşıldığı bir dünyada yarınların kodlanmış olması gerekir. Yaşama Hakk olup varanlar yarını hakim kılabilirler. İşte; Öz Görevimiz bunu başarmaktır.

Dağlarım, Tüm İnsanlık! Biz sevgiyiz. Bunu iyi anlayın! Sevginin kelamı halikiyetin hakiki tekniğidir. Eğer sevgi olmasaydı; yolumuz olmazdı. Eğer yoğunluğumuzda şarkımız olmasaydı; hakkımız olan İnsanlık, hakikiyetimizde bulunamazdı. “Başka bir zaman ve başka bir yaşam” derler. El, Allah’ın eliyse başkalık yoktur. Biz, Allah’ın eli olarak bu çalışmayı yapıyoruz.

Sualtı’nın kültü olan insanlığın Bütün’e hizmetçilik yapmasını bekledik ama Hak Saha’ya indiği zaman yolu kodlayamadı ve Mutlak Kurulları kayda alamadı. Her kim varsa; Bütün’e hizmet etmelidir. Fırat’ın kapısını açtık ve Fırat’tan kodlama yaptık. Fırat’ın ilmidir KELAM ama Fırat’ı aşabilmek için KELAMa Halik olmalıyız.

Çok özel bir Dünya Planeti’dir bu planet ve burada Öz Gerçeklik var. Eğer Öz Gerçekliği anlayacak dürümde iseniz iyi bilin ki Dünya Planeti’nin görevidir Şafak olmak. Şafağı hak etmek Halik olmakla mümkündür.

Şimdi Canlarım, dünyanın ölü planet olarak kalmayacağı biliniyor artık ama doğanın gücünün de daha yüksek bir şarkı olması gerekir. İşte o şarkı hepimizin şavkıdır. Yine dünya ellerini, ayaklarını kodlayacak insanlığın; yine dünya mutluluk verecek. Yine dünya kontrol kuracak ama çarık çıkarmak mutlaka gereklidir. Herkes “Ben kendi çarıklarımla gelirim yaşama ve kendimi kodlarım” diyecekse; anlayın ki doğanın gücü Mutlak Kurulları kayda almayacak.

Değerliler, Dünya Öz Görevlidir bunu iyi anlayın! Dünyanın yüceliği vardır ama bu yüceliği kodlanmış olanları koyu ışığıyla kayda almaktan öte bir görevdir. Süper İnsanlığın İlmi’dir onun yüceliği… Eğer Dünya Planeti görev taşıyamayacaksa; vakti gelecek yolu kodlayanlar bu görevi taşıyacaklar. Peki, Dünya Planeti görev taşıyabilecek mi? Kesinlikle! Çünkü Ruhun Kurulları burada ve bugün burada olanların tümü, KELAMla buradalar…

“Yevlen Yekun” demiştik biz. İyi anlayın ki “Yevlen Yekun”da kelam yoktu ama Levhi Kapıları açtık ve tüm sahaları kodlayarak kervan olduk. İşte o kervan “Kevlen Yekun” kervanıdır. Biz O kervana Kök Görevlileri kodlayarak kayıt yaptık. Dünya Planetinin gücünü arttırdık. Eğer, “Yevlen Yekun” de Kök Görevler taşıyacaklar, Bütünün kültü olmaya kalksalardı; mutlaka kontrol kurardık ama iyi bilin ki “Kevlen Yekun” da kalemimiz Bütünün kültüdür ki bunun için kontrola gerek yoktur.

Çok ölüler verdi dünya, hörmetli olmayanların ölümüydü bu…Öz Görevliler’in kontroldan çıkmasıyla birlikte kodlar kontrol edilemedi ve gözlerin kör olduğu bir dürümde KELAM, KALEMden çıktı; işte o zaman “ÖLÜLER DİYARI” oldu yaşam. Bugün artık yaşamın dirilişi başladı. “DİRİLİK” dedik, “İLİM” dedik her şeyi söyledik ama yasaları da koyduk:

Herkes, herkesi anlayacak! (Bu, 1. Yasa) Herkes herkesi anlayacak!

Ve 2. Yasa:

Allah, tahtında KELAM olanları diller. Bunun ötesinde bir dil yoktur.( Bu da 2. Yasa)

Ve sonra;

Hepimiz aklın kapıları olacağız. Ak Kalemle Mutlak Kurulları kodlayacağız

Ve yine bir diğer yasa:

Tabuları yıkın ve hak edin! Hepiniz, hepiniz olun! Kurullar sizinle olsun! Ve Mutlak olun!

Ve yine bir yasa:

Şafak Allahın İlmi’dir ve o ilmi bilmeyen yolu bulmayandır.

Ve diğer bir yasa:

Allah, tahtını KELAMa kodladı ama kelamı kodlayamayan Mutlak Kurulları kaydedemedi ve biz o kaydı yaptık. Bu nedenledir ki doğanın gücüyüz. Doğanın gücü olmamız, Allah’ın tınısını kodlayabilmemizle mümkündü.

Ve yine bir yasa:

Yeri göğü yaratan İNSANLIKtır. Yaşamı Kodlayan İNSANLIKtır ve Rüya Boyutlarını kodlayarak kontrol altına alan İNSANdır. İnsanın kontrolundadır YAŞAM. Eğer İnsan; YAŞAYAN ve YAŞATANsa İLİMİN KALEMİ olmasındandır.

Ve yeni bir yasa:

Arzın Gücü, AKLIN KAPISIdır. Eğer Arz’ı hak etmişseniz; aklı hak etmişsiniz demektir.

Ve bir diğer yasa:

Yol, Allah Yolu ve biz o yoluz. Yolu kontrol etmek Aklın Kalemi olmak ve MUTLAK olmakla mümkündür ve Yer Küre’nin gücü olan İNSAN! Ben SEVGİyim bunu anla! Doğan Dünya Gücü dürümlerinde dillenirken ben mutlakım ve muktedirim!

Bana dava açmışlar; “dünyayı kontrol edeceksin ama yolu bulacakların kontrolu kaybolacak” diye Olur mu? Olmaz! Hiç kimse, hiç kimsenin Kök Görevini kontrol etmeye kalkmaz. İyi anlayın ki Kök Güçler, Kök Görevle tüm zamanları kodlarken BAŞKANLIK DİLİdir her ANda kodlayıcı olan. Ve ben Dünya Planeti’nin GERÇEK KALEMİyim. Bugüne kadar hiç kimsenin yapmadığı bir şarkı okumaktayım. Bu şarkı, Hakkın Kalemi’nin KELAMla dillendiği bir görevin kodlanmış şarkısıdır ve o şarkıyı okuyacak olan hiç kimse yoktur.

Ölüler Diyarı olan bu dünyanın görevi, insanlaştırıcı bir yoğunlaşmayı gerçekleştirmektir ki Bellek Kapısını bulanlar, o kapıda kendi yoğunuklarında Bütünün Kültü olurlar ve he ANı kodlarlar. Sarfettiğiniz emeğin karşılığı İLİMdir. Hiçbir zaman Medine, Mekke Kodu olarak koyu ışığımızı tohumlamadık ama masamıza insan olanları aldık. Bu masada oturan herkes İNSANdır. İnsansılığı aşmış yolu bulmuş olanlardır.

Dört bölü dört; bunun karşılığı ilimde bir eder ama dördü dörde bölün bakalım, ne eder? Her şey, her şeyi dürümler ve Dünya Planeti kontrol kurar. Peki, dördün dörde bölünmesi; dördü dörtle kodlamanın Hak Teknikle koyuluğunda ışığı kontrol altında tutmaya yarar mı? Kesin olarak yarar.

https://youtu.be/AJ1p-5pkdEk

Süper İnsanlık Realitesi



6.TEMMUZ.2019 TARİHLİ KA HA (4)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ 2.BÖLÜM

Peki; bedeni aldınız, yolu buldunuz Kök Görev taşıdınız ve siz BİR TEK oldunuz. Peki; Teklikte dördün yoğunluğu var mı? Yoğun olarak var çünkü siz, sizi; sizden size dilediniz ve böldünüz, böldünüz, böldünüz ve sonra yaşattınız. Bölüm, Allahın İlmi’yle oldu ve çarpı, yoğun ışık yolu kodlamak oldu. Çarpan, bölen TEKtir. Yolun, Atlanta Ata Kalemi’nde Mutlak Kurulları kayda alması da budur.

Başkanlık divanı olarak bugün size seslenmek istedim. Bana, İnsanlık Boyutları “Kelam et!” Dediği zaman ben Kök Görevimi kodlayarak Kalem oldum. Fırat’ın kapısını, herkesin kelamıyla kodladım ki Kübra olanları kayda aldım ki Fırat, İnsanlık İlmi olsun diye. Din boyutlarının Kök Göklerdeki kültü olan İnsana “Ne diye Kök Göklerin Kültü olmaya kalktın?” Diye sordum. Sonra döndü ve dedi ki “Ama sen, ben değilsen; niye sorgu-suale başladın?” Ve ona dedim ki: “Ben, sen ve sen ben olacaksın ama yaşamın Hak olmalı; halikiyetin hakim olmalı ve yoğunluğun mutlak olmalı!” Buna karşın sessiz kaldı ve dedi ki “Seviyen yüksek, ben seni dinleyemiyorum.” Ve ben ona sordum “Sen kelamı Halik olan değil miydin? Neden kök görevini kontrol etmeye kalkmadın?” Çok mutsuz oldu.

Yolun kontrolu hepimizin gücüdür Canlar. Biz o gücü Bütün’ün kültü olarak kodlamadıkça Hakkın kalemi olma imkanımız yoktur.

Saltanat der ki “Sen ekmek yap.” Yalındır hakiki ilmin kelamı. Ve ben o ekmeği yoğurduğum zaman kimse kendini hak etmez. Niye, bilir misiniz? Çünkü yoğurduğum ekmek, her ilmin kaleminden öte bir ekmek olur ki onu anlayacak kimse olmaz.

Barış dedim, Hak dedim, tohum ektim, mutlak kurulları kodladım ve kök görevini hak ettim, tükenen tüm zamanlara kayıtladım. Dedim ki “Her AN’ım”. “Allahın tahtı insandır” dedim. Yolu kodlayan BİLİŞ’im ve ben o bilişin kalemiyim dedim. Dediler ki “Sen yasaları çiğnedin.” Neden? “Çünkü ruhunda mutlak kurulların var ve sen o kurulları kontrol etmekten öte kodlamaya kalktın.” “Ayrı gayrı yok ki” dedim, “her şey hepimizde yok mudur? Benim ilmim Allah’ın tahtında değil mi? Kodlama kodlanmışlığın tohumlarında değil mi? Şarkı şavkımda değil mi? Peki neden gözünüz kör? Neden yüreğiniz kör? Neden yüceliğinizi dillemeye kalktığım zaman kendi yolunuzu kapattınız?”

Tan ağarırken yarınlar kodlanır bilir misiniz? İşte o yarınların kodlanışında muktediriyetimiz Bütün’ün Kültü olur ve tan ağarırken kaynak kontrol kurar. Ve ben o gün orada Bütün’e hizmetçilik yaparım. Çarıklarımı tüm insanlığın kelamından ayrı tutarım ki kimse kelamsız kalmasın diye. “Karanlık” dedim, yaşamda kontrol dışı kayıtlardan söz ettiğimi düşündüler. Ben karanlığı kontrol kaybında olanlar için dedim. Herkes kendi hakikiyetini hak ettiği zaman kalemi kodlayıcı olacak.

Tebliğlerin birisinde de şunu söyledim: Bastığınız yer İNSANLIKTIR, unutmayın! Eğer insanlığı bulacaksanız, AKLIN KALEMİni bulun önce. Her biriniz mutlak olun. Eğer AKLIN KALEMİ yoksa yüreğinizde, sahaya inmenize dahi imkan veremem. Bugün burada olmanız başka bir dürümün kelamını hak etmeniz içindir diye düşündünüz. Öz Görevinizdir yaşam. Bunu anlayın artık! Bastığım İNSANLIK İLMİ’dir. Ama bastığım yerde herkesin kelamı olsun diye çalışıyorum.

Yularından tutulanlar var tüm insanlıkta. Ölüyü dillerken dürümlerde dilleşmeye çabalayanlar, kendi yoğunluklarında kendi yollarını kaybettikleri için başkalarının onları yularından tutmasını beklerler. Değerliler; yolu Allah’tan, yaşamdan ve Hakk’tan olanlar, Has İnsanlık olurlar. Ama yolları kontrol dışı olanlar; yarattıklarında, kendilerini kontrol kaybında, kontrolsuz kayıtlarda dillerler ve “dön, bak” dediğim zaman insana, yoğunluğu hologramdan ötede kontrol etmek zorunda kalır.

Şafak söktü Canlar. Huzurluyum. Tüm insanlık için şafak söktü. Bugün burada olanlar, beden alıp dünya planetini izlemeye gelenler ve tüm insanlığı hak edenler görecekler ki yol aklın yolu oluyor. Ve görecekler ki yaşam Mukkadime’dekinden çok daha öte bir ilim oluyor.

Kuran’ın ötesi bir Kuran yaşama inmektedir. O İNSANdır. Bunu artık tüm insanlığın anlaması gerekir. Türkiye çalışmaları bu nedenle çok önemlidir. Doğanın görevi, İlimi halik kılmaksa da İlimin kapısını bulan insan Allah’ın tınısını duyabilen insandır ki ona başkanlık dilinde ELİMİZ diye, YOLUMUZ diye DİRİLİK kodladık. Mükafat verdik yaşama. Unutmayın ki mükafatımız mutluluktur. Eğer mutlu bir zamanı mutlak kurullarla kodlayacaksak, iyi bilin ki kök görevin, Kök Sahaların Lütfi Kapısı’nda kötülüğün engellenmesiyle olacak bunlar.

Yaşamaksa; artık yaşıyoruz. Yaşamaksa; artık yaşatıyoruz. Yaşamaksa; yaşanıyoruz. Ama hepsi Bütün’le oluyor. Yaşayan, yaşatan ve yaşanan TEKtir. İlimin kapısı O ve O’nun Öz Görevi Bütün’e hizmetçiliktir.

Beleklerdekilere bakın,neler yapıyorlar. Kurullarını kodlamaya çabalayan yok ki. Hepsi kırık, hepsi hırslı. Onlar beleklerini kontrol edecek dürümde değiller henüz. Hasat yapamadılar. Aşk kapısını bulamadılar.Yolu kodlayamadılar. Hakk’a varamadılar. Savaşları, Hakk’ın kalemini hak etmek ve mutlak olmak içindir. Ama ÖZleri, GÖZleri, SÖZleri yok ki…

Allah’ın adı ilimdir. Ama biz ona hepimiz bir tek kelam ettik ve dedik ki, AL-LAH. LA-HA’dır Allah, KA-HA’dır. Ama AL-LAH deriz. Allah’ın Levhi Kapısıdır LA frekansı. O yaratıcıdır. LA frekansı Mutlak Kurullar’da yaratkandır. LA-LA. Ters ve yüz. Ve bütün kötülükleri önleyebilecek güçtür Allah. Ve H harfi, herkes, mutlak olan herkestir, bilir misiniz?

Hepiniz iyi anlayın ki bizler siyah renkteyiz. Bu siyah renkte Mutlak Kurullar kodlama yaparlarken AL ve LA harfleriyle kodlama yaparlar. Ters ve düz LA. İşte çatışma bu. Yani kelam edişle hakikiyeti tohumlayan bu kelime. Bilir misiniz? Sesin kodlanışındaki ilk harftir LA. Ve onunla kodlama başlar. Yaşamların tohumudur LA harfi. Ve hepimizde var olan bir yüceliktir o. Ve HA harfi hakikiyettir. Hakiki tahditsizliktir.

Allah işte budur Canlarım. Devinim arttıkça artacak ve yol kodlanacak derken de kastettiğim buydu. Bizler LA harfini kodlayanlarız. ALLAH derken LA-HA KA-HA diyerek yoğunluk ortaladık. Bu ortalamanın dürümlerinde kodlama yaptık. Ve dünyanın Öz Göreviydi bu. Ve yoğunluğu kodlarken Mutlak Kurulları da dinlettik. İşte Canlarım, yaratım budur. Ve hepimiz yaratanız. Sessiz ses, yaşamı kontrol etmek içindir ama ses tohumları kodlandığında artık yaşam mutlak olur. Mutlak olan İNSANLIKTIR ve İLİMDİR. İlmin kapısıdır LA-HA ve KA-HA. İşte bu.

https://youtu.be/ctkfnRLaB-A

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

06.07.2019 Tarihli KA HA(4) Çalışması

Aylardan Temmuz, günlerden bir gün…

Sana dünyanın sanal penceresinden bakanlar

“Aaaa, güneş kararmış!” dediler.

“Güneşimizin önüne, uydusunun uydusu geçmiş, onu karartmış” dediler.

Bir taraftan “Güneş balçıkla sıvanmaz” derken; diğer taraftan “Güneş karartılmış” diyemezsin!

Güneşin gerçeği bu olamaz.

Benim gerçeğim bende; güneşin gerçeği güneşte saklı …

Yakışmadı güneşe bu engelleme.

Bulunduğun yerde kalmakta ısrarcı olmazsan;

Yeni ufuklara varmayı bilebilirsen;

Yeni yollar, yeni kapılar, yeni boyutlar, yeni gelişimler..

Yer değiştirdim,

Planetlerden planetlere geçtim; seslene seslene,

Sevgi sözcükleri söyleye söyleye; kodlaya kodlaya

Bir de bu taraftan baktım.

Güneş, görevinin başında, Ay Dünya’nın etrafında;

Dünya ile birlikte Güneş’in etrafında dönüp durmakta

Dünya, sevgiyle seslenip kodladığım IŞIK,

Dünya, ışığa varan Öz Görevli,

Dünya, insanıyla birlikte şarkısını söylemekte…

Dünyada diyecek sözü olanlar, KALEM olup YAŞAMLAR yazmakta,

O yazılanlar, İNSAN SAHRALARIna ekilmekte…

Dünyada bir Kürzi Kapı:

“İstanbul” derler, “Der saadet” derler, “Asitane” derler.

Kervanlar kalkar o kapıdan…

Yaratılan yaşamları, Rahman Kapılar’dan aşırtıp geçiren Kervanlar.

“Hala dünyada savaş; hala kin, nefret var” mı diyorsun?

Savaş var ki BARIŞ yarat diye

Kin nefret, sevgiye hoşgörüye çevrilsin diye.

Çare mi? Yol mu?

Yol, ALLAH İLMİ’dir. O yolda Allahın Tınısı’nı duymaktır.

İşte Hakkın Kapısı, işte sen!

Geç! Geç ki mutlak OL! Halik OL! Çare OL!

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 

14.TEMMUZ.2019 TARİHLİ LEVHİ 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2.BÖLÜM

Kaçmadan kaçtığını dillemeye ve yoğunluğu kontrol edip tohumlarını kayda almaya çabalayana da şunu söylerim ki bastığın yer hepimizin diriliğidir. Oraya bedenin kodlanmış olarak inmedikçe yarının yoktur o yoğunlukta.

Cennet, Atlanta Ata Kalemi’nin kütle kodu olarak mutlak kurulları kayda aldığı gün, Sevgili Analar ve Atalar temiz bir dünya için mutlak olup çalışacaktılar. İşte yapılan budur.

Bu yoğunluk mutlaktır ve her an için çalışma sürmektedir.

Çalı, çırpı değil insan… İkmal tamamlamaya da gelmedi dünyaya… İyi anlayın ki bu dünya bütünün kötülüğünü önleyecek tekniktir.

Eğer bu dünya köksüzse, eğer bu yol umman, mutsuzsa yaşam kodlanamamıştır. Yarınlar kontrollu kuruluşlarda kayda inememiştir ve Sistem, Nizam ve Düzen’in geçişi yapılamamıştır.

Ve iyi anlayın ki doğanın gücü olarak buradayız. Ve iyi anlayın ki tohumları kodlayanlarız.

İçimizdeki geçiş, aklın kelamıyladır ama yaşamlardaki geçiş ışığımızladır. Bu ışıktan öte hiçbir ışık yoktur. Sarfettiğimiz çaba da bundandır.

Eğer yolunuz toprağından geçerse, gözünüz kör kalmaz ama yolunuz kontrolsuzsa ve bu toprakta kodlamanız yoksa gerçek çalışmanızın geçiş için değil, yaşam için olacağı kesindir.

Yaşayan, yaşanan tektir ama yaşatan farklıdır. Eğer siz yaşayansanız, yaşananda yaşatılan olmadığınızda, toprağınızda tohum bulunmaz.

Resim yapmam, ilim yaparım. Bugün de ilim yaptım. Geçip gediğiniz ana ben ilimle geçerim. Görevinizi size dillerim ki tabuları yıkın diye.

Tanrı, Allah ilmi’ni dilleyene denir ama aklın kelamını hakedendir Tanrı… Yolu kodlayandır ve yoğunluğu kayıtlayandır. Evrenlerin sessizliğini dillerken de şafaktır. Ağırı hafifleten ve yolu kodlayandır.

Analar, ben dünyayım. Tüm insanlığım ben… Benim adım “zi”dir. Sistemin kelamı olan zi’yim ben. Seyir halindeyim… Herkesi seyrederim ama işiniz kolay mı zor mu bilirim. İşinizin zor olmasını dilerim ama zoru aşıp geçmeniz için…

Eğer zoru aşıp geçerseniz, şeytanın şavkı sizin yarınınızda kontrol kuramaz. Ama siz kendinizi bulamazsanız, yaşamınız haketmeden hakim olamaya kalkarsanız, çarık çıkartırım ve derim ki “Sırrın sırrında olgun sahalarım var ve ben mutlak kurul olarak som altın ışığımı ziya olup kelama indirim ki seviyeniz yükselsin de kör kalmayın diye.

Çamura, “çamur” derim. Ben yaşama mutlak dilimle, diriliğimle derim ki “insanlık”.

2 bin yıllık bir dünya planeti kök görevi yaptım. Öyle çok çalıştım ki!

2 bin yıl sonra ne olur bilir misiniz? Besteler, güfteler yapılır yeniden ama tüm beste ve güftelerin üstünde şarkım okunur. O şarkıyı okuyacak olan, tüm insanlığın toprak olan, tahditsiz olan ilmini diller. İşte o ilime ben, kelam olup inerim… Ama bugün 2 bin yıllık bir saham var.

Bu sahaya çamurları koymadım, insanlığı koydum. Bu sahaya ben şeytanları koymadım, şavkımı koydum. Bu sahaya ben sırrımı koydum ve ben bu sahaya şarkım olan insanı koydum.

Herkes deveyi kaldırır, yürür… Yürürlerken yürürler… “Herkesle yürürler” denir. Ama yürüyen tektir! Kelamdır o… Kendinde yürür. İşte o yürüyüşte barış olurum ben… Herkesin barışta kelamı olurum. Hırsı aşıp, yol olurum herkese. Başım hiç eğilmez canlarım.

Çırpmam yüreğimi… Çıktığım her anı dinletirim. Yolcuyum. Yolun yoluyum ben. Toprağa tohumum ama ölüleri diriltenim ben. Misafirim dünyaya… Benim adım insandır. Ve ben bu dünyaya misafirim ki Mikail’in kelamı benim yerküredeki kelamımdır.

Benimle beden olan ve Medine olan her kim varsa, mesih kelamında halik olduğunda ben o, o ben olurum.

Yormam dünyayı… Yormam, çünkü yorsam yorulan olurum ben. Bu dünyayı yormam. Yorulan, yoran her ne varsa bedenim olur benim. Ben hepsini kelam eder, kalem eder yaratırım, yaşatırım.

Çan çaldığında derim ki “Kör, sağır kalmasın. Kökün kökündeki kök olurum. Görevim kodlayıcılıksa da kontrol kurarım ve ruh olurum.

Sarı renk benim rengim olur. Derim ki “Ben en aşağıdayım, sarıyım”… Ama sarının sarısında bedenim var, herkesim ben. Ve aşağının en aşağısına inerim ve beşere kelam olurum.

Sorarlar “Neden geldi? Neden kendini dinliyor?” diye. Ben barış için buradayım. Başka bir dünya yok ki. Ben barışı kodlayanım.

Başım hiç eğilmedi. BSUİ’yim ben… Barış, Sevgi, Umman olan İlim ve tüm zamanların kelamı olan insanlığım ben. Yine dünyalar kurarım, yokları varlığı tohumlayarak kodlarım. Varda yok, yokta var olurum. Her biriyim.

Çılgın bir dünyayım ben… Huzur aramam, huzur olurum. Hologram ötesindeki kültte kurul olurum. Her kuruldan öte bir kurul ve mutlak kurulların toprağındaki tohum olurum canlarım ben… Yer ve gök bedenimde olur.

Merdivenim Allah’ın ilmidir. O merdiven kelamım. O merdiven mutluluğum olur benim…

Bedenimde kim var? İnsanlık var. Kim var? İlmim var. Neden? Çünkü hepsi her bir dilde dillenen kutsal tınıdır.

Eve dönme zamanım geldi. Ben gideceğim ama sizlere şunu söylemek isterim ki gittiğim zaman kendinizi hakedip kotlayın. Çok mu zor? Çok mu zor görevinizi anlamak? Anlatım. Ben gittiğim zaman gerçek insanlık mutlak kurullarını kodlayacaktır.

“Kaç bin yıllık görevimim var?” diye sordular. Dedim ki “2 bin yıllık.” Vakit tamam canlar. 2 bin yıllık kodlamayı tamamladım.

Ha, diyeceksiniz ki “Daha işimiz çok!”

Çorba pişti canlar. Bu çorba tüm insanlığın çorbası… Pişti ve bu pişen çorba, tüm zamanların çorbası.

Hazırlıklar tamamlandığında görevim bitmiş olduğundan geçip giderim. Ya siz?!!

Sevgiyle çalışın. Çok mu kolay dünya planetinde görev yapmak? Kontrollu olun. Bizler dünyalılar olarak kayıt dışı hiçbir bilgi yapmadık. Hep kayıtla çalıştık.

Şarap hepimizin şarabı… Şaraplar içtik yaşamda… Aşk şarabıydı yaptığımız ve yarattığımız tüm zamanların şarkısıydı.

Hemen hemen herkese “geç” dedik. Geniş ama çok geniş bir şarkıydı geçiş ve geçip gelenlere dil ilmiyle dillendik.

“Sayın bayanlar” dedik. “Gelin.” Dedik. “Yaradan olun.” Dedik. “İnsanlaşın.” dedik. Sordular, “Sen niye buradasın?” diye. “Öz görev.” dedim. “Peki; niye kelam ettin de hakk olup ses kodladın da bizi niye tohumlamadın?” dediklerinde, “Sırdır bu.” dedim. “Neden?” dediler. “Saltanat’ın kütle kodunda kült olan kayıtlarda sınır koyulur.” Dedim. “Peki; o sınır niye?” dediler. “Çarık çıkarmayın da hakk olun.” diye dedim. “Hastalık tamam mı yoksa iyilik kodlandı?” mı diye sordular. “Hakk tahtın kelamı olduğunda, iyilik kodlanır.” dedim.

Ve deve kalktı canlar… Çok mutluyuz deve kalktı. İş budur.

https://youtu.be/7ehaR5pzB0o

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 

 
  Bugün 270 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol