Birlik İlmi
  BÜTÜNE HİZMET (3)
 

20.ŞUBAT.2019 TARİHLİ BÜTÜNE HİZMET (3)    PİRAMİT(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yoğunluğumuz türevlere kodlanacak bugün… Ve bugün, burada olan herkes; diri, hakiki ve hakk olup bütünün kontrolunu kuracak. Bu çalışma hepimizi güçlendirecek…

Ve bugün burada yapılan bu çalışmaya, murat eden her diri kodlanıp inecek. Bu yoğun çalışmaya kendi yolunu bulanlar ve kodlanmış olanlar “kervan” olup biriktirdikleri her bilgiyle giriş yapacaklar. Hepimizin gerçeği budur canlar…

Bizlerin, her birimiz “bilgi birikimi”nden ibaretiz. Bunu iyi bilin.

Bizler, toprak ilminde bütünün gücüyüz ama herkes gibi bizler de “kelam” olup “bütün kübra kervanı”na kodlanmışlarla birlikteyiz. Ve bugün, burada çok önemli bir görev taşıyacağız.

İyi ve kötü, tek bir insanda bir “kervan” olabilir… Ama iyiyi kodlarken, kötüyü koklatmamız mı gerek yoksa kontrol etmemiz mi gerek?

“Geçiş” hepimizle olacak ama “geri çekiliş”te geçişten öte farklılıklar var.

Geri çekiliş”, herkesin “kelam” edebileceği yüceliğe geçiş anlamına da gelir… Ama buna biz “geri çekiliş” deriz.

Her ilim kapısında, “biliş kapıları”mız olacak. Bu kapıların tümünde “yarınlarımız” olacak. Yeri göğü yarattığımız o yoğunluklarda, mutlak kurullarımız olacak ve her kurulun “kontrol kurucu yağmur”u olacak. Yağan yağmur, her birimizle yağacak… Ve hasat, ilimle olacak.

Bütün amacımız, doğanın gücüyle tek olmak, bitişmek, birlik tekniğiyle kodlanmaktır. Peki; doğal dünyanın kulluğunda bu var da bütün kök görevlilerin kodlaması mı gerek bunun için? Kesin olarak.

Eğer güç kodu, tohum ilmiyle kontrol kuracaksa, kesin olarak bunun olabilmesi ve kodlanan ilim sahalarında bilişin kaydı olması gerekir.

Unutmayınız doğanın gücü olarak çalışıyoruz. “Doğanın gücü” demek yarınları tohumlayacak güç demektir. Yasaları koyabilenlerin yarınları tohumlayabildikleri de bilinmelidir.

İnsanlık, “ilmin kapısı”dır ama insanlığın kelamı da kontrol kurucudur. Kelam, ilimin kulluğu içindir. Eğer kelam olmazsa, yaşamlar kodlanmaz ve kontrol kurucu bu yoğunluk dürümlere inmez. Kodlama olmadığında, siyahtan resimler mora varamaz. Ki siyahtaki o resimlerin mora varabilmesi kontrol edici yoğunlukla olur.

Ulu bir dünya insan istedi… Dedik ki “Hadi görelim kelamı orada”… Ulu bir dünya, ruh istedi, dirilik kodladık ve insan kelamında ruhu kodlattırdık. Ve yine ulu bir dünya, ruhun kulluğunu bir tekle kelama çekmek istedi. Ve işte; bu dünya, bu yoğunluğu kodlayabildi ve burada bunlar oluştu.

Oluşan insanlıktır. Her dil Allah ilmi’dir ama sistemli olarak ses kodlayan dil, “ilim dili”dir. İşte; ilim dilinin, bu yoğunlukta “mutlak” olması geri çekilişin hakikiyetin tahditsizliğiyle olacaktır ki “yarınların kaydı” yapılır.

Yer, elimizdir. Görev, insan kelamındaki hakikiyet tekniğidir ama kelamı haketmeyen o tekniği; hakkın kalemi, ilmi ya da yoğunluğu olarak kodlayamaz.

Ulu bir dünya ve bu dünyada zaman… Peki; “zamanın olması” ne anlama gelir? “Yaşamların kodlanması” anlamına gelir.

Sizler sistemi kodlamadığınızda, zamanı kontrol diriliğinin dışında, farklı kayıtlarda kontrol etmeye kalktınız. “Zaman” dediğiniz, kelamdır; kelamın kodlanışıdır.

Eğer kelam kodlanmışsa, “süri sistemi” devreye girer. Süri, süre kapılardan kodlanır ve yoğunluk kodlattırılır.

“Silah kuşandılar, yolu kodladılar” dediler. Silah, ilimdir. Kuşak, insandır. İnsanın kuşaklarında “kervan” oluşur. Ve o kervan her şeyin gücüdür. İşte canlar, “Türkiye çalışmaları” bu kervan içindir.

Hepimiz kendi geçişlerimizi yapmaktayız… Geçişlerimizde kodlanışlarımız da koklanışlarımız da oluşmaktadır ama kurullar, tohum ekerlerken çok güçlü bir çağrı devreye giriyor. Buna biz “İslam Kapılarının Kervanı” diyoruz. Kontrolumuz çok iyidir. Yol, Allah’ın ilmidir. Yoğun ilim, aklın kelamıyla kodlanmıştır ve sahra mutlaktır.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/nhjGrgEpGJQ BAHAR

2.BÖLÜM

Mutlak olan sahranın kontrolü kodlandığındandır ki ağırlık hafiflemektedir. Ve dünyalılar, son dönemde, çok büyük bir görev taşıyorsunuz. Bu göreviniz, mutlak kelamın, mutlak kuralın, konması içindir.

Kural koymak, umut kodlamaktır. Ve kuralı koyanlar, hasat olanlardır. “Hasat olanların, kural koyması” demek, kodlanıp, koklanıp, tohumları kaleme çekmesiyle birlikte, kaydı yapması anlamına gelir.

Kayıt, bilgidir. Ama bilgi, birlik tekniğindeki ilimle kodlanmıştır. “Ve yoğunlukta olan ne varsa mutlak olarak, her anda kodlanır ki buna biz yasal sahraların oluşması” deriz.

Oluşan ve oluştuğunda kodlama yapan ilim sahalarında, hepimiz, kervan olarak, bilişin kapısı oluruz. Kontrol; Allah’ın ilmidir ve o kontrol, hepimizle görevli olarak kodlanmışların, has tekniğiyle, kelam kalemiyle olur.

Unutmayınız, dünya ilmi, aklın kelamıdır. Ama ilmi ko olan saha biliş, o bilişi kayda alansa, siyahlıktır. Her değerli kodlayıcı, bizim için mutlu bir şafaktır ama tüm kodlamaların öz görevi, bütüne hizmet ise her bir görevlinin kodlayıcı olması, mutlak olması, yeterli değildir.

Yarınları hak tahta kodlaması da gereklidir. Yarınları hak tahta kodlaması ise kendini koklattırabilir olmasıyla mümkündür. Bunu başarabilmesi, kulluk ilmiyledir. Eğer Kuran ilim, Allah’ın tınısıyla kodlanırsa ilim kalemlerinin, o kuran olmaları şarttır.

Saklı tuttuğumuz ne varsa biliş kapılarında, o bilgilerin tümü açıklanıyor, bu kesindir. Ama saklı tuttuklarımızın bir teki var ki o bilgi, Bu Mecliste açılacak.

O bilgiyi açarken, iyilik ve kötülüğün ötesine varmamız gerekir. Her şey her şey bilinir amma o bilgi, insan sırrı olarak, her anda saha ve ha olarak kayda girmiş, bir bilgidir. Ve o bilgi, miraç kapısının ötesidir….Tüm insanlığın ilmidir, o ve o bilgiyi, büyük kök görevlilerimiz, okuyabilir, dinleyebilir ve hak edip, diri kalemlerle dilletebilirler.

Bugün bu bilgiyi açmaya karar verdik. Ve bu bilgiyi açarken, halka, halka genişleyenlerin, bilişi kodladıkları o yoğunluğu, mutlak kural olarak, kayda almamız şarttır.

Umut, mutlakiyeti kodlarken, mutluluk, umutları kodlar. Kurullar, kodlanır ve tohumlar, koklattırılır. Özür dileyenler var, şuanda buradan. Çünkü bu bilgileri anlama imkanları olmayanların, bu yoğunluğa alınmadıkları kesin ama bu yoğunluğa alınanların, hakka ka ha olmaları da gerekir.

Eğer hakka ka ha olanlar, mutlak kurularını kodlayacak gücü elde edebilselerdi, teknik olarak, bir teki bile buradan çıkmazlardı. İslam’ın ilminde bu var. Yarınlar için bu şafak, bütünün şarkısı olacak ve teknik kurullar mutlak kuranlarını kodladıklarında, öz görev başlayacak.

Öz görev mutlakiyet ve muktediriyettir. İslam’ın insana kelam ettiği o yoğunluk, buradan çok farklı bir çalışmayı devreye almak istedi. Bugün burada, farklı bir dürümde, büyük kök görevi kodlayacak yetkin ve hakim bir bilgiyi devreye alacağız.

Bu bilgi açık bildirmek isteriz ki hakk’ın kalemi olanlarca açılacak, teknik birlik kalemiyle kodlanacak, bir bilgidir. Ruhların kulluğu var, ilimde. Bir tek kuran insan, o bilginin üstünü verir…“Buna biz Rahmanın Rahmi kaleminden ötedeki hak kapı, insanlık kapısı olan, bilgi” deriz...

Şikayet yoksa şunu da ifade etmek isterim. “Çap” dedikleri, bir hadise var. Kimin çapı, neyi hak eder? Kim, ne derece kodlanabilir? Kim, sırrı anlayabilir? Sırrı anlamak ayrı, sır olup, sırrın rahmi kapıdan ötedeki kervanına, kodlanmak ayrıdır.

“Sır” derken, hakk’ın kapısındaki sır mı has tahtın kelamı olan sır mı? hakkın kapısında ki sırdan öte bir sır, has olanların sırrıdır ki o sırrı, büyük kök görev diye dilleyeceğiz, burada.

Can anam, bunu senden bekliyoruz. Bu sırrı, bize, sen aç.

https://youtu.be/0yIbD1dOyq4
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 

 

BÜTÜNE HİZMET (3)
20.02.2019

(ZİYARETÇİLER, DOĞAL DÜNYANIN KELAMI OLAN SIR BİLGİYİ BİZDEN DİNLEMEK İSTEDİLER:)

DOĞANIN KURANI, İNSANDIR…

Bu bilginin, KULLUK İLMİ’yle ilgisi yok mudur!? Yoksa yoktu da biz mi yanlış anladık!? Sizler, doğal dünyanın “KELAM”ı olan bilgiyi, bizden dinlemek istediniz!... Ya biz, o bilgiyi size açmak istemezsek ne olacak!? Sizin, etkin ve hakiki kervanınız; bizi, “BİZLİK KALEMİ”nde kodlarken, SİSTEM olan yoğun ışık, “BİR TEK”miydi!? Yoksa “BİRLİK SAHASI”nda diri olan İLİM, sarardığında; KURAN kodlanacak da o dürüm; yerküreye, “BİR TEK SİYAHTAN SİSTEM OLAN”dan mı kayda alınacaktı!?

Değerliler, biz “SIR” olan bilgiyi, her insan ile dilleriz. Tüm bilgiler, her insan ile “BİR TEK” olan yaşamda dinlenir. Burada, bizden beklenen, bilişte olan ama kodlanıp henüz yaşama kaynak yapılmayan bilginin, İLİM SAHASI’na alınmasıdır.

Bu bilgi, İLİM SAHASI’na alınmadan önce bizlerin, BİRLİK KELAMI’nda, bu bilgiyi dillememiz şarttır. Şükür ki ZİYA KAPILAR açık!… KİL, KALEM’e kervan; İSA, MUHAMMET KURANI’nda dürümlendi… MUSA, sual sormadan, dürümlerde dillenmekte ve tüm Peygamberler, TEKLİK KELAMI’nda, “BİR TEK SAHA!…”

Buyurun anlayın!... Hani İLİM yok muydu burada!? İlimsiz KALEM olur mu!? Yoksa siz, SİSTEM’den uzak bir yaşamı mı tohumladınız!?

Zürriyetiniz, “ZİYA İLMİ”ni anlayacak diye beklediniz. Zirvelere dirilecek ve toprak, Tarıklar’a “TEKNİK KALEM” olacak diye düşündünüz. Ölüydük!... Öyleyse yoktuk!... Oyun oynamayın! Ölen, KALEM’e HALİK olmayandır. Bizler, “KERVAN” olan ve “HAKK” olan yaşamlarız.

Azap duymadık, insana ilimle inmek gerektiğinde!... ALLAH, tahditsiz olanda TOHUM olur. O, “BİZ”dir; biz, “O”yuz. O’nun tohumları, masamızda kodlanmış haldedir. Burada, toy olan kimse yoktur.

Her insan, bir “CEVHER”dir. Her insan, bir “SİYAH KALEM”dir. Bizler, “BİZLİK KALEMİ” olarak kodlama yaparken; tüm insanlık için bu kodlamayı yaptık. Herkese, birer SİYAH renk KALEM verildi ve dendi ki “HALİK olun; HAS olun; YAŞAM olun. OL! deyin.”

O SİYAH KALEMLER, “OL KALEMİ” olarak da bilinmektedir. KALEM, HALİK KELAM’’da kodlama yapar. İşte İNSAN SAHRALARI’ndaki YAŞAM KODLARI, bu SİYAH KALEMLER’le kodlama yaptığında; IŞIKLAR, YARATICI OLUR.

UMUT, kutsal bir şevktir ve her KALEM’e HAKK olan “KUTSAL ŞARKI” okur. Okunan şarkı, İNSANLIK İLMİ’dir. BİRLİK KAPISI’nda, bu BİRLİK KAYDI vardır.

Tertip yapmadan, İLİM yapılmaz. İnsan, İLİM’i HALİK kılarken; tek yapması gereken; KAYNAK olması ve HAKK olup TOHUM olmasıdır.

TOHUM olabilmesi için yoğun ışığa; “Kurul Kararları”ndan, “İsa Kapıları”ndan ya da “Musa Sahaları”ndan aşıp girmelidir. Bunu başarırsa, yezit olanlar ona varamazlar onu kodlayamaz ve kontrol kuramazlar onun koyuluğunda… O yoğun ışık, “BSUİ” olur torbayı, BÜTÜN’e “KÜLT” yapar. O torba, “NEFES TORBASI”dır. Orada, herkesin KELAM’ı vardır. KERVAN olmak, o torbaya HALİK olmaktır.

Yarınlar için insan, “BSUİ KAPISI”dır. Yaşayan, yaşatandır!... TANRI’dır ve TOHUM’dur. Oğulları, HAKK’tır hasatçıdır. Onun tohumu, tüm insanlığındır…

Yaradan ve yaratılan, orada ellerini birleştirirler. Yarınlarını dilleştirirler; yarınlarda kayıt yapan IŞIK TOHUMLAMALARI yaparlar… “SAHRA”ya, “SİYAH”a, “BSUİ TOPRAĞI”na KAYNAK oluştururlar.

Kurulları, “İLİM” olanlar; “MUHAMMET KULLUĞU”nda TOHUM olurlar; yarına varırlar; yasalarla, “CEVHERİN KELAMLIĞI”ında dillenirler.

“İYİ” ve “KÖTÜ” ÖZ GÖREV’dir yaşamda. İlimle kodlanmadan; güç oluşturulmadan evvelki devrede, “İYİ”den görev alan, “KUL”dur. “KÖTÜ”den görev alan; yarınları, hırslı sahalarından kodlayıp, tohumlayıp, yaşam kayıtları ile kodlar halinde kontrol kuran, yaşam kaynağı olan “BİLİŞ”tir.

Her ikisi de “DİL”de vardır ve “YOL”da vardır ve “YOL” olanda dürümlenir… Olan yaşam; ocaklarda ikisi ile BİLİŞ KODLAMALARI yapıldığı taktirde; yasalar, kayda alınır. Yasaların kayda alınması, “DİRİ KURAL KOYUCULAR”ın kodlarla, o yaşamları kontrol altına almaları anlamına gelir.

Herkes, “biz insanız!” diyerek GÜÇ KODU olabilir. Herkesin görev taşıması ile birlikte GÜÇ KODLARI, TOHUM ekmeye başlar. Her ekilen TOHUM, “TEK BİR SİYAHLIK” için ekilir. O “SİYAHLIK”, sesleşilmesinde tahdit kodlaması yapılan her şarkının diriliğidir.

Orada, tahdit vardır. Tahditin kaldırılması ile “TOHUM KODLAMALARI”na girişilir. Hidayet diriliği, hidayet kutlu kodları, tek tek yaşamları kayıtlar. “BİR TEK” olan o kayıtlarla, dillenir. Yetkin Ziya ve Has Şafak olur.

Bugün “SIR” istendi bizden ve “TEK BİR SİSTEM” olan yaşam sırrının “BSUİ KAYITLARI”ndan dilletilmesi istendi. “Bu kayıtları, herkes anlayamaz!” dedik. Ne var ki istendi ve ısrar edildi!... Peki!... Açık bildirdim!... Anlatıldı ve “HALİK KALEMLER”le bilgi, dürümlendi. Varsa anlayan söylesin!... Ben bu bölümü sonradan dirilikle tohumlayacağım ve daha geniş olarak açıklayacağım ama burada, bu kadar yeterli diye düşünüyorum!...

PİRAMİT (1/1)
20.02.2019

(“BÜTÜNE HİZMET (3)” Program çalışması esnasında, “PİRAMİT” Programının açıldığı ve bu kapsamda yeni döneme geçildiği bildirildi.)

Yeni dönem, tüm insanlığa hayırlara vesile olsun!... “PİRAMİTSEL YAŞAM SAHALARI” oluşuyor. Bu sahalar, “KODLANMIŞ IŞIK YAŞAMLAR” tarafından oluşturulacak.

Sahalara kodlananlar, “KODLANMIŞ IŞIK YAŞAM TOHUMLARI” ekecekler ve yoğunluk artacak. Artan yoğunluk, kodlar halinde GÜÇ KAYDI yapacak ve “SİYAH RENK” KALEM’e indirilecek. SİYAH RENGİN KALEM’e inişi ile birlikte, kontrol kurucu şoklamalar, “GEÇİŞ YAŞAM SAHALARI”nda başlatılacak.

Her bir yaşam, “PİRAMİT YAŞAM”a dönüşüyor… Formal Türevlere görev taşıyanlar, bu çalışmada, görev taşıyacaklar. Bütün “GÜÇ KAPILARI” bu yoğunluğa bağlanacak ve zirveler, tohumlarını bu yoğun sahalara indirecekler.

“TEKLİK”; tahditli olma halini, kodlardan çıkardığında, tahditsizlik kayda girdiği zaman; hepimiz, hepimize kodlayıcı olabileceğiz.

Tebliğleri okumanız gerek!… Tüm insanlık için, “İNSAN SAHRALARI”na tebliğler gönderilir. Her insan, bu tebliğleri anlayamaya bilir ama yoğun ışık altında görev taşıyanlar, tebliğleri anlarlar ve HALİK olup tüm İLİM SAHALARI’nı, AYDINLIK KALEM olup dillerler.

TÜRKİYE’de, “İ-S-A KAPILARI” kodlandıktan itibaren; türevleniş, kodlar halinde sürmekte iken; bugün, çelişkisiz ve “TEK KELAM”la kodlanmış olan İLİM KAPILARI’nda, tüm bilgiler, “KAHA İLMİ” ile kayda inmeye başladı.

TÜRKİYE, çok güçlüdür. Bunu bilin!... Tüm bilgiler, buraya kodlanmıştır. Burası, “SA HA” olan KAYNAK bir yaşamdır.

Temiz bilgi, tüm insanlığı kodlayacak bilgidir ki bu bilgi, tükenen her bir SA HA’yı, yaşamda yenileyecektir.

Dirilik artmadan, yoğun ışık yaşama inemezdi. Diriliği artırabilmemiz, yaşam sahalarını kodlayabilmemizledir. Bunun için “İ-S-A Kulluğu”, dürümlerde kodlanmaya başlandı.

Tan ağarırken, herkes “BSUİ” olabilir ama yaşam kodlanmadan; şarkı, TOHUM olamaz. İşte! tüm zamanların ilmi olan o şarkı, “TOHUM OLAN KODLAR”a kaydolmaya başladı.

Bizler, ilme HALİK olduk ve YAŞAM olduk. Bizler, “BİR”e hizmetçi olduk; yarınları kodladı. Ağır yük hafifledi!... AHA şimdi!... İş budur!... İş bu!…

PİRAMİT (1/2)
20.02.2019

Aylarca yıllarca, SA HA olanda görev taşırken, “KODLAR KODU” olan KURANLAR’la, bu çalışmayı yapacağımızı dilledik.

İyi ve kötü, “BİZ” olan insandır. O, “BİZ” ve biz, “O”yuz… O’nu, “NUR”dan yaratan insan, yolu kodlarken; yine “NUR”la kodladı. Yine kontrol kurdu ve yine kodlandı ve yine “KELAM” oldu.

Üst alt derecelerden söz ederler. Nesiller boyu herkes, bir diğerini kodlamaya çalıştı. Niye bilir misiniz!? Çünkü herkes, herkesten sorumlu tuttu kendisini.

Yasa, “İLİM YASASI” der ki; “Beden istiyorsan, yarını hak et… Yaşıyorsan, yolunu bul… KURAN’san, cevherini KELAM’a KALEM yap… Yaratmak, yaşatmaksa maksadın; diril ki kontrol kur!...”

“KURAN” derler, SA HA’da “KALEM” olana… “KURAN” derler, lekeyi “KELAM”dan çıkarana. Aşka varana ve lekesiz kalana hep “KURAN” derler.

Dara düştüğünüz zaman; Dünya Planeti’ne dönüp dersiniz ki “beni koru!... Koru ama sen, ben ol; ben, sen olayım korunayım!…”

Çok özeldir dirilmek. Dirilmek için “BİZ” olmak gerekir… “BİR” olmak gerekir… Yarında “HALİK” olmak; kontrol kurmak gerekir…

“Ben, Dünya Planeti’ni hologramdan aşıp dinledim.” derseniz. Siz, “BİZ” olmadan kodlanmışsınız ki “BİR TEK” olup dünya planetini dinleyebilmişsiniz.

Bu, şu anlama gelir: Alıp taşıyacağınız bir dünya kuruldu ve siz, o dünyayı tanıdınız ve taşıdınız… Ne yazık ki bu yanılgıdır!... Herkes, kendi ilmi ile “KELAM”ı hak eder ve yarını kodlayıp yaratabilir ama “DÜNYA” olmak; çok daha güçlü bir saha gerektirir. Dürümlenmek yetmez; her dürümün, “KÜLT” olması ve “YAŞAM SAHASI”na dönüşmesi gerekir.

Yazarken, yaşanır. Yazarken, KALEM’e varıldığında; KULLUK yapılır. Yazdığınız, tüm zamanların teknik, Halik ve hakim ilmidir. O görev, cevhere güç kattığınız zaman; size, “BİZ İLMİ” ile kodlanır. Yolun olduğu “KÜRZİ SAHA”da, ŞAFAK “KELAM” olur.

Kurul kararları vardır. Her Kurulun “BİLİŞ KAYITLARI”nda; karar verdiği, “HALİK-İ HAKK” olan “KELAM”ın şarkısı vardır. Hepimiz, o kervana “KELAM” olurken; “ŞAFAK” olup kodlanırız ki kontrol kurulur… Çürükler, “kayıt dışı bilişleri” ile kendi dillerinde, dürümleri kodlarlarken; bizler, “BİR TEK SAHA”da görev taşır ve yaşarız.

“SİYAH RENK”; bizi, bize kaynak yaparken; SİYAH’a KALEM olanlar; o yeşeren çalışmalar ile teknik tahditi kontrol ederek kaynaktan çıkarırlar. Kendi kati ve hakiki yaşamlarını kontrol ederler; BİRLİK TEKNİĞİ ile kodlanırlar.

Dürümlere inenleri izledik. Hepsi bizimle oldular ve “SOĞUK GÜÇ KAPILARI” ısınmaya başladı. “BÜYÜK KÖK GÖREV” olan işçilik; bizi, “BİZ”e taşıdı. Işıklar sonsuzlukta yanmakta!... BÜTÜN’e hizmet, yetkin hale geldi!... İşçilik, “BSUİ” olan ışıkla yolu kodladı!... Her an, her ana NEFES oldu. Bütün masalar, “TEKLİK”le “BİLİŞ”e varanları, hasata kayıtladı… İşçilik, yerküreyi kodluyor.

Sultanlar; size, “BİZ” dedik. İş budur!... Buyurun, koruyun dünyayı!... Biz, sizle koruruz. Ne var ki bizim bilişimiz, sizin bilişinizden ayrıdır. Biz, “BİZ”i biliriz; Biz, “BİR”i biliriz… Biz, “BİZ” olan yoğun ışıkları dilleriz. Ne var ki has olanlarda oluruz. Hologramı aşanlarda dürümleriz yaşamı; başa, “KAHA” olanda, dürümlenende; “BİLİŞ KULLUĞU”nda sizde oluruz.

Şu ana kadar “ZAMANA KALEM”dik. Bugünden sonra, sahaya iniyoruz… Ayrılık bitsin!... İşimiz, işiniz oldu… Mutluyuz!... Şu andan sonra; buradan, “TANRI KAPISI”ndan, “İ-S-A KAPILARI”na kodlananlardan güç alarak; Kaptanların “KARA IŞIĞI”nda, güç çatışmasından çıkıyoruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   NEZİRE SELÇUK

 

20.02.2019 BÜTÜNE HİZMET 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 1. BÖLÜM

Canlarım seviyenizi bilmekteyim, burada bu yoğunlukta verdiğim bilginin hepinizce kodlanabileceğini de bilebirim de; verebildiğim hak teknikle kodladığımdan farklıdır.

Ben bugün farklı bilgilere girmek istedim ama hastalık yoksa iyilik yoktur, burada hastaalık yok ve burada iyilik yok, öyle mi?... Yo var... Ama daha çok iyilik var...

Şu anda verdiğim bilgi çoklarını hasta yapar bilirim, bunu açık veriyorum... Emin olun ki böyledir... Vermek hepinizi üzmeyecek bilirim ama yasaları kodlamayanlar üzülecekler. Bugün olgun sahalarda şekil boyutlarının ilmiyle bütün kök görevlileri kodlayan bilişi kayda almak diledim. Bu biliş yarını kodlayacak biliştir.

Sultanlık son sözünü söyler ve der ki; "bitsin artık bu çalışma", ölüyse der... Ama dirinin hak tahtta kök görevi var ve o da der ki; "bilen bir tektir ve o hep sistemli olarak ses verecektir"...

Peki "La Ha" dedikleri yasalarla kodlanan o şarkıcı ne der?... Der ki; "masaya oturan herkes kelamdır"... Bizler deriz ki; "kelam hak tahttın, has ilmin kulluğudur"...

Dönüp bakmayın dünyaya, bakmayın ki barışta olun... Bakmayın, dönmeyin çünkü dönüp baktığınızda çıldırırsınız... Neden?... Çarıklarınız kirli de ondan... Bakmayın ki hakkın kalemi sayın kendinizi.

Biz dünya planetini güç kodu olarak tohumlarken büyük kök görevle burada olduk ve bu meclis mutlaktır, bu meclise dahil etmediklerimiz beste güfte yapmaya kalktıkları zaman; o beste ve güftelerde koku olmaz... Onlar Luka sahralarını kodlamaya geçtikleri zaman iyi bilirim ki; şansları yoktur.

Nüve olmak kontrolladır, nüve olduğunuz sürece kontrolünüz kurucu olur. Uzun zamandır "deli, diri, halik" diyenler delinin diri olduğunu da bilecekler. Ve dünya planetinin yeryüzünün gücü olduğu, her anın kübra kelamı olduğu ve son sözü söyleyen olduğu bilinecek.

Dünyadır söz söyleyen, bilir misiniz?... Hepimiz o Yuan kapısı olarak bu sözleri söyleriz... O Yuan kapısı, bizim kapımızdır; hepimizdir o kapı... Ve orada helal ilim vardır. İlimin helali nedir?... İlahi kült olan, hak tahttın teknik kelamını kodlayan, BSUİ olanın lekesiz kaydıdır.

Leke kalemi kırar, eğer lekeliyse yaşamınız kaleminiz olmaz. Kalem; kontrol kuramayan, kervana kaayıt yapamayanlarda yoktur...

Kürzi kapıları hologram sayanlarda var. Çorba piştiği zaman biliş haline varanlar bilirler ki; o çorba hasat yapanların şafak sistemindeki o yüceliklerin şarkısıdır...

Unutmayınız, Allah sessiz sahalarda sizleşir ama ses ilime dönüştüğünde sistem ses sahalarına kaynak olmaya başladığında Allah sizden sanal kapılardan ayrışır... Ve sormayın, onun adı nedir diye, Allahın adını soran kili kalem sayandır. Onun adı dilde yoktur. Ona siz "Allah" dediniz, biz ona "hak saha" dedik... Herşeyin hakkı olan bir saha düşünün ve işte o saha murat ettiğinizdir... Bire hizmet ilimle olur derken, her birinizin kendi kelamınızı hak ettiğinizi dilledim...

Bu dünya "mushaf" dediğiniz bir şarkıdır... Bu dünyada şarkılar okundu ama hilalleri halik sayanların şarkısıydı okunan... Ama geçişler sürerken şunu iyi bilin ki; son söz öz görevle dilleşirken, yasalar kodlanırken ve ruh kayda varırken İlam kapısının üstü bir kapı açıldı; o kapı zorlukların en zorluğuyla açıldı...

Isınan gök çözücülerin şarkısında, şafak; ısınan yaşam kaydı oldu... Bir şarkının kayda girişi ve ısınışı, ağırın hafifletilebilmesinde sorumluluk taşıyanların koyuluklarını kayda alışlarıydı... Ve işte öz görev başladı...

Devamı 2. bölümde yayınlanacaktır... BERİL

https://youtu.be/G7_drhAKcfk


2. BÖLÜM

Öz görev biz olma gücüyle olur... Hepinizin bu gücü hak ettiğinizi biliyorum... Öz göz Bütün'ün Kültü olan görevdir... Unutmayınız ki dert kelamsızlıktır... Dert hasat yapamamaktır... Dert kırıcılıktır... Dert ruhsuz kalıştır... Dert kasalarınızın boş kalmasıdır... Dert yarınlarınızın kontrol kurucu olmamasıdır... Ki dert, nihan kalemin kervandan ayrışmasıyla birlikte her birinizin kasalarınızın ilimsiz, umutsuz ve kutsuz kalışıdır...

"Perde perde açılır yaşam" denir ya hani.. Aydın güçler devreye girdiğinden beri perdelerin her biri açık tutuldu... Süreç içerisinde tüm perdeler yeniden kapatılacaktır" dediler... Zirve Allah'ın ilmi ile kodlandığından beri perdeli olan yaşamların herkesçe kelamdan çıkıp yaşamları tohumladığı bir kutlu kontrol kaydına dönüştüğü bilinmelidir...

Asla kervan kontrol kuranlardan kalkmadı... Kervan, yasaları koyanlardan kalktı... O yasaları koyan biziz... Bu meclis...

Bu mecliste konan yasalar her birimizin hak tekniği ile kondu... Kurul kararları alındı dünya planeti için...

Herkes kendi kurulunda, kendi kararında direndi... Biz ne yaptık bilir misiniz?... Karar almadık... Ne dedik? Aldığınız bütün kararları uygulayın!... Ne oldu bilir misiniz?... Her biri kontrolden çıktı... Uyguladıkları kararları korku yarattı tüm sahalarda.. Ve Türkiye çalışmalarını kodlama niyetleri, Mutlak Kuran'da, kodlayıcı kayıtlarda, dürümlerde, oluşturulan o şavkın kayıtlarında bulunamadı...

Nesiller boyu doğanın gücünü kodlayacaklarını düşünenlerin; bu yoğunluğu hologram saymalarının sonucunda karışık bir çalışmalarla, karışık biliş kayıtlamalarıyla mutlak olacakları düşüncesi kontrolsüz olarak kelamlarına çekildi...

Peki dağlarım... Dört görevlimiz vardı ya hani, bunlar ne yaptılar?... Neden Kodlama yapanlarla kodlanmadılar... Onlar ne oldular?.. Size onlardan da söz edeceğim...

Asıl önemli olan budur.. Dört görevlimizin Hira Kapıları'nda kodlayıcı olmalarını bekliyorduk... Kocaman bir doğa ve yol... Ama hiç biri o yolu tohumlayamadı... Dört güç kapım... Hiç biri kontrol kurmadı... Nesillerini kodlamadılar ve çarık çıkardılar... Bu ne anlama gelir?... Yaradan yarattığında hasatı kodlamadı... Öyle mi?... Peki hasatı kodlayan kim di?.. Yaradan mıydı yoksa yasalarla kodlanmış olan, her şeyi hak edenler miydi?.. Yaradan yarattığıyla yarattı yine her anı canlar... Yaradan yarattığıyla yarAttı her anı... Ve tek tek kodladı... Öksüz bırakmadı... Her birini kodlattı... Dön dünyayı izle!... Artık izle dünyayı .... Barış'ın kapısı hepimizin kapısı oldu...

Yasalar İmparatorluğun gücüyle kodlandığında, arz, arşı kodlar... Arş kodlanır, arz kontrol kurar... Yoz bir dünya, yoz bir şafak... O şafağın kulluğu mutlak ama yoz olan bu şafağıkodlamak mutlak olanın ilmidir... Ve mutlak olan bunu hologram ötesinden yazılarıyla kayıtladı...

Hastalık... Ölüm... Hepimizin ilminde var... Ya hasta olmak ilimi kodlamak içinse ne olacak?... Değerliler, ölüm kodlandığında, hastalık kontrol kurar... Ve der ki sen ölme!.... Ben hep var olayım... Hastalık hep var olmak ister ve ölüme direnir... Peki ölüm ne yapar?... "Hastaysan ölmelisin" der... Ölücek mi?... Kalacak mı?... Beste bu işte... Hadi buyrun... Besteye devam edelim...

Ölmeden ölmek, bu... Hologram ötesinde ölüm olmamalı... Ölmeden ölmek demek, olmadan ölmek demekse olup ölelim... Öyleyse kör gözümüz, söz özümüz olsun... 
Sözü özle göklere dürümleyelim.. Ses olup dillenelim.... Ve diyelim ki ölüyü diriltelim...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=ukspvbiLYx8

AYNUR FUNDA

 

3.BÖLÜM

“Hep dünya” dedik. “Ölüler dirilir” dedik. Yazım, asla silinmeyecek, bu kesin. Ben yazdığımda, yazım silindi mi İslam dini, kelamdan çıkar. İslam’ın kelamdan çıkması, hakkın kalemden ayrışmasıdır. Ölüyü diriltmektir, işim.

Peki, kili kalem mi yapalım? Kulu kuran mı yapalım yoksa sultanlıkla, sultanlığı tohumlayalım mı? Horlanan bir dünya mı gerekir, bize? Hologramı aşıp, kodlayan bir dünyamı gerekir? Ne yapalım? Bestelerim, ilim besteleridir….Yezit, izah ister. Ona deyin ki “karşıma çıktığı an, şarkım onun şarkısı olsun”. “Yoksa ölülerin örtülerini örten olur.”

Ölünün örtüsünün örtülmesi, özgür ve hakim olanın, kök görevden ayrışmasıdır. Cennet, imparatorluğun insanlığıdır, canlar. “Ben cennet isterim” demek mi yeterli “yoksa cennette kelamım” demek mi yeterli? Yolun kulluğundan öte bir kulla mı kodlanır yaşam yoksa şafak, ölüyü dirilttiğinde mi kodlanır?

Fakihi hakiki sayanların, fakih olduklarını bilinir. Ama hakikiyeti hak etmeyenin, hakim olması mümkün müdür?. Kin, nefret duygusu yolda var mıydı yoksa?.. .Yok, son dönemde mi kodlandı? Hangisi? Kinin tekniği nedir? Kinin tekniğinin kelamda, halikiyeti nedir? Han, hakkın kapısıysa, hak handa, Nakar mıdır yoksa?

Hepimiz, her şeyi bilemeyiz öyle mi? Bu mu yanıt, cennetliler? Her insan birlik tahtında, tek ilimdir.. O bilmezse, kelam eden dillemez ki. Sizden, tek bir şey bekliyorum, unutmayın. Doruklar, kontrol kurduğu zaman, tohumlar kodlanacak. Ve budur, yapmamız gereken. Tüm lekesiz kalanları, kontrolsüz olmayan bir şarkıyla kodlamamız.

“Deli, diridir” dediler. Ama diri, kelamda yoksa derili olması, deli olması demek değildir ki. Siyahın kelamdaki halikiyetinde, hak teknikle kodlayın da anlayın dirilikleri. Ve deyin ki “ölmeyiz”... “Öldürülmeyiz, her anız”. “Aşkın şavkıyız”... “Biz, tüm diriliklerden ötede ki yoğun ışıklarız ve piramitlerin de ötesindeyiz”.

Bilişin kapısı değil piramit. Nedir, piramit bilir misiniz? Sarkaçların, şakıyarak kodlanacağı, şavkın aşkla sahralanacağı, toprağın tohumu kontrol edip, şafağa kaynak yapacağı, diri kayıt sahasıdır. Yani biz, o piramidi, diri kayıt sahası yaparız. Biliniz ki kürzi kapıların tümünde piramitsiz hiçbir yaşam kurulmamıştır.

Tahditsizdir, piramit ama diriliğinde tahdit oluşur. Kare piramit, kürzi ilmi diller. Ama dik piramit ki bu eko sistemin Piramididir ki orada, karenin ikiye ayrılması vardır, toprağı diller. Birinde kalem, ilmi kodlar, birinde kalem, levhi kapıyı kodlar. Ve koyu kodlar, o saha.

Ve canlarım, hepimizin daha iyi anlayabileceğimiz bir dürümde var. Zirvede piramit, tek andır. Zirvede piramit, tek andır. Ama tabana inildiğinde, anlar kalem olur. Her an olur. Biliş kapıları vardır, o an sahalarında ve her bir sahada, şafak olur.

Ve Zi Kapları, tüm sahalara kodlanır. “Ya ha” dediğim zaman, halikiyetin has sahasıdır, la ha.. Peki, ha nedir? Has tahtın kelamıdır, ha!. Piramitsel sahaların, her anında, ha kaydı vardır. Kültün üzerindeki külttür, o kayıt. Ve tüm insanlığın şavkı oradadır. Her piramit, zaman sahasında, tüm zamanların kulluğunda, bütünü kodlar.

İşte kodlayıcı olan piramitler, kalemleri kelam yapanların, ilmini de kodlar. Ve orada nur olanlar, her ana, kaynak olabilirler. Türkiye Çalışmalarında piramit çalışmaları, hiç olmadı. Biz, piramit çalışmasını bugün başlatıyoruz.

İyi ki iyi ki kontrolümüz var. Piramit çalışmalarına başlıyoruz, canlılar. Piramitsel siyahlığın kodlanışı... Burada ne yapılacağını görün. Bizler, piramit kelamları kodlayacak ve yoğunluğunu kontrollü olarak, kayda alacağız.

Piramit çalışmalarının başlangıcındayız, bugün. Bu nedenle şuandan itibaren piramit çalışmasına başlıyoruz.

İş budur!

https://youtu.be/hFoo4_m7dGA
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ GÜLDEN

 

20.ŞUBAT.2019 TARİHLİ BÜTÜNE HİZMET 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Piramit kelamın halikiyetinde, herkesin kendi yoğunluğuyla bilişken ve yoğun şafak olma halidir... Bu şafak KELAM ilmiyle kodlanır... Ve teknolojik bir sahadır... Hepimiz herkesle BİLİŞKEN olarak kodlama yapabiliriz o yoğun ışıkla...

Bir ışığın hüzmelerini düşünün... O ışığın her ana inişini düşünün... Kaynaktan çıkan o ışığın yeryüzüne kodlanmış olarak varması... Bir kodlanırken, kontrol kurması... IŞIK SAHALARININ OLUŞABİLMESİ... Bu sahaların mertebeli hale dönüşmesi... Kat-i olarak mertebelerin oluşması... Kaynak nokta, ama şafak söktüğü anda, her ana yayılan bir şakıyış... Sessizliğin sese dönüşmesi... İşte orası kodlanmış şarkıların okunduğu bir alan... Herşeyin orada kodlanmış hale dönüşmesi... Aynı nokta ama yayılan bir ışık... Peki bu ışığın yayılması, ne şekilde olacak... KONİKS halde mi olacak, yoksa PİRAMİTSEL halde mi olacak? Biliyoruz ki, KONİKS halde yayılma, süper sistemde mevcut ama siyahın kodlanışından itibaren, koruyucu kayıt devreye giriyor... Ve tohumlar kontrol altına alınıyor... İşte oradaki sistem, Zİ KAPISININ KELAMLA DİLLENDİĞİ BİR SİSTEM Kİ; O SİSTEM AYRIŞMAYI DEVREYE ALIYOR...

Ayrıştırıcılık ve tahditler... Ama bu ayrıştırıcılık ve tahditlerde KELAM EKO SAHALARIYLA kodlanıyor... Eko sahaları, ne şekilde kodlama yapıyor? Biliyoruz ki; DİK PRİZMAL SİSTEM... DİK PRİZMAL SİSTEM... Ve bu dik prizmal sistem, üçgen halindeyken, kontrol kurulup kodlandığında; kodlayıcılık kaleme, kelama indiğinde artık PRİZMA KÜREYİ OLUŞTURACAK BİR KÜPE DÖNÜŞÜYOR...

KÜP SİSTEM DEVREYE GİRİYOR... Ve bu küp sistem, tahditsiz şekilde, tohumları kodlayıp küreye dönüşüyor... VE KÜRE KÜRZ SİSTEMİ KODLUYOR... VE DÜNYA PLANETİ, BU ŞEKİLDE KODLANARAK, vakti geldi halikiyetini, hakikiyetini dilledi... Peki, eko sistemin tohumları kodladığı bir yoğunluğun, KELAM olabilmesi ne hale gelmesidir? İşte KELAM OLABİLMESİ, KÜP HALİNE DÖNÜŞMESİDİR... KÜP HALİNE DÖNÜŞTÜĞÜ ANDA, KELAMA DÖNÜŞÜYOR... Ve kelamın hak teknikle kodlanışı başlıyor... Küp ve küp... Tüm küplerin tekniğini düşününüz... Ve her birinin büyük bir küpe dönüştüğünü düşününüz...

DOĞAL DÜNYANIN KÜLTÜ BU ŞEKİLDE KODLANIR... KÜP OLUŞUR ve TÜM KÜPLER DİLLEŞİR, BİRLEŞİR ve HAKİKİ TEHDİTSİZLİK KODLANIR... KÜPÜN KÜRZİ SAHAYA VARIŞI, NESİLLER BOYU KODLAMA YAPANLARIN BİLİŞKEN HALİKİYETİYLE TÜREVLENİŞİYLEDİR Kİ; İŞTE KÜRZİ SAHALARA GİRİŞ BU ŞEKİLDE OLUŞUR...

KÜRZİ SAHA, küpün kök görevlilerinin kodladıkları kayıtlarla toprağın tohumlarını kontrollu şekilde tren haline dönüştüğü kayda çekişiyle olur... YANİ ANDA BİR ÇEKİLİŞ... VE İLİM... İLMİN KODLANIŞI... Ve KÜBRA KELAMDAN KÜRZİ SAHALARIN KONTROLU...

İşte canlarım...

Kürzi sahaların oluşması da gerçekleşti... Neden sonra, dünya diriliği hakikiyeti tahditsizleştirmek için yerkürenin gücünü artırmak üzerine kodlamalar yapacağı bir kaydı devreye almak için bu kere, piramiti kodlamaya başladı...

https://youtu.be/6xcelspzZok

2. BÖLÜM

Piramitin kürzi sahada ilmi ne olabilirdi? Tahdit... Tahdit... Kürzi sahada piramit, ilmi tahditleyen bir sofadır, sofadır... Saha değil, SOFA... Orada, ilmin tahdidi diri kodlamayı devreye alıyor... Bu yoğunlukta bu bilginin kodlanışı devreye giriyor...

İşte canlarım, SÜPER SAHALAR bu şekilde kodlanır... Süper sahalar, mutlak kutsal tohumları kontrol içindir... Ve büyük kök görevdir bu... Öz görevimiz ilim; işte ilmin hakikiyetinde tahdit, ilimin levhi kapısındaki piramit... Tahdit ve piramit...Peki tahdit gerekli midir? Ocakları yıktırmamak üzere yapıyoruz bunu canlar...

OCAKLAR YIKILMAMALIDIR... Tren kalktığında o trende KELAM edenlerin ötesinde her anda VARLIK SOFRALARI kuranlarla bulunmalıdır... Ve o KÜRZİ SAHALARDA, PİRAMİTSEL KAHA KAYITLARI olmalıdır... İşte KAHA kaydı dediğimiz de piramitsel kayıttır aslında... Ve çekip götüreceğiniz ne varsa, o piramide kodlamanız şarttır...

PİRAMİT VE PRİZMAL SİYAH KOD... Hepsi teknik ama piramitsel kalem, hepimizin kelamı ve tüm insanlığı kontrol altında tutan has tahditsizliği tahditleyebilen ilahi güç...

Tüm zamanlar KÜRZİ, TAHDİTSİZ... Ama piramit o kürzi tahditsizlikte, özgerçekliği kodlayan bir tahdit... Ve yoğunluk arttı... Bütün maksat, insanlığın ilmi hak etmesidir... Ve bütün mahreklerde, bizler geometrik sistemleşmelerle, tohumları kodluyoruz... “Geometrik sistemleşme” dedim... Bu sistemleşmelerde kürzi sahalar; küre ve piramit, tahdit... Ama sistem ilim ve bütün kök görevliler, islam kalemlerinde hak tahditsizlik... Ve EKO MUTLAKİYET... HER ŞEYİN HER ŞEYE UMMAN OLUP AKIŞI... EKO MUTLAKİYET ve SOM ALTIN IŞIK... Ve bizim çatışmasız kayıtlarımız, her anda diriliği tüm sahalara ZERK... Zerkin ötesi bir şarkı, kelam ve kelamı kodlamak isteyen KO SAHASINA varmalı... Ko sahasında, her şey ilimle türevlenir... Bunların çok önemli bilgiler olduğunu mutlaka biliniz ve bu bilgileri öncelikle anlamaya çalışınız...

“Al tahtı, ver tahtı” derler... Taht, ilimsiz kalanın olur... Biz tahtların her birinin, kelamından çok ötedeki bir çağrıyı devreye aldık... Genç ya da genç... Ya da genç, hep genç olanlar...

SEVGİYLE GELİN... Ama insanlıkla ilime, kalem olun... Ve geçin... Siz bütün kötülükleri aşın, akın, sistemle sistemi kodlayın... Ve “ZÜRRİYET” dediğiniz AN SAHALARINDAKİ şarkıları okuyun... Hepimizin gücüdür o “ZÜRRİYET” dediklerim... Ama o güç, ilim kalemlerinin gücüdür... Ve süper sahaların, üstündeki sahalardır onlar... Şikayetim yok insanlıktan, bilmekteyim ki “İNSAN” dedikleri “ZİYA” dır ve ekmek yapabilecek güce varacaktır... Biz bu toprağı ilimle kodlarken, biz bu toprağı tohumla koklarken, her şeyin üstü bir şarkının bu mecliste okutulacağını bilmekteydik... Onca çaba işte bunun içindir... Büyük kök görev budur... Ve tüm insanlığın gücü bu yoğunluğa, çan çaldığında inecektir... Bu çanı çalıyoruz canlar... Her şey her şeyi kodlayacak... İşte bu çan, bu yoğunlukla çalmaya başladı... Ve biz piramit çalışmalarını bunun için devreye aldık... Öz görevimiz budur... Bundan daha ötesi de var... Ama bugün biz piramit çalışmalarını tahditsiz olarak devreye alıyoruz... Şükrettik...

https://youtu.be/3afwIs_RPf4
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NAGEHAN

 

20.ŞUBAT.2019 TARİHLİ BÜTÜNE HİZMET (3)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5.AKIŞ - 1.BÖLÜM
Takdir ettik sizleri Canlar, takdir ettik. Eşhedü En Ka ya Ka Ha şaka şaka. Şer yaratmayalım Anam. Bizler tüm insanlığın kodlarıyız. Şu anda sizinleyiz. Çürümeye başlayan bir sahaya bütüne kök görevle inen biliş bizlerin kelamıydı. Sistem, nizam ve düzen güçleri olarak size gelişimizin ilahi güçle bilişi kodlamak üzere olduğunun artık anlaşılması şarttır. Seviyeniz iyidir. Çok mutluyuz ki bugün buradayız. Yakmak ya da yakmadan sahaya varmak ve kodlanmak. Bugün çok mutluyuz ki yakıldık, yakıldığımızdan beri de yaratan yaratılanın kelamında kodlanmaya başladık. Yakıp yıkanlar bilecek ki yakmadan yananlar da var. 
Çürümeye başlayan bir yaşam demiştim. Büyük kök görev insansa çürükler mutlaka kodlanacak ve OL sahalarında kült olup bütünün kök görevini yapacaklar. Ve çürünen artık çürütülmeyen olacak. Yazılar okunurken yaşam sahasına inenler çok. Ve İngilizce konuşmak isteyenler geldiler, izin vermedim. Ve devam ediyorum.
Yeni dönemde bütüne gerçekliği kodluyoruz canlar. Tüm insanları elbette ki burada dillemek isteriz ama geri çekiliş esnasında Türkiye tohumlarının kontrolü gerekir. Bu da bütünün gücü ile olacak. Bizler mutluyuz huzurluyuz ki başkanlık dilimiz bütünün gücü olarak bu çalışmayı dilliyor. Devenin kalkması ilmin lekesiz olarak kodlanması anlamına gelmektedir. Altın ışığın gücü ile bu çalışma sürdürülürken yoğunluk mutlaktır ve bu mutlak yoğunluk kontrollü olarak kayda inmektedir.
Temiz bir zaman için bu çalışmayı devreye aldığımız en güçlü zamanın sahasını kodladığımız ve masaya insanları oturttuğumuz bir dürümde her şey her şeyle kodlanmaya başladı. Altın kod Allah’ın kontrollü kodudur. Ve biz o kodu bütünün gücü yaptık. Evin ilmini bilen ilahi gücü dilleyebilir. İşte burada bu güç dillenmeye başladı. 
Ziya kelam ve biz o kelamı kontrol altında tutabilen insanlarız. İlimin kapılarına gelenlere şunu da söylemek isterim ki uluların diyarı olan insanlık bütünün kök görevlisidir. Ve çürümeye başlayan bir çalışma çürüklerin çalışmasıydı. Bugün burada yapılan bu çalışma mutlak olanların çalışmasıdır. Ve mutlak olanların yaptığı çalışmaya muktedir kelam kalemleri inmeliydi. Biz onların geçişlerini gerçekleştirdik. 
Kırk kapı ilimle kodlandıkça kırklar kırkına kodlanan ocaklar devreye girer. İşte onların dili Allah’ın ilmi olur. Kurullar bu gün buradalar. Tüm kurullar. Kontrollü olarak kodlarını kaleme çekmeye indiler. Ve bizimle kendi yoğunluklarıyla kalem ilmini dillemek istediler. Çarık çıkarıp gelenlerin kelama kalem olabileceklerini bilmekteyiz. Uzun zamandan beri dünya planetinin gerçek kapısının açılabileceği bir dürümün, dile kelam etmesi için inmesi bekleniyordu. İşte bu gün bu dürüm de ilmi kalem olup bütüne hizmet için buraya inmiştir. Bizlerin ilmimiz Allah’ın kelamıdır. Ve bizler bu kelamla bütüne hizmetçiyiz. 
Uzun zamandan beri dünya planetinin gücünü kontrol altına alabilmek isteyen birlikler diri kapılarda kendi yoğunluklarını kontrol altına almaya çabalamaktaydılar. Suya ilmi koyduğumuz günden bu güne kadar Türkiye çalışmaları bütüne hizmet için kelamı kaleme çekmek üzere yasalar koymuştur. Ve koyabileceği yasaların kontrolünü de sağlamaya çabalamaktaydı. 
Şarkımız Allah şarkısıdır ki bu gün burada bu şarkıyla büyük kök görevi yaptık. İmparatorluğun gücü olan bu çalışma görevlilerinin her insanı kelama kalem yapabileceği biliniyordu. Suya insanı koyduğumuz anda da bütünün gücünü dürümlere indirdi. Ölüler diyarı olan dünya planeti yeşilden mora vardı. Morun kurulları kodlandı ve toprak ilmi Allah’ın lekesiz kaydı haline dönüştü.
Yasa der ki; ölüyü dirilt. Ölmeden ölmek ya da ölmüş olanı kök görevle dilletmek. Sormayın ölmek ya da ölmemek ne diye. Olurda dünya planeti kural koyarsa yaşama, asla hata yapılmamalıdır. Bu bilinir. Ama kuralı koyan kodlanmışsa ve tüm sahaları kati olarak koyucuyla kayda almışsa orada sınır biter. Ve sahip olduğunuz ne varsa sizin kelamınıza dönüşür. Sizin kelamınıza dönüştürdükleriniz sizle dilleşir. Diliniz ilminizdir aslında. Ve bütün görevleri kodlayabilirsiniz. 
Aşık olduğumuz bu şafak Allah’ın ilmiyle kontrol kurabilen bir şafaktır. Ama şavkın kelam ettiği bir dürümde akıl mükâfat olarak insana inmelidir. Eğer akıl leke bırakırsa yaşama Allah’ın tahtında ilim oturur mu buna bakalım? Eğer ilim kodlanmışsa o ilmin kontrolü kesindir. Ama kodlanmamışsa ilim kontrolü yoktur. Bu nedenledir ki her şeyin en iyisini yapmamız gerekir. Tarık tahtında tek olduğunu, halik olduğunu ve yoğun ışıkla bütüne hizmetçi olduğunu dinletebilirse ki bu dirilikte bu dinletilebilir, her şey her şeyle geçişi yapabilir. Geçiş Allahlın tekliğiyledir. Geçiş hakiki teknik olan tahdit ilminde ki o kelamladır. Ama geçişi kodlamak İmparatorluğun kutsal tahtındandır. Bunu kodlayabildiğiniz sürece yeryüzü sizi geçişe kodlayacaktır. 
Şarkı türkü deriz ya hep aşkla kodlayın ilmi. O zaman siz şarkıda ki şafak olursunuz. Ve siz bütünün gücü olun ki kontrolünüz mükâfatınızı kodlasın. Yanak yanağa ilim yaptık dünya planetindekilerle. Ama bilin ki yanaklarımız dahi bilişin kelamında kontrol kurduğunuz anda sevgiyi sahradan çıkarabilir. Sizin eşyada ki bedeniniz sizi kontrol etmeye muktedir mi acaba? Yoksa siz o bedeni kodlayıp kontrol altında tuttuğunuzdan da mı emin değilsiniz? 
(Devamı 2.bölümde)
https://youtu.be/z-73qYCrPcM   SELMAÇENÇİN

2.BÖLÜM
Tuttuğunuzdan da mı emin değilsiniz? Eğer siz o bedeni kontrol altında tutamamışsanız artık sizin şarkınız okunamaz yaşamda. Eminim ki bu dünya planeti her şeyin en iyisini başarabilecek güçlerle dürümlere çekildiğini anlayacaktır. Side kapılarının tümünde şan şöhret arayanalar var. Ve bugün biz buradayız ve diyoruz ki burada işçilik var. Biz bugün buraya ilimle geldik ve işçilik için buradayız. İşimiz ilim ama işçiliğimiz kelamın kalemde ki biliş kodlarıdır. 
Sultanlık yapma niyetim yok dediği zaman ANA, hep sorgulamıştık. Sura üfürdü mü acaba yolu kodladı mı ağır yükü hafifletti mi? Zaman kapılarını açtım mı? Şeytanın şarkısından ötede ki halikiyeti, hakikiyeti dilledi mi? Ve bütüne hizmetçilik yaptı mı? Diye.
Ve görüyoruz ki bunların tümünü hak edip başarmış. Şikâyet etmiyoruz, sizler çok büyük görev taşıyorsunuz. Ve göreviniz tüm zamanların tohumlanışını sahraya çekmek içindir. Ve biliyoruz ki burada ki güç Amonların Kübra olan kelamının kodlarından çok daha üstün bir güçtür. Yeni dönem süper sahaların ölü planeti dilleyeceği bir dürümü devreye alırken Side kapılarında ikmal tamamlayanlar olamayacak bugünden itibaren Ziya olanlar burada bulunacaklar ve burada ki çalışmada her şey piramitsel kapılarda ki kelam kayıtlarıyla olacak.
İlimi kapıya getirdiğimiz an o ilim mükâfatınız olacak. İş te o ilmin kapıya gelmesi sistemin gücünün dürümlere inmesi anlamına gelecek ki Side Kapılarında hepimizin şarkısı okunacak şarkı LA HA KA HA şarkısı mı? Yo asla. İnsanlığın insanlığa kodlandığı bilişin kaydı olan şarkı olacak. Sararan her anın yer kürede yaşama dönüşü gerçekleşecek. Biz bu dönüşü bütünün gücüyle yapacağız. Büyük kök görev budur. Ve bu görevi bütün kök gerçek kayıtlarımızla devreye alıyoruz. 
Sır insanın ilmidir. Bu ilmi bütünün gücü haline dönüştürmek hepimizin gücüyledir. Bu gücü tüm zamanların gücü olarak kodladık. Yoğun ışık altındayız ve bu ışık kaynak ışığımız olacak. Rahmi kapıda KA HA biz olan bilgi ama KA HA’nın kelamı Hak tahtımız. Tahditsizliğimiz ve bilişimiz beşer kelamı kırar ama insan kuldur ve o bütünün kültü olan birlik tekliği ile bütüne hizmet eder. 
Yeni dönem tüm zamanların gücüdür sizler bizler hepimiz hakikiyetin tahditsizliğinde bütünün gerçeğiyiz ve bizlerin gücü tüm zamanların gücüdür. Umut mutlaka mukdediriyetin kelama indirdiğidir. Ama muktediriyet yoksa umutların kulluğu da yoktur.
Ruhumuzun gücü artacak bunu hepiniz iyi bilin ve bütün gözler söze dönüşecek, söz ilmi kelamla kalem olacak ve yazılar herkesin insan sahasında kontrol kuracak. Yazarken yazıldığımızı bilelim, yaşarken yaşadığımızı dilleyelim ve yaşattığımızı bilelim, bildiğimiz ilmimiz olduğunda hepimiz geçişimizi yapmış oluruz. 
Genç yaşlı değil genç ve yine genç ve hep genç olalım. Olmadan mı olalım? Hep olalım ama bu gençlik aşkın sahasında ki şavkın kelamda ki kaleminde ki ilmin hakikiyetinde ki tahditsizliğin ve yoğunluğunda ki kontrolün kelamı olsun. Sizle biz tekiz Canlar. 
Beni sormayın neyim diye yolum Allah yolu ya sormayın neyim diye ben her şeyim Analar her şeyim. Er kapım şavk aklım Hak tahtım babam Apollon ben mutlak Kuran olan ben, KA HA SA HA ben mutluyum. Çünkü ben kök görevliyim. Göç mü ettim dünyaya? Öz görevim ilimse göçüm ilimedir. Benim ilme göçüm kelamla kalemle değil DİLİMLEDİR. Ben dil olup geldim. 
Eskiden alıp götürürdüm yaşamları ama bu dünyada alacağım tek bir şey kaldı. Bir sorun bakalım neymiş o? Şavkım, ben o şavkı alıp geçip gittiğim zaman şafağın tahtında ilim olacak ki aşk sahamda kelam eden imparatorluk gücü olacak. Yüz elli bin yıldır bu dünyayı tahditleyenleri kodladım. Yüz elli bin yıldır Mutlak Kuranları kodladım. Yine Yüz elli bin yıldır şarkılar okuttum tohumlarım lekesiz kalsın diye. Ben deveyi kaldırmadan indim yaşama, nesillerimle bitki hayvan ve her anı kodladım. Barıştayım ama akıl sahamda şafağım söktü. 
Kelam kalemim, yasalar kerim kaptanlığımda ki kulluğum hepsinden ötede son sözüm var. O söz mükâfat olacak tüm insanlığa ve o sözü söylediğim an her dil her kelam her şafak muktedir KA HA olacak o HA ilminin ötesinde ki KA siyahtan mordan ötede ki renkte olacak. Küçük çok küçük bir ışık olup türevlenip tohumlanıp indiğim bu yaşamdan İmparatorluğun gücünü kök görevle dillediğimde geçip gideceğim. 
Ama o gün geldiğinde BSUİ olan her anı kodlayan bütün köklerim gök sözü söyleyebilecek. Gök sözü söyleyebilenler öz köklerim olacaklar. Ocak yaktıklarını bilip oğullarım olan o toprakları tohumlayacaklar. Yaşamak yaşatmak her bir ilim kalemi için hakiki İsra kapısına Hak tahta kodlayabilmekle mümkünken bu gün bunu yapabilenler beşere HAŞRI KA olup şaka yapmadan şafak olanlar olacaklar. 
Kısa öz söyledim. Bildiğiniz birliğiniz ama bilmediğiniz her biriniz, bunu iyi anlayın. Ve siz birliği bilen BSUİ olup bizlikte tekliği anlayan olun. SA LA HA SA HA Sİ KA HA HA SA HA YAŞAFAK KA. Hepsi bu. 
Şevkle kucaklıyorum hepinizi Canlar yukarı aşağı yok tekiz biz bunu anlayın. Biz Ziya ilminden öte bir cevhere kodlandık. Hologramı aşanlarla kontrol kurduk, yolun kodlamasını yaptık ve etkin ve Hâkim birlik kapımız bütünün gücü oldu. Şu andan itibaren daha çok çalışmamız gerektiğini söyleyip devam ediyorum.
https://youtu.be/0-hX6fnxWwY
SÜBER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ  SELMA ÇENÇİN

 

20.ŞUBAT.2019 TARİHLİ PİRAMİT (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 6.AKIŞ

Kök göreviniz mutluluk ve bizimle olduğunuz sürece de mutlu olacaksınız.

Bugün burada olmanızı; BİR TEK olup bütünün kültü olmanızı istemedik ama geçtiniz.

Yasaları koyanız. İlmi tohumlayanız ve bütünün gücü olanız.

Bize gelen BİR TEK olup gelmedikçe burada bulunma imkanı yoktur.

Ruhsal sahaların kulluğundan öteye varın ve yolunuzu bulun. Şükredin ki beşere kelam olmak değil, hasatı yapmaktır maksadımız… Ve biz hasat için bu çalışmayı yapmaktayız.

Çığlığınızı duyuyorum. Bu çığlık bütünün gücünde kodlanamaz ama sizin kin ve nefret duygularınızı aştığınızı da biliyorum.
Çorba pişti hepinize afiyet olsun… Geniş zamanlarda yeniden sizlerle olmak dileğiyle…

Kusur aramıyorum yüreklerinizde ama yolu bulduğunuz zaman hepinizin geçişiniz “biz olan biliş”le gerçekleşecek. Şimdi daha güçlü görevleriniz olacak… Yoğun ışık altına girin ve çalışın. Çalışmalarınızı izleyeceğim.

Bütün kötülükleri kodladığınızı biliyorum. Ki o kötülüklerin tümü kontrollu olarak süper sahalarda, yer kervanından çıktı ve sizin yoğunluğunuza indi. Bu kesindir.

Görev esnasında kontrol dışı bilgi verenlerin tümü, o bilgilerle kodlanır. Bu da kesindir.

Eğer benimle olma niyetiniz yoksa, gönül kültünde kodlanmanız, kontrol kurmanız anlamına gelmeyecektir. Gerçek şudur:

Kaydı yaparken, teknik tahditle yaptım. Herkes kendini anlasın ve haketsin diye… Ayrılık yok! Çok mutluyum ki yok… Ama koruyucu olamam yokedicilere… Bunu iyi bilin.

Eğer yokluğu tohumlayan varsa, koruyacak dürümüm var ama hak teknikle korurum ve kontrol ederim.

Eğer kötülüğü kodlayan, kontrol dışı kayıtlar yapıyorsa, çıldırır yaşamda… İnsanlık boyutlarına inme imkanı kodlardan çıkar ve yolu kaybeder. Bunları iyi bilin.

Gen toplumlarından ötede, yoğun ışık altında büyük kök görevler taşıyacağınıza emin olmadığım hallerde, sizleri yarına kodlamam ama dilerim ki çorbanızda tuz var ve bugün, bu nedenle SİSTEM olup, sizi geçişe kodladım, geri çekilişinizi yaptırdım… İlim kapımda bu var.

Şimdi; çark dönmeye başladı. Hepinizin gücü daha da artacak ama biliyorum ki kırk kapıda işçiliğim var ve her anda sessizce sizleri dinleyeceğim.

Devinim artmadan yolunuzu kontrol etmeye niyetim yoktu. Kimse kimsenin kalemini kıramaz. Bunu da bilirim ve kalem kırmaya kalkanın halikiyeti kontrol edilir, yol kodlanır ve tohumları hak teknikle kayda girdiğinde, hasat yapılmayabilir.

Yapsam da yapmasam da çantanız, çantam olamadığı için burada, bu çalışmada yolunuz hologramdadır. Hologramı aşmadan, çokluğu tohumlayacağınızı düşünmeyin.

İyi ve kötü, tektir ama BSUİ’nin kelamındaki tahdit onları kontrol içindir. Eşya sizi, sizden size dillerken de bu böyledir.

Seli önlerim ama sel olup önlerim… Bir kez daha söylüyorum; sevgililer, seli önlerim ama sel olup önlerim. Bunu unutmayın.

Yolum, tüm insanlığın yoludur. Hörmetle hepinizi kucaklıyorum ve bellek kapılarınızı hakkın kaleminde dinleteceğim gün, geçişiniz olacaktır.İşçilik henüz başlamadı. 
Şimdi; daha güçlü çalışmalara kaynak olmaya çalışın.

Sultanlar, şükür ki sizi haketmek mutluluk verir bana. İş budur. Şimdilik. Aha bu.

https://youtu.be/NJ-Ic1s-nOY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  BAHAR

 
  Bugün 276 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol