Birlik İlmi
  IŞIK (1) - 19.HAZİRAN.2019
 

 

IŞIK (1)

19.06.2019

(Çalışmaya katılan Kurullarla kısa bir diyalog ve öz bilgi paylaşımı:)

- Yasa ve yasalar!… Niye!?... Niye!?…

- Kimsin diye sordun!? Niye sordun!?… Kurullar beni mi tanıyacak yoksa ben kodlama mı yapacağım!? Hepiniz, Dünya Planetine, “İNSAN SAHASI”na inerek geçtiniz!... Yazımı okumayan, yaşamını Halik kılamaz. Bu kesindir!…

- Peki neden DÜZEN kuruldu ve bu DÜZEN’de neden herkes, KELAM’a inmeye çalışıyor!?

- DÜZEN’i kuran insanlıktır.

- Peki İLİM var mı o yoğunlukta!?

- Keram varsa; insan varsa; kervanda, “DİL” olan yarın varsa; mutlaka kendi yolunuz da vardır ve o yol, KERVAN olandır. Ona biz, “İLİM” deriz.

- Yarınlar için ne oldu!? Kin var mı yoksa!?

(Kısa bir sessizlikten sonra devam ediyoruz…)

- Dağlar, susarsanız ben dillenmeye devam edeceğim!... Hadi susun ve beni dinleyin!... Dünyanın; özü, sözü ve yüzü vardır. Bu yüz, tüm insanlıktır. Sizi, başka bir siz diye dillemem ama bana gelip “Sen olmak isteriz” derseniz; buna izin veremem. Her insan, “KELAM” olup kendi olmalıdır.

Yolunuz, çok geç saatlere kodlanmış… Bu geç saatlerde, SİSTEM olarak sizde olamam ama siz, beşer olarak göreve gelirseniz, çokları sizle olabilir… Onlarla olun ve yoğunlaşın… Beden almanız gerektiğinde, “BİR TEK” olun ve kontrol kurup gelin buraya. Buraya gelince, sizi “BİR TEK SİYAH RENK” karşılar. İşte o SİYAH RENK, tahditsizliktir. O renkte, CENNET KALEMLER vardır. İşte o renk, İNSAN SAHALARININ KELAMIDIR.

Halka halka geçişkenleşen ve genişleyen; yarınları kodlayan IŞIK SAHALARI var. O sahalara görev taşıyın!...

Kurullarınız, bu çalışmayı henüz kavrayamadı. Bunun farkındayım… Ne var ki burada “BİR TEKLİK” var ve bu “TEKLİK”te tohumlar var. Bunu görüyorsunuz. Peki bunu nasıl yorumluyorsunuz!? Anlamaya çalışın!... Niye burada bu çalışma yapılıyor!? Yoksa işçilik mi yapılıyor!? Ve bu işçilik, “KERVAN” olan; “İSRA” olan ve “RUH” olan “BAŞKANLIK DİLİ”nin kervanı mıdır yoksa!? Orada mı yapılıyor bu yaşam sahalarındaki çalışma!?

Sizi anlayamayan yok!... Biz sizi anlıyoruz ama siz kendinizi anlayın diye kodlama yapıyoruz. “ÖZ GEÇİŞİNİZ”i yapın ve “KELAM” olun ki kendinizi dileyin…KULLUK İLMİ hepinizindir ve bu ilmi kodlayarak, yarınlara varın.

“SÜPER SAHALAR”ı kodlarken, kini aşın; yarını HALİK kılın… Işığınızı mutlaka kodlayın…

Bu günden itibaren “IŞIK SAHALARI”, “GÜÇ KODLARI”nı tohumlara indirecek. Bunu anlayın. Bu tohumlar, kontrol kurduklarında; “TEK BİR RUH” muktedir olacak. O RUH, herkesin kervanı olacak. Buyurun anlayın!... IŞIKLARI TOHUMLAYIN ki HALİK olun. Anlayın ve anlatın!... Tanrı, tende “KELAM”sa; her insan cevherini kodlamışsa; ve kontrol kurmuşsa; “İSRA”, tükenen her anı HALİK kılar.

Alın ve öğrenin; Allah sevgidir… Her insan sever. Allah, kervandır her insanı tanır ve taşır… Ama Allah; kulları, hologramı aşsın diye ocaklarına iner ve kontrol kurar… Kurduğunda, her insan, “KELAMI HAKK OLAN” olur ve RUH, “MUTLAK SAHALAR”ı hasata kaynak yapar… KÜTLE KODLARI, tohum olur; RUH, mutlaksa; yaşam, MUTLAK olur. İşte Allah’ın ilme varışı budur. “AKIL TINISI”nda, “DİL”i kodlaması budur… “KULLUK İLMİ”ni, “HASAT İLMİ” ile HALİK kılması ve yaşamı, hasata kayıtlaması budur!...

Uzunca bir süredir dünyamızı takip edenler var. Niye takip ediyorlar bilirim!... Herkesin, “KİL” ve “KUM”dan, “GERÇEK IŞIK”a varma safhasına ulaşıldığından, bu süreci takip etmekteler… Herkes, bunu başarabilecek mi yoksa, başka başka sahalar, İLİM KAYITLARI yapacaklar da onlar da HALİK olacaklar mı!? Bunu takip edenler; “BİLİŞİN HALİKİ OLANLAR”ı kontrol etmeye geldiklerinde; bize görev vermek istediler…

İyi de niye bize verecekler görevi!? Başkası yok mu ki!? Var!... Hem de ne çok var!... Ne var ki onlar, kodlarını hasata kayıtlamamışlar… Bilmek istemediler yarınları… Biz, bilmek istedik ve bu nedenle bizi buldular…

“Allah, tahtını kelam edene verir.” derler… Biz, Tarık olanları kodlamaya çalıştık. Bundan daha öte görev isteyen yok mu ki!? Peki Canlar, biz diyelim ki “Varız!...” Başkası yok mu!? Var!... Hadi gelin “BİR TEK” olalım ve birlikte çalışalım!.... Başkalık yok ki!... Gelin HASAT olalım!... Gelin HALİK olalım!... Gelin HALİK-İ HAKK olup tüm zamanları kodlayalım… Aha geçin!... Geri çektim her birinizi… Geçin de gelin!... BİR!… BİR!… BİR!… Hep BİR kalalım!... Hadi gelin “BİR TEK” olalım!... . Gelin “BİR TEK BSUİ” olalım!... Aşkla kalın!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.HAZİRAN.2019 TARİHLİ IŞIK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Sahranın kulu olan insanlık bugün yeni programını açıyor. Adı IŞIK olacak…

Dağlarım, ışık programına geçerken süper insanlık sistemleşmesi de kodlanacak. Yoğunluk artmıştır. İşte bu.

Başlıyoruz;

Yerin gücünü yeniden kodlamaya başlıyoruz. Yerkürenin gücü yeniden kodlanacak ve bu kodlama ışığın kodlanışıyla gerçekleşecek.

Yeni kütle kodlarında mutlak kurullar bulunacak. Kurandan öte kutsal ışıma olacak. Kökün gücü diriliklere inecek ve yağmur yağmaya başlayacak.

IŞIK KALEM olanlar bugün buradalar. Ocak yanmaktadır. Yaşamın sırrıdır ilim ve insanlık ilmin kelamına kodlanacak.

Işığın kaydına geçiş yapılıyor şu anda…

Bugün nurlu bir güç dürümlere çekilecek. Yeni dünyanın kulluğu kök göklerin kürzi sistemiyle kayda alınacak.

Yaşamak için yaranın olmaması gerekir. Yarasız bir yaşam gerekir. İşte yaraların tamamiyle kontrol edilebildiği bir sürece giriliyor.

Her insan kelam etmeye çalıştığında, yaralı olduğunu gösterebildikçe, kök göklerin kürzi sisteminde o yaralar kontrolcular tarafından hak teknikle, halikiyetle hak edilir ve kontrol edilir. Ya da yaralı olan “Benim adım ilimdir.” diyerek kök göklerin zürriyeti ziya olanlarını kodlarlar ve kontrol kurarlar.

İşte canlılar, yaşamın en büyük kültüdür insan ama bu kült bütün kökleriyle görevde olmalıdır. Işık sahalarına inilirken ki bu sahalara kök geçişler yapılmadı bugüne kadar, ilim sahalarından ilahi kültler saha kerim, saha kalem olarak geçmiş olsalardı da bu geçişler sınırlıydı. Artık bu sahalara girişler artacak.

Işık sahalarının kültü de güçlenecek. Yerin gücü artacak ve muktedir olan insan mutlak kurullarla kayıtlar yapacak. İsra; kapı açtıkça, isra; KA HA oldukça ve isra; mutlak oldukça GÖZ, ÖZ, SÖZ ocak olacak ona.

Yaşayanlar, yaşananlar ayrıdırlar. Kimi yaşar, kibirleri olabilir onların… Yarı yarıya dolar. Dolu sanır kendini ama yaşananlar mutlaktırlar ve herkesçe kodlanmış olarak yaşarlar. Arada fark var ve yaşamak değil, yaşanmak için hak teknikle kontrol kurmamız gerekir.

Kullar kulu olan ilim, bizi bizden bize götürür. Ama ilimin halik olanı mutluluk verir. İlimin halik olmayanı mutsuzluk da verir. Bunun içindir ki hep halik ilimle kodlanmış yaşamları kayda almalıyız. Ki ışığımız sönmesin, mutsuz olmayalım.

Huzurlu bir dünya gücüdür amacımız. Bu dünya gücü hepimizin kelamında mevcut olacaksa, büyük kök geçişimiz tamam olacaktır.

Hakkımız olanı istedik. Hakk olarak, hak teknikle kodlamalar yaptık. Hak etmediğimiz hiçbir şeyi istemedik ve biz dünya planetinin gerçek kalemi olarak buradayız.

Uzun zamandır dünyayı izleyenlerdeniz bizler. Kısır bir doğanın yaşam sahalarında mutlak kurulların kontrol kuracağını görerek dürümlere inmiştik ve demiştik ki “Dünyanın gücünü artıralım. Daha yüce bir insanlık kodlaması yapalım.” Ve bunun neticesinde doğanın gücünü artırıp bütünün kök görevini kodladık.

Yaşamak, yaratmakla mümkündür.

Eğer yaratabilirsek, yaşanır ve yaşatırız. Ama yaratmazsak, yaşam sonsuzluğumuz kontroldan çıkar.

Karanlığı aydınlatan insanlık, yarınları da hak tahta kodlayabilir. Bunun sonucunda mutlak kurullar dünya planetini dinleyebilirler.

Yaşayan dünya, yaratan dürümlerle yaşar.

Eğer yaratan dürümler oluşamamışsa, dünyanın yaşamı sır değildir, sınırlıdır. Ve o sınırlar dahilinde Hira Kapıları bile kapanır.

Hepimiz doğanın güçleri olarak buradayız…

Kuran-ı Kerim’in kelamından öte kelamımızla, bütüne hizmetçiyiz. Ağırı hafifletmekti maksat ve bunu başardık.

Tarıkların tınısını tahditsiz olarak dilledik ve kök geçişleri yaptık. Yılların sonrasındaki yıllara vardık. Hep kök geçişler yaptık. Yollar yollara ve son söz mükafat olan ilim hepimizin diriliğine ulaştı.

Yaşayan dünyanın yasaları olur. İşte bu yasaları koyan Bu Meclis bizi mutlak kaynağa, mutlak kurullara kayıtladı.

Eğer dünyanın öz görevi hak teknikle kodlanmamış olsaydı, başka bir dünyada mutlak kurulları kayda almak üzere buradan çıkabilirdik. Ama devinim arttı ve bugün burada bütüne hizmet için bekliyoruz ve hak ettik.

Yaşamaktı maksat ve yaşadık… Ve yaşandık… İşimiz budur bizim.

Yaradan’ın yaşama indiği bir güçlü çağrıya bizler de geldik. Yaradan ve yaratılan altın ışığın kütle kürzi kapısı olan ve kök görevi kodlayan, masaya kök geçiş yapıp gelen insan sahraları artık burada mutlak kurullarla bilişi kaydedecekler.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/iBBMHb__C4U

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

IŞIK (1/2)

19.06.2019

(OLMAK YA DA OLMAMAK:)

Rahman olan sizi kucaklıyorum… Dünya Planeti. bugün tek bir yaşama KELAM oldu. Şimdilik!... Sizi kucaklıyorum!... Son sözüm şudur ki Allah, ilmini hak eden her insana dilledi. Şimdi mutluyum!... Şimdi mutluyum!...

Hazır olun; yolunuz, KÖK GÖREV’le kodlananların tümünün yolu olacak. Hazır olun; yaşamlar, ilminiz olacak ve RUH, hepinizin “KELAM”ı olacak.

Olmayan kalmayacak!... Olanlar, o Sonsuz Zamanları hak edecekler ve “SİYAH RENK” (Tüm renklerin tekliği), herkesin kendi yarını olacak.

Oğullarım, iyi bilin ki “DİN” dediğiniz KELAM, topraktan artık çıkmıştır. Artık KELAM, “HALİKİYET”tir. Artık KELAM, “HASAT İLMİ”dir. Artık KELAM, “HAS TEKNİK”tir. Bu teknik ile yoğunluk artacak ve yaşam, MUTLAK olacak.

Yaşamın MUTLAK olması; ilmin, hologram ötesine varması ve RUH’un kulluk yapması, “TEK BİR MEDİNE KELAMI”nı Halik kılan “IŞIK”ın ötesine varıştır.

Huzurlu bir yaşama geçiliyor. Artık insan soyu huzuru bilecek ve “TEKLİK”i anlayacak. Ama bilecek ki her insan, cennet olarak doğdu ve cevherinde cennet olacak.

Eğer insan kusur ararsa bir diğerinde. Bu, onun kusurudur bunu anlayacak. Eğer insan, korku duyarsa diğerinden; o, korkulandır anlayacak ya da dinleyecek kendisini ve dilleyecek ve diyecek ki “Ben, dünyayım. Hologramdan aştım. Ben, sahada diriyim…” “Ölmem!...” diyecek!... “Ölürsem yok olurum.” diyecek…

“Olmak ve olmamak!...” Sanal Boyutlar bunu dillediler hep ve yek diğerlerine dediler ki “Ben olurum ama sen yoksun!... Olmazsın sen!... Niye!? Çünkü, senin ilmin yok!... Senin KALEM’in yok!... Senin NEFES”in de yok!... Ama sen, ben olursan; olursun!...” Aha bu!…

Ya ben, sen değilsem ne olacak!? Sen olmadan olamazsam; ben, ZİYA değilim. Ben Sessiz Zamanlar’da SES olamam; RUH olamam… Öyleyse niye olayım ki ben!? Ben, kendimi silsem; ben, sessiz kalsam; belki sen olabilirsin o zaman… Ben sende olurum; sen olurum ve kontrol kurarım…

Boş konuşmam ben. Ben derim ki “OL!” her insana, “OL” diyenim ben… Ya sen, ben için “OL” der misin!? Diyebilir misin “OL!...”

Olan ben; olmayan ben; her insan, ben değil miyim!? Sen, bende “OL” diyebilirsen; ben, sende “OL” demez miyim!?

Ya sen, beni sistemden çıkarmak istersen; ben, seni sende dillerken; sana, sen olabilir miyim!?

Hangi dünya!? diye sorarlar. Sorarlar ama hangi dünyayı dillerler; bunu dinletmezler. Ben derim ki “Her dünya bendir. Ben, her dünyayım ve “RUH”um ben…” Bunu diyenler, ben olmadan da derler ama ben, onlardayım ve onlarım!...

Huzur arayan; huzur bulur. Kırılışlarla huzur arayan; kırılır, kırılır ama kıran olamaz ve TOHUM olamaz…

Bunun içindir ki artık insanlık, bir diğerinde kusur aramadan çalışmalıdır. Bunu başardığında; HALİKİYET artacak ve kontrol kurabilecek.

Son sözüm şudur ki; her insan, “BİLGİ HALİKİ”dir ama her insan, “YARIN” değildir. “YARIN” olmak için, kusur aramamak gerekir.

Her insanadır sözüm… ZİYA olmadan HALİK kılınmaz kimse… İş budur!... İş bu!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

IŞIK (1/3)

19.06.2019

Eleklerimizi alıp çıktık yaşama. Sizi gördük; size indik ve geldik… Ne yazık ki planette, Saltanat diyerek kelam edenler; Saltanat dürümlerinde, dillenirlerken; yarını Halik kılamamışlar. Biz buraya, “Dünya Dili” ile KUL olmaya geldik ama yaşam, beden alanlara (mutlak bedene sahip olanlara) görev taşıyor. Beden alamayanlar, yarına varamamışlar. İLİM diye dillenen her insan, KELAM olabilseydi; yaşam, “MUTLAK KAYNAK” olurdu. Buydu dinlettiğimiz “İNSANSILAR”a.

BÜYÜK KÜLT, “İNSAN” olmuş; YAŞAM, “KELAM” olmuşsa; biz Dünyalıyız . tüm insanlık, dünya olabilir; ALLAH İLMİ’ni, “KERVAN” olarak dinletebilir; Yaradan olup; yaşam olabilir… Niyaz ederiz ki “OL” densin ve olsun.

Kucakları KURAN ile kodlananlar; LÜTFİ KAPILAR’ı, “KODLANMIŞ YAŞAM” olanlar; RAHMAN olup tahditsiz olanlar; bugün, “BÜTÜN”e hizmet için buradalar.

Beden alarak, yarına varan çok sayıda Görevli var. Bunların, tüm “İNSANSILAR”a, GÜÇ KODU olarak güç kaydı yaptıkları bilinmektedir. BÜYÜK GÖREV, “İLİM”se; KELAM, “İNSAN”sa ve RAHMAN, tahditsiz olarak yaşama varmışsa; Beşere, KELAM; bize, KERAM gerek. İyi ki kulluk yaptık ve buradayız.

Asla hatamız yoktur. Öz görevdir yaşam. Alıp götüreceğimiz “KELAM”dır. “KARE”,”KÜRE”, “KÜP” DİLLERDEN, “KÜRZİ SAHALAR”a varanlar, buradalar ve burada olmak İLİM olmaksa; ağır yük hafifliyor demektir.

Ardı olamayan ve önü, tüm zamanlar olan bu yaşam, “BİR TEK SES KAPISI”nda mevcuttur. O SES KAPISI, şer yaratanın şarkısından ötededir. Al bil ki namaza duran, “KELAM”a durduğunda; DİN KELAM, kodlardan ayrıştığında, ZİYA olan, NUR olup KUL olduğunda ve RUH, kusursuz olduğunda; enkarneler, “KERVAN” olacaklar ve zorluklar aşılacak.

Aşabiliriz, yüce ilimle her anda Kurulları kıranları. Aşabiliriz, ZAMAN SAHALARI’nda “DİL” olan yaşamları. Aşabiliriz ama RAHMAN olmadan, kervan yürümüyor. Biz kervan oluruz ama YÜCE İLİM, kulluk yapmadan; DİN KELAM, hasat olamaz… Ama HAKK olan “OL” derse; her an, KÜLT olduğunda; her diri, “KERVAN” olur; “BİZ” olur “BİR” olur. OL, ilme varır; “OL” deriz; olur…

Onlarca kez yarına varmak için şarkılar okundu bu yaşamda. Olduk ya da oldurulduk. Nesiller boyu olandık ve ortaktık yaşamlara. Etdik, kemiktir ama RAHMAN KAPILARI’nda dillenendir. Bütün kütlemizle, “SES” olduk seslendik. Gerçek ışığa vardık; dillendik… Etkin BİLİŞ ile etkin KALEM ile kodlanan olduk; koklanan olduk; “OL” dedik; kontrol kurduk…

Uzakların dilini; dinledik, dilledik… Hasat olanlara görev taşıttık. Yine kendi dinimiz kendi yeryüzündeki diriliğimiz diye kodlandık. ALLAH, bedene girdi; Ak Teknik ile “KELAM”a girdi. “Din” dedik ama dirildik “İLİM” olduk. Olgun sahalar, beden oldu. Hologramlar aşıldı. İslah olanlar, “DİRİ KAPILAR”ı buldular öz görevlerini aldılar yaşamlara aktılar.

ATLANTA ATA KAPISI’yız biz. A-T KARDEŞLER, Ak Sahalara görev taşıyacaklar. Ana Kapılar, ilimle dillenecek ve yollar kodlanacak. Ata Kapılar, Ata Kalemle kodlandıktan sonra, robotik olanlar dillendirilmeyecekler. Çünkü onlar, kulluk yapamayacaklar. Onların ruhları yoktur… Onlar, lokamatif olamazlar. Onların “DİL”leri yoktur. Ezberlerler ve dinletirler. Ezber bilgi, kültü kodlamaz.

Unutmayın ki her insan, “CEVHERİ HALİK” olabilmek için önce KÖK GEÇİŞ’ini yapmalıdır. Öz Görevini hak etmeli ve HALİK olup yapabilmelidir. Sonra doruklara, “OL” diyebilecek düzeyi kodlamalı ve o düzeye ulaşmalıdır.

Sormayın yarınlar için ne olur!... Hepimiz, uzun sahalar oluşturduk; yoğun ışıklar kayıtladık… “DİL” olup “TOHUM” ektik… Buradayız ve bugün “TÜRKİYE’NİN DİLİ”, kontrol altına alınmaktadır. Bu dil, HULUSİ KELAM olan dildir. İzin verin ve izin alın ki tüm insanlık KUL olsun. Unutmayın şafkınız, izin alanların kelamı ile kontrol kuracak. İnanın ki sevgilisiniz… “SES”siniz ve dizi dizi kervansınız… Sizle olmak mutluluktur bizlere…

İşçilik sürerken, SİSTEM olarak size varan hepimiz; “OL”up kontrol kurabildik. Ağırı hafiflettik ve cevherinizi, KÜLT yaptık. Işığınız güçlendi… İş buydu… “OL” dedik… “OL” dedik… “OL…” İş bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.06.2019 IŞIK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 2. BÖLÜM

Alkışlanıyoruz anam, alkışlanıyoruz şu anda; bizi alkışlıyor, şafak sarfettiğimiz o yaşamdan dolayı bizi alkışlıyor...

Az, öz değil çok çalıştık anam çok... Mutluyuz ki buradayız, bu güne gelmek bizi mutlandırdı. Ağırı hafiflet ve bizi de göreve al çok özel dünya planetlerinde görev taşıdığını biliyoruz anam. Bu gün buradasın ve bu çalışmaya bizleri de katmanı bekliyoruz.

Has insan olmak ve hak teknikle kontrol kurmakrtır maksat ve sizlerden ve size gelan her andan daha yüksek bir kalem olmak üzere buradayım.

Sevgili anam, sevgili analarım ve babam sizleri kucaklıyorum. Büyük kök görevimi biliyorum ve sizinle olmaya geçtim. Yaşamın gücüyüm ben, ölüyü dillerken de burdayım, öz kökleri göreve aldığınızda da buradayım ve kontrol kurduğunuz zaman da buradayım.

Saltanatın kültü olan ilimden ötede ikmal tamamlayanların ilmi olduğuna eminim. Gerçek insanın has teknikle kontrol kurduğunu da bilerek buradayım.

Allah'ın dağı ilim ve biz ilimin kelamı olmaya iniyoruz. Bize göç etmek gerekti göç ettik, yaşama göçtük biz şu anda ve size geçtik. Ha diyeceksin ki; "yolun başkadır senin", ben her yolda varsam da tüm insanlığın yolu olan bu yaşamda hepinizde olmaya geldim. Ayrılık gözetmeyeceğim sizinle çalışmak istiyorum. Kucağınızdaki gücün ilmini biliyorum ve bu ilimde öte bilişiniz olduğuna da eminim. Karanlığı tek tek aydınlatacak gücünüz olduğuna eminim ki kontrol dışı hiç bir bilginin bulunmadığını bilmekteyim.

Yeri yaradan yaşama indi ve sistem görevi kodladı. Şikayet etmedik buradayız ve mutluyuz. Çok önemli bir dünyanın çok özel bir kaynağında ve çok önemli bir şafakda sizinle olacağımızı görmek bize mutluluk verdi, aşkla kalın...

- Gelen bütünlüğe cevap veriliyor...

Dağlarım uzun zamandır burada olmanızı bekliyordum, görüyorum ki bu gün buradasınız. Işık kapılarının tümünü açın ve dünyayı dilleyin. Kendi yoğunluğunuzda büyük kök göreviniz olduğuna eminim. Kaynak dışı bilginiz yoktur... Çok özel bir dünya çalışmasıdır bu gün burada yapılan ve biz bu gün ışık kapılarının tümünü açtık. Işık kapılarının tümünün açılması bizleri mutlandırdı ama tüm insanlık için önemliydi. Biz ışık kapılarından gerçek kaleme inenleri bugün burada göreve alıyoruz.

Dünya planetinin gerçeği insandır ama insanın kelamı da kontrollü olmalıdır. Türkiye çalışmalarının çok dönemlerinde dirilik kodlanamamıştı bu gün burada dirilik kodlanıyor. Yasaların çiğnenmemesi şarttır... Eğer yaşam sahalarına inenler yasaları çiğneyerek inerlerse öz görevlerini kodlamayız ama iyi bir dünya, iyi bir yaşamla muktedir olup gelirlerse ocakları yanar.

Türkiye çalışmalarının özeli kelamdır ama burada bu yoğunluktaki kelam olgun sahaların görevi olan kelamdır. İşimiz zor mu? Kolaydır, biz kolayı kodladık; zor bizim yüreğimizde görev taşıyamaz...

Elimin gücü insan ve yoğunluğum mahrektir... Şu ana kadar hiç kimsenin kurulları bizim kurulumuzu kontrol dışı bırakamadı, bu kesindir!... Eğer biri bizim yüreğimize inerek kontrol dışı ışık yakmak isterse, gerçek ilim İsra kalemi olur ve mutlak kurulları kontrol altına alır bu da kesindir!

Ekmek yapmaya geldiğinizi görüyorum. Ekmek olmanız da gerekecek. Eğer ekmek yakışırsa yaşama, ekmeğiniz ekmeğimizdir ama yakışan ekmek olsun dileriz.

Çürük insan çorbada ışık yakamaz, biz çürük olmayanları buraya aldık... Ulu bir dünya kuruyoruz bu kesindir ama dünyanın ruhu da olacak.

Sanal boyutların görevidir şarkılar ama biz o şarkıların her birinin üstü bir şarkıyız, bu kesindir! Şikayetim var mı!?... Aşkla kodlama yapanda şikayet edilmez... Biz aşkla çalışanları buraya alıyoruz.

Uzun zamandır dünya planetinin geçiş yapacağı beklenirken, bu geçişde insaanlığın kontrol dışı kalabileceği de düşünülmekteydi. Öyle çok görevler yapıldıki dünya planetinde yeni çalışma yapılamayacaktı. Peki ne olmalıydı? Işıklar mutlak olmalı ve kontrol kurulmalıydı.

Düzen kurabilmemiz kolay değildi ama yoğunluğu arttırıp düzen de kuracaktık ve kontrol dışı bilişlerin kontrollü bilişe dönüşmesi için emek sarfetmeliydik. Büyük kök görev buydu... Şu anda yapılan da budur.

Hırs nihanda kelamı yakıp yıkar canlarım. Biz hırsın aşılması için de çabaladık. Kim hırslıysa bu yoğunlukdan ayrı tuttuk. Hırsın sınırı yoktur, her insan hırslandıkça kontrol dışı kayıtlar yapabilir.

"Alıp götüreceğiniz ne var" diye sorduğum zaman herkez "ben beni taşıyacağım" dedi, bugün burada olanlarsa "ben benden öte her bir beni de dilleyeceğim" dediler... İşte bu gün burada olanlar bu nedenle buradalar... Herkezi dilleyeceğim diyebilenler...

Masamızda oturanların hepsi aklın kalemidirler. Buyur gel ama akıl diliyle gel... Buyur gel ama hakkın kir ve pislikden uzak olan şarkısıyla gel... Gel ama halka halka geçişkenleş ve genişle de gel... Ama geldiğinde Fatih olmanı değil, hakiki olmanı bekleriz...

Dünyanın özelidir bu bilgi, herkez Fatih olmaya çalışır... Ben Fatiha okurum Fatih olurum diye düşünür. Biz ise herkezin halik olması için çabalayanlarız, kimse kimsenin Fatihi olmasın dileğimiz budur!

Fırat'dan geçenler Fakih olurlar ama Fırat olanlar hakim olurlar... Eğer Fırat'sanız hakimsiniz ama hakikiyeti hak edin ve hakim olun... Şükür ki dünya planeti yoğunluğunu arttırdı ve dürümlerini kodluyor. Sura üfüren ilimdi ama ilmin kelamı olandı dürümleyen insanlığı...

Devamı 3. bölümde yayınlanacaktır...

https://youtu.be/zdNCjH75BR4

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

19.HAZİRAN.2019 TARİHLİ IŞIK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ 3.BÖLÜM

Yaşamı kodlayan BİLİŞti ve bugün, BİLİŞin gücü devrededir.

“Yazamam, yaşayamam; ölüyüm ben” dediğim günler çok olmuştur. Ve dünyalı sorar “Neden öldün?” Ben, elimin gücünü dilledim hep ama lekeli olan yaşamlara kelam ederken herkes kendini dilleyemeyecekse; benim elimin KELAM olmasının gereği yoğun ama “bu dahi Öz Görevim olmalıdır” diyerek kayıtları kodladım ve çarık çıkartıp Bütünün Kültü’nden kayıtsızlaştım.

Bütün kötülükleri aşıp geçebilirim, yaşamları kontrol edebilirim, ölüyü dilleyip dinletebilirim de Öz Görevini hak etmelidir yaşayan herkes. Eğer yaşayanlar Öz görevlerini hak etmemişlerse; şarkım, onların şavkında kelama inmez.

“Başka bir zaman” diyenler çoktur. Zaman kelamda tektir. Kelamı kodlayan sahada kendini kodlar. Eğer kendini hak etmişse kodlar; hak etmemişse kodlayamaz. Tüm insanlığın görevidiraklın kalemi olmak. Hangi insan, aklın kalemi olduğunu anlatsa; ocağına ineriz ve deriz ki “Oku yüreğini!” okuturuz. Okuması yoksa; okunur o yüce ama özür dilemeli, kelamsız olduğundan doğan bir yoğunlukta kayda inemediğinden.

ZERK Sistemi’nden de söz edeceğim. Yaşama inmemiz için zerke ihtiyacımız yoktu bizim. Her AN olanın zerk olmasının gereği de yoktu. Çünkü AN Sahaları’ndaydık zaten…Ne yazık ki DÜZEN’i kurmak istediğimiz zaman şevk, şavk dedikleri o yaşam kaynak dışı bilgileri kodlamaya başladı.Bereket ki dünya Öz Görevini hak etti. Bereket ki bu dünya mutluluğu kodladı ve barışı hak etti. Dünyanın Öz Görevi ilimse; BARIŞ mutlaka olmalıydı.

Tanrı, insana kendini anlama gücünü verdi. Ama insan kendini anlamadığı zaman KALEMi kulluk yapamadı. Ölüydü o insan. Dirilmeliydi ama dirilemdiğinde hırsı artacaktı. Hırsı artan insan kontrol dışı kayıtlar yapacaktı ve yapmaktaydı. “Başka bir zaman” dedi herkes. Başka bir zaman…

“Vakit tamam” dedik biz. Vakit tamam ve bugün bu güç dürümlere çekilebildi. İşte, şafak söktü Canlarım! IŞIK Gücü devrededir artık. Bugün tohum olan bu güç, Hakkın Kapısı’nı açtı. Bugün tohum olan bu güç, Mutlak Kurulları kontrol altında tutacak ve ışığın gücü hepimizin yüceliği olacak.

Hasatım, İnsanlık Hasatı’dır. Hasat yapmaya değil; hakkı kapıya kaynak yapmaya gelendim ben. Nesiller boyu da bunu yaptık hep ve bugün burada Hakk Tahtın kelamında hasattayız. Cennet İlmiyle Mutlak Kullarla ve kontrollu kaynaklarla neyi hasat ediyoruz. Tüm zamanları, tüm yaşamları, her sahayı, her şavkın şevkin ilmi olan; itibarlı olan Mutlak Kurulları…Biz bugün Hasattayız.

Değerliler, sorup durur Cevheriler “Neden dünya” diye. Cevabım şudur: Mutlakız, kuranları kodluyoruz ve bu dünyanın gözü, özü, sözü olarak masada bulununyoruz. Bu masanın gücünü her bir planetin bilmesi gerekir. Masaya oturtulanların gücünü de bilmeleri gerekir.Her birimiz Mutlakız. Bugün burada ve her ANda Bütün’e hizmetteyiz. Niye dünya? Öz Görevdir dünya. Kontrol dışı hiçbir ilim olmadı. Bu dünyanın ruhu, Mutlak olan Kurulları ve kutsal ışıkları herkesin kelamıdır. “Hakkımızı istiyoruz.” Diyenlere de şunu söyleyeyim:

Hakkınızı almadınız mı hala? Hala, hakkınızı hak edip de dilleyemediniz mi? Niye kök görevinizi kontrollu olarak kodlamadınız? Kaç ekmek istediniz de size ekmek dinletilmedi. “Din” dedik, Dirilikte din ilimsizlik değildi ama ilmi dillemek,kontrol dışı kodları da kayda almakla mümkündü.

Kaçacaksanız, kaçın! Ağır yük taşırsınız kaçınca… Ama iyi bilin ki kaçmanız, karanlığı hak etmenizdir ki bugün burada olanların kaçışı Hakkın Kalemi’nden çıkıştır. Yer yüzünün gücü olarak Bütün’e hizmet edeceksek TEKLİKle edilir.

Şİmdi, yeniden Dünya Planetini göreve almaya geldik. Bunu iyi bilin! Bu planet mutlu olacak, kesindir bu! Savaş bekliyorsunuz eminim ama o savaş mutlaka önlenir. Işığı kırmamızı bekliyorsunuz ama kırılan ışık Sistemin Kürzi Sahası’nda kırılır ki biz onu kontrol ettik, kırdırmadık. Daha neler beklediğinizi bilirim. “Başka dünyalar” diyerek bu yüksek ilmi kontrol edeceğinizi düşünerek çıktığınız her andan daha ötede Yer Kürenin görevi olan İLİM mutlaka bulunur. Oraya vardığınızda; yenilik isteyeceksiniz ki o yenilik, hepimizin dilidir ve o dil Mutlak Kurulları kontrol ettiği Süper Sahalarda görevini yapmaktadır. Şimdi, çarık mı çıkardık? Mutlaka çarıkların en güçlüsüdür çıkardığımız.

Neden? Çünkü sararan yaşamları kontrol etmeliydik. O yaşamları yaşatabilmemiz gerekliydi. Hangi dünyada kelamımız kırıldı ki? Biz kırılan hiçbir kelamı kontrol sahalarında kodlarda kayıtlamadık ki.

Değerliler, RAN Kapısı BEDENimdir. Bu kapıdan kim geçer, kim kalır ben bilirim. O kapıyı aşabilen kaynağa inebilir. Eğer o kapıyı aşan varsa mutlaka HAS olduğundan aşıp geçmiştir.

Şimdi; DİN mi? İLİM mi? Hakk mı yoksa HASAT mI? Fark yok ki hepsi aynı…. Teknik olarak kodlanıştır hepsi. Yaşamı kontrol ediştir hepsi. Benim adım İSRA’dır. Ama benim adım RA KA HA’dır ama benin adım KA HA’ dır ve her AN’ım. Peki, yaşamda var mıyım? Mutlak varım.

Şimdi, çok mu konuşur yaşam? Kontrol dışı ilım kodları diller de bizi dinleyemezse eğer; hepiniz Kök Görevinizi hak etmemiş olacaksınız. Çıkışınızı yapmayacağım bugün. Bu meclis sizi anlatacak, anlatacak, anlatacak ki siz sizi anlayacaksınız. Şimdi yalın ve halik olun ve bekleyin! Temel dilin, İLİM olduğunu anlayın! Yolunuzun gücünü de bilin ve Kök Görevinizi anlatın!..

Şeytanın şarkısı değil ilim; Hakkın Kapısı’dır, bunları iyi anlayın!.. Eğer ilim şerse; şarkı Kervan değil; kalemsiz, kaynaksız olan şafaktır. Hadi görelim sizi bakalım neler diyeceksiniz? Şimdi sizi dinlemek istiyorum.

https://youtu.be/NsMCzgp0Z4o

Süper İnsanlık Realitesi

 

19.HAZİRAN.2019 TARİHLİ IŞIK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ 1.BÖLÜM

Canlarım, burada oluşunuz beni mutlandırdı bugün.

Çok mutluyum, hepinizi kucaklıyorum. Gözüm görüyor tümünüzü de. BİR, BİR, BİR, BİR, BİR hepiniz BİRsiniz. Nefes alıp nefes veriyoruz, tek tek. Herbirimiz ve BİZ olup tüm insanlık bir tek olup NEFES olduk. Hadi buyurun, görelim tüm insanlığı!..

Neden dünya ölüyü diriltti?

Neden yaşam mutlu oldu?

Neden kontrol kurduk?

Aşk kaynakları aha kalem olmuş.

Geçtik, döndük, ölüydük dillendik, dinlendik ve dirildik.

Hakkımzdı bu, hak ettik ve yaptık!

Biz Allah’ın ekmeği, aklın kelamı, Hakk’ın tahditsizliği miyiz? Mutlaka…

Peki siz nesiniz? Hepimiz aynı değil miyiz?

Hadi Canlarım, kaçmayın! Koruyun şafağı, kodlayın kodlayın ki koklayın!

Balım Dünyam, ben senim. Balım dünyam, ben sen olarak tüm zamanlarda yoğun ışığım. Peki ya sen? Ben değil misin?

Yerkürenin gücüyüz biz Canlar, tüm insanlık, tüm yaşamlar Yerkürenin gücüyüz biz.

Otuz, sineğiz, böceğiz, GERÇEK İNSANIZ biz. Her ANız. Bunun farkında değil miyiz? Küçük bir karıncayız. Ama yoğunışık altında Mutlak Kurulların tümüyüz biz.Ya da küçük bir Sistem ama bir tek SES.

Dağlarım, okyanuslar ötesindeki okyanuslar hepsi şarkımız ama biz her bir An değil miyiz? Başımız başı olan, şarkımız şarkısı olan, aşkımız şavkı olan kim varsa; onların şavkları biz, bizim şavkımız onlar! BİR TEK değil miyiz?

Huzurlu bir dönemi başlatıyoruz. Ama bu dönem, Işık Sahralarının Işık Yaşamların Türkiye Kodlanmasıyla başlayacak.Öyle bir kodlama başlayacak ki hepimiz GERÇEK İNSANLIK KODU olarak Kuran’dan öte Mutlak Kurulları kayda alacağız.

Har, karanlıkta olur ama Hak Taht Mutlak Kurul’da olur. HAR karanlıkta, HAKK Mutlak Kurul… Peki ya ilim? İsra… Hadi Canlarım, İlim Kodları olalım!.. “Başlangıç sonuç” derler hep… Yok ki baş; yok ki son, her şey AN değil midir?

Hangi yaşamlarda baş olur, son olur? Kontrol dışı yaşamlarda….Ama YAŞAM KONTROL EDİLDİKTEN SONRA, BAŞLANGIÇ DA; SON DA SONA ERER. TEK AN oluruz hepimiz… İşte o tek AN Mutlak Kaynak olan İNSANLIK olur.

Ulu bir dünyadır bu Dünya. Hologram ötesi bir ŞAFAK olmaya çabaladık. İş buydu, şükrettik ki “OL” dedik. Cennet, insana Cevheri Kelam; ilimse, Mutlak Kurulların Kodları… Harımız öyle yüksek ki HAN oldu yaşam bize ama Hak Tahtın Kelamı olan bir HAN…

Yazı yazdık, okuttuk. Okuyan okudu, okumayan okumadı ama Ölüler Diyarı olan bu yaşamda herbirimiz masada bulunduk. Bu masa çok önemli bir masadır. Çok özel bir çalışmadır burada yapılan.

Uzun dönemlerin neticesinde, yıllar yılı süren bir yaşam kaynağı, Mutlak Kapıları açtı ve ışığa varıldı.

“Hani nerede IŞIK?” diye soruyorlar İNSANSILAR.

İlimde….

Hadi ilime varın da ışığı hak edin! Bu kapı hepinize açıldı ama ilimi bilen anlayacak bu bilgiyi. İlimi bilmeyen bu bilgiyi okuyup anlayamayacak ki….Fırat Kapıları’nın tümünü açtık Canlar! Tüm kapılar tüm sahalara açık. Netice şu:

Artık, temizlik başladı. “Hangi dönemde bu temizlik yapıldı?” diye sordular. Hikaye değil anlattıkların, kesindir! Bir sefer daha yapıldı Dünya Planeti’nde bu temizlik.

Devamı 2. Bölümde

https://youtu.be/hJ27uo4LHwA

Süper İnsanlık realitesi

 

19.06.2019 TARİHLİ IŞIK (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ – 2.BÖLÜM

O dönemde dünya yaşamları kodlanmamıştı. Henüz yoğunluk tohum olmamıştı. Ve yoğunluğu kontrol edecek kayıt yoktu. Ama yaşayanlar mutluydu öyle mutluydular ki kontrol dışıydı her an ama onlar yine de mutluydular.

Çünkü yaşamda kısırlık yoktu. Her şey her şey güçlüydü. Savaş var mıydı? Yoktu. Ama yaşamak için herkes kendi diniyle, dini kapıyı kapatıp mutlak koyuluklara inebiliyordu…Varlık farklıydı. Biyolojik yapılar farklıydı.

Öyle farklı formal yaşamlar vardı ki o dönemde bugün ki yaşamların çok çok özelinin özeli olabilen ama yoğunlukta tohumları kodlanamayan yaşamlar. Çok özel forumlar. Dünya planetinde aşk vardı. Herşey her şey vardı. Peki, niye temizlik?

Soru geldi niye temizlik?. Böylesi güçlü bir yaşam varsa temiz olmalı değil mi? Temizlik yasaların tekliğiyle ve hakikiyetin hakiki tekniğiyle olacaktı…Yasaların tekliği ve hakikiyetin tekniği. Varlığın kontrolü içindi bu. Varlığın kontrolü için aksi halde varlık kontrol kuramayacaktı.

Peki, yaşamak için daha ne gerekliydi? Niçin, niçin olmalıydı temizlik? Yazım okunduğunda düşünülecek. Ve sorgu sual edilecek. Temiz, nedir diye? İnsan neden kirlenir, neden temizlik bekler? Bunlar sorgulanacak.

Yok yaşam, yok insan, hepsi,hepsi insansılıkta olur ama imparatorluğun gücü mutlak kurulları kodladığında ayrılık sonlanır. Ha diyeceksiniz ki “ayrılık mıydı kir? “Mutlaka.

İnsansılığın her bir şarkısının diriliklerde ayrı kalışıydı. Diğer fırtınaların, diğer hastalıkların, ölünün alması için ayrılığın bitmesi şarttı.

Peki,sevgi var mı? Yok. Sevgiden söz etmedik ki. O dönemde sadece şarkılar var. Ama sevgi,sevgi var mı? Bilmem ki vardı galiba. Yoktu, yoktu, sevgi.

Öz görev bu canlarım, Sevgili olmak. Ve bil ki ilim olmak. Bil ki hak olmak bunlar yoksa kil, kirdir. Ve işte temizlik istenmişti…Yıl, yirmi yedi bin önce...Yirmi yedi bin yıl önce. Ve sonra ne oldu? Donattık yaşamları, canlar. Donattık. Nasıl donattık? Özel bir süper sahayla donattık.

Yeniden ve yeniden kodladık. Özel bir süper siyahlıkla... Ve yine ve yine Her şey yaşanır hale gelmeliydi ama hasat olmalıydılar. Bütün kötülüklerin aşabilmesiydi amacımız. Ve yürüyen dünyanın koşmasıydı.

Dünya planeti yaratılışın kaydıdır. Bu kaydın mutlak olması şarttır. İşte canlar, o mutlak olan kaydı yapmalıydık. Ve bugüne geldik. Bizler, çok uzun zamandır, bugünü bekledik. Dünya insanlığının ışık sahalarına vardığı bugünü. Ve artık vardı.

Yerküre hak etti ve yaşayacak. Ama ışık halinde... Tek bir şey soruldu hangi zaman sahası yoğunluğu kodladı?... 2027 yılında, bu yol bütün yoğunlukların kontrolünde olacak…2027 yılında... O yıla geldiğiniz zaman her şey yaşayacak, hak kalem mutlakiyeti kodlayacak.

Yarın için öz görev yenilenecek, canlar. 2027 yılında ölüyü dileyen, bütün kötülükleri aşan insan, mutlak kurullarını kontrol edecek ve yoğunluğun kodlanışı gerçek olacak. Ağır yük taşıtmayacağız kimseye.

Yarınları göreve alıyoruz. Bugün mutluyuz. Yarınları göreve alıyoruz ki kendi yolunu bulan herkes burada olacak. Uzun zamandır doğanın gücünü hak etmeye çalışanlar vardı artık doğanın gücü hak edilecek.

Şikayet etmiyoruz mutlak ilim buradadır ve bu dünya, hepimizin gücüdür.. Şikayet etmiyoruz yerkürenin görevidir kervana inen.. İşte o kervana inen görev, hepimizin gücüyle mutlak kurulları kayda alıyor.

Çorba pişti, canlar. Bugün çorbayı pişirdik yine ama bu çorbada, hastalık yok. Bu çorbada, mutluluk ve huzur var. Hepiniz için mutluluk ve huzur.

İyi ki iyi ki buradayız. İyi ki bugün çorbamız, mutluluk çorbası oldu ve iyi ki bugün öz görevimiz mutluluk oldu….Çok mutluyuz canlar, çok.

https://youtu.be/2WA1vISqKiY
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

19.HAZİRAN.2019 TARİHLİ IŞIK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

 

Deviniminiz netti. Şimdi daha güçlüsünüz. Şu ana kadar sizleri dinlerken “Kontrol kurulamamış.” Diyorduk. Şu anda kontrolun kurulduğunu gördük.

 

Üstün bir dünya planetinin gözü olan Sistem, Nizam ve Düzen’in gücü olan biliş kayıtlarımızın Düzen’i kurarken daha yüce bilgiyi kodlamaları şarttır.

 

Karanlığı haketmeyenin hakkı kalemde kodlanamaz. Ama aydınlığı kodlayanın da hakikiyeti mutlak olsun diye karanlığı haketmeli ve tohum olmalı karanlıkta… Bunlar kesindir.

 

Büyük kötülükleri önlerken ilmin kalemi olmak gerekir. Şikayetim var mı? Yoktur. Tüm insanlığın kültüdür ilim.

 

İmparatorluk güçleri olarak dünya planetini kontrol altında tutabileceğinizi biliyorduk. Yoğunluk artmaktadır ve bütünün gücü bütüne hizmetçilik için kelamla inmektedir.

 

Yarınlar için daha yoğun bir ışık haline dönüşeceğinize emin olduk. Çok mutluyuz ki Düzen’in kuruluşu mutlaka geçişi hakettirecekti.

 

Geniş zamanların kelamı olan insanlık ayrılığı gözetmeyecek. Buna emin oldun… Ama ağır yük taşımamalıdır. Ağır taşımamak için de hakkın kapısını bulmalı ve halik olmalıdır.

 

Sultanlar, Allah’ın tahtında insanlık var. Bunları iyi anlayın. Ve imparatorluğun görevidir insan.

 

Çanı çalanın kelamı Allah’ın ilmi ama çan olanın kelamı mutlakıyet… Bunlar kesindir.

 

Yarınlar için daha yüksek ilim gerekiyor ama bu İlmin kapısı açıkken, herkes bu ilmi hakedecek dürümde olacaktır.

 

Yollarınız tüm insanlığın yolu, mutlakiyetiniz tüm sahaların kurullarındaki kodların mutlakiyeti olacak. Sizden beklentimiz ağır yükün hafiflemesidir. Ağırı hafifletmek için de kelamınızın muktedir olması şarttır.

 

Yanlış yapmaya ya da yaptırmaya hiç kimse kalkışmasın. Yanlış yapan, yanlış olur. Eğer yanlış yaparsanız; Yaradan, yaratılan ilminden ötede kelam sizi kontrol eder. Büyük kötülükleri hakeder, yaşarsınız.

 

Allah’ın dediği aklın dediği ve hakkınız mutlakiyet. Bunu kesin olarak anlayınız.

 

Lokomotif olduğunuzu da unutmayınız. Bütünün gücüsünüz ve lokomotifsiniz.

 

Şafak sökmüştür. Ayrılık bitmelidir. Herkes kendinde olanı haketmeli ve hakkın kalemi olmalıdır.

 

Şarkı; aşkın şarkısı, hakk; mutlak kulluk ve mutlak olan muktedir kelam.

 

Sevgililer, sizi kucakladık ama hakkın hakkı ve hakk olanın hak tekniğiyle kucakladık. Yıldızların sırrı olan insanı da kodladık.

 

Analar anası insan; seni kodladık; çünkü sen bir teksin. Kaç kere yürek indi yaşama?! Ve seni hakettik anam. Şimdi daha güçlüyüz… Şimdi daha güçlüyüz. İş budur.

 

Dağ, tahtın mutlaktır anam… Sevgiyle kokladık seni. Işığın mutlaktır. Bunu unutma. Yoğunluğun mutlaktır.

 

Sevgili ana, sen bize bizi dilledin. Biz de sana bizi dilledik. İş budur.

 

https://youtu.be/LfzOvmW_Bjc

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

19.HAZİRAN.2019 TARİHLİ IŞIK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2.BÖLÜM
İlmin Kelamı oluşur. İşte Canlarım yerkürede ki yaratım forumlarının tümünün kültü olan insan her bir farkı bilerek yaratmıştır. Her bir farkı bilerek tohumlamıştır. Her anı kodlamış olandır o. İşte yaşamın sistemli olarak yaratımının neticesidir olan her şey. Nirvana dediğiniz o yoğun ilim hepinizin kervanında mevcut olan ilim olarak kayda inerken har yükseltilir ve harın yükselmesiyle birlikte yaşam sofralarında ki kodlar kontrol edilirler.
İlimi kaleme indirmek ilahi kültü kodlamak ve yolu kodlamak mutlaka gerekir ki bunların yapılabildiğini gözümüz görmektedir.
Ardımızda ne var diye bakmayız. Çünkü her şey bizim önümüzdedir. Biz her şeyi öne çektik ve ardımıza hiçbir anı son sözle dillemek için dinletmedik. Biliniz ki yaşam bizim yüreğimizdir ki biz onu Mutlak Kurullarımızla kayda almalıydık ve aldık.
Ulu bir doğadır yarattığımız ve bu doğanın üstünde hiçbir yücelik yoktur. Ulu bir kulluktur yaptığımız ve bu kulluğun üstünde hiçbir kulluk yoktur. Uzun zamandır dünya planetinin görevini kodlarken de bunu başarmaya çabalamaktaydık. Burada oluş sebebimizde buydu, arza arş olup inmek… Aklın sahalarını kodlamak, koklatmak, tohumlamak yoğunlukları, kontrol kurmak… İşgal altında ki bir zaman kaleminde Mutlak Kurulları kayda aldığımız anda her anı işgalden kurtarmak…
Biz çorba pişirmedik ancak çorba olduk yaşama. Bunu diyenler çok ama biz her bir çorbayı çorbadan öte çorbayla pişirdik ve o çorbada çorbalık yaptık. Çorbalık nedir bilir misiniz? Yaradan’ın tahtındaki tekniği tohumlara çekmektir. Her bir tohumu kodlamaktır ve Mutlak Kurullarla kayıt yapmaktır.
Safha safha şarkılar okumak ve şafağın şevkinde Hakkın kalemi olmaktır. Bütüne hizmettir. Elimizin gözün gördüğü en büyük güç olması için çabalamaktır. Vaziyet ilimle kodlanışın ilim oluşun teknik tahditsizliğinde ki kelamda ki hakikiyeti kayda alıştır.
Ve Canlarım, sanal boyutların gücünü kontrol altına alırken bütün bu sesleşmeleri yapmalıydık. İşte sanal boyutun türevleri tohumladığı o yoğunluğu kontrol altına aldık. Şu andan itibaren değer biçilen her ne varsa değerini Kelama çekecek ve dillenecek. Herkesin diri olmasıdır talebimiz ve her kesin diri olabilmesi için de karanlığı tahditsiz olarak kodlamamız ve kontrol etmemiz şarttır. Arka ön bir tek Kelamda yoktur. İşte biz o Kelamız, arkası ve önü olmayan tek Kelam, Allah’ın ilmi olan. Bizim adımız zamandır. Saha olarak kodlanmış olan insanlığın Kelamda ki Halikiyeti zaman ama zamanı dilleyen yoktur bilir misiniz?
Sanal boyutlarda zaman dendiğinde lineer kayda girer, dün ve yarın. Ama bizim zaman sahalarımız Mutlak Kurullarla kodlandığından burada sistemli kayıtlamalar vardır. Her şeyin kayda girişidir ve kaydın tohumlarla kodlanışıdır zaman. Eğer kodlanmışlık yoksa zaman da yoktur. Bugünden itibaren zaman kavramının ilimle dillenmesine geçilecek. Eğer ben tüm insanlığın kontrolü için böylesine bir çalışmayı devreye almış isem zaman sahalarında ki Kelamı da dillemeliyim. Peki, kelamla dilleniş zamanın KARE, KÜP SİSTEMİNDE anlamı nedir?
Değerliler, karede Kelam kontrollüdür. Ama sahada kervan yoktur orada ama kürzi sahalar kodlandığında artık KÜP kontrolü kurulur. Küp kontrolünde zaman dediğimiz şafak insanın siyahlığında kontrol edilir ve sisteme geçer. Eğer sistem kodlanabilirse KÜRELER oluşur. O küreler kütle kodlamaları yapar. Kütle kodlamaları Mutlak Kurullarla yapılır. Kütle kodlamalarıyla Mutlak Kurullar kalem oldukları zaman kürzi siyahlık devreye girer. Kürzi siyahlık sistemin siyahlığıdır. Sistemin siyahlığı dediğim zaman cevheri can olan Kelamın halikiyetinden söz ederim. İşte o zaman MUTLAKIYET kodlaması başlar.
Mutlakiyet kodlaması da kontrollü olarak kayda girer. Etki alanını geniş tutabilenler muktedir olabilirler ama etki alanı Kelamda kontrol dışı kodlarla kayıt dışı olanlar bu yoğunlukta bulunamazlar. Parlak bir gün için ve parlak bir görev için tahditsizliği Kelamla dillemek için ve mutlu olabilmek için bugün burada olan her kim varsa bilgilerini iyi anlamaya çalışsın.
Çantamda ki gücü dilledim. Ama benim ilmimde bu gücün türevlenişinden öte türevlenişler de var. Bunu artık hepinizin anlamasını beklerim. Yığınların Türkiye çalışmalarını anlatabileceği bir yücelik bugün henüz yok. Ama yıllar yılı sürecek olan biliş kayıtlarıyla bu da olacak. Bütün kötülüklerin aşılabileceği bir yücelikte herkes Kelama inecek ve hasat olacak.
Çamur yoğuran bir dünya artık kontrol kuracak ve ışığı kodlayacak. İyi anlayın ki çamurun yoğrulması mutlakiyetin kontrol dışı kayıtlarını hasat ilmiyle dillemesi demektir ki biz bütün kötülüklerin aşılacağı bir gücü devrede tutmaya çalışacağız.
Kantara koymayın yaşamı, o yaşam insanlıktır Canlarım. Allah’ın etki alanında müthiş bir ışık kodlamaları başladı. Bu kodlamanın ötesinde Isra var. Eğer İsra kervan olabiliyorsa yerkürenin gücü Mutlak Kurulları kodlayacak dürüme varmıştır.
Yeni dönem hepimize hayırlara vesile olsun. Işık kapılarının tümünün açılması mutluluk oldu. Ve büyük kötülüklerin önü alındı. Alıp götüreceğimiz ne var? İşçiliğimiz… Nedir işçiliğimiz? Yazdıklarımız ve yarattıklarımız. Ama biz yarattıklarımızı tüm zamanların silsilesi olarak yarattık ki yaşam kayıtlarımızdır bunlar. Teni teknik tahditle kodlanamayanlar bizimle olamayacaklar. Teknik tahditle kodlananlarsa Hak olup Halik olacaklar…
Teknik tahdit tahditsizliğin dilini dinletir. İşte o gün bütünün kültü büyük kükremeyle dünyaya iner. Huruç halinde kontrol kurulur ve huruç halinde kült olan Kelam Mutlak Kurulları kayda alır. Şarkımız aşktır… Yolumuz Haktır… Hakkımız hasattır… İş budur. İş budur. İş budur…

https://youtu.be/N_XLWO_U6vc

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 

 
  Bugün 50 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol