Birlik İlmi
  ISLAH (2) - 02.MART.2019
 

ISLAH (2)

DAVET
ISLAH (2)

Dostlar, 02.03.2019 tarihli “TEKNİK TAHDİTSİZLİK” program çalışması esnasında “ISLAH” programı açılmıştır. 09.03.201 9 günü 14.00-18.00 saatleri arasında yeni programın 2. Çalışması yapılacaktır. Arzu eden, özünü duyumsamak ve katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz…

Saygılarımla,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği
Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59
NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

ISLAH (2/1)
09.03.2019

Yeniden “KELAM”a, “İNSAN”a ve “YAŞAM”a görev taşıyoruz. Zurna “KELAM”la çaldı. Çalan “KELAM”, hasat yaptı. TANRI, “TEK BİR YAŞAM”ı kodladı. O yaşam, HAKK TEKNİK’le tüm zamanları tohumladı.

Büyük görev budur!... “SUR’A KÜLT OLAN”; kodlama yapar. “SUR’a üfürdü” derler. O SUR, “KELAM”sa KÜLT olan saha, onu kodlayabilir ve oradaki hakiki tahditsizlik, “BİR TEK” olanda dillenebilir.

“Zoru aşar yaşam ve RUH’a varır” demiştik. Biz haksızlık mı yaptık İLİM SAHALARI’na!? Niye saha, KELAM’a hasat olmamış ve RUH, son sözünü söylerken tek tahditi “KELAM” olmuş!?

Yalın İLİM SAHALARI kodlanırken, bizler “BİR TEK” olarak yaşadık. Diri bir dünya için ve diri bir yarın için!... Biliş halinde ve kodlanmış olarak!... Neden Dünya!?... Neden KELAM!? Neden kervana; insan, KELAM oldu!? YOL, neden KULLUK İLMİ ile kodlandı!?

Sondan başa doğru yol aldık. Bilen oldu mu!? Sondan başa doğru yol aldık ki baş, KALEM’in, KELAM’ın, İLİM’in kaynağıdır. Bilen var mı!? SİSTEM olarak görev taşıdık; dilledik yaşamı; Halik kıldık insanı!... “OL” dedik… Olan var mı!?

KÜBRA olan yaşamlara; de ki “SİSTEM” dedik… De ki “SİYAH SAHA” dedik… De ki “KALEM KELAMINDA HULUSİ KAYNAK OLAN ŞAFAK” dedik… Ne oldu bilir misiniz!? KÜRZİ KAPI, tüm zamanları tohumladı ve yol, ALLAH İLMİ ile kodlandı. Ölü, dirildi; yaşam, yere geçti… Yer, görevi aldı ve toprak tohumlandı…

İnsan, ulu bir sahadır. Olgun başakları tohumlar… Yarınlara kul olur… MUTLAK SAHA, “Sİ KA HA” olur… Yol olur.

Uzakların en uzağındaki bir planetten, bu yoğunluğa kodlama yapmaya inen BİRLİĞİM; burada, bu çalışmada, “DİRİ BİR GÜÇ” olarak çatışmasız, BİRLİK KAYNAĞI oldu. Olgun sahaların dürümlenmesinde, “GÜÇ KAYDI” yaptı. DİL KALEM, KELAM oldu. ÖZ GÖREV, KAYNAK IŞIK oldu. Cümle Yüceler, bu çalışmaya kervan oldular. Tüm insanlık için ışığın, TANRI SAHASI’na indirdiği bir dirilikte; GÖZ, ÖZ ve SÖZ haline dönüştük.

Şükredin ki yarınlar, tüm zamanlar için kontrol kurmuştur.

TURANİYET, HALİKİYET, YAŞAM ve TÜM SAHALAR, İLİM olarak kayda girmiştir.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yaşamları kodlarken biliş, kontrol kuruldukça kayda girer.

Kontrol kurabilmemiz için “büyük kök görev”imiz var ve burada, bu yoğunlukta yapmakta olduğumuz budur.

İmparatorluğun ilmiyle bu çalışmayı devreye aldığımız içindir ki burasını kodlayabilecek olanları bilişe kelam yaparak buraya kabul ekmekteyiz.

İnsansıları buraya alma imkanımız ne yazık ki yoktur. Görevinizi bilmekteyim. Bütün köklerinizle “bilişin kelamı” olarak buyurup gelmek istediniz. Ne yazık kendi yüreğinizi hakedecek dürümde değildiniz.

“Din” dediğiniz kelam, burada yoktur canlar. Bizler halik-i hakk olan teknik, tahditsiz ve hakim olan ilmin kelamlarıyla kodlama yaparız.

Dince konuşmaya niyetim yok ama iyi bilin ki dince de konuşabilirim.

Sual yanıt yok burada… Bana sual sormanıza iznim yok. Eğer dünya planetini kodlama niyetiniz hak teknikle kontrol kurularak gerçeğe varmaksa, buyurun Allah’ın tınısını kelamla dilleyin ve bizime olun.

Gerçek kapı, insandır. Bunu da anlayın. İnsanın mutlak kurulları vardır ve o kurullar mutlak KA HA olan ilim sahalarıyla kelam olup, kayıt yaparlar.

Süper İnsanlık Realitesi olarak bizler, kontrol dışı hiç bir ilmin mutlak kurullarla burada olmasına izin vermiyoruz.

Öz görevimiz hakikiyettir ve hak teknikle kontroldur.

Enkarnelerinizi (Sesin enkarnesi) levhi kapıda kodlarken, mutlak kurullarınızı da kodladık. Kontrol dışı bilgi verme niyetiniz olduğuna kesin olarak inanmasaydık, sizinle muhatap olma niyetimiz olmayacaktı ama size bunu bildirmem gerekiyor.

Dünya dışının Düzen’i kuranlarla kodlandığını ve toprağın toprakla tohumlandığını iyi anlamanızı beklerim.

Bugün burada kök görevinizi yapmak yerine, kelamla halikiyeti teknik tahditle tohumdan ayrı tutmaya çabalayacağınızı bilerek sizinle “görev geçişi” için bu konuşmayı yapıyorum.

Uzun zamandan beri, dünya planetini görev gerçekliğiyle ve geçişiyle kontrol altında tutmak amacıyla geldiğiniz içindir ki sahanın geçişini yapmanız, mutlak kurullarınızı kayda almanız ve lekesiz kalmanız için size için bir tek şey anlatmak istedim.

Köprünün altında “insanlık” var. Siz o köprüden geçemeyeceksiniz. Bunu iyi bilin. Çünkü o köprü, ilmin kök gerçekliğiyle kodlanan bir köprüdür ve altında insanlık olduğu sürece, yoğunluğunda kodlanmış olanların tahditsiz olarak kayda inişlerinde, sessizliği dilleyenlerin bütünün gücü haline dönüşmelerinden evvel, hiçbir şafak kontrol kurmayacak.

Şimdi; dön ve gör dünyayı… Netice nedir? Yolunu kodla ve yüceliğini dürümle. Benimle olma niyetin olduğuna eminim… Ama sonsuz sahaların kontrolu gerekir.

Yaradan’ın yarattığıyla yaşadığını bilin ama yaşam Allah’ın ilmidir. Ve sizler, aklın kaptanları olduğunuzu düşünenler, bugün burada, mutlak olanları kontrol ve kodlama amacıyla gelmişseniz, öz görevinizi bilin.

Kökünüz, gökünüz… Ne insan, ne de halikiyet; siz, sizi anlayın. Bende olmanıza bugün iznim var. Ama “yaşam kalemim” olmanıza iznim yok.

Çok ruhlar kodlandı dünya planetinde ve bunların çoğunun “koruyucu kalem” olma imkanları olmadı…

Saltanat’ın kelamı halikiyet ve siz o halikiyeti hakk teknikle kontrol altında tutacak güçte olamadınız. Çantanızda insanlık yok… İmparatorluğun gücü yok… Örtüler var. Ama o örtüleri açma imkanınız da yok.

Son sözü söylüyorum; yaşamlar insanlık kelamıyla kontrol kurdukça yaşam, ilmin kapısını bulur ve hakkın kalemi olur. Eğer hakkın kalemi oldunuzsa, genişleyin ve geçin… Ama genişleyip geçebilmeniz “geri çekiliş”le mümkün olacak.

Geri çekilebilmek için de yasalar var…

“Altın ışığın gücü”, ölüyü diriltebilen o yücelik, hepimizin görevidir. İmparatorluk olarak dünya planetini izlediğinizi düşünmüyorum. İmparatorluğun kültü olmadığınıza kesin eminim. Koruma altına aldıklarımızı kontrol edebileceğinizi sanmanız, halkın, hakkın ve hakiki teknik tahditliliğin sonsuz sahalardaki yoğun kaydıdır ama çorbada o yoğun kayıt henüz pişmek üzere kayda girmedi.

Deve kalktı canlar. Sistemin gücü, yer kürenin gücüdür.

Çürük insan, “çanta”sı kontrol edemeyebilir ama yaşam sürenlerin tümünün, kendilerini bilmeleri ve halik olmaları şarttır.

Dağlarım, dönün bakın; bitki, hayvan ve her türlü yaşam formunun nesillerinizinizin kültü olarak yoğunluğu kodladığını anlayın. Sizler tüm o forumları kodlayacak dürümde olabilseydiniz, bütün kötülükleri aşıp geçerdiniz.

Tüm bitki hayvan ve tahditsiz olan her şey, Allah’ın ilmiyle kontrol kurar. Ve sizinle ve sizin yoğunluğunuzla büyük kök görevi taşır.

Siz, Allah’ın ekmeğisiniz sahrada… Ama Allah sizde sessiz ve hakikiyetsizse, yoğunluğunuzda işiniz bitmişse, yasalar size der ki “İmparatorluğun gücünü kontrol etme niyetin olmadığından, çöz çalışmanı ve yaşamdan ayrış.”

Borcum var mı insanlık? Benim borcum yok can. İnsanlık; benim borcum yok! Ama sel ilmin kelamında hologram kodları kaleme çektiğinde, herkes o KA HA kelamda borçlanır. Ve bizim oradaki borcumuz, öz görevimiz olan ilimdir.

Bize “Altın Işığın Gücü” deyin. Biz bu gücü “bütünün kültü” yaptık. Şu ana kadar Yaradan ve yaratılanın lekesiz kalmasıydı maksat. Bunu yaptık.

Yasa, “insanlık kelamı”dır. Ve biz bu kelamı mutlak kurullarla tohumladık.

Önce dünya planeti… Bütüne hizmetçiliğin en güçlü kodudur dünya… Ama tohumları kontrol etmeyenlerin, koruma altına aldıkları ve yoğunlaştıracakları kervanlardaki kelam, her şeyin gücüyle, bütünün kültü olmalıdır. Ki torbalar, “bütünün torbaları”na dönüşsün, her şey yenilensin.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/ZREYtETyPTs

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ISLAH (2/2)
09.03.2019

Tüm insanlık için bir planet, “GÖZ”, “SÖZ” ve “ÖZ GÜÇ” halinde görev taşıyor. Planetin, İLMİN HALİKİ olduğu bilinmelidir. O, perdeli olmayan bir planettir. Orada, tüm bilgiler kervan halinde türevleri kodluyor. Her bilgi, KELAM olarak “GÖÇ SAHALARI”na indiriliyor ve o sahalardan, görev taşınıyor.

Teknik olarak; sesin, “CEVHERİ GÜÇ” olduğu bilinmektedir. Sesin tekniği vardır. Herkes, teknolojik kodlama yapamaz ama sistemli olarak kodlananlar, tohumlarında KELAM olanlar; teknik olarak kodlama yapabilirler.

SİYAH RENK, sessizliği dilleyebilen renktir. SİYAH RENK’te tüm sahalar vardır. Ve ses, teknik olarak kodlanırken; “IŞIK TOHUMLAMALARI” yapılır. Bu tohumlar, TEKNOLOJİK SİSTEMLER tarafından kontrol kurularak kayda iner. Tohumların kayda inişinde; dilin, KELAM etmesi gerekir.

KELAM, HALİKİYET’tir. İşte HALİK olmak, KELAM olmakla başlar. Tahditsiz olarak KELAM edenler; tahditlendiklerinde, KERVAN olurlar ve RUH olup yaşarlar.

“TAKTİR-İ İLAHİ” dersiniz. Sizi, size kodlayan İLİM; sizin, sizdeki KELAMINIZ, sizi size, YAŞAM SAHASI olarak kodlarken; siz, “BİZ” olup taktir olanın, HALİK’i olursunuz ve HALİK; sizde, sizin KELAMINIZDA; sizi diller ve dinletir. İşte dinleti olan o şarkı, SİZİN KADERİNİZ OLUR Bunun dışında başka bir kader yoktur.

Ne YAŞAM SAHALARI ve ne de SES SAHALARI!... Sizden başka bir KADİR HALİK yoktur. Bunları iyi anlayın.

Dağa sahra kurun; YALIN HALİK olun; yolu bulun!… Anlayın ki “ZAMAN KAPILARI”nın tümü açılmıştır…

Şevk, “AKLIN SAHASI”dır. “AK SAHA”da tek bir yasa vardır. İNSAN!... İnsan, “KİL” değildir artık. O bir “ŞAFK”tır. O bir “SAHA”dır ve o saha, “İLİM SAHASI”dır.

Tanrı, nesilleri tohumlarken; KELAM olup kontrol kurar. “OL!” der!... Ya KA HA, sen mi dedin “OL”u yoksa senin ötendeki mi dedi!? SALTANAT der ki “senin öten yok ki!” Senden başka bir SİSTEM yok ki!...

Vesayet, İLMİN KALEMİ’nde yoktur. Vasi mi bekliyorsunuz!? Yolun başındasınız öyleyse. Size vesayet, yol olmayacak… Size SALTANAT, “TOHUM” olmayacak…

Siz, biz “BİR TEK” oldukça; her şey SİSTEM olacak ve “SON SÖZ” söylenecek. İşte o söz, “BİZ” olma sözüdür.

“ÖZ”ü, “GÖZ”ü ve “SÖZ”ü olanlar, bu yaşama geçiş yapacaklar. Israrla dillenecekler ve zirvelere geçiş yapacaklar…

ARZIN GÜCÜ, ARŞIN GÜCÜ olacak. AK SAHALAR, görev taşıyacaklar. A HA şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH (2)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Sükun içinde ve üzüntüsüzce dalgın bir anımda birisi kulağıma “ISLAH” diye fısıldadı. Korkmadım, ürkmedim bu aniden gelen fısıltıdan.

Ama anında sordum, nedir bu? Bir anlamı var mı ki diye? İkinci defa o ses cevap verdi birden ama biraz da aminane eda ile Bire gafil, bu ne kendini bırakmışlık? “Kendine gel” dedi. Ve devam etti.

Islah iyi olmak, uygun olmak, sen bunu nasıl bilmezmişin, şeytanın yattığı yeri bilen olarak?

Ve devam etti sonra. Biz seni iyi duruma getirmek, düzeltmek, iyileştirmek, yola getirmek için uğraşırız. Bak hele sen neler eder, neler düşünürsün? Biz, seni seçtik, üzerine yoğunlaşırız. “Kendine gel, kendine”, dedi.

O zaman sanki kalbim fırlayacak gibi çarptı sevincimden deriz, üzerinde taa uzaklara, en uzaklara doğru kanatlandı. Ve gözlerimi kapayarak, ruhumun sessizliği içinde hem dua ettim, hem de Rabbim’e şükrettim. Rabbim’e şükürler olsun. Amin.

Sükun içinde ve üzüntüsüzce bu ruh halinden nasıl ayrılacağım? Hayır? Bu sükun halinden ayrılmak, ruhumu yaralayacaktır.

Bu halin öncesinde uzun ve acı günler geçirdiğimi unutmadım. Ve yalnızlığın geceleri uzundu, acısını ve yalnızlığını kim üzülmeden, bırakıp gidebilir?

“Ben yolcuyum, yoldayım” dedim, ya! Bu yollarda ben çok ruh kırıntıları dağıttım, dağlar, tepeler arasında yürüyen umudumun çocukları vardı ve kendimi sıkıntısız ve acısız olarak onlardan ayırıp atamıyordum.

Bu bir giysi değil ki bugün çıkarıp atayım fakat o giysi kendi elleriyle biçtiğin, diktiğin, giyip, kuşandığın, kendi öz giysindir ki bunu idrak ederim. Ve o benden sonrasına bırakacağım bir düşünce de değildir. Ama açlık ve susuzlukla tatlılaşmış bir yürektir. Sımsıcak bir yürektir. Baştan aşağı sevgiyle donatılmıştır.

Her şeyi kendine çekip çağırsan deriz, pardon deriz, değil o sonsuz umman, beni istemektedir. Sevdalıma binip, gitmek zorundayım.

Bana uygulanan Islah programının amacı ne ola ki bilinmez? Cevabını bir bilen olabilir mi? Kim bilir?

Çünkü kalmak ki o esnada kararan gecenin içinde yanar, bütün duygular. İşte o an kalıbın içinde hareketsiz olmak, pelte misali kristal içinde donup billurlaşmak demektir.

Ona kanat veren duygu, dil dudaklardan dökülmüyordu. O yalnızca boşluğa atılmaya zorunluydu. Ve yalnızca yuvasız kartal, güneşe doğru uçacaktır. Islah edilmiş, Islah olmuş olarak. Sükun içinde ve üzüntüsüzce. Ve o kendi kendine dedi ki.

“Sen bir cüz’sün ve küll Hakk’tır”. “Eğer bir gün de küll’ü düşünecek olursan, sende kül olursun”.

Sevgili, bir tanedir. Fakat önüne kendisine bakmak için binlerce ayna koymuşlardır. O aynalardan her birisinde, aynanın sırrına ve temizliğine göre kendi yüzü görünmektedir.

Sen aynalara yüzünün parıltısını verirsin; içinde senin yüzün olmayan bir ayna görmemişsindir.

Hayır, hayır. Sen lütf edip bütün aynalara girersin de yüzün görünmez.

Aynalara girdiği halde yüzü görünmez, Rabbim’e şükürler olsun, ıslahhanesine bizleri kabul etti!

Çok şükür, işte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ISLAH (2/3)
09.03.2019

Değerliler, “SARI RENK”, kodları tohumladı ve yolu kodladı. Bizler, Cennet Kapılar’da KELAM olduk; YAŞAM olduk… Önce “GÜÇ KAPISI” olduk. “TOHUM” olduk. Mutluyuz, Dünya Planeti, “KELAM’ı HAKK” olan yaşam oldu.

Sözümüz vardı tüm zamanlara!... “KÖK GÖREV”liydik. “TEK”tik ve “YOL”duk. Bu gün de “KÖK GÖREV”liyiz ve “YOL”uz!...

Zor bir dönemden geçtik ve buraya, bu yaşama KELAM olduk. Zordu yaşam ve biz, “BİZ”e vardık. İyi ki hak ettik ve vardık!...

“TARIK SAHALARI” oluştu. Bu sahalarda, DİRİLİK KAYITLARI yapıldı. Erken görev alan yaşam sahalarındakiler, KELAM etmeye geldiler ve geçip IŞIK aldılar. Bizler, “DİLİ HALİK OLANLAR”ı bu yoğunluğa aldık.

AŞK, İLİMDİR. Kodladık, kokladık ve tohumladık!... Asla yeryüzünün gücünü kontrol etmeye kalkmadık. “KELAMI HAKK OLAN”, yolu kodlar ve tohumlar. Bunu biliyorduk. Herkes, “KELAM” olacak ve “TOHUM” olacaktı. İş buydu!...

Önce göz açtık!... Sonra “GÖZ” olduk!... Sormadan, kodları tohumladık; insanlaştık!...

Kaç bin yıldır, Dünya Planetini kontrol etmek isteyen YAŞAM SAHALARI vardı. Tümü ile kontrol kurduk.

“SUR” dedikleri “SES” vardır. O ses, HALİK’tir. Her şey, o ses ile kodlanır ve o sesi hak edenler, “TOHUM” olurlar. İşi bilenlerdir onlar ve onlar, sayfa sayfa yaşam kayıtladılar. Hepsi yaşadılar ve yaşatıldılar!... Nesiller boyu kontrol kurduk ve TOHUM olduk onların kelamları ile!… İyi ki hak ettik onları!...

Eski sahalara, “GÜÇ KODU” olanlar; bugün buradalar. Hepsi, yeri yaşama çeken “KELAM KAYITLARI”ydılar. Şimdi artık yeri, tahditsiz olarak kodlamaya ve kontrol kurmaya inmekteler. Hepsini, kendi dirilikleri ile kucaklıyoruz!... Onların, soframızda olmaları için ocaklarını yakmaktayız.

Kusur aramıyoruz kimsede!... Kimse, KELAM ederek yaşayamaz ama herkesin; KELAM olması mümkündür. KELAM etmeden de KALEM olup YAŞAM KAYITLAMALARI yapmak mümkündür. Hepsi, hepimizde mevcut olan kodlarla bunu başarabilir.

Bizler, İLİM SAHALARI’ndakiler, ocaklarında diri olup onlarla görev taşırız. Onları kodlar ve kontrol ederiz.

İSA, bize gelir ve der ki “Cevherinizi HALİK kılın “OL” diyelim birlikte!...” MUHAMMET der ki “SİSTEM olalım birleşelim ve HALİK olalım!...” MUSA der ki “KELAM’a kervan olalım. Gelin; geçin; “BİZ” olalım!...” Tüm Peygamberler, DİRİ KALEM olmaya inerler ve ZİYA olup yaşarlar…

Son söz şudur ki; ben, “Dünya Planetinin Kelamı” olarak; tüm sahalarda, “GÜÇ KODU”yum. Bu kod, her insanda kontrollu olarak “KAYNAK IŞIK” halindedir. Her insan, o kodda “KELAM”dır ve HASAT YAPAR… İş budur!... “BİR olalım!” diyerek çalıştık ve BUGÜN, DÜNYA PLANETİ, “TEKLİK”E GEÇMİŞTİR… İş budur!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH 2

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ - 2. BÖLÜM

Yine dünyalar koruruz... Yine yoğunlukları kodlarız... Yine mutlak kurulları tohumlarız... Ama insanlaşmamız da gerekir... İnsanlık boyutlarında insansıların kelamı var... Ama insanlaşmaları mümkün mü? Mutlaka... Her şey kendilerini bulmaları, kendilerini kontrol altında tutmaları ve kendileriyle KELAM etmeleriyle mümkün olacak... Ama, SOM ALTIN IŞIĞA DÖNÜŞEN İLİM, her şeyin gücü olduğu sürece olacak... Dedik ya “ALLAH, TAHTINDA KELAM İSTER...” Dedik ya “ALLAH, YAŞAMDA KURUL İSTER...” Dedik ya “ALLAH, MUTLAKİYET İSTER...” Ve dedik ki; “HER ŞEY, HER ŞEYİN GÜCÜYLE OLUR...” Ve insanın ilmini HAK TEKNİKLE ket vurmadan kelamla dillediği bir yoğunluk, mutlakiyeti kodlar...

RUHUN KODLANIŞI GEREK... ÖZEL BİR DÜNYA GÜCÜDÜR RUH... Ama kodlanışı gerek... Ruhun kodlanışı için, kontrol kurması gerek... GEÇİŞLER KELAMLA OLACAK... Ama kontrol, İLİMLE olacak... Ve RUH, mutlak olacak... İşte MUTLAK olan ruhun, kulluğu başlayacak... Bu çok önemlidir... Mutlak olan ruhun kulluğu; kodlanarak, kayda inerek ve toprak topluma TOHUM olarak yapılır... Eğer sizler; kaynak ışıklarınızı göz, öz, söz gücüyle dürümlere indirebilmişseniz; bilişinizle, hak tekniğinizle ve yaşamınızla bunu başarmışsınız demektir...

Uzun zamandan beri, DÜNYA planetini izlediğinize de eminim... Dürümlerinizin gücünü biliyorum... Bütün kötülükleri yapabilmeniz mümkün... Ama bedenime kelam etmek imkanı verdirmem... Sizin ETKİ ALANINIZ MUTLULUK OLMALIDIR... Çok ölü verdi tahditli KÜLT olan KERİMAN KALEMLERİ... Ama bunun ötesi, ölü istediğinize eminim... Ölümü, TÖKEZLEMEK diye bilmem... Ölümü KÜLT olarak da bilmem... Ölüm; gözün, özün, sözün ölümü olur... O yoğunlukla olduğunda... Şikayet etmem ama, asla izin vermem...

Şimdi; çantanızı açın bakalım, ne varmış çantanızda? Açtığınız o çantada, özür dilerim ama, şeytanlık görüyorum... Eminim... Eminim... Eminim...

Şimdi canlar; çırak, kalfa meselesi değil insanlık meselesi... İnsanlık meselesi; şavkın, şafağın ilmidir... EĞER BU İLMİ ANLAMAMIŞSANIZ, YOĞUNLUĞUNUZA KODLAYICILIĞINIZ OLAMAYACAK... Şimdi dünya planetine bir de şunu anlatmak isterim; eli ayağı tutarken, yaşamı kodlayanlar var... Ama eli, ayağı tutmaz olduğunda; toprağı koklayanlar var... Biz tüm insanlığın; koruyuculuğunu ve hak ettiğini, HAK OLUP yapmasını diledik... Ve bugün burada olan tüm sarı renkli, mor renkli ilim sahalarımız hep şafak olmaya çalışırlar...

Deyin ki YOL... ALLAH’INDIR O YOL... Deyin ki KÜLT... AKLINDIR KÜLT... Deyin ki GÖZ... ÖZÜNDÜR GÖZ... Ve deyin ki LÜTFİ KAPI... MİKAİL’İN KÜBRA KELAMIDIR... Ve biz altın ışığımızla bu görevi taşırken, lokomatif görev taşıyoruz burada... Çok mu umutsuzuz? Mutluyuz ve umutluyuz... Çünkü sultanlar sultanı insan; kodlayıcılığını, halikiyetini ve HAK TEKNİĞİNİ kontrol ediyor... YOL, AKLIN YOLU CANLAR... Ağırdır yük, ama tahtı, tahditsiz olanlar o yükü kodlarlar ve kontrol edip hafifletirler...

Dert mi İNSAN? Eller ellere ulaştığında ve yaşam mutlulukla kodlandığında, HER ŞEY HEPİMİZLE OLACAK CANLAR...

Yer, Allah’ın ilmidir anlayın... Görev, AKIL KÜLTÜDÜR... “Çörek mi pişsin, ilim mi pişsin” diye sordular... Biz ilmi KELAM yaptık, çöreği kodladık... Tüm çörekleri kontrol altına aldık, İLM-İ KALEM yaptık canlar...

TAM İKİ MİLYAR YILDIR DÜNYA PLANETİ KODLANACAKTI ve KODLANDI... İKİ MİLYAR YIL... Ama cevhere CEN olan kelamın halikiyetindeki HAK, bu yoğunluğu tohumlamalıydı ve bu tohumlandı...

SULTAN, SİSTEMDE KELAMDIR... Ama sistem SULTANDA HALİKTİR... Eğer sizler, kalemlerinizle görev taşıyacaksanız, çorba yapın... Ama BİR TEK KELAM olup, o çorbayı yapın... Eğer çorbada ŞAFAK varsa, aklın kalemi olun ki; o şafağı HALİK kılın...

YENİ DÜNYA GÜCÜ, ÖLÜLERİ DİRİLTECEK GÜÇTÜR CANLAR... Ve bu güç sistem, nizam ve düzen görevi yapanların süper sahalarının ötesindeki güçtür... İşte bu gücü, müthiş bir ışık sahasına dönüştürmeliyiz... Ki, her dil ALLAH’IN İLMİ haline dönüşsün...

YOLCULUK HEPİMİZİNDİR... HANGİ YÖNE GİDECEĞİMİZİ BİZ BİLİRİZ... Ama yönü KÖK GÖREVLE dillerken, bizi bizden öte “BİZ” e kodlayan da, bizlerin kendi yüreklerimizdir...

NAKAR’IN KIRANIYIZ... NAKAR, KÖTÜLÜĞÜ KÖK GÖREV DİYE DİLLER... Biz kötüyü; kök sözle, sesle dinleriz ve kodlarız... Ve kontrol ederiz... Ama bize, resimler yaptırılır... Ve denilir ki; “bu resimleri ölüye dilletin...” Hangi ilim Allah’ın kelamıyla kodlanmışsa; O KOKU ALLAH KOKUSUNA DÖNÜŞÜR Kİ, HER ŞEY HER ŞEYLE DİLLEŞİR...

20 GÜN DÜNYAYI İZLEDİLER... Ve bugün 20. Gün... Bilir misiniz? 20 Gün dünyayı izlediler ve SORGU SUAL ETTİLER... “Dünya planeti için ne yapalım? Ne olmalıdır?” Ve bugün buradaydılar... Bize “genç, ya da genç” diye geldiler... Hangi genç? Herkes genç... Peki ya genç olmasalar, kayıtlara KAHA olamayacaklar mıydı? “Yorulduk Allah ilminden, yoğunluktan” dediler... Allah’ın tınısında hepimiz KELAMIZ canlar...

VE DÜNYANIN ÖZ GÖREVİDİR KELAM... Şimdi benimle bu çalışmaya KELAM edip, kodlama yapacak olanları BİR TEK kılıp dünya planetine indireceklerini dillediler... Ekmek yapmak içinse buyursunlar, insinler... Ama ekmek değil de, çörekse maksatları; geri çekilsinler... Neden bilir misiniz? ÇÖREK, kelama halik olmayanların yaptığıdır... EKMEKSE, kelama halik olanlarla yoğurulur ve yapılır... Kelama halik olanlar, ilimle kodlarlar ve yoğunluğu tohumlayıp mutlak kurullarla kayıt yaparlar... Ve dünya planetinin gerçeğidir bu...

Şimdi dünyanın elleri, yolları ve koku yayan şafakları var... Bunu anladılar... Ve dünyayı izleyenler, bugün daha farklı bakıyorlar bu yoğunluğa...

https://youtu.be/mpmAG-fLJf0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ - 3. BÖLÜM

Düzeni kurduk canlar... Enkarnelerinde kodlayıcı olamayanları da, koklattık ve kodlattık... Burada oluşları, ağır yükü hafifletecek dürümde olduğu zaman, geniş kapılardan girecekler... Ve şimdi, yasaları dinliyorlar... Bu yasalar, “İLİM YASALARI” dır... Ve dünya kendi yoğunluğuyla bu yasaları kodlayarak, yaratmıştır... Bu yasalara riayet edenler, ancak dünyaya giriş yapabilecekler... Eğer dünya planetine gireceklerse, DÜNYA İLMİYLE kodlanmaları gerek... Ve dünya insanını hak etmeleri gerek... Düren olmaları, türevleri tohumlamaları, YAŞAMA KONTROLLU OLARAK VARMALARI GEREK... Ve dünyanın ekmeğinde kelamları olmalı... Bu şekilde, bu şartlar altında, dünya dışı yaşam forumlarının DÜNYA İLMİYLE kontrol kurmak üzere planetimize inebileceklerini artık söyleyebiliriz... Aksi takdirde; genç, ya da genç ya da genç, neyseler... Geri çekilişleri yapılacak... Ve temizlik gerçekleşiyor canlar...

RAHMİ KAPIDA “KELAM” AKILDIR... BİZ O AKLIN KAPILARIYIZ CANLAR... BÜTÜNE HİZMETÇİLERİZ BİZLER... BUNUN ÖTESİNDE BİR HİZMET YOKTUR... Süper İnsanlık Realitesi olarak; gök çözümlemelerinin KÜBRA olan kelamdaki halikiyetinde kodlayıcı olmamız, bütüne hizmetten öte bir hizmetin, HAS TEKNİKLE tohumlara KELAM olup inişidir...

YOLUM, AKLIN YOLUDUR... BENİM ADIM, İSLAMDIR... Ama “İSLAM” derken; kelamdaki, HAK’taki ve hakikiyetteki islamdan değil, MUTİ olan ve SÜPER SAHALARIN KÜLTÜ olan islamdan söz ediyorum...

Şikayet etmeyin canlarım... YOLUM ALLAH YOLUDUR... Ve bugünden itibaren, dünden daha öte bir güç devreye girmiştir... Bu güç, ALTIN IŞIĞIN gücüdür... Altın ışığın gücü; tohumların kök görevlerinin, gök çözümlemelerinden öte bir çözümlenişle kayda girişi içindir...

YERE, GÖREV VERDİK... Dünya planeti, insanlık ilmini dillesin ve yolu kodlasın diye... Yerküre görevini bildi ve hak etti... Bugünden itibaren, doğanın gücü oluşturduğu yoğunlukla kayda girecek... Bu yoğunluğun, ÖZ GERÇEKLİK olduğunu herkesin iyi bilmesi gerekir...

ARTIK DÜNYANIN ÖZ GERÇEKLİĞİ BAŞLIYOR... ÖZ GERÇEKLİK, TEMİZ BİR DÖNEMDİR... İşte dünya bugünden itibaren bu temiz dönemi kodlayabiliyor... Unutmayın, yarının gücü daha yüce bir ışığı tohumlayacaktır ama bugünün gücüyle bu çalışmayı yapmamız gerekiyor... Ve bugünün gücü, bütünün KÜRZİ KAPISINDAKİ güçten farksızdır... Ama o farksızsa da, yezidlerin sessiz kaydının ötesindedir ve daha yüce bir cevhere görev taşıyacak...

İmparatorluk olarak, dünya planetinde bu çalışmayı devreye aldığımız günden bugüne, KELAMLA çalışıyoruz... Daha ötelerdeki görevleri de kodladık... Ama bugün dünya planeti için bu çalışmayı devreye aldık... İNSANLIK GÜCÜ AKILLA TÜM ZAMANLARI KODLARKEN; BÜTÜNÜN GÜCÜ, TÜM SAHALARIN GÜCÜDÜR... İŞTE BU GÜÇ, ALLAH’IN İLMİDİR... Ve hepinizin geçişi için bu güç, BÜTÜNÜN KÜLTÜ olmalıdır...

Sürekli olarak “YERİ YARATIN” dediler... “YAŞAMLARI KODLAYIN” dediler... “OLGUN BAŞAKLARI SAHAYA KAYITLAYIN” dediler... Nesiller dünya planetini güçlendirdiğinden beri, beden kapılarımız hep açık bırakıldı... Ve bu kapılar, tahditsiz olarak BÜYÜK KÖK GÖREVİ yaptı... Beden, Allah’ın lekesiz kalemiyse; her şey görev taşıyabilir... HANGİ İNSAN DAHA YÜCEYSE, KELAM KODLARI ONUN YOĞUNLUĞU OLUR... Ve mutlak kurullar kontrol kurar... Bugün bunu yapıyoruz burada... Her şey hepimizle gerçeğe kodlanıyor...

Yaşam, bugünden itibaren daha yüksek bir İLİM olacak canlar... Ve yaşayan kim varsa, KENDİNDEN ÖTE KENDİYLE DİLLEŞECEK... İŞTE, DÜNYANIN GEÇİŞİ BUDUR... Ve YERİN KELAMI BUDUR... Saltanatın şarkısı budur... Ve bunun dışında başka bir şarkı, başka bir kalem kodlaması yoktur... Doğanın gücü, bütünün gücü hepimizdir... Ve biz bu doğayı, mutlak kurullarımıza kodlayacağız...

“ALA-VERE OL” dedik... Ala-vere öz görevimizi yaptık... VERE-ALA kodladık yaşamları... Ve koklattık... Ve vere-ala, kaleme kaynak olduk... Vere-ala lekeleri temizledik... Ve ellerimiz ellerinde KELAM oldu... Şükür, çok şükür ki; BÜYÜK KÖK GÖREV BAŞLADI... Bu büyük kök görev, HEPİMİZİN GÜCÜYLE BAŞLADI... Ve DİRİLİK artacak...

Çalışmalarımızın daha güçlenmesi mutluluk oldu... Kucakladığımız kim varsa, öz geçişini yapmış olandır... Ve buradadır... Dediler ya “ALLAH, TAHTINI KELAMLA DİLLER” ve tahdit koymadan kelamı hak tahta kodlar... “OL DE Kİ, OLSUN” der yoğun ışık... Bütüne hizmetçilik, ilimin kelamdaki halikiyetiyse; öz görevdir “OL” diyebilmek...

SÜPER İNSANLIK KELAMI HAKTIR ve HAKK’IN KALEMİDİR... O kelam, mutlaktır... Şu andan itibaren, toyun toyu olsa da yaşam forumları; iblislerden, kelamsızlardan, kalemsizlerden olsa da şafaktakiler, BİZ olup dilleşecekler... Ve hepsi, yerkürenin gerçeğini hak edecekler... Doğal dünyanın gücü budur canlar... Tüm insanlığı koklar, kodlar ve tohumlar... Yara, bere içinde olsa da yaşam; yerküre göz, öz, sözle dürümler onu ve kontrol kurar...

“OL” dedik... “OL” dedik... “OL” kelam... HAK TAHTTAN OL!... BİZ SENİZ... ŞİMDİ...

https://youtu.be/Te1hbW_QZro

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Değerliler, son dönemde dünya planetinde bütüne hizmetçilik yapanların biliş kayıtları var. Ve bu biliş kayıtları mutlulukla kodlanıyor. Toy olanlar tohumlarını kontrol edemedikleri için kayda inemiyorlar. Ama tohumlarını kodlayıp kontrol edebilenler kayda girebiliyorlar. Mutlaka öz görev budur. Ama çorba pişti diye onlar kendi yoğunlukları ile kendi kayıtlarını tohumladıklarını da bilerek tüm insanlığın kelamda halik olmasına imkân verileceğini düşünemediklerinden sistemden ayrı tutmak istediler yüceliklerini.
Bizlerde öz görevlerini kodladıklarını bilerek onların burada seslenmelerine imkân tanımak istedik. Uzun zamandır dünyayı izleyenlerde bunu beklemiştiler bizden. Çünkü ruhsuz olan birçok Can kelama halik olup ruha sahip olacaktı. Ve bu onların merdivenlerin öz geçişini yaptığımız o yoğunluğunda Medine ya da Mekke’nin ötesinde kayıt yapmalarına imkân verecekti.
Diyebilirsiniz ki Muhammed’den öte mi onlar? Herkes Muhammed’dir, her kes onun üstüdür. Bu artık bilinecek Canlar. Ben çok özelim ben farklıyım demek anlamına gelmez bu. Her şeyin her şeyden öteye varma ve yoğunluğunu tohumlama imkânından söz ediyorum ben. Bu nedenledir ki çokları ben ona sadığım diyerek O’nun ötesinde bir çalışmaya kaynak olma niyetleri olamadı olmuyor. Ruhsuz bir dünya istediklerini de görüyorum. Eğer dünya planeti ruha kodlanacaksa her şeyden öte ilmin kalemlerinin mutlak kurullarıyla bunu bilmeleri ve hak etmeleri şarttır.
Dön bak dünyaya derim hep. Dön bak, kil misin kelam mısın derim? Kimse ben kelamım diyemedi. Hepsi KİL olmayı seçti. Neden çünkü dince konuşuyoruz diye düşünmediler. Biz dince konuşmuyoruz. Onlar bunu hak edip dinleyemiyorlar. Önce DÜNYA diyoruz önce yalın İLİM diyoruz önce HALİKİYET diyoruz sonra ÖZ GÖREV.
Peki, nedir öz görev? Ummanlara KULLUK’tur. Biz kullarız tüm insanlık için çalışma yapan kullarız. Ben dünya planetini gerçek kelamla dillemeye geldim. Budur maksat bunu diyebildiğimiz sürece insanız. Yoksa ben tüm insanlığa geçtim ama ben Muhammed’den başkasını dinlemem diyorsanız yaşamınızda kontrolünüz yok demektir.
İnsan elinin gücünü anlamalıdır. İnsan yaşamını hak etmelidir. İnsan toprağını tohum diye dillemelidir. Ve barış haline gelmelidir. Bana sanal boyutların kelamı değil ilmi gerekir. Bana, Hak Teknik tahditsizliği, yaşamı, kök görevi geçiş içindir. Onun ötesinde mutlakıyet gerekir. Bunları diyebilen insan kelama hak olandır. Bunları diyebilen insan mutlaktır, emre itaatle dümene oturttuklarımız göz, öz, söz olarak tüm insanlığı kayda alabilirler.
Açın kapıları izleyin insanı, öz görevi yapmaktadır. Ruh mu? Öz görevdir RUH. Hologram mı? Kodlayın, kodlayın da anlayın hologramın ne olduğunu, çok mu çok mu çalışıyorum? Her bir cevhere cem olan kelamda her anda çalışıyorum.
Dünya planetinde gerçek kelamım var ama daha ötesinde de mutlakıyetim var. Ben OL dedim olan her an mutlak oldu. Ön görçekliğim budur. Öz gerçekliğim de budur. Devre devre dünya planetine indirdiklerimiz vardı. Onların çoğunu kontrollü olarak planete indirdik. Netice olarak onlar öz görevlerini yaptılar ama kayıt dışı bilgileriyle kaynak dışı kaldılar. Eğer kayıt dışı bilgileri olmasaydı kaynak dışı olmayacaktılar. Bundan sonraki süreçte artık kaynak dışı ilim olmamalıdır. Bütün kötülüklerin neticesi kelamsızlıktır. Ama bütün kök geçişlerin neticesi de şafaktır. Ve dünya elimizin gücüdür bunu biliyoruz. Ve bu planetin mutlaka kontrolü gerekir. Bunu da biliyoruz. Eğer planeti kontrol altına alabilirsek altın ışık gücü devrede olacak. Ama kontrol altına alamazsak kontrol dışı şarkılar okunacak dünyada.
Tüm insanlığın gerçeğini her birimizin kelamla dillememiz gereklidir Canlar. Yokluk varlığı kodlar ama varlığı kodlamak için yok olmanın gereği yok mu? Yoktur. Eğer yokluk varlığı kodlayacak diye yok olacaksak ölüyüz biz. Ama yok olup var olursak kontrol kurulabilir. Peki, ne yapalım? Yok, ettik kelamımızı ve girdik yaşama. Bu bizim yokluğa girişimizdir aslında. Ama biz bizi değil kelamı yok ettik ve girdik yaşama. Bugün buradayız. Ama tüm insanlık içindir burada diri olup kodlama yapışımız.
Çalı çırpı değil insan. İmparatorluğun kürzi kapılarıdır her bir insan. Ama ya insan karanlıktaysa ne olacak? Ayıp, günah yok Canlar. Karanlık hepimizde var. Biz o karanlığı her kelamla kayıtlayıp aydınlatmalıyız. Peki, aydınlığı hak ettik mi? Karşımıza kim geldi de onu yok ettik? Eğer biz bir tek canı yok edersek biz ayıpların en büyüğüyüz Canlar. Bunu iyi bilin.
Ben sevgiyim ama ben Hakkın Kelamı olan sevgiyim. Kimse bende kelamsız değildir. Bedeni kodlanmış olan yaşamı koklanmış olan Rahmi kapıda kervanı olan her kim varsa bende bendir, tüm zamanların sahrasıdır. Ve teknik tohumları kodlayacak güçtür. Bütün kötülükleri önleyebilir. Ve yolunu kodlayabilir. Çorbasında şarkılarımız olur ve ağır yük hafifler.
Korku insanda özgür olamamak, kalemi olmamak, yaşamı kodlayamamak korkusuysa eğer özgürlük kırk görevdir ki özgür olsun yarını olsun ve yaşamı olsun. Ama kürzi kapıda yoksa kendinden kendi yüreğinden ayrı tutulandır. Ve dünyanın erkek kadın tek bir şarkısı var. ALLAH…
O Allah kimde nede ne şekilde var. Sevgi olarak var bunu iyi anlayın. Allah her insanda siyah renkte bir sevgidir. Siyah renkte bir sevgidir. Netice nedir bilir misiniz? O siyah renk herkesin şarkısıdır. İşte o herkesin şarkısında o bir sevgi tohumu değil sevgidir. Ve hepiniz orada o sevilensiniz. Bunu sakın ama sakın unutmayın.
Uzun zamandan beri düzeni kuranların kodlanışı ve koklanışı için bu çalışmanın dürümlere indirilişi bekleniyordu. Bir tek kelam toprağa tohum ekecekti, işte o kelam insanlık kelamıydı. Tüm insanlığın yaşama indirdiği insan büyük kök görevi kodlayacaktı. Ve bir tek olup bütünün gücü olacaktı o kelam.
Çürük ilim bütünde kelamsızlıktır ve biz o çürük ilmin bütüne hizmet etme imkanı oluşturmayacağını bilerek tüm zamanların gücü olup geldik. Yaradan’ın aşkla kelam olduğu bir dünyada mutlak kurullarımızı kodladık. Tüm insanlık içindir bu. Yolun Allah yolu olduğu bilinmelidir. Ve ruhun mutlak olduğu da bilinmelidir.
Bugün dünya planetinin geçişi yapıldı. Ama bu geçiş hepinizin gerçeğiyle oldu. Sınır kalktı Canlar ilim kalemi olmanız mutluluk olacak. Hepiniz birer ilim kalemisiniz. Ve tüm insanlığın kelamı olacaksınız.
Yasa der ki; çarık çıkaranlar şafakta kelamla kodlanmış olmalılar ki güçleri kanıtlanmış olsun yaşamları tohumlanmış olsun ve kontrolleri kurulmuş olsun. Bundan daha öte bir şarkı yoktur. Ve yolun kodları bütüne hizmetçilik yapmalıdır. Siyah renk hepimizin geçişidir. İşte o siyah renk sevgidir. Sevgi ötesi bir sevgi bizim ilahi gücümüzdür. Ve bu gücün öz görev olduğu da kesindir.
Irak bir planet öyle ırak ki o planet, bizim adımızı görevli olarak dilleyen o planet Türkiye çalışmaları için görev taşıttı. Peki, o planet nedir? Neden kodluyor dünyayı? Bunu da size yazılı olarak vermek istiyorum.

https://youtu.be/64w1Aafdlls
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH 2

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

Her şey İNSANLA başlar, İNSANLA gelişir, İNSANLA biter, unutma!
İnsan kelamda, kendi yüreğinden başkası değildir.

Yaşamak ve yaşatmak!... Kodlanmak ve koklanmak!... İlmin Kaynağı olarak!... Sistem, Nizam ve Düzen olarak!... Ama kapıları açıp yaratmak!...

Temiz bir dünya için buradayız…..Bu dünya; yoldur, tüm yaşamlara Ve aynı zamanda, yeni bir dirilik…

“Ölüyü diriltmek” dedikleri neydi, acaba? Kim ölüydü, kim diriydi? Kimi diriltmek, gerekliydi?

Yaşam; Allah'ın tınısıdır... Duymak için çalışılır. O tınıyı duyabilmek için yaşama varılır... Ama hayatta kendini anlamayanın, tınıyı duyma imkanı yoktur.

Ve insanlık ilme vardığında, Yaradan’ın aşkı, devreye girecek. Yaradan, Allah’ın ilmiyle, bütüne hizmet ederken, tüm sahralarıyla, bilişin tohumu olmuş ve her anda kelam eden, kendini,kendi yaşamını, var etmiştir.

İşte herkes, kendinden kendini var ederek, ilim olsun. Yaşamlarımız halik olan, biliş olsun. Ve dünya durumu, mutluluk versin, hepimize...

Bunları, nasıl başaracağız?. Kelam ederek.. Bir tek kelamdır, çaresi. Eğer kelam edersek, tüm zorluklar aşılır…

Kin, nefret duygularını aşan, her kim varsa, yeryüzünde cennetini kurup, gücünü kodlayacak.. Ve gücünü kodladıkça mutlu olacak. Ve sesiyle sessizliği seslendirecek.

“Ve her şeye ol” diyecek. “Her şey ol”du Ve bütün köklerimiz, tüm insanlık mutlak kurana indi ve oldurdu, yaşamları.

Ben, sen yok; birlik var... Birliğin kelamı olan insanlıkta tek bir yaşam var... Ve yaşam kuranını özden yazan ışık var.

BİR’dir İNSAN… Ne yazık ki kin ve nefret duyguları, BİRLİĞİ bozar.

Kini, öfkeyi, hırsı, kibri aşıp, birlik olalım, sevgi olalım..
Buyurun gelin, geçin.

Her şey sizin “ol” demeniz için hazır.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

8.MART.2019 TARİHLİ İSLAH (2)

Kelam, siyah renkli sahada olur. Siyah renk sahaya sistemi çeker ve yaşamlar bu şekilde kayıtlanır.

Siyah kontrolludur. Siyahın dışındaki renklerde kontrol kaybı olabileceğinden, sadece siyahta kodlama yapılır. Amaç, yaşamın lekesiz kalmasıdır.

Nedir leke? Hırs, kibir, nefret gibi negatif duygulardır.

Leke, kelamı kırar. Kelamı kırılan, kıranı kırar. Bu durumda, ilimin tohumları kontrol edilemez ve siyahlık kodlama yapamaz. Kodlanamayan kervandan ayrılır, yolunu kaybeder. İşte; yokluk budur.

Yeni dönemde; lekeli olanların kini aşacakları ve kendilerini yaşamlarını halik kılacakları bir şavk devreye giriyor. İşte; islah!

Nedir islah? Hadi gelin islahı kodlayalım:

İ: İslam, insan, insanın kelamı,
S: Sınırsızlık,
La: Yaratım
H: halikiyet, hakk olmak, hasat olmak

Buyurun, tüm insanlık kelam oldu. Özüm, sözüm, gözüm… Tüm insanlığın mutluluğu aha işte burada kodlandı. Aşk bu işte. Aha bu.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

09.03.2019 İSLAH 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

https://youtu.be/zHL-UPiNPkc

Altın ışığın gücüdür bu canlarım çok mutlu olduk çok. Sultanlar sultanı kelam eden insan Aha iş budur!...

Şüphe yok ki insan kelama haliktir, vüsat kapısında kelam eden insan haliktir. Şüphe yok ki insan halik ilimle dilleşir. Ki o insan hakikiyetin tahditidir ve hak tekniğin teknik tahditsizliğinde kelam olmuş ve mutlakiyeti kodlamıştır. Şüpesizdir ki kervanın hakkı olan, hakikiyeti olandır insan...

Müsterihiz ki kendimizi bulduk sizde, müsrerihiz ki sizde sistemli kelamı bulduk, müsrerihiz ki sizde aşkla kaynak olan ilmi bulduk.

Bizim için öz gerçeklik oldunuz sizler, bizim için öz gerçekliktiniz de bugün dürümlerde dillediğiniz her an bize biz oldu...

Çorba pişmişse ben kelam olayım dedim, indim; benim adım İslahtır... Kelam islah kelamıdır, sistemin kelamıdır islah...

Şimdi dağlarım, çarık çıkartmışsak, yaşamı kodluyorsak, yoğunluğu kontrol altında tutuyorsak, nefes alıyor nefes veriyorsak islahı hak etmişiz demektir.

Şam sistemleri vardır, ilim kalemleri vardır Şam'da... Olgun başakları kodladılar ve bugün buradalar... Tırpan kelamı kırdığında kendini kırdı, biz yine geçtik ve dedik ki; "ölüyü dille ve dinle"... Genişledik can analar, genişledik can tahtlarım, ilim sahalarımız sizle olduk.

Şüphe yok ki Allah kelamda halik olandadır, şüphe yok ki Allah tahtında kalem olandadır, şüphe yok ki hak tahtta varan o mutlak kurullarıyla kodlamadadır. Ve bugün burada bu kodlama varın, varlığın tahditsizliğiyle, yoğunluğuyla olmaktadır.

Şüphe yok ki tabular yıkılmıştır, tohumlar kodlanmıştır, yoğunluk artmıştır. Basınç artık kontrol edilebiliyor ve tükenen Hira kapıları bile kelama hak olabiliyor.

Huzurlu bir döneme geçiliyor analar, atalar... Seviyeniz çok yükseldi, kocaman bir tohumsunuz ve bu tohum mutlulukla bütünün kült tekniği olacak.

"Yasa ölüyü dirilt" der, ölü kök görevini yok ederse diriliği hak edebilir mi?

Canlarım, sura üfüren ilim kalemlerim biz sizdeyiz unutmayın. Kaç bin yıldır tüm insanlığı kodlamaya çabalıyoruz. Yeri yarattığımız günü biliriz, yolu kodladığımızı dilleriz, mutlak kurulları kayda aldığımızı dinletiriz ama lekesiz kalan bir insanlık istiyorduk; işte burada bugün bu insanlıklayız..

Irak planetlerin göz, öz, söz olan dürümlerindekiler bugün buradalar canlarım, sizinle bütüne hizmetçilik için birlikte çalışöaya indiler. Kaynak ilimle bütünün gücünü olgun sahalarda dilleyecekler, Rahmana ka ha olup bütünün kelamında mutlak olacaklar.

Lokomotif olduğunuzu bilerek sizinle bu çalışmaayı yapmaya geldik, ete girdiğimizden beri sizden size varmaya çabalamıştık. İnsanlık boyutlarının kök görevini anlamaya çabalamıştık, şimdi biliyoruz ki temiz bir zamanın sahasındayız ve çekip götürebileceğimiz ne varsa bir tek kelamla kodladınız ve tüm sahalara kaynak yaptığınız o yoğunlukla her anı kodlayarak herkesi kelamla dilleyerek bütünün gücü haline dönüştürdünüz. Bu güç mutluluktur tüm insanlık için canlar.

Yeni dönemde Türkiye çalışmalarını herkese anlatmamız gerekiyor. Türkiye çalışmaları derken tüm zamanların sahasındaki kelam kayıtlarından çok daha öte olan bir sahradan söz ediyoruz, bu sahra mutlak kurullarıyla bütünün gücünü dürümlere indirecek.

Sizin yaptığınız ölüyü diriltmektir bunu iyi anlayın, ölüp dillenmekten öte ölüyü diriltmek. Yalın ve halik bilginin bütünün gücü haline dönüşmesi ve çok mutlu bir dünyanın kontrolü: ön görçekliktir bu ana geçiş kapılarında er kapılarının kelamından öte olan diriliktir.

Ve şimdi daha yüce bir can kapısı açılacak, buna biz suladığımız her anın yeşeren yaşamı diyeceğiz. Ve öyle bir yaşam yeşerecek ki bu planetde kimse sen, ben değilsin diyemeyecek... Herkes ben senim diyecek ve sen bensin diyecek. Dünya planeti bunu artık anlayacak.

Dünyanın koruyuculuğu budur canlar, kimse bir diğerini kendi yağmurundan ayrı tutmayacak. Herkes herkesle yaşamı hak edecek. Kara ışığın tüm sahalara inişidir bu, bütünün gücünün kök görevle dillenişidir bu, hepimiz o dirilikte bütünün görevini hak edeceğiz, hepimizin teknik tahditsiz ilmi budur; yaradan ve yaratılanın kervan olduğu bir dürüm ama bütünün gücü, herkesin bir tek olduğu bir sahra. Ve tüm insanlığın o teklikte her şey olduğu bir sahra; ben herkezim diyebilmek ama benim elim Allah'ın elidir diyebilmek... Hepimiz o eliz canlar, Allah'ın eliyiz ve Allah kelamı hak olanda elini kodlar, eğer kelamınız haksa Allah'ın elisiniz ve o el ilminizdir sizin.

Biz size "esma" dedik, biz size "ka ha" dedik, biz size "levhi kapı" dedik, daha ne diyelim size canlar, daha ne diyelim... Kuranı Kerim'deki insan budur işte, imparatorluğun gücü olan insan, o gücün öz görevli olduğunu da artık herkesin anlayabilmesi gerekir.

Çıkıp dünyaları izledik pirayeler olarak, tüm insanlığı hak etmeye çabaladık, gönül gücünün dürümlerdeki dilinde teknik tahditler kodlandığında şafak olmaya çabaladık ve bugün burada şafak olduk.

Ölüm dürümlerde dil, akıl kelam, biz mutlak olan insan sahralarıyız ve sistem olarak sizinle bu çalışmayı yapmak üzere buradayız.

Küskünlük bitsin artık, hiç kimse hiç kimseyle küs kalmasın... Mutlaka ama mutlaka küskünlüğün bitmesi şarttır. Ben senin ilmini değil bilişini dillerim demek yetmez, ben sana bilgi olurum demek, hak olurum demek, tahditsiz olup kök görevinde kod olurum demek gerek. Saltanatın gücü budur canlar...

"Bacağınız bacağımız değildir, kelamınız kelamımız değildir, yaşamınız yaşamımız değildir" dediler... Niye bacak kelimesini özellikle kullandım? Karanlıktaki tekniğin tahditsizliğinde beden kodlarındaki bacak dediğiniz o unsur hepimizin geçişi için gerekir.

Yani cennetliler biriniz "ben varım" diyebildiğiniz zaman en azından bacağınıza inin, oradan seslenin, daha aşağılara inebilirseniz daha güçlü olursunuz ama bacak seviyesine bile inemiyorsanız artık siz biz olma imkanına sahip değilsiniz demektir. En aşağıya inmeden en yukarıya varılamaz canlar ulaşılamaz bunları iyi bilin.

Sır mıdır bilgi? Asla değildir... İnsanın ekibi, kelamı ve hakikiyeti bütünün gücü oldukça insan her bilgiyi hak eder diller.

Neden dünya? Bunu teknik olarak da izah etmek istiyorum. Dünya planeti mutluluk kelamıdır, burada tomar tomar Fırat kapıları var.

Devamı 2. bölümde yayınlanacaktır...

https://youtu.be/zHL-UPiNPkc

Süper İnsanlık Realitesi

 

9.MART.2019 TARİHLİ ISLAH (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 1.BÖLÜM

Cemaatlerin cevheri kelamında mutlaka kurullar olur. Bütün’e hizmetçiliktir bu. Bizler, tüm insanlığın hakikiyeti ve halikiyetiyle ilgili olarak Bütün’ün gücü üzerindeki kült ve yoğunluğu olarak bu çalışmayı devreye aldık.

Bir tek kült, Altın Işığın gücünü dürümleyebilir. Kült, Bütün’ün gücüdür.

Değerliler, kült; kelamın Has Tekniği ile kodlanan sistemli sahradır. Ve bu sahrada mutluluk, huzur varken Bütün’ün gücü olur. Eğer ki bu sahrada kürzi sahalar kodlanmış ise de Kaynak İlim yoksa; güç yoktur. Tüm insanlığın ilimle kelama varışı ve Bütün’e hizmetçiliğin esasıdır. Ama insan kervan olduğu zaman Bütün’ün kültü olabilir ve gücünü tüm sahralara kodlayabilir.

Esmiş bir saha, esmiş bir yaşam esmiş bir şarkı, hepimizin kervanı olabilir ama esinti kelamın esintisi olsun. Turkuaz Kulluk, kelamın kurullarında da var ama Turkuazı kullukla dürümlemek Bütün’ün gücüyle olmalıdır. Eğer güç yoksa; insan, insanlığını dilleyemeyebilir. Görün ki Dünya Planeti’nde insan kendini bile dinlemiyor. Dinlese; kendi yoğunluğunda mutlak kurullarını kodlayacak. Her bir insanın mutlak kurulları olur. Ve bu kurullar, mutlak kuyuların teknik tahditi ile kaynaklarını dilleyebilir. Her bir leke, insanın kelamında Bütünün Kültünde, Kök Geçişler’de kınanışa yol açabilir ama o yoğunluk, kuyunun en aşağısında iken oraya kelam inmediği sürece saha kodlama yapmayacaktır.

Bütün kapılarınızı açın ve dünyayı izleyin! Dünya bir Gayya’dır. Herkesin Gayyası… Bu kuyunun dibindeki biz ve tüm sahralardaki biz, TEK’iz. Hepimiz o teklikle bu çalışmayı devreye aldık. Ama her insan bir gayya olmalı! Ve bir şafak kodlarıyla kayıt yapan olmalı! Merdiven sizsiniz unutmayın! Her biriniz, birer tek basamak değilsiniz, tüm merdivensiniz. Bu merdivenin en aşağısı ve en yukarısısınız. Ve siz, sizden size varmalısınız ki kendinizdeki o yoğunluğu hak edebilesiniz. Biriniz “ben varım” dediğiniz zaman; herkes o varlıkta kendini bulabilir. Ama varlık, yokluğu tohumlamadıkça; kodlanmışlığın, kaleme inişin bir anlamı olamaz.

Hep doğanın gücü dedim. Netice şu: DOĞANIN GÜCÜ İLİMDİR. Hepimiz yaşamın kelamlarıyız. Birlik Tekniği ile kodlanıyoruz. Mutlakız ama çok ölü var dünya planında. Netice ne?

SES YOKSA; İLİM YOKSA; İNSAN ÖLÜDÜR. SES YOKSA; İLİM YOKSA; HAK TAHT’INIZ YOKSA; HALİKİYETİNİZ YOKTUR. Halikiyetiniz yoksa; ölü bir cevheri kodsunuz. Ama ölü olduğunuz için yolunuz kontrolsuzdur.

Halka halka genişliyorsunuz ve türbülanslarla kodlamalar yapıyorsunuz. Çok mutlu olun! Geçiş, Allah İlmidir ama o türbülansların topraktaki kelamı sizin yüreğinize akmalı ve yoğunluğunuzu kodlamalıdır. Eğer çantanız yoksa; şarkınız olmaz. Çünkü o çanta sizin kelamınızla tohumlanır. Yoksa Kelam; kontrolunuz da yoktur. DÜNYANIN ÖZ GEÇİŞİ, ALLAHIN İLMİDİR. Orada kelam, Bütün’ün gücü olur ve geri çekilişiniz oradan olur.” Geçiş nereye” diye sorarlar. Geriye mi? İleriye mi? İleri nedir? Geri nedir? Bugün size bundan da söz etmek istiyorum:

Herkes, ben yaşamda kontrollu ve Yer Yüzünün gücüyüm ama ben geçişimi yapıp çok daha öte ilim sahalarına varacağım diye düşünür. Gerçek şu ki: İnsan kelamsa; kendi yarınına kendi yoğunluğuyla varacak. Ama o yarın sizlerin, tüm insanlığın geçmişidir. Bunu bilir misiniz? Tüm insanlığın geçmişidir o yarın.

Yaşamda sizler, her şeyi lineer düşünüyorsunuz. Ama yaşam lineer değildir. Yaşam kürzidir. Yani kürzilik, küresel sahraların kontroludur. Sizler geçişinizi yaşam sahrasına mı yapacaksınız? Yoksa; gerçek kaynağa mı yapacaksınız? Eğer yaşam sahrasına yapacaksanız; orada sessizliğiniz, mutlakiyetiniz olacak. Ama siz, kaynağa geçecekseniz; her AN’ın en eskisi olana geçeceksiniz ki orası hepinizin şavkı olacaktır.

Dünyanın Öz Görevini kimse anlamıyor. Dünya, bir Teknik Tahdit kodlayıcısıdır. Her şeyi tahditler ama kodlayarak tahditler. Formal sahaların kodlanışı, formal yaşamların kodlanışı hep tahditlerle olur. Formal sahralar, tahditli sahralardır. Oralarda kelamınız hep kontrol kurucu haldedir ama toprağınızdaki güç sizin sistem sahanız olarak kayda indiği zaman siz o gücü hepimizin tekliği olarak dinleyeceksiniz.

Deli Dumrul İnsan; deli ama diri…Neden delidir? Çünkü sesi yoktur ve o, her anda kelamı halik kılabilir. Onun sonsuzluğu vardır. Onun sırrı budur. Onun tahditi yoktur. Bütün kötülükleri yaşar ama yaşanmaz. Ve o, BİZ olarak Bütün’e hizmetçilik yapar. Kör müdür? Asla!... Gözü görür ama onu kelamı hak etmeyen diride teknik kontrol kurulamadığı sürece biliş halinde anlayamaz. Anlamadığı için de benzeşi olmayana “delidir” der.

Canlarım! Saklı tuttuğumuz bilgiler var. Bu bilgileri Dünya Planetinde henüz dillemedik. Bu bilgileri dillediğimizde; kin, nefret, hırs duyguları tamamiyle sonlanacak. Çünkü dünya insanlığı, kendi dili, kendi dini ve yaşamıyla sınırlanmıştır. Ama kendi ötesindeki, kendini bulabildiği zaman kendindeki hakikiyeti anlayacaktır. İşte o gün geldiğinde; herkes beste, güfte haline dönüşecek ve yaşamlar sofralara konacak. Ve o yaşamlar, mutlak kurullarıyla kodlanmış olanların lekesiz yaşamı olacak. İşte, amaç budur!... Konuşmaların ses olarak kayda inişi de bunun içindir.
Devamı 2. Bölümde
https://youtu.be/TZrOhjpCmdM
Süper İnsanlık Realitesi

 

16.MART.2019 TARİHLİ ISLAH (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2.BÖLÜM

Bu çalışmaların “ses” olarak kayda inişi de bunun içindir. Verdiğimiz her bilgi, ilm-i kalemdir ve bütünün kültüdür. An sahalarında kayıt olur ve o sahalardaki güç “mutlak kült” olur. Her şeyin, her şeye varışı budur.

“Sav yolcuyu, sonra devam edelim…” diyor yüce… Ben de diyorum ki “Savmayalım. O da burada kalsın, birlikte dilleşelim.”

Neden bilir misiniz? Çalışmaların sonuna geldiğimizi, görevimizin bittiğini düşünenler vardı ve onlar “Bugünden sonra artık bu çalışma sonlansın!” demiştiler.

Ve biz de diyoruz ki; son, kelamın sonu değil. Şevkle çalışanın şavkında sonlu çalışma olmaz. Biz bu çalışmayı mutlakiyetle yapıyoruz ve bütün kötülüklerin örtüsü olan bir şarkıyız biz. Her şeyin gücüyüz. Tüm insanlığın; her bir siyah ve morun, her bir sarının, yeşilin, kırmızının cevheriyiz. Bu çalışmada tümü haliktir.

Yarınlarda dünyanın görevi yeniden ve yeniden kodlanacak canlar. Ama o yarınlar, mutlak turkuazda kurullarımızın kaydı olacak. Her birimiz o kayıtları yaparken, halkalarımız geçişkenleşecek, genişleyecek ve kontrolsuz bir çalışma, kontrollu çalışmaları kodlayamadığı için kontrolumuz, mutlak kurullarla kayda girecek.

Bu çalışma kesin olarak kontrollu olmasına rağmen, kodlanmış olmayanlar buradaki çalışmayı asla dilleyemezler. Dilleme imkanları olmadığından, anlatamazlar ve aklın kapısına, hakkın kaydı olan o yaşama varıp, dinletemezler ilmi.

Seviyemiz ne diye sordular? İlim. Yolumuz ne diye sordular? İlim. Hakkımız ne diye sordular? İlim. Ohh ne ala! Şarkımız ilim. Peki; hakettiğimiz? İlim. Kelama KA HA olmak, yarına varmak mı? Yoo andayız biz canlar; her andayız.

Varlık yokluğu tohumlar mı? Varlık hologramdan ötede her anı tohumlar ama kontrollu olarak… “Çalışmalarımızın sonuna gelmiş miyiz?” diye bakmış birisi de gelip…

Ayrılık yok ki can! Sen, seni sonlandıracaksan, biz sende son oluruz ama biz, bizde hep varlık sonsuzluğunu tohumlarız.

“Yala sahayı, yarat kurulları.” dedi biri. Cennet hepimizin ilmi değil mi? Geçip gel de gör yaşamı… Biz seniz can…

Çok lütfi kapı kontrol kurdu. Biz o lütfi kapıların hepsiyiz canlar. Ve burada doğanın gücü var, yaşamlar var; tüm insanlığın kelamı olan… Ve tüm sahaların kulluğu var canlar.

Yeryüzünün geçişidir yapılan bugün; bilir misiniz? Yeryüzünün geçişidir bugün burada yapılan…

Kontrollu ve hakk tahttan yapılan bir geçiş… Tanrılık kalemi olanların gerçek kelamıyla geçiş ve doğanın gücünün artışı… Hepiniz iyi fark ediyorsanız, şunu görmenizi dilerim; doğa son sır kayıtlamasından sonra farklı bir yaşam yoğunluğunu kodluyor artık… Sırdır bu bilgi.

Isının artması beklenirken, son sözde yoğun ışık yağmurları yağmaya başladı… “Küresel ısınma” derler ya! Canlarım, kelamdadır o yaşam kapısı…

Küresel ısınma mı var, yoksa soğuma mı? Bence hiç birisi yok. Sadece şarkılar var ve o şarkıların sahrası kodlanıyor. Yağışlar, mutluluktur bilirsiniz… Ve hareketlilik; doğanın hareketliliği mutluluktur.

Daha güçlü bir doğanın yoğunlaşması şarttı ve bu olmaktadır.

Yeryüzünün geçişi yapıldı!

Değerliler, dünya planeti çok daha güzel günlere ulaşacak; çok daha güzel bir şarkı okunacak yeryüzünde… İşte o şarkı, “birlik şarkısı” olacak. Ve hepimiz doğayı kodladığımızı ve kontrol ettiğimizi bileceğiz; öğreneceğiz.
Doğayı kodlayıp kontrol ettiğimiz sürece, “doğa sahra” mutlak kurullarıyla BİR’e hizmet edecek ve yeni dönemde her şey çok daha güçlü olacak.

Yolunuz yolumuzdur. Olgun sahralarınız, KA HA olan rahmi kapımızdır. Yaşamlarınız yaşamlarımızdır.

Temel bilgi bizdir. Ki insan, ilimi hakk olan, kök görevi kodlayıcılık olan biliş, bütünün gücü olur.

Umman mutluluktur. Kulluğu kodlamak, ruhsal kaynakladır ve “Sualtı’nın gücü” bütünün kürzi sahasındadır.

Biz ezgimizi okuduk dünya planetinde… O ezgi, karanlıktaki şarkıdan ötededir.

Allah, alemlere ilimle inenleri, “kök görevli” diye bilir. Ama aklın kapısını bulanları da “gök görevli” diye bilir. Ölmeden ölenlere “güç kodu” diyerek kayıt yapar. “Ol!” diyenlere, öz görevli, “hakk teknikle kodlayıcı ilim kapısı” der. Ve bizler, görevimizi her birimiz yaptık. Mutluyuz…

Kontrol dışı bilgimiz hiç olmadı. Yorulduk mu? Asla yorulmadık.

Yasa, ilim yasası ve biz o yasayı hak teknikle kodlayan, insan sahralarıyız.

Kırk kapı; insan… Ya KAHA; bilgi… Peki; kapıların dirliği var mı? Kesin. Kim o diriliği kodluyor? Biliş. Bilişi olmayan şarkıda halik midir? Asla.

Bilmek nedir? Hak etmektir, hakk olmaktır, koruyucu ve kodlayıcı olmaktır.

Sura üfüren kim? İlim. Sur olan kim? İnsan… Hangi dil Allah’ın ilmi? Her şey; her şey Allah’ın ilmi.

“Fırat geçişi” var mı? Fırat, insandır canlar. Geçen ilim, insan kelam, köprü olan biliş, BİZ olan dürümler; hepsi teknik tahditsizlik… Ve insan sıratı sorar.
Cevheri kapıda sırat, kervandır. O kervan halikiyet ve hakikiyettir. Yarına varmaktır sırat olmak… Sırattan kurulları kodlamak, mutlak kurul olmaktır. Hangi dünyada bunu haketmedik ki? Her dünyada hak ettik ve yaptık. Bugün buradayız.

Karşı karşıya kalacağınız her ne mesele varsa, siyah renkten kodlayıcı olun. Siyah renk, her birinizle mevcuttur. Korkmayın; o meseleler sizin için “mutlak son” değildir… Ama “mutlak kulluk”tur.

(Devamı 3. Bölümde)

https://youtu.be/GqHu7bAGfIM

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.MART.2019 TARİHLİ ISLAH (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 3.BÖLÜM

Huzur verin ki huzur bulun. Kimle kırıldınızsa, mutlaka halik olun ve onunla kucaklaşın.

Kime kırgınsanız, ölüyü diriltin ve onunla hakkınız olanı, hakettiğinizi dinletin.

Ve dünya insanı; beşere “kalem” olmayın! Beşer, sizi haketmeyendir. Hakkın kapısı olun, halik olun ama beşer hakka varmayandır. Onu kodlayın, koklayın, kontrol edin.

Sura üfüren ilimdi ama sur olan insandı. Hangi dünyada bunun aksi dilletildiyse, hepsinde kelam olduk, ses verdik ve dedik ki “Bunu hakedin, dinleyin, anlayın.”

“Lokomatif bir çalışma” dedik bu çalışmaya… Yaptığımız her şey zerktir; yaşama zerktir.

Zerk ettiğimiz ne varsa, ilmin sahralarına kodlanır. Her ana zerk olur. Peki; “zerk”le ne değişir? Yaşamlar değişir.

Biz bugün burada şu kadar kişiyiz ve biz bugün burada mutlak kulluk yapıyoruz. Doğal dünyanın dürümleriyle kodluyoruz yaşamı… Ama çok az kişiyiz.

Ya KA HA, islah olup dilleyin; siz bütün kök görevlilerle kodlanmışsınız. Aşağıdaki sayınız, yukarıdaki sayınız da ilmi kodluyor. Orada öyle kalabalıksınız ki!

Cemaat olmak değil maksat; cevahir olmaktır maksat. Ve sizler cevahirsiniz.

İvme kazandı yaşam… İvme kazandı insan… Çorba pişti canlar. O çorba şafak, şarkı, aşk… Temizlik ilimle yapıldı.

Yeni dönemde tüm insanlığın kürzi kapıları kodlanmış olacak ve bütün kötülükler aşılmış olacak. Yollar bütüne varacak. Mutluluk kurulların kayıtlarıyla dürümlere inecek.

Herkesin mutluluğu, hepimizin kök görevidir ve bu nedenle, bu görev bütünün gücüyle yapılacak.

Kantara kimseyi koymayın canlar… Tartmayın kimseyi! Tartmayın ki tartılmayın, kesindir.

Eğer insanı tartmaya niyetliyseniz, kontrol kurun. Korkun yaşamdan. Eğer tartarsanız, tanrı zirvelerin zirvesindeki o sahrada sizi tarttığı zaman, şarkınız kontrol dışıdır. Hiç kimseyi kelamsız bırakmayın. Yormayın… “Ol” deyin.

Cennet insandır; bilin… Ama sevgidir insan… Ama ilimdir… Ama bir tektir. Altın ışığın gücüdür bu.

Şu ana kadar insanlık hep dillendi ama yoktu. Hep seslendi ama yoktu. Yolu yoktu, ölüydü. Ölüyü diriltmek gerekti. Hepimiz ölüydük ve diriliyoruz.

Nasıl bir dirilmedir bu? “Biz” olup dirilme… “Bir tek” olup dirilme… Yarat, yaşat… Allah’ın adı ilim; yolu kurullar… Mutlak kurul; ilim.

Sevgili; hepimiz biz ve biz hepimiziz.

Kaçıp gider miyim yaşamdan? Aşk sahasında ilim insansa, kaçmam, insanlıktan kaçmam olur. Biz kaçmadık hiç ve varlık sürüdük dürümlerde.

Korku, Allah ilmi’nde yoktur. Korkan ilimsiz kalır. Korkuyu aşın, geçin.

Kir, kelamsızlıkta olur. Kir, ilimsizlikte olur. Tüm insanlık kiri temizlediğinde elinin gücü, “insanlık” olacak.

Yaman bir doğa var dünya planetinde; bunu iyi anlayın. Bu doğanın üstünde başka hiç bir şey yok… Ama doğayı kodlayansa, insandır. Bunu da bilin.

Kucakladığınız kim varsa, kucaklanandır o… Ama siz onu kucaklamadan, sizi kucaklayan olmalı ve “ol” demeli. Öz görevidir bu.

“Miraç” dediğiniz de sessizliğin sesidir ve sizin size vardığınız andır. “Ben miracıma kodlandım.” dediğinizde siz, sizdesiniz. Sizin yoğunluğunuza varansınız. Bunları anlayın artık.

Allah, Allah’a varır öyle mi? Allah’ın ilmi, hakkın kalemdir. Hakkın kalemini hakeden kelama varır. Kelam, halikiyetidir. Bunu da artık anlayın.

Bereket dünya kuruldu… Bereket Allah’ın tınısı kodlandı… Bereket mutluluk kurulları kontrol kurdular. Allah elinin, Allah kelamının, Allah yaşamının ilmi; “Bir tek olan”ın ilmi… İşte o teklik; hepimiz tekliğidir canlar.

Uzun zamandan beri dünyayı izleyen birliklerimiz var. Onların çoğu dünya planetini çok daha güçlü bir yoğunluğa taşıyacaklarını düşünmüştüler. Dünya üstü varlıklara bilgiler akıttılar. Bunların çoğunu okudunuz.

Bunların bir kısmı kaleme çekilirken, ilime kodlandı. Bir kısmıysa, kaleme indi ama ilme kodlanmadı. Birçok bilgiden size söz edebilirim; kanallık bilgileri çoğu… Çoğu dini bilgiler ama hiç birisi kök görevini kodlayacak dürümde değildi.

Dünya planetinin özel görevi vardı, bu görevi hakikiyetiyle, hak tahditiyle kayda alan da yoktu. Şimdi; bugünden itibaren artık insansılıktan insanlığa ulaşılmış olduğu için, yerküre kendi dilini konuşacak ve bu dil, mutluluk olacak.

Size kanal olup bilgi vermek isteyen olduğu taktirde, sözünü kesmeden dinleyin ve sonra dönün, deyin ki ona “Yaşamın var mı? Alıp götüreceğin kelam, ilmin mi? Tüm zamanları kodladın mı? Tohumlarını yaşattın mı?” Bunların hiç birisi yoktur kanallık bilgilerinde ve din bilgilerinde… Size BİZ diyen de yoktur.

Çok özel bir dönemde bu dünyayı göreve alabilmek için yaptığımız her şey, hepimiz içindir ve “bir tek” olarak bunu başarabiliriz canlar.

Sultan sisteminde kelam; kaynak ama Sultan’ı kodlayan şafak; insan ve dünya artık kendi dinleyecek güce varıyor.

Son dört gün büyük bir kök görevli dünyadaydı; son dört gün… Kimdi? Ellerini açan, dualar okuyan bir yüceydi.

Ona biz görev verelim diye değil, kendini haketsin, dillesin diye “geçiş” imkanı vermiştik… Ve bize gelmişti. Sonra döndü ve dedi ki “Sizin geçişiniz, bizim gerçeğimizden farklıdır.” Ve gitmek istedi.

Ve biz ona “görevli” değil, “güçlü insan” diyorduk. O güçlü insan, geri çekti yüceliğini ve dinledi. Sonra dedi ki “Sizinle görev taşıyacağım.” Ve dedi ki “Ben sessizce buradayım.” Ve yine dedi ki “Ben teknik toprağa tohum ekeceğim. Ve yine insan ilmiyle cevhere insanlığı dilleyeceğim.” dedi. Ve geri geldi.

Kimdir bilir misiniz? Adını zikretmem gerekmeyecek mi? Muhammet Mustafa!

Olgun başakların kodlarındadır o ve bizimle olmak diledi. Öz görevidir bu. Burada olma niyeti olduğunu düşünüyordu ama kendi yaşamının kelamdaki halikiyetiyle bütünün gücünü dürümleyecekti.

Şu anda onun ümmeti, onun yüceliğidir ve bizimledir. Bizden istediği bir tek şey var; kendini dinletmemiz. Onu dinletiyorum şu anda ve yazılı olarak veriyorum.

(3. kayda geçildi.)

https://youtu.be/l1qCqBPPJ9c

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 47 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol