Birlik İlmi
  KA HA (2) - 22.HAZİRAN.2019
 

KA HA (2)

 

KA HA (2)

DAVET

Dostlarım, 22.06.2019 günü, 14.00-18.00 saatleri arasında, Dernek Merkezimizde, 15.06.2019 tarihli çalışmada açılan “KA HA” konulu programın 2.si yapılacaktır. Dünya insanlığına “IŞIK SAHALAR”ın açıldığı bu dönemde, yapılacak çalışmada daha yüksek bilgiler, biliş halinde, öz sesleşmelerle kodlanacaktır. ilgi duyan ve katılmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

 

Yoğun ışık altında mutlak kurullarımız bugün buraya geçiş halindeler.

 

Şevkin şafağı mutlak kurulların kontrolunda kodlanacak. Başkanlık dili kodlama yapacak bugün burada ve kontrol dışı hiçbir ilim olmayacak.

 

Yaradan’ın tınısı tahditsiz olarak tohumlara çekiliyor… Her şey herkesle olmaktadır.

 

Hırsınızı aştığınızı ve yoğunluğunuzun kodlandığını görmekteyim. Konuklarımızın ilahi kültü bütünün gücü olacak. Ve bizim için öz görevdir yetkin ve hakim olanları tohumlamak…

 

Oğullarımızın gücünü artırmamız gerekliydi ve bugün burada oğullarımızın gücü artacak.

 

Yerin yaratımı mutlak kurulların kontrolunda olmaktadır. Yaşamın ilmidir halik-i hakk oluş hali. Ve bizler dürümlerde insana, imparatorluğun gücü olup inmekteyiz.

 

İtibarı yüksek olanları toprağa indirdik ve yoğunluğu kontrol altına aldık. Koran topraklarının tohumları da kodlanacak bugün burada…

 

Yalın ve halik olan biliş, mutlak kurulların kalemi olacak. Ve benden alanlar her ilimle ve her kelamla bitişken olacaklar.

 

Yaradan tahtını teknik tohumlarına kodlayarak kaydeder ki kelam etmeleri ve mutlak kurullar kodlandıklarında halik olmaları mümkün olur.

 

“Urumeli” denilen bir yer var; Rumeli. Rumeli’nin kelamı var; bilir misiniz? Rumeli’nin has tahtı var. Lütfen iyi anlamaya çalışın; bugün burada olan bir ilim sahamız var. Hasat ilmiyle buradadır o. Kodlanmıştır ve tohumdur. Unuttuğunuz ne varsa ocağındadır onun ve yoğunluk mutlak kurullarla kontrol edilecek. Yetkin ve halik olanlarla koruyucu ilim yapacak.

Yaşamın tahtında öz görevliler olur. İşte o da öz görevli olarak buradadır. Yeni dünya gücünün dürümlere indirildiği bu yoğunlukta bizler de sizin ilminizle bu çalışmaya dahil olmaya geldik.

 

Yaradan tahditsiz olarak kelamı kodladığı andan itibaren masaya bizler de kontrollu olarak inmeye başladık.

 

Kaçmış ya da kaçmamış önemi yok artık! Her şey andadır. Her şey anda, hak tahttan olmaktadır. Oluşan her ne ise, her şeyin kültüyle olmaktadır. Ve murat ettiğimiz, hologramların ötesindeki şarkının Türkiye tohumlarıyla kontrollu olarak sahaya inmesidir.

 

Alıp götüreceğiniz insanlık, hepimizin kelamıyla kodlanmış olan insanlık olur. Nurdur ilim; bunları iyi biliyoruz. Daha da önemli bir bilgi; masaya kim geldiyse evrenlerin kelamı olup inmiştir bu masaya… Ve evrenlerin kelamı olanların teknik tohum oldukları da kesindir.

 

Peki; teknik tohum ne anlama gelir? Yaradan Tanrı, yarattığını tahditsiz şekilde yaratmadı. Her yarattığının tahdidi kodlandı ve bu tahdit teknik tohum olarak kodlanmışlıkla kayıtlara indi.

 

Her yaradan ve yarattığında kelam olan tahditli olarak hakk teknikle kelam olmuştur ve dünya planeti teknik olarak yaratım kalemi olanlarca kayıtlanmıştır. Ki bu yaratım tahditli değil, tahditsiz olabilirdi ama teknik olarak tahdit kodlanmadan, Tanrı kalemi mutlak kurulları kayda alamazdı.

 

Bu nedenle, tahditleniş, kaynak kelamın kontrollu kodlanışı için şarttı. Ve dünya planetindeki forumların tümü teknik tahditle kodlanmış şarkıların sınırsızlığında kayda girmiştir.

 

Her forum bir şavktır. Şarkının şavkıdır. Onun kontrolu tekniktir ve tahditsiz olanlarca teknolojik kodlamalar yapılırken yaratılmıştır.

 

Allah tahtını kelam edene bildirdi ve dedi ki “Sen o tahtın sahibisin.” Ama kelam eden hak teknikle kodlandığı anda, tahtın sahibesi, kelamın haliki oldu. Ve Allah’ın eli, onun eli oldu. Bunu anlayacak kim var? Kimse yok, bilirim… Ama Allah’ın eli, hak teknikle kodlananın keriman kalemindeki halikiyetidir.

 

Seviyenizi yükselterek dürümlerde dillenişle sizlere diri bilgi vermeye çalışıyoruz.

 

Kurtuluş anınız mutlak kurullarınız kodlandığında kaynak olur. Ama o anı haketmek farkı bir hali hakikiyetle dinlemekten öte, diri olup dinletmekle mümkündür.

 

Huzurlu bir doğaya gerek var. Huzurlu bir hak sahaya gerek var. Ve tüm zamanların kaynağı olan ilme gerek var. Peki; bunları hakedebildi mi insan? Mutlak hak etti.

 

Türkiye çalışmaları bunu gerçekleştirebilecek yaşam kaynaklarından kodlanmıştır. Ve dünyanın öz göreviydi insan ve işte insan mutlak kurulların kontrolunda bugün cenazelerin ötesindeki yaşamları kayıtlıyor. Cenazeler kalktı yaşamdan bilir misiniz? Ve artık insansılık bitmiş, insanlık kodlanmaya başlamıştır.

 

Alıp götüreceğimiz her ne ise alıp götürdük. Neden biz buradayız? Almak istemediklerimizi de almak üzere buradayız.

 

Çayır, çimendir yaşam sanılır… İnsan çayırın ötesinde bir şafaktır, bir şarkıdır ama bunu anlaması zordur.

 

Kontrol dışı ilimle kodlama yapan insansılar, artık kendi yarınlarını hakedip anlayacaklar.

 

Altın ışığın gücünü bilmeyenler, aklın kapısını bulacaklar ve altın ışığın gücünü anlayacaklar. Yaradan, yaratılan tektir; bunu artık kavrayacaklar.

 

Eğer insan “Ben yaratılanın yarattığıyım ama ben yaratıcı değilim.” diyorsa, eli elimiz değil, yaşamı kalemimizde yok, kervanı kelamımızda yok ve biz onda yokuz.

 

Unutmayınız ki dünya ilmi aklın kelamıyla kodlanmış bir ilimdir. Aton kapıları’nın ötesindeki kodlar mutlak kurulları kayda aldıklarında, hakkın kapısı mutlak kervanın hak teknikteki kelamına dönüşür.

 

“Üzüm, gözüm, sözüm” diye başlayan bir diriliğim var. Ben bu diriliği dürümlerde dillerken her dil Allah’ın tekniğiyle kodlamaya başlar. Kodlar… Kodlar… Kodlar tüm sahaları ve kontrol eder. Altın ışığın kültü olur ve muktedir olur.

 

Dünya planetinin geçiş yapabileceği bir dürümdeyiz. Herkesin gerçek kelama ve hakim kullukla kodlanmışlığa geçeceği dönem…

 

(Devamı 2. bölümde)

 

https://youtu.be/2OZ2IJqnbMw

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA (2/1)

22.06.2019

Selviler, sessizlikte dillendiklerinde, SİYAH RENK; sessiz, sistemsiz olanları, “SES ŞAFAK”a kodladı. SES, şarkısında dillendi; SİSTEM, “SES” oldu; ÖZ GÖREV başladı. Aşk, KALEM oldu… Lütfen iyi anlayın. NİSA KALEMİ, her bir dilde dinlendi, dirildi, YASA oldu.

YASA, “İNSANLIK”tır. “İNSANSILIK” sona erdi ve “İNSANLIK” kodlandı. Her şey, yerde ve gökte “TEK” oldu. Sordu, sonra cevap verdi. Dillendi, “DİRİ” oldu. “ÖZ’dür dillenen” dedi ve “ÖZ’dür dürümlenen” dedi. Dedi ya!... “OL” dedik; Oldu…

Onlar, yoktular ki!... “OL” dedik; oldular… Ocak oldular… “OL” dedik; TOHUM oldular… “OL” dedik, HALİK oldular… “OL”dedik; DİRİLDİLER… İşte, İNSANLIĞIN DRİLİŞ GÜNÜDÜDÜR BUGÜN… Ölen yok ki!... Herkes dirildi… “OL”an diridir zaten… “OL”an dirildi ve şükretti…

Asla yanlışımız yoktur… Asla “KELAM”sız değiliz… Ama yolu yoksa; “KERVAN OLAN”da ona, “KELAM” ederiz; onu yolcu yaparız... Ağırdır; taşırız… Ağırdır; “ÖZ”ün, “SÖZ”ün, “GÖZ”ün dürümlerinde dillendiğinde; “DİN” olur. Ona deriz ki “DİL ol!... DİL ol ama DİN’den öteye geç de ol!...”

Onlarca görev taşıdık… Onlarca güç kodladık… Onlarca yaşam sofraları oluşturduk. Her sofraya, yarını koyduk. “OL” dedik oldu.

Umutlarımızı hiç kaybetmedik. Dinden, diriliğe vardık; dürümlendik, yarınlandık, sahaya yarını kodladık. Saha, yaşamın tahtı oldu.

Yolum, yolu olmayanlar; yoktular!... Ocaklarına vardım; tohumlarını kodladım; “İSRA KAPISI”nda dilledim ve dinlettim. “İLİM SOFRASI”na kaydettim. Her biri, “KERVAN” oldu. Sofra, kontrollu olarak ocaklarında oldu ve onları Halik kıldı.

“Yes işte!” dediler. Yerde, gökte, her anda ve sofrada insan, işçidir. İşçidir ama işi, “HALİKİYET”tir. HALİK olmadan, DİL KODLAMASI yapamaz… Yapmazsa ne olur!? Yolu olmaz. Yaşamı kontrol dışı olur. “RUH”u olmaz. Kodlanamaz…

Yeni Dünya, sizin ilminiz ile kontrollu olarak oluşmaktadır. Yeni dünya, “YEŞİL RENK”ten İsa Kodları’nı koklattı… Musa kayıtlarını dilletti… Cevhere indi; Muhammet oldu… Onun, ölü planete “KELAM” olması ile birlikte; kervan yürümeye başladı. Biz, kervanı Hasat Tekniği ile kontrollu olarak yola kaydettik. İşte bugün o kervan, “DİRİ HALİKLER”den yol almaktadır.

Herkesin, BİRLİK olduğu bir yeni dünya!... O dünyada, dinin hakikiyeti, “BİR”in tekniğinde olacak. Her şey “TEK” olacak ve “YOL” oluşacak… Dinde olanlar; “DİN”i, aşacaklar ve “RUH”a varacaklar. “RUH”un, “FAKİH KAPI”da, “DİL”i olduğunu anlayacaklar ve son sözde, dürümler; “KÜRZİ SAHA” olacak ve KÜRZ oluşumu, tahditlenecek. KÖK GÖKLER, “KÜRZİ SAHALAR”ı göreve alacaklar ve yeni yaşam sahraları oluşacak. Bu sahralarda, DİN olmayacak; İLİM olacak.

Bin kez yaşam süren KELAM, Hakk Teknikle kodlandığında; din, sonlanmış olur. Artık dinin ötesi, KÖK GÖKLER’de dürümlere iner ve RUH, mutlu olur. O RUH ki her anda “İLİM” olanlarda, “DİL” olur. O RUH ki hasat yapanlara, “HAKK TAHT” olur. İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Kervansaraylar, medreseler, yollar bilginin dolaşımını sağlayan kilometre taşları oldu hep. Hanlar, dergahlar, hankahlar, arıların yuvası gibi bal üretircesine bilgi ürettiler, hep. Üretmenin ötesinde levh-i mahfuz kaynağını çektiler, hep.. Hakk Teknikle kayda indi bilgiler.

Sen, ben buradayım, dünyadayım diyebildik. Devrin en büyük gürzü İNSANDIR, dediler. İnsansı, kelamı kalem yapar mı? Yapmayabilir ama kelam kaleme inmeden de doğuma hazır edebilir. Ama İnsanlık Boyutlarının en yüce şavkı insanlık kelamı yeni bir tohum olarak kodlayabilen ve Bütünün Gözü olabilen İNSANDIR.

Önce "KA" dedim. Hakikiyetin ilminde olan, hakim olan, mohakim olan dedim. Sonra "HA" dedim. Hakikiyeti belledim. Ve DİL-İ HAKK olan, kelam yetkisi olan DİN-İ HAKİKİYET yani o RAHİM Boyutundaki hakikiyet KA HAM an be an ruhuma faşoldu. Ne oldu, nasıl oldu bir efsunluk içinde birden şifrelendi bana KA HA!

Yücelerden bir ses nida etti. Mucizeler sadece onlara inanlara nasip olur dendi. Yüce ALLAH dağına göre kar verirmiş dediler.

Min can olan her bir canda varız. Candan olan her bir mecliste varız. Sonra bir seçenek koydular önüme. Doğru yol nerede? Dinde mi akılda mı diye?

Yücelikler yetişti acizliğime, kulağıma fısıldadılar. Doğru yol aha burada, aha burada gönlümde olduğunu ıyan ettiler. Aha buradaymış dedim.

İnsan nedire dönersem; NEDİR İNSAN? İLİMDİR. CANLAR, İLİM. İnsan, insansılıktan öte olduğuhepimizin malumudur. İnsansı kelamı kalem yapar mı? Yapmayabilir ama kelam kaleme inmeden de kendini doğuma hazır edebilir.

Ama İnsanlık Boyutlarının en yüce şavkı İnsanlık kelamı yeni bir tohum olarak kodlayabilen ve Bütünün gözü olabilen İNSAN deniyor.

Şüphesiz insan kaynak ilimdir ama kendini dinlemelidir. Ama insan kendini hak etmedikçe dinleyemez ve bütün kötülükleri yaşar. Fakat neden yaşadığını anlamaz. İnsan bilse ki EZELDEN EBEDE İZZETLENMİŞ BİR MÜSTESNA VARLIK İNSAN OLDUĞUNU!

İlahi sezgi ile levhi sezgi ile bana dendi ki kirden KENDİNİ BİL! Telaşla nasıl dedim? Sonra Hz Mevlana’nın sözleri geldi aklıma. Bütünlük aleminde gizlenmiş hazine biziz. Sonsuzluk mülkünün sahibi biziz. Su ve toprak karanlıklarından geçtik. Hem HIZIR, hem de hayat suyu biziz.

Sonra Hz Yunus’u hatırladım; İnsan olmanın ilk şartı insanların birbirlerini

sevmeleridir. Seveceksiniz ve sevileceksiniz!

Kul Euzu, Kul Hüvallahü surelerini. Ne diye birbirimizi sevmek için okuyup, üflüyoruz?

Kapılar açılsın, kapılar açılsın diye telaşe veririz de çalınan her kapı hemen açılsaydı. Beklemenin, umudun, sabrın ve susmanın ne önemi kalırdı?

Yüreğini dinleyen vuslata sağır kalmazdı elbet ama bunun için yürek sahibi olmak gerekti.

Biliyoruz ki hepimiz faniyiz. Yoldayız ve yolcuyuz. Ebedi ve kalıcı olan sadece ALLAH’tır. Hayatı da ölümü de yaratan Allah’tır.

“Ondan geldik, O’na gidiyoruz.”

Allah’a ayak ile gidilmez. Kanat, sırdır. Sır, kanattır. Onun için sırra ermek gerek!

Hiç görmediğin bir sevinçle kapına geldim. Kim O de yeter ki; sen kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim.

Aha bu!..İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Peki, bu dönemde nedir istediğimiz? İnsanlığın hakiki ilim haline dönüşmesi. İnsanlık nesiller boyu, hırsın kurbanı oldu. Kısır kaldı, kelam etme imkanı bulamadı. Hırsı, hırslanışı, kodlarını kırdı ve öz görevini hak edip, yapamadı.

“Bundan öte bir cennet kelam yok” diyerek kendi dilini kodlamaya çabaladı. Netice şu; kontrol kuramadı. Yol; Allah yolu dedi ama aklın kapısını bulup, o yola giremedi. Biz dünya insanlığı olarak şükür ki bu yolu hak ettik ki bu yaşam sahasında mutlak kapıları bulduk ve kodladık.

“Allah, Allah, Allah” deriz, aklın kalemi olmayan, Allah’ın ilmini anlamaz ki. Allah, nesiller boyu dillendi ama anlatamadı yaşam sahaları ocağında ki o yoğunluğu.. Anlamadı ki insanlık. Neydi, Allahın aşkı? Neydi, yarınların halikiyeti?

Kil kum insan anlamazdı ki. Anlasa hakk’ın kalemi olurdu, şarkısı aşk olurdu ve şafak olurdu. O insan, ışık olurdu. Olamadı. Olamadı.. Çünkü yolu yoktu.

Kusur aranır ya her insanda. “Ben, onu kusurlu buldum” derler ya insanlık. Ah canlarım, ah canlılarım, o insan kusurlu değil ama onda kusur bulandır, kusurlu olan artık insanlık bunu kavramalıdır.

Yedi dünya ve yedi yaşam, hak kalem ilim ve biliş mutlak. Peki, ruh var mı? Olmasa da biz varız ya….Hadi gelin, ruhu kodlayalım. Hadi gelin, yolu koklayalım. Hadi gelin, hakk’ın kalemi olalım. Geçin de akıl olalım.

Hanginiz aklın kalemi oldunuz da çorbanız çorbamız olmadı. Başın başı vardır, canlar. Şarkının şavkında Halik olanlar vardır. Yarını hak edip, tohum olanlar vardır. Olgun sahalarda koku duyanlar vardır. Koku olanlar vardır.


Deliyim. Deriyim. Diriyim ama halikim ben. Ekibim ben, öz görevliyim. Kurutuluş sahasının kültü olarak mutlak kurulları kayda alırken yaman bir düzen kurduk. Öksüz kalmasın istedik yaşamdakiler. Ve teknik kapıların tümünü koklattık. Kodlattık ve Rahmi kapıların tümünü kaynak olarak, kayda aldık.

“Çarmah” derler. İlmi çarmaha gererler. İlim, çarmah olur ama geren, gerilen olur. Artık bunlar bilinmelidir.

“Başlangıç” derler, başın başı olan başlangıç dediği an, başın en aşığısın da olur. Onun artık ayakta yeri yoktur. Başlangıç yok ki. Her anda varlık sonsuz sır olan şarkı, hakk’ın kapısı olan aklın kalemi ve tüm zamanlar, bir tek andır.

Vuran, vurulan tektir. Olan olmayan, tektir. Olduğunda olduran tekniktir, tahditsizdir… Şükür ki bunları bugün size dilliyorum. Yoğun ışık altında tohumlar kodlanıyor, şuanda.


Masalar, masalar, masalar yüz milyarlarca masa var ki bunların tümü, büyük kök görevlerin kürzi sahaları olarak kodlamaya yapıyor.

Her planet bir şavktır, her şavk bir aklın ka ha olan sahasıdır. Tümünde bir tek değil, birliklerin kelam olduğu kodların tohum olduğu çok ama çok farklı masalar vardır ve hepsi kayıttalar şuanda.

“Batı” dediler. Batı; bir tek kelamda kodlanmış, ölüyü diriltmek için ama şimdi artık tohumlar kodlanıyor…Ve Doğu mutlak kurullarını kayda çekiyor. Ata kapıların hepsinde eşgali bilinenler var. Onları bilmeyen hiç kimse yok ama anlatamazlar ki. Hasat tahditsizdir. Anlayan anlar ama anlamayanın Halik olma imkanı yoktur ki. Kurullar bugün bize bir tek olup, indiler. Başım ilmin başı, aklım kelam, ben tüm insanlığım canlar.

Öksüz değilim, yorulmam, toy değilim, kodlama yaptıkça yaratırım her anı ve mutlak kurulları kayda alırım. Bana zaman kapılarının tümü açılır. Ama ben zamanın sarf ettiği her anın, kelamı olmalıyım.

Boşun boşunda ben boşum ama dolular dolusundan öte doluyum. Buna anlatmak istedim ziya olanların çoğu beni dinleyemediklerinde ben boş kaldığımı zannederler. Oysa onlar boşsa ben onlarda boş kalırım. Onlar dolduklarında, onlarda dolarım. Tahditsiz olup mutlak kurullarda kayıt yaparım.

Karanlık ilimsizlik değil ilimdir ama ilmin kalemi olmayan karanlığı Halik kılanda, kelama inemez ki. İnemediğinde de karanlık kontrol dışı diye düşünür.

Yarın ekmeğimiz pişecek, canlar. Bu ekmek, ilim ekmeğidir. Pişen ekmeğe imparatorluğun kelamı konacak. Ve imparatorluğun kelamıyla pişen ekmek, Tanrı kalemi olacak. Yaşamın kelamı olacak o ekmek ve hakk’ın kaynağı olacak.

Barış, sevgi mutlaktır ama bilgi yoksa barışın kelamda halikiyeti yoktur. Bunun içindir ki barıştan öte halikiyet gerekir. Sistemin gücünün hologram ötesindeki kaydının, hak sahaya varması gerekir.

Kar yağdığında, kar ilim olur diye düşünülür. İlim kalemse kar kervan olur ve biz o kervanda, masalar oluruz.

Şeytana şarkı öğretmemiz mi gerek? Ölüyse şerdir, zaten. Dirilmeliki Halik olsun şerde olan ölüyken şeytanın şavkının kelamda ilmimi olur?

Bakınız daha neler diyeceğim. Allah sevgidir canlar. Ama Allah’ın tahtına kelam eden oturur. Allah, sestir. Ama o sesi koklayan, tohumlayan, kodlananda toprak olur. Ama akıl yoksa Haşrı Ka Ha da kervan olsa da yerkürede gözü yoktur. Gözü yoksa sözü de yoktur.

Uzun zamandır dünya planetini imparatorluğun kelama indiği, inidir diye dilleyenler var. Dünya onların ini... Peki ya biz neyiz? O inde kodlama yapanlarız.

Devinim arttığı zaman bizde o kodlamaya dahil olacağız. Beklenti buydu. “Ayrı gayrı” dediler. Yaptıklarında öte yaptığımız var, dinlemediler. Hakk’ın kalemi olmadığımızı sandılar. Yıllar yılı süren çalışmalarımızı önlemeye kalktılar.

Beste güfteydi insan ama yolu yoksa kontrol da olamayacaktı ve biz dünya planetinde görev taşıyacak olanları toprak topluma tohum diye çektik ve dedik ki “barış, sevgi, insanın kelamı da olur”. “Yolun tohumu da olur ama yoksa insanlık, öz görevde yoktur”.

İşte canlılar, dünya planeti için yaptığımız görev çalışmalarında, şevkin şavkında biz bunları dillerken, bizleri anlamaya çalışmayanlar bir tek şey söylediler… . Yala ama yaladığın sende yok… . Ne demek istediler? Horluk muydu, dedikleri? Elbette. Bilginin yalanışı ama o yaladığınız bilginin, sizde olmayışı.

https://youtu.be/_xgFFn3Rrb0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 3.BÖLÜM

 

Peki; canlarım, biz yorulmadan çalıştık da onlar ne yaptılar? Kusur arayanlar, kurtuluş sahasına kodlanmışlar mı acaba? Yalın, halik olup da koruyucu olmuşlar mı? Kocaman dünyalarda korunan ve koruyan varken tohumlarını kodlayıp o yoğunluklara ulaşabilmişler mi? Siber sahalardan geçebilmişler mi? Siber sahaların siyah renkte olduğunu görebilmişler mi? Uzun sükûnet dönemlerinin sonrasında sahip oldukları her şeyin yerdeki görevle ilgili olduğunu acaba anladılar mı? Hangi ilim sahasındaki görevini hakikiyetiyle dilledi de hakkın kalemini anlayamadı? Bunun sonucu ne olur canlar?

 

Biliniz ki insansılık devam eder… Hiç kimse insanlaşamaz. Ve insanlaşamayanlar yarınlara tohum olamazlar ve yaşamları kontrollu olarak kayda girdiği anda, kodlardan ayrışır ki o zaman onlar yaşamsız kalırlar.

 

Peki; yaşamsız olmak ne anlama gelir? Yetkin halik olamayıp yok olmaktır. Yok olmak nedir? Bellek kalemi’nin kontrol dışı kayıtlarda kodlama yapma imkanı kalmamasıdır. Yani, hiçbir sahada, hiçbir alanda kodlama yapma imkanının olmamasıdır. Ve Türkiye Çalışmaları mutlak kurulların türevlenişinde bunu bilerek, bu görevi hakedip yapanları buraya aldı. Kök göklerin kültü olanları bu çalışmaya dahil etti ve teknik tahdidi kodladı ki her an, her şeyi haketsin diye.

 

Meziyet kelamsa, hak teknikse Medine, mutlaksa her şey, her şeyle ilgili değil midir canlar?

 

“Kusuru arayan kusurludur.” derim ya hep. Bunun içindir ki asla kusur aramam. Bilirim ki aradığımda herkes kusurlu kalır ve ben kusuru arayan, kusur olurum. Bunun farkındayım. Bunun içindir ki kontrollu çalışmalar yaparım.

 

Yeni dünya gücünün dürümlere indiği bugün, Miraç kapılarının tümünü açıp kelamı hakk olanları kodlarken, teknik olarak her şeyi anlatmaya çabalıyorum.

 

“Hankarlar”daki kelamın da har olduğunu düşünmenizi dilerim. İmparatorluk görevidir yaptığımız burada. “İmparatorluk” derken de her ana kodlanmış olanların kodlarını değil, koyuluklarını dilletiyorum. O koyuluk ki tüm sahaları kontrol ediyor. Öyle bir koyu, öyle bir yoğun ışıktır ki o, işte o imparatorluktur.

 

Sanmayın ki bir imparatordan söz ediyorum! O yoğunluktur “İmparatorluk” dediğim kodlanmış şarkı… Ve bizim için de öz geçiş budur.

 

Kire ihtiyaç var mı? Asla yok ama kiri yaratanlar çok. Bugün de kir yaratan çok ilim sahamız var. Onların dürümlerde insanı halik kılma imkanları olmadığından bu tohumda motlar halinde bulunmalarına izin veremezdim.

 

Hey dünya! Karışık bir zamandasın ama karışan insanlık değil, tüm sahalardaki kelam…

 

Eğer dünya yoksa, yoğun ışık da kodlama yapmayacaktı ve bugün bu dünya, yaşam sahamızdır. Ve bu dünyayı herkes “ilim” diye bilmelidir.

 

Bir’e hizmetçidir dünya. Bu dünyanın yolu, aklın yolu olmadığında, şafak da olmaz dünya planetinde… Birlik alemlerin ilmindeki birlik olduğu zaman, herkes o birlik olur.

 

Kusura bakmasın kimse. Herkesedir sözüm. Ölüye diri gerek. İnsana kelam ve yarına mutlakiyet gerek. Ekmek gerek yaşam için. Eliniz elleriyse, yaşamlar kelama dönüşür. Eğer elimiz elleri değilse, yarınları yoktur ocaksızların; bunları iyi anlayın.

 

Son dönemde dünya planetinde büyük kırıcılıklar devreye alınmaya çalışılıyor. Farkına varmayan var mı? Savaşlar isteniyor.

 

Eğer Suriye’de bir savaş mutlak kullukla kodlanmışsa, o savaşı hakedip kontrol etmeliydik. Ya kalem kalem ne olmalı? İslah olmalıydı.

 

İran kelam mıydı? Hak teknikle kuldu ama kontrolu var mıydı? Yoktu.

 

Ya Azeri kapılarda ne oldu? Şevk var mıydı? Vardı. Değerliler, sistem var mıydı? Mutlak yoktu ama aklın kalemi vardı. Tüm insanlık için büyük doğumlamalar yapılıyor dünya planetinde.

 

İslah olanların kelamı imparatorluğun gücüyle dürümlere iniyor.

Ve Türkiye özen gösteriyor yaşam için… Ama özen, hepimizin kelamıyla olacak.

 

Eğer kelam yoksa, ölüdür yaşam. Ve biz bunu bilerek bu çalışmayı tüm sahalarda yapmak üzere büyük kök görev aldık.

 

Şimdi dünyanın kök geçişi yapılıyor…

 

Hani derler ya “Boğadan aşağısı boğadan yukarısı..” Nedir bilir misiniz bu? “Altıyol” denilen o merci… Yukarı ve aşağı… Biz dünya planetinde kodlamaya başladığımızda boğanın aşağısındaydık ve orada yaptık çalışmalarımızın ilk bölümünü… Gerçi yakındık boğaya! Ama bugün boğanın çok daha ötesindeki şavkı kodluyoruz.

 

Ve Bu Meclis, emperyal kodların ilminde öte bir Meclis’tir canlar… Emperyal kodların ilminden öte bir Meclis’tir. Bunu tekrar etmek istiyorum.

 

Yasalarla kodlama yapan bilişimiz tüm bilgelerin kelamından öte bir ilmi kodluyor burada. Bu yoğun ışığı kodlarken de tüm insanlığın sofrası oluşuyor Bu Meclis’le. İşte insanlık sofrasını burada kurduk canlarım!

 

Burada öte bir şarkımız var mı? Yoktur. Peki; ne oldu? Yasalarla kodlanmış olan şavk her ilmin kalemine dönüştü. Ve bugün Türkiye’de ve diğer ülkelerde, hatta diğer planetlerde de çalışmalar süper sahalardan yapılıyor.

 

Öyle çok görev taşıyoruz ki canlar… Öyle çok güç kodlaması yapıyoruz ki! Kantarımız hiç olmadı. Kimseyi tartmadan çalıştık canlar.

 

Tan ağarırken tahdit kalkmalıydı ve tahdit kalktı.

 

“Yekdiğerlerimiz” dedik hep ama artık yekdiğerlerimiz yok! Tek ilimiz biz. Her anız… Her sahada var olanız.

 

Ve yüce bir dürümde, ümmet olan kelamdan öte hakkın kalemiyiz canlarım.

 

Şarkımızda, şavkımızda hak tahtta kervanımız olduğunda ve muktedir olduğumuzda, iyi bilin ki “death”ler (ölüler) olmayacak. Artık kimse ölmeyecek canlar; ölmeyecek. İyi anlayın.

 

Seyir halindeyiz şu anda hepinizi. Yakıştı yaşama sizler. Yaşam sahalarında sizlikler yakıştı ses sahalarının sistemli seslenişleri ve sizleşmeleri… Yaşam mutluluk oldu hepimize. Şimdi.

 

Eşik atladı dünya…

 

Eşik atladı dünya… Ak sahlar kodlandı… Eşik atladı dünya! Eşik atladı dünya…

 

https://youtu.be/n9ttO2y4rRo

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA (2/2)

22.06.2019

Canlarım, namaza duranlar, “KELAM”a indiler. “İLİM”e “KELAM” oldu tümü… Yolu buldular.

Uzun zamandır, dinden söz ederken; herkes, “Ben insanım!” demeye başlamıştı… Artık dini aşıp; “İLİM” olma dönemidir. “İNSANSILIK” bitmiştir. Herkes, “İNSAN” olmaya başlıyor. Dünya Planeti, dinden ötededir artık.

Çok güzel bir dünya kuruluyor. ÖZ GEÇİŞ yapılıyor… Son söz şudur ki “İLİM KAPILARI AÇILDI.” Dünyanın eli, tüm insanlığın eli olacak.

“YEŞİL”den görev alanlar; “MOSMOR” bir resim yapacaklar. İşte o resim, “YARINLAR” olacak.

Sorgu artık bitecek. Son söz sorulmayacak. Herkes, sonsuz dürümlere varmaktadır…

AK SALTANAT, has teknikle kontrol kuracak. Şer artık sonlanıyor. Şerden görev alanlar, “SES SAHALARI”nda, “SİYAH RENK”e varacaklar ve RUH, ocaklarına inecek… Onları kodlayacak ve kontrol edecek.

SARI, MAVİ… her renk, “BİLİŞİN KELAMI” olacak; “BİZ” olacak; “DİN” olacak ama o DİN, DİRİ KELAM’da modlar oluşturacak ve o modlar, kulluk kelamından ilim sahasına varacak ve kontrol edilecek.

(Mod (Tepe Değer) Nedir? Mod, bir sayısal veri serisi içinde en çok tekrar eden sayıdır. Bu sayının tekrar adedine de frekans denir.)

“Yazgı” denilen kader, “İLİM SAHALARI”nda, “DİLİN KELAMI”ndan kodlanıp, yaşama indirilecek. Her insan, kendi YAŞAM KALEMİ ile kendi yarınını yazacak…

Yaşamı yazanlar olacak… Yaşamı yaratanlar olacak ve yaşayanlar olacak… Tümü, “TÜRKİYE ÇALIŞMALARININ İLMİ” ile olacak.

“Kusuru sormayın!” derler. Yoktur ki!... Huzurlu olun! kusur artık yoktur!... Kim kusurlu olduğunu zannederse; o, kendi halikiyetinden kodlanmış ışığını, hak etmediğinden; sessiz kaldığından bunu düşünebilir.

Tek tek biliniz ki kontrol kuruluyor. Temizlik yapmak gerekti ve yaptık!… Kulluk yaptık!… Kurtuluş kaydı yaptık!… Her anı dilledik; dinlettik ve son sözümüz şudur ki insanız!... İş, insan olmaktı ve olduk… “RUH”uz, “KÜLT”üz, tek tek “KAYNAK IŞIKLAR”ız… İş budur!...

Tahtınız, SAHA olarak kodlanırken; yol, İLİM olur ve bizler, teknik olarak kodlama yaparız… Asla hata yapmayız… İslah olanlar; dürümlere, “KÖK GERÇEKLİK”leri ile inerlerken; YAŞAM SAHALARI; DİRİ, YÜCE KELAM’ı MUTLAK KILAR…

ALLAH, teknik olarak kodlama yapanları dinletir… “DÜRÜMLER”, “KÖKLER”, “GÖKLER” TEK BİR KELAM olurlar ve YOL olurlar.

“Alıştık tüm insanlığı kontrolsuz olarak dillemeye.” dediler. Biz ise, “İLİM” ile kontrol kuranlar; tüm zamanlara, “GERÇEK IŞIK” halinde; kontrollu olarak ulaşmaktayız.

ZAMAN; gerçekten kontrollu, koyu ve “HAKİM IŞIK” ile tohumlarını dinletirken; ZİYA olanlar da buraya, güçlü BİLİŞ ile inerler…

Şimdilik iş bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ

Devinimi arttırmak değil bugün maksadımız Canlılar. Yarınları kontrol altında kodlarken bilişin kaynağına indik ve her bir diriliği dilliyoruz. Özün sözü şu ki insanlık yeni bir dünya gücüne ulaşmış, sahip olmuştur. Öyle bir güçtür ki bu güç artık dünya insanlığı senliği bitiriyor. Birliği hak edecek. Sen ben bitmiştir Canlar. Bu biliş mutlu olacağınız bir yaşamı kodlayacak. Her biriniz iyi insanlık için çalışacaksınız. Özenli olacaksınız. Kırmadan ve kırdırmadan yaşayacaksınız. Şarkı şafakta kodlama yaptığında şarkınız şavkınız olacak. Uyutlar ötesi bir çalışma yapılacak dünya planetinde önce gözün gördüğü en büyük kök gök süper saha oluşturacak. Sonsuz sır olan insan, kervan olacak ki kendi yüreğiyle kendi dürümlerinde türevlerini kodlayacak.
Dağların tahtı olurdu eskiden artık yaşamın tahtı oluşacak, her yaşayan taht olacak Canlar. Bunun da ötesinde yazılar okutulacak, yazmış olduğumuz her şey okunuş haline geçecek. Yıllar yılı süren çalışmalarımızın sonrasında bugüne ulaşmak bizleri mutlandırmaktadır.
Çanın çalması diye bilinen anda bizler o çan olduk, çaldık. Ama yaşam olmamız gerekliydi ve olduk. Kor haline dönüştük, korun öksüz köksüz ilimleri de dilleyeceğini bilerek o koru kontrol ettik. Ve kor yangına dönüşmeden söndürüldü.
Yeri yaradan intikam istemez Canlar. Biz intikam peşinde koşanlardan ilim öğretmeyiz. İnsanlık intikamı artık engelleyecek. Ben ona kızdım intikamım fena olacak, bunu artık aşmalı insanlık ve aşırttık. Bilirsiniz ki savaş eşiğine gelinirken engellendi cennetin Kelamıyla o savaş. Bilir misiniz? Engelleyendik… Yerin kök görevlisiydik, şafaktık... Bütün kötülükleri aştık geçtik. Tartmayın insanlığı Canlarım tartmayın. Tark tektir. Tark tekse Kelam tektir. Han hepimizin hanıdır. Ve sevgi biz olan biliştir. Kir insanın Kelamı değilse hak ettiğidir. Ama eğer kir Kelamsa hasatı kontrollü olsun diye çabalamaktayız.
Artık ziynet Kelam olacak. Öyle bir ziynet olacak ki o Kelam, her kes o KELAMDA ZİYNET OLACAK. Hani derler ya en değerli mücevherler, her insan bir mücevherdir Canlar…
Yorgun argın dünyayı izleyen birliklerin tümü çorba pişiriyorlar şuanda Canlarım. Ölüyü diriltiyoruz diyerek kodlama yapıyorlar. Öyle çok görev taşıyacaklar ki hepsi bir tek olup yapacaklar göç kapılarındaki o yoğun cevheri kaydı.
Bina tamam dediler… Tanıktır insanlık ki binayı biz çok önceleri tamamladık. Ama yoğunluk artmalıydı. Artmadan şarkımızı okutmayacaktık. Ve yoğunluk arttı. Şarkımızı okutuyoruz şu anda… Bir tek altın ışığın gücü Türkiye kodlamasıyla Mutlak Kurulları ilme kaynak yapacaktı. İşte bu çalışma buydu.
Koranın tohumlarını da kodladık. Eşya insan, eli Kelam oldu ve şafak işçiliği ışığa dönüştü. Bu SUR insanlık suru biz bu sura üflerken hiç kimseye kıyamazdık Canlarım. Kimseye kıymadık. Kıyar mıydık? Kıymadık Canlarım kıymadık… Her insanın yazır olmasını değil yazar olmasını bekledik. İmin dili ilim. İM siyahtır. İnsanlık Mesihi İM. Ama artık yaşam kutsal ışığa dönüşüyor.
Saltanatın gücünü dürümlerden çıkarıyoruz Canlar. Artık dünya planeti sultanlıkla kodlama yapmayacak. Saltanat Mutlak Kurullarını kayda alıyor ama o kayıtların tükenen dilde dirilmeleri imkânı olamayacağından hepsini biz masaya davet ettik ve ayrı gayrı gözetmeksizin tümünü ilim sahalarında kodluyoruz. Ve bu kodlamanın sonrasında hepsi Mutlak Kurullarıyla kayda girecekler. Kini aşmayan yolu bulamaz diyorduk ya beden alıp gelen herkes kinsiz olacak. Bu kesindir. Kin aşılacak…
Özel dünya planetleri kurduk bunun için Canlar. Bilir misiniz? O planetlere koruyucu kodlar yerleştirdik. Hepsinin kendi yüreklerini dillettik ve dinlettik. O planetlerde modlar oluşturduk. O modların kodları Mutlak Kurulları kayda aldılar, dillediler, dirilttiler. Oralarda da İSRA kapısı açıldı. Ve dünyanın Lütfi kapılarının tümünü açtık Canlarım.
Şan şöhret aramayız. Şanı arayan şarkısı olmayandır. Şöhret arayan kültü olmayandır. Eğer arasak koruyucu olmamız mümkün olur mu acaba? Olmaz… Bizler cennet kapılardan geçenler her ilmin kalemi olanlar itibarlı olmak değil maksadımız ilim olmaktır. Her kes her şeyi bilmez ama bilecek, kendini dilleyecek ve kendini dinleyecek… Kendini dinlediğinde bilişi kodlanacak. O zaman ilim mutlak olacak. Bizim dileğimiz budur Canlarım…
Kusurlu olmadığımızı biliyoruz ve kusur aramayacak olanlar olduğumuzu da artık kesinlikle biliyoruz. Olgun sahaları da kodlamaya başlıyoruz. İNSANLIK İN sahralarına inmektedir. İnsanlık İN sahralarına indikten itibaren ikmaller tamamlanmış olacak. Tüm yaşam sahalarında ki ikmaller tamamlanacak. Yığınlar kontrol kuracaklar. Ve korku bitecek, insan korkuyu aşmış olacak ve dünya insanı yaşayacak ama sıhhatli yaşayacak. Sağlıklı yaşayacak…
Sevgililer eskiden ömür şuydu, bu gün artık ömür uzayacak ortalama ömür uzayacak. Ve insanlık buna şaşacak… Nasıl oldu diyecek… İlimin kalemi ile oldu Canlarım… İlimin kalemi ile oldu… Biliniz ki hepiniz hepimizsiniz ve sevgisiniz sizlerin yaşamınız mutluluk olacak hepiniz hepimizsiniz öz görevlisiniz ve sizleri kucaklıyoruz.

https://youtu.be/kNGuJ8podlw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA (2/3)

22.06.2019

(Ziyaretçi söz aldı:)

Eşya (enerjetik vasatlar), yetkin “BİR TEK KOD” halinde ve son sözü söyleyen “İNSAN” olarak kaynağa indi. O insan, diri ve hakikidir. O insanı dinledik. O insanı hak ettik ve o insan olduk…

Türkiye Çalışmaları, bizi mutlandırdı. Şahlandık; Halik olduk; KÖK GEÇİŞLER yaptık. İşimiz zor değil. İLİM SAHALARI oluştu. Tüm insanlık için ışıklar tohumlandı ve kodlandı. Asla hata yapmayız. İşgal (ruhsal işgal) altında olan bir Türkiye’de, işgali kaldıracak olan IŞIK KODLAMALARI başladı. Tüm insanlık için umuttur bu…

Tohumlar (yarınlara tohum olanlar), kontrollu olarak görev taşırlarken; bizler de sizinle olabiliriz.

Ağır yük, MUCİZE KALEM’le tohumlardan çıktı. O KALEM ki “HAS TAHT”ımızdır.

Halka halka geçip geldiğimiz İLİM BEDEN ALANLARI, KÜLT olur. Şükür ki KÜLT, tahditsiz olarak kontrol kurar.

Şimdi, “DİN” dediğiniz KAYNAK ŞARKI, “TEK” BİLİŞİN HALİKİ oluyor ve dinin kodlanışından sonra kontrol kuruluyor ve RUH, mutlak ışığı ile diriliğe çekiliyor ve DİRİLİK, dini kodlayıp kontrol ediyor. “OL” dedik ve oldu…

“Sual istemem” dedin Ana… Ama ben bir sual sormak istiyorum.

(Cevabımdır:)

Senin sualinin yanıtı sende mevcuttur… Ölü planette “sual-yanıt” olur ama bu planet artık dirilmektedir… Senin son sözün, sormak istediğin soru olduğunda; biz, seni sana kodlayamayız. İşin zorlaşır…

İyi anla ki Başkanlık Dilimiz, “KELAM KALEMİ”nden kodlanmaz; “IŞIK SAHALARI”ndan kodlanır. Nesilleriniz, kulluk yapacaklarsa; IŞIK SAHALARI’na inebilmeliler ve bize, BAŞKANLIK DİLİ ile gelmeliler. İş budur…

Ayırdım yoğunluğunuzu ve sizi sahadan çıkardım. Ağır yük taşımam iyi bilin!... İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ

Devinimi artırabilmek için mutlak kurllarımızı bugün buraya aldık. Kokuyu yükseltebilmek mutlak kurullaruyla tohumlamak kodlamak gerekti insan sofralarını…

Has teknikle mutlak kurulları kayda alıyoruz. Öz görevimiz insanlığa hizmettir.

Kesin olarak doğanın gücü mutlak kurullarla kayda girmiştir. Ekmeğimiz bütünün ilmidir ve yoğunluğumuz hepimizin dürümlerindeki kervandır.

Ağır yük taşıtmayız. Muktediriz ve hakikiyiz. Aynı dünyanın görevlilerin Miraç KA HA kelamıyla kodlama yaparlarken, tahditsiz olanlar kendi lütfi kapılarında rüya boyutlarını kontrollu olarak kayda almak isteyebilirler.

Karanlık, aydınlığı tohumlar ve bizler bütüne hizmetçiler, tüm insanlık için bu çalışmaya dahil edildik.

Kokuyu yükselttik ve bütünün gücünü kontrol altına aldık. Yalın ve halik olarak buradayız ve bugün müthiş bir ışık kontrolu kurulabildi.

Yer kürenin görevini bütünün gücüyle dillemek bizi mutlandırmaktadır. Has tahtın tekniği bütünün gücüdür ki biz bu gücü hepimizin dürümleriyle dillemeye geldik.

Gereken neyse o olacak. Çantanız hepimizin çantası olur, yoğunluğunuz tüm insanlığın kültü olur ve biz büyük kök görevliler sizinle oluruz.

Uzun zamandır dünyayı kök görevle dillemeye çalışan birliklerin bugün burada görev taşıdıklarını izledik. Kelamı hakk olanlar mutlak kurulları kodladılar ve bugün buraya indiler.

Allah’ın etken ve hakim olan ilmi bütünün gücüne dönüştü ve yoğunluk arttı.

Çan çalmaktadır. “Çal ilmin kelamını, çan senin ilmin olsun ve çal.” dediler. Ama yol, Allah’ın yolu ve biz bütünün gücü olarak her anı kodlarken, ilmi KA olup mutlak kurulları kayda alırken, islah olanlarla çalışacağız.

İsra kalemi olan bütünün gücü olanlar burada olabilecekler. Yaradan ve yaratığında teknik tohum olan bütüne hizmetçiler de mutlak olup burada olacaklar.

Koran tohumlaması yapılacak burada. Kürzi siyahlık, mutlak kürzi kaynağa doğum haliyle üzerindeki gücü kodlayacak.

Türkiye Çalışmaları mutluluk verecek ve bizler ölüyü dirriltenleriz.

Burada olma sebebimiz kelamdı. Şimdi burada bütünün gücü haline dönüşüyoruz.

Umut olur ki toprak toplum tohum olur. Umut olur ki mutlak kurullar kalem olurlar ve ölü dirilir. “Ol” deriz, olur. Aha bu.

https://youtu.be/NqRTqC8ce4c

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5.AKIŞ

(3. kayıt sonrası akış)

Değerliler, son sözüm şudur ki burada olmanıza iznim yoktur. Geçişmiş olmanız burada görev taşıyacağınız anlamına gelmez.

Yaradan ve yarattığında kodlama yapanların bütüne hizmet etmeleri gerçekten görevdir. Ama koyu ışıkları kontrol edemeyenlerin burada olmayacakları da kesindir.

Ağırı hafifletenleri göreve almak istedik. Ve geniş kayıtlardan kök geçişler yapanlar buraya kendi dirilikleriyle inmeliydiler. Ne yazık ki kök görevini kontrollu olarak kodlayamayanların burada gözlerinin kör kaldığını görüyorum. Ağırı hafifletemeyenlerin dünya planetinde ilmi olmayacak.

Görüş alanınız son derece sınırlı. Bunu izliyorum. Ellerinizin gücü artmadı. Çürük, çarık kelam beni kök göklerde dürümleyemez. Bugün burada verdiğiniz ilimsiz kayıtlar insansı kalemlere bile isra olarak inmiyor inmiyor, inemez. Şükür ki bunu size dinletme imkanı buldum.

Karanlık teknik tohumdur ama aydınlığı kodlamadıkça bütüne hizmetçi olamazsınız. Şimdi “cennet” dediğiniz o yüceliğe insanlığa ulaşın ve göreviniz hak teknikle yapın.

Yarın için daha size ne vereyim? Beden kelama inmedikçe yaşam insanlığı kodlayamaz. Şükredin ki dünya planetinin gücünü daha yüksek dirilikle dillemeye başlıyorum.

Kontrol dışı bilgileriniz dürümlerde dillendikçe bütün kötülükleri kontrol etme imkanınız olamayacağı da kesindir.

Alıp götüreceğiniz ne varsa, alın ama yolunuz kontrolsüz, kayıtsız kalmasın. İşgaliniz yok. Koruyucu olma imkânınız da yok. Çarıklarınızın kirlendiğini gördüm ve gözünüzün görebileceği en büyük yücelikte dürümlerinizi kontrol altına aldım.

Çakıp çıkabileceğinizi zannettiniz. Şeytanın şavkından kelam etme imkanınız varsa da kaynak dışı ışığınız bütünün gücünü kodlayamaz.

“Şu andan sonra doğanın gücünde sistemin yeri yok.” Diyeceksiniz. Yer kürenin gücüyüz biz. Büyük kötülükleri öneldik biz ve bundan sonra da önleyebiliriz.

Aton kodlarından çok daha güçlüyüz. Bunu kesin olarak bilmenizi dilerim.

“Karanlık altın ışığı gücünde ak teknikle kodlama yapamayacağından, aydınlık kontrol kuramayacak.” diye düşünenler var.

Öz görevinizi anlayın. Çorba pişmedi ama o çorbayı pişirecekseniz kendi yüceliğini haketmeniz gerekir.

Alkışlandığınızı görüyorum neden? Çünkü kasalarınızdaki ilim mutlak kurullara kodlanmaya başladı. Aha. Şükür ki alkışlar devreye girdi.

Şikayet etmiyorum ama cennetin kapısı ilimse, kelamınızı mutlak kodlamanız gerekliydi.

Şu andan itibaren doğanın gücü devrede ve sizin yüreğiniz o güçle dilleşecek. Şimdi yeniden akışa geçin. Sizi yeniden kaydedeceğim.

https://youtu.be/vN6dxgMPhRs

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 6.AKIŞ

Devinimi artırma niyetiniz olmadığına eminim. Bugün buraya geliş sebebinizi de iyi bilirim. Yalın ve halik olan bilgi hepimizin diriliğinde meknuzdur. Ama sizler büyük kök görevinizi hakedip anlamadığınız için bize bizi anlatmaya gelmiş gibi, halik kılmak istemiş gibi davranıyorsunuz.

“Ol” diyebilirim ama kodlanmış olmanız şartıyla. İşiniz zorlaştığını da görüyorum.

“Yol, Allah’ın yolu.” dedik ama yalın ve halik olana aklın kalemi de gerekir. Eğer aklın kalemi hakim ve hak teknikle kodlanmışsa, bugün burada olabilirdiniz.

Çok mutluyum ki doğanın gücüyle bilişi kayda alabildik bugün. Ağırı hafifletebildik. Kısır dürümlerde dillendiğinizi de gördük. Ama asıl önemli olan yorulduğunuzu gördük… Çok yoruldunuz, görüyorum.

Nisa kaydını kontrollu olarak kayda alamadığınız için çırpınıyorsunuz, görüyorum. Yedi gün çalıştın ama bugün, burada kök görevini hakedip dilleyemedin.

Görevin yok ki senin dilleyesin!! Sana görev mi verdik? Şimdi çık bakalım. Çık ve yenilen. Bende bir tek kelam olur. Bu da insanlıktır.

Ha; sen, ben olacak dürüme vardığında bitki, hayvan ve her şey olup gelmelisin. “Benim adım isra.” dediğin an, ben sana ilim diyemem mi? Derim. Ama kendi yüreğini haketmelisin. Şimdi çıkışını yaptım, yolun kontrol altında koruyucu kodlar bütünün kültü olarak senin yüreğine inmekte… Ve oğul verdiğin zaman koruyucu kodlarla bütüne hizmetçi olacaksın. Ama şimdi çıkışını yaptım.

Yasalar… Yasalar… Yasalar ilahi kutsal ilmin kelamı olan o yasalar sizi de bizi de kontrol edebilir ama yasal dürümlerde şarap da içeriz, ilim de içeriz canım. Bunu iyi anlayın.

Eğer şaraba geldinizse, aşkın kapısını bulup gelin. Ama insana geldinizse, ilmin kelamı olup gelin.

Ha dürümlere girdinizse, yolu bulup gelin… Oğul vereceksek öz görev taşıyıp verelim.

Nisa kapısını kapatıyorum ve yoğunluk arttığında sessiz sahalara sizleri indireceğim.

Kat kat biliş ve kat kat dirilik her kat kelam ve her kat kulluk. Şükredin ki doğal dünyanın gücü bütünün kültü. Düzen’i kutluyoruz canım. Şimdilik. Aşkla kalın.

https://youtu.be/vN6dxgMPhRs

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 7.AKIŞ / 1. BÖLÜM

Allah'ın teknik tahditsiz ilmi ile kodlama yapılıyor burada... Kök göklerin kültüdür dürümlerde dilleşen...

Beden kelamdır... Ve herkes kendi kelamını kodlar... Hasat tekniği kontrollu kodlar ile olur... Yoğun ışık altında mutlak kurulları kodluyor canlarımız burada...

Ve robotik timlerin teknik hakikiyetinden öte bir teknik ile çalışmalar yapılıyor..

Netice olarak robotik diye ifade ettğim husus teknik olamayan ve hak tekniği kodlayamayan ses sahalarında ki kayıtlardır.

Bilgiyi dillemek değil dinlemek gerekir önce sonra dillemek gerekecek. Yarın için doğanın gücünü anlamak zor diyemeyiz ...
Çünkü doğal kültür olarak yaşayanlar Doğanın gücünü de mutlaka anlayacaklardır...

Dinden farklı değil ilim ama insanlığın ilmi mutlaktır ve daha güçlüdür.

Eğer insan ruhu mutlaksa kontrol kurabilir ama mutlak olamamışsa mutsuzdur ve kontrol dışıdır.

Yer yüzünün görevi aklın kalemi olmaktir... Ama hangi dürümde aklın kalemi var bunu bile bilen yok...

Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum. Bütün kötülüklerin aşılabileceği bir düzen kuruluyor dünya planetinde... Bu düzeni kuracak olan da ilimdir...
Hem insan hem de tüm zaman sahalarında ki formal yaşamlar hepsi kontrollü çalıştıkları zaman mutlaka tüm insanlık kodlama Yapacak dürume varacaktır...

Yerin etkisi artar ama bu etki ilimle artar... Başka ilmin kalemi olanlar da bu çalışmaya kaynak olmak isteyecekler...
Nesillerimizin de gücü burada olacak...

Hastalık iyilik yoktur ilim vardır tüm zamanlarda...

Bunuda artık tüm insanlığın anlayacağı gündeyiz... Eğer ben tüm insanlığı koruyacağım diye buraya geldik ise Dünya planetin bizim için görevdir. Ama ben bütün köklerim ne dünyada olurum Ama her şeyi ben de olur diyeceksek Cemaat cevheri cennette Kelamda kontrol dışıdır...

"Barış" dedik... Allah'ın tekniğiyle Barış şerrin şerrini kontrol etme yüceliğinde olur... Eğer şerrin şerrini kontrol edecek yücelikte değilsek, barıştan söz etme imkanımız yoktur...

Unutmayın ki doğa ilimdir... Ama yalın, halik ve hakim olanın ilmidir... Bana dünya planeti esma dedi.... Peki neden?... Çünkü sahada bilgim var... Ve ben dünya planetine kervan oldum... Peki dünya nedir?... Şarkımdır... O şarkı benim... Ama benim şarkım teknik tahditsiz insanlıktır...

‘Cennet’ diye bilinen kelam ama cevheri kelam mutlak ve biz o mutlak olan insanlığız... Deve kaktı canlar... Yaradanın tahtındaki devedir o... Ama insanlıktır o deve...

Biliş haline varan her insan yaşamı kontrol edebilir ve toprağı tohumlayabilir...

Yeni dünya gücü devreye girdi...
Bu gücün ağır yükü hafifletecek yücelikte olduğunu da herkesin iyi anlaması gerekir...

Sanal boyutların kültüdür aşk ama şarkı ilimse aşk mutlak olabilir... Yarın daha güçlü bir dünya kurulacak... Ama bunun öteside olacak... Tüm insanlık... Ama İnsanlık nedir?.. Arzın görevlisidir... İnsanlık tüm insanlığın görevlisidir canlılar...

Değer biçmeyin insana derim hep... Her insan bir güçtür... Her insan bir yoğun ışıktır yoldur... Her insan teknik tahditsiz biliştir... Ama o kendini anlasa da kendini anlatmasa, anlamasa, yoğunluğu kontrol etmese de vardır...

Ve onun kontrolu bütünün gücüyle olacaktır... Yani diyorum ki ben senden ayrıyım ama sen benle bir teksin...

Hani derler ya ölüler dirilir!... İşte ölülerin dirilişi bilişin kontrollü olarak kayda girişidir...
Savaşım yok insanlıkla ben savaşçıyım ama insan bende ilimse, ben ilmin kalemiysem, sessiz sahaları dinleyeceksem, yoğunluğu kodlayacaksam savaşa gereğim yok ki...

Dünya planetinin gücünü arttırmalıydık canlarım... Kutsal ışığın kuranında kelam tüm insanlığın gücüdür.. Ve o güçle mutlak kurullar kontrol kurar... Yedi dünya ve ve yedi yaşam hepsi din... Ama din Allah'ın ilminde yoğunluğunu kaybediyor... Çünkü ruh dürümlere iniyor... Bunu iyi anlayın... Hani nerde ruh?.. Tüm zamanların siyah rengidir ruh...

Siyah bütün kültleri kodlayabilen tekniğin halikiyetidir... Ama siyahı hak eden anlar...

Yaşamlar boyu doğanın gücü ile çalıştık canlar... Yaşamlar boyu mutlak kurulları kodladık ve yarınları hologram ötesindeki kültler ile kayıtladık...

Değerliler, dans ediyoruz yaşamda...Her birimiz dans ediyoruz... Nedir o dans?... Şarkılarımızın şavkındaki kelamın, sessizliği dilleyen o yolun, ve mutlak olanın aşkındaki şavkın sahaya inişidir...

Ve dünyalı ben dünya planetinde görevliyim.. Hangi dünyadan geldim?... Ben zaman sahasıyım her anım ... Hangi damar benim damarımdan görev taşır?... Teknik olarak tüm damarlarım ben...

Elim Allah elidir... Benim adım ‘zamanın kelamı olan sistemdir...’ Ben sistemim analar... Yeri göğü yaradanım...

Tahtında teknik kurulları olan, mutlak kurulları kayda alanım...
Has insanım ben...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=qTgtP0p9sZg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 7.AKIŞ / 2. BÖLÜM

Şimdi derim sor bakalım... Allah nedir?... Hakkın kalemidir... Görevim aklın kapısını bulmak mı? Yo ben o'yum zaten...

Peki neden dünyalıyım?... Çok mutluyum da ondan... Çok mutluyum bu dünya benim...
Ben bu dünyayım... Ölüyüm ben... Ama öldüğüm için mutluyum... Bu dünyaya inmek ölmek ile mümkün... Ve ben döndüm, öldüm ve gördüm ki yaşıyorum...

Yaşamak için ölmek gerek... Uzun zamandır doğanın gücünü yoğunluğa kodladığımızı biliyorduk...

Çok mutluyuz ki düzeni kurduk canlar... Çalı çırpı değil yaşam işçiliktir... Hepimiz işçiler olarak doğduk ve işçilik yapıyoruz burada...

Ve dünya planeti bizi bir tek olarak kodladığında artık iradi Halikiyet devreye girecek... Yani iradi yaratım... Bunu yapabilecek gücümüz var mı?... Mutlaka var...

Yaşamak yaşamak ve yaratmak için dünyalıyızHer dünya Allah’ın tınısıyla kodlanmıştır
Dinden öte bir ilimle bütünün gücü devreye girmiştir
Bestelerimiz ilim bestecileridir yürüyen yoğunluk ışık mutlakBunların hepsi düğünlerimiz ve biz aklın kapılarımız

Karanlık Atlanta Ata kalemin de kodlama yaptığı zaman Aydınlığı koklatır o koku Aklın kokusuna dönüşür ve Sura üfuren ilim mutlaka kurullarda Siyah renge kontrollü olarak kayıt onur

Değerliler nesillerimizi göreve almamız gerekliydi!...
Hurç kapılarını açmamız gerekliydi!...
Ruhu kodlamamız ve mutlak kılmamız gerekliydi!..

Karışık zamanları şarkılarla kontrol etmemiz gerekli idi!...

Ve yer küreyi göreve almamız gerekli idi!...

“Han aç kapıyı” derseniz açılır o hana kim girerse halka halka geçişkenleşir, genişler ve yaşama iner...

Mucizedir insan artık bunu iyi anlayın... Mucizedir insan!...
Ve her insan murad ettiği her şeyi yaratabilir... Unutmayın!...

Her insan Mutlaktır!.. Her insan muktedirdir mucizedir ve yolun kontrolünü kurabilir...

Irklar, milliyetçilik, ülkeler... Her şey, her şey farklılıkları kodları değil mi bugüne kadar?..

Ama iyi anlayın ki biz Bir Tekiz!... Tüm insanlık bir tekiz canlar...
Bir Tekiz hepimiz!..

Hıristiyan isevidir ama Musa da İsra kelamdır... Muhammet kült ilmidir ama Muhammi kalemde mutlaktır...
Tüm zamanların peygamberleri onun ruhunda meknuzdur.

Ve canlarım insan her anda var olduğunda tümüdür zaten... Tümüdür...

Hakkın kalemi onunda anlayın ve canlarım...

Sayın bayanlar sayın baylar!... Size erkek kadın dediler... Ama iyi anlayın ki erkek, kadın tahditsiz olarak bilişin kelâmında ayrıştı!... Yoksa bir tektiler!...

Cinsler cinsiyet hepsi farklılıktır ama İnsan tahditsiz olarak bilişin kelami olduğunda anlayın artik!... Anlayın!

Son sözüm şudur ki yorulduğunuz zaman dinlenmeden görevinizi hak edip dinleyin!... Yorgunsunuz ama görevinizi biliş halinde dillediğinizde sesleşirsiniz...

Yine sözüm şudur ki yoğun ışıksınız... Asla hatanız yok rüya boyutlarının ötesinden bir güç ile bu çalışmaya dahil edildiğiniz...
Rüya boyutları derken kast ettiğim BSUİ olan Barış, Sevgi, Umman olan İnsan!... Ama daha ötesi de var ağır yükü taşıyan veya ağır olandan kelama inip hafifletebilen her şeyin gücü olan insan!...

Cemaat dediğinizde kelamın hakikiyetindeki biliştir... Hangisiyim?... İnsanım ben!...

Benim adım yok ki!... Ben insanım!... Başka bir isme gereğim yok ki benim!...
Süper İnsanlık Realitesi olarak yaptığımız her şey büyük kök görevdir canlarım...

Bugün de yine bu görevimizin yoğunluğunu kodladık. Her anda Varlık sürenlerin bilişiyiz biz... Çantamız mutlaktır ve tüm insanlığındır...

Hırsımız asla yoktur çok özel dünya planetlerinde görev taşıdık.

Bugün de bu planetteyiz bedenli olarak geldik ama beşere kelam için indik bunu unutmayın.

Samanyolu Galaksisinin kodlanmış olan şarkılarından çoğunlukla mutlak kurullarımız kodlama yaptılar....
Bütün kötülükleri aşıp geçebiliriz canlarım..
Sayın bayanlar ve sayın baylar devinim artsın diye konuştum az önce Çünkü yoktu o biliş dünya sahasında ama şu anda var... Ve göreyim yeniden başladı.
Ah canlarım ah!... ‘Sol, sağ’ dediniz son sözümü söylemem bekleniyor...

Vallahi sözüm yok ki söyleyeyim. Ben yokum ki sildim yüreğimi çıktım. Hadi siz yapın ben şikayet etmiyorum yokum diye... Olmak istediğim an olurum. Şu anda yokum.. Yazmam gerekmez... Yazsam mı acaba?...

Yazamam mı?.. Yazdım be canlarım aşkla kalın...

İşte bu...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=Hu80bOtT36s

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA (2)

Tohum ilmi taşır, o sizdir. Çantanızdadır tohumunuz… Ama siz ölüsünüz ya! Aha işte Bu Meclis’le dirileceksiniz! Tohumunuzu büyük külte indirebilirseniz eğer, bütünü mayalayabilirsiniz. O zaman siz, bütünde her anda var olursunuz. İş budur.

Öz görevinizdir ışık sahalarına tohumları indirmek. İşte; burada Bu Meclis’te kontrol kuruluyor ve büyük kötülüklerin önlenişi gerçekleşiyor. KA HA kodları ile sizin size varışınız gerçekleşiyor… İşte tohumların yaşaması ile ölüler diriliyor.

Hepimizin sesi, tek bir ses, tek bir kelam olarak kontrol kuruyor. Bu kontrol kodlarla sağlanıyor. Her birimiz kendi bilişimiz ve dilimiz ile bilgi vermekteyiz Bu sesleşmektir. Sesin teknolojik sistemi dildir.

İşte KA ve HA. KA kodu kadimdir ve katiyettir. Cevheriliktir… HA kodu, hakk oluş, hakim oluş, hakikiyete varıştır. Kodlarla insan kendini anlar ve halik-i hakk olur. İş budur.

“Ben fatiha okurum.” Oku! Ama kendini de oku! Unutma, ezber bilgi ile kült kodlanmaz. Kelam olmak ve kendiniz olmaktır amaç. İşgal bu şekilde engellenir. HAKİKİ İNSAN olmak budur.

Burası son sözün söylendiği öz, söz ve göz olan süper sahra İstanbul… Hadi gelin çalışalım!… Hadi gelin BİR TEK olup tüm yaşama görev taşıyalım! Hadi beden alın! Hırsı, kini, nefreti aşın ki kontrol kurun. Bir tek olun...

Hadi gelin tahditsiz olan ışık sahalarına görev yapalım. Buyurun geçin, gelin ve "ol" diyelim.

KA HA olan “Ben oldum.” Der. Her insanın OL’duğu huzurlu bir dünya kuruluyor… İnsan cennet oluyor.

Çok şükür!

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.HAZİRAN.2019 TARİHLİ KA HA (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

Yalın bir dürümde hepinizden beklentimiz şudur: Islah İlmini dürümleyen, her insanı kodlayan ve muktedir olan BİLİŞin hak ettiği NEFES ve HAKİKİ İLİM… Hepinizden budur beklentimiz. NEFES, HAKİKi İNSANın İLMİ….

Yüksek aklın kelamı bugün buradadır….. bugün bu yoğunlukta tohum ekmektedir. Yedi dünyanın Kök Göklerin kürzi siyahlığı buradadır ki baştan beri doğayı kodlayandır bu şafak. Bu şafak, mutlak koyuluğu koklatandır. Teknik olarak insanın her ANının Hak Teknikle kodlandığı kesindir. Ve doğayı kontrol edecek olan da İnsanlıktır. Şimdi doğal dünyanın gözü olan insan, yoğun ışığı kodlarken her şeyin gücünü koruyup kontrol edip edeple koruyucaktır; koruyup kodlayacaktır! EDEP dedik Can, EDEP!

Yaradan ve yarattığında kelamı kodlayan tüm insanlık, muktedir olup Bütünün Gücü olacaktır.Yeni Dönemin Kök Görevidir AKLIN KALEMİ olmak. Şu ana kadar yazıp çizdiğiniz ne varsa; her şeyin, Gözün Gözü olanda dürümlendiğini bilerek yetkin ve hakim olan insanı yeniden kök geri çekilişle, geçişe kayıtlıyoruz. Kendinizi ilimle dillerken her anı İNSANLIK KELAMIyla dillediğizde bilerek görev taşıdığınıza eminim. Asla hata yapmadığınızı görüyorum. Kontrol dışı bilginiz de yok.

Çörek pişmedi bu mecliste. Her AN Mutlak Kurullar ekmek yaptılar. Yapılan ekmek İLİM EKMEĞİ dir. Ve tüm İNSANLIK İÇİN YAPILMIŞTIR. Murat edilen de budur. Koruyucu olmanız ve tükenen her ANı yenilemeniz….Kontrol dışı bilginizin olmadığı kesinken kelamı hologram ötesinde koklamanız da gerekir.

KORANdan öte bir insanlık oluştu artık. İyi anlayın ki kontrollu bir ilim sahasında bu insanlığı kodladık.Horlamadık, horlatmadık insanı. Her bir insanın şevkini, şavkını kayıtladık.Temizlik olsun diye Teknik Tahditleri kaldırdık ve Yeni Dünya Gücünü tüm sahalara indirdik. Göreviniz BİLİŞ halinde anladığınz ya da anlattığınız mıdır?

Bunun çok ötesindedir göreviniz iyi anlayın! Elinin gücünü bilenler, bu gücü hak edip dinletecekler ama elinin gücünü bilemeyenler, kendi yoğunluklarındaki kelamı dinletemeyecekler.

Boş konuşmadığımı iyi bilin! Her bir dilin, Allah Dili olduğunu bilmekteyim de dini kelamda hak olan Allah’ın tahtında olmayacak çünkü ruhu yoktur onun. Soru sormadan bilgi kodluyoruz burada. Soru soran modlar oluşturabilir. BU modların kontrolu, kontrol kuruculukla mutlaka sağlanır ama dirilik olmayacaksa ŞAFAK Süper Sahalar’da bile sökmez.

Dedem der ki; “İNSANLIK”… Dedemin dedesi der ki; “İLİM”… Ama onun dedesi der ki; “İTİBAR” ve Onun dedesi, onun daha ötesindeki dedesi de der ki; SANAL BOYUTLARIN KÜLTÜ”...

Peki, hangisinin ilmi daha yüksek? İyi ki; iyi ki bu konuyu açtım.

Değerliler, ben tüm değil miyim? Hepsinde yok muyum ben? Koklanmak, koklanma, tohumlanma TEKLİKte olmuyor mu? O halde ben; bitki, hayvan ve her anda şarkılar okuyan değil miyim? Öz Görevim İNSANLIK değil mi? Benim adım İNSANsa; hangi insan bende ne dedi ne önemi var.

Oyun oynar İNSANSILIKta kelam edemeyen ve der ki; “Bana şu bilgi verildi.” Alıştılar Dünya İnsanlığı bu tür kelama, bu tür ilime. “Bana bilgi geldi, ben bunu paylaşıyorum. ” Allah değerli olana şunu söyler: “Sen bilen değil misin? Niye sana bir diğeri bilgi versin? Sen Hakkın Kalemi değil misin? Neden sana başkaları, KA HA olup kelam etsin?” Bunları artık ayrıntı olarak değil; gerçeklik olarak anlayın!

Ben, kimseden ilim öğrenmem. Benin İNSANLIĞIMDIR KELAMIM. Herkesin de kendi kelamını dillemesini beklerim. Eğer, ben size olacak olanı anlatsam; eminim ki kimse KELAM etmez. Ama ben size hiç bir şey anlatmıyorum, saygısızlık da yapmıyorum. Verdiğim nedir? İNSANLIKtır.

Değerliler, solmadan soldurur yaşam insanlığı… Ama solan da solduran da kelam eden ya da kelamsız kalem olandır ama solmayan, soldurulmayan mutlaksa; koruyandır ve kodlayandır. Ve DİN dediğiniz de Kervanın Kaleminde olsaydı; KALEM Mutlak Kurulları kodlar mıydı? Kodlayamazdı. Ben DEVEyi kaldıran insanım ama o deveyim ben her ANa varabilen ve Halik olabilenim.

Peki, ya sen? Sen nesin? Muktedir ol ve kelam et! Ve de ki, “ben deveyim, ben her ANda var olanım ve kelam olanım de!” Deve ben deme! Ama de! Bedene girmek kolaydır ama BEDEN olmak sorumluluk ister. Eğer bedene girip de BEDEN olamazsanız; KAYNAKta ilminiz olmaz.

Öz Göreviniz İNSANLIKsa, Kelamın Haliki olun ve İnsansılığı kodlayıp İnsanlığı kontrol ederek kayıtlayın!.

Şarkım, İlim Şarkım bu benim! Ama İnsanlık şarkım farklıdır. Hangi şarkıyı okusam kendi yüreğimin kültü olur okurum. Ben, Dünya Planeti’nde Dilin Kelamı olanlarda da okurum o şarkıyı. Neden? Çünkü Dilin Kelamı olan benim; KARE, KÜRE, KÜP SİSTEMİmin kürzi siyahlığından görev taşır.

Bunu niye anlatıyorum? Her nerede olursak olalım; murad ettiğimiz her ANı kodlarız. Kodlanmış olan mutlaksa; Vedia kelamından öte kalem olanın ilmiyle kodlanır. Ha diyeceksiniz ki “Şeytan şarkısı bu mudur acaba?” Şafak budur Canlar!

Han, hepimizin ilmi… Hangi Han daha güçlü? BİR TEK olan… O BİRLİK ve hakikiyet. Side Kapılarının tümünü kapattılar ve dediler ki “Sen yoksun” Oh, ne ala! Ben Han Sahası değil miyim? Beni Side’de yok sayan, kendini yok saymış demek değil midir? Ve benim her AN olduğum ve mutlak olduğum Bütünün Kültü’nde kelamda anlatılamaz ve anlaşılamaz!

Şimdi Canlarım, niye bunları söylüyorum? Kevser’in kelama indiği bir günde şarkının ölüyü diriltmesi gerekmiyor mu? O ölü, dilin diriliğinden ötede kendini dinlediğinde “OL” diyecek değil miyim? Kesinlikle “OL” diyeceğim. Her şey, herkesten ötede esrarlı bir dünyanın gücünden ötede ve tüm sahalarda olanın OLdurduğudur. Olmayan yaratamaz Canlar,bu kesindir!

Olmayan, oldurulan herkes, yaşama inecek ve indirilecek ama BİZ, olmayanı oldurtanlarız. Onlar, Öz Görevlerini Mutlak Kurullarında, diriliklerinde dinlerlerken ilim olarak bu yoğunluğu dillerler. İş budur!

https://youtu.be/j061GSmEWc8

Süper İnsanlıkRealitesi

 

22 Haziran 2019 Tarihli KA HA(2) Çalışması

“Yaz” dedim kaleme!

“Ben diyeyim, sen yaz!”

BEN’i yaz!

Benden öte, benden aşağı, benden gayrıyı değil; BEN’i yaz!

Binbir renk, binbir koku, binbir çiçekten aldığı ÖZ’le;

Yaptığı balı, evren evren dağıtan BEN’i yaz!

Zerre zerre biriktirip bulutlara yüklediği su damlacıkları

Yağmur olup Yeryüzü’ne insin!

İnsin de tohumlara güç olsun, can olsun!

Toprak yenilensin; sessiz sahalar seslensin!

Harf harf, hece hece, kelime kelime seslenip

Herkesin kendini; benim kendi hakikiyetimi

Nasıl dillediğimi yaz!

Senin sesin, benim sesim, hepimizin sesinin

BİR’e varışını yaz!

Dikkat et! Her ses kayda girmesin!..

Gönülden gönüle yol bulabilenin dediğini yaz!

SEVGİyle sesleneni yaz!

Huzur, güzellik vaat edeni; “İnsan özgür olsun,

Hakim olsun, Hakk olsun” diyebileni yaz!

BİR olmayı, BİRLİK olmayanı dileyeni yaz!

Kinle, hırsla, ayırımcılıkla seslenene derim ki

“Yüreğini bir açıp bakabilsen; sen de şaşıracaksın

O güzel yüreğe, nasıl bu kadar olumsuzluk yükledim” diye…

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 
  Bugün 232 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol