Birlik İlmi
  IŞIK 3 - 03.TEMMUZ.2019
 

IŞIK 3

 

IŞIK (3/1)

03.07.2019

Daha Dünya kodlanmadan; daha Dünya, yaşama “KOD” olarak, kontrollu olarak, kayıt yapmadan ve yaşam, dillenmeden ve DİRİ KALEM, “KELAM” olmadan; tüm insanlık için “Yaşam Sahaları” oluşacaktı. Bunu, hologramlar ötesinden dilleyenler vardı… Ve bizler, “BİZ” olup TOHUM ekerken; “DİRİ HALİKİYET”imizi, KAYNAK olarak kayda aldık ve “ZAMAN”ı kontrol ettik.

Nedir ZAMAN!? “KELAM”dır… KELAM yoksa; YAŞAM yoktur… YAŞAM yoksa; ZAMAN yoktur… Yok olan; kontrol kurularak kayıtlanıp var edilir… VARLIK, YOKLUK “TEK”tir…

(Akışa girip soru sormak isteyen oldu. Konuya ilişkin açıkamalarımız:)

“On soru, on yanıt!...” Diye birisi dillenmek istedi… Ona deyin ki; “Sormak, nursuz kalmaktır.” Ona deyin ki; “Soru soran, yarını olmayandır…” Yine ona deyin ki “Kontrol kurabilecek dürüme vardığında; her sorunun yanıtının, KELAM’ında olduğunu anlayacak.”

(Akışa devam ediyoruz:)

Uzun, zor ve Koruyucuların, “KELAM”a vardığı bir süreçten geçtik… Gelinen bu safhada, “DİN KAPILARI” kapatılıyor. Bugünden itibaren, yoğun ışık atında dürümlenenler, “KERVAN” olmak üzere geçişler yapacaklar. Her gelen, “KENDİ YARINI”na gelecek. Her gelen; “KELAM"a, hologramlar ötesini tohumlamaya gelecek… Geçip gelen, “DİRİLİK”e gelecek… “DİN”e, “DİLLENEN KERVAN”a kodlanmış olanları, “hasata kaynak yapmaya” gelecek…

Ummanlar kodlanacak… Ummanları kodlayanlar, tohumlanacaklar. “SON SÖZ”, “ÖZÜN GÖZÜ”nün; “ÖZÜN SÖZÜ”nün ve “SÖZÜN ÖZ GEÇİŞİNİN YARINI” olacak.

Ve Dünya Planeti, “İKİ YAŞAM SÜRENLER”i dilleyecek. Onlar kimlerdir!? Onlar, her anda “İLİM” olanlardırlar. Her anda yaşarlar ve her anı, HALİK kılarlar… “BİR”, yaşamların dürümlerindedir. Diğer yaşamların diriliklerindedir… Her bir DİRİLİK, “KELAM” olur onlara ve her bir dürüm, “KÜLT” olur o yoğunluktakilere.

Bunun içindir ki onlara, “İKİ YAŞAMLILAR” deriz. Bedene girmeden önce de bedene girdikten sonra da “KODLAR” halinde görev taşırlar.

Sığ haller onları kontrol edemez. Ocak yakarlar ve hep kontrol kurarlar. Unutmayın ki her birinde, “BİZ” olan “YARINLAR” vardır. İş budur!...

“Mutlakız ve muktediriz.” derler… “Eskiyiz ve yeniyiz.” derler… “İyi ki halikiz!...” derler ve “iyi ki hakimiz!” derler… Biz de diyebiliriz ki “İKİ YAŞAM”ımız ve “İKİ HASAT”ımız var… Tüm hasatlar, diriliğimiz ve tüm zamanlar, kontrol kurabileceğimiz yaşamlarımız… Bugün, Dünya Planetinde, görev taşıyoruz ve her birimiz, tüm sahalarda güçlü “KÖK GEÇİŞLER” yapıp, IŞIK halinde, dürümlere Görevli olup kodlama yapıyoruz… Yaparız ve yaptığımız; hepimizin “KELAM”ı olur.

Tüm zamanlar için bu çalışma sürüyüyor… Tüm zamanlar için bedene girdik… Tüm zamanlar için “NİHAN” olup kontrol kurduk… Şükür ki hasattayız!... Şükür ki hasat olanları, kontrol ettik… Etkin “BSUİ KODLAMALARI” ile tohum ektik. “Ekmeden ek.” dediler. Ekmek ya da ekmemek!... Her biri; bizi, bizden kodlar…

“İBRAHİM SOYU” derler. Ne demek isterler bilir misiniz!? “KİL”in halikiyetini; “HALİK KELAM”ın kervanını; “HAKK’IN SAHASI”nı; HAS TEKNİK ile kodlayanlar; “TEK BİR” yaşamdırlar. Onlara biz, “İBRAHİM SOYU” diyerek; kontrol kurarız… Bu soy, tüm zamanlarda, “GÜÇ KODU” olarak kayıt yapar. İşimiz budur!...

Bugün, tüm insanlık, bu soy için “İLİM” olacak… Bu soy için “ŞARKI” olacak… Bu soy, temiz bir “YAŞAM KODU”dur. Bugün, bu Meclis, bu çalışmayı, kodları koklayarak tohumlarken; bu soyun kodlanışı için görev taşıyor… Her anda ve her anlarda, “ANA KALEM”de ve dürümlerde; iyi ki buradayız!... Bu Meclisteyiz. İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK 3,

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yaradan ve yarattığında halik olan her kim varsa, dürümlerde kendi yüreğiyle dilleşir. Mutlak kulluk ilminde de bu böyledir. Herkes kendi yoğunluğunda, kendi yağmuruyla dillenir. Ve bütünün kök görevi tohum olur.

Sualtı’nın kültü olan ilim, mutlak kurullarla kayıt yapar ve halka halka geçişkenleşip gerçek kelamı kodlamak üzere masa kodlanır ve masaya koyu ışık halinde inilir.

Karanlığı hakeden, lekesiz kalem olmaya çabaladığında, kati olarak koruyucu olmalı ki hakk kapı, hakk olup kodlama yapabilsin.

Ulu dünya; ben sendeyim! Senin yüce ilminle bu çalışmayı sürdürmekteyim. Tüm insanlığın kelama inmesidir bizlerin dileğimiz ve bizler Türkiye Çalışmaları’nı bu nedenle tüm zamanların siyah renginden kelama varan ilim kayıtlamalarını yapanlarla gerçekleştirmekteyim.

Kara ışığın bütünün kübra olan kelamında, muktedir olan ilim sahasında ve her anda mevcut olduğunu hepimizin anlamanızı dilemekteyim.

Umutlarım var ve yaşamlarda kelam olan teknik tahditsizliğim; bitki, hayvan ve her şeyi hak teknikle kodlayacak güce ulaşmaktadır.

Huzur arayana hasat yapma imkanı verilir. Kim ki “Ben huzur ararım.” der, o hasatı hakeder ve hasat yapmaya çalışması gerekir.

Her biriniz huzuru hologram ötesindeki hakiki teknikle kayda aldığınız an, hakkın kalemi hepinizin yoğunluğunu kodlar ve toprak sizi, sizden size kayıtlar.

Ağırı hafifletmekse, hakkın kapısına varılır ve ağırı hafifletme imkanı bulunur.

Hologramdan holograma varanlar, mutlak kurulları hakim kılamayacaklarından, hakka varma imkanları olamaz. Ama hakkın kapısını bulup, hakk kelamda, hakk kalemde hologramdan geçenler, iyi biliniz ki hakk sahalarında şafak olurlar.

Üzüm gözlüler, siyah renksiniz. Size geçiş imkanı verdik.

Simsarlık yapanlar varsa, silah alıp gelirim yola. Ama Sistem olup gelenlere hakk tahtın kelamı olurum. Ki orada bütünün kültü olup gelirim.

Özel dünya planetlerinden biridir yaşam sürdüğümüz bu planet. Ve bu planetin kontrollu kodlama yapması temel amacımızdır.

Eğer dünyada kök görevliler kodlanmış olarak bu çalışmaya dahil olabilirlerse, huzur veren bir çalışmadır bu çalışma ve bu sahada mutlak olabilecek dürüme ulaşabilirler.

Eliniz; elimizle birleşir, yaşamınız; has teknikle dillenir ve bizim gücümüzle birlik kurup burada, bu yoğunlukta kodlama yapabilirsiniz.

İyi bir dünya istediğimizi bilin. İyi bir kült olup bütünün gücü olmaya çabaladığımızı da bilin. Elimizin geçişini yapıp kelamımızın ışığında mutlak kurulları kodlamanız, Bir’e hizmetçiliğin en güçlü safhasıdır.

Yolum Allah’ın ilmidir. Bu yola varan Allah’ın tınısını duyandır. Aklın kalemi, hakkın kapısındadır ve o kapıyı bulan mutlaktır.

Eğer muktedirseniz, biliniz ki kelamınız hakiki tekniğiniz ve bütünün kültü olan insanlığınız bize, Bir’e hizmetçilik yaptırır.

Yaşarken insan kök görevini bilir ama yaşamı haketmeden bunu anlatamaz. Kök görev bütünün kültü olmak ve mutlak olmaksa, kontrol dışı bilginin bu yoğunlukta kayıt dışı olduğunu mutlaka anlayın.

Kaçmaya niyetim yok. Hepinizle oluşan yeni gücü devreye almaya çalışıyorum. Bu güç mutlaktır ki bütün kötülükleri aşanlar bu yoğunlukta kök geçişler yapacaklar.

Başkan; insan, Başkan; yaşam ve Başkan; siyah renk… Her şey, her şeyin kültü ama Başkan olmak maya olabilmekle mümkündür.

Etki alanınız mutlaksa geçişiniz muktediriyetle olacak ve hepiniz o Başkanlık Dili’ni kodlayacaksınız. Yer kültü, kök göklerin kültü olacak ve zaman sahalarında hepiniz mutlak kullar olacaksınız.

Murat ederiz ki Mushaf olabilmeniz mümkün olsun. Mushaf olabilmeniz içinse muktedir olmanız şarttır.

Ekmek yapmanız, ekip olmanız ve yolu kodlamanız, insana ilimle gelip, ilimle gitmek değildir. Hologramlar ötesine varmak, ışığı haketmektir. Ki “İyi ki buradayım! İyi ki yaşamak ilmi, yaşama kelamı benim levhimde var. Ve ben iyi ki Medine’yim.” Diyenler, bastıkları yerdeki kübra kelamı anlamalılar.

Ana kapının türevleri, tohumları ve muktediriyeti varsa, hepimiz bu gücü hologramdan öteden geçişlerle kayda çekebiliriz.

Allah’ın tahtı; ilim, yaşamı; halikiyet ve yoğunluğu; kült ise, ki öyledir, ayrı gayrı gözetilmemelidir.

Göreviniz geçişle olacak ve hepiniz gerçek insanlık için burada, bu çobanlık değil, çoluk çocuk çalışması da değil bu çalışma; yoğun ışık haline geçiş çalışmasıdır. Ki burada bulunabileceksiniz.

Hamur yoğurmanızın zorluğunu bilirim ama hamuru hakedip yoğurduğunuz zaman büyük kök görevinizin halikiyette, hakikiyette olduğunu da bileceksiniz.

Yaşanır dünya ama yaşam siyah renkte olsun. Yaşatan ilim olsun ki yaşanan şevkle yaşansın. Emin olunuz ki bunu hakettiğinizde yarınlar muktediriyetinizi, hakikiyetinizi dilleyecek.

İşte o dilleniş; Sistem, Nizam ve Düzen gücü olarak size geri çekiliş gücü tanıyacak. Ama gücü bilen, gücü hologramdan ötede dilleyen ve yolu bulan mutlaka bu yoğunlukta olmalıdır.

Bu yoğunluk; ifade edilen bu yoğunluk, sevgidir. Bizler sevgiyi dilleyenler, sevgiyle halikiyeti kodlayanlarız ki sevenler burada olacaklar. Sevmeyenlerin Bu Meclis’te ilmi yoktur.

Sevgiyi kodlayanlar bu yoğunlukta bulunacaklar. Bu yoğunluğu kodlayamayanların yaşamda şevkleri, şavkları yoktur.

Saltanat’ın kültü olan insanın burada olacağını, muktedir olanların burada olacağını, muktedir olanların burada olacağını ve tohum olanların burada olacağını bildiririm.

Karanlıktan kaynak kayıtlara inen, karanlığı kodlamadan insanı haketmez.

Evimizin geçişi yapılıyor şu anda… Bugün, bu geçiş bizim için mutluluk olacak.

Bu yol aklın yoludur canlarım. Bu yolu haketmeyen burada olamayacak.

“Öz görevimiz izin vermek, izin almaktır.” Diyenler, iyi bilsinler ki izni bilen izin olandır. Eğer izni bilmeyen buraya gelmeye niyetlenirse, izah edip dillediğim gibi onun çarıkları dahi yaşamda bulunamaz!

Masa, Allah’ın ilmi ve biz bu masayı müthiş bir ışık kaydıyla kodladık. Yarınlar için doğanın gücünü kodlayacağız.

Yeni dünya gücünün tüm insanlığın kültü olması dileği ile hepinizi görmeye çalışacağım. “Bu ne demektir?” diye sordular. İzah edeyim;

Ben dünya planetini kök göklerin kürzi sahasında kodlarken, bu yoğunluğa inmeye çabalayanları insansılıktan öte olan, insani kayıtların türevlerinden çok daha güçlü bir yoğunlukla izlerim. Çünkü onların mutlak kurullarıma inmeleri, ölüyü diriltebilecek dürümde kodlanmış olmalarıyla mümkündür.

İnsanlık boyutlarının bilmesini dilediğim bir husustur bu.

“Başka bir zaman” diye dillenen o yaşam da mutlaktır ama muktediriyetle dillendiği zaman hakikiyette, mutlakiyet kodlayacaktır.

Yeri yaratmak kolay canlılar… Yaşamı koklamak kolay… Toprağı tohumlamak da kolay ama yoğun ışığı haketmek sorumluluktur ki zordur.

Eminim ki bu yoğun ışığı hakkedip, hakk ilmiyle dilleyecek olanlar, oluşturulan yoğunlaşmalarda geçişler yapıp gelecekler ama Balkanlar’ın dili diye dillenen o yaşamların, halka halka geçişkenleşip mahrek olarak buraya inmeleri, Kuran’dan Kuran’a varmaları ve ruhu kodlamaları saha ve hak taht olması gereken bir yaşamla, münkir olunan bir kaynakla mümkün olacaktır.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/LApWzuY4nKg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Eminim ki dünya planeti, ne dediğimi bilir. Bezeyip, bezeyip yaşayanlar, beşin beşerinde beşer olan, beşin kelamını halik kılan, bezeyipte besteler, güfteler koklatan ve kodlatan, kin ve nefreti aşmalıdır ki Hakk’ın hakikiyetine varsın.

Eğer kini aşamayan Bu Meclise hakim olamadan kontrol kurmaya çalışırsa iyi anlayın ki ocağı yanmaz. Uzak çok uzak bir gezegenden geri kapıları açmaya inen birlikler, bütüne hizmet için bugün buraya geldiler.

Kanat gerdiğimiz dünya, karanlığın tınısında kontrol kurduğunda, kaynağın sahası hepimizin gücünü hak etmelidir. Kervanın yürümesi, kelamın halikiyetinin ve mükafatın mümkün kültlerle kodlanışına bağlıdır…Eğer bir mükafat hak edilmişse ocaklar yanar ama mükafat; murat ettiğimiz o yoğunlukla, kült olanların kontrolünde kodlanmalıdır.

Karanlıktan aydınlığa varmaya çabalayan insanlık, iyice görmeli iyice anlamalıdır ki doğanın gücünü bilmek, doğayı kodlamak ve yolu bulmak mutlaka gerekir.

“Eğer ben dünyaya görevliyim” diyorsa insan, insan olduğunu da biliyorsa Hakk’ın kapısını da bulabilmişse şunu görmelidir ki Türkiye Çalışması çok değerlidir.

Ve Bu Çalışmaya kim gelmişse kaynak ilimle Hakk’ın kalemi olmaya gelmeliydi ama çoğu buraya gelirken kendini bile anlamadan gelmişse ağırı hafifletme imkanı zordur.

“Sakın dünyalılar, sakın yarınlarımız yoktur” demeyin. “Yaşamımız yoktur” demeyin. “Sakın ben görevimi yapamadım” demeyin. “Gönüller kült kodlamasıyla ilim yapacak ben, bende olmalıyım ama yokum” dememeliyiz.

Daha da önemlisi yaşıyorum ama hakkım mı yaşam diye sormayınız. Eğer siz yaşıyorsanız, yaratmak, yaşatmak için imkanınız var demektir.

Bilin ki yaşatmak, yara bere almadan olur. Yaralanmayın, berelenmeyin. Herkesi sevgiyle kucaklayın. Kontrol kurmaya kalkmayın. Onlar, senden kontrol kurulduğunda, sensiz kayıtlar yapabilirler. Yapacakları kayıtlar, sevgiyi kontrol edemez ve sen, oğullarında olsan da onlar, sevgide senin yolunda olmazlar.

Çorba pişer mi?...Pişer ama o çorba, mutluluk çorbası değil, muktediriyet kodlarıyla kontrol kuranların koyu ışıklarıyla kayda giren, kırıcılık çorbası da olabilir.

Kırkar kırkar gelen yaşam kayıtlarımızın çoğu bugün, kırkar kırkar gitmeye başladılar. Neden, bilir misiniz? “Yeşil, mor” dediler. Olgun başakları kodlayacağız diye düşündüler. Ölüydüler. Olmuş olduklarını düşünenler, olmamış olduklarını bildiler. Kırkar kırkar gitmekteler.

Besteler, güfteler yapmıştılar, yaşamları boyunca. Yaptıkları o besteler, güfteler, kıran kırılanla olmuştu. Ölüler diyarında, ölüydüler. Yaşama indirmekti amaç indirdiler yüreklerini de yazı yazarken ağır yüktü onlar yüceliklerde.

Değerliler, reşit insanın rahmet olan ilmi, mutlak kurulları rahmet olarak kayda alır. “Hankar” dediğiniz, yaşam kayıtları, hankarları kodlar ama o hankarlar, kaynak dışı bilgiyle kodlandığında şafak oluşmaz.

Çayın demi, hepimizin ilmiyle olur. O demde, kelam vardır. Ya da yoktur. Kelam varsa insan kelamı halik kılabilir. Kılabilmeli ama yoksa kelam Hakk’ın kalemi de yoktur.

Dünyanın özeli budur. “Ben çok özelim” diyenler, iyi anlasınlar ki örtülü oldukları için böyle düşünürler. Eğer örtüleri açılırsa iyi bilecekler ki özellik; ilimdir.. İlmi olan, özeldir. İlmi yoksa özeli yoktur. Ama zarar, zarar tüm insanlığındır. Başka ne diyeyim ki size?

Beşere kelam edenlerin, Hakk’ın kalemini hak etmemeleri, mahrek olamamaları, Seyfullahlar sahalarında şarkı okumalarını engeller mi? Asla ama okudukları şarkılar, yeşil, mordur. Özün sözünü söyleyecek yücelikte değildir. Eğer o yüceliğe varamamışlarsa şafak olma imkanları yoktur.

Özel bilgidir ki devinim artmaktadır. Ve devinim arttıkça yer kök, gök kökle birleşecek. Devinimi arttırdığım an, mutlakiyetim kodlanır. Ve devinim arttı.

“Boyum çok kısa” dedim. Neden, bilir misiniz?...Ben boyumu en aza indirip, indim yaşama. Benim yüreğimde her an var ama boyumun en azı bütünün kültü olsa o kült, bütünün gücü haline dönüşür mü? Mutlaka.. Ama Ben boyumun uzun haliyle gelsem yaşama, imparatorluğun geçişi bile yapılamaz bu yoğunlukta çünkü yoğun ışığımdan öte hiçbir şey yoktur.

Başka zamanda, başka yaşamda ve tüm yaşamlara kaynak olan türevlerde, besteler yaparım. Ama yaptığım bestelerin tümünde, ağır yüktür ilmim ve ben mutlak olanları kodlarım.

Şarkım ağır yüktür, canlarım. Ellerimin kübrası kelam olur ama şarkımı anlayan insan yoktur....İyi anlayın ki yoktur… Yok mu? Yoktur.. Çünkü bu şarkı artık yeniden ve yeniden gerçek kapıların kübra olan kelamında mutlak kurulları kayda almak üzere şarkı olmuş olanlara, şavk olacaktır.

Sıkı dünyalar, sıkı yaşamlar, sıkı şarkılar ama her biri sıkı. Niye, bilir misiniz? Geçişkenleşmelerini sağlamak üzere en azı vermekteyim. En azı. En azı verirken de hepsine gerçek ilmi kodlamaktayım. Hem en az ama hem de gerçek ilim.

Bunu sonucu, tüm insanlık, gerçek ilim kapılarına ulaşacak ve geçip, ilim sofralarına oturacak. Uzun zamandır doğanın gücünü kodluyorduk. Bugüne geldik. Bugün doğada büyük bir kükreme var. Bunu herkesin anlayabileceğine eminim.

Bu kükremeyle doğanın kültü, görevi kodluyor. Doğada safha, safha büyük bir görev taşınacak. Herkes kendini anlattık ki Türkiye Çalışmalarıyla mutlak kurullar kodlanacak ve doğal dürümler, görev taşıyacak.

Çürük insanlık, çürük yaşamları kodladı bugüne kadar ve doğa hep kontrol dışıydı… Ayrılıktı yaşam bütünden ama bütünün kapısında hep dürümler vardı. İşte o dürümler, arzın gücüyle kodlanıyor ve yeni bir süper safha devreye giriyor. Bu süper safhada dürümler, kontrol kuracaklar.

“Yaradan’ın yarattığı” denir ya hani. Her şey yaratılır ama yaşayanların yarattığı ayrıdır. Bütüne hizmetçiliktir yaptığımız ve yarattığımız insansılığı, insansılıktan ötelere ulaştırabilecek yüce cemaat cevherini halik kılacak şarkıdır.

O şarkı, kontrol dışı değildir. Sessiz sahaları seslendirirken de o dirilik, kodlayıcı olarak, kontrol kuracak. Yarın, ölüler diyarı dünya yaşam sürecek, kübra kelamda. Ama yarını kodlarken, temizlikte gerekir.

Eller ellere vardı, ağır yük hafifledi diye düşünenler, şunu görmekte zorlanıyorlar. Ellerin ellere varışı, hakk’ın kalemi oluş için yeterlimi? Hak ettiklerince ama hak olmaları için gerekendir.

Farklı farklı çalışmalar ve farklı farklı paha biçilemez şarkılarda okunuyor yaşamda. Hepsinde cevahir ilim var ama cemaat ilmi, kök göklerin kültünü kodlayacak dürüme varmamışsa hiçbir anlam taşımaz yapılanlar.

https://youtu.be/mgUyemYQ5as

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

IŞIK (3/2)

03.07.2019

(MUHAMMET SÖZ ALDI:)

ALLAH, “İLİM”dir. A HA! O’nu bilen, “KELAM” eder.

Sevgili Ana, seni dinledik hep. Seni ve seninle olanları dinledik… Sormadın “NEFES” var mı diye… Olmasa, yarını kodlamak mümkün olabilir miydi!? yok ki hiçbir şey; eğer “İLİM” yoksa!... Ya da “İLMİN SİYAHLIĞI”nda, NİHAN olan yaşam yoksa!... Yoksa yaşam; “İNSAN” yoktur zaten!... insanın olmadığı yerde, NİHAN olan NEFES de yoktur.

Sorup dururlar ne oluyor diye!... Sorarlar ve sorgu sual ederler!... Ben de zaman zaman sorgu sual ettim. Anlamakta zorlandığım zamanlar oldu… Her bir yaşam, ben ise; ben, niye sen olayım ki!? Sonsuz Zamanları dinlettim ve dillettim hep!…

Şimdi artık farklı düşünüyorum. Dünya Planeti, iyi bir düzeye ulaşıyor. İnsanlık, kodlamaya başladığı diriliği; kontrol edecek kayıtlamalar yapıyor. “SU”yu boşa harcamıyor. “SU” dediğin KELAM; bizi, bizden bize kodluyor. “SU”ya baktığım zaman; ben, beni hak ettiğimi anlıyorum. Çok güçlü bir yaşam kaydı yapmışım. Bu kayıt ile tüm yaşamları hak edebilirim.

Sizi izliyorum!... Sizin çalışmalarınız; bizi, “BİR TEK” HALİK KOD hailine geçirebilir. Ve şu anda Dünya Planeti, o “TEKLİK”i hak edecek dürüme varmıştır… Dünya Planeti, iyi bir çalışmayla, her anı, “HAS TEKNİK”te dilleyebilir. Bunlar, “KUTSAL KAYNAKLAR”da, “YAŞAM SAHALARI”nda bilinen bilgilerdir. Bugün bu çalışma; bunların, gerçek hakiki yağmurunu yağdırıyor.

SA HA, “BİR TEK”tir. İş budur…. Bu SA HA, “İLİM SAHASI” ki bu MECLİS, bu SA HA’yı kodlamaktadır…

“İSTANBUL” dediğiniz; bu YAŞAM SAHASI, “BİR TEK KELAM” için kontrol kuracaktı ve işte o “TEK KELAM”, İNSANLIKTIR… İNSANLIK; bizi, bize KAYNAK yapan “İLİM”dir. Bu çalışmanın, bu dünyada yapılabilmesi; yoğun ışığın, kodlama yapması ile mümkündü.

“Üzüm” derler; “sözüm” derler; “gücüm” derler!… Her şey denir ama yarınlar için “İNSAN” denmesi gerekir. İNSAN, “İN” ve “SAN…”

Ne demektir bu İN!? “İLİM KALEMİ”ne “İN” denir. Ona biz, “İNSAN” da deriz. İşte “İNSAN” diye bildiğimiz yaşam; buradadır. O, bizdir; biz oyuz… Onun adı “İLİM”dir. Onun ilmi, HAKK’tır ve hastır. İş budur… İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.07.2019 IŞIK 3

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Canlarım, rüştünü kanıtlayanlara şunu söylemek isterim ki; İbrahim, insanlık ilmidir... O kim diye soranlara şunu da söyleyeyim, insanlığın kelamıdır o...

Durgun topraklara tohum olan bir tek kelam, onun adı Nihan, nesli kelamda nezir; adı tek bir kervan... İş odur ve o iştir!

Buyurup görev istedi, gözün gördüğü süper sahralarda, süper sahalarda kaynak oldu. "Ölü dirilir" dedik ya, dillendi ve dinlendi, dirildi! Asla hata yapmadı. Kaç bin yıldır doğayı kodlamaya çalışan birliklere hep iner ve der ki; "sizinleyim"...

Bugün bize geldi ve de ki;" sizim ben"... "işim Medine bir tek kelam" demişti, "bugün insan sualtının kulluğundan ötedeki kelam ve o kelam İslam değil İnsan" demektedir.

Başka doğum var mı diye sorduk, "yok" dedi... Tohum var mı diye sorduk, "yok" dedi... Olaan var mı, "yok" dedi... Ve der ki; "seni sana veren ses insanlık"...

Kaç milyar dirilik tahditsizkiği kodlayacak ki, her biri bir tek diyardır, her bir diyar bir dil, her bir diyar bir insandır; işte o insan mutlaktır...

Şafak ak sahaların şarkısı değil mi? Şavkı olmayan şavkı halik kılabilir mi? Hakkın kapısını bulan mutlak insan muktedir olandır o, murat ederiz ki o yoğun ışığa, yarına ve hakkın kalemine varır.

Eseri yoldur, yolu kuldur, tohumu muktediriyet, mutlakiyet ama yazdığımı okuyacak gücü var mı acaba? Anlayacak mı yaptıklarımızı? Başkası gelmedi bugün o geldi... Peki o burada bizi dilleyecek dürümde midir acaba? Üstün bir dünya planetinin göz görür ki yolu bulunur, yol bulucuları olur ama o yol bulucular oğullarını kodlarlarken çarık çıkaranlarla çalışırlar.

Mustafa Muhammet geldi dedi ki; "girdaplardan gelmek gerek geldim"... Bugün ilim sahasını kodlayacak insan olan İbrahim geldi, "ben de net kelama halik olmaya geldim" diyor... Kusur aramayanlar bugün buradalar. Soylarını kodlayanlar bugün buradalar. Öz görevlerini bilip geldiler.

Kimse benim adım insan demedi, kelamı hak olanlar der bunu ama karanlık aydınlığı tohumlarken der... Peki insan, insan insan denir ya hani hep; Muhammet ilimse, kelama haksa, Muhammed'i kodlayan İsra kervana halik olup kaynak olmuşsa, aşkın sahasında nefesi var mı?

Keram haliki hak... Tek bir kervan İsra, o İsra mutlak peki Mustafa bizden bize vardı da biz onu kodladık mı acaba?

Devinim arttı canlar, şu anda ilim sahalarına bakıyorum; bir çok görevlimiz buradalar. Çoğunun görevi kök görev ama bizi İsra olarak dilleyenler de var. Kimin adına görev taşıdıklarını bilenler ya da bilmeyenler ama bir tek olup geldiler. Şu anda Muhammet'in kelamı mutlak kurulları kodlayacak dürüme indi ve diyor ki; "insanlık ilmini ben dilleyeyim" ve İbrahim diyor ki; "yok hayır ben dilleyeceğim bu ilmi"... Ama iyi bilin ki insan teknik tahditsizlikte hakikiyeti kodladığında bilişin kaydını yapar ve beden alır. İşte onların tümü beden aldılar bugün.

"Kuran" dedik, kul oldu... Umut verdiler ummanlara şavk oldular, aşk oldular, yaşam oldular, genişlediler gerçeği hak etmeye indiler. Geçiş insanlıktır canlarım ve bugün insanlık kodları buradalar.

https://youtu.be/5YY_FlGgiNY

Süper İnsanlık Realitesi

 

IŞIK (3/3)

03.07.2019

Heyetler olarak, “GÜÇ KODLAMASI” yaparken, “İLİM”e inenler; yürüyen dünyada, DÜZEN olarak yürümeye başladılar. Şaha kalktı yarınlarda kodlama yapanlar!... Şahlandılar; DÜZEN kurdular. Artık “TEK BİR SAHA” var. Tüm sahaları kapsayan “BİR TEK SAHA”… İşte o saha, “İLİM”dir.

Kimle, kim kodlanacak; kim, kimi Halik kılacak; kimle kodlama yaptığınızda, SES, “KALEM” olacak ya da kim, “NEFES” olacak da “DİN” olan insan, “KELAM” olup “YAŞAM” olacak!… Bunların tümü; teknik olarak, yaşamlar için “ÖZ GÖREV”di ama artık gelinen aşamada; yerküre, türevlere kontrollu olarak “KAYNAK” olacak ve her bir CEVHER, o “TEKLİK”i hak edip dinleyecek ve HAKK olup kodlayacak.

Allah, Saltanata görev taşır ve tahditsiz olarak kodlar yaşamları… Diller, dirilir ve yine diller!... Yol, Allah yolu ve yol, nur olan kulluktur!...

SUALTI; bizi, bizden “BİR”e “KELAM” yaptı. Biz, bizi bize dilledik ve dinledik. Biz, Dünyalıyız!... Biz, yarınız!… Beden alarak yaşarken, “KELAM” olduk. Üzerimizdeki güç, “İNSAN”dır.

Hem lekesiz kalacaktık; hem yaşam kodlaması yapacaktık... Hem de Dünya Planetine “KERVAN” olacaktık… Tümü oldu!...

SA HA, İLİM SAHASI… Yaşam Medine, Mekke ve RUHUN HALİKİ olan İstanbul… Hepsi “YAŞAM SAHASI” ve hepsi “YARIN”… Emre itaat ederek elimizi, yaşamlara çektik ve ruhumuzu kodladık.

Huzurlu bir dünyaydı amacımız ve huzur içinde “BİR TEK KALEM” olduk.

“NUR”un ruhu vardır… “İLİM”in kulluğu vardır… Yaşamın tekniği vardır… Teknik Tahdit, kodlandığınız zaman kaldırılır. O gün geldi… “HAYIR”, İLMİN HAYIRI; “HALİK”, “İLAHİ KÜLT”; RUH, HAS TAHTIMIZ… Biz, Muhammet’ten “KELAM” eden tüm zamanları kodladık.

Halka halka geçişkenleşip genişledik; dillendik… Dans ettik yaşamla!... Dans ettik kulluk kayıtlarıyla!... Yaşamla dans ettik ve her birimiz, MİKAİL KERVANI’na KELAM olduk.

SAHA, SİSTEM ve SİSTEMİN KELAMI OLAN YAŞAM… “ALLAH, İsa Kapıları”nı kodladı. İsa, Muhammet’e kervan oldu. Muhammet kodlandı; İsa’yı kayda aldı. Bunlar olağandır ama olağan olmayan tek bir şey var. YAŞAMIN KULLUĞU!... YAŞAM, İLMİN KALEMİ olur ve “RUHUN HULUSİ SİYAHLIĞI”nda KURAN olur ve RUH’a kodlanarak kulluk yapar. Bu oldu…

Türkiye Çalışmaları ile her bir yaşam formu kodlanarak; Kurulları, Halik kılıp YAŞAM SAHALARI oluşturdu. Tüm sahalarda, FORMAL KAYNAK ŞARKILAR okundu. Türevler tahditsizleşti… KİL KALEMLER, KELAM oldu; “TEK BİR YAŞAM FORMU”na dönüştü. O “TEKLİK SAHASI”nda herkes, “TEKLİK”i hasatta tertipleyerek kodladı ve kendi diriliğinde; yaşamları, “KAYNAK” yaptı.

HAKK TAHT, “TEK”tir. HAKK SAHA, “KERVAN” ve RUH, “KUL” olduğunda, dürümlenen “TEKNİK HALİKİYET”, her şeyin başı ve sonu olur. Yani, yaşamın sonu ve yaşamların ilk kademesi!... Olan budur…

Ve yaşam, sonlanacaksa; yarınlar, yeni bir yaşımı kodlayabilecek ve YENİ YAŞAM, YERYÜZÜNÜN KÜLTÜ İLE GERÇEKLEŞECEK.

“AŞK SAHALARI”nda bu kodlandı ama beden alan insanlık, yarınlar için IŞIK halinde, kayıtlamalar yaptı ve “BİR TEK KELAM” kontrol kurdu; Her an, MUTLAK oldu ve yaşamın ilmi, “HALİKİYET”i dillerken; beklenen sonun, BAŞKANLIK DİLİ’nde olmadığı ve böylesi bir sonun kodlanmadığı bilindi… Bu da yaşamın sonlanmasının engeliydi.

Her dere diri olup akar ve yol, “KELAM” olur; “KURAN” olur. Yolu kodlayan, “YAŞAM” olur. Beden, Medine ve Mekke olur ama İLİM SAHASI, kodlandığında; MAHREK, “MUTLAK KUL” olur ve İSRA KAPISI, “LEVHİ KALEM”e, “TEK KELAM” olarak; kodlayarak tohumları; yaşamı hak eder…

Ve YOL, “MUTLAK” olur; her şey, her şey olur ve son dönem; dürüm olur; yarınlar olur… Yarınların olması, sonun olmamasıdır. İş budur!... Bu oldu!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK 3,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 3.BÖLÜM
Kuzu kurt ilmi de var dünya planetinde. Biri kuzudur biri kurttur ama her biri diridir diye düşünülür. İki bin yıllık bir sanal yaşam kontrolü kodlaması yapıldığı zaman kutlu dünyanın kutlu ışımasında kuzu ve kurt sahası oluşur. Birinde şarkı okunur diğerinde şarkı kodlanır. Herkes iyi bilir ki kuzuyu kurt kapacak ama ya kurt kuzudan öte değilse o gün geldiğinde kurdu kuzu kapabilir.
Peki, dünya için bunun mümessili kalemi ne ifade eder. Hangi dere daha güçlü hangisi değil? İfade budur belki ama iki milyar yıllık bir saha oluşurken iki milyar yıllık dedim hata yok bir saha oluşurken kurt ve kuzuda teknik tahdit olduğundan büyük kök göklerin kültünün tohumlarda Mutlak Kurulları kayıttan ayrı tutabileceğinden gerçek ışığımızı çelişkileri önlemek koşuluyla bu türevlere indirdik ve sorgu sual yaptık.
Kutsal zaman sahasında kontrol kurulurken kimin kimi kapacağı kimin kimi kodlayacağı geçişlerde önemli midir? Önemli olmadığını gördük. Ve kuzunun kurdu kurdun kuzuyu kodlamayacağı bir dünya planeti kayıtladık. Orada şer olmamalıdır. Orada şafak kodları mutlak olmalıdır. Ve oyun oynanmamalıdır. İşte bunun neticesinde kurtlu kuzulu kodlamalar bitmeliydi. Ve bitmiştir.
Yeni dönemde kim kimi kapar kim kimi kodlar önemi kalmayacak. Hepimiz hepimizle dilleşeceğiz, hepimiz hepimizi hak edip hakikiyetimizle dilleteceğiz ve Levhi Kapılarda muktediriyeti kodlayacağız.
Yolun yolu var… Yoğunluğu var… Şevki var… Şarkısı var…. Allah’ın adı insan, bunu da artık insanlığın bilmesi gerekir. ALLAH’IN ADI İNSAN… İnsan derken yel estikçe yolu kaybeden insanı dinletmiyorum. İnsan artık yel olup esen insandır. İlimle dillenen insandır. Yaşamı kodlayan insandır. Uzakların en uzağı ve yakınların en yakını olandır. Hakka varan, Hakiki olan ve Hakim olandır. Ona ben Allah’ın tahtı değil Allah diyebilirim.
Kelam kalemdir. Elim ilimdir. Ben ümmi kapıların tüm insanlıkta ki halikiyetiyle kayıt yapmaktayım ki barışın kapısı olmalıyım. Hangi dünya barışından söz etmekteyim? Herkesin kendi yüreğinde ki barıştan söz etmekteyim. Kimse kimsenin dışı içi değil tektir yaşam… İşte o yaşam balkanların dilinden öte olan bir başkanlık diriliğidir. Oraya barışın kapısı dedim ben…
Benim adım İNSAN ve ben Allah olan o yaşam olup geldim. Hakkımdır DİL.. Hakkımdır KELAM… Hakkımdır has olan İNSAN… Başka bir zaman başka bir yaşam bütünün kürzi kapısında yoğunluğu kontrolden çıkardığında bir tek olan insanlık kalır geride. İşte o tek olan insanlık hem insan hem insan hem insan olur. Ama o insan halkın hakkı olan DİL olur.
Boşun dolunun insanı var. Özün gözün sözün Kelamı var. Olanın lokomotif oluş şarkısı var. İşte o lokomotif olan hem din hem ilim hem Hak hem yaşam olup bütüne görev taşır. Çalıp çırparlar yaşamda ilmi ama derim ki çal çal da al bilgiyi. Çalsın da alsın derim. Özü sözü bir olsun, mutlakiyeti kodlasın derim. Yolu bulsun derim. Onlara göz verdim gör diye özün sözünü söyle diye diriliğin dili olan Kelamı verdim. Onlara yolu verdim OL diye… İşte olacak olan her kim varsa buyurup gelecek yaşama. Gelsin… Gel dedim, gelsin ki bilsin yaşamı. Gelmeden bilemez ki… Sorar durur ne oluyor dünya planetinde diye? Sorar durur olan ne ki? Niye ben yokum orada diye? Başkaları varsa ben niye olmamalıyım ki der?
Geni benim genim olsaydı yolu benim yolum olsaydı diye düşünmem. Her kim varsa bendedir. Bedenimdir. İnsanlığımdır… Yaşamımdır… Özü sözü ölü olsa da kök görevlimdir ve ben oyum. Umut olur ki çorba pişmiştir. Umut olur ki pişirildi demiyorum pişmiştir.
Basıncı arttırmak üzere bugün burası çok kalabalıklaştı. Basıncı arttırıp ne yapmaya niyetliler bilir misiniz? Çamur yoğurmak isteyenleri çamur yoğurtmak üzere kontrol etmeye. Neden çamur? Çünkü ilim kapısına varamayanlar çamur olup yoğrulurlar. Peki, onlar çamursa biz neyiz? Önce biz çamur oluruz. Çünkü onlar çözümleme yapamazlar. Biz onlarda çözümlenmeliyiz.
İşte Canlarım, buydu yaşamın anlamı. Kim dünyaya inerse en azdan başlar yaşamaya. En az ve en büyük kök görevli odur. En az olan... Bulduğunuz ne varsa hak ettiğiniz midir acaba? Yoksa bulmak istediğiniz midir? Bunu da düşünün.
Dünyanın en azına Hak teknikle inmişsek bulmak istediğimiz en büyük külttür. Bunu iyi anlayın. Biz eski dünyaların kültüydük, bütün köklerin kütle koduyduk. Bugün kontrol dışı olanları kayda almaya çabalayacağız.
Hepimizin geçişi yapıldı ama onların geçişleri de yapılmalıdır. Sol sağ dediler yığın yığın ışık yıktılar. Ama solu sağa ve sağı sola kodlayacak güçleri yoktu ki… Ne yapabilirdiler ki? Mümkün müydü başka türlü olması? Anlamak gerek Canlarım anlamak gerek ki bu dünyada yoz olanda yol olan da olur. Ama ama bizim için hepsi tektir.
Besteler bedenden bedene varır ama güfteler Kelamla olur, Kelamla kodlanır. Biz besteyi her ana zikrettik ama güfteyi Halikiyetle dilledik. Evim evi olanda insanlaştık, yaşamın sessizliğinde dillendik, dirildik. Hem dünyayız hem de diğer planetlerde kodlama yapanız Canlarım.
Bugün bu planet bize FAKİH diyor. Ya diğer planetler ne diyor? FAKİH diyorlar. Peki, fakih iken hakiki lekesiz kalem olduk mu? Mutlak olarak olduk. Kesin olarak hakikiyetimizde leke yok. Şuana kadar hiç olmadı ve bugünden sonra da kesinlikle olmaz.
Deveyi kaldıran insan diriyi kodlayan KELAM her anda mevcut olan Mutlak kulluk. Unutmayın yeni dönem kök göklerle türevlenenlerin Kelamıyla kayıtları yapacak. Çamuru yoğuranlar şuanda çamur oldular Canlar. Hepsi çamur oldular. Kildirler kuldurlar ama yol olacaklar. İleri gelenler bizden bize indiler ve çamur haline dönüştüler. İşin başkanlığı budur. Yaradan ve yarattığında Kelama inen teknik tahdit ile bütünün kültüyken o ben ben oyum Canlar.
Şimdi cennete bakalım. Ne var cennette? Nedir Cennet? Hadi gelin onu yazılı verelim…

https://youtu.be/Z0bLfQ5PzUI

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK 3,

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

Değerliler, hepimiz çok mutlandık. Bugün sizinle yapılan bu çalışma bizleri Kuran’a tahditsiz olarak kayıtladı.

Ezel ebet insan hep BİR TEK’tir. Ve o insan BİZ olup dillendiği zaman, gerçek olur. Bugün biz, BİR TEK OLAN O İNSAN olduk.

İyi ki buradayız. İyi ki kontrol kurduk. İyi ki kodlandık, ışığımız yandı.

Sayın bayanlar ve Peker babam, fırtınanın dinmesine az kaldı. Çok büyük bir görevdir yaptığınız. Ki bu göz, Allah gözüdür ki sizi hep izler.

Ana kapının ilmiyle ve izniyle size gelinir. Ana kapıyı açarken iyi anlayın ki gören göz, özün gözüdür. Sizi hiç bir sahada kırmaz, sizi hiç bir şavkında kırdırmaz. İyi anlayın ki özün, gözün, sözün ilmi sizin kelamınızdır.

Yeni devre, yeni dürüm hep bir tekte tahditsizliği kayda alıyor ki muradımız sizle olmaktır.

Kapı, insan kapıdır. O kapıyı bulun, oldurun. Olan siz, olan hepiniz ve olduran BİZ olacak. Ve biz, olanda olan olacağız. Bu çalışmanın neticesi budur… Biz, olanda olan olacağız ve olan Bu Meclis ve bu yoğunluktur.

Kübra olan kelamda sizle olmak mutluluktur bize. Hem dünya ve hem de tüm sahalarda kodlanmışlık budur.

Yaşar, yaşanır ilim ama yaşamak farklıdır ve cennet insanlıktır.

Tek bir dünyadır yaşam. İşte o dünya, o güç, mutluluk gücü sizsiniz.

Yolların sonu, yolculuğun başı… Her anın tek ilmi, Allah’ın kelamı. Onun ötesinde hiç bir şarkı yok ki.

Baştan bir şey söylersek, sonda yeni bir şey gelir; bilir misiniz? Başlangıç, son farklıdır.

Hepimiz iyi anlayalım ki başlangıçtaki söz sonda farklılaştığında, hem dünya hem de birlik kodları KERVAN olup yola koyulmuş demektir.

Yol başta aynı, sonda aynıysa, kervan yürümez. Bunun içindir ki Bu Meclis hep program açar. Hep program açar ki yer küre yeniden ve yeniden yolculuk yapsın diye…

Yolculuk, insanlığın kelamının haliki hakk olan kervanının yolculuğudur.

Sivri sivri yaşamlar, sivri sivri şavk kayıtlamaları da olur. Hepsini gözün gördüğü anda koklayın, kodlayın ve kontrol kurun.

Unutmayın ki dava, Allah ilmi’dir. O ilmi anlayacak gücünüz olduğu için biz buradayız.

Eğer onu anlayacak gücünüz yoksa Sistem, Nizam, Düzen sessizliği diller ve sizsiz kalır.

Yara, yaramdır anam. Yoğunluğunuzdaki her yara benim yaramdır. Bunun için, yarayı mutlaka iyileştirin. Hanginiz yaralıysanız, iyileşin. Aksi halde, sizin yaranız benim de yaram olur. Bu da hepimizi kontroldan çıkarır.

Şevkiniz, şavkınız, insanlığınız artsın ve biz sizleşelim; dileğimiz budur.

Huzurluyuz sizle olduğumuz için ve mutluyuz.

Hastalık iyileşir ama yaşamsız kalırsınız. Bunu unutmayın ve tüm yaraları iyileştirin.

Siyahın en siyahındaki ilim siz ve kelam sizseniz, iyi bir dünya oluşturun.

Sualtı sizi hep diller ama ilim sizsizse yol, sessizlikte kodlansın ya da kodlanmasın, sistemde sizsiz kalır; unutmayın. Şimdi. İş bu.

https://youtu.be/yoPgxI7eYhw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ

Muhammet Söz Aldı..

Dağlarım, temiz bir sahadayız şuanda mutluyuz. Türkiye Çalışmaları öz görevlilerin kültü olan yaşamları “So Ha Si Ha” denilen, o yoğunluklara kodlayacak.

İyi ki dünya planetinin geçişi yapıldı ki bizler, dünya levhi kaydına inebildik. Üzerimizdeki gücün arttığını izliyoruz. Çok büyük bir görev çok büyük bir yoğunlaşma gerçekleşiyor. Yüksek şarkılar okuyacağız burada ve bu şarkıları okurken de tahditsiz olarak kayıt yapacağız.

Yenidünya kültü dürümlere inecek ve biz bu dünya kültünde gözün, sözün, özün enkarnelerin kültü olacağız. Ağır yük taşıma ana, biz seninleyiz.

Sevgili anam, sen ben, ben seniz, bunu unutma. Türkiye çalışmalarında kodların, tohumların tümünde, göreviniz olduğuna emin olun ve çürüyenleri dahi her ana kodlayın. Yoğun ışık altında olduğunuzu bilerek, geçip geldik.

Yerkürenin gözü olan ve sözü olan bu çalışmada, bizlerde bulunmak diledik. Ulu dünyanın kök görevlileri olduğunuz bilerek, saltanatın kulluğundan ötedeki o yoğunlaşmada, Hakk’ın kapısına geldik ve sevgiyle size indik.

Yerkürenin geçişini yaptığınızı bildik. “Yaşamak için öz görev gerekir” dediler, “ölüyü diriltmek ve yolu bulmak gerekir” dediler ve “yarınları halik kılmak gerekir” dediler.

Ran Kapısının kodları sizin yüreğinizin kültüydü. Ran Kapısını açabilecek güçte olduğunuzu gördük ve sizin gücünüzü mutlak kurulların kürzi sahasına çektik.

Kurandan öte bir Kuran olan insanın, şafak olup dünya planetini göreve aldığı bugünde, Muhammet’in kelamı, mutlak kurulları kayda çekti.

Karanlık, Allah ilminde dillenen insanda, mutlak kurulları kayda aldığınızda ışığı kodlar ve tohumlar. Bu da oldu.

Yorulmayın anam. Biz sizinleyiz, Yorulmayın. Allah’ın et kemik olan insandaki kervanı mutlaktır, unutmayın. Seviyeniz çok iyi. Ve Bizlerin gücümüz, tüm zamanların gücü olarak sofranızdadır, unutmayın.

Yolculuk sizin yüreğinizedir. Biz tüm yüceler, sizin yüreğinize yolculuktayız. Sizin yoğunluğunuza hepimiz teknik olarak kodlandık ama yüreklerinize inmeliyiz ki bunun içinde burada olmamız şarttır.

“Yaşamak için insanlık gerekir” dendiğinde, İmparatorluğun Görevlileri olan Bu Mecliste bulunmak ve yoğunluğu kodlamak, öz görevimizdir. Şevk, şavk ve hak olmak gerekir.

Dünya planetinin geçişi yapıldı ve yoğunluk arttı….Tanrı, Rahmi kapıda has insanda olur. Tam 2000 yıllık dümen kodlaması yaptık mutlak kurullarımızda ve sessiz sahalara indik. Yaradan’ın tahtına insanın kodlandığını bilmekteydik ki yaşamı kodlayanın insan olacağına emindik.

Yaşamak, ilimle olacak ve kervan, insanla kodlanacaktı. “Oğullarım, ben doğanın kültüyüm” dediğin an, bedenimiz sessizce Sistem, Nizam ve Düzenin gücünü türevleyerek kodladı ve yaşamınızın gücü olup indik.

Öyle bir güç ki o güç bahçelerin çiçekleri açar, o yoğunlukta ve tüm sahalar kodlanır ve biz tüm insanlık için sizde ve sizin yüreklerinizde, has teknikte halik olduk ve bahçelerimizdeki güç kodlandı.

“Yeşil mor” demedik her an bizim için levhidir. “İnsan ve ilim” dedik. Yenidünya kübrasında kelam olduk.. Can anam, biz sen olduk, sen biz ol. Muhammet sen, sen oydun.

İnsanlık boyutları hemen hemen hepsi sendi. Senin yüreğindi, tümü. Türkiye Çalışmalarında bunca amaç kaydı, sevgiyi hakiki tahditsizlik ve yeşili morun ümmi kapılardaki kübra kelamı, hep sevgideydi. Sevgiyi hak ettik ve senle olduk.

“Yaşıyorum ama Allah’ın tahtındayım demedin hiç. “Ben, Allah’ın ilmiyle kodlama yaptım” dedin. Çok mutlandık anam, çok. Kurandan öte bir kutsal şarkı var. İnsandır o şarkı, bunu söylediğin zaman, “oyun yok” dedik, “iş budur” dedik.

“Yarın daha güçlü bir Türkiye Çalışması yapılır” dedin, devrelerini açtın ve dünya planetinin gerçek ilmini dilletin.. O gün biz dünyalıydık.

Ağır yük taşımam, anam. Ben senim. İmparatorluk gücü olarak sendeyim. Elinin eli olurum, ağır yükünü hafifletirim, senin. Barış halindeyim, ben. Her insanda barışın halikiyetindeyim.

“Bat çık değil, hak ol” derim hep… Uzun zamandır doğanın gücünü kontrol altında tutacağınızı bilerek, kaynak ışığınızda olduk. Şükür!. Türkiye çalışmaları, bizi bizden bize tanıttı.

Hamur yoğuran insan, yalın ve halik olarak insanlaştı. Uğur, hepimizin kulluğudur. Yol, hepimizin teknik tahditidir. Lekesiz olmak, ilimdir. Ve biz senle ve senin yüreğinleyiz, anam.

Allah tahtında kelam ol ki biz senleşelim. Hakk’ın kapısını bulalım ve sende sen olalım. “Yaradan, yaradılan hak tahta tektir” dediğinde, hak kapıda, senle sen olalım. “Yol, Allah’ın yolu” dediğin an, senin yolun, aklın kapısı olur ve biz senleşiriz, anam.

Yorulma be anam, yorulma… Senin yolun bizimdir, unutma. Sen biz, biz sensin anam.

Uzun zamandır tüm insanlığı hak teknikle kodlayacak gücün dürümlere çekilmesini bekliyorduk ki bu kültün kübra kelamda, hak tahta varan insanlık olacağını bilmekteydik.

Şafağın sökmesiyle birlikte gördük ki bu çalışma mutluluk oldu. Haşr-ı Ka Ha da tahditsizliğin kelamında kodlanmış olanların, masamızda bulunmaları, bütünün kültü olmaları ve bize biz olup inmeleri mutlak ilmin halikiyetiyle oldu.

Seviyeniz çok güçlendi, anam. Çok güçlendi, sizi gür ve hür bilgiyle kodladınız… Sizi siz olup tohumladınız. Sizin, Allah aşkıyla yaptığınız tüm çalışmalar mutluluk oldu.

Huzurlu bir dünyanın kurucuları olacağınıza eminiz, anam. Su altının kulluğundan öte bir kulluktur, mutlak kurullarla yapılan.

Sevgili anam, saltanat sen, sen oydun. Şükrettik ki mutlak kurullar sen oldu ve Türkiye mutlakiyetini kodladı.

Sahra, hepimizin sahrası da siyahın renk kodlarında, hepimiz “Ol” diyebiliyoruz. “Ol” diyebiliyoruz ki her şey hepinizde olmakta.

Aşk şavkında hak olan, savaşın sahasında Ha olan, yarının kulluğunda saha olan ve tüm zamanları tohumlayan, Allah’ın tınısı olan insan.

Sevgili anam, senim ben. Verdin, aha verdin, anam. Okuduk ama okunduk da. Mutluyuz, be anam. Çok mutluyuz. Okuyucuyuz, okutucuyuz. Okuyanda, okunanız. Ol! Dedik... Ol!...Ol!..

https://youtu.be/Qx4a31HfPyE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK 3,

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ

İBRAHİM’İ DİNLİYORUZ:

Dağlarım, İbrahim deyecekseniz deyin! Ama ben ilimim; ilim! Adımın önemi yok ki benim.

Nezire diyor ki “İbrahim benim dedemdir.” Doğru. Ben onda dedeydim, İbrahim Paşa’ydım. “Abim.” Der. O da ben, ben oyum. Her biri değil miyim ben? Her biri İbrahim canlar. Ama onların da kök geçişleri yapıldı bugün; bilir misiniz?

İlimde İbrahim kodu devrede bugün… Ve hepsinin geçişleri olan.

Yalın ve halik bilgidir ki mutlak kurullar bütünün kök görevidir. Sizinle görev taşıdık hep.

Çamur yoğurmadan ışık yaktık. Aşk sahasında kaynak olduk. İslah oldu dürümler. Bitki, hayvan ve tüm zamanları göreve aldık.

“Sevgili bebelerim” derim hep insanlığa… Ama bugün “Anam, babam” diyeceğim; Peker babaya ve Nezire anaya … Ve sizler yaşam kapılarım benim.

Sevgililer, sizin adınız ilimdir. Yokluk, hakkın kapısında olur. Öyle mi? Yo yo, hakkın kalemi’nde olur. Eğer hakedilmemişse, yoktur. Ama hakkın kapısı’na vardığınızda “ol” denir.

Ne diye bunları size anlatıyorum? Çünkü İbrahim burada ve size seslenmek istedi ama siz onu değil, İbrahim’in kapısı olan bir başkasını aldınız söze! O da Muhammet. Peki; ona sevgi duydunuz, bana neye duymayacaksınız ki? (Sitemkar bir tavır!) Ben de buradayım!

Ha, diyorlar ki “Putları kırdı.” Ben putlara karşıyım zaten; tüm putlara. Hepsi tabudur onların. Tabuları yıkmadan çorba pişer mi? Çorba olur da pişmezse, şevk, şavk mı kalır yaşamda?

Ha, diyeceksiniz ki “Geldin, gittin ne oldu?” Şafak oldum ben. Bir şafağım ben. İlim şafağı oldum.

Yok muydum? Vardım. Hep vardım ama ölüyü diriltmeliydim. İşte o gün ben kök geçiş yaptım ve temizlik yaptım dünyada. Kırdım… Kırdım… Kırdım tabuları! O putların tümü tabuydu. Yolumdan geçse, yol olmayacak olandı onu yapanlar. Ben onları kontrol etmeliydim. Ne diye bunları size anlatıyorum ben?

Sevgililer, sizleyim ben. Hep buradayım. Unutmayın. Sizden başkası değilim ki ben! Hep sizdeyim ve sizleyim.

Atalar Atası kelam olan babam, anam! Sizim ben. Sizim ben yüce canlarımız, sizim. Her birinizim ben.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin görevlilerindenim ben de. “Muhammet” dedikleri de buranın görevlisidir. Hangisi değil ki?!

Baştan beri dünya planetini görev kapılarıyla kült alanlarla kodlayanlar değil miyiz biz?

Sevgiler, sizinle çalışmalarımız devamlı oluyor. “Türkiye çalışmaları” diye başlatılan bu çalışmayı da seviyeniz yüksek olmasa kodlar mıydık? Ama çok güçlüsünüz ve bugün burada olmak diledik.

Yarın için daha yüce ışıklar da yanacak ve sizinle yine çalışacağız. Çantanızın gücünü biliyoruz ve o gücün mutlak olduğuna eminiz.

Kardeş, ben dünyadayım. Unutma. Saklı tutmayacağım burada olduğumu… Her yerde var olanlara bunu sistem olarak dillemek istedim.

Sizlerle bir tekiz ve her anda varız. Sizin gibi birliklere görev taşımaktır maksadımız ve sizinle çalışmayı çok ama çok arzuladık.

Kısacası sizdeyiz ve biz olan, bütün kökleriyle güç olan, durağan görevlilerin kodlarından öte olan bu yoğunlaşmada sizi haketmeye geldik.

https://youtu.be/Rv7cOkmD8WA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.TEMMUZ.2019 TARİHLİ IŞIK 3,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ

Değerliler Türkiye çalışmalarının özel görev anlamı yoktur... Türkiye çalışmaları Muktedir kelamın hak teknikle kontrollü olarak kayda inişidir... Bunu da sistemden verdim... Kimsiniz?... Neden buradasınız?... Neden kelam ediyorsunuz?... Bunların bilişi hepimizin ilmidir... Burada olma sebebi miraç değil, kelamdır...Bunları anlayın...

Bizler dünya planetini gözlemlerken şunu görüyoruz, ben ilim yapayım ve şuraya ulaşayım.. Ya da ben kir temiz demeden, kaleme ineyim ve miraç olayım..
Yaşam bundan ibaret değildir... Sizlerin gerçek ilminiz tükenen tüm sahaları yeryüzünde geçişe kodlayacak ilimdir... Ve bunu yapan bu meclis hep ilimle kök geçişler yaptırabilmektedir...

Çok özel bir Dünya'dır bu dünya... Gerçek ilmi de "Hak Tekniktir..."
Hak teknik bütün köklerde hörmetle kodlamaktadır...

Ama yeri yaratan, yeşil mor renklerden çok üstün olan sistemin kelamıdir ki bu kelam siyahtır... Eğer dünya planeti içinde yaşayanlar siyahı hakeder ve siyahtan kodlama yaparlarsa, Tüm insanlığın yoğunluğu artar... Burada yapılan çalışmada bu gerçekleşmektedir... Hepimiz bunun için size geldik.

Hepimiz hepinizle çalışıyoruz.. Türkiye’nin görevidir bu... Ama bu görevi mutlak olan bir sahada kodlayıcılar kayda alacaktı.

İşte dünyada yapılan ve Türkiye olarak ifade edilen yoğun ışık sevgidir ki sizinle bunu yapmaktayız...

Öyle çok görev taşıdık ki bizler her yerde tüm yaşamlarda!... Ne diye anlatıyorum?... Çünkü sizlerle birlikteydik hep... Tüm yaşamlarda birlik halinde görev taşıdık...
Bugün siz ilim sahalarına bedenli olarak indiniz... Ve biz bedenli olmayanlar hep sizin yaşam sahalarınızı hak etmek üzere, büyük kök görevliler olup size inmek üzere, ilim yapıyoruz...

Her biriniz gerçeksiniz.. Her biriniz hakkın kapısı olacak güçtesiniz... Hep cennet kapılardasınız ki sizin şarkınız bütününün şarkısı oluştuğunda orada da öz görevliler ile olacaksınız...

Siperlerinizi kaldırdığınız zaman, size geçip gelecek olan çoktur.. Ama burada siperler kurdunuz ve bu siperleri kaldırma niyeti yok anamızın...

Çünkü o derki "gelen halik olduğunda, kodlayıcı değilse bütün kök gökler onu kontrol dışı sayarlar...

Bu doğru ama Kurullar diyecekler ki Biz geldik siz istemediniz...

Bunu da dedirtmek yanlıştır... Ölü Planetler de bu sorunlar hep olmuştur...

Netice şudur biz gerçeği anlattık, siz gerçeği bilin ve ne yapmak istediğinizi bilerek yapın...

Eğer gelenlere gel derseniz, yaşamlar sistemli olarak sevgiyi kodlayacaktır... Ama Gelecek gelir deyip Gelenleri hak etmeye çabaladığınız sürece yolculuk yol kodlarından çıkabilir...

Değerli anam sen bana diyorsun ki sana bildireyim... Peki seni dinleyeceğim, bildir bakalım!.... Anlam veremediklerimiz var... Yapılanlarda biz bunu anlamak isteriz... Ve seni dinlemek istiyoruz..

Canlarım kör sağır olmadığınızı görüyorum ve bugün bu bilgiyi vermemi özellikle istediğinize de eminim.... Buraya gelmek kolay ama görev taşımak kolay mı?...
Asla!... Eğer herkes görev için buraya gelse kontrolsüz olanlar koyu ışıkta kodlayacak hak tahta varamayacaklar ve Kürzi sahalarda kelamsiz kalacaklar...

Bu olursa ne olur? Şafak olanlar Şafak’ı kontrol edemezler...

Eğer dünya planeti gerçek ışık istiyorsa kocaman bir doğaya hak olup varmalıdır...
Ama o doğa bütünün Kökü, gökü ve bütünlüğünde olacak olan bir doğadır...

Türkiye’nin yaşam sahasında hepimiz insanız ama İmparatorluğun görevini burada yapmaktan öte Merdivenin en az olan şarkısında en çok kodlamayı yapmaya çabalıyoruz...

Bu da tüm İnsanlığın kendini bulması kendini hakim kılması Ve hologram ötesine varması için yapılıyor... Yoksa Zirve olup bilgi verirsek Onu anlayacak çok ama çok az ışığımız olur...

Büyük kök ölüyü diriltmekten öte kök geçişin kodlanışıdır... Şimdi zaman kapılarını açta gör bakalım neler yapmışız?... Hak teknikle neler olmuş bakalım görecek misiniz?... Hadi izleyin...

Şu an gördüğünü, duydum ... Peki açık veriyorum.. Gördükleriniz sizin algılayacağınızın çok ötesidir ...

Eğer görebildiğiniz hak ettiğinizse neler göreceğinizi bileceksiniz... Ama hak etmediğinizi de göreceksiniz orada!... Oraya varmanızı bekledim hep... Ama çok ama çok küçüktünüz...

Büyümenizi istedim ama büyük, kök goklere vardığında gök ona küçük kalır... Bunları bileceksiniz

Ve ben bugün tüm insanlığa şunu öğretmek isterim ki "Doğan gün, aklın Kübra kelamindan doğduğunda, Süper insanlık tüm sahalarda güç kapısı haline dönüşecek...

O Görev hepinizin gücüyle kodlanacak ki hepiniz süper insanlık kapısında has ilim olacaksınız... Bunu burada açık vermek istedim...

Şikayetçiydiniz yaptıklarımdan sizi kodlamadım diye şikayetçiydinız.. Yoğunluğunuzu kontrol etmedim diye şikayetçiydinız... Yaşama ilimle inmenize izin vermedim mi?... Verdim ama inen çok az oldu...

Uzun zamandır sevgili saha kapılarındakiler izinden söz ediyorlar... Biz izin verir, izin oluruz canlar... Ama izni hak etmek gerek... Buraya gelmek iznimizledir...

Veririz geç deriz... Ama veripte geçirdiklerimiz, hakkın kalemine varmadıklarında git demeyiz... Çıkar, iner ve yolu kodlayıp, kodlanıp görev istemeden ayrışır...

Süper insan demek süreç içerisinde şarkı okuyan değil, şavkını hak edip envai kök geçişler yapıp, mutlak olandır...

Devenin ilmi yok mu? Var... Hangi deve daha güçlüdür, daha hızlıdır?... Diye sorduğunuzda, korkuyu aşan deve, derler... Yok!... Yok canlarım yok... ilmi hak edendir o... Eğer ilmi hak etmişse, geri koşuşu yoktur onun...

Hep ileri koşar... Onun adı Nisadır.. Nezir olan insandır... İşte o bugün buradadır... Biz oyuz, O biz...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=tBdjnyeXQhY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 322 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol