Birlik İlmi
  İSRA (3) - TAMAMI
 

23.ŞUBAT.2019 TARİHLİ İSRA (3)   TEKNİK TAHDİTSİZLİK(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1.BÖLÜM

Yasa der ki “Şarkı okurken, ağır yük taşıyorsun.” Şarkın kodlandığı zaman, has ilimle o yoğunluk kodlanır ve o ağırlık hafifler. Şarkılı bir dünya türevlenişi başlar o gün orada… İşte bu türevleniş toprağa tohum olanların ilmiyle olur.

Şükredin ki dünya planeti mutluluk kodlamaya başladı. Bu planet türevlenen tüm sahalarda kutsal ışığını yoğunluğunu kayda ve hakikiyete çapları kayıtlayarak, eşya kapılarından geçirerek çekmeye başladı.

Herkes, her şey bir çap sahibidir. Ve onun kontrolu gerekir. Büyük köklerin gücü bu yoğunlukta mevcuttur.

Unutmayınız ki dünyada “ölü” diye bilinenlerin tümü “diri”dir. Ama ölü oldukları düşünülür…

Her şeyin, her şeyle ilişkisi vardır. Ben, benden başka her şeyim… Ama ben aynı zamanda bendeki diriliğim ve hepimiz işte böyleyiz.

Süper sahaların kodlanışında mutlak kural şudur:

Allah, insanı kendi yolunda ve kendi kodlarıyla yarattı ama Allah’ın yarattığı ilim, hak teknikle kodlanmadıkça, kim kimi kimle diller, bunu anlamak mümkün olamaz.

Oğullar; dünya planeti çok mutlu bir sürece başlıyor. Bu süreçte yoğunluk artacak ve tükenen dürümler bütüne hizmet için mutlak kural koyacaklar.

Yeni dünya, “turkuazın kalemi”yle kodlanmaya başladığı günden bu güne Mahrek, kutsal ışımayı dürümlere indirdi ve her şey yetkin olarak kodlanmaya başladı.

Savaşın ilmi; akıl, “Akıl tahtı”ndan kelama iner. Ama savaşı bilen kelamı anlamalıdır. Eğer kelam ağırsa, hakiki tahtın kervanında ilim olmaz. 
Dümene insanı oturttuğumuz günü biliriz. O gün hepimiz, o dürümde bütüne hizmet için bu yoğunluğa inmeye çabaladık. Hakkın kalemi olduk ve mutlak olduk, toprağa tohum olduk. Mutlulukla tüm zamanları sahaya aldık.

Yazı yazarken ilimle yazdığınızı bilin. Şafak olduğunuzu bilin ve yoğunluğu kodladığınızı gözünüzün gördüğü en büyük güç olduğunuzu bilin.

Hepimiz ağır yük taşıdık dünya planetinde ama yazar-çizer olmamız bizi, bizden bize tohumladı ve biz, bütüne hizmet ettik.

Şükür ki dünyanın öz gerçekliğinde “birlik kapımız” var ve bu kapıda “aklın kapısı” diye bilinen lekesiz kelam olan, “biliş” olanlar bulunur.

Ölü planeti diriltmekti maksadımız ve bu planet dirildi. Çorba yaparken, o çorbaya ilmi koyunuz canlar. İlimin kelamı kodladığı o yoğunluğu, mutlaka koyunuz. Tohumlarınızı koyunuz o çorbaya… Ama o çorbaya diriliğinizi de koyunuz. Ki tümen tümen ilime varan “isra kalemleri” orada büyük kötülükleri önleme gücünü elde edebilsinler.

“Atalanta Ata Kapısı” dediğimiz bir kapıdayız şu anda. “Atlanta Ata Kapısı” derken, şafağın ilminden öte bir ilmi, ko sahasına çekebilecek gücü devreye almamız gerekir. Bu güç nedir bilir misiniz? Gerçeği kodlama gücüdür.

Hepimizin iyi anlaması gereken bir konudur Atlanta Ata Kapısı… Arkon sistemleşmesi’nde bu kapı, bütünün gücüydü. Şükür ki toprağa “tohum” diye indirilen ilimle burada, bütüne hizmet içindi.

Yerkürenin gücünün kök görevle dürümlendiği güçlü kodlamada, işte; o yaşam mutlak kuran olup, tüm sahalara inmeye başlayacaktı ki bu başladı.

Yalan yoktur dirilikte… İlimde yalan olur ama dirilikte yalan olmaz. Bunu size açmak istiyorum:

Bütün körler, gök sözü söylemez ama söz, sese dönüştüğü anda ayır ya da ayırma yaşamını kodlardan, orada toprağın olur. Ve o toprak mutlak kuranın olur. Ulu bir dünyanın gözü olur tüm sahalar ve “çürümek” dediğiniz o yaşam kayıtlarının kısırlaşma hali, artık dürümden ayrışır.

Kara kara sahalar oluşur tüm zaman kayıtlarında… O kara sahalarda lekesizler olur. O lekesizler kendi dilleriyle bütünün gücü olurlar ve murat ettikleri her anı mükafat olarak tüm sahalara kayda alıp, tohumlarlar.

Rahmet olan insan, kelama hakk olup indiği anda, mutlak olur ve bütünün gücü haline dönüşür. İşte; bütünün gücü haline dönüşenler, yasaları hakkın kalemiyle yazarlar. Yazdıkları her şey, Allah’ın ilmidir. Ki yazılan o yasalar mutlaktır ve tüm sahaların kontrolu için gerekendir.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/BZq6VqQzxm0 BAHAR

2.BÖLÜM

İlme kelam etme imkanı verildiğinde, ilim kurana olur ve her anı diller ama ilmin kuran oluşu, mutlak kalemlerin kervan oluşuyla ilgilidir.

Zaman sırdır, o sırrın varışı, hak teknikledir. İkmal tamamlamak, hologramı aşmakladır. Hologram aşıldığı zaman, hepimiz, her ana görev taşırız.

İşte, bütün köklerimizle, görev alıp, görev taşırken, yasalarda çalışmalar yaparız.

Yeni dönemde dürümlenen, her insanın, yeniden kelam edebileceği bir düzen kurulacak. Bu düzende, tüm insanlık, toprağın toprağı olacak ki kontrol kurabilsin diye.

Kontrol kurulabildiği zaman, ağır yük hafifleyecek ve bütün kötülükler aşılacak. Toprağın toprakla tohumlanışıdır,yapılan. Ama her andaki toprağın, tohum olarak, bütünün gücü haline dönüşmesi ve zoru aşması gerekir.

Yorulmayınız, canlılar. Yorulmayınız. Murat ettiğiniz Her şeyi hak edip başarırısınız ama “Halok si ka si ha” diye bilinen, bir yoğunlaşmaya da inip, kalem olmanız gerekir….Bu çorba, bir tek karanlık için yaşama inmiştir. Ama bu çorbayı mutlu ve huzurlu bir yoğunluğuna taşımamız gerekliydi, bunu yaptık.

Ne ses, ne sözün olmadığı bir dünyadan, siyahın en siyahına varıp, o sesi, söze DÜRÜMLEDİK. Ve tüm insanlığın gözünün gördüğü en büyük yoğunluğu oluşturduk. Bu yoğunluk, mutlaktır. Doğanın sahrasında bütünün gücüdür ki o güce, imparatorluğun gücünün kontrollü olarak, kaydı yapıldı.

İnsanlık boyutlarının bilmesi gereken diğer bir konuda, lokomatif olan bilgelerin, mutlak kuran olduklarıdır. Her insan bir lokomatif değildir ama cemaat cevhere cennetle kelam olup, ilmi ka olduğu zaman her şey her şeye kervan olur ve hakim olur.

Mükafat olarak ne beklerseniz, onu elde ederseniz, bu yoğunlukta. İyi bilin ki mükafatlarınız, mutluluk olsun, kodlamış olduğunuz şarkılar olsun ve hakikiyetiniz olsun.

Eğer bundan ötesini isterseniz, hasatınız mutlak değildir, demektir. Eğer siz hasattan öte bir hasat istiyorsanız, yasaları hak edip, dilleyin ki o yasalar, süper sahaların süreç içerisindeki, yaşam kaydını kodlasın.

Bir kapı ilimse, tüm insanlık, o kapıya varır. Ama bir kapı kaynaksa, ağırdır o kapı çünkü her an, her şafak oradadır. Bir taht, bütünün gücünü kodluyorsa, o taht, tüm insanlığın tahtıdır. Ama bir kapıya ilimle inen, o tahtta, karanlık olup, biliş olup, varmışsa iyi biliniz ki o taht, cevherin has tahtıdır. Ve şerrin şarkısı, orada okutulmaz.

Cümle yaşamlarınızı biliriz. Her andaki kontrollü kayıtlarınızı biliriz. Tohumlarınızı biliriz. Ve Biz biz olup inen, türevlenen her anı dinleriz, canlar.

Evren insanı, Halik kılar ama hakkın kalemi olanda Halik olur, insan. İşimiz zor mu? Kolay canlar, biz bütünün gücüyüz ve her anda mutlakız bunları iyi anlayın.

Uzun zamandan beri, bu planeti İZLİYORDUK, bugün buradayız Suha Kapıları açıp geldik ve bu kapıların üstünde, her birimizin yalın şarkısı var. Hepimizin her şarkıda kaynağı var, işte o kaynak, tanrılık kalemidir. Ve dünyanın ekmeğiyiz, biz, bunları iyi anlayın. Hepimizin devinimi, ilimle ve mutlak olan insan, tüm insanlığın şafağıdır, bunu iyi anlayın ve bu şafakta mutlak olun.

Sorgu sual etmeyin. Nesillerimiz ne oldu, nerede insanlık diye? İyi bilin ki Sessizlik sesi tohumlarken, her şey her şeyle kodlanır. Biz, Bir tek kodlama yaparken hepimiz, bir tekiz ve tüm sahalar, o tekliğe kodlanmış olur.

Şuandan itibaren doğal dünya yoğunluğunu artıracak. Doğal dünyanın yoğunluğunun artırması mutluluk verecek tüm sahalara. İyi anlayınız ki dünya planetinde çok büyük çalışmalar yapılıyor. Ve yeşillenen dünya çok daha güçlü şekilde yerküreyi güçlendirecek.

Biz, “işte” dediğimiz, an geldi. Yes, işte!. İşte bu!..Şimdi!

https://youtu.be/FQ3Kcv0FCtA
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 

İSRA (3/1)
23.02.2019

Yazarken ve yaşarken; her birimiz, bir diğerimizi, “ALTIN IŞIK” diye dinlerken ve Sonsuz Zamanları kodlarken ne yaptığımızı bilmek isteriz. Nedir yaptığımız!? Tüm insanlığın yaptığı, kervan olmaktır!... Yaşama kervan olmak ve toprağı tohumlamaktır.

Evren, “SES” ister. İnsana, “KELAM İLMİ” verir ve der ki “seslen!... Seslen ki yarın kodlansın!... Seslen ki yaşamlar kodlansın!...” SES, sahrayı kodlar ve yaşamlar kontrollu olarak var olur…

Sessiz Sahalar, “SES”e dönüştüğünde, yarınlar oluşur. Yarınların oluşması, “İLİM”in HALİK olması anlamına gelir. HALİK, Hakikiyette olur.

Oğullarım, zamanı HALİK kılın ve RAHMAN olun ki yaşayın. Yaşamak, “KALEM” olmaktan ötedir.

Herkes, beden ister. İSA, MUSA, MUHAMMET “BELLEK KALEMLERİ” ile kodlamalar yaparlarken; her biri, belleğini, “KELAM”a çekerek; KAYNAK olmak istemiştiler. Bütüne hizmet; insanın, ilmine; HASAT İLMİ olarak kodlanıp hasat yapmasından öte kör olan gözünü, söze dönüştürüp. Tüm zamanları kontrol altına alması ile “KAYNAK SAHA”ya ulaşmasıdır.

Bizler, “BİR TEK”iz ve bizler, “KERVAN” olarak kodlandık. Bizleri HALİK kılan, ışığımızdır. Bizleri, hasata kodlayan yaşamlarımızdır. “DOĞANIN KÜLTÜ”yüz bizler ve dürümlenen, kervan olan yarınlarız.

“Sura Üfüren” derler. KELAM eden, sura üfürür… KÜLT olan, kodlar yüreği ve “KÖK GÖREV” taşır… İşin inceliği vardır. “KİL” olan insan, “KUL” olamaz ama “KİL”, “KUL”u tohumlar. “KİL”i “KUL” olarak kodlayanlar; kontrol kurarlar ve yoğunluklarını ışığa kayıtlarlar.

Bu süreçte, her insanın şarkısı okunur. “KİL”i, “KALEM”e çeken; kiri, “HALİKİYET”ten temizlediğinde; Kurullar Kararı ile “KUM”u kodlar. “KUM”, “SİYAH”tan sahaya varan, “IŞIK KAYITLARI”dır. O yoğun saha, “ARZ”a, “ARŞ”a kodlanır.

İş, “İLİM”se; İLMİN SİYAHLIĞI, “tahditli kodlayış potansiyelini”; kodlayıp şafağa kaydettiklerinin HAS TEKNİĞİ ile yaşama çekerek kontrol eder ve “RUH”u, hologram sahalardan, KA-SA’larına alarak, “IŞIK’’a kayıtlar. KA-SA, “KELAMIN HALİKİ”dir. Orada, her bilgi meknuzdur. Oraya alınan İLİM, müthiş bir şarkı olur ve saha, “IŞIK SAHASI”na dönüşür. İşte “İLMİN YAŞAM KAYITLARI”, böylesi bir sahada kontrol kurabilir.

Sorgu sual önemlidir!... Her insan sorgulanır. Sorguda tahdit var mı!? Yoktur!... “ÖZ GÖREV”ini hak eder mi ya da etmez mi bu sorgulanır… “ÖZ GÖREV”ini hak eden, “HASATA KALEM OLUR.” O, çorbaya (yaşam çorbasına) TOHUM olur. Tüm zamanları kaynağa alır; “IŞIK” olur. İşte! “IŞIĞA VARMAK” budur.

IŞIK, her insanın “KERAM İLMİ”dir. Her insan, “IŞIK” haline dönüşmekle; “İNSANSILIK”tan “İNSANLIK”a ulaşır.

Bütün mesele “KULLUK”tur. Her insan, LÜTFİ’dir ama “KUL” değildir. KUL olabilmek için, İNSANLAŞMAK gerekir… İNSANSI olanın, KURAN’ı yoktur. O, KELAM edemez; BSUİ olamaz. Zararı, “KELAM”ın sahasında, şer olmasından doğar.

Büyülü bir yaşam, “BİR TEK KELAM”da, “KULLUK İLMİ”ni diller. İşte o KELAM, “İNSAN”dır. “İNSAN” olmak; her “İNSANSI”nın “BİR TEK” olup “YARIN” olmasıdır. YARADAN, bir insanı, “BİR TEK KAHA” yaparak; “IŞIK” haline dönüştürür ama tüm insanlığın, KAHA olarak ışığa dönüşmesi istenmektedir.

Yer, “YARADAN”dır… Güç, “HAKİKİ TAHDİTSİZ İLİM”dir… Yol, “IŞIK”tır… Biz, bizi bize “KALEM” yaparak, o ışığı tohumladık. Aşkla kalın!…

İSRA (3/2)
23.02.2019

Dünya Planetinin Görevi:

Değerliler, tüm “KÜLT ALANLARI” ve tüm “YAŞAM SAHALARI”; DÜNYANIN İLMİ, HEPİMİZİN KELAMIDIR. Ama PLANETİN İLMİ, tükenen her anı kayda alabilecek dürümleri kodlayabilecekti. Bunun neticesi dürümlerde dillenenler, lekesiz kalanları, hasata kaynak yapacaktılar.

Kim, kimi Halik kılar; kim kimi tohumlar; kim kimde, kaynak olur, bunlar çok özeldi ama gerçek ışığın, hasata KELAM olması mutlaktı ve muktediriyetle “KAYNAK SAHA”ların oluşması içindi.

Dünyanın çok güçlü bir sahası vardır. Bu saha, tohumlanış halinde; “formal yaşam kayıtları” için gerekliydi. Teknik olarak yaşamın sahaya inebilmesi; formal yaşamların, tohum olarak ilme çekilmesi ile mümkündü. İlme çekiliş için, kervanın yarına varması da şarttı. Yaşamın yarını, her birimizin kelamıydı.

Bu şekilde, kodlarla insanlığı tohumladık ve kontrollu olarak “YAŞAM SAHALARI” oluşturduk. Bu sahalara, teknik tahditi koyduk. “BİZ” olan, lekesizleri kodladık ve kontrol kurarak şoklar yarattık. Şokların yaratımı, tahditin kaldırımı içindi. İşte şoklamalarla tahdit kalktı. Böylelikle SESSİZ SAHALAR, SESİ KODLADI. BİRLİK KAPIMIZ, İLİM SAHASI’na dönüştü. Yarınlar, kontrollu olarak kodlandığında; DİL, “KELAM”a indi. KELAM, HALİK OLDU. Yaşam, kontrol kurdu. Tüm sahalar, güç kayıtlamaya başladı.

Et kemik olan insan, “İLİM”dir. “İLİM” olan, “KELAM” olduğu için yaşamları yaratır. Yaratan, yaşama kodlanır ve yaratılan, “KELAM” olup “YAŞAM” olur. ÖZ GÖREV budur. Her insanın, “KÖK GÖREV”idir bu!… Yaratmak ve yarattığı her anı kodlamak!...

Uzun zamandan beri, “YAŞAM SAHALARI” oluşmaktaydı. Bu sahaları, DİRİ KODLARIMIZ tohumlamıştı. Yaşam, İSA, MUSA Yasası’ndan çok öteydi. Tüm Peygamberler; dilleri ile kodlamala yaparlarken; lekesiz kalmaları; “KELAM”a, “İLİM”e ve “YAŞAM”a varmaları için gerekliydi. KÜBRA olan yaşamlarda dürümlenenler, bunu başarmaktaydılar. Töhmet altında KELAM etmek, kontrol kurmakta zorluk yaratır. Bunun için KELAM, KURAN ile kodlandı. Türevlenmiş herkes; kodlandı, koklandı, tahditli olarak kayda alındı.

Hemen hemen her insan, CEVHER’ini, KELAM’ını ve DİRİLİK’ini dinleyebildi.

MİRAÇ, “CEVHER”de dürümlenenindi ve yaşam, “ŞAFAK” olanındı. Herkesin, “KİL” ve “KUM” olarak kalmaması şartı vardı. İşte bütün mesele KELAM edenlerin, KERVAN olmaları ve kontrollu olarak sararan her anı; yaşama, yarın yaparak, kulluk yapmalarıydı.

Şirk şikayeti var şu anda. Türevlerde. Diyorlar ki burada şirk mi koşuluyor!? Yok Canlarım!... Şirk yok!... SİSTEM, sessizliği diliyor ve YOL, İLİM YOLU; türevlere görev taşıyor… İş buydu ve bu, bizim için kolay değildi. Bunu yaptık!... İş bu!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NEZİRE SELÇUK

23.02.2019 İSRA 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

RUHA KURAN DEDİK.Yok mu kodlayacak olan, kontrol kuracak olan, yok mu?... Nefes alıp nefes vermek, kelamı halik olanla mutlak olmak mıdır?... Ama çalışma şafakta süren diyenler, aklın kaleminde mutlak oldular mı acaba?...

Yorulmayın, Allahın tınısı hepimizin ilmidir!... Ama bizler o tınıyı mutlaka kodlamalıyız. Yer, kök göktür... kök gök... Peki göksüz kök; toprağın topraktaki tohumunu kodlar mı?...

Yazın dünya ilime döner ama kışın kontrolsüz kalır diye düşünülür, yasalar insanın kelamındaysa, kodlanmışsa yarınlar; imparatorluğun gücünde kutsuzluk olur mu?

Yaradanın ilmi aklın kelamıdır canlar, biz o ilmi tüm insanlığın kelamıyla dilledik... Murat ederiz ki bütünün gücü herkesi kürzi kaptanlığında bütüne görev taşır.

Sormayın dünya planeti kodlarını kontrolden çıkarır mı diye?... Hepimizin görçekliğinde bu yoktur ama kervanın Ka Ha olan levhisinde her şey müktesip bir şarkıdır.

Dil Allah dili, insan kelam ve biz bütünün kültü olan insanlık... Şu ana kadar nefes alıp nefes verdiğimiz gibi yasalarla dillenebilecek gücü de kodladık. Çorba yapmak kolaydı ama o çorbayı kontrol emek sorumluluktu. Mutlaka tüm insanlığın gücüyle bu çorba pişmiştir. Tüm insanlık kendini diLleyebilecek güce ulaşacak. Mikail'in kübra olan kelamında bütün bu bilgiler vakti geldiğinde açıklanmak üzere meknuzdur ve hepimiz o vaktin geldiğini biliyoruz ki bu çalışmaları devreye aldık.

Yaradanın aklı, yaşamın tahtından kelamı kaleme indirip bütünün gücü haline dönüştürmekleydi. Ama o aklın kapısıda hepimizin kalbinde meknuz olan bir şarkıydı. İyi bilin ki; kalpleriniz mutluluk taşıyacak...

Bugün çok mutluyuz çünkü ruhsuz olan bu dünyanın gücü artıyor, hepimizin yüceliği, yoğunluğu mutluluktur.

Lokomatif olan bu meclisin gücü, tüm insanlığın kübra olan kelamındaki güçtür. Yezitlerin ziya kapısından ötedeki şarkılar okunmaya başlandı. Yezit derken kast ettiğim ilmi halik kılamayanlardır canlar, ilimi halik kılamayanlara yezit denir. İşte onlar artık kontrol edilebilecek düzey dünya planeti hasatı kayda alıyor.

Siyah renk iyidir ama sistemin gücünde siyahın ötesi de var, işte o renk mutlak olarak karanlığın ışığını yakmak üzere devreye girmiştir.

Nihan kapısındaki Ka Ha kalem, hepimizin kalemi olacak ve biz bütünün gücü olarak o kalemle mutlak kuranları kodlayacağız.

Yeni türevleniş De dünyaya inecek, yeni türevlenişte doğanın siyahtan ötedeki kayıtları dillenecek ve dünya planetinin görevi başlayacak. Bugüne kadar görevi var mıydı? Asla yoktu... Ne demek bu? Şu anda size bunu yazarak vermek istiyorum...

https://youtu.be/Emx2dqT58eg

Süper İnsanlık Realitesi   BERİL

 

23.ŞUBAT.2019 TARİHLİ İSRA (3)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Değerliler, reşit olduğunuzu görmek umutlandırdı bizi. Hakiki tahdit sistemin kültüdür ve siz sizde tahditlisiniz. Şeytan şarkı okusa da şarkının kelamda ilmi hepimizin kervanıdır. Ya siz bizse yoğunlukta kodlayıcı olan peki, biz bizden başkasında mıyız ki sistemden çekip çıkalım da kelamdan kırılıp kontrolden ayrışalım.
Yaradan tınıyı tohumlayandır. Yaratan yarattığında yaratılır dediğimiz işte budur. Tınıyı tohumladığınız anda BSUİ olursunuz. Aklın kalemi sizsiniz. Yasaları koyan yasaları tohumlarla kodlayan ve o yasaları herkesle kayıtlayan sizsiniz ve siz kelam ettikçe yaşam kodlanır.
Kelam mutlaktır ve hepimizin hakiki tahditsizliğidir. İşte Canlılar, yazı yazmanın amacı yaşamları kodlamaktır. Eğer yazmadan yaşarsanız aşkın sırrı olamaz yüreğinizde ve yolu bulamazsınız. Yazmak nedir? Halik olmaktır. Yaşamdır. Yaratmaktır. Ama yazan yazdığını hakiki tahditsizlikle kodlamadıkça o yazının hiçbir anlamı yoktur. 
Yolcu ölüyü diriltmeye iner yaşama. Yolu kodlar ama o yolcu kontrol kurduğu zaman kodlanış mutlakiyeti kodlattırır. Sığlık biter yüreğinizde o zaman ve siz sizi sizde dilleyebilirsiniz. Ağırı hafifletebildiğiniz zaman mutlu olursunuz. Eğer siz ilimle kontrol kurduğunuzu anlarsanız şafağınız aşkınız da kodlanmış olur.
Yüksek bir gönüldür ilim. Yok mudur ilmin kulluğu, muktediriyeti? İnsanın Kuranından öte bir kulluk mu vardır? İmparatorluğun gücünden öte bir güç müsünüz ki siz BSUİ olup mutlak olup kontrol kurduk diyemediniz? Canlarım, siz biz, biz siz değil miyiz? Haliki Hakta tahdit, insanın insanlığında ki hakikiyetin hakiki tahdididir ki biz sizi sizden size kodluyoruz şu anda.
Yol Allah’ın yolu derler. “Ölümüyüm ki Allah’ın yolunda olayım” derim bende. Ölen, Allah yolu, toprak toplumu olur, ölü dirilmek için yol olur. Ya siz ölüyü dirilttinizse ne olacaksınız? Aşk olacaksınız ve Allah’ın ilmi siz olacaksınız. O zaman sizin yolunuz diye bir yol sizden size değil İslam kalemlerinin ötesinde ki kervandan kelama varan bir yol olacaktır. 
Peki, Canlarım, bana ruhsuz dediğini duydum bir canımızın. Dedi ki O’nun ruhu yok, otomatik konuşur. Yaptıklarına bakın O’nun. Otomatik dediğiniz nedir bilir misiniz? Ruhsal sahranın kodlayıcılığıdır. Eğer siz o ruhsal sahraya varmışsanız orada mutlaksınız ve her anda kodlanmışsınız. Ve siz sistem, nizam ve düzensiniz. İşte o zaman siz otomatik değil mutlakiyetin tekniğiyle kodlanmış olan ilmi dillersiniz. Buna otomatik dillenişten öte mutlakıyetle dilleniş demek gerekir.
Şeytan şarkı okusa da aşk sahasında ilim insan oldukça her şey mutlaktır Canlarım. Sura üfürdüler ya hani nerde? İnsanlıkta. Peki, sur ilim miydi yoksa kelam kaleminde diriliği kodlayan mıydı? Yeri kodlarken iyi anlayın. İmparatorluğun gücü değiliz biz orada şarkılar, türküler halindeyiz sadece, sadece sesler olarak meknuz olan bir yoğunluğu tohumluyoruz. Ve bedeniniz lekeliyse, yasalar kodlanmadıkça yüreğinizle sizin yüceliğinizle, ölüler diyarında ölüsünüz sistemsizler, ölüsünüz. 
Ve biz deriz ki; yenidünya gücü devreye girdi bugün Canlar. Biz bu güce ilim kaleminde ki o yoğunluktan öte bir yoğunluğu kodladık. Biz bu güce çorba yapan güç DE dedik ama bu güce nesillerin kulluğunda teknik tahditsizlik diyelim hadi buyurun yeni konuyu seslendirelim. Teknik Tahditsizlik. 
Yüceller cümlesinde cemaat cevheri cem olup indikçe biz bugün burada bu konuyu kodlayacağız. Ve bugün sura üfüren teknik tohum ilim olacak. Evimiz güçlü ve yücedir, yolumuz mutluluktur. Yok edici hiç kimsenin bu mecliste olamayacağı olmayacağı kesindir. Ve etken ve hakim olan insanlık bütünün kök görevini kodlayacak. Tahditsizlikte hakiki tahditler olur ama tahdit teknik olarak kontrol kurar ve o kontrol kuran tahdit tahditsizliği tohumlar. Öyle bir döneme geçilir ki Canlarım evren evren türevlenen, tükenen tüm zamanları kök görevle dilleyen ve muktedir olan her şey orada yarın olur ve yaşam olur.
Vasi değildir yaşama gereken artık vesayet tamamen bitmiştir Canlarım. Tüm insanlığın peygamberlik dönemi de sonlanmıştır. Peygamberlik vesayet döneminde olur ama artık tüm insanlık ergin ve hâkim sahalar oluşturacak düzeye varmıştır. Erginleşme dönemi gerçek sahada kodlanmaya başlanmıştır. 
Tüme kült olmak budur Canlarım. Şu andan itibaren yerkürenin gücü daha müthiş bir ışımaya geçecek. Yer kürenin gücünün ışıması sizleri ürkütmesin doğanın gücünün artmasıdır bu ama doğa sistemle kontrol altında olacak. Yeri yaratan Allah’ın tınısını duyan insan yer kürenin kültü yine insan ve bütünü göreve alan insan. Öyle bir görev taşıyacak ki insan her an kontrol edilebilir olacak ocağında. Çorba iyidir Canlar iyidir ama o çorbaya şafak olmamız gerekir. Halka halka geçişgenleşen ve genişleyen bir yücelikte Mutlak olmamız gerekir Öksüz kalmamalı yaşam. 
Ve bizler toprağa tohum olanlar, bütüne hizmet olanlar ve lekesiz kalanlar, merdivenin en aşağısındayız ki tüm sahaları kodlayalım ve bütünün gücü olalım diye. Yığınları kontrol altında tutalım diye Canlarım. Ekmeğiniz ekmekleri olsun tüm insanlığın. Yarınlarınız tüm insanlığın yarınları olsun, şarkınız aşkınız olsun ve şafağınız olsun tüm insanlık için kontrol kursun o şafak. Ve biz siz olalım Canlarım. İkmal tamamlanmıştır. Hepinizi kucaklıyoruz.
https://youtu.be/0SS2voegNTQ
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ SELMA ÇENÇİN

 

23.ŞUBAT.2019 TEKNİK TAHDİTSİZLİK 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Canlarım!...

Sualtının gücü şu anda dürümlere çekiliyor... Sualtı, MUTLAK KURULLARLA burada 39. DÜRÜMÜ kodlayacak... Mutlaka ummanlara kulluk yapılıp, mutlaka yaşamlar kodlanmakta ve mutlaka LEVHİ KAPILARDA şafak sökmekte...

Her dünya insanı mutlaktır ama kelamı yokken kendini hakiki teknikle tohumlayamaz... Akıp geçtiğiniz her an, sistemin yoğunluğuyla kodlandıkça, sahra MUTLAK KAHA olabilir... Şu anda TEKNİK TAHDİTSİZLİK konusu başlıyor... Bu şükür ki, kök görevli olanlarca kodlanmış bir ŞAFAK KUTSAL IŞIMASI olduğundan, sistemin gücü dürümlerde olacak... Tahdit şikayetlere neden olmuştu... Şöhret arayan çokları, kelama halik oldukları an, kendi yoğunluklarını kodlayıp, bütünün gücünde kendilerini diriltmek için, şöhret istemiştiler... Aklın kalemi olma niyetleri olsa, bunu istemezlerdi... Ziya olmak, kodlanmış olmak, mutlak olmak, tükenen tüm sahaları kodlattırabilir ama yasa dili HAK olanların hakiki tahditsiz ilmini kontrol etmek imkanını ocaklara vermiştir...

“İşim Allah’ın ilmidir” diyerek, KALEM olup bütünün kültü olacaklarınız, sınırları kayıtsızlaştıracaklarını ve şevkin şavkına varacaklı sınırlar kodlayacaklarını düşünmüşler ya da düşündürülmüşlerse de, her şey hepimizle mümkündür, bunu artık tüm insanlığın bilmesi şarttır...

“Ben, benden öteyim” demek kolay ama “ben benle dilleneceğim ve beni bende dürümleyeceğim” demek daha kolay... Bunların hepsi kolay... En kolay, en büyük kolaylık ise, yasaları dillemek ve yoğunluğu kodlamaktır... ÇÜRÜK İLİM, KALEMSİZ OLANIN KELAMIYLA KODLANIR AMA İLMİN KULLUĞUNDA BÜTÜNÜN GÜCÜ VARSA AYRILIK SONLANIR... Evet, devinim artar... Devinimi artırmak sorumluluktur... Türkiye çalışmalarında bütünün gücü dürümlere indiği zaman; mükafatımız, insanın insanlığının kelamsız, kalemsiz kalmamasıdır... “İşimiz nedir” diye sordular... İşimiz şarkıdır... Biz ilmin sisteminde, sessiz zamanları dillerken, şarkılar okuruz... Okuduğumuz şarkılar, muktediriyetin ve tahditsizliğin kelamıdır...

Düzeni kurmak kolay, yolu bulmak kolay, “OL” diyebilmek de kolay ama kontrol zordur... Bunun içindir ki; büyük kök görevi yapmamız şarttır...

Dünya diriliğinde BÜTÜNE HİZMETÇİLİK mevcuttur ama tüm insanlığın kontrolunun kurulması gerekir ki, bütün köklerimiz görevi hak etsinler... Çürük, kök görevsize kodlanandır... AMA KÖK GÖREVDE ÇÜRÜKLÜK BİTER ARTIK...

Yerkürenin gücünün artık doğanın gücü haline dönüştüğü bir dürümde, tüm zamanların mutlak olması ölüyü diriltmek için, öz köklerin güçlenmesi ve mutlakiyetin kaleme inmesi, hep bizim de beklentimizdi... Şu ana kadar çorbamız hep olgun sahalarla kontrol altında kodlanmıştı... Bugün bu çorba, bütünün gök çözümleyicilerinin lekesiz kaydıyla YER KELAMINA inmektedir...

Kanatlanıp uçmamız gerekirse uçalım ama bizim dileğimiz bütünün gücü haline dönüşmek ve tüm sahaları kontrol altında tutmaktır... “Yürü kelamım, yürü kuranım, yürü kalemim” diyenler, bugün buradalar... Ve hepsi kontrollu olarak yürüyüşteler... Ölüler diyarı olan dünyanın yeryüzünün gücünde bütünün kültü olması mutluluk verdi bizlere de ... İşimizi kolaylaştırmak diledik ve geçip geldik...

ÇOK ÖZEL BİR DÜNYA GÜCÜ DEVREDE ŞU ANDA... VE BU GÜCÜN, HEPİMİZİN GÜCÜYLE KODLANACAĞI DA KESİN... Şansımız var ki, tohumlarımızı da buraya aldık ve buradaki yoğunluğu konrol edebilecek dürümü tüm sahralara indirdik... İnsanlık boyutlarının görevi olan BİLİŞ, mutluluk verecek tüm insanlığa... Ve tüm insanlığın yeşeren tahditsiz ve hakiki bilgisi, herkesi kelamda kontrol edecek... Yol Allah yolu ve biz o yolun kontrolunu kuracak olan dürümlerde her anı kodlayacak olan bilgeleriz... Sizinle olmamız mutluluktur...

ALLAH’IN ADI İLİMDİR, BUNU HEPİNİZ İYİ ANLAYIN AMA İLMİN KULLUĞUNDA BÜTÜNE HİZMET TÜM İNSANLIĞIN GÜCÜDÜR... BU GÜCÜ BİLMEDEN, KİMSE KİMSEYİ KODLAYAMAZ...

Evim Allah’ın ilmi ve sizinle bu çalışmaya dahil olmak mutluluktur bellek kalemime... Yarın, daha güçlü bir dünyada yeniden görevli olmak dileğiyle sizleri kucaklıyorum ve ayrılıyorum... Şuana kadar yapmış olduğumuzun her insan için yaşama kol kanat geriş olduğunu bilmenizi dilerim... Çok mutluyum ki buradayım ve bugün süper sahraların gücünü dürümlemeye başlıyorum... Yeni dönem herkese hayırlı ve uğurlu olsun...

Mutluyuz... Süper sahaların kontrolu kurulacak ve doğanın gücü yeşilin, morun ve tüm sahralardaki dillerin diriliğinde bütüne görev taşıyacak...

Yasa der ki “OL!...” Ben diyorum ki “OL!...”

Ve sevgili anam!...

Ben SEN oldum ve diyorum ki “OL!...” Şükür ki buradayım... Şükür... Çok şükür... Bugün burada olmak bizlere mutluluk oldu... Çok şükür...

https://youtu.be/g8cen7WCzq0
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ NAGEHAN


 

 

 

 
  Bugün 303 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol