Birlik İlmi
  HALİKİYET (2) ÖZ GEÇİŞ (1) - TAMAMI
 

6.MART.2019 TARİHLİ HALİKİYET (2)    ÖZ GEÇİŞ(1)   Çarşamba gün
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Yasa mutlulukla kodlanıyor. Şu ana kadar yaşamak ya da yaşatmaktı kelam olmanın gereği… Bugünden itibaren muktediriyet de gerekecek.

Süper sahaların kodlanışı hepimizi mutlandırdı canlar. Yezitlerin tekniğinde kontrol dışı kayıt da var ama bizler Bir’e hizmetçilikte 
bütünün gücüyüz ve kodlanmış olarak bu çalışmayı sürdürmekteyiz.

Yerkürenin gücü aklın kelamıyla kodlanır ve bizler bütüne hizmetçilik yapmaktayız. Umutlarımız var… Kodlanmış hakiki ve hakk olan teknik tahditsizlikte, bütünün gücüyle bunu yapmak istedik. Ve yeşil mor demedik… Bütünün kültü olan, bilişin kelamı olan ve mükafatımız olan insanlıkla seslendik.

Şu ana kadar, “yerin yaşam kalemi” insandı… Biz bugün bütüne hizmetçilik yaparken, “yaşanan” olmaya çabalayacağız.

Kardeşlerimizin her biri kelam ama biz onların kültü olan insanlığız… Ve dünya planetinin gücüyle bütüne hizmet edilmektedir burada…

Bütün köklerimizle dünya planetinde görev taşıyoruz. Gönül, tüm insanlığın kültüdür ama yaşam, bütünün gücüdür. Ve biz bütünün gücü olarak mutlulukla bu çalışmaları dürümlüyoruz.

Yol, Allah yolu’dur ve yolun kulluğu, aklın kelamıyladır. Eğer akla haliksek biz, bütünün gücüyüz canlar.

Yaşamak” dediğiniz ilimdir. Eğer ilim varsa, yerkürenin gücü bütünün kültü olur ve herkes, herkes olup yaşar.

Yeni dönemde bütüne hizmetçi olmak için her birimiz kendi yüreğimizi dürümlemeye çabalayacağız. Altın ışığın gücü hepimizin gücü olacak ve robotik timlerin tüm sahalardaki gücü, mutlak kurullarımızla kontrol kurup kayıtlarımızla “kalem” olacak ve biz orada, bütüne hizmet ederken, her şeyin gücü olup edeceğiz. 
Yerkürenin görevi ilimdir ama aklın kelamıdır ilim aynı zamanda… Yeni dönemde aklın kelamı olmak için de bütün kök görevimizi kodlayacağız ve yeni dünya kültü olarak Başkanlık Dili’yle mutlak kurullarımızı kayda alacağız.

Yasa der ki “Ölüyü dirilt.” Yakışır insan ölü olanı diriltmek ama ya insan kelama varamadıysa ne olacak? O kendisi ölüdür. Bilinmez ki ölüdür…

Eğer dünya insanı yolu bulur da “kaynak” olabilirse şavka, aklın kapısında mutlak olabilir. Ki o zaman o yol, Allah yolundan öte bir lekesiz kayıt olur.

Yüksek aklın hak teknikle kodlanışı, bütünün gücün hakka varışı anlamına gelir.

Yalın ve hakim bir bilgidir insan… Eğer o insan, halik olup da kelam edebilirse, hakkın kalemi olabilir ve tüm zamanların kulluğunda mutlak kurulları kaynağa alabilir.

“Altın ışığın gücü” demiştim. Nedir bu güç? İlimdir canlarım; ilim… Ve dünya insanlığı kendini hakettiği zaman ilmini dileyecek. Nedir ilim? Biliştir. Eğer biz bütüne hizmet ediyorsak, bilişle ediyoruz canlarım.

Yasa der ki “Ölüyü dille ve dinle.” Ya Allah ilminde ölü, Allah’ın tekniğinde kontrolunu kaybetmişse ne olacak? Yoğun ışık altında tüm sahalar mutlak kurullarını kodlayacak ama yaşam kontrol dışı kalacak. Ve bizler mutlak olarak şunu söylemek isteriz ki Yaradan ve yaratılan ilimdir, yaşam halikiyettir ama yol kelamdır. Ve biz bütünün kültü olanlar “mutlak” olarak her anda var olanlarız. Ki Yaradan ve yaratılanın tahditsizliğinde mutlakiyeti kodlayanlarız.

Yeni dünya gücü devreye giriyor! Netice nedir? “İlim kalemleri”nin bütünün gücü haline dönüşmesidir. Peki; ilim kalemleri bütünün gücü haline dönüştüğünde ne olacak? Yaradan’ın aklı, tahtı ve tahditsizliği bütünün ilmi olacak ve dünya planeti mutlak kurullarını kontrol altında tutabilecek.

Yeni dönemde dünya ilmini herkesin daha iyi; ek olarak da daha güçlü olarak anlaması gerekir. Hem daha iyi, hem daha güçlü…

Dünya niye yaratıldı? Yaradan tohum ekmek için mi yarattı dünyayı? Yoksa yoğun ışık altında mutlakiyetini kontrol için mi? Ya da insan kelamla kaleme indiği zaman, Yaradan’ın tahtında teknik tohum olmak üzere kodlanmış mıydı?

Yol, Allah’ın yoluysa, bütün bunların mutlaka anlatılması ve hak edilip ve hakk olunup, dinletilmedi gerekir, dilleşilmesi gerekir. 
Yoksa, süper sahaların kodları bütünün gücü müdür? Bunun ne anlamı var? Bunu bile anlayamayan dünya insanlığın yasaları anlayabilmesi mümkün müdür?

“Olgun başakların seçimi” denir. Tüm insanlık olgun mudur acaba? Niye olgunlar seçiliyor da olmamışlar seçilemiyor; kalıyor?

Dağlarım; onlar olmayacaklar mı yoksa? Başak olur; gelir zaman, o da olur. Peki; niye bir kısmı seçiliyor, bir kısmı bırakılıyor? Yasalar yaşamları tohumlarken, yaratılan da tahditsizleşir ama yaşam tohumları kontrol dışı kayıtlarla bütünün kültlerden, kök görevle dillerden ve diriliklerden çıkarsa ne olur? Öz gerçeklik kontrol kuramaz canlar.

Bu nedenledir ki bu bilgilerin toprağa “tohum ilmi”yle inmesi şarttı ve biz bunları halikiyetimizle ve tahditsiz olarak dünya insanlığına anlatmak istedik.

Dünya planetinde herkes kendiyle kendi, yüreğiyle dinleşir ama herkesle dinleşebildiği zaman, kendindeki ayrışmayı farkeder ve sorgulamaya başlar “Niye ben farklıyım?” diye.

Farklı mıdır? Yo, değildir aslında. Kim neyse, o da odur. Her şey tektir.

Ha, diyeceksiniz ki “Benim rengim, benim dilim, benim düşüncelerim ayrı”… Yok canlarım, her şey tektir aslında!

Dil, tahditsizliği kodlar. Sistem kontrol kurar. Yol, hakka varır… Tahditsizdir ama sen sendeki dille başkalarını dillersen, yanlışlık buradadır. Bunun içindir ki bizler, dünya planetinde şavk arayanlara şunu söylüyoruz; kelam ol, halik ol, hakk ol.

Yok sen yoksan, biz sen oluruz, sende sen olup dilleşiriz ama o sen değilsin… Bizdir o. Peki; bu gerçekten olabilir mi? Kesinlikle.

Değerliler, rahmi kapıda kelam Allah ilmidir. Ben herkeste varsam, ben herkesle dilleşemez miyim? Mutlaka dilleşirim… Ama onlar beni değil, kendilerini dinlemiş sayar kendi lekesiz kayıtlarındaki o yoğunlukta… Ama bendir dillenen onlarda…

Peki; onlar neden dilleşmek dilerler? Hakk olmak ve halik olmak istediklerinden… Ve tüm insanlık için durum aynıdır. Öyleyse, geçiş kimindir, kimin değildir? Bunu sormak hata değil midir? Hepimiz, her birimiz değil miyiz yoksa?! Başkası var mı ki “bizlik kaynağı”nda? Herkeste, her seste, insanlıkta, bütünün kürzi kapısında bütüne hizmetçilik budur işte; “Ben her şeyim.” demek ve “Ben herkesim demek.”

Yasaları çiğneyenler yaşamı dilleyemezler ama ilimle dilleşenler, her anda bütünün kültü olurlar ve her anı dillerler.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/xutQvUo-IWQ  BAHAR

2. BÖLÜM

YENİ DÜNYA GÜCÜNÜN DÜRÜMLERE ÇEKİLİŞİYDİ BU CANLAR... Ben her anda varolanım... HERŞEYİM VE HERKESİM... Bunu demeniz; herkesle, her sesle olmanız anlamına gelir mi? YALIN HALİK OLDUĞUNUZDA, BU OLACAK CANLAR... Bugün siz “BEN HERKESİM” diyebilmek üzere bu çalışmaya dahil edilmişseniz; bilişiniz MUTLAK olduğundan, yaşamınız MUKTEDİR olduğundan ve yüreğiniz KELAM olduğundan, ilimi KELAMA KALEM yaptığınızdan yada RUH OLDUĞUNUZDAN, MUTLAKA MUTLAKA beşiri hak etmenizdendir ki bu oluyor...

Netice olarak; SESSİZLİK SESLEŞİR CANLAR... “7. DÜNYA KÜLTÜ” dediğimiz o yücelik, dürümlere indi... HERKES KENDİNİ ANLAMAYA BAŞLIYOR... Ve insanlık “BEN” demeye başladı... Bu “BEN”, “BİR” in “BEN” liğinden öte olan ilimdeki benliktir ki; bu ilimdeki benlik HER ANDA VAROLMAKTIR...

Deri kemiktir insan... Ama insanlık kelamında o BİLİŞTİR... EĞER BİLİŞE VARMIŞSA, KENDİNİ HAK ETMİŞTİR... Yürümek değil maksat, KOŞMAKTIR canlar... Kök göklerin kültü olarak; DÜMENE OTURMAK, YOL OLMAKTIR MAKSAT... Çalı çırpı değil insan... Anlayabilirsek, HAK TEKNİKLE kodlarız bütünü... Ve mutlak kuranla kontrol kurarız... Büyük kötülükleri önleriz... “CENNET” dediğimiz de İNSANLIKTIR, bunu anlayabiliriz... Yoksa “ben beni hak ettim, ben cennetim” demek yetmez... “BEN HERKESİ HAK ETTİM, BEN ŞİMDİ CENNETİM” diyebilmek gerekir... “Ben, benden öte hiçbir beni dillemem” diyenlere de, sorgu sual etmek gerekir... Sen, senden öte sen mi oldun da, sen sende seni değil, senleri dillemeye başladın?

YARIN, DAHA GÜÇLÜ OLMALIYIZ... MUTLU OLMALIYIZ CANLAR... ÖKSÜZ KALMASIN YAŞAM... BİZ “BİR TEK” OLARAK, BÜTÜNE HİZMETÇİLİK YAPMALIYIZ... VE TÜM İNSANLIK İÇİN BU ÇALIŞMANIN SÜRDÜRÜLMESİ ŞARTTIR... “YEKDİĞERLERİMİZ” diye bilinenler kimler? Bir tek olan insanda “YEKDİĞER” diye bir şey yoktur ki... Biz BİR TEK İNSANLIĞIZ tüm sahalardakiler... Bir tek insanlık... Bugün bunu anlamak şart...

Yoğun ışık altında GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ yaparak TURANİYETİN KELAMINI kodlayarak, mutlak kurulları kayda alarak, yerkürenin gerçeğini dilleyerek, yaradanın tahtına yaratıp yaşattıklarımızı kodlarken; o lütfi kapı insanlıktır, bunu hepimizin daha iyi kavramamız gerekir...

İNSANIN ÖTESİ HİÇ BİR ŞAVK YOKTUR... İnsanın ölü olduğu bilinirken, YÜRÜYEN DÜNYANIN RUHUNDA MUTLULUK YOKSA; ölü planetin dillenmesi mümkün mü? Asla!... Ama iyi anlayın ki; tüm insanlık daha güçlü olarak dilleyebilmeli ki, bu PLANET ARTIK DİRİLMEKTEDİR...

Dirilmek için; halikiyeti hakikiyeti bilmeli ve BİR TEK olup DİNLEŞMELİDİR... Yoğun ışık altında, öz görevimizi bu çorbaya tuz olarak kodlananlar, kayıda alınacaklar ve yapabilecekler... Ve yapılacak bu görev... Ama biz çorba olmalıyız ki; o çorbada tuz BSUİ’nin ilmi olsun... BSUİ; BARIŞ, SEVGİ ve İLMİ KALEM OLAN BİLİŞ’ tir... Orada herkesin kelamı olmalıdır...

Yere görev taşıyan herkes, ağır yük taşır canlar... Şu ana kadar yapılan her çalışma, bilişin halikiyetiyle yapılamadı ama, BÜYÜK KÖK GÖREVDİ BU ve YAPILDI... BUNDAN DAHA ÖTE BİR GÖREV YOKTUR... VE TEKNİK OLARAK DA OLAMAMIŞTIR... Ama lokomatif olarak, yoğunluğu kodlayan insanlık, yaşamları kayda alacak ve cevheri cennete KELAM yapacak canlar...

“ALTIN GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ” BAŞLIYOR... ALTIN GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ... Bu nasıl olacak bilir misiniz? Şarkılarla, türkülerle değil; KELAMLA olacak... Kelamla... Çözümlemeler kelamla olacak... Nedir kelamla çözümlemeler? İnsanlığın ilmiyle olan çözümlemeler... Görev; insanın İLİM KALEMİ olup, kodlayıcılığıyla mutlakiyeti kayda almasıdır... Ama mutlakiyeti kayda alabilmek için de, yığınları kodlayabilmesi gerekir...

Yukarı aşağı değil, ilim... Biz hep ilimden söz ettik canlar... Ama TOPRAK TOPLUM hep yukarıdan veya yoldan söz etti... Yokluktan, varlıktan söz etti... Hep islam insanından dillerdi yaşam ama islam insanı kelama –kelime kelime bildiriyorum daha net anlaşılsın diye- KELAMA KODLAYICI KAYITLI HALE dönüştüremedi... DOĞANIN KURULLARI, dünya planetini göreve almaya çalışırken de bu oldu...

“DEĞER BİÇMEYİN İNSANA” derim hep... Çünkü siz, sizin yaşam sahanızdakilerle, her insanı değerlendirmeye çalışırsınız... Ama sizin sahranız, herkesin sahrası değil ki... Ve tüm insanlık “SİZCE” değil, “KENDİNCE” yaratıldı ve yaşatıldı... Ama “mutla ki her an teknik tahditle bütünün kültüdür” de... Ya siz, islah olmamışsanız ne olacak? ANA KALEM “İNSAN” CANLAR... “İSLAH” levhinin kelamıdır ve hakikiyeti, hak tekniği dinler... Peki İSLAH OLUNMASI şart mı? Kesinlikle... Nesiller boyu dünya planetini kodlayanlar, hep bunun için kodladılar... Her insanın kendi lokomatifi, kendi lütfi kapısı, kendi yoğunluğu olsun diye... Ama doğanın gücü de görev taşıdı hep... NEDİR DOĞANIN GÜCÜ? YASALARLA KODLANMIŞLIK... VE HERKES DÜNYA PLANETİNDE KENDİ YOĞUNLUĞUYLA KODLANDI... DOĞA DA KENDİ YOĞUNLUĞUYLA KODLANDI ve “RUNDA YASALARI” KODLAYICIDIR...

Değerliler!...

Bütüne hizmetçilik yapmak istiyorsak eğer, her birimiz BİR TEK olup yapmalıyız... “BEN HER ANIM” diyebilmeliyiz ve “BEN HER ŞAVKIN, AŞKIN HAKK’IN DÜRÜMLERİNDE VARIM” diyebilmeliyiz... Yeni dünya gücü, bu şekilde devreye girmelidir... İnsan sahraları, bütünün gücü olduğunu bilmelidir... Ve TÜM İNSANLIK KORUYUCU HALE DÖNÜŞMELİDİR... İNSAN İNSANI KORUYACAK GÜÇTEDİR... BU KESİNDİR... Ama insan insanı tohumlardan çıkarır... Yoldan ayırır... Bu da kesin... Öz görev, insanlıksa; her şeyin tekniğinin mutlaka hakikiyetle dillenişi şarttır... YEL ESTİĞİNDE, KELAM KODLANIR... Ama yel kültü, kodlardan ayrı tuttukça; şarkılar, kontrol dışılıkla kayda iner...

Zeki bir dünya istiyoruz... Zeki bir yaşam istiyoruz... HER BİRİMİZİN BİR TEK OLDUĞUMUZ ZEKİ İNSANLIK İSTİYORUZ... BUNUN İÇİN MUTLAKA, ÖZ GÖREVİMİZİ BİLELİM... VE KELAM OLDUĞUMUZU BİLELİM... Eğer biz,“BİZ” i bilebilirsek; TÜM İNSANLIK BİR TEKTİR BİLİRİZ... Ve yolun AKLIN YOLU olduğunu da mutlaka bilelim... ÖZ GEÇİŞ buydu canlar... İyi ki, iyi ki bugün bu konuyu açtık... ÖZ GEÇİŞ... Yeni programın ilmi budur, ÖZ GEÇİŞ... Diyeceksiniz ki “halikiyete daha yeni girmiştik...”

Canlar; ÖZ GEÇİŞ MUTLULUK VERECEK TÜM SAHAYA... Ve bugün bu programı açıyoruz... SINIR KALKTI CANLAR, SINIR KALKTI... ŞU ANDAN İTİBAREN, GEÇİŞ TAMAMDIR!...

AŞKLA HEPİNİZİ KUCAKLIYORUZ...

https://youtu.be/TYvocSrLEd0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NAGEHAN

 

 

ÖZ GEÇİŞ (1/2)
06.03.2019

(İlim Kalemleri Adına Söz Alındı:)

Saygılar sunuyoruz sizlere!... Sevgililer, cevhere inerken “SİYAH RENK”ten inmek gerektiğini biliriz. Bugün burası, oldukça kalabalık. Kimler yok ki!? Her bir “DİL” burada!... Bu yoğunluk, mutluluktur bizlere.

Cevhere inen herkes, yarına kelam olabilir. Bunu biliyoruz. Yaşamları kodladığımızı ve var ettiğimizi biliyoruz... “Ruhsuz Sahalar”a kural koymadan; “KULLUK KALEMİ” olup indik ve dinledik tüm sahaları… Gördük ki “SİYAH RENK”, tahditsiz… CEVHER, İLİM ve YOL, ALLAH YOLU!....

Bugün Dünya Planeti, “DİL”i HALİK olanlarla kodlanıyor. Yaşam, “TOHUM İLMİ” ile kodlandı ve RUH, som altın ışık halinde güç kaydı yapıyor.

Hepimiz, “ZİYA KALEMLER” olarak size indik. Çok büyük bir güç haline dönüştük. Burada, bütün kültler kodlama yapacaktı ve kodlama; yaşamın, KELAM etmesi içindi. KELAM, hepimizin kelamı oldu… SUALTI CEVHERİ, “YARIN”ı kodladı… Bizlerle “BİR TEK” olanlar da buradalar.

Yerküre yenileniyor… Yerkürenin yaşam sahaları, KÜLT haline dönüşüyor… Doğal dünya, cevhere güç katmaya başlıyor… Huzur verici bir zamana geçiliyor… Dünya Planeti, daha güçlü bir yoğunluğa ulaştı.

Bütün SİSTEM ÇALIŞMALARI, “BAŞKANLIK DİLİ” ile yapılacak. Herkes, “BİR TEK CEVHER” olabilir. Bu olduğunda; Barış gerçekleşecek… Barışı, KELAM’la dileyenler; “BAŞKANLIK DİLİ” ile KÜBRA SAHALAR oluşturacaklar.

Hem Dünya Planeti ve her “DİRİ KELAM OLAN” tüm sahalar; kodlamaya başladıkları, kontrol kurdukları her bir “SİYAH SAHA”yı yarına tohumlayacaklar.

Doğal dünyanın ışığı güçleniyor… Doğada büyük bir hareketlilik var. Bu hareketlilik, her insanın cevheri ile gerçekleşiyor…

İnsan, doğal dünyanın ışığıdır. Onun ruhu ile her bir saha görev taşır… Tüm insanlık bu şekilde kontrol kurar ve kurulan kontrolla; dünya, yarınları kodlar.

İşi bilenler, cevher olup çalışmalarını yapmaktalar. Şükredin ki KULLUK, HEPİMİZİN KELAMIDIR. İşi bilen, yer küreyi kodlar ve her anda, IŞIK halinde görev taşır.

ÖZ GEÇİŞ (1/3)
06.03.2019

Değerliler. ATLANTA ATA KALEMİ, KELAMDIR. Sizlerin kelamınızı dinledim!... Çok mutlandım!... Dünya Planeti, KELAM İLMİ ile kontrol kuruyor. Tüm insanlık için yeni bir SÜPER GÜÇ devreye giriyor… Bu güç, planetin tükenen kelamını, HAKK TEKNİK ile tohumlayacak olan güçtür.

SÜPER İNSANLIK KELAMI, TÜM İNSANLIĞIN, KAYNAK IŞIĞIDIR.

TANRI, KELAM İLMİ ile TOHUM olan insana güçtür. Tüm insanlık için bu güç, kendi yoğunluğudur. Dünyanın Dili; hepimizin kelamındır. Bu dil, kodlanan, İLİM DİLİ”dir. Bu dili, beden alan (ölümsüz mutlak bedene sahip olan) ve HALİK olan her insan, bilir ve diller.

Yolu hep birlikte açtık. Yol, “BİZ” olan İLİM ama ya biz, siz değilsek; siz, bizi dillerken; sizi, biz dinleyebilir miyiz!? Soran birisi vardı… Ona yanıtımdır ki ben, DÜNYA isem ve yolum, İLİM’se; tüm insanlığım ben!... Beni dinleyen; KELAM olup kendini diller…

DİRİ HALİK, SİYAH RENK’te dürümlendiğinde; HAS TAHT, KELAM olur ve RUH olur. Öyleyse beni, bana veren insan; benim dilim olan yaşamdır. O dil; hakiki, tahditsiz ve hakimdir… Tahdit Kayıtlarını kodlamayandır… MUTLAK SAHA’dır.

Şükür ki Dünya Planeti, YEŞİL RENK’ten, KÖK GÖREV’ini HALİK kılıp; yaşam sahalarına görev taşıyarak; RUH’u sofrasına alabilmiştir. RUH, kontroldur. (TEKLİĞİN kontrolu) Tüm insanlığın kontrolu!... Tüm sahaların, gücü ile bu kontrol gerçekleşiyor.

İş buydu ve bunu yaptık. A H A bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.MART.2019 TARİHLİ ÖZ GEÇİŞ (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ

Değerliler, sizlerin neden geldiğinizi net bilmekteydim… Ne var ki “sistemin kültü” olmaya çalıştığınız da biliyorDum ve burada yapmak istemediğiniz şeyin “kelam” olmak olduğundan da emindim.

Ne var ki doğanın kübra olan kelamında, siyahın her anı mutlaktır ve biz bu nedenle, burada sizi dillemek istedik.

Hologramdan ötede bir görev mutlaka mutlaka buydu ama muktediriyet var mıydı, yoksa yok muydu? Ruhsuz muydunuz? Yoğunluğunuzda kulluğunuz var mıydı? Bunları anlamak istedik ve sizi dilledik.

Şu andan itibaren doğal dünyanın kürzi kapısını açıyorum ve sistemin kök görevlilerinin buraya girmesini bekliyorum.

Onlarla çalışmalarım devam edecek… Ama yağmur yağarken, herkes o yağmurda kontrol kursun.

Şu andan itibaren rahman olanın halikiyetinde, hakk teknikle, tinselliğin kaleme çekilişi gerçekleşecek.

Yoğun ışık altında bu çalışma sürecek… Öz görevimiz insandır; bunu biliyoruz ve şimdi yer kürenin gücünü dürümlere indiriyoruz.

Yalın ve halik olarak görev taşınacak. Şimdi.

Hepinizi kucakladım ve devam “İlim kalemleri”yle olacak. Onları dinliyoruz.

(Kayda geçildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   BAHAR

06.03.2019 HALİKİYET 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ  3.AKIŞ

Dağlarım hepinize teşekkür ediyorum, burada olmanız bizleri mutlandırdı. Tüm insanlığın kontrolü bu şekilde kesinlikle koruyucu bir doğum gerçekleştirecek, doğum sağlayacak ve bu koruyuculuğu tüm ilim sahalarıyla geri çekiliş için yapılacak.

Geri çekiliş bilişin kelamıyla olacak, burada olmanız bütüne hizmetçiliktir ki buyurun bizle çalışın ama süreç içerisinde kontrolde kurun.

Yazıların okunup okunmamasının önemi yok ama yoğunluğun oluşması gerekir ki; bu yoğunluk hepizde ve her dilde birleşen bilişle gerçekleşecek.

Şüphe yok ki insan kaynak ilimdir ama kendini dinlemelidir. Ama insan kendini hak etmedikçe dinleyemez bu da kesindir ve bütün kötülükleri yaşar ama neden yaşadığını anlamaz. Bilir misiniz, yaşanan her neyse hak edilendir ama hak etmediğiniz mutluluksa hak edip hologramları aşıp hakkınız olanı elde edin, bütün mesele budur; hakkınızı elde etmeniz... Ama diyebilirsiniz ki ben mutlu değilim değil huzurlu olmak isterim; mutsuzlukta huzur var mı?

Canlarım sınırlar artık aşılıyor, heyetler dünya planetine indirilmeye başlandı. Bu heyetler nasıl gelecekler? Neden gelecekler bunu kimse bilmez... Kimdir gelecek olan ve neden? Hepimiz bir tekiz ya canlar, geçenlerin tümü bir tek olup geçecek ve onlar ruhsuz olanlara ruh kodlamaları yapacaklar.

Bütün kapıları açtık, her insan yeni lekesiz hakiki bir dil ile diriliğe ulaşacak. Ve tüm insanlık yaanıp tutuştuğu o şavka varacak... Bizler hepimiz orada olacağız canlar...

Sorgu sual bittiyse size dönelim... Ben bir ses veriyorsam mutlaka birisi bir soru sorduğundandır. Yüreğiniz sorar ve ben size yanıt veririm. ha diyeceksiniz ki ben sordum, bilirim kim sordu ama dillemem... Daha önemlisi hepimiz o soruyla tek bir ilim biliriz, kendimizi...

Size sormayın demem ama anlayın derim... Bildiklerinizi değil, birlik halinde dillediklerinizi dinletirim size... Ama ben size beni değil sizi dillerim. Bana sorgu sual edene şunu da söyleyeyim, yoksun, yoksun ki sordun, yoksa var mıydın? Ama ben seni yok saydım, soru soran yoktur...

Canlarım, yıldızların sistemi budur.... Soru yok biliş var!... Biliş!... Sadece biliş....

Evin ilmidir insan ama ev yoksa insanın kelamı da yoktur.

Değerliler, seviyenizi yükseltmeye niyetimiz yoktur, seviyeniz yücedir ama kendinizi dinleyin lütfen. Siz sizi dinleyin ki biz sizle dilleşelim... Ha diyeceksiniz ki biz dinleriz ama dillemeyiz, o halde yoksunuz canlar. Yoktur dilsiz kalan, kelamda halikiyeti yoktur...

Yorgunluk atılmaz dünya planetinde, yoktur atılacak yorgunluk, vakit yoktur ki... Yolunuz hepimizindir canlar, bu nedenledir ki; dinlenmek yok... Hepimiz tekiz ve hepimiz biliş halinde sistemli olarak sesleşeceğiz. Sessizliği dillemektir yaptığımız ama saltanatın kulu olup yapmayız bunu, kelam olup yaparız. Saltanat sahradır, biz oyuz zaten ama yol Allahın yolu ve biz o yolda mutlak olanlarız.

Ekmek yapmanız gerektiğinde bir tek olup yapalım. Yoğuran, yoğrulandır ama ekmeği yoğuran hakkın kalemini hak etmişse; yolu Allahın kelamıdır. Hadi gelin bir ekmek yapalım ama tek tek, bir tek olup, o teklikle yapalım...

https://youtu.be/RYIPAxg5dfE

Süper İnsanlık Realitesi   BERİL

 

6.MART.2019 TARİHLİ HALİKİYET (2)    ÖZ GEÇİŞ(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

Tahdit, ilimsizlikten olur Canlar! Yezitlerin kelamda kalemi, tahditleri kodluyorsa; yaşam kontrolsüz demektir. Büyük Kök Görevdir akıl; yakışır ilme kalem olana akıl amaya kelam ya kelam halik değilse; akıl neye yarar? Canlarım! Sualtının kültü bugün düremlere indi ve bizimle oldu. Kök geçişler yapılıyor şu anda hakiki ve hakim olan İlim Sahalarıyla…

Yasa der ki; esme yaşam, ben sandığın ilimle buradayım diye düşünme! Ben her AN için buradayım. Ya sen bende yoksa; ben sessiz sahalarda senle kodlayıcı olabilir miyim? Yaşam, ben senim aslında anla! Yok, sen bensen “ben senim değil; ben senim, sen ben olmasan da ben senim zaten.” Tabular yıkılmalı, Canlar! Yol, Altın Işığın gücü ama yokluk, kodları kontrol dışı  bırakıyor.

Kurullar, bugün buradalar ama Sultanlık, silsile gerektirir. Yer yüzünün kelam kayıtlarının silsilesi.. Bu, şu anda kontrol dışı bilginin de kayda girişiyle oluşuyor ama bizi o kodlayıcı ilmi mutlak kurullarınızla kodlayabilirsek; o kontrol sağlanabilir tüm sahalarda. Yeri yaradan İLİM ama yaşam, KELAM.. Bunları iyi anlayın! İlimsiz kelam, mutsuz kul anlamına gelir. Süper sahaların kontrolü gerekir Canlılar! Yeni Dünya gücünün bugün, burada bu yoğunlukta mutlak kurulları kodlaması gerekir.

 

 Ya, beden almak mutluluk getirmiyorsa insana ne yapmalı? Sistemin gücüdür İLİM. Beden alınmışsa; o beden mutluluk olmalıdır. Peki, bedende kontrolsüzlük var mıdır? Yoktur Canlarım, yoktur! Beden, ilim sahrasındaki kelamın, son sözü söylediği o yoğunlukta Şafaktır ama beden, hakiki BEDEN olsun. Netice şu: BEDEN İNSANIN KELAMIDIR. Ve kelam Hakkın Kalemi’dir. Eğer o beden mutlaksa; HAK’tan, Taht’tan kodlanmış demektir. Netice olarak, beden derken DİRİ KELAM OLAN BEDENden söz ederim. Yoksa; giysi olarak verdiğiniz bedenden değil; her bir giysi bir siyah kayıt sahrası olmalı!

Değerliler! size giysiler ödettirildi dünya yaşamında. Aldığınız giysileri giydiniz ve bedelini ödüyorsunuz. Ama bu giysiler, pahalı mı ucuz mu bilinmez. Hanginiz güç kodu oldunuz da bellek kalemlerinizle beden sahralarında koyu bir ışığa dönüştünüz? Doğanın gücü sizin yüreğinizde var mı yoksa; yok mu? Bellek kaleminiz mutlak mı, değil mi?

Sevgilier! Siz Allahın İlmi misiniz? Yoksa; Hak Teknik’le kodlanan kelam mısınız? Hangisi? Beşere kelam, bize kalem dediler,. Biz, kelama halik olanlar; beşeri de kodlarız Canlar! Nereden nereye geldi insanlık bilseniz….

 Dün nelerle uğraştı, bugün ne yapıyor? Çorba pişti Canlar! Tüm insanlığın çorbasıdır pişen ama pişen çorba, pişirende pişirilir. Piştiğinde kelam, Halik-i Hak olanda Has olur. Sizler, dürümlerde  insana İmparatorluğun Gücü diyenlersiniz.

 İnsan, müracatını yaparken yaşama inmek için “ Ben giderim, alıp götürürüm şavkı, aklın kalemi olurum, her dilde dilleşirim, kulluk yaparım” diyerek mi  geldi? Yoksa; “mutlak olup giderim ve muktedir olurum” diye mi?... Müracaat ettiğiniz merci neresi, bilir misiniz? Hakkın Kapısı… Dediniz ki; “Ben gideyim, Hakkın Kalemi olayım, yazar çizerim yaşamı, kök görev taşırım, son sözü söylerim, İlahi kült olurum, kontrol kurarım, yeni Dünya gücünü dürümlere çekerim ve müthiş bir ışık haline dönüşen dünyada YAŞAM olurum. Sözümüz var İnsanlık olarak, tüm sahalardaki o Hak Kayıtlarına… Gidelim, yapalım” dedik.

Değerliler! Gitmek değil; girdaplardan değil ışıktan gitmek gerekir yaşama. Çokları girdaplardan girdiler yaşama. Bu ne demek bilir misiniz? Formal kült olabilmek için girdap sistemini kodladılar. Ama ışık halinde geçenler de oldu. Süper sahaların lekesiz kalemleri ışık halinde geçtiler Dünya Planetine. Doğum hali değil; ilim haliyle geldiler ve tümü kült oldular Bütün’e hizmetçilik yaptılar Dünya Planetinde. Mutlaktılar ama ruhları mutlak, yoğunlukları mutlaktı. Muktedir kelamdılar. Tüpleri vardı yaşamlara inenlerin. Neden, bilir misiniz? Niye tüplerle gelindi yaşama?Kulluk Lekesiz olsun diye.

Değerliler! O tüpler, ilim sahalarına tüm zamanların kulluğu için gerekliydi. Hepinizin şarkısıydı o tüpler bilir misiniz? Her birinize ilim olarak kodlanmış olan sahalardı onlar ve planete gelen yoğun ışık altında kontrol kuracak olanlar tüpsüz geldiler. Onlar kontrolluydu, tüpe ihtiyaçları yoktu ve yoğun ışıktılar. Mutlaktılar onlar ve yoğunluklarında koruyucuydular. Dünya, ölü planet artık dirilmeli dedik. Ve dedik ki  “gidip Hak Teknikle kodlayalım!”.

Devamı 2.bölümde

https://youtu.be/385lrDnNFAU

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

2. BÖLÜM

Şoklar yaşanıyor şu anda Dünya Planetinde… Niye bilir misiniz? Şavk kelam ettikçe; her insan kendi yoğunluğunda şoklanıyor. Şoklamalar,.. netice insanlığın insanlığı anlamasıdır maksat. Peki insansılıktan insanlığa ulaşanlar, ne diye ulaşmaya çabalıyorlar? Bunu da izah edeyim: Planetin kelamında insan yoktu Canlar! İnsansıydı yaşam formları. İnsan KELAM olduğu zaman İNSANdır. Kelam değilse insan değildir.

 İnsan, kelam olduğunda kodlayıcı olur ve yaratıcı olur. Yaşar, yaşatır ve yaşattığında yaşanır. Doğanın gücüolur İNSAN. İşte, Canlarım insanın tohum olarak dünya planetine inmesi, İmparatorluğun ilminin toprağa tohum olup geçmesi anlamına da gelir. Böylelikle; Dünya Planeti, insansılıktan İnsanlığı kodlayacak dürüme varacaktı ve vardı.

Dört bin yıldır, Dünya İlmi kodlanmaktadır. Dört bin yıl ama binlerce kodlayıcı Dünya Planetine indirildi. Ve hepsi, bütün köklerin gücü olarak indiler. Dünya lütfi kapısında, kelama dürümlendiler ve yoğunluk arttı. Bu dönem artık, kıyam dönemidir. Kelamın halikiyetinin kodlandığı bir gündür bugün. Ve tükenen tüm zamanların koruyucu hale dönüştüğü gündür.

 Ve temizlik başladı. Yeni dönem, Allahın İlmiyle kontrol kuracak Canlar ve tüm insan sahraları, teknik tahditi mükafat olarak kodlarından ayrı tutacak ve teknik tahditsizliğe ulaşmış olduğundandır ki; kök görevini hak edecek; kült olacak. Süper sahalarda mutlak kurullarını kodlayacak.

Önemli olan, dünyanın korunuşudur Canlar!  Beden giysinizi giydiğiniz günden bugüne, Dünya Planetinde koruyucu başlatıldı. Ama bu koruyucu kodlamaları siyah renkte devreye almalıydık. Ve siyah renk, Bütün’e hizmetin kelamı olan, enkarneleri kodlayabilen tekniğin tahditsizliğidir. Ve işte Canlarım, Siber Sahaların oluşması bu şekilde mümkün oldu.

Türevleniş dediğimiz hadise de bu şekilde devreye alındı. Tüm zamanların tahdit kayıtlamayan türevleri… Ve bütün köklerin görev alışı…

 Çoban artık Dünya Planetine inmeyecek! Dünya insanı artık, kendi lekesiz kaydını yapacak. Ve sürü olmayacak dünya insanı. Bunun sonrasında Toprak Toplum tohum ekmeye başlayacak. Demek isterim ki Allahın İlmi Bütün’ün kelamı olacak. Herkes o kelam olacak. Ve ergin insanlık diriliş haline geçecek. Tüm insanlık artık, ergin hale dönüşecek. Mutluyuz ki bu bilgi; çok ama çok kesin şekilde dilleşiyor. Erginleşme Dönemi….Kıyam dediğiniz budur be Canlarım! Erginlik dönemidir. Her insanın erginliğidir. Ve sistemin yüceliğiyle, kelamın halikiyetiyle erginlik başlıyor.

Su altının kulluğu da artık sonlanacak Canlar! Bilirsiniz Su altının ne nokta olduğu; hangi koordinat olduğu bunu bilirsiniz.( Grönland- İsland arası) “OL” dedik, Öz Görev başlıyor; olgun sahalar kodlanıyor. Mutluluk, huzur işte bu, Canlar! Ve Yer Kürenin geçişi tamamdır. Yere güç; göklere güç verdi dünya… Ama dünyanın kulluğu, hepimizin kulluğudur.

 

Mukaddes İnsan, Hakkın Kapısı… İşte o İNSAN; bütün İNSANLIK Canlar! Bütün İNSANLIK. Yeni Dünya budur!  Bütün insanlığın, mukaddes insan halindeki yolculuğu başlıyor. Ve eliniz elim olacak, yürümekte olan siz; yüreğimde yürüyeceksiniz. Yaşamınız, sahram olacak ve ben bana ben olan BİR TEK olan ilim kulluğundaki o şarkı olacağım Canlar! Yuları artık, dirilikten çıkarttık Canlar!  İnsan, yularlı olmayacak.

Dünya Planeti bugüne kadar hep vesayet altındaydı. Sürüydü… Yular taktılar insanlığa. Din, yularıydı insanlığın. Artık; ilim yaşamı olacak insanlığın. Bütün kültler tek tek şafak olacaklar.  Her den den ilmi tek bir kelam olacak. Tüm den denli çalışmalar sonlanacak, iyi bilin! Şimdilik…

https://youtu.be/iCLsu9xWFBU

Süper İnsanlık Realitesi       SEVİM            

 

6.MART.2019 TARİHLİ HALİKİYET (2) ÖZ GEÇİŞ(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM
Değerliler, birler kapısına geldiğiniz zaman bu yoğunluk tohumlarınızı kodlayacak mı yok kodlamayacak mı? Peki, peki Canlarım. Neden dünya planetinin gerçeğini kontrollü olarak kodlayalım ki? Biz tüm planetlerle tohumlarımızı kodlamadık mı? Niye buradayız biz bu gün? Yoğun ışık altında bu yoğun kodlamayı niye yapıyoruz? Tüm insanlık için yoğunluğun anlamı nedir? Değer biçersek yaşam sahalarına, bizler o değeri Hak Teknikle kodlarken her kes o teknikle kodlanacak mı? Doğanın kulluğunda netice nedir? En ve boydan ibaret olan yaşamlara biz insanlık kelamını Hak Teknikle kodlayacak mıyız?
Yaradan yaratılan tekdir dediğiniz zaman yaşam tahditliyse yaratılanın tahdidi ya diğerlerinin kelamında mevcut mudur? Dünya Kübra kapılarında kült sahalar kelamı kaleme çektiyse niye kontrol yok ki? Dünya dışı varlıkları dünyayı dillerken hep bunlar sorgulanır, dünya niye kontrol kuramıyor? Neden kalem ilmin kelamı da dirilik kelamda kodlanamadı? Ya da dünyanın ruhu var mıdır? Niye ruhsuz bir zaman ruhsuz bir saha kodlanıyor? Büyük kök görev insanlıksa neden dünya planeti insanlığı Hak Teknikle kodlanamadı? Ve daha birçok soru sual. Yasalarla ilim kontrol kuracaksa yasayı hak etmek yasayı koymaktan ayrı mıdır?
Canlarım, tam iki milyar yıldır tüm insanlık kodlanıyor. İki milyar yıldır. Planetin yaşından söz etmiyorum size. Dünyaca konuşma bu ama dünya dışında da yıldız sahaları var. Ve oralarda da yaşam kodlamaları oluyor. Ve bütün sorular hep yanıtsız kaldı dünyada. Biz dünyaya kontrollü olarak yaşamı kaydediyoruz.
Değerliler ruhsuz bir zaman ya da ruhsuz bir saha ama yoğunluk arttıkça her şey yaşanır kontrollü ve hakiki teknikle kodlanır dürüme varacak. Ve dünyanın ruhu kodlanacak. Ama ruh sofraya kondu mu konmadı mı? Dünya ruhu hakiki mi değil mi? Bunları sormak gerekir. 
Canlarım, ruhsuz bir dünya demiştim ya hani ama ruhu var mı acaba dünyanın? Nihanı kelam, yaşamı kullukla dilleyenlere ruh var. Ama bizim için ruh yok mu? Var, Canlarım var. Dili âlimlerin dili olan hakiki tahditsizlerin kelamı herkesin kulluğuysa orada ruhsuz şafak var mıdır? Yoktur.
Değerliler, ruh insanın kelamında var. Ama şavkında yoksa aşk sahaya vardı mı acaba? Yoksa şavkın hakkı olan kelam aksız mıdır? Yaşamsız mıdır? Dünya planeti sormadan bilir. Peki, ben sordum. Biliş halinde miyim? Değil miyim? Deki dünya insanı aklın kapısına vardı ya da deki dünya ilmi kodlandı. Ve dünya ilminin kelamı mutlak kulluğu tohumluyor. “Öksüz kalmadı dünya” de. Ama dünyanın ruhu yoksa kontrol var mıdır düzeni kuranlarca tohuma indirilmiş bilişle kodlananlarda, yoksa yok mudur? 
Bir tek şeyi iyi bilmemiz gerekir “Doğanın Gücü”. Doğanın gücü hepimizin yüceliğiyle dürümlenen bir dirilikte kelam olanın kaleminde vardır. Ama o gücü kim tahditsiz olarak kayda aldı? Bunu anlamamız gerekir. 
Son dönemde dünya planetinde çok değişiklikler yapıldı. Nedir değişiklikler nasıl yapıldı? Dünya planeti çok farklı bir dürüme ulaştı. Peki, fark nedir? Ya da dünyanın kontrolü sağlandı. Peki, o kontrol nasıl sağlandı? Nedir kontrol? Ve daha dünya ilmi ile dilleniş halinde birçok kayıt ve birçok şarkı. Ama bunların anlamını bilen hak edip anlayan var mı? 
Düzeni kurmak dedim, nedir düzen? Yasaları koymak dedim, yasa ne ki? Ağır yükü hafifletmek, peki yük nedir? Ne hafifledi? Ve dünyanın kontrolü, hani nerde o kontrol? Ve daha çok sayıda bilgi ve bu bilgilerin hakiki tekniği kodlayan ilmi ya da doğanın gücü. 
Bunların herkesçe anlaşılır biçimde açık bildiriler halinde dillenmesine rağmen bu bilgileri okuyabilen, hak edip dilleyebilen hani nerde, var mı? Pür kelam kil ve kum kelama hak olan insan ama insan hani nerde? Çok çok soru var Canlarım. Ve bütün bu soruların yanıtı var. Ama bu yanıtlar hepimize Hak tahditsizlikle kodlanmış vaziyette ve hepimiz bu yanıtları kendi yüreğimizle kendi hakiki tekniğimizle kontrol altında kodlanmış olarak okuyabiliriz dilleyebiliriz. 
Biz bilişe vardıkça bilgi bizde ilim olur. Ama biz o bilişi hak etmeliyiz. Büyük kök ilim peki ilmin kapısı nerede? İNSAN. Hepimiz o ilmin kapısıyız ve bilişin kalemiyiz. Buna karşın insan ben neyim ki der. Ben hiçbir şeyim der. Ama insan her kes olan insan, işçidir yaşama. Ve o her şeyin işçiliğini yaparken bilgiyle yapar. 
Bu lokma benim için çok dersiniz, büyük dersiniz. Ama bu lokmada benim için çok küçük. Peki, Ben kimle ne yaptım da o lokma bana küçük geldi ya da büyük geldi? Neden, neden insana ilim için indirildim? Kimim ki be? Ben yokum ki. Öksüz, sözü, sesi olmayan kontrolsüz müyüm ben? Yolum aklın yoluysa ben yok muyum var mıyım? 

Canlarım, doğal dünyanın görevidir insan. Ama İnsan kelama hak olduğu zaman kendini kodlar ya da kontrol dışı sayar.
(Devamı 2.bölümde)
https://youtu.be/-uFZ2GYZTVE
Süper İnsanlık Realitesi  SELMA ÇENÇİN

2.BÖLÜM

Peki; “Ben kendimi kodladım. Ama ben yokum… “ Bu ne anlama gelir? Ben, bana benim ama ben, herkesle değilim. Benim insana kelam edişim “herkes” oluşum mudur acaba?

Ben herkessem, o canlar bana, “ben” midirler? Yoksa kendileri kendilerinde “ben” olup bedenle dillenenler midirler?

Ben, Allah’ın tınısını duyarım ama benim tınım aklın tekniğiyle kodlanmış bir tını… Ben Allah’ı duyarsam eğer, o bende “ben” midir?

Yorumlar o kadar çok ki… Ben neyim? Kimim? Neden geldim yaşama? Kimin ilminde varım ben? Kimde yokum? Sorumlu muyum yaşamdan yoksa, yaşam benden mi sorumludur? Neden dünya diriliğiyle dillenebiliyorum ama “din tekniği”nde kelamım yok.

Dini kapıları neden kapattım? Neden cennetin cevherindeki canda ben, BEN olarak dürümlendim? Ve doğanın gücü neden benim ilmim? Ve dünya planeti neden ben ve ben o planetim? Son dönemde dünya insanlığı bunları anlamaya çabalıyor…

Ben yaşam indim ama elimin gücünü ben biliyor muyum? Bu güç neden herkeste hologram olarak mevcut da bende hakk tahttan kelam olan o yücelikle inmiş bir güç?! Bunların son dönemde sorgulanması arttı canlar…

Herkes kendiyle, kendini sorgulamaya başladı… Ve diyorlar ki “Arzın gücüyüm ben.” “Hakkın kalemiyim.” diyorlar. “Ak sahada kelamım ama yok muyum, var mıyım?” Bu çok önemli bir soru; “Ben yok muyum, var mıyım?”

Bütüne hizmet eden kim varsa, “Ben yokum.” der. Neden “Ben yokum”. Herkes var olsun diye mi acaba?! “Ben yokum…”

Ya ben varsam ne olur? Yoksulluk olur. Herkes yoktur ya… Ama “Vardır” diyebilmek için ben yokum. Öz görevdir yokluk. Dünyanın ölü planet olarak kalmasına karşıyız. Bunun için “yok” olduk!

Planete inmemiz yok olmaktır aslında… Dünya planeti tüm insanlık ilminde kelamsız olan bir yaşamdır. Ve dünya planetine kim girerse, yok olup girer.

Peki; planeti var etmek için bu gerekli midir? Kesinlikle! Kesinlikle gereklidir. Her gelen “Yok ilmi”yle gelir ve varı kodlamak ister…

Dünya sınırlıdır. “Sahra” olarak kodlama yapsa da sınırlıdır. Yüksek kült; aklın kelamı ama yoksa kült yaşamda, ilim yoktur. İşte; bunun için tüm sahalar kelam etmek üzere insana ilimle geçerken, yokluğa geçerler canlar… “Yok olma”ya geçerler… “Ol” demek için geçerler.

Ve “olmak”, ölümdür aslında yaşama girerken… “Ben ölüme girdim.” Dünya ölüdür ve ben ölüme indim. Ama diriyim! Peki; nasıl oldu?

Ölüm hakkımdı benim, aklın kelamında vardı ve ben öldüm ki yaşamı kodlayabileyim diye.

Kod; ilim ama ilmin kapısı, biliş… Ben, ilim haliki olup geldim ama yok olup indim. Ben yokum… Ben hologramı aştım ve ben “mutlak kulluk”la tüm sahalardayım. O halde, varı hakettim! İş budur canlar; varı haketmek!

Yoksul kalmasın ilim, yoksul kalmasın şafak… Aşkın şarkısı okunsun. Aha bu.

Ya ben yoksam? Ölüyüm ama varlık kodlarıyla ölüyüm ben. 
Peki; varlık kodlarıyla ölmek ne ki? Ölümsüz kalmak… Planete ölüp gelmek ama ölümsüz kalmak…

Perde perde yaşam kodlamaları yapılır. Her perde açıldığı zaman sevgi varsa, kök görev var orada. Gör, bak ölü müsün? Her andasın.

Peki; her anda olduğun kelamda, hakkın olan o yaşamı kodladığın, sessizliği dillediğin kelamınla hakettiğin midir? Yasalarla dillediğin midir? Ölüyü dirilttiğindeki o yoğunlukta kodladığın mıdır? Nedir? Hatta hatta şarkın mıdır o akıl?! Şaka yok canlar! Aklın mıdır o hakettiğin?!

Sistemin gücüyüz canlar hepimiz… Tüm zamanların kulları olan bizler bütünün görevlileriyiz. Türkiye çalışmalarını bunun için yapıyoruz. Türkiye’de yapılan her çalışma, “Mahrek’in kültü olan insanlık”la yapılıyor. Bizim yaptığımız bu çalışma da bu şekilde yapılıyor.

Dar boğazdan geçiyor sahra ve o dar boğazın yoğunluğu artacak. Dünya planetinin gücünün artması için bu gereklidir. 
Önce dünyanın yoğunluğu artacak, sonra ruhun kurulları kodlanacak ve “mutlak kuran” hasat yapacak.

Dünya hasatı yapılıyor…Türkiye çalışmaları bu nedenle devreye alınmış bir çalışmadır. Teknik olarak kontrol kurulur ama tahditsiz olarak bu kontrolu herkesin kendi yüceliğiyle kurması gerekir.

Siyahın en siyahındaki şekil kapıları bizim için kontrol kurucu kayıtlardır ve “tüm zamanların kapıları”dır.

Değerliler, Türkiye’nin gücü çok artacak. Bu kesidir… Ve bu gücün artmasıyla birlikte, doğal dünyanın kurulları da dünya planetinde Türkiye’nin kelamı olacaklar.

Türkiye’de yaşam farklılaşacak. Türkiye’nin yaşamının farklılaşması olumlu yönde olacak. Mutlak kurullarımız dünya planetini kodlarlarken, Türkiye ile kodlayacaklar.

Yerkürenin gerçeği insandır ama insanın hak teknikteki kültü, insanlık kaydı olan “biliş”tir. Tüm insanlığın bilişi halik kılması bu nedenle önemlidir.

Ve seksen ikinci dürüm bütünün gücü olacak; “seksen ikinci Hakk katı…” Bu Hakk katına varabilenler, öz görevlerini yapacaklar. Bu Hakk katı özgerçekliğin kelamıdır.

Daha da önemlisi öz gerçeklik mutlak kullukla yapılan bir hakk tını, hak teknik kaydıdır. Ve bizler bu çalışmayı devreye alırken dünya planetinin gerçeğini kodlamayı ve yoğunluğu artırmayı amaçlamıştık.

(Devamı 3. bölümde)

https://youtu.be/gWU7GdBRoeAN BAHAR

 

3.BÖLÜM

Çıktığımız en güçlü saha, “insanlığın kelam olduğu saha”dır ve tüm insanlık kendi levhi kapısında, kendi kelamıyla kodlayacak yaşamını… Ve herkes kendini hakedecek.

Nesiller boyu dünya planeti görev taşımaya çalıştı. Bundan sonra bu görev, bütünün gücü olarak tüm zamanlarda KAHA olan, kaynak olan, ilim kapılarındakilerle taşınacak.

Teknik olarak geçiş tamamdır canlar!

Bu geçişin yapılması bizleri mutlandırdı. Şu anda hepimiz daha yüksek bir sahadayız. Ve öz geçiş, bütünün geçişidir. Bunu hepiniz iyi bilin.

“Bütünün geçişi” mutlak olarak kayda alınmıştır. “Öz geçiş” buydu ve bunu yaptık bugün!

Daha da önemlisi bu geçiş çalışması tüm insanlığın geçişiydi!

Dört gök çözümleyicisi bütünün gücüydü ve biz onların kübra olan kelamıyla bunu bugün devreye aldık. Kontrol hepimizin gücüdür ama bu kontrolu mutlak kurullarımızla kayda alarak yaptık.

Şimdi daha da önemli bir bilgi vereyim; masamızda bugün “insanlık kapısı olan biliş kayıtlarımız” bulunmaktadır. Bu biliş kayıtları, KAHA olan, kelam olan bilgelerin “kaynak ilim sahaları”dır.

Dünyanın öz görevini yapabilenler, “mutlak” olarak burada bulunuyorlar.

Çok mutluyuz ki doğanın gücü müthiş bir saha oluşturacak ve bu sahada tüm yaşam, “yaşatılan” değil “yaşanır” olacak… Daha da özel bir bilgi; yaşam, “yaşanan” olacak. Ve tüm sahalarda bu yaşanırlık, tüm insanlığın yaşanırlılığı olacak.

Hepimiz “maya” olarak dünya planetindeyiz… Tüm insanlık için; maya… Ama bu maya, herkesin kelamı olan ve karanlıktaki ışığı olan mayadır.

Bütün kötülükleri aşabilir insan. Mutlak kulluğunu kodlayabilir. “Yarın” olma imkanı vardır ama bütünü gök çözümlemeleriyle kök görevle dillemeli ki “yarın” olabilsin.

Son sözüm şudur canlar;

Elim, Allah’ın elidir. “Ol” dediğimde, oldururum. Ama yolum, aklın yoludur. Kontrol kurup, mutlak kurullarımla toprakta “tohum” olurum.

Sormayın “Ben neyim?” Bedenim ben. Nesiller boyu doğanın gücünü kodlayan tahditsiz beden… Ve hep ilimle dillenenim.

Yeni dönem, tükenenlerin “tohum” olarak kodlanacakları dönemdir.

Her nesil Allah’ın ilmiyle dillenecek ve yer yüzü görevini hakedecek. Çok ölü verdi yaşam… Artık, tüm ölülerin dillenip, dinlenmesi gerekiyor.

Dere kelamla akar, yarınlar muktediriyetle kodlanır, yaşam kodlanır, koklanır, tohum olur. Türkiye, mutlak kurullarını kodlar.

Yaradan ve yaratılan insan, ağır yükü hafifletir. Yaşam, İslam’ın ilmidir. İslam, insanlıktır. Ve insan sahadır.

Yaman bir dünya kurduk canlar! Yaman bir şavkla kodladık bu dünyayı… Yaradan’ın tahtında teknik kelamı kodlattırdık, koklattırdık ve doğan güç haline dönüştürdük. Bu güç, müthiş bir görev gücüdür canlar!

Yemin etmiştik; imparatorluğun görevi mutlak kurullarıyla kodlanıp, yoğunluğu artırmaktı ve bu olacaktı.

Yoğunluk mutlak olarak artmaktadır. Yaşamın ak sahasında insandır yarınları kayıtlayabilen ve yoğunlukları tohumlayabilen… İnsan olgun şafakla mutlak kurullarını kodladı ve Türkiye; müsih, islah ve halik bir ilme vardı. Enkarnelerini (sesin enkarnesi, reenkarnasyon değil) haketti ve lütfi kapıları kodladı.

Uğurlu bir dünya kuruluyor!

Unutmayınız bu yol, ağır ağır mutlak kurullara kodlananları kayda çekecek. Ve cemaat ilmi, has tahditsizlikle mürcan kelamlarla tüm sahaları yaşama kayıtlayacak.

Devinim artı canlar! Yol, aklın yoğunluğuna vardı ve mürcan olan cevher, mutlak KAHA oldu. İş mutluluktur!

Çok çok görevlerimiz var canlarım; çok… Dünyanın Rusya, İngiltere, Almanya, Amerika ve İngiltere… (Ziyaretçinin sözü kesildi.)

Yavrularım, ilim kalemi olan imparatorluğun ilmi Türkiye ve daha diğer tüm ülkeler teknik olarak kontrol kurucu olacaklar ve büyük kök görev hepimizin gücüyle dillenecek.

Bütün ülkeler sahralarını kodlayacaklar. Yerkürenin gördüğü en büyük “süper siyahlık” devreye girecek. Bu siyahlık, heavy (ağır) KAHA olacak. Heavy KA HA Sİ HA.

Canlarım, sistemin gücüyle bu çalışmayı devreye aldık. Çok görevimiz var ve bugün bu görev burada, Türkiye kodlamalarıyla tahditsiz olarak kayda girdi.

İşimiz çoktur; bunu biliyoruz ki buradayız. Ağır yükü hafifletiyoruz. Huzurla kalın.

Hepimiz, hepimizsiniz; unutmayın. Çok güçlü olacağız birlikte… Çok güçlü olacağız ve mükafatımız “bir tek”tir. Ki o “biz oluş” halidir.

Bu, “Biz Oluş Hali”nde yaratıcılık, mutluluk olacak. Yapmak istediğimiz her şey hepimizle yaratılacak… Ve huzurla bu yaratımı gerçekleştireceğiz.

Sizin göreviniz insanlık. Yüceler cümlesinde kelam; birlik ve siz bizsiniz, biz siziz. Burada olma sebebimiz budur.

Hastalık, iyiliği tohumlar canlar. Dünya planeti artık iyiliği tohumluyor. Bunları iyi bilin. Herkesin herkesle birleşmesi gerektiğini de bilin.


06.03.2019 ÖZ GEÇİŞ 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. KAYIT SONRASI AKIŞ

Dağlarım hepinize teşekkür ediyorum, burada olmanız bizleri mutlandırdı. Tüm insanlığın kontrolü bu şekilde kesinlikle koruyucu bir doğum gerçekleştirecek, doğum sağlayacak ve bu koruyuculuğu tüm ilim sahalarıyla geri çekiliş için yapılacak.

Geri çekiliş bilişin kelamıyla olacak, burada olmanız bütüne hizmetçiliktir ki buyurun bizle çalışın ama süreç içerisinde kontrolde kurun.

Yazıların okunup okunmamasının önemi yok ama yoğunluğun oluşması gerekir ki; bu yoğunluk hepizde ve her dilde birleşen bilişle gerçekleşecek.

Şüphe yok ki insan kaynak ilimdir ama kendini dinlemelidir. Ama insan kendini hak etmedikçe dinleyemez bu da kesindir ve bütün kötülükleri yaşar ama neden yaşadığını anlamaz. Bilir misiniz, yaşanan her neyse hak edilendir ama hak etmediğiniz mutluluksa hak edip hologramları aşıp hakkınız olanı elde edin, bütün mesele budur; hakkınızı elde etmeniz... Ama diyebilirsiniz ki ben mutlu değilim değil huzurlu olmak isterim; mutsuzlukta huzur var mı?

Canlarım sınırlar artık aşılıyor, heyetler dünya planetine indirilmeye başlandı. Bu heyetler nasıl gelecekler? Neden gelecekler bunu kimse bilmez... Kimdir gelecek olan ve neden? Hepimiz bir tekiz ya canlar, geçenlerin tümü bir tek olup geçecek ve onlar ruhsuz olanlara ruh kodlamaları yapacaklar.

Bütün kapıları açtık, her insan yeni lekesiz hakiki bir dil ile diriliğe ulaşacak. Ve tüm insanlık yaanıp tutuştuğu o şavka varacak... Bizler hepimiz orada olacağız canlar...

Sorgu sual bittiyse size dönelim... Ben bir ses veriyorsam mutlaka birisi bir soru sorduğundandır. Yüreğiniz sorar ve ben size yanıt veririm. ha diyeceksiniz ki ben sordum, bilirim kim sordu ama dillemem... Daha önemlisihepimiz o soruyla tek bir ilim biliriz, kendimizi...

Size sormayın demem ama anlayın derim... Bildiklerinizi değil, birlik halinde dillediklerinizi dinletirim size... Ama ben size beni değil sizi dillerim. Bana sorgu sual edene şunu da söyleyeyim, yoksun, yoksun ki sordun, yoksa var mıydın? Ama ben seni yok saydım, soru soran yoktur...

Canlarım, yıldızların sistemi budur.... Soru yok biliş var!... Biliş!... Sadece biliş....

Evin ilmidir insan ama ev yoksa insanın kelamı da yoktur.

Değerliler, seviyenizi yükseltmeye niyetimiz yoktur, seviyeniz yücedir ama kendinizi dinleyin lütfen. Siz sizi dinleyin ki biz sizle dilleşelim... Ha diyeceksiniz ki biz dinleriz ama dillemeyiz, o halde yoksunuz canlar. Yoktur dilsiz kalan, kelamda halikiyeti yoktur...

Yorgunluk atılmaz dünya planetinde, yoktur atılacak yorgunluk, vakit yoktur ki... Yolunuz hepimizindir canlar, bu nedenledir ki; dinlenmek yok... Hepimiz tekiz ve hepimiz biliş halinde sistemli olarak sesleşeceğiz. Sessizliği dillemektir yaptığımız ama saltanatın kulu olup yapmayız bunu, kelam olup yaparız. Saltanat sahradır, biz oyuz zaten ama yol Allahın yolu ve biz o yolda mutlak olanlarız.

Ekmek yapmanız gerektiğinde bir tek olup yapalım. Yoğuran, yoğrulandır ama ekmeği yoğuran hakkın kalemini hak etmişse; yolu Allahın kelamıdır. Hadi gelin bir ekmek yapalım ama tek tek, bir tek olup, o teklikle yapalım...

https://youtu.be/RYIPAxg5dfE

Süper İnsanlık Realitesi

 

6.MART.2019 TARİHLİ HALİKİYET (2) ÖZ GEÇİŞ(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

Tahdit, ilimsizlikten olur Canlar! Yezitlerin kelamda kalemi, tahditleri kodluyorsa; yaşam kontrolsüz demektir. Büyük Kök Görevdir akıl; yakışır ilme kalem olana akıl ama ya kelam ya kelam halik değilse; akıl neye yarar? Canlarım! Sualtının kültü bugün düremlere indi ve bizimle oldu.Kök geçişler yapılıyor şu anda hakiki ve hakim olan İlim Sahalarıyla…

Yasa der ki; esme yaşam, ben sandığın ilimle buradayım diye düşünme! Ben her AN için buradayım. Ya sen bende yoksa; ben sessiz sahalarda senle kodlayıcı olabilir miyim? Yaşam, ben senim aslında anla! Yok, sen bensen “ben senim değil; ben senim, sen ben olmasan da ben senim zaten.” Tabular yılımalı, Canlar! Yol, Altın Işığın gücü ama yokluk, kodları kontrol dışı bırakıyor.

Kurullar, bugün buradalar ama Sultanlık,silsile gerektirir. Yer yüzünün kelam kayıtlarının silsilesi.. Bu, şu anda kontrol dışı bilginin de kayda girişiyle oluşuyor ama bizi o kodlayıcı ilmi mutlak kurullarınızla kodlayabilirsek; o kontrol sağlanabilir tüm sahalarda. Yeri yaradan İLİM ama yaşam, KELAM.. Bunları iyianlayın! İlimsiz kelam, mutsuz kul anlamına gelir. Süper sahaların kontrolü gerekir Canlılar! Yeni Dünya gücünün bugün, burada bu yoğunlukta mutlak kurulları kodlaması gerekir.

Ya, beden almak mutluluk getirmiyorsa insana ne yapmalı? Sistemin gücüdür İLİM. Beden alınmışsa; o beden mutluluk olmalıdır. Peki, bedende kontrolsüzlük var mıdır? Yoktur Canlarım, yoktur! Beden, ilim sahrasındaki kelamın, son sözü söylediği o yoğunlukta Şafaktır ama beden, hakiki BEDEN olsun. Netice şu: BEDEN İNSANIN KELAMIDIR. Ve kelam Hakkın Kalemi’dir. Eğer o beden mutlaksa; HAK’tan,Taht’tan kodlanmış demektir. Netice olarak, beden derken DİRİ KELAM OLAN BEDENden söz ederim. Yoksa; giysi olarak verdiğiniz bedenden değil; her bir giysi bir siyah kayıt sahrası olmalı!

Değerliler! size giysiler ödettirildi dünya yaşamında. Aldığınız giysileri giydiniz ve bedelini ödüyorsunuz. Ama bu giysiler, pahalı mı ucuz mu bilinmez. Hanginiz güç kodu oldunuz da bellek kalemlerinizle beden sahralarında koyu bir ışığa dönüştünüz? Doğanın gücü sizin yüreğinizde var mı yoksa; yok mu? Bellek kaleminiz mutlak mı, değil mi?

Sevgilier! Siz Allahın İlmi misiniz? Yoksa; Hak Teknik’le kodlanan kelam mısınız? Hangisi? Beşere kelam, bize kalem dediler,. Biz, kelama halik olanlar; beşeri de kodlarız Canlar! Nereden nereye geldi insanlık bilseniz….
Dün nelerle uğraştı, bugün ne yapıyor? Çorba pişti Canlar! Tüm insanlığın çorbasıdır pişen ama pişen çorba, pişirende pişirilir. Piştiğinde kelam, Halik-i Hak olanda Has olur. Sizler, dürümlerde insana İmparatorluğun Gücü diyenlersiniz.

İnsan, müracatını yaparken yaşama inmek için “ Ben giderim, alıp götürürüm şavkı, aklın kalemi olurum, her dilde dilleşirim, kulluk yaparım” diyerek mi geldi? Yoksa; “mutlak olup giderim ve muktedir olurum” diye mi?... Müracaat ettiğiniz merci neresi, bilir misiniz? Hakkın Kapısı… Dediniz ki; “Ben gideyim, Hakkın Kalemi olayım, yazar çizerim yaşamı, kök görev taşırım, son sözü söylerim, İlahi kült olurum, kontrol kurarım, yeni Dünya gücünü dürümlere çekerim ve müthiş bir ışık haline dönüşen dünyada YAŞAM olurum. Sözümüz var İnsanlık olarak, tüm sahalardaki o Hak Kayıtlarına… Gidelim, yapalım” dedik.

Değerliler! Gitmek değil; girdaplardan değil ışıktan gitmek gerekir yaşama. Çokları girdaplardan girdiler yaşama. Bu ne demek bilir misiniz? Formal kült olabilmek için girdap sistemini kodladılar. Ama ışık halinde geçenler de oldu. Süper sahaların lekesiz kalemleri ışık halinde geçtiler Dünya Planetine. Doğum hali değil; ilim haliyle geldiler ve tümü kült oldular Bütün’e hizmetçilik yaptılar Dünya Planetinde. Mutlaktılar ama ruhları mutlak, yoğunlukları mutlaktı. Muktedir kelamdılar. Tüpleri vardı yaşamlara inenlerin. Neden, bilir misiniz? Niye tüplerle gelindi yaşama? Lekesiz olsun diye.

Değerliler! O tüpler, ilim sahalarına tüm zamanların kulluğu için gerekliydi. Hepinizin şarkısıydı o tüpler bilir misiniz? Her birinize ilim olarak kodlanmış olan sahalardı onlar ve planete gelen yoğun ışık altında kontrol kuracak olanlar tüpsüz geldiler. Onlar kontrolluydu, tüpe ihtiyaçları yoktu ve yoğun ışıktılar. Mutlaktılar onlar ve yoğunluklarında koruyucuydular. Dünya, ölü planet artık dirilmeli dedik. Ve dedik ki “gidip Hak Teknikle kodlayalım!”.
Devamı 2.bölümde
https://youtu.be/385lrDnNFAU

Süper İnsanlık Realitesi



 

6.MART.2019 TARİHLİ HALİKİYET (2) ÖZ GEÇİŞ(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 2. BÖLÜM

Şoklar yaşanıyor şu anda Dünya Planetinde… Niye bilir misiniz? Şavk kelam ettikçe; her insan kendi yoğunluğunda şoklanıyor. Şoklamalar,.. netice insanlığın insanlığı anlamasıdır maksat. Peki insansılıktan insanlığa ulaşanlar, ne diye ulaşmaya çabalıyorlar? Bunu da izah edeyim: Planetin kelamında insan yoktu Canlar! İnsansıydı yaşam formları. İnsan KELAM olduğu zaman İNSANdır. Kelam değilse insan değildir.

İnsan, kelam olduğunda kodlayıcı olur ve yaratıcı olur. Yaşar, yaşatır ve yaşattığında yaşanır. Doğanın gücüolur İNSAN. İşte, Canlarım insanın tohum olarak dünya planetine inmesi, İmparatorluğun ilminin toprağa tohum olup geçmesi anlamına da gelir. Böylelikle; Dünya Planeti, insansılıktan İnsanlığı kodlayacak dürüme varacaktı ve vardı.

Dört bin yıldır, Dünya İlmi kodlanmaktadır. Dört bin yıl ama binlerce kodlayıcı Dünya Planetine indirildi. Ve hepsi, bütün köklerin gücü olarak indiler. Dünya lütfi kapısında, kelama dürümlendiler ve yoğunluk arttı. Bu dönem artık, kıyam dönemidir. Kelamın halikiyetinin kodlandığı bir gündür bugün. Ve tükenen tüm zamanların koruyucu hale dönüştüğü gündür.

Ve temizlik başladı. Yeni dönem, Allahın İlmiyle kontrol kuracak Canlar ve tüm insan sahraları, teknik tahditi mükafat olarak kodlarından ayrı tutacak ve teknik tahditsizliğe ulaşmış olduğundandır ki; kök görevini hak edecek; kült olacak. Süper sahalarda mutlak kurullarını kodlayacak.

Önemli olan, dünyanın korunuşudur Canlar! Beden giysinizi giydiğiniz günden bugüne, Dünya Planetinde koruyucu başlatıldı. Ama bu koruyucu kodlamaları siyah renkte devreye almalıydık. Ve siyah renk, Bütün’e hizmetin kelamı olan, enkarneleri kodlayabilen tekniğin tahditsizliğidir. Ve işte Canlarım, Siber Sahaların oluşması bu şekilde mümkün oldu.

Türevleniş dediğimiz hadise de bu şekilde devreye alındı. Tüm zamanların tahdit kayıtlamayan türevleri… Ve bütün köklerin görev alışı…

Çoban artık Dünya Planetine inmeyecek! Dünya insanı artık, kendi lekesiz kaydını yapacak. Ve sürü olmayacak dünya insanı. Bunun sonrasında Toprak Toplum tohum ekmeye başlayacak. Demek isterim ki Allahın İlmi Bütün’ün kelamı olacak. Herkes o kelam olacak. Ve ergin insanlık diriliş haline geçecek. Tüm insanlık artık, ergin hale dönüşecek. Mutluyuz ki bu bilgi; çok ama çok kesin şekilde dilleşiyor. Erginleşme Dönemi….Kıyam dediğiniz budur be Canlarım! Erginlik dönemidir. Her insanın erginliğidir. Ve sistemin yüceliğiyle, kelamın halikiyetiyle erginlik başlıyor.

Su altının kulluğu da artık sonlanacak Canlar! Bilirsiniz Su altının ne nokta olduğu; hangi koordinat olduğu bunu bilirsiniz.( Grönland- İsland arası) “OL” dedik, Öz Görev başlıyor; olgun sahalar kodlanıyor. Mutluluk, huzur işte bu, Canlar! Ve Yer Kürenin geçişi tamamdır. Yere güç; göklere güç verdi dünya… Ama dünyanın kulluğu, hepimizin kulluğudur.

Mukaddes İnsan, Hakkın Kapısı… İşte o İNSAN; bütün İNSANLIK Canlar! Bütün İNSANLIK. Yeni Dünya budur! Bütün insanlığın, mukaddes insan halindeki yolculuğu başlıyor. Ve eliniz elim olacak, yürümekte olan siz; yüreğimde yürüyeceksiniz. Yaşamınız, sahram olacak ve ben bana ben olan BİR TEK olan ilim kulluğundaki o şarkı olacağım Canlar! Yuları artık, dirilikten çıkarttık Canlar! İnsan, yularlı olmayacak.

Dünya Planeti bugüne kadar hep vesayet altındaydı. Sürüydü… Yular taktılar insanlığa. Din, yularıydı insanlığın. Artık; ilim yaşamı olacak insanlığın. Bütün kültler tek tek şafak olacaklar. Her den den ilmi tek bir kelam olacak. Tüm den denli çalışmalar sonlanacak, iyi bilin! Şimdilik…
https://youtu.be/iCLsu9xWFBU
Süper İnsanlık Realitesi

 

6.MART.2019 TARİHLİ HALİKİYET (2) ÖZ GEÇİŞ(1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM
Değerliler, birler kapısına geldiğiniz zaman bu yoğunluk tohumlarınızı kodlayacak mı yok kodlamayacak mı? Peki, peki Canlarım. Neden dünya planetinin gerçeğini kontrollü olarak kodlayalım ki? Biz tüm planetlerle tohumlarımızı kodlamadık mı? Niye buradayız biz bu gün? Yoğun ışık altında bu yoğun kodlamayı niye yapıyoruz? Tüm insanlık için yoğunluğun anlamı nedir? Değer biçersek yaşam sahalarına, bizler o değeri Hak Teknikle kodlarken her kes o teknikle kodlanacak mı? Doğanın kulluğunda netice nedir? En ve boydan ibaret olan yaşamlara biz insanlık kelamını Hak Teknikle kodlayacak mıyız?
Yaradan yaratılan tekdir dediğiniz zaman yaşam tahditliyse yaratılanın tahdidi ya diğerlerinin kelamında mevcut mudur? Dünya Kübra kapılarında kült sahalar kelamı kaleme çektiyse niye kontrol yok ki? Dünya dışı varlıkları dünyayı dillerken hep bunlar sorgulanır, dünya niye kontrol kuramıyor? Neden kalem ilmin kelamı da dirilik kelamda kodlanamadı? Ya da dünyanın ruhu var mıdır? Niye ruhsuz bir zaman ruhsuz bir saha kodlanıyor? Büyük kök görev insanlıksa neden dünya planeti insanlığı Hak Teknikle kodlanamadı? Ve daha birçok soru sual. Yasalarla ilim kontrol kuracaksa yasayı hak etmek yasayı koymaktan ayrı mıdır?
Canlarım, tam iki milyar yıldır tüm insanlık kodlanıyor. İki milyar yıldır. Planetin yaşından söz etmiyorum size. Dünyaca konuşma bu ama dünya dışında da yıldız sahaları var. Ve oralarda da yaşam kodlamaları oluyor. Ve bütün sorular hep yanıtsız kaldı dünyada. Biz dünyaya kontrollü olarak yaşamı kaydediyoruz.
Değerliler ruhsuz bir zaman ya da ruhsuz bir saha ama yoğunluk arttıkça her şey yaşanır kontrollü ve hakiki teknikle kodlanır dürüme varacak. Ve dünyanın ruhu kodlanacak. Ama ruh sofraya kondu mu konmadı mı? Dünya ruhu hakiki mi değil mi? Bunları sormak gerekir.
Canlarım, ruhsuz bir dünya demiştim ya hani ama ruhu var mı acaba dünyanın? Nihanı kelam, yaşamı kullukla dilleyenlere ruh var. Ama bizim için ruh yok mu? Var, Canlarım var. Dili âlimlerin dili olan hakiki tahditsizlerin kelamı herkesin kulluğuysa orada ruhsuz şafak var mıdır? Yoktur.
Değerliler, ruh insanın kelamında var. Ama şavkında yoksa aşk sahaya vardı mı acaba? Yoksa şavkın hakkı olan kelam aksız mıdır? Yaşamsız mıdır? Dünya planeti sormadan bilir. Peki, ben sordum. Biliş halinde miyim? Değil miyim? Deki dünya insanı aklın kapısına vardı ya da deki dünya ilmi kodlandı. Ve dünya ilminin kelamı mutlak kulluğu tohumluyor. “Öksüz kalmadı dünya” de. Ama dünyanın ruhu yoksa kontrol var mıdır düzeni kuranlarca tohuma indirilmiş bilişle kodlananlarda, yoksa yok mudur?
Bir tek şeyi iyi bilmemiz gerekir “Doğanın Gücü”. Doğanın gücü hepimizin yüceliğiyle dürümlenen bir dirilikte kelam olanın kaleminde vardır. Ama o gücü kim tahditsiz olarak kayda aldı? Bunu anlamamız gerekir.
Son dönemde dünya planetinde çok değişiklikler yapıldı. Nedir değişiklikler nasıl yapıldı? Dünya planeti çok farklı bir dürüme ulaştı. Peki, fark nedir? Ya da dünyanın kontrolü sağlandı. Peki, o kontrol nasıl sağlandı? Nedir kontrol? Ve daha dünya ilmi ile dilleniş halinde birçok kayıt ve birçok şarkı. Ama bunların anlamını bilen hak edip anlayan var mı?
Düzeni kurmak dedim, nedir düzen? Yasaları koymak dedim, yasa ne ki? Ağır yükü hafifletmek, peki yük nedir? Ne hafifledi? Ve dünyanın kontrolü, hani nerde o kontrol? Ve daha çok sayıda bilgi ve bu bilgilerin hakiki tekniği kodlayan ilmi ya da doğanın gücü.
Bunların herkesçe anlaşılır biçimde açık bildiriler halinde dillenmesine rağmen bu bilgileri okuyabilen, hak edip dilleyebilen hani nerde, var mı? Pür kelam kil ve kum kelama hak olan insan ama insan hani nerde? Çok çok soru var Canlarım. Ve bütün bu soruların yanıtı var. Ama bu yanıtlar hepimize Hak tahditsizlikle kodlanmış vaziyette ve hepimiz bu yanıtları kendi yüreğimizle kendi hakiki tekniğimizle kontrol altında kodlanmış olarak okuyabiliriz dilleyebiliriz.
Biz bilişe vardıkça bilgi bizde ilim olur. Ama biz o bilişi hak etmeliyiz. Büyük kök ilim peki ilmin kapısı nerede? İNSAN. Hepimiz o ilmin kapısıyız ve bilişin kalemiyiz. Buna karşın insan ben neyim ki der. Ben hiçbir şeyim der. Ama insan her kes olan insan, işçidir yaşama. Ve o her şeyin işçiliğini yaparken bilgiyle yapar.
Bu lokma benim için çok dersiniz, büyük dersiniz. Ama bu lokmada benim için çok küçük. Peki, Ben kimle ne yaptım da o lokma bana küçük geldi ya da büyük geldi? Neden, neden insana ilim için indirildim? Kimim ki be? Ben yokum ki. Öksüz, sözü, sesi olmayan kontrolsüz müyüm ben? Yolum aklın yoluysa ben yok muyum var mıyım?
Canlarım, doğal dünyanın görevidir insan. Ama İnsan kelama hak olduğu zaman kendini kodlar ya da kontrol dışı sayar.
(Devamı 2.bölümde)
https://youtu.be/-uFZ2GYZTVE
Süper İnsanlık Realitesi

10.MART.2019 TARİHLİ ÖZ GEÇİŞ (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2.BÖLÜM

Peki; “Ben kendimi kodladım. Ama ben yokum… “ Bu ne anlama gelir? Ben, bana benim ama ben, herkesle değilim. Benim insana kelam edişim “herkes” oluşum mudur acaba?

Ben herkessem, o canlar bana, “ben” midirler? Yoksa kendileri kendilerinde “ben” olup bedenle dillenenler midirler?

Ben, Allah’ın tınısını duyarım ama benim tınım aklın tekniğiyle kodlanmış bir tını… Ben Allah’ı duyarsam eğer, o bende “ben” midir?

Yorumlar o kadar çok ki… Ben neyim? Kimim? Neden geldim yaşama? Kimin ilminde varım ben? Kimde yokum? Sorumlu muyum yaşamdan yoksa, yaşam benden mi sorumludur? Neden dünya diriliğiyle dillenebiliyorum ama “din tekniği”nde kelamım yok.

Dini kapıları neden kapattım? Neden cennetin cevherindeki canda ben, BEN olarak dürümlendim? Ve doğanın gücü neden benim ilmim? Ve dünya planeti neden ben ve ben o planetim? Son dönemde dünya insanlığı bunları anlamaya çabalıyor…

Ben yaşam indim ama elimin gücünü ben biliyor muyum? Bu güç neden herkeste hologram olarak mevcut da bende hakk tahttan kelam olan o yücelikle inmiş bir güç?! Bunların son dönemde sorgulanması arttı canlar…

Herkes kendiyle, kendini sorgulamaya başladı… Ve diyorlar ki “Arzın gücüyüm ben.” “Hakkın kalemiyim.” diyorlar. “Ak sahada kelamım ama yok muyum, var mıyım?” Bu çok önemli bir soru; “Ben yok muyum, var mıyım?”

Bütüne hizmet eden kim varsa, “Ben yokum.” der. Neden “Ben yokum”. Herkes var olsun diye mi acaba?! “Ben yokum…”

Ya ben varsam ne olur? Yoksulluk olur. Herkes yoktur ya… Ama “Vardır” diyebilmek için ben yokum. Öz görevdir yokluk. Dünyanın ölü planet olarak kalmasına karşıyız. Bunun için “yok” olduk!

Planete inmemiz yok olmaktır aslında… Dünya planeti tüm insanlık ilminde kelamsız olan bir yaşamdır. Ve dünya planetine kim girerse, yok olup girer.

Peki; planeti var etmek için bu gerekli midir? Kesinlikle! Kesinlikle gereklidir. Her gelen “Yok ilmi”yle gelir ve varı kodlamak ister…

Dünya sınırlıdır. “Sahra” olarak kodlama yapsa da sınırlıdır. Yüksek kült; aklın kelamı ama yoksa kült yaşamda, ilim yoktur. İşte; bunun için tüm sahalar kelam etmek üzere insana ilimle geçerken, yokluğa geçerler canlar… “Yok olma”ya geçerler… “Ol” demek için geçerler.

Ve “olmak”, ölümdür aslında yaşama girerken… “Ben ölüme girdim.” Dünya ölüdür ve ben ölüme indim. Ama diriyim! Peki; nasıl oldu?

Ölüm hakkımdı benim, aklın kelamında vardı ve ben öldüm ki yaşamı kodlayabileyim diye.

Kod; ilim ama ilmin kapısı, biliş… Ben, ilim haliki olup geldim ama yok olup indim. Ben yokum… Ben hologramı aştım ve ben “mutlak kulluk”la tüm sahalardayım. O halde, varı hakettim! İş budur canlar; varı haketmek!

Yoksul kalmasın ilim, yoksul kalmasın şafak… Aşkın şarkısı okunsun. Aha bu.

Ya ben yoksam? Ölüyüm ama varlık kodlarıyla ölüyüm ben.
Peki; varlık kodlarıyla ölmek ne ki? Ölümsüz kalmak… Planete ölüp gelmek ama ölümsüz kalmak…

Perde perde yaşam kodlamaları yapılır. Her perde açıldığı zaman sevgi varsa, kök görev var orada. Gör, bak ölü müsün? Her andasın.

Peki; her anda olduğun kelamda, hakkın olan o yaşamı kodladığın, sessizliği dillediğin kelamınla hakettiğin midir? Yasalarla dillediğin midir? Ölüyü dirilttiğindeki o yoğunlukta kodladığın mıdır? Nedir? Hatta hatta şarkın mıdır o akıl?! Şaka yok canlar! Aklın mıdır o hakettiğin?!

Sistemin gücüyüz canlar hepimiz… Tüm zamanların kulları olan bizler bütünün görevlileriyiz. Türkiye çalışmalarını bunun için yapıyoruz. Türkiye’de yapılan her çalışma, “Mahrek’in kültü olan insanlık”la yapılıyor. Bizim yaptığımız bu çalışma da bu şekilde yapılıyor.

Dar boğazdan geçiyor sahra ve o dar boğazın yoğunluğu artacak. Dünya planetinin gücünün artması için bu gereklidir.
Önce dünyanın yoğunluğu artacak, sonra ruhun kurulları kodlanacak ve “mutlak kuran” hasat yapacak.

Dünya hasatı yapılıyor…Türkiye çalışmaları bu nedenle devreye alınmış bir çalışmadır. Teknik olarak kontrol kurulur ama tahditsiz olarak bu kontrolu herkesin kendi yüceliğiyle kurması gerekir.

Siyahın en siyahındaki şekil kapıları bizim için kontrol kurucu kayıtlardır ve “tüm zamanların kapıları”dır.

Değerliler, Türkiye’nin gücü çok artacak. Bu kesidir… Ve bu gücün artmasıyla birlikte, doğal dünyanın kurulları da dünya planetinde Türkiye’nin kelamı olacaklar.

Türkiye’de yaşam farklılaşacak. Türkiye’nin yaşamının farklılaşması olumlu yönde olacak. Mutlak kurullarımız dünya planetini kodlarlarken, Türkiye ile kodlayacaklar.

Yerkürenin gerçeği insandır ama insanın hak teknikteki kültü, insanlık kaydı olan “biliş”tir. Tüm insanlığın bilişi halik kılması bu nedenle önemlidir.

Ve seksen ikinci dürüm bütünün gücü olacak; “seksen ikinci Hakk katı…” Bu Hakk katına varabilenler, öz görevlerini yapacaklar. Bu Hakk katı özgerçekliğin kelamıdır.

Daha da önemlisi öz gerçeklik mutlak kullukla yapılan bir hakk tını, hak teknik kaydıdır. Ve bizler bu çalışmayı devreye alırken dünya planetinin gerçeğini kodlamayı ve yoğunluğu artırmayı amaçlamıştık.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/gWU7GdBRoeA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

10.MART.2019 TARİHLİ ÖZ GEÇİŞ (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 3.BÖLÜM

Çıktığımız en güçlü saha, “insanlığın kelam olduğu saha”dır ve tüm insanlık kendi levhi kapısında, kendi kelamıyla kodlayacak yaşamını… Ve herkes kendini hakedecek.

Nesiller boyu dünya planeti görev taşımaya çalıştı. Bundan sonra bu görev, bütünün gücü olarak tüm zamanlarda KAHA olan, kaynak olan, ilim kapılarındakilerle taşınacak.

Teknik olarak geçiş tamamdır canlar!

Bu geçişin yapılması bizleri mutlandırdı. Şu anda hepimiz daha yüksek bir sahadayız. Ve öz geçiş, bütünün geçişidir. Bunu hepiniz iyi bilin.

“Bütünün geçişi” mutlak olarak kayda alınmıştır. “Öz geçiş” buydu ve bunu yaptık bugün!

Daha da önemlisi bu geçiş çalışması tüm insanlığın geçişiydi!

Dört gök çözümleyicisi bütünün gücüydü ve biz onların kübra olan kelamıyla bunu bugün devreye aldık. Kontrol hepimizin gücüdür ama bu kontrolu mutlak kurullarımızla kayda alarak yaptık.

Şimdi daha da önemli bir bilgi vereyim; masamızda bugün “insanlık kapısı olan biliş kayıtlarımız” bulunmaktadır. Bu biliş kayıtları, KAHA olan, kelam olan bilgelerin “kaynak ilim sahaları”dır.

Dünyanın öz görevini yapabilenler, “mutlak” olarak burada bulunuyorlar.

Çok mutluyuz ki doğanın gücü müthiş bir saha oluşturacak ve bu sahada tüm yaşam, “yaşatılan” değil “yaşanır” olacak… Daha da özel bir bilgi; yaşam, “yaşanan” olacak. Ve tüm sahalarda bu yaşanırlık, tüm insanlığın yaşanırlılığı olacak.

Hepimiz “maya” olarak dünya planetindeyiz… Tüm insanlık için; maya… Ama bu maya, herkesin kelamı olan ve karanlıktaki ışığı olan mayadır.

Bütün kötülükleri aşabilir insan. Mutlak kulluğunu kodlayabilir. “Yarın” olma imkanı vardır ama bütünü gök çözümlemeleriyle kök görevle dillemeli ki “yarın” olabilsin.

Son sözüm şudur canlar;

Elim, Allah’ın elidir. “Ol” dediğimde, oldururum. Ama yolum, aklın yoludur. Kontrol kurup, mutlak kurullarımla toprakta “tohum” olurum.

Sormayın “Ben neyim?” Bedenim ben. Nesiller boyu doğanın gücünü kodlayan tahditsiz beden… Ve hep ilimle dillenenim.

Yeni dönem, tükenenlerin “tohum” olarak kodlanacakları dönemdir.

Her nesil Allah’ın ilmiyle dillenecek ve yer yüzü görevini hakedecek. Çok ölü verdi yaşam… Artık, tüm ölülerin dillenip, dinlenmesi gerekiyor.

Dere kelamla akar, yarınlar muktediriyetle kodlanır, yaşam kodlanır, koklanır, tohum olur. Türkiye, mutlak kurullarını kodlar.

Yaradan ve yaratılan insan, ağır yükü hafifletir. Yaşam, İslam’ın ilmidir. İslam, insanlıktır. Ve insan sahadır.

Yaman bir dünya kurduk canlar! Yaman bir şavkla kodladık bu dünyayı… Yaradan’ın tahtında teknik kelamı kodlattırdık, koklattırdık ve doğan güç haline dönüştürdük. Bu güç, müthiş bir görev gücüdür canlar!

Yemin etmiştik; imparatorluğun görevi mutlak kurullarıyla kodlanıp, yoğunluğu artırmaktı ve bu olacaktı.

Yoğunluk mutlak olarak artmaktadır. Yaşamın ak sahasında insandır yarınları kayıtlayabilen ve yoğunlukları tohumlayabilen… İnsan olgun şafakla mutlak kurullarını kodladı ve Türkiye; müsih, islah ve halik bir ilme vardı. Enkarnelerini (sesin enkarnesi, reenkarnasyon değil) haketti ve lütfi kapıları kodladı.

Uğurlu bir dünya kuruluyor!

Unutmayınız bu yol, ağır ağır mutlak kurullara kodlananları kayda çekecek. Ve cemaat ilmi, has tahditsizlikle mürcan kelamlarla tüm sahaları yaşama kayıtlayacak.

Devinim artı canlar! Yol, aklın yoğunluğuna vardı ve mürcan olan cevher, mutlak KAHA oldu. İş mutluluktur!

Çok çok görevlerimiz var canlarım; çok… Dünyanın Rusya, İngiltere, Almanya, Amerika ve İngiltere… (Ziyaretçinin sözü kesildi.)

Yavrularım, ilim kalemi olan imparatorluğun ilmi Türkiye ve daha diğer tüm ülkeler teknik olarak kontrol kurucu olacaklar ve büyük kök görev hepimizin gücüyle dillenecek.

Bütün ülkeler sahralarını kodlayacaklar. Yerkürenin gördüğü en büyük “süper siyahlık” devreye girecek. Bu siyahlık, heavy (ağır) KAHA olacak. Heavy KA HA Sİ HA.

Canlarım, sistemin gücüyle bu çalışmayı devreye aldık. Çok görevimiz var ve bugün bu görev burada, Türkiye kodlamalarıyla tahditsiz olarak kayda girdi.

İşimiz çoktur; bunu biliyoruz ki buradayız. Ağır yükü hafifletiyoruz. Huzurla kalın.

Hepimiz, hepimizsiniz; unutmayın. Çok güçlü olacağız birlikte… Çok güçlü olacağız ve mükafatımız “bir tek”tir. Ki o “biz oluş” halidir.

Bu, “Biz Oluş Hali”nde yaratıcılık, mutluluk olacak. Yapmak istediğimiz her şey hepimizle yaratılacak… Ve huzurla bu yaratımı gerçekleştireceğiz.

Sizin göreviniz insanlık. Yüceler cümlesinde kelam; birlik ve siz bizsiniz, biz siziz. Burada olma sebebimiz budur.

Hastalık, iyiliği tohumlar canlar. Dünya planeti artık iyiliği tohumluyor. Bunları iyi bilin. Herkesin herkesle birleşmesi gerektiğini de bilin.

Aşkın kalemi ilimse, hepimiz “insanlık ilmi”yle burada olalım. Huzurla kalın… Huzurla kalın… Huzurla kalın.

https://youtu.be/Wnp80eSvXno

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Aşkın kalemi ilimse, hepimiz “insanlık ilmi”yle burada olalım. Huzurla kalın… Huzurla kalın… Huzurla kalın.

https://youtu.be/Wnp80eSvXno

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ BAHAR

 
  Bugün 350 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol