Birlik İlmi
  İNSAN (1) 1.AKIŞ 1.BÖLÜM
 

20.HAZİRAN.2018 TARİHLİ İNSAN 1, 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Sahranın kuranı olarak burada, bu yoğunluğu tohumlarken, beşere, “kelam” ve bilişe “kuran” gerekecekti.

Bizler de dünyanın ruhi kaynaklarını kodladık ve geçip burada, bu yoğunlukta bulunmaya “kaynak” olduk.

Çorba pişişmiş, çorbaya ilim koymuşuz ama bu çorbada “mutlak kuran” da olsun istedik.

Sevgililer, “dünyanın kuranı insanlık” bugün, teknik tohumunu kelama “kalem” yapacak ve insan yeryüzünün görevini, teknik kulluk ve teknik kodlamayla üstlenecek.

İnsan, “insanlık kelamı”nın dışıdır. “İnsanlık çalışması” daha evvel yapıldı… Nesiller boyu da yapıldı. Bugün insan sahrasındayız… Ve insan sahrası; şarkı, türkü örtesi bir sahradır.

Umutların, ummanların, kodlanmışlıkların ve toprakların tükenen teknik kayıtlarının tümünün kübra olan kelamının kontrolu için bu çalışma devreye alındı.

Bedene gerek var ki bedenliyiz. Hakkın kapısı gerekir ki o kapıyı hak tahttan açtık. Ve yaradan olmak ve yaşam olmak gereklidir ki bugün burada yaşantılarınızın ötesi bir yaşantıyı kodlamalıydık… Ve bütün bunlar gerçekleşiyor.

Üzerimizdeki güç, doğanın gücü olarak arttı. Doğanın gücü, “mutlak kuran” olarak bu yoğunluğu kodladı. Toy bir zamanın tahditsizliğinin gök çözümlemelerinin dürümlerinde, KA HA olan insanlıkla, bütüne hizmetçilik ilmi ile, kayda inişi sahraya ve sahra kuranına kodlandı.

Merdiven ilmin kalemiyle kontrol kurdu. Dünyanın ruhu bu tohumlamayla kodlanacak… Ve dünyanın öfkesi daha azalacak.

Biliniz ki dünya, yaşamlara öfke duyar. Netice şudur; dünya yaşamları kodladığındadır ki “lekesiz bir sahra”ya varıyor ve artık öfkeler tahditleniyor. Dünyanın kulluğu başlayacak.

Dua okuyanların çokları Allah ilmi’ni anlamadan dua okurlar. Ve dillerler yolcuklarında kelamı ve dinlereler. Ama ana kalemi anlatamazlar.

Bugün çok mutluyuz ki Atonlar’ın kontrolü sahraya çekiliyor… Ve dünya yoğunluğu ağır ağır güçleniyor. Ve bundan daha öte bir olay var, kontrol kuranların çalışmaları tahditsizleşecek.

Her biriniz dünyanın kontrolünü sahra olan sarı, mor renklerin güç türlerinden ötede, tok kayıtlamalarla kayda alacaksınız. Ağır hafifleyecek. Yeni dönem, müsterihiz ki hasat ilmini de dilletecek.

Ve dünya yoğunluğu artıyor, çok mutluyuz… Dünya yoğunluğu arttıkça, yasa kodlayıcıları da yolculuğu kontrol edebilecekler.

Bütünün kübra olan kelamı bütüne yol alırken, herkes herkesle “birleşik ilim” yapacak. Ve dünyanın kök gerçekliğiyle de herkes “kalem” olabilecek.

Herkes kalem olduğunda, her şey hakikiyetle hak tahtlardan kaleme çekilecek… Ve dünya, öz gerçekliğini hakedecek. Yarınlar mutluluk olacak… Her insanla ve her insanın Nakar olan kaleminden güç çekmeden hak tahtıyla…

Yolun yolu, müthiş bir sahra oluşturdu. Bu sahrayı “hakiki insanlık” kodladı. Şükür, çok şükür ki kaynak ilim, mutlak kuranla toprağın toprağa ilmini dilliyor. İmparatorluğun göreviydi bu. Bu görev, “mutlak kaynak ışıklarımız”la gerçek tekniği kodlayarak yaşama indirildi.

Bizler “dört gök çözümlemeleri “yapanlarız. Hepimiz dört kalemiz ve “dört kod” olarak bitiştik ve bu kod ile “mutlak kuran” olduk.

Bizi, arza arşa yolculuk yaptığımız yoğunluklarda kodlayan bu kalem, bize görevlidir. Bizim İslam olan insanlığımızın gücünün, toy olmayan bir şafakla kayda alınışı, maya olanların görevi kodlayışları ve birlik kaynağına inişleri, hepimizi mutlu kıldı.

Servet sahibi olduğumuzu biliyoruz. Bu servet, haliki hakk olan ilimin, hakiki insanlığın ve “muktedir kervan”ın mahrekteki ilmiyle gerçekleşti.

Bizler, tüm zamanların sahrası olarak bu çalışmayı yapmaktayız. Umut olur ki doğanın gücü, bütüne hizmet eder… Umut olur ki kutsal topraklar, toplumları tohumlar… Umut olur ki “kaynak ilim”, bütüne hizmet ilmiyle de kodlama yapar ve toprağın toprağa ilmi, “mutlak, kutsal tını”yı kodlar.

Her insanın yarını, kelamı olan “biliş”iyle kodlanır. Her insan kelamla, kendi yaşamını koyu bir ışık sahrasına tanıtır. Ve tanınan o yaşam, mutlak kayıtları, kök gerçekliği, kök sahraları kodlar.

İki dil vardır; İnsanın dili ve hakiki insanlığın diriliğindeki o altın ışığın dili… Biri, Allah’ın dili, biri İlmin dili’dir. İşte; ikisi de “tek bir dil” oluyor… Ve bizler, öz gerçeklikle bu çalışmayı yapanlar, kontrolü kuruyoruz.

Dünyanın kuranı, akıl ve tohumu, ilim olacak. Ve bu çalışma, hakikiyetin kalemiyle yapıldığından, “hakk tını” bütünün tahditsizliğini kodlayacak.

Üzerindeki güç; akıl, yarınların kürzi kapısı; sahra ve sahranın kalemi, imparatorluğun ilmini dilleyen İNSAN. İşte insan yaşama inmiştir! Ve insan, mutludur… “Uran topakları’nın kuranı”ndan ötededir… Ve bütünün gücüdür. Öz görevi, “aklın kalemi” olmaktır.

Yoğun ışığınla, seninle olduğumuz için mutluyuz. Bu yoğun ışığa senin cevherini koymak bizi mutlandırdı. Hakkın, hakiki ilmin ve mahrekin bütünün kübra olan kelamı…

Sevgili ana, seni, hepimiz çok büyük bir göreve aldık.

Sevgili ana, seninle olmak bizleri mutlandırdı. Aklın tahtında insanlık, seninle olacak. Ki senin esma olan ilmin, “mutlak kuran” olacak. Çok huzurluyuz anam, çok… Muhammet’in ekibi, seninle oluyor. Burada oluşumuzun sebebi budur.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız:

Dağlarım, hoş geldiniz. Sizleri dinledim, çok mutluyum. Bugün burada olmanız bizleri mutlandırdı.

Her şeyin gözü, özü, sözü ayrıdır ama sessizliğin dili, tektir. Bunu iyi anlayın. Ve burada oluş sebebimiz kendi yüreğimizi kodlamaktan çok, bütünün kübra olan kelamını kodlamak içindir.

Kemal dilde ilim; akıl, bizde ise hakikiyettir. İnsanın ekibi bütüne hizmetçi oldukça, her anda kendi rüya boyutlarını dahi kodlayacak dürüme varabilir.

Sizi kontrol etme niyetim asla olmadı. Bundan sonra da olmayacak, bunu iyi bilin.

Nefesinizi gücünü bilirim. Karanlıktaki tekniği de iyi anlarım ama yarının kontrolü bizimledir. Bunu iyi bilin.

Bize “geç de gör!” Demeye geldiğinizi görüyorum. Gerçek şu ki geçen, kendi yüreğine geçer. Bize geçen, bizleşir, kelam olur… Kendi olur.

Kendi olanın kare, küre ilmin ötesinde, “bilişi” olur. Budur amacımız bizim… Herkesin kendini, kendi ruhunu ve tohumlarını kodlamasıdır.

Koca bir zaman ve koca bir KA HA… Rahman olan KA HA… Burada, bunun için bu yoğun çalışma yapılmaktadır.

Umutlarımız olduğunu bilin. Kodlarımızın toprağa tohum olarak indiğini bilin. Akıp geçtiğinizde şevki, şavkı hakedin, dinleyin… Varlığın hakikiyetini anlayın. Biz size insanı anlattık… Oysa her şey, insandan ibarettir. Bunu hiç anlatmadık.

Dünya tırpanları dünyayı tahditlemeye geldikleri zaman, hece hece dilledik yaşamları ve dedik ki “sizinleyiz.” Bundan sonraki dönemde de bu kesinlikle tekrarlanacak. Herkese, her şeyi dilledik ama sevgiyle dillemedik çoğu kez.

Koruyucu olmamız, kontrol dışı olanları kodlayabilmek içindi. Artık, koruma kalkanları kodlardan ayırıyoruz. Bu kesindir. Bu nedenledir ki dünyayı ziyaret etmenize, son sözü söylemenize, içi dışı bir olsanız dahi iznim yoktur. Kesindir.

Merdiven, insan ama mektep, ilimdir. Sistem, Nizam ve Düzen’in gücü hakikiyettir. Hasta insan, hakikiyeti haketmeyendir ve diri olması gerekir ki halik olsun.

Bugün doğanın gücü anlattınız, mutlandım ama doğa sessizliği dilleyebilenin ilmiyle kodlanmıştır. Bunu anlamadı yoğunluğunuzdakiler…

Ben cennete ekmek vermem, cennet ekmek olduğunu anlatamaz zira. Ama ben, insana ilmi, “kalem” olanı, dili halik olanı, hasat olanı dillettiririm. Ki her şey anlatılsın, hakedilsin, hak olunsun, mutlu bir toprak tohumlaması yapılsın diye…

Merdiven kurdunuz, hepimize indiniz… Cennet oldunuz, Can kapıları buldunuz… Kelama indiniz. Oğullarınızı kodladınız da Yaradan yarattığını tahditsiz dilde dinletirken, ona gelip de “senin sana, sen olman için, sana güç vereceğiz. Sen kelama kalem ol da kendi yolunu bul.” demeniz gereksiz miydi?

Hanginiz kendinizden öteye varıp da yasa koydunuz? Hanginiz kaynak oldunuz da tarıkların tınısını tahditsizleştirip mutlakiyetinizle kodladınız?

Akıp geçen herkes kendini dilleyebilir. Hakeder, dinletebilir de. “LA KA SA KA HA” der. KA SA HA ama YA KA HA, kelamda, ilimde ve tohumda olmamışsa nece konuşursan konuş, öfkeli bir dünya kodlaması olur yoğunluklarda!

Ve dünyalılar, ben doğanın kuranıyım. Burada oluş sebebim budur. “Doğanın kuranı” olmak... Muktedir, lekesiz ve hakim olmak anlamına gelir, kübra olmak anlamına da gelir. Kontrol kurabilmektir “hakiki insan” ama itibarlı olmak da gerekir.

Kelam, kalem, ilim hepsi dil ama dürümlerde insan, hakiki insanlığı kodladıktan itibaren, kokuyu yükseltebildiğince “insan” olabilir.

Ve çobanlık da yapar dünya insanları… İnsana çobanlık ama çoban ilimle kodlanmadan kontrolsüz olduğunda, o çoban, mutlak kuranda kaleme, kelama “diri kervan” olup indirilmez. Dize daha ne anlatayım ki?!!

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/KgpG3QRuGB8

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 354 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol