Birlik İlmi
  İNSAN (4) 3.AKIŞ
 

11.TEMMUZ.2018 TARİHLİ İNSAN (4)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Sahraya görevli olmak kolaydır, canlarım ama sahrada olup, mutlak olmak, kolay olmayacaktı. Herkes, daha güçlü bir dünya istiyor. Bizde öyle. Daha güçlü bir dünya!.. Ve bu dünya, mutlak olmalı. Muktedir olmalı ve hakim olmalı.

Peki, bu dünya, nasıl böyle olacak? Kendini, hak edenlerle, olacak. Peki, kendini hak etmek için ne yapılmalı? İmparatorluğun görevini hak etmek ve yapmak gerekir… İmparatorluk, mutlak kaynaktır. O kaynaktaki, sahradır. Ve herkestir.

Bilir misiniz ki imparatorluk, muktediriyetin tahditsizliğinde ki levhidir. Her şeyin, kelamıdır. O kutsal sahraya varmak, insanlığı, mutlak kırandan ve mutlak kurandan kodlamaktan çok daha ötedir.

“Sarf ettiğiniz çaba biz olmak içindir”, diyenler, iyi bilsinler ki bir tek olanın, biz olma, niyeti yoktur. Öyle bir hedefi de yoktur.

Peki, neden yapılır, bu çalışma? Saygılarla, bildirim ki herkesin, kelama varması için. Herkesin, kurana varması için. Herkesin, toprağa hologramdan kodlayıp, kontrol etmesi ve hak edip, aşması için hologramı.

Peki, cennetten üstün, bir cennet mi kurulacak? Eğer kelam olur, yarın olursa, aşk olursa, ilim olursa, mutlakiyet olursa, bütün olursa ve her anda olursa, insanlık iyi bilin ki cennet insan, olacak. O cennet insan, tüm insanlıktır, zaten. Ve olduğunda, mutlak kuran olanlar, halik olacaklar.

Ve diyorlar ki “neden, sen, kelama kalem olup indinde, mutlak olduğun o yoğunluğu, indirmedin?”… Dağlarım, her bir insan, miraç kapısını bulmalıdır... Her bir insan, murat olmalıdır, mutlak olmalıdır. Her bir insan, hal olup, halik olmalıdır… Her bir insan, kurtarıcı olmalıdır.…Ve kurtaran, kurtarılan, kontrol kurmalıdır.

“Deliler, diriler, yine dilleşiyorlar” dedi bir, yaşam kalemi ve diriliği kodlayıp, indi…. Diyor ki “kurtarıcı olmalıdır”. Ona, yanıt vereyim.

Kuran-ı Kerim der ki “ en sesli konuşma, ilmi konuşmadır”. “İnsan dinler ama ilmi dinler, onda ama konuşan, “bende gireyim, ses vereyim” dediğinde, onu sahrasında, savaş oluşur”. İşte savaş oluştu…

Ve dünyaya şunu söylemek isterim; “herkes, kendini korumalı”. “Herkes, kendi kodlarıyla, kontrol kurmalı ve korumalı kendini”.

Yoksa ben seni korursam ve sen sende, seni korumaya imkan bulamazsan, senin, ruhun ne olacak?... Ruhunun hulusi kalemi, ne olacak?... Sonsuz sahralarında kodlanmışlık, ne olacak?

Ben, herkesi korumaz mıyım? Kenan, kelamı kare olduğunda, O Kenani Kayıtlarda, kırıcılar olduğunda, o kıyıp, kıyıp kırdıklarını, kalemsiz bıraktıklarında, kök göklerin kültü olup, sofralarını kontrol etmedik mi?...Hepsini kontrolsüz mü bırakmıştık, o dönemde?

Sevgililer, hepsi, hepsi kontrol altına alındı. Peki, koruduk mu? Korumaktan öte koruduk, o zamanda.. Ama bilin ki artık koruma imkanımız kalmadı... Herkesin, herkesi hak etmesi de bu süreçteki yaşam kapısı… Kimse kimsenin ötesinde ya da gerisinde olmasın diye, çabalıyoruz.

“Yoksa, gel senin elinden tutayım, seni kodlayım, seni koruyayım,” diyemez miyiz?... Derdik ama demek istediğimizde, derdik. Yok, canlarım, yok, dediğimiz, her anda denir ama biz, haz duyduğumuz çalışmada, haz duyanlarla, çalışmak istedik.

Dorukların topraklarını tohumladık, canlar. Yaşamları kodladık. Ekmekler pişirdik, dünyada.. Pişirdiğimiz her ekmeğe, kelamımızı kayıtladık. Herkesi kodladık, kokladık, kodladık ve tohumladık.. Nesiller, kendilerini anlayacaklar ve dilleyeceklerdir... Mutlaka olacaktır, bu.

Ama bugün, sonsuz zamanların, kürzi kapısını kapatmayacağımızı bilerek, bu çalışmaya, devam ediyoruz.

Koca bir tahditsizlik ve koca bir hakikiyet ve koca bir sahra. İşte, bu sahra, temiz zamanların kaynağı, için buradadır.

Ve temiz zamanların, mutlaka kodlanmış olanlarca, kaynağa çekileceği gün, gerçekten geldi, hepimiz bunu biliyoruz ama dünya dürümlerindeki, en yüksek kaydı oluşturup, geldi.

Onun sura üfürmesi değil, suru kodlamasıydı maksadımız ve bunu yaptı. Adı Zakar… ZA HA - KA HA. Rahmi kalem olan, KA HA olan, Zakar. Onunla olmak, bizlere mutluluktur, umuttur.

Ve çok büyük bir görevdir, bu. Hem insan, hem de kontrol kurucu sahra olmak... İşte öksüz kalan insan, bunu hak tahtında,” mucize” diye bildi ve “insanlık boyutları, ben insana, hologramı aşırtan bir sahrayım”, dedi.

Oğul dünya budur, işte... Hem insan, hem kaynak, hem Yaradan, hem yaşam ve hem de evren, evren gezen, ziya olmak.

Mutluyum sizinle olduğum için… Mutluyum, dürümlerimde, insanlığım bulunduğundan... Mutluyum, burada olduğumdan. Mutluyum, hayrın hakkı olan, hakikiyette hakimi hak olan, mahrek olduğumdan.

Sizin sizde olan ilminizde olmak, bize mutluluktur.

Hora gemileri, bugün bizi dinliyorlar. Hora gemileri, 2000 tanedir. Her biri, bir ana gemidir.. Her birinde, birlik kalemleri vardır. Her biri, gökçe kodlamalar da yaparlar.. Ve teknolojik kaynaklar olarak, bütün kötülüklerin aşılmasında da ışıkları yanar.

Bütün kökleriyle, geçiş kapılarından girerler ve planetimizi izlerler ama bu izleme esnasında, içimizdekileri de yolu kodlayanları da ve ruhu tohumlayanları da bilip, görev isterler.

Ve derler ki “gerçek ses, gerçek yarın, gerçek şafak olalım, sizle olalım”. Gerçek yarın, hepimizin yaşamıdır… Geniş kalemlerimizi, ocaklarına indiririz ve gökçe konuşmalarımız olur.

Bugün, hayrın hakkındaki o tohumlar, bizi bize anlatmaya değil, bizden bizi dillemeye de değil ama ilmi anlatmaya geldiler. Kimde olacaklarsa, onunla olurlar ve görev taşırlar ama oldukları zamanda, sevgiyi sahraya indirirler ve sizi, sizde dinlerler…Sizden, sizi anlarlar ve sizinle çalışırlar… Çok mutlu ya da çok mutlu ama hep mutlu olmak, isterler.

Bizimle çalışmaları yoktu. Hiç gelmediler. Zaman kapılarından girdikleri olmuştur ama izin verdiğimiz için kök kaynağa inemediklerinden, bize görevli olarak gelmediler ama sahralarında sesleri duyuldu, zaman zaman.

Bugün ilk kez bize gelmek istiyorlar ve bizden, ilim istiyorlar. Nedense, bütüne hizmet için, burada olmaları, gerektiğini düşünüyorlar. Peki, geçişlerine izin vermemiz, zorlukları hak edip aşmamız için midir yoksa hakkın kalemini bulmaları için midir?

Ve ben diyorum ki “şimdi, kesin olarak, bu çalışmayı keseceğim çünkü onlar, mutlak kuranlarını hak etsinler, kendilerini kodlasınlar, Tanrı olup, tahditli olup, bütüne hizmetçilik için geçsinler”.. “Ama ağır ağır geçsinler. “Birden bire, geçmesinler”…. “O zaman, biz onları, mutlaka karşılayacağız ve kucaklayacağız ama şimdi, şuanda, bu mümkün olmadı”.

https://youtu.be/eLfxcJOiQwM
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 86 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol