Birlik İlmi
  İNSAN (4) 1.AKIŞ, 2.BÖLÜM
 

10.TEMMUZ.2018 TARİHLİ İNSAN (4)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Ben, her bilgiyi anlayabilmek için değil, anlaşılsın diye, veririm. Ama benim verdiğim bilgi, benim açıkça size, dillememin manası yoktur.

Sizler, bilgiyi alıp, okuyun, okunun ve hak edin...”Okuyun, okunun “dedim çünkü okuyan, okunan olur. .”Eğer size, ben Nakarın kalemiyim”, dersem, bilin ki rahmi kalem, kalem olduğundan bugüne, Nakarı kodlayabilecek dürümde mutlak kurana, kaynak olmuş, bir sahradır.

“Ha ben, size dersem ki kantar, seni tarttı”. Sen kalemi, kelama kodla ama sen sahraysan, kantar sende mutlaktır zaten…Ben dünyalılara bilgiyi akıtırken, dün dürümlerde, ümmi olanlara, bugün üzerinde görev taşıyacakları bir sahrayı oluşturmak üzere akıtmaktım.

Eğer size, ben yasaları öğretmeye kalksam sistem kelamı kırar. Çünkü sistem, yasaları herkesin kendi yoğunluğuyla dillemesini mutlak kalemiyle, bilgiyi alıp, anlamasını bekler.

“Sizlere, ben, sen şusun”, desem, iyi bilin ki sen, ondan farklısın çünkü ben beni sana dilliyorum demektir, bu!... Çünkü ben, benden öte bir bende, beni dillerken, herkesin kendi yoğunluğunda, kendini dillemesi için yapmaktayım, bunu.

“Evren, evren gezen” dediğim, zamanda, kelamı hak olan ve tahditsizliği kodlayanları, kast ederim.. Onlar mutlaktırlar ve her sahrada mevcutturlar. Lekesizdirler ve resim yaparken, kelamda, kalemde, mutlakiyette, kendi ruhlarının kontrolünde, resim yaparlar. Yaptıkları her şey ağır yükü hafifletmek için yapılır.

Dağlarım, dört gök çözümleyicisi, bilişin kaydı olsun, mutlak kuran mahrek olsun diye çabaladım. Göç kapılarının tümünü açtım ve yarınlara muktediriyeti kodlattım… Nesiller boyu yoğunluklar kontrol olacak ve bütüne hizmet edilecek diye değil, her şeyin her şeye kaynak olmasını sahraya indirmek için yaptım.

Elim; Allah’ın elidir. Alın, öğrenin ki örtüsüzüm. Hiçbir örtüm yoktur, yaşamda.” Barış” dedikleriyim, ben. Ağır yük dedikleri de bedenim ama mektebim insansıları, insanlığa tohumlayacak ilmi kodlamaktadır.

Evimin adı, insandır. Yasaları koydum. Yorulmadan çalıştım. Başka dünyalara, kök gerçeklerle indirdiklerimi de dillerim burada. Herkesin, kendini kontrol edebilmesi içindir, yaptıklarım.

Kaynak, aklın kalemidir. Ak kalemi kodlarken, mutlak olup, kodladım. Bana saygı duymayana, saygılıyım çünkü o beni değil, kendini dilliyor, hep. Ve beni hak edene, ben hakikiyeti tohumluyorum. Çünkü o, koklanmış mutlak ve hakim insandır...

Ve beni anlamaya çabalayana, Allah’ın teknik tahditiyle kodlamalar yapmaktayım ki hakkın kapısını bulsun da yolu kontrol etsin diye…Kaynak akıl, bitişken ve hakikiyetli dillerin diriliğinde muktediriyeti kodladığında, her şey her şeyle güçlenecektir. İşte bunun içindir ki bu çalışmayı yapmaktayım.

Kuran, Allah’ın tınısıdır. Kuranı dilleyen, hakikiyeti diller ama insanı dinleyen, mutlakiyeti dinler. Ekmeğini dilleyen, methi kelam olandır. Hakkın kapısını bulandır. Hak olandır....Ama o bilgi, o tohumu, kontrol etmek için değil, o tohumu, kontrolden öteye ulaştırmak içindir. Bunları herkesin, net bilmesini dilerim.

Karanlık; Atlanta Ata Kalemini kodladığında, ana kul, aklın tohumunu kodlar ve mutlak kuranı kaleme indirir. “Deli” dediler, İlme kalem olanlara. “Ama Allah ilminde deli, lekesi olmayana”, denir. Biz deliler, diriler, her anda kelam olanlar ve mutlak olanlarız.

Saygı, saygı, saygı… Herkes, saygıyı bilmelidir. İlmin kapısını bulmak, saygılı olmakla, mümkündür. Saygısı olmayanın, toprağa tohum olmasını insansı kalemleri kodlamasının imkanı olmayacaktır. Zira, iznimiz olmayacaktır, buna.

Eğer beden almak, Yaradan olmak içinse yeri göğü yarattığımızı, bilin. Bu yaratıcılık, Allah’ın tınısıyla oldu. Ağır yükü taşıyanların Mutlak kurana kaynak olmalarıyla oldu. Öksüz kalınmasın diye çalıştık. Yaradan, yarattığını hak ettiği an, tahditsizliği tohumlar. Biz, bunları yapmaktayız. Yarattıklarımızı hak ettik ve tahditsizleştirdik.

Yine doğan güç, aklın kültüyle doğacak… Yine Allah’ın tahtı, ilmin kelamında mutlak kuran olacak ve tüm sahraları kodlayacak ve yine müthiş bir ışık bütüne inecek ve bu ışık kontrol kuracak ama iyi bilin ki dünyanın ruhunda, kusurlar oluştu. Bunu yapanların, kontrol dışı olduklarını bilmekteydik.

Bundan dolayıdır ki izin vermeksizin, yaşam sahramıza inenleri, kontrol edeceğiz... Onların, bu sahraya inmelerine, izin vermeyiz.

Kimdir, onlar?...Yığınları kırmaya gelenler… Yalın kalemi mutlak kuranda dürümleyip, bütüne, kök gerçekliği kırdıranlar… Kili kumdan ve mutlak kuranı topraktan, ayrı tutmak isteyenler.

Ve cennetti cehennem yapmak isteyenler, buna izin vermezdik, canlar. Bu dünyada, ruh vardır. Bu ruhu kodlayacak toprak toplumlar, kodlarını kaleme çektiler.

Bin dil, Allah’ın ilmiyle, diriliklerini dinlerken, kelam kalemi mutlakiyetinde kontrol edici olabilir ve bugünden itibaren, daha güçlü bir çalışmayı devreye almamız gerekiyor.

Ulu bir dünya ve kuran olan, kalemler. Ama insanlık boyutlarının daha net bilmesi gereken, bir hal var. Ağırı hafifletmek. Ağırı hafifletmek, kaynağı hak etmekten, gerçeği hak etmeye ulaşan, bir sahradır.

“Bize, Allah’ın tınısı duyan”, dediler. ..“İni, cini dilleyen değil, ilmi dilleyen” dediler. “Bize, yolu kodlayan” dediler… “Bize ruhu toprağa, tohum diye indiren,” dediler… “Darı bolu bilen, doyumu kodlayan tohumu koklayan” dediler… “Vezir” dediler. “Eskiden, ilim” demiştiler, “ayrılık” dedik. Ayrılık, ilim, lekesizlikte olur… Tükenen insanlık lekenmişse, onların, kontrolü gerekir.

İşte bunun için lekelenen insan, hepimiz, has tınıyla kodlayıcı olmalıyız. Ocakları mutlaka kontrol edilmeli, sahra mutlaka kodlanmalı, yaşam mutlaka kontrollü olmalıdır.

Değerliler, tükenen insanlığı kodlayabilmek için, herkesin kendini tükettiği bir yaşamdayız… Bunları iyi bilin. Onları yok ettirmemek için, kelamı kodladık ve ruhun tohumu olup, indik.

Şikayetçi mi değil mi insan ilimden bilmem ama.. İmparatorluğun gücünü anlamasını bekliyorum... İmparatorluğun gücü, bütünün kübra kelamıdır. Her şeyin gücünden ötedir… Bu gücün herkesçe anlaşılması şarttır.

İnsanlık boyutları artık kendini dinleyebilmelidir, kelamını kodlayabilmelidir… Sonsuz sahraları, mutlak kuranıyla, halik kılabilmelidir... Budur amacımız, bizim.

Eğer yarınları kontrol edemezsek, yeri göğü yaratan, yerkürenin kültü olan, kendini kontrol edebilecekse, bize gelir. Ama kendini kontrol etmeyecekse, edemeyecekse, bu çalışmalara, halik olup, gelmesine izin veremeyiz.

Bu nedenledir ki son dönemde herkes, bizimle de çalış demeye başladı. “Biz, onlara gel” dedik.. “Biz onlara, geç” dedik... “Biz onlara, halik ol”, dedik… “Biz onlara, kodla yüreğini, hak et”, dedik... “Ve dince” dedik. “İnsanca, kalemce, hakikiyetce”, dedik. Kelam kaleminde mutlakıyetle kodlamalar yaparak, dedik ama çoğu hologramdılar ve anlamadılar.

Bundan sonraki süreçte merdivenimiz insanlık boyutlarının, en küçük sahralarına dahi kodlama yapabilirken, her şeyi, hak teknikle kontrol etmek üzere, koyu bir ışıkla çalışacaktır.. 
Devamı 3. Bölümde.
https://youtu.be/k8cbvpXDAdw
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 557 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol