Birlik İlmi
  İNSAN (4), 1.AKIŞ 3.BÖLÜM
 

11.07.2018 İNSAN 4
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Ve bu koyu ışık cevherimiz olan kelamımızla olacaktır. İyi ki tohum ekmek üzere burada olan kaynak ışıklarımız beden kaynağımıza indiler ve bizi dinlediler.

Neden biz insansılara gel demedik? Neden biz ilim kapılarını kontrollü kodladık? Neden an sahralarında insanlığı kaleme çekip kervan olun demedik? Hepimiz bilip dillendik, bilmeden dillenmedik bu yoğunlukta. Bu yoğunlukta olan ne ise bitişken sahraların kodlanmış topraklarında bu olmaktadır. Ve bizim amacımız ilimdir. İlmin kalemi olmaktır ve yaşam olmaktır.

“İki Medine yok” dedim, bunu da anlayan çıkmadı… Medine yaşamı tohumlayan, hakikiyetin tahditsizliğinde ki kalemin sessizliğiydi. Ve biz bugün bu sessizliğin kodlanışından ötede toprak toplumla tohumlanış yapıyoruz.

Öksüzü köksüz bırakmadık, göksüzü sözsüz bırakmadık, sitemi sahrasız bırakmadık, yazılarımızın okunması için yaşamları kodlarken; “yazan yazdığını okusun” dediklerinde yazılar kodları kontrol etti ve toprak kuranı kodladı.

Yerkürenin yeni dönemi hepimizin gücüyle kodlanmadı, bu meclisle kodlandı… Bunları kimsenin anlamasını beklememekteyim. Ve yıllar yılı yapılan çalışmaların asla hatalı olmadığını da anlayabilmek sorumluluğu olanlar bu yoğunlukta bulunacaktılar.

Kıran, kırdıran, aşkın sahrasında kırılan, yığınları tohumdan ayıran, yollarını kodlardan çıkaran, aşkın kıranı olan, sanılan, sanılmayan, kelamı kuranda kontrolsüz bırakan, yaradan yatay dirilerden şafak olup yenilenen ama dikeyi kodlayamayan; biz dünyada oldukça kim neyse onu hak edecek… Biz bu dünyada mutlak kaynaklarız ve yaptığımız tüm çalışmalar kesinlikle miraç kapılarının tüm insanlığa açılması için yapılmaktadır. “Miraç” dediğim, kervanın kervan olduğu o andan, sonsuz sahralara kodlanacağı yaşamlara inebileceği görev sahralarındaki o yoğunluklardan geri çekilişi gerçekleştirebileceği dürümü kastetmekteyim.

Kimsenin altın ışığımızı görme imkanı yoktur ama dünya dürümlerinde bu altın ışık hepimizin ilmiyle kodlanmaktadır. Arka, arka, arka, hep arkaları kodladık… Enkarnasyonlarını tohumlayanları kodladık… Ayrılığı koklayanları tohumladık, bütüne hizmetçilik yaptık ama yezitlerin ziya olmaları; yeri yıkmak içinse izin veremeyiz, bu kesindir ve ocakları kontrol edilir. Öksüz kalmaları değil ama kontrollü olmaları için bunlara gerek var.

Ve dünya, “alla pulla yaşamı” dediler… Allamak pullamak tanrılık değildir… Allamak pullamak, yalın kaynakların sahrasında yoktur… Biz bu dünyaya gerçek ekmek için indik ve bu ekmek müthiş bir sahra olsun diye çalıştık.

Şikayet etmişler bizden, kelamı kuran yapmadı diye… Kaya Allah ilminde kayadır ama sahra, sahradır… Bunları herkesin net anlayabilmesine imkan yoktur.

Bu dünya paşaların paşası olsa da, bizim zahri kaharın rahmi kaleminde muktedir olsa da, yolu kontrol kurucu ışıkla tohumlansa da, mutlaka öz gerçekliğini bilmesi ve bilişin kaynağında kelamı olması gerekir.

Şikayet mi?... Şikayettir bu… Dünya dürümlerinde kırmaya, kırılmaya başlamış; izin vermeyeceğiz buna!... Ayrılık demiyoruz ama bu dünya kendini hak etmeli ve kendi ruhuyla mutlak olmalıdır.

“Ol” dedik, “ol” dedik, ol dünya ol… Bütüne hizmetçisin, herkesin hakikiyetisin ve yaşamısın… Senin alıp götüreceğin insan, beşerin kaleminden öte kaynak olmalıdır.

Sevgili dünya, sarfettiğin çabayı görüyorum… Herkesin kök gerçekliğini kontrolü içindir yaptığın, hak ettiğin ama ruhunda kodlama da olmalıdır. Senden beklentimiz doğanın gücüyle mütahitlik yao diye düşünme, müthiş bir sahra ol diye düşün ve akıl tahtını kodla. Mütahitlik kelamda kodlanmış ışığın hakikiyete indirilişini sayfalayan şafağın kaydıdır ama mutlakiyet kodlanmışlıktır…

Sevgili dünya, seninle çalışmamız mutluluktur bize, bunu iyi bil… Bundan sonrada seninle çalışma sürecektir. Elimin Allah eli olduğunu, ölüyü diriltmekte olduğumu, mutlak olduğumu ve hakim olduğumu bilmeni dilerim.

Kurtuluş savaşıdır insanlığın yaptığı şu anda, büyük bir kurtuluş savaşı ve bu savaşta senin de görevin vardır. Eğer sen insanlığı Halik değil de kırık sayarsan, cennetin cemaatimin cevherinde olmayacaktır. Bundan daha öte bir dil de yoktur… Dimi, dini değil, ilmi dille!... Kendini hak et, dürümle, diriliği hak et dille ama neticeyi bil! Eğer sen tüm insanlığı yıkmaya kalkarsan, şarkın halikiyetinde kontrolü kuramaz ve mutlak kuranın kalemden ayrışır ve sen; sararan bir zamanın kaynağı olacaksın, bunu istemiyorsan bütüne hizmetçisin bunu tek, tek altın ışığın kodlarıyla bilişine kayıtladık.

Eğer sen kendini bilmek için mutlaksan, eğer kelamın kodlanmışsa düzeni kurmanı bekledim. Kurmadın… Düne kök görev tohumlamanı bekledim, mutlakiyetinde kontrol etmeliydin sahrayı, bunu yapmadın… Eğer sen ki; şer yaratmadan şarkı güçtesin, bunu yapmazsan; dünya yolunu kaybetmiş bir sahra olacaktır ve bizler tohumlarımızı bu dünyaya ekmeden gideceğiz. Ekmiş olduğumuz tohumları da kontrollü olarak çarıklarınızda çıkaracağız.

Değerliler, dünya dediklerim hepinizsiniz… Burada yaşayanlar ve yaşatılan her şey… İyi bilin ki bizler cennet için dünyadayız ama sizin yaprak yaprak okuduğunuz ne varsa koruma altında olan bir sahrayı kontrolsüz bırakmak için oluşmaktadır. Ve ben daha güçlü bir bilgiyle burada olsaydım, “sarı, mor” demem, ilimin kulluğunda herkesi kodlardım ama öksüz kalırdı sahralar, bunu biliyorum ve bunun için her şeyin gücünü hologramın kültü olarak bütünün gücü haline dönüştürüp yolu kodlamak çabasındayım. Ve diyorum ki; “kıran kırdığında kırılır ama kıran, kalemi kodlamadan kırılır ve yolu kaybeder. Eğer yolu kıracaksa, kontrolü kaybolur, eğer ruhu kırmaya kalkarsa saygısızlıktandır bu, onun ruhu kutsuzlaşır, kısırlaşır”…

Şikayet, şikayet, şikayet hep şikayet dilledi dünya… Bende derim ya “kendini bil, hakikiyetini dille ve ruhunu dille”…

Dünyanın ruhu mutlak, kontrollü ve hakim bir düzen kuracak ama Hora gemilerindeki o yoğunluktan kurulacak düzen sistemi kırar. Bunun içindir ki o gemiler bizde kelamı kaleme çekmek için değil, kontrol kurmak için hakikiyeti kaynak yapmak için de değil, sahrayı kontrol edecek gücü dürümlere indirmek içindir… O güç insanın gücü olmayacak bu kesindir ama o güç tüm insanlığı kontrol etmek için inecek. Böylesi bir kontrol korkuyu yaratır, korkuysa kısırlığı kayıtlar, kısırlık hırsı tohumlar, tohumlanan hırs şarkıyı şarkıdan ayırır ve yasalarla kalemi kırar. Kırılan kalem kimseye fayda sağlamaz bunu bilin! Bunun içindir ki; hologramda Hora çalışır ama yarında Hora’nın yarını olmayacak, buna iznimiz yoktur, şimdilik!

https://youtu.be/72Ia-VHsEa4

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 215 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol