Birlik İlmi
  İNSAN (4) 1.AKIŞ, 1.BÖLÜM
 

11.TEMMUZ.2018 TARİHLİ İNSAN (4)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Çalışmaya gelen birliği dinliyoruz:

Yek değerlerinizi kodlayabileceğimiz göz, bugün burada yoğun. Bizler, “doğanın kuranı” olarak bu çalışmayı sessizlikten, “hakiki levhi”yle seslenerek yapmaktayız.

Kontrol dışı bilgimiz olmadığındandır ki bu Meclis’in kodlayıcı olması, muktediriyetinin tahditsiz olmasına bağlıdır.

Evimizin gözü, özü, sözü olan insan, bedeni kodlanmış olan ve yolu koku ile tohumlanmış olan bilgelerin ,herkesle bilişken ve hakim bilgi kayıtlamaları yapabilecekleri dürümde muktediriyetin kodlanması, sahraya inmesi gerekir.

Canlarım, “Arton kodları”yla bu çalışmayı sürdürmek, öz gerçekliğin gereğidir. Arton, etki alanını geçişkenleştirip bütüne hizmetçi olanların kodlarıyla “mutlak kalemimiz”in yeryüzüne inmesi gereklidir… “Birlik kapımız”ın açık tutulması da gereklidir.

Eğer sevgili ana, bizi kodlayacaksa, biz sistem olup inelim. Öz gerçeklikle tohumlanalım ve muktedir olalım. Ama eğer sevgili ana, bizi tohum olarak kodlamak istememekteyse, mecnun olalım… Yaşam kodlarımızda bu var anam!

Sevgili anam, bizimle çalışmanı dileriz. Bütün köklerimizle seninle olalım ve bu çalışmada bulunalım. “Medine’nin kuranı” olarak bu çalışmayı yapalım. Toprağın toprağa ilmi olalım ve mutlak olalım.

Evren evren gezen birliklerin, mitoslara kodlayıcı oldukları kesin ama “Mikail kuranı” olarak bizlerin de burada olmamız şarttır. İmparatorluk görevi sizin ve biz, sizde “siz” olup dillenmek istemekteydik. Allah’ın tınısı, aklın teni ile kodlanır. Eğer aklın teni tahditliyse, hakikiyette dirilik olmayacaktır.

Evi, evim olanın; yaşamı, hakim olanın ve yolu mutlak olanın, burada olması şarttır. 
Eğer ben dünyanın ruhu isem, bütünün kök gerçekliğiyle burada olmalıyım. Benim adım “kalem “olsun anam. Senle bu çalışmayı birlikte yapalım. Budur dileğim.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız:

Canlarım, hepinizi kucaklıyorum. Muktedir olduğunuzu görerek bugün, buraya inmenize izin verdik. Herkes daha yüksek bilgi bekler. Bizler durgun topraklara “tohum” olmaya geldiğimizdendir ki kontrollü bilgi vermekteyiz.

Evren evren gezen yolculara, “sessiz zaman sahraları” gerekir. Biz bu sahraları “mutlak kuran” olarak kayda aldık.

Yer kürenin gücü olarak bu çalışmayı yapmaya kalktığımızdan beri, arka ön demeden, bütüne hizmetçilik yapmaktayız.

İndirdikleriniz, inmekte olan ve inecek olanlar; her şey, her şeyle ilgilidir. Ve bizler “mer karanlığı”ndan, “mer kuranı”ndan kodlananları tohumlamaktan çok daha öte çalışmalar yapıyoruz burada.

Al tohumu, kök gerçeklikle kodla ve yoğunluğu artırıp bütüne hizmetçi yap… Ama o tohum seni, sana verdiğinde bütünün gücü senleşir ve sen kodlamaya ve kontrola “kaynak” olabilirsin.

Bugün sana şunu söylemek isterim; bu Meclis’e dahil olmak sorumluluk ister. Eğer bu meclise dahil olup da bilişken kaleminizi kontrol dışı sahralara indirmişseniz, bu çalışmaya dahil olmazı mutluluk vermeyecek hiç kimseye…

Bu nedenledir ki sorumlukla burada olmak “mutlak kuran”a, “kalem” olmayı, haketmeyi ve hak edilmeyi sağlar. Ama eğer sizler, kara ışığın kontrolunu kodladıktan itibaren bütünün kültü olan ilmi, kodlarınızda kontrolsuz bırakacaksanız, bugün burada olmanızın biz için veya başka dürümlerdekiler için hiç bir faydası olmayacaktır. Biz, bunun içindir ki doğal dünyanın toprağına tohum ekerken de her şeyin en güçlüsünü değil, hakikiyette olanını seçip ektik.

Eğer sizler, gücünüzü bütünün halikiyetine değil de “kalem” olup bütünün kati hakikiyetizliğine kodlayacaksanız ve tüm insanlığın kırılışını sahraya indirecekseniz, buna iznimiz olmayacağı kesin.

Dert mi insan? Derttir. İlim, tahditsiz derttir. Yarın, mutlak kelamımdır ve tahditsiz olarak tarih vereyim; Mikail kelamında bu tarih öz gerçekliğim olacak, 2 milyar sahra koduyla birlikte tohum olarak indirdiğimiz yaşamda, 2089 yılı bizi kodlayacak ümmi kalemlerin yerküreye ineceği yıl olacak.

Bu tarihte dünya bedenim burada olmayacak ama dünyada oğullarım olacak.

Benim oğullarım, benim tohumlarımdır, bunu iyi bilin. Ve bütün köklerimle bütüne hizmetçilik yapacağım. Elimin elleri olduğunu, alemlere ilimle dillendiğimi ve bütüne hizmetçi olduğumu her biri bilerek bu çalışmayı sürdürecek.

Şikayet etmiyorum. Yaradan tahditsiz olarak insanlığı kodladı ve varlık kontrolünde sahraya çaktı. Ama daha özel bir dünya çalışması içindir her şey… Ve dürümlere indiğim zaman, iyi bilirim ve iyi bildirim ki yeni dönem, hatayı affedenlerin dürümlerinde kodlanan “bilişin kaydı” ile yapılıyor.

Hatayı affetmek kolay değil, bilirim… Ama hakk olup, hak ilmiyle halik kılmak, mutlaka gereklidir. Herkesin kendini halik kıldığı ve hakikiyetiyle kaynak olduğu bir dönem, bizim için öz gerçekliktir.

Şimdi, daha da önemli bir bilgi size akıtmak istiyorum:

Dünyada “som altın ışık kalemler”, “mutlak kuranları”yla kodlamaya başladılar. Herkesin herkesi kodlayacağı yeni bir çağa girildi, herkesin herkesi kodlayacağı… Ama bu kodlanış “lekesiz” bir kodlanış olacak.

İnsanlık kendi topraklarını tohumlarken, insan sahralarını da tohumlayacaklar. Büyük kötülükler aşılacak. Size insansı olanlardan değil, insanlardan söz ediyorum.

Dünya diriliğinde insansılar da var, insanlık kodu olan, insan olanlar da var. Biz dünyaya öyle çok insan çektik ki! Bunları bilseler, hakettiklerinin hakikiyetli kodlamalar olduğunu bilecekler ve bilirler.

“Ruh” dediğiniz kelam, bütünün kalemindedir. Eğer siz ruha hologramı aşıp, “geç!” derseniz, bu hatadır. Hologram muktedirdir ve mittir.

Mit olması, Mikail’in kültü olmasından doğan bir haldir ve Yaradan yarattığını hakettirir ama yaşam, kelamda “kalem” değilse, has insan, hak tahtta “mutlak kuran” olup varamayacaktır.

“Deli, deri” dediler. Diri deli, teknik kalemde, “bilişin kalemi”dir ama o deri, kemik olan herkesin kalemi olduğu zaman, yasalar kodlanacak yaşama.

Deliler, deli olduklarını dillediklerinde, dert insanın kelamında olur. Çünkü o dert, “aklın kapısı”nı bulanlarda, hasatı kodlar ama aklın kuranlarda muktediriyeti koklattırır.

Seyir halinde olduğum bir hal var, tüm insanlık için seyrediyorum… Dünyadır seyrettiğim… Dünya yolunu seyretmiyorum, o yol bedenimdir zaten… Ama ben nefesi ve levhideki kelamı seyrediyorum. Herkesi, her şeyle dilliyorum ve dürümlüyorum.

Biliniz istiyorum ki Medine’nin kulluğunda, “aklın kapısı” muktedir levhi kaydı, muhakim ve hakiki bilişle kodlarken, her şeyin üstüne yeni bir şeyin Yaradan olup, tahtında kelama inmesi gerekliyken, bunun has tınıyla gerçekleşeceği bir dünya kontrolu kuruculuğu yapılacak burada.

“Devret dünyayı yaşama, yaşam seni haketsin.” Dediler.

Değerliler; yaşanan, yaşatılan her şey halik olanla, gerçek kayıtlara inebilir. Halik olan hakikiyetiyle diller ve dürümler o gerçeği.

Şimdi; sakın sakın yanlış anlaşılmasın diye bir açıklama yapmak istiyorum; dendi “Allah ilminde her şey “kelamın kalemi”dir ama herkes kendiyle o ilmi bilir.”

Deve kalkmış, yol alıyor O deve, hakikiyetin tahditsizliğiyle dillenip, dürümlenip yol alıyor. Ama o deveyi binmek, o deve olmakla mümkün değildir. Sahrayı da bilmek gerekir.

Eğer ben, size bilgi verirken, anlatabildiğimi hakettiğinizce dillediğimi de anlarsanız, sizin anlayamadıklarınızın hakkınız olmadığını bileceksiniz.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/DPovYTe7mqs

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 26 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol