Birlik İlmi
  İNSAN (7), 1.AKIŞ 1.BÖLÜM
 

1.AĞUSTOS.2018 TARİHLİ İNSAN 7,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Yezitlerin tohumlanması bugün çok özel bir güçle gerçekleşecek.

Bugün oğullarımızın kodlarını tohumlardan ayrı tutmaya çalışan biliş kalemleri bizimle olmak dilediler ve buradalar. Herkes kendi diriliği ile burada olabilir. Ve onlar da kendi dirilikleriyle buraya geldiler.

Öz güçlerin dürümlerde olan onlar, mutlak kuralarıyla kalem olacaklar ve beşer kapıların kuranlarında kodlanarak, mutlak kuran olup meth-i ka ha olacaklar. Kendi dilleri ile ve dirilikleri ile bizimle dilleşecekler.

Ölü bir planete gelip, bizim kurtarıcımız olmayı arzuladıklarını söylediklerinde, bizler çok şaşırmıştık. “Şavkın aşkından öte bir şafak var mı?” diye düşünmüştük. Bugün görüyoruz ki hepsi siftah yapmaya gelmişler bizimle. Bizim can kalemimiz, kelamda kaynak ka ha olacak ve onlarla tohum olacak.

Mutlaka unutmamalıyız ki tanrılık kalemi, mutlak kuranda mahrek olabilir ve bizler müthiş bir sahra olarak, muktedir olup bütüne hizmetçilik yapabiliriz. İşimiz budur bizim, insana hizmet… Ama insan kelam olduğu zaman, kendini hakedecek ve bizimle toprak topluma, tohum olacak.

Mutlaka umutlarımız vardır. Mutlaka kaynakta bilişimi vardır, ilmimiz vardır ama daha özel bir çalışmaya kalem olmak isteyenler, büyük kök gerçeklikleriyle bize geldiler.

“Ben dünyalıyım.” Diyor biri… Ve bir diğeri diyor ki “ben nefese kelamım, mahrekim.” Diyor. Bir diğeri “kalemi hakettim.” Diyor dürümlerdeki tohum. “Umut, umut, umut… “ Diyor öteki. “Çörek yapamaya değil, ilim yapamaya geldim.” Diyor ve bir diğeri diyor ki “yasaları koymaya geldim.” “Alo si ka ha. Alo sa ha.” Dedi diri olan ve dedim ki “Aha bu.”

Şimdi; kaynak Allah’ın tınısıyla kodlanmış ve hak kalem, ilim ve biz insanlık boyutları mutlak kuranla toprağa tohum olduk. “Öksüzüz, yetimiz... “ ya da “Has tahttan ilimsiz kaldık.” Mı diyelim yoksa yaşama indik mi diyelim? “Yedi gün çalışmalı. Bilişin kalemi olalım, mahrek olalım ve BSUİ olalım.” Mı diyelim?

Tabuları yıktık, altın ışığın kulu kuran yapan, mutlak yapan kuran tınısıyla tahditsizleştik mi diyelim? Hepimizin yapmakta olduğumuz bu çalışma, umut olan ve mutlak kalemde mahrek olan bir yaşam kaftanı giydirecek insanlığa…

Bu görev hepimizindir. Hepimiz biz olarak bütüne hizmet ederken, “Yes aha.” Diyenlere “Ahh.. “ dedik. “Ha aha” diyenlere, “hah” dedik. Ve “yarın oldu.” Diyenlere, “Hah “dedik. Neden bilir misiniz? Çünkü “h” harfi kontrolludur. Toprağa tohumlarla kodlarken, tahditler. “A” harfi sınırları katlar katlar ve kodlar ve aşkla ağır ağır açar, kaldırır. Ve yine “h” harfi “eh işte” der. “Aha şimdi” der. Ve o da sınırı kodlar ve yeryüzünün görevi olan dürümlerde, kelamı kalemde mutlak kılar.

Hepimizin cennet ilmi budur. “Ben” der. “Beden” der. “Lekesizim” der. Yasaları koyarım, dürümlerim, dillerim der ama daha da özel bir şey söyler, “mahrekim.” der.

Mahrek nedir? Ruhsal kurandır. Her şeyi kapsar, mutlaktır. Herkesin kendi dürümleridir ve yoğundur. İşte bu yoğunluk, mutlak kalemleri, mahrekte merdiven yapar.

Şikayet mi? Şikayet eden şikayetçi olan kim varsa, kelamı kalem olmayandır. Ve biz, bugün şikayet edenleri de buraya çağırdık.

Kimse hiçbir şey bilmiyor. Doğanın kuranı dahi anlamıyorsa, biz ona kendi yaşam sahralarınızı ilmini nasıl anlatabiliriz?

Dönün, gözünüzün görebileceği en büyük gücü, kök gök sözsüz, sessiz olan o yoğunlukla anlamaya çalışın. Gök sözünü söylerken, mutlak kuran olup söyler. “Yedinci dünya” dediğimiz zaman dil, Allah’ın ilmidir ve kendi yoğunluğuyla dilleşir.

“Ağır yük taşımayın.” Derken, “tahditsiz olun.” Demektir bu. “Hakikiyeti hakedin” derken, “hasatı hakk olup yapın.” Demektir bu. Ve “vurmadan vurmak” derken, kontrol kurmaktır anlatılan… Ve biz bütün köklerimizle size, sizi anlatırken de hep sessiz zamanlardan dillenir ve süper sahraları kodlarken, muktedir oluruz.

Yoğun, ağır ışık kalem olan bilişler var. Ocaklarında kaynak kodlar bulunur, tohumlar bulunur… Oğullarımız var orada ve hepsi mesih kapılarında kervandırlar ve dürümlerde bilişin kelamıdırlar. Bütüne hizmetçidirler. Onların kontrolları var ve safa safha aşk sahraları oluşur.

Şu ana kadar yedi dünya kuranı kodlandı tüm sahralarda… Ve bizim yaptığımız budur. Yedi dünya kuranı, yedi ka ha sahra oluştu. Ve bütün kökler göreve kodlandı. Masamıza kültler oturtuldu. Hepsinin gözü, özü, sözü insanlık oldu.

Şu anda yaptığımız bu çalışmayı daha güçlü yapabilmemiz için de hep “insan” dediklerimiz var ya hani… Hep “lekesiz” dediklerimiz var ya hani, işte onların kontrolları kurularak bu çorbaya kodlandılar.

Bu çorba, ağır yükü hafifletebilecek teknik sahrayı kodlamış bir çorbadır. Safha safha mutlak olanları buraya aldık. Kendi derelerinde kodlama yapanları kelama aldık ve mektep kuruduklarında, mutlak kuran yaptıklarımız oldu, onları da buraya aldık.

Ve “dön bak dünyaya.. “ Dedik. “Dünyanın lütfi kapısını bul ve kodla.” Dedik. “Her şeyi hak et.” Dedik.

Nesiller sistemi kodladılar ve mutlak kuranlarıyla kayda girdiler ve bizlerle oldular.

Çok ölü verdi dünya ama ölüler kök gerçeklikleri kodladılar ve dip diri yaşamlara kontrollu olarak ulaştılar.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/84Tzi4s39yc

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 520 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol