Birlik İlmi
  İNSAN (1) 1.AKIŞ 2.BÖLÜM
 

20.HAZİRAN.2018 TARİHLİ İNSAN (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Benim adım; sessizleştim, dinletmem adımı. Ama iyi bilin ki kardeşleriniz, adımı zikrettirmek için çok uğraşırlar. Kopup giden, koptuğunda kelamı kıran, kontrol kuramayan, yasaları kontrol etmeye kalkıp, aklın kalemi olamayan, kim varsa..

Asa; neden insan?.. O asanın sahrası, ilimdir. O ilim, hepimizin yaşamıdır. Bunu iyi anlayın.

Ve dünya; Allah’ın tınısını duyanların, dürümlerindeki, tohum olan dünya... Uluların kuranıdır, dünya. Yasaları koyup, yasalarla kodlananların şafağıdır, dünya ama önce öksüz olanları, kodlamalıyız. Önce gök köklerdeki, kölelik yapanları, kodlamalıyız. Köksüzleri kodlamalıyız ki yeryüzü, göz olabilsin.

Olgun başakların mutlak kutsal tahtlarda, okunan şafak sahralarının, şarkısını bilmediklerini düşünmem… Ama kendini anlatamayanları kodlamalıyız ki açıyı daraltıp, kaynak olabilsinler.

Köprü kurmadan, öz gerçekliğe, o gerçekliği, halik saymak mümkün müdür?.. Öz sözü dürümlerde dilleyenleri, kontrol edebilmek, ölüyü diriltebilmek, yarına varabilmek, mümkün olabilir mi?

Hangi doğanın gücü, sizi daha yüce insanlığa tanıtacak? Kaç insan, doğanın kuranını, kodladı? Hangi dürümde, bilişiniz, kontrol kurdu?. Hakkınız, hakikiyetinizde, ne oldu? Karanlık, aydınlığı tohumladığında, Sistem, Nizam ve Düzenin gücü, sizde miydi?

Yaradan; Allah’ın tahtında, yaşam olabildi mi acaba? Yarattığında, kaynakta, ilim var mıydı acaba? Kontrol kurabilmiş mi acaba? Asa; insanlıkta mıydı?.. Allah’ın ilmi olan, o yoğun sahra, yaşamda insanı kodladığında, o asa, şafakta mıydı?.. Hangisi, hangi dil, daha yüksek bilişi kodlayacak?

Ve dünyalı, ben sevgiyim. Bunu anla.. Mutlaka anla, ben sevgiyim. Oğul kodlaması yaptım, sahralarda. Şafak, kelam oldu, hepimiz, göz olduk ama doğanın kuranı mutlaktır, anlayınız.

Kin, nefret, duyguları aşılmadan, yasa koyucu toprağa, tohum ekmez bunları iyi anlayınız. Kin aşıldığında yasa, insanlık kelamıyla, kodlanır. Ve mutlak kuran, kodlayıcı olur ve her anı hasatla diller.

Kim insana, ilim için gelir?. Kim insana, kalem için gelir?. Kim insana, hak ettiğinden gelir, bilmekteyim... Bilirim ki doğanın gözü vardır. Bilirim ki yarının kübra olan kelamında, insanın insanlığı oluşacak ama daha da önemlisi şans dilemeyeceğim, kimseye... Bilmeleri, bilinmeleri, kelamları, hakikiyetleriyle olmalı.

“Şans” sırdır. Size, şansı anlatayım!.

Sorarsanız, neden, ben şansızım, diye? Temiz bir dünyaya, eşya olup, geldim... Bu bir şans mıdır? Ben, bu temiz dünyaya, ekmek olup, geldim. Şans mıdır?.. Ya bu dünya, bedende, kelamda olduğu gibi temiz mi acaba?

Hangisi, insanlık ilminde, mevcut? Ben, bir teknik kalemim. Teknik tohumum. Teknolojik tahditlemelerle, bilişi kodlarken, hangi düzen, benim dürümlerimde, görev taşıyabilir?

Benim, İslam olan insanlığımın kontrolünü, kim sayfalayacak?

“Vatikan” dedikleri, bir kalem… Vakti gelirde, kervan olurp, gelirse yüreğe hani neredesin, der miyim? Demem, çünkü bilirim ki Vatikan, kendi rüya boyutlarını, hak etmemiş, bir sahradır.

Ya İslam kalemleri gelir mi acaba? Hangisi geçip geldi de ben onları, toy olduklarından, sahramda kodladım. Ben torbama, ilmi koydum, canlar. İmparatorluğun göreviydi, bu.. İlmin kalemi oldum da geldim. Akıp geçtiğimde, kantar, kelam olur mu acaba?

Seviyemi ölçmeye gelen, çok. Kelama kalem olmaları mı? Ka Ha olup, tahtımda, teknik kuran olmaları mı? Koca bir doğanın, kutsal topraklara tohum olduğu bir sahrada, şarkı, türkü, olmaları mı gerekir?

Değerliler, denir ki “Allah; ilmin kalemidir”. Yaradan, yarattı ya.. Daha, ne ister? Yaradan, yarattı ya… Neden, kelam olsun ki? Neden, kalem olsun ki?. Yapmadığı bir şavk, yapmadığı bir sahra mı kalmış? Hani, nerede, o?

Gönül derki “öz görev; insandır”. Ölü dirildiğinde, o artık insan olur. Ölüyken, insansıdır. Dirildiğinde, insan olur. Ama ya diri olup ta öldüyse ne olacak?.. Artık o, kök gerçeklikten, ayrışmış olandır.

Ve doğanın gücü olamayacak, olandır. Muradım, dünyanın nur olmasından öte kul olmasıdır… Bu dünya, kulluk yapmalıdır. Kime yapacak, kulluğu? Kanatlanan, ilim kapılarını bulan, sofa olan, SİSA KA HA olan, teknik kulluğu kodlayan ve muktedir olanlara, yapacak.

Niye yapsın ki?.. Önce, göz, söz, öz, olmak için.. Bilinsin dilerim ki bu dünya, ölü bir yaşamı kodladı... Arzın arşa kodlanışını, sayfaladı. Kontrol kurdu. Önce düzen kuracaktı, kurdu.

Sorumluydu bundan, sonra nüfusu kodlayacaktı.. Onu da yaptı. Yazı yazanları, kaleme çekecekti, yaptı.. Hepsi, hepsi, insanlaştı. Arza, arş oldu.. Bütüne hizmetçi oldu. Yarattığı ve yaşattı.. Bugün artık tohum olmalıdır.

Kontrol dışı hiçbir ilim yoktur, canlar. İlimse, kontrollüdür. İlim olması mutlak olmasını gerektirir.. Mutlaksa kalemden doğan bir insanlık kaydıdır. Ve dirilik, insanlığın kelamında mevcuttur.

Dün ölü bir sahra da yol kodlaması yaptım. Çok mutluyum ki o ölü sahra, bugün düp dürüm oldu.. Dürüm, dürüm oldu.. Öz görev oldu. Burada olmaları gerekenler, buradalar.. Olmamaları gerekenler buradan, ayrı tutuldular.

Neden, ayrı tutuldular? Hakları olanı, hak ettiklerinden mi yoksa hakim olmaları gerektiğinden mi?.. Her şey her şeyin gerçeğiyle kodlanır. Yedinci dürümde, her şey dillenir. .Dünyanın ruhu vardır, canlar. Bu Ruh; mutlaktır.

Ve bizler, şimdi daha güçlüyüz. Çünkü sofaya, saha olan sessizliği dilleyenleri, çektik… Her şey bizimledir. Gerçek budur.

Bugün dünyanın nuru daha yüksek… Kök görevi daha güçlü... Bizler, çok daha güçlüyüz ve dünyanın kolları açıldı, insanlığa…Önemlidir, bu!.

Eğer sizi hak ederse dünya, kocaman kocaman açar kollarını. “Gel” der. Ve der ki “geç”. İşte, bugün dünya, hepimize kucak açtı. “Gel” der. “Gel”….Ve biz, bu dünyaya, kendi yoğunluğumuzu kattık. Gerçek, bu!.

Benden, bana ben olan, insan… Bende beden olup, ilim olan, kendini hak eden, dürümlenen, mükafat olan... Ben olan bilişim, bedendeki kaynağı olan... Daha ne diyeyim ki?. İşte insan, budur!

Kimse, ben dememeli, öyle mi? Değiliz.. Ben değiliz çünkü hepiniz, o bende, beden olan bilişin, kuranlarısınız. Ve ben olmak, hak tahtın, hak kalemi olmak, anlamına gelir. İşte çalışmalar, bundan doğan, bir yoğunlukla yapılır.

Ve dünyanın kontrolü, bu şekilde, sahrada, kodlamalarla, yaşamın kayıtlamalarıyla, gerçekleşir.

Bizler, dört gök çözümleyici diri olarak, bu çalışmayı başlattık. Bu anlattıklarımın hepsi, bu dört gök çözümleyicisinde mevcuttur. Ve bugün dört kök gerçekliği kodladık, burada.

Her şey yine bizde mevcuttur. Ve doğan kuran, kelamı kurandan kodlayan ilim ve insanı kelamda, kaleme çeken bilgi, bizim temiz kaydımızda mevcuttur.…Mutlaka ruhumuzda vardır. Muktediriyetimizde vardır... Yazdığımız, her yazının hasatıda vardır.

Değer biçmeyin, insanlığa. İnsanlığı, değerli bilin.. Ama insanı, kontrol etmeye de kalkışmayın.. Budur hep dillediğimiz, burada... Çünkü biz, telif hakkıyla, dünyaya inenleriz. Bizim telif hakkımız, ilimdir.

Herkes iyi bilsin ki ilmi kalem olmak için, ilmi kuran olmak gerekir. İlmi kuran olmak için, ilim kaleminde, kelam etmek gerekir. Ve kelamı kurana kodlatmak için, hakkın kapısını, hologramdan kodlanmışların, kutsal topraklarından, kayda alıp, aşırtmak gerekir….Bunları yaptık, biz.

Ve şimdi, deliler, diriler, dediğim o yaşam kalemleri, Ebrövlerini tamamlamış, oluyorlar. Ebrövlerin tamamlanmasından itibaren, yaşam yeryüzünün gözünün gördüğü, en büyük yüceliğe varacak.

Bundan öte bir sahra ve bundan öte bir KA HA kalem, düzeni kurmaya inmediğinde, biz insanlık, hep burada olacağız.

Ve bir gün, bizim iznimizle, bizi kelam diye dilleyen dirileri, kök görevi kodlamaya indiklerinde, ocaklarını yakacağız... Ve onların, kendi teknikleriyle, kendi sistemleriyle ve kendi yarınlarıyla, kontrollerini kuracağız.

Öz görevimiz tamamlandıktan sonra biz, bu yoğunluktan ayrışacağız. Bu yoğunluktan, bizim ayrışmamız, 200 bin yıl sonra olacak... 200 bin yıl sonra. Tekrar etmek isterim, bu kesindir!… Dünya yılından, söz ediyorum ve biz, o gün geldiğinde, bu dünyayı kontrol etmeden, gidebileceğiz...Budur olan!.

Evren, evren gezen birliğim, bu dönemde, buradadır. Ve Bundan daha öte bir güç, dürümlere indirildiğinde, ocak yakıp, onun toprağını tohumlayıp, mutlak kuranını kodlayıp, gerçek kaydımızı çekip, çıkarıp, gidiyoruz ama henüz daha o dönem başlamadı.

Şimdi, hepimiz çok mutluyuz, canlar. Çok mutluyuz!.

https://youtu.be/HqATapMD1ig
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 250 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol