Birlik İlmi
  İNSAN (5), 3.AKIŞ
 

18.07.2018 İNSAN 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Canlarım mutlaka hepinizin yoğunluğu mutlaktır, bundan hiç şüphem yok, hepiniz kelama kalemsiniz bunu biliyorum. Çok huzurluyum ki doğanın gücü olup burada hologramı aşabileceğiniz ve yoğunlaşabileceğiniz kesinleşmiştir.

Dürtülerle çalışmadığınıza eminim, her şeyin üstü bir şevk ve hakikiyet oluştu dünyada. Bunun içindir ki bu dünya mutlak ve hakim bir ruhi sahraya ulaştı.

Dünyanın özel görevi vardır, bu onun ödevidir; ilimle çalıştırmak. Bugün dünya ilimle çalıştırmaktadır insanlığı ama size, insan olduğunuz sürece yasalar kodlarıyla kontrol kurucu olacaktır da; insansılıkda ne olacaktır bunun da izah edeyim…

Eğer henüz insanlaşılmamışsa, insanlık kodlaması olmamışsa o zaman dünya size kendi yoğunluğunu kodlayarak iner ve sizin kendi ruhunuzu hakikiyetinizle diller. Dünyanın sizi dilemesi, sizin dünyayı hak etmenizden öte bir haldir. Ve sizine cennet kurar ya da cevherini cevherinden çıkarır ve cehenneminizi kodlar. Bunu neden yapar dünya!?... Çünkü dünya denilen bu planet yasalarla kodlama yapan bir planettir. Yasaların hepinizi Halik kılması ya da Samanyolu galaksisinde ki o yoğunlukta sistemin kontrolünü kurabilmenizi sağlaması gerekmişse bunu yapar. Ya da cevherinizi kontrol eder ve ruhunuzu kodlar. Ya da ruhun kontrolünü kurduktan sonra sistemin tohumunu sizin yoğunluğunuza indirir ve sizin o tohumla bilişi hak etmenizi, hakikiyetinizi kodlamanızı sağlar.

Peki, bu dünya neden bize “siz çalışın ben sizi izleyeyim” diyor!?... Bunu da izah edeyim…

Temenni etmem ama bu dünya bizi izlerken çorba pişmemişse, ilim yoksa ve yoğunluk kontrol etkinliğine ulaşmamışsa sevgiyi kontrol etmez ve der ki; “sizi bedenimde isterim çünkü siz benim için yığın yığın kısırlık kaydı yapacaksınız… Ben bir dünyayım, kısırlık da gerekir bana” veya der ki;”siz çok yüce çalışmalar yapıyorsunuz bu nedenle sizin yoğunluğumuzda olmasını dilerim ve bu yoğunlukla biz size cemaat olup cevher olup inelim, böylece toprak tohum yaşasın”… Ve ya der ki dünya “ilim kalemi oldun, yarın oldun, ruh oldun, ölüyü dirilt ve mutlak ol”…

Biz bunu yaptık canlar… Dünya dışı varlık tahtlarını da alıp geldik dünyaya, bundan sonraki süreçte de bu çalışmada bulunmak diledik. Ve bugün dünya bize kaynak ışığını indirdi ve dedi ki; “seviyeniz iyi ve ben sizinle çalışmaya niyetliyim”… Bu dünyanın kendi dileğidir, biz buna karşın sorduk “peki Türkiye çalışmaları öz gerçekliği kodladıkdan sonra ölü bir planetin hakikiyetinde Türkiye kodlu olarak mı var olacak, yoksa kodsuz bir sahra mı olacak!?”…. Ve buna verdiği cevap da “Türkiye kodlu bir sahra olarak sürdürecek varlığını dedi”…

Peki Türkiye kodlu bir sahra olarak varlığını sürdürürken, dürümlerde olan diğer ülkeler ne olacak?... Bunu öğrenmek istedik ve bize verdiği yanıt şudur “tüm ülkeler hakikiyette dürümlenecekler ve teknik kalem olacaklar. Türkiye çorba pişirip yoğunluğu kodlarken diğer ülkelerde çorba yapmaya çabalayacaklar, bu çorba bütünün çorbası olmalıdır. Eğer bu çorba bütünün çorbası olabilirse teknik kod olan Türkiye mutlak kuranını bütüne hizmet için diriliklere çekecek. Çekilen o yaşam bütünün yaşamı olacak ve dürümlenen ilim mutlak olacak. Tüm insanlığın yetkin ve hakim hale gelişi bu şekilde mümkün olacak”…

Temiz bir zaman için ve tahditsiz bir sahra için, yeryüzünün gözü olan ve görevi olan dünya; biz için ekmektir!... Ekmek olması, kelam olmasıdır ki; hepimiz bu kelamla hakikiyeti dilliyoruz…

Dünya cennet olacak, bu kesindir!... Ama bu dünya cenneti hepimizin hakikiyetindeki o yoğunluğu kodladıktan sonra mutlakiyetini kodlayacak ve tohumlayacak. Dünyanın ruhu oluştu ve bu ruh bütünün gücüyle oluştu ama öyle bir güce dönüşecek ki bu ruh; bütün köklerimiz ve türevleri tohumlayanlarımız düzenin kontrolünde mutlak kuranlarıyla yeryüzünü kelam olarak yaşatacaklar, yenileyip yaşatacaklar…

Dince mi!?... Dirice yapacaklar bunu… Dirice yapılan ne varsa insanca yapılacak ve insansı varlıkların tümü insanlık kontrolünde yeşilden mora ve mutlak kuranlarıyla toprak olup tohumlarıyla simsiyaha varacaklar. Ve beden Allah’ın ilmini dileyecek, her insan kendi yazılarını okuyacak… İşte insan yazdığını okuyan varlık haline dönüşecek.

Dünya ruhu mutlak kuranı kodlarken, yazan; hasat olup yazdığında mutlakiyetini tahditsiz şekilde yaşama altın ışığıyla indirecek… Yezitler yeşeren dünyalarda kuranlarını kodlarlarken; muktedir olanlar mutlakiyetleriyle kodlayacaklar.

“Yarat, yarattır” dediler, “yaratan yarattığında yaratıldı” dedik, döndüler, döndüler ve döndüler ve yine döndüler ve yine döndüler ve döndüler, yaşam ilmini anlamak istediler, yarattıkları yaşamlarıydı bunu dillediler…

Her insan kendi kaderini çizer, bu kesindir!... Her insan kendi tekniğiyle kontrolünü kurar, bu kesindir!... Her insan kelamı kalem olan biliş olur ve kendi olur kesindir!... Her şey her şeyden olur, kesindir!... Ve biz bedenli olanlar hepimiz bir tek olup bu yol olduk, bu yol bizim yolumuz oldu ve ekmeğimiz oldu!...

Hamarat hamur yoğurduğunda, hamur ham olduğunda, ham olan hamda ham olduğunda ve yarınlar ham olmadan sahra olabildiğinde; “hani nerede dünya?” diyecekler, çünkü yaşam yoktur orada çünkü her şey hamdır ama yaradan yarattı yinede, peki nasıl oldu bu!?... Yasalarla oldu canlar, yasalarla oldu… Ham olanda da yasa kondu, artık tüm zamanlar o yasalarda kodlanacak ve lekesiz bir sahra oluşacak.

Biçare dünya, eşya; ben sendeyim unutma… Ama sen olan ben, beden olan insan, mutlak kuran olup burada bu çalışmada hepimiz tahditsiz bir şekilde yaşamı kodlayacağız… Yazan yazdığını okuyacak, yaradan tahtında teknik kontrolünü kuracak ve beden alan mahrek olacak… “Ol” dedik, şimdi işte bu!

https://youtu.be/ltaFnX7puYs

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 744 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol