Birlik İlmi
  İMPARATORLUK (1), 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

6.EYLÜL.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 1,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Yedek çalışma yapmıyoruz burada. Bugün, buraya gelenlerin iyi bilip gelmelerini dilerim.

İnsanlık boyutlarının kontrolunu sağlayacak olan ilmin, bugün burada, tohumları kotlaması istenir.

Beden almadan dünyaya inenler, ya da beden alıp yoğunluğu tohumlayanlar, bugün burada, mutlak kapı olacaklar.

Şikayetim mi var? Yok. Ama doğanın gücü olarak buraya inmeniz bizleri mutlandırır da doğalın, tahditli olmadığı da mutlaka anlaşılmalıdır.

“Cennet, ilmin kapısı..” dediğiniz zaman, o cennetin yol olduğu da anlaşılmalıdır.

Bugün sizi beklemiyordum ama geldiniz. Neden? Neden bilirim, bilirim neden geldiğinizi. Karanlığın tınısını duyamayanların bugün buraya gelmemeleri gerekliydi. Nefesi kotlayamayanların, bizimle olmamaları gerekliydi. Yoğunluğu kontrol edemeyenlerin cennet cemaatiyle, cevheri cennet olmaları imkanı verilmediği kesindir. Ve sizler, yer kürenin görevini hak etmeden, Birler Kapısı’na gelip, bizimle olmaya niyetlendiniz.

Eşya, Allah’ın tınısını duyamayanın, kelamda kotlama yapamayanın, mutlak olamayanın, yoğunluğudur. Bilirim…bilirim de bedenim buraya gerçek kalemi kotlamaya indi. Bunu size nasıl anlatayım?!

Önce, gönül sonra güç…Benim için gönül, toprağın toplumuna tohumdur ama güç hakikiyettir. Şimdi; çatıyı kurmuşum ve yolu kotlamışım. Doğanın gücünü de kontrol altına almışım…ama geri çekilişinizi yapacakken, sizlerin kervan olup, geri çekmek üzere bilgiyi kotlamaya geldiğinizi de görüyorum.

Kusur aramıyorum sizde ama daha iyi anlamınızı beklerim. Ki doğan gün, aklın kültü olarak doğmuştur ve dünya ilmi daha güçlenmiştir.

Benim esmalarım, bedenim, tüm zamanlarım ve yoğunluğum mutlaktır. Sizlerin geçişinizi yaptım. Sizleri tohumladım ve sizlerin yüreğinizi kotlayarak, sizi bütüne hizmetçi yaptım. Ne var ki bugün buraya gelip, bu çalışmaya engel olmaya niyetlendiniz.

Ey dünya, ben dünyalı değilim, tüm zamanlardaki insanlığım. Bunu anla. Ey dünya, benim etim, kemiğim, bütünlüğün kübra kapısı ve benim insanlığa geçişim, tufanı önlemekten öte tohumları kotlamak içindir.

Kara ışık; akıl, beden; insan. Biz o insanı kotluyoruz burada. Şu ana kadar yapmadığımız tek bir şey kaldı; yırtılanları kontrol etmek. Hepiniz yırtıldınız. Kelamdan, kalemden çıktınız. Biz size, sizi vermekten çok, sizin kontrolunuzu kurmaya çalıştık.

Şikayetim yok… yok ama sabah sabah gelip de “seninle çalışmak isterim” diyenlerin benle olma niyetleri olsa da Bellek Kapıları kapalı olduğundan, ocaklarını yakamam. Yığın yığın ışıkla bu tohumlamayı yaparken, kontrol dışı bilgilerle muktedir insanlığı kontrol etmeye kalkmaları, bizi, bizden ayrı tuttu.

Neyse, Süper İnsanlık Realitesi Derneği her anda vardır ve çalışır…ama sizlerle mi? Asla. Bugünden sonra, İnsanlık Boyutları, maya olmak üzere, Mikail’in kültüyle dürümlere çekilecekler.

Çatıyı kurduk ve yolu kotladık. Ağır yük taşıtmayacağız kimseye. Yer kürenin gücü artacak ve daha yüce bir çalışma devreye girecek. Sizin esmalarınızda, bizim yüreğimiz olacak ama doğan güç, daha yüce bir cemaat olup tohumları kontrol altında tutacak.

Çırpınmayın bedeniniz kontrol ediliyor. Çırpınmayın, yarınınızda kaynağınız, gök sözcülüğü için çalışacak ama çarık giyip de dünyamızı ziyaret edip, bu dünyayı kirletmenize artık, iznimiz yoktur ve asla da olmayacaktır.

Şikayetim seyir hakindeki dünya, seyredilen dünya olsaydı, artık her şey güzelleşir, kelam; kul olur, mutlak olan huzurlu olurdu.

Şarkı, türküdür çalışma ama aşkın kulluğuyla. Şimdi; bu çalışmaya dahil olacak olan mutlak kullar devreye girecekler. Onların devreye girebilmeleri, sizlerin bu devreden ayrışmanızla olacak. Bu kesindir. Ve onların devreye girebilmeleri için, sizlerin çıkışınızı yapmak durumundayım.

Mutlaka en ve boydan ibaret olan her insan, birer kot olarak muktedir insanlığı tohumlamıştır ama yaradan ve yarattığında kendini kotlayan her kim varsa, karanlığın tendeki ilmini dillediğinde, muktedir olacaktır.

Şu andan itibaren sevgililerim, benim ilmim, benim yüreğim, benim yüceliğim, hep insanlık kapılarının açık kalmasına yönelik çalışmalarla sürecektir.

Analar, ben durgun toplumlara insanlık öğretmeye gelmedim. İnsanlığın kotlanışını yapmaya geldim. Ben durgun toplumlara, kutsal tınıyı kontrol ettirmeye de gelmedim. O kelam, bedenim. Ben o bedende, merdivenim. Bellek kaplarınızı alın yarına varın.

Seviyenizi yükseltmek, niyetli olduğum değildir. Ne yaparsanız yapın, ama akıl; deliyle, divaneyle kotlanmışsa, delilik insanlıktır; bilin.

Bunca çaba, nefesi hak etmek içindi. Bunca çaba, yarını koklamak içindi. Bunca çaba, nesiller boyu süren kontrolsuzluğu kotlattırıp, kor olan yoldan ayrı tutmak içindi.

Çantam, insan çantasıdır. Her diri oradadır. Bu çantaya ben, muktedir olanları koydum. Bu çantaya ben, koruyucu olanları koydum. Bu çantaya ben, hasat yaptıranları koydum. Ama bu çanta, artık merdivendir tüm zamanlara.

Benim için, nesiller boyu söz, ses verildi. Ses, ilimdi ama sözde karanlık da vardı. Ve bugünden sonra, artık, tüm insanlık için doğanın gücü dürümlere indirilecek.

Doğanın gücünün dürümlere indirilmesi, herkesin kendini dinleyebilmesi içindir.

Karanlık dindir ama aydınlık dildir. Kimse o dinden öteye geçip de dilde kelam etmediğinde, kaynak ilim bütünün kültü olamadı.

Çorba pişirdiğimde, o çorbaya aklı koymadım ben; çünkü dünya aklı, yolun kontrolu için yeterli değildi. Ben çorbaya Ruhların Kuranı’nı koydum. “Haz olduk, has olduk…” diyenlerin kontrolu içindi kelam. Ama şimdiden öte bir şimdiye, “karanlık” diyenlere, ben o şimdiden ötede “aşk” olduğunu söyledim.

Ağır bir sistem yüküdür, gücüdür o aşk….Ve ben Ana Kapı olarak, dal budak sardığım zaman yüreklere, 2 nesil bir tek kelam olacak.

Hangi 2 nesil? En ve boydaki, bir tek olan…Hangisi? Başlangıç ve son; bunu iyi bilin. Bir başlangıç, bir son…Hepsi tek ama o teklik KAHA olan, aşk.

Şeytan şarkı okusa da aşkın kapısında şarkı, kısır bir kalemse, orada şarkıcı, şerdedir. Ama şarkı, kayıttaysa ve hulusi kalemde Mustafa Kemal varsa, o beden, insanlıktır. Biz ona robotik timlerin kültünün gücünden öte bir güç verdik. Ve onu, yer küreye çektik. Onun dağı, itibardı. Onun Rahmi Kapısı aşktı. Ondan farklı bir o yoktu. Hepsi, Sistem’di, Nizam’dı ve yüceler cümlesindeki toprak kalem olan Düzen’di. Başka ne deyim ki size?!

Bundan sonraki dönemde, dolduğunca, bileceksin…olduğunca, dilliyeceksin…hak ettiğince, yaşayacaksın.

Daha da önce ve daha da önce ve en önce diyorum ki yoksan beden al! Yoksan beden al! Yoksan beden al. Ki kelam ol. Olmadan olduğunu söyleme! Ol ki kontrol kur.

(Devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ 


https://vimeo.com/232774615
 

 
  Bugün 167 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol