Birlik İlmi
  İMPARATORLUK (3), 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

20.EYLÜL.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 3,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Ziyaretçilere hitaben;

“Tanrı” dediğiniz, kelamı halik olandır…hakiki ilim olandır ve bütüne hizmetçi olandır.

“Tanrı” dediğiniz, ikmali tamamlayabilendir ve Mukaddime’deki levhiyi kotlayabilendir. Ve bugün buraya dahil ettiklerimizin hepsinin, kendi yüreklerini bilerek burada olduklarına eminim.

Umut olur ki bugün burada olanlar, toprak toplumu tohumlayacak güce sahip olup, kendi yüreklerini dilleyebilirler.

Beden alıp buraya gelenlerin, buradaki İlim Kalemleri’ni incelemeleri, izine bağlı değildir ama buraya gelenler, bizi bilmeye, bizi anlamaya gelmezler. Kendi yüreklerini hak edip, hakk olup, dinlemeye gelirler. Bu nedenledir ki beni inceleyip, benimle ilgili bilgi vermenizi ret ediyorum ve bu tür çalışmalarda bunun olmaması gerektiğini açık bildiriyorum.

Bizler doğanın gücüyüz. Tükenen dürümlerdekileri kotlayanlarız ve yoğunluğu kayıtlayanlarız. Sizlerin kendi yüreklerinizi, kendi yaşamlarınızı İnsanlık İlmi’yle dillemenizdir maksat.

“Elim; dünya, yolum; ilim…” dedim. Hoş…Peki; öyleyse geç bakıyım. Senin adın İnsan mıdır? Bir görelim seni. Neden buradasın? Neden dünyanın ilmini anlamaya geldin? Peki; sen kapıyı açtın da mı geldin yoksa kendi yüreğindeki kültle mi geldin? Kapıyı kendi yüreğin mi açtı, yoksa biz mi senin yüreğini ilimle tohumladık ve o kapıyı açtık? Şikayetim yok ama bugün burada ölüler de var.

Önümüzdeki gücün, tok bir güç olup olmadığını anlamak dilerim. Kaynak dışı bilgi veren burada bulunamaz. Bu da kesin. Eğer; kaynak dışı bilgi vermeyi amaçlıyorsanız, kontrolumda olacak bu çalışma…Bunları iyi bilin ve sizin yaptığınızda, benim yaptığımda, hep insanların levhi kapsını açılmasını sağlayacak yoğunlaşma olacak.

Ben doğanın kültü olarak, doğanın yüceliğinde kendi yüreğimi dillerken, burada hepinizin kendi yüreklerinizi hak edip, dilemenizi beklerim.

İnsanlık Boyutları görev taşır ama yarın için. Bugün görev, insanın kelamıdır ama yarını tohumlar. Hepinizin yapması gereken de budur.

En ve boydan ibaret olan insan, Allah’ın İlmi’yle bütünün kültü olduktan itibaren, artık, yaşam olur. Arkada ölü yok. Önümüz tüm zamanların kültleri ama biz bütünün kültleri olarak evrenlerin sistemleşmesindeki görevi yaparken, herkesin kendini hak etmesi için bu çalışmayı devreye aldık.

Dağa, “İlim” demem; Dağ, “Kalem’dir” ama “İlmin Kalemi’dir.” Bunu iyi anlayın. Hepinizin yoğunluğunda bu, yok edilmeyen ilim olsun. Öfkeyi aşın ve geçin. Çan çaldığında, artık, o çanda bütünün Kübra İlmi olmalı.

Sizler doğanın gücünü anlamadınız ve buraya geldiniz. Ha, bizi anladınız mı?! Asıl sorun bu. Bizi de anlamadınız. Bu dünya bizim için önemlidir ama sizin için hiç bir önemi yok; bunu da biliyorum.

İmparatorluğun görevini yüklendiğiniz günden bugüne, Mahrek olarak kutsal ışığı tohumlarken, hepinizin kendi reyiniz, kendi yüreğinizin kültüydü. Biz o reyleri dilemedik. Sizden rey istemedik ama siz “bizim kanaatimiz budur.” Diyerek indiniz ama size kanaat sormadık ki.

Neden burada olduğunuzu da anlamdım. Çorba pişirmişsek, o çorbada İnsanlık Kotları olur ve sizin yüreğiniz varsa, mutlak Kuran olmanızdan sonra olur. Eğer; doğanın gücünü hak etmeden buraya gelmişseniz, ağırı hafifletmeniz gerekir. Ki bilgi kapımızda olabilesiniz.

Çorbada insan, insanlık yoksa, akıl da yoktur. Bu nedenledir ki bizlerin ve bizim yüreklerimizin dinlenmesine izin veremeyiz. Akıp geçecekseniz, geçin. Hakkın Kapısı’nı da kotlayacaksanız yüreğinizi, kotlayın. Öfkeyi aşmadan da burada olmayın. Lütfedin, gidin. Şimdilik.

Dağlarım, çıkın. Çıkın! (Çıkışları yapıldıktan sonra devam edildi.)

Dağlarım, Kuran-ı Kerim der ki “Kardeşlik, İnsanlık’tır.”

Eğer; kardeşliği anlamamışsanız, kendi yüreklerinizi anlamadığınızdan dolayıdır.

Örgüt haline gelerek, Din Kelam olmaya inenlerin, Kelam Kalemi olmadıklarını gördüğümüzde, ocaklarından kontrol kurup, onların yarınlarını kayıtlar ve onların yaşamlarını Bilişken İlim’le kelama kotlarız ve onların Ruhsal Kapıları’nda muktedir olmalarını sağlarız. Şu anda olduğu gibi.

Kendi yarınlarını Hak İlmi’yle tohumlayanlarsa, Mikail’in kültü olup, inerler. Onların yürüyen, kutsal ışıkları Bir’e hizmet için gereklidir.

Evren evren gezenlerin, kayıt dışı bilgilerinin, kontrol dışı insanlıklarının, burada bütün kütleyle kotlanmasına izin veremeyiz.

Öngörüler, önköklerin gök sessizlikleriyle alakası olduğunda, bizim için değer taşır. Ama Hakk Kelam’ın, Hakk Kalem olup, mutlak kul olanlar, kaynak dışı bilgilerle geldiklerinde, İnsanlık Boyutları ocaklarından gider.

Biz, geri çekildik, onların yoğunluğunu tohumladık ve ocaklarında Kuran okumalarını sağladık. Şimdi.

Ek olarak bildiririm ki kontrol dışı olan her ne ise, kontrolcu Bilgi Kalemi’yle ocaktan alınır ve yaşamdan kayıtsızlaştırılarak çekilir, çıkarılır ve yoğun ışığa kaynak yapılmadan dürümlere, biliş halindeki bitişkenliklere indirilir. Ki orada Su Kapıları vardır.

O Su Kapıları’nda onların yoğunlaşmalarındaki sayfalar, kaynaktan çıkarılır. Bu önemlidir. Başka şekilde, kayıt dışı olanın kotlanıp, kontrol edilebilmesi imkanı yoktur.

Önce doğanın gücü…Müsterihiz ki doğanın gücü bizim için değerliyken, biz o gücü kotlayabildik. Sonra, kontrol…Olgun sistemleşmelerle, tüm yaşamları kontrol edecek güçteyiz. Ve Rahman’ın Kalemi, bize İnsanlık için indi.

O kalem hepimizin yüceliğidir. Ve dil; kelam. Hepimizin dili ayrı olabilir. En ve boydan ibaret olan insan, her lisanı dilleyebilir. Ama dillediği lisanda, Sistemin Kuranı olmalıdır.

Mutlaka sesin, kendi yoğunluğu ve kendi toprak kaydı, mutlaka olmalıdır. Hepimiz kendi Teknik Kapılarımız’dan geçerek çalıştık ve sessiz zamanları seslendirdik ama seslendirdiğimizde, o kapılardaki levhi kayıtlar Mutlak Kuran’la kotlandı. Ve her ses ayrı bir sistemdir. İngilizce, Fransızca, Türkçe ya da diğer lisanlar…hepsinin sistemleri farklıdır.

Bir tek Türkçe değildir Eşyanın Dili….Her dil, Eşyanın Dili’dir ama her dildeki levhi, muktedir kelamla kotlanmalıdır. Ki o dil, hologram olan ışığın kontrolunu sağlayabilsin ve yoğunluğu, Mutlak Kuranlar’ı kayda alabilsin.

İnsan Dili, Allah Dili’dir. Daha da önemlisi, İnsan Dili’nin, Hakk Kelam’la mutlak olmasıdır.

Hepinizin, her bilgiyi kendi yüreğinizle seslendirmeniz de bundan dolayıdır.

Yüreğin Dili, Aklın Dili’dir…ama sessizce. Hakiki ilmi her yürek dinler de ses yoksa yaşamda, o kot, bütünün kültü olamaz. Mutlaka sese ihtiyaç var, mutlaka…

Hep “Allah’ın dediği” diye söz edilir İnsanlıktan; Allah’ın dediği…ama aklın dediği de var. Aklın dediği, Hakk Kapı’nın kelamındaki değilse, kendi yüreğinizin gücü, mutlaka kontrol kurabilir.

Üzerinizdeki gücü tanıyın. Bu güç size aittir. Sizin, ağır ağır yoğunluğu kotladığınızı görüyorum ama bu gücü mutlaka anlayın.

“2 Medine yok, Medine tektir.” Derim hep. Bunun anlamı şudur; her dil aklın dilidir ama kendi yüreğinizdeki dil, bilişin diriliğidir. O dil, sizin yüreğinizde, Sistem olarak bulunur. İşte; Medine’de kontrol kurularak kotlanan bilgi, bütün kültlerin kotlanışıyla birlikte, tek ikmal tamamlatıcı dil oldu. Bunun için Arap Dili, öngör çerçevesinde kayda alındı.

Daha önemi bir bilgi, ses kotları hepinizin yoğunluğunu tohumlayacak güçteydi. Ve sesin, nesiller boyu dürümlediği biliş, muktedir ilmi kotlar.

Her dilin kelamı var…ama kalemi olmayabilir. İşte; Dünya İlmi’nde bunun önemi büyüktür. İnsan İlmi, muktedir levhide Hakkın Kapısı’nı açan bir ten ve tin kottur. İç, dış bir olduğu zaman her şey kotlanmış olur.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/234791944
 

 
  Bugün 255 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol