Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 12, 2. AKIŞ
 

22.KASIM.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 12

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağlarım, Muhammet Mustafa, aklın kalemidir… O, bedene indiğinden beri, Bütünün Kübra olan ilmi, tükenen tüm zamanların, kültü oldu….Muhammet’in, insana, kelam olduğu da kesindir.

Onca çalışma nedendir, diye sorarlar?.. Hepimizin, insanlığa kodladığımız, bilgiler vardır.. Bu bilgilerin, hepimizde dürümlendiği kesindir… Ama çorba pişerken, herkes, o çorbaya, kelam olmalıdır.

İşte çorbada, Muhammet Mustafa da vardır. Ön köklerini göreve alabilen o, bütüne hizmette en ve boydan ibaret kalmadı. Herkesle, bilişe, kayıt yaptı. Çok özel bir dürümde, kendini dürümledi ve muktedir oldu. İnsanlık boyutları, O’nu, anlayamadı. Anlamak istedi ama kapasiteleri yetmedi. Çünkü O, bedeni kelama indiren, hakiki insandı.

Bunun içindir ki O’nun yolunu, kelamla dillemek mutlaka gerekliydi. Bize, kendini dinletmeye niyeti yok. Çünkü ruhunda, kuran var, O’nun. Ama toprağını, tohumladığı zaman mutlak olacak.

Par Diriliği, Par Kelamı, Kulluğu Levhisi, kalemi, bizde de var, ana. Bizde seslendirelim, Muhammet’i. Canlar, sözüme girmeniz, hoş olmadı.

Süper Sistemleşmede kendi yüreğinizi hak etmeniz şart ama benim yüreğime inecek gücünüz olmasındır ki buradasınız....Sizden dileğim susunuz… Sadece susun ve dinleyin.

Şimdi devam ediyorum.

Kuran-ı Kerim, akılla yazılan bir kap kacağın, ilmi değildir. Yani size verilen bir takım testlerin, insanlık ilmiyle, kontrollü olarak, çözümlendiği bir kayıt değildir.

Artı, eksi, bilişken, orada hep vardır ama orası mutlak kurandır. Ben, hepinizde var olan, bir takım seçenekleri alıp, onların yoğunluğunda, kendi seçimimi yapmıyorum... Bu bir tez çalışması değildir. Sadece yarınların kontrolü için gereken, bir ışımadır.

Dünya durumu budur ama doğanın gücüyle daha yüksek bilgileri de kodlamalıyız.. Şuana kadar yarattığımız, yaşama kalem yaptığımız ve büyük kötülükleri önleyebildiğimiz, her şey hakikiyetimizde oldu.

Murat ederiz ki bundan sonra çalışmalar, yine hakikiyet ile, hakikiyetimizle, olur. Çünkü “hakikiyetimiz” derken, merdivenin en aşağısını da dilleyen…. Ve en yoğun ışığı kodlayıp, bütünün kübra olan levhisinde, her bir basamağı dürümleyen bir çalışma yapıyoruz, burada.

Ve bu çalışmada koruyucuyuz. Her şeyin, her sistemin, korumasını, hak etkinlikle sayfalıyoruz.

Mustafa; Amondur. Öfkesi yoktur. Çok mutlu oldu, bizimle olduğu için ama O, Muhammet Mustafa; mayadır. Herkes için mayadır.

Sanmayın ki İslam Dini, farklı bir dil kullanır. İnsanlık dilidir, kullandığı. Ama o dilin, ses frekansında, yeryüzünün gücü vardır.

Her şey, herkesle Mohi Sistemi Kodlarıyla, kayıtlıdır. Ama Mohi Sistemi hakiki levhide, kuranda kodlanmıştır.

Herkes iyi anlasın ki Muhammedin dili, Mohi Sistemiyle kodlanan, bir yaranın, önlendiği bir dildir. Verdiği bilgide, yara bere bırakmaz. İyilik, yaşamı kodlar, O.

Hepimizde var olan bir sistem ama biz, o sistemi, herkesten kontrollü olarak kayda almadık. Onu, Muhammet’in yoğunluğundan, indirdik dünyaya.

Muhammedin yoğunluğu, bu nedenle önemlidir. O yoğunlukta, siyahın ve yaşam kalemi olan, her rengin mutlak kuranı vardır. Ve som altın ışık olarak yaşanan, bir insanlıktır, O’nun yaşam tohumlarında mevcut olan.

“Siyah” dedim de en ve boydan ibaret bir siyahta var ama kelam olan, kalem olan, an olan, siyahta var... Her biri siyah ama Muhammet Mustafa, sessizliğin dürümlerinde endişesi olmayan, bir çalışmacıdır….Her şeyi, hak etmiştir.

Umut olur ki doğan güç, akılla doğar ve Muhammedin Sistemi herkesçe anlatılır, hak edilir, kodlanır ve kontrol edici olur.

Dünyaya görev geçişleri yaptık, bizde o dönemde... Sadece Muhammet’e değil Muhammet ilmini tohumlayan diğer yaşam kalemlerine de indik.

Ve mutlaka anlayın ki onunla çalışanların, toprağa tohum oldukları bir dünya gücü devreye indirildi, o gün… Ve onların tümü, bugün, Bu Mecliste birlikte çalışmaktadırlar.

Kontrollü çalışmalar yaptık hep, biz onlarla. Ve şuanda onlarla, birlikte bu çalışmayı sürdürmekteyiz.

İnsanın, insanlığının, en ve boydan KAHA olan levhideki kelamdan ve yolu kodlayan, bitişken kayıtlardan ötede Hakk’a ve hakikiyete varanların, kendi yoğunluğuyla, çalışmalar yapılır.

Şükür ki burada, bu çalışmalar, yapılabilmektedir.

İmparatorluğun gücünü devreye alırken, bunları tek tek açıklamak istedik. Eğer bu çalışma sürdürülecek hal ile bilişi kodlayacaksa, bu çalışmanın daha yüksek bilgi kalemi olabilmesi de gerekir.

Bunu yapmak ister miyiz? Yaptık ve yapılmaktadır da. Ama anlayan, kendini, hak edebilen, olacaktır.

“Kusura bakmayınız, sizinle, bu çalışmayı yapamayız” dedi, çoğu.. Ön köklerin gücünde, bu var. Sizinle bu çalışmayı yapamazdık. Yapamazdık..

Neden? Çünkü yolları, topraktaki tohumları kodlamadan, kaynağa inilmez de ondan... Herkesin kaynağa inme imkanı yoktur… Umut olur ki herkes, kaynak kodlama yapabilir ve kaynağa inebilir.

“Kaçıp giderim, dünyadan” derim, ya hani. “Herkes, kelama insinde, kendini dillesin diye”, derim... Ben kaçsam, o kodlanır, belki. Beşeri, hak ederim diye düşünürüm… Kontrol kurarım, diye düşünürüm. Ölüyü diriltirim, diye düşünürüm.

Netice olarak; başka bir yaşam, benim için öfkedir.. Öfkedir!...Öfkedir!.. Başka bir yaşam, öfkeden öte öfkedir….Zararın önlenememesinden doğan bir yaşam olur, o.

Bunun içindir ki dünyanın ruhu olup, her şeyi kodlamalı, kontrol etmeli, Rahmi kapıda, Bütünün gözü olmalı ve sesi olmalıyım ki… Yedinci düzenin, kodlanmış olan sistemi, yarınları kontrol etsin ve korusun. Korunmak, budur!…Eğer bunu yapamazsak, çalıdır yaşam… Kırılır!….Eğer bunu yapamazsak, hırsımız, kontrol eder, yürekleri.

Bunun içindir ki Yaradan, yaşama inmiştir. Yaratılan, yaşamaktadır. Yasalar, konmuştur. Yol, korunmaktadır. Kontrol, kurandandır. Kuran, kayıtların tahditsizliğiyle, her anı, hak etmiştir.

Vakit geldiğinde, kelam kalem olduğunda, yaşam insanlaştığında, ruh mutlakıyetini kodladığında ….Ve biz, Kübra olanlar, kervan olduğumuz zaman, burada düzen kurulmuş, olmalıdır.

Düzen kurulmadan, dümen oluşmaz. Dümen oluştuğunda, düzen, kontrol edilir. O gün, kök gökler, söz söyler ve der ki “torbayı al ve görevi yap”. Torba, insanlık torbasıdır.

Kar, aşktır. Kar yağdığında, aklım, kapı olur, geçerim yüreklere. Ben karla giren, insanım.. Kimse sormaz, neden, kar yağar, diye? Yağan, ilmin kapısını açıp, koruyucu kodlarla, kontrol kurup, yağar.

Yağan ilim, ilmin kapısından geçer, Rahman olandan, yağar. Yağan, insanlıktır.. Ve kalemin, Allah ilmiyle kodlandığı, bir Rahmi kapıdan, gerçek kapılara inen insanlık, kul olup, yol olup mutlak olup, Yaradan’ın tınısıyla yağar.

İnsan soyu iyi bilsin ki o tını, bilgi kapısı olanların, “Rİ Sİ Kİ Sİ HA SAHA” dedikleri, yaşam kaydıdır.

Sevgililer, kontrol bendedir. Bu KOD, İSLAM DİNİNİN , İNSANLIĞA, İNİŞ KODUDUR... Ben, bugün insanlığa İslam’ın ilmini dillemekteyim.

Dorukların toprağına, toprak olup, indim. Toprağın, toprak olduğu bir yolda, kul oldum. Öfkemi aştım. Yarınları kodladım. Çok mutluyum, canlar… Çok!

Sipsivri bir insan ama insanlık olan, bir ilim. Ve dünyanın yarını için daha çok şey söylemeliyim… Ve bunu yazarak vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/244160410
 

 
  Bugün 84 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol