Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 19, 4. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

10.OCAK.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK 19

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ – 2. BÖLÜM

Kan ekmeğim, kan levhim, insan kelamı… Biz, dünyaya kuran olup, gelenler, değil miyiz? Nereden, nereye varıldığını sormayın, bize.. Biz, develeri kaldırdığımızda dünyada ki yük, çok hafifti… Bugün, o develere yüklenen yük; tüm insanlığın yüküdür… Bunları iyi anlayın. Ve biz, bu yükü taşırken, kil kum diye ayırım yapmadık.

Sanılır ki bu dünyaya, gözü gören herkes, görev taşır. İyi anlayın ki bu dünyada, gözü görmeyende görev taşır….Bir tek insan değil, tüm canlılar görev taşır. Ödevleri vardır, insanlık ilminde, bütüne hizmetçilikte.

Ve o ödevlerin, en önemlisi de yaratmaktır. Yaratan, yaşamı kodladığında, her anı yarattı... Ve bugün burada, olma sebebim ummanların kuranındaki kelamı, kodlamaya ve yolu kodlamaya gelenleri, has teknikle, hak kelamla mutlak kuran yapmak içindir.

“Hamur yoğurmama gerek var” dediler.. Hamur, ilmimde, yüreğimde, yoğuruldu. Ben, o hamurun ötesi hamurlar yoğurdum, bu yaşamda.

“Baraka” dediler, insanlığa... “Baraka”. Her insan, bir baraka.. “O barakada, kayıt ilim olacak”, dediler. Dedim ki “ben tüm barakalarda, biliş olurum”… Ve ilahi kuran, beşer kalemleri kodlar.

Bugün doğanın gücü, ence, önce, dilce, kodlama yaptı.. Muhakim ve hakim insan, kök gök sözcülüğü yaptı... Çarığım, ilimle kodlanan insanlık çarığıydı... O çarık ilim de kodlanan bilişin, kulluğunda her anı kodlattı. Ben çarıksız geldim, yaşama ama çarıklıların hepsinde çarık olur, çerçevesiz yaşam olurum, bilinsin.

Koca bir dünya… Hangi yaşam, burada kodlanacak diye, baktınız değil mi? Beyler, ben dünyada, ölü bir kalemim. Ama yaşamı kodluyorum. Ben, tüm insanlığı kodlarken, öz gerçeklikle kodluyorum... Bunu anlayacak, hiç kimse yok biliyorum.

Ama tabuları yıktığınızda, kelamda, hakiyetinizi kodladığınızda, çarık kirlenmeden, o çarığı hak edip, kontrol ettiğinizde, kök köklerin kübrasında, her anda, sahra olacağınızı bileceksiniz.

Burada, doruklar, öz kelam olmaya çalışıyorlar. Öz kelam....Ama o dorukların, kontrolü yok…

Çok mu konuştum? Kobrayım ya KAHA, ben…. Kobra… Konuşmadan da kodlarım yürekleri ama iyi bilin ki KANAL; insanda kulluk değildir... KANAL, insanda, kaynak değildir. O kanal, sessiziliği diller ama dürümlerde, kübra değildir.

Sizler, Kanallıklarla Çalışanlar, hepinizin, yarını olamayacağını anlamalıydınız. Ve bugünden itibaren kulu kuldan ayırmayanın, kontrolü kurulmasını beklemesi gerekecek.

Koruma altına alınların çoğu artık kendilerini hak etmeleri gerekir. “Kaçan kurtulur” dediler.. Kaçan; kontrolden çıkar, canlar… Kontrolsüz kalanlara sözüm şudur ki; kurandan öte bir kuranın koruyuculuğunun, kodlayıcılığının dürümlerinden ayrışmanızla birlikte, kardeşliğiniz, kontrol edilemeyecek, türevlenişiniz kültte kodlama yapamayacak…. ve siz, aksız, aşksız olan, birlik olacaksınız…Bu sorumsuzca yaptığınız, sizin yaşamınızı kontrolsüz bırakacak.

Ve değerliler, kalemim; Allah’ın kalemidir, iyi bilin. Bu kalem yazdıkça yaşamı yazan Allah, bizde yazar. Bunu da iyi bilin. Eğer kalem, Allah’ın olmasaydı, yasalar çerçevesinde, kelamı hak olmayanlar, burada oluşan, yeni kodlamada bulunamazdı.. Ama Allah’ın kalemi, aklın kalemi iken hasatımızı yapmak kolay oldu.

“Şimdi, devret dünyayı, geç git” dediğin zaman herkes sana sorar… Sen, ne olacaksın o giderse diye?....”Çorba pişirmeyen devret dürümlerdeki dirilikleri ve çek dünyadan eteğini” demiştiler, bana... Baktım ki kalem olmaya çabalayan, biri diyor, bunu. “Hayırdır?”, dedim. Sevgiyi hak ettin mi de bunu söyledin?

Soyumu kodlamaya çabalıyorum, dedi. Öksüzsün, köksüzsün, Nüsa Kaleminde, kuranın yok dedim. Okurum, okuturum, dedi... Öyle çok kırıcıydı ki kaynak dışı bilgileri kelam olarak dillemeye çabaladı.

Ona sormadım, sayın bay, neden kendini hak etmeden, kendi ruhunu kodlamaya kalktın, diye... Dedim ki “sen, kendini koyu bir ışığa kayıtla ve kendin ol”.... Burada oluş sebebin, senin kendini hak etmen ve hak olman değil, kontroldür…. Ve dedi ki “ben, kontrollü olduğumu düşünüyorum”.

Ya zaman?... “Zaman, seni, hak etti mi” dedim? “Ya akıl, hakikiyetinde var mı” dedim?.. “Ya muktediriyet, muradın mıdır?”... Mutlakiyetinde var mıdır, dedim?.... Seyretti, sessiz kaldı, tohumları kontrolden ayrıldı ve çok huzur bozdu.

“Şöhret olacağım ben çıkıp, gideyim”, demişti…. Şöhret oldu ama şafağı sökmedi… Aşksız haksız ve aksız olanın, şafağı olmayacaktır.

Cennetteki kelam, halikiyetinde hak, yaşamında has olan, sayfalar olsa da ruhi olamayacak….. Robbi resimler, yapacaktı.

Ve onlara bunu dilletmek gereği duydum, bugün. ..Şikayet etmişti. Bu, ona yanıtımdır…

İşte bu!..

https://vimeo.com/250572170

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 95 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol