Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 21, 2. AKIŞ
 

24.01.2018 İMPARATORLUK 21
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Dağlarım, bana olgun sistemleşmeyi hak edenler çerçevesinde görev istemeye gelirler. Görev istediklerinde baştan beri yapılan şudur; sır olan ilim oğullarım tarafından kodlandı mı bunu görmek dilerim.

Sır olan ilim koktu, yoğunluk kontrol kurdu ve bütün kökler göklere ulaştı diye kök sayfaları okutanları dinlerim. Sormayın daha neler isterim ama istediklerimin çoğu hakikiyette gerçekleşir.

Birlik kapımda itibarlı olanlar olur. İnsanlık boyutlarının en güçlü yaşamları olur bu mecliste ve bu meclise hak olanlar varırlar. Has olanlar bu yoğunlukta olabilirler. Hakta alanın tınısını duyacak görevi hak edenler ve yolu kodlayanlar buraya gelebilirler. Ama daha da önemlisi sahra dediğiniz o yaşam her bir insanın kelamıyla kontrol kurabilir. Bunca çalışma bunun için bu tohumlamayı gerçekleştirmek üzere yapılmaktaydı.

Bando mızıka görev ister, çoğu bandoyla gelirler, mızıkayla gelirler ve derler ki; “biz geldik, bize görev ver”… Çok olur bunlar çok…

Sokak, sokak gezerim kin var mı diye söz ses olurum, kervan olurum, kodlarım toprağı, tohumları kontrol kurup kayıtlara alırım ve görürüm, çorba pişmiş mi bakarım.

Beş gün, beş gece benim için çok az ama ben bu beş gün, beş geceyi öz kelamla tohumladığımda herkesi dinleyebilir herkesi hak teknikle kodlayabilir ve yaşamı hakikiyetle dilleyebilirken; Muhammet Mustafaların kuranlarını da Halik kılabilirim.

Çan çalmadan çal olurum, çalgı, çalgı her ana ses olurum ama kimse bu sesi duyamaz bilir misiniz? Çünkü o ses kontrollü kodları kodlayabilir. Kontrollü kodlar toprağın toplumuyla kontrol kurarak kaleme varmalıdırlar… İşte yapmakta olduğum budur!

Ortalık karışır diye beklediler dünya için. Öyle bir karışır ki ortalık bu karışıklığı kimse düzeltemez diye beklediler. Ve dedik ki; “karışan insan karıştıran olacak biliriz. Ama o karıştıran kalemde kontrol edilmelidir ve biz kanatlanırız, kaleme ineriz ve karışık olan o yaşamları koruruz ama kontrol kurup koruruz.

Dünya elimizin görevidir, bu dünyada ne varsa ilmimizledir, elimizledir, bunlar kesindir bundan sonrada bu böyle kalacaktır. Ama iyi bilinsin dilerim ki sahra dediğimiz bu yoğun ilim; birlik kalemi, muktedir kervan, biz olan mahrek olduğunda herkes kendini hak edecektir.

Kaynak insanlıktır, insanlığın bulunabilmesi, insanlığın hakikiyetinin diriliklere indirilmesi, insanlığın kontrol edilebilmesi, herkesin herkeste olması kesin olarak mutlak olmakla mümkündür. Dünya öz gerçekliği budur, eğer birileri ben bu dünyayı koruyacağım diye gelmişlerse; cennetlerini, cennetli olan kültlerini ve kodlarını buraya indirmedikçe kendi yoğunluklarını da kodlayamazlar.

Öyle çok çalışmalıyız ki, çağrılar hak tınıyla olmalı, hakikiyetle olmalı ve muktediriyetle kodlamalar yapılmalı ama dünyanın ruhu olan insanın çorbasında aşk olmalı. Eğer aşk varsa bu dünya muktedirdir, eğer aşk varsa şarkıları mutlak olanda şavktır… Burada oluş sebebim budur… Öksüz yetim bırakmayacağımı bilirim.

Kaç bin yıldır bu dünyayı kök gerçeklikle kodladık, iyi ki yaptık… Bundan sonrada kök gerçeklikle her insan kaynak olacak. Kendi nuru, kendi yolu olacak… Bütüne hizmet ederken karanlığın tendeki nefesi olacak ve insan et kemikten ibaret olmadığını anlayacak. Daha da önemlisi bunca çaba imparatorluğun Kübra olan kelamını, insanlığı kodlayabileceği o yüceliği tüm insanlığa hak ettirmek içindir.

Kaçmış, kaçmış, kaçmış hep böyle derler, yok hani nerede kaçmış… Ve hakta alanın dürümlerine baktıklarında haksızlık yaptıklarını bilirler. Kaçan, kaçıran kervan kendi yoğunluğundan kaçıp karanlıkta kalandır. Biz hiçbir candan kaçmayız bu kesindir!

Başka dağlar var, başka kalemler var, başka kodlar var, mutlaka olmalı… Olmalı ki koruyucu olanlar kodlama yapsınlar. Ve bizler ağır yükü hafifletebilenleriz, bunu başkası yapmaz; bu meclis yapar kesindir! Hakka Halik olup varmak, buyuran, bu yoğunluğu kodlayan her anda olana hak olmak ve toprağın toprağa varmasını sağlamak ve sayfa sayfa kayıtlamak bu günde yaptığımız iş; bizim işimiz budur!

Kim “insanım” derse, karanlıktaki ilmi onlarca kültle kodlamış olandır!... Ama kim “ben hakikiyim” derse, kendini dileyebilen ve kontrol kurabilen, bitişken olan ve mutlak olandır… Ve “ben insanım” diyen, kini aşandır, aklın haliki olandır, hasatı hak olup yapandır… 
Muhammi kapıların tümünün gözü, özü, sözü; insanlık sözüdür…

“Kaçın dünyadan, kaçın aklın kalemi olandan, kaçın rüya boyutlarındaki yaşamlardan” dediklerinde, dinlemeyin!... Hepsi sizi sizden çıkarmaya çabalar…

Sevgililer, bütüne hizmet İslam dininin en yüce kalemidir… Ama o kalemi hak etmeyen insanlığı hak edemez. Bütüne hizmet insanlığın kulluğudur ve bu kulluğu anlamayan ruhu hak edip dinleyemez.

Bize Allah’ın dediğini diyenler deyin, biz o, o bizdir… Ama bizi hak etmeden hak olup da bunu diyemezsiniz bu kesindir!...

Kimle kimi hak ettiğimi, kim kime dillediyse; biz onların hepsiydik… Ama burada olabilecek olanlar bizim istediklerimiz gibi olanlar olacak, aksi halde bu yaşam bize, her birimize kaynak olan ilmi ve hak olan dili diller… Bütüne hizmettir burada olan, büyük kötülükleri önleyecek güç burasıdır ve burada her yapılan hakkın kalemiyle yapılmaktadır. Hakkın kalemi olmayanın bu rolü üstlenmesi imkanı yoktur.

Bizler çantamızı, toprağımızı, yaşamımızı hep dünya ilmiyle dilleyen insanlığı kodladık… Bu doğanın gücü, bu yol, bu yaşam bir insan için, bir kalem için, bir dil için midir!?... Asla… Tüm insanlık içindir! Bunun içindir ki zeytinliklere zeytin olmayı tercih ettik. İş budur, iş budur, iş budur!

https://vimeo.com/252725808

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 676 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol