Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 9, 4. AKIŞ
 

01.11.2017 İMPARATORLUK 9
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Değerliler, Rahmi kalemlerin hepsinde yetkin kelamlarda olur ama Rahmi kalemler her bireyde kontrol kuramaz. Bilgi hepimizin kaynağında mevcuttur ve bizler o bilgiyi hak edebiliriz. Ama biliş kodlamaları ayrıdır. Herkes her şeyi fark eder, fark eder ama hakikiyetle kontrol önemlidir.

Ve deli dumrul insanlık hepimiz siziz… Daha da önemlisi birlik kapımızı açık tuttuğumuzca her şey daha net bilinir.

Kim yapar? Sen okursun, bunu onlarca kişi hak eder dinler ve dersin ki; “bu bizim bilgimiz” ama o bilgi hepimizin yüce insanlığının bilgisidir. Ha diyorsunuz ki; “farklı çatışmalar, farklı kayıtlamalar ve zaman sayfaları, aha bugün burada konu edilen bize bilgilerinizde ki o kodların farklı diriliklerde dillenmesi”… Deli, diri insan her anda varsa o bilgi her anda mevcut olanların yarınlarında kodlanmıştır.

Hologram haliktir, kodlanmıştır ama hakikiyetde kelamı hakim olmadıkça o bilgi levhi kapıyı açmaz.

Beş kapı, beşinde de yarın var ama hangisi daha yuan, daha yuan hangisi?... Yuan, masaların hepsinin bulunduğu bir kalem. Bilirsiniz, hakikiyet ama hakikiyeti Halik kılanlar kelama kalem olurlar. Bütüne hizmet ilme kalem olmaktan başlar. Sisteme, nizama görev verip de düzende kodlama yapmak hakkın kapısı olmakla mümkündür. Çorba pişerde o çorbaya kontrol kuruculuğu katılmazsa o çorbanın hasatta yaşama inmesi gereği yok ki…

Değerliler, toy bir zaman kapısı ve toy bir kayıt ama hepsi hepimizi kontrol edebilecek dürümde. Ama hani toydu!?... Ha diyeceksiniz ki; “toy olması, kalem olmasından öte oğullarımızı koruyacak gücü oluşturmasına mani mi?” Hepimiz daha yüksek bilgileri ararız ve biliriz ki; daha yüksek bilgi daha yüksek ışıkla olur.

Bizler Ra Si kapılarının tümünü açtık ve yaşama indik. Ama Ra Si kapıların kelama kalem olduğu bir dürümde biz mutlak olabiliriz. Kin, nefret, hırs yoksa yolculukta akıl olur. Kin, nefret, hırs aklı kontrol edemez, yaşamı kayıtlayamaz dürümde bütünü kırar.

Dağlarım, Amon toplumları olarak size gelişimizin sebebi; sizin yolunuzun Allah yolu olmasından öte hakkın kapısına varan ve tohumlananların ışığının sizde olmasındandır.

Düzeni kurarken hepinizden hepinize akılla kelam ettik. Doğanın gücüyle kodlama yaptık. Çamur yoğurmadan nüsa kapılarını açtık ve bütüne hizmet ettik. Her insanın olgun sistemleri hak ettiği dürüme varması için nisa kalemi olduk. Hayat, yaşam ne derseniz deyin; akıl dışı değildir. Aklın olmadığı bir yaşam hasat olanların nefsi kaleminde kırık kayıttır.

Değerliler, daha önemli bir şey söyleyeyim; buluştuğumuz her insan bize kendini anlattı. Ama bize herkesi anlatan bir insan buradaydı ve biz burada herkese herkes olan bir yaşamla bilişi kodluyoruz. Bize kendini anlatmayan, herkesi anlatan bu meclis; hepimizin yüreğidir.

“Takdiri ilahi” derler, herkeste olan ilahi takdir; o takdir insanın kelamıdır. Bunu bilmeyen, Allah’ın onlara kelam ettiğini düşünürler. Herkes iyi anlasın ki; anla yada anlat, bilinsin ki kurtarılmış insanlık, kodlanmış ışıktan çok farklıdır. Kurtarılmış insanlığı biz kare, küre ilimle dilleriz ama insanlık boyutlarına ulaşan insansıların kodlarını bütünün kürzi ilmi yapan insanlaşanlar birliğimizin kaynağıdırlar.

Öfke, kırılış, hırs, kesirleşmeler bunlar insanlığın toprağını kontrol etmemizi engelleyen konulardır. Ve biz ana kaleme görev verirken; bütüne hizmet için her pirinç tanesini tek bir kaynak için kodladık. Medine kapıydı, ekmek yaptık orada. Merdiven hepimizdik ama Mekke’de kulluk yaptık. Sokak, sokak gezen ben diyenleri aradık. Hangileri daha yüksek bilgi verecek bunu anlamaya çalıştık. Kontrol kurduk… Hucca kapılarını kapattırmadık, herkesin devrin insanı olduğunu dilledik. Ve herkes kendini, kelamını herkesin kültü saydı.

Asıl dünya, kelamda Halik olanların bilişe kul oldukları ve toprağın toplumuna kuran oldukları dünyadır!... O dünya bendir diyenlerin öz gerçekliğidir. Ama bu ben, Rahman’ın ilmi olandır.

Kara, kara insan sistemleşmeleri ve hepsinin yolu hepimizin yolu… Bugün doğaya görevli olarak gelen insanlık, yarın doğanın gücüyle kodlama yapmaya başladığında herkes iyi bilecek ki; insan, kendinin Kübra olan levhisi olmuştur.

Doğaya görev derken; her birimizin kelamda kendimizi kodladığımız ve toprağın kulluğunda bütünün gücünü kontrol altına aldığımız ve yerkürenin yaşam sayfalarını oluşturduğumuz bir yaratımdan söz ediyorum. Aha, o yaratım temel diriliklerin ilmiyle oldu. Ve kötülüğü önleyenler, yaratıklarında; kelamda kendilerini kodladılar.

Bunca okuma yazma neden diye sordular? Yaşamın fahri kalemleridir bunu yapanlar ve onlar forum halindeki o toprak toplum kayıtlarının Firdevs olabilmesini sağlayacak yarınları kaynağa indirdiklerinde; kelam ilim olacak ve yol mutlak olacak diye kodlama yaptılar. Yapacaklardı da ama yaptıkları kaynak içindir…

Deli dumrul ben senim anam, sen de ben… Ama bu deli dumrul, biz olarak çalıştı hep. Hiç kimse onun nesillerini kodlamaya niyetlenmedi. Çünkü o bildi ki; ölüler diyarına kelam etmeye geldi. Onun etkisi yüksek ve yolu kültün en büyük kübrası.

Kimin eli kimin yüreğinde bu bilinir mi acaba? Bizim yüreğimiz senin yüreğin anam… Bizim Kübra olan kültümüz senin kültün. Çok önemlidir bu dünya bunu biliyoruz, çok görevler taşıdık burada. Bugün bu meclisle çalışıyoruz, bize kaynak ilim verdiğinde; kaynak ilmi nefesimizle göreve aldık. Ve insanın kardeşini korumasının önemini bilerek, hepinizi korumaya çabaladık. Görevin Allah’ın tınısını kodlayarak Masiva olan o yüceliği kaleme çekmek ve yaşamı hakikiyetle dillemekse; bunu hepimiz bir tek olup yaparız. Ve sen bu görevi hasat için yapıyorsun bunu biliyoruz.

Buraya hasatçı olup gelen bu yaşam kalemi bizi Halik kılabilir. Bizi kaynak olarak toprağa kati kayıtla indirebilir. Bize “ölü” der yada bize “öldürüldü” der ama benim adım Rasih’tir demez… Eminim ki o adı zikretmeyeceksin, kesindir!

Bunun için kendi yüreğini seslendirdin anam… Sevgili anam senin adını zikretmek bizi mutlandırırdı, buna izin vermedin. Korkma anam, sevgiyim ben… Senin etkin yükselecek bunu kesin ama ilimin kapısını açmak için bu zikretmem gerekir.

Allah dedi ki “ona dillet”, Tanrı dedi ki “dinlet”, hayırda olan dedi ki “hak et”, şarkıda tüm sayfaların her birinde varlık sürenler aşkla dediler ki “ aç bilgiyi anlattır”…

Sevgili ana, de ki “elim ayağım dünya” ben o dünya olayım… De ki “yaşamım insan” ben o insanım… De ki “geçeklik” ben oyum… Ya dağ anam sen neden kendini dinletmiyorsun ki!?

Bulalar, bulduralar, okutalar, okutturalar, koklatalar, toplatalar, torba torba kaynağa alalar her diriyi. Alalar ki halik olalar…

Ah anam ah, “saltanat sen, sen osun”… Biçare dünya nedense en son söz söyleyecek olan suskun kaldı, anam seni dinletmek isteriz, hah aha şimdi!...

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/241666216
 

 
  Bugün 166 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol