Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 11, 5. AKIŞ 3. BÖLÜM
 

15.11.2017 İMPARATORLUK 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ 3.BÖLÜM

Eğer ben bir nüsa kapısıysam, orada benim yaptığım sistem kapısı olmak için yaşam kayıtlamasıdır. Yaşam kayıtlaması da renklerle olur ama hangi renkler orada? Tek bir renk var siyah!... Peki o siyah renkle yaptığımız yaşam kayıtları nasıl kodlanacak?... Levhiyle!... Ha diyeceksiniz ki; “nüsa serveti sessiz zamanların sesi değimlidir”?... Elbette!... Ama orayı hakiki levhiyle kodluyoruz ve orada hepimizin yaşam kapıları var. Ve o yaşam kapıları kodlanmış ışık kayıtlarıdır. Peki o ışık kayıtları nisa kapılarını kodlayabildi mi?... Mutlaka!

Değerliler, bütüne hizmettir yapılan orada ve orada yapılan her resim sadece yaşamın resmidir. İşte insanlık kodları olarak kontrollü çeşitlemelerle kayıtladığımız o yaşam sayfaları bütünün Kübra olan kelamıdır. Ve o kelam; resmedebildiklerimizdir!... Ha sanmayın ki imajinasyondur, asla… Sadece resmettiklerinizdir… Ve o resimler has tınıyı kodlayabilen resimlerdir. Ve o resimler, yeryüzünün kontrollü kaydıdır. İşte yaşam yaratımında ki teknik budur! Ve bizler orada arzı arşa kodluyoruz…

Ümit ederiz ki hepiniz her bilgiyi hak edip anlarsınız. Orada mutlaka resmin fotoğraf olarak nitelendirebileceğiniz o yoğunluğun, arabı ve gerçeği var. Ve ocak kodlandığında ve tohumlar hakiki nihan kalemi olduğunda oradaki o sistem kayıtları çatışarak kontrollü olarak yaşam kapısını açarlar. Yaşam kapısı açıldı ne oluyor?... İşte canlar, ışık tohumlaması başlıyor. Tohumlanıştır o, sadece şarkı türkü değildir ses; tohumdur!... Ve o tohum kelam olup cevheri hal oluyor; oluşturuyor, hal… Ama bu halde hepimizin yarını var! Tohumların hali ve sonsuz sır olan ışığın kontrolü ve o ışığın kontrolüyle kodlanış devresine giriliyor. Orada ki kodlanış devresi kati kodlama olarak yoğunluğu oluşturuyor.

Kati kodlama!... Mutlak olan kodlamadır bu aslında; mutlak kodlama… Ki zamanın sistemidir oluşan, zamanın sistemi oluşuyor o yoğunlaşmada… İşte buna biz “CEVHERİ YOĞUNLUK” diyoruz… Ve ruhsuz, huzursuz olan insan; Lütfi kalemde ruhun has tekniğiyle kelama iniyor!...

Hologram aşılıyor orada, öylesi bir aşılma ki; karanlık aydınlığı kodluyor! Karanlık aydınlığı kodluyor… Siyahtan ibaret olan yaşam, hakikiyetle yerkürede kontrol kurabilecek ışımayı sayfalamaya başlıyor. Ve doğan güç kodlamayı kodlattırarak sağlıyor.

Değerliler, sistemin gücüdür bu… Öz köklerin kültüdür ama yoğunluk artmadıkça tohumlanış gerçekleşmez. Yoğunluk arttıkça, çıkış; fakih katiyetle oluyor… Nereye çıkış?... Sese çıkış!... Sessizlikten sese çıkış başlıyor. Ve her dürümdeki sistem devreye giriyor. İki sistem; biri ak kapı, diğeri teknik… Çatışma süper sistemleşmeyi kodluyor ve çatışmayla birlikte La Ka Ha sistemi toprağa çekiliyor.

La Ka Ha, işte canlar; ses kapıları açılıyor. Bu ses kapılarının açılmasıyla birlikte formal çalışmalar dürümlerde dirilikleri kodlamaya başlıyor. “Eşya” dediğimiz yaratım gerçekleşmeye başlıyor… Eşya dnilen yaratımın gerçekleşmesi ki buna enerjetik sistemleşme de diyoruz!...

Enerjetik sistemleşme, farklı frekans sistemleşmesini dürümlüyor. Her bir dürüm fakih hakikiyetle sistemi kodluyor. Ve frekans, frekans, frekans, farklı frekans teknolojik kodlamarda kalem, kaynak ilim oluyor.

Hepimiz hepimizi hak edebiliriz, cennet kurabiliriz ama cevheri cenneti kodlamak mutlaka kelamla olur. İşte kelam bu şekilde kodlamalar yapıyor. Ve doğan güç tohum ekiyor. Yaşamın diri kalemi yazmaya başlıyor.

Bedene insan, insana beden denilir sanılır öyle mi!?... Öyle!... Hakta ala der ki; “insan, hakiki insan; kelam olan ve hakim olandır”!... Hak olandır ama hak olmadan lekeli olana biz; insanlık diriliğinde, sistem kültünde “insansı” deriz!...

İnsansı!... İnsan kodları kontrollü olmadıkça çorbada ilim olmadığında, yaşamında hak tinde müsterih olan kendinde olmalı ki biz olsa bile bilişi yoktur onun… “Cennet” dediğinizde insanlıktır… Kimse başka bir cennet sormasın.

Ben dürümlere inmedikçe kelamda değilim, kelamda olmadımsa yaşamımı kodlayamam. Ben yaşamımı kodlayamadımsa birileri kodlar ve ben onu yaşarım, kesindir!

Bunun içindir ki biz insana “kendin ol” deriz… Bunun içindir ki biz insana “Halik ol” deriz… Bunun içindir ki biz insana “hakikiyeti hak et” deriz… Bunun içindir ki insan kendini dinlemelidir; hak etmelidir, aksi takdirde yeşilden mora dahi varamamışsa kendini, kendi yüreğini dinleyemeyeceğinden kuran kapısından geçemez. Kuran kapısından giremeyen hakkını, hak ettiğini dinletemez ve bilemez.

Bilemeyen, bulamayandır! Ölülerdir, ölmüşlerdir onlar, öksüzdürler, köksüzdürler, göksüzdürler. Çörek yapmakla yetinirler ama hiçbir zaman ekmek yapamazlar.

Çörekse; kaynaksız ilimdir, hepsi bu!

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/243074599
 

 
  Bugün 652 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol