Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

7.ŞUBAT.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK (23)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Hiçbir zaman dünya insanının üstü bir insanlık bilgisi, bu dünyaya verilmemiştir, bu kesindir.…Ve dünya ölü bir planet olduğu süreç içerisinde de kontrol dışı hiç bir bilgi bu çalışma dahilinde, düzenin kuranından, dış kayıtlara inmeden, kaynak olamadı, olma imkanı olamadı…Ama burada her şey kaynaktadır. Ve kaynakta, kodlamalar, sürmektedir.

Sureti katiyetle, insanlık ilminin, kendi yoğunluğunuzda, olduğunu bilin. Bu ilmi kimse, başka bir kimsede, aramalıdır. Hepsi sizin kendi yüceliğinizde meknuzdur, bunları iyi anlayın.

“Ben giderim, okurum, öğrenirim” diyenler, çok. Ölüm, üstü ölümdür, okuyup, öğrenmek… Biliş hali varsa bilip, tüm zamanları dillemek gerekir.

“Barış” dedikleri de işçiliktir. Herkesin, kendi yoğunluğundaki kendine varışıdır.. Ama barışın tınısı, teknik kalem, ümmi kalem, mükafat, hepsi dürümlerde değil de biz, o dilde, biliş olanlar.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar, karşıma kim gelirse, bana insanlık için gelir. Ama ben o insanlığı, kontrol etmeden, kodlama yapmadan, ocaklarına inmem... Öz görevim, imparatorluğun gücünün, kök gerçekliğinin, bu dünyaya çekilişidir…Bunu yapabilecek, güçteyim ve bunun için buradayım.

Sualtının kulluğundan öte bir kullukla, buraya indim. Ve buradaki göz, Allah gözüdür. Bunun, net bilinmesini, dilerim.

“Avukat insan” der, yürekteki bana. Yok anam, ilim insan.. Ben, ilim insanım. Bu nedenledir ki doğanın kuranı olarak, toprak topluma, tohum olmaya indim... Kocaman bir doğa ve kocaman bir ilim… Ağır yük taşıtmam, bu kesindir… Kayıt dışı bilgimde olmayacaktır.

Elimin göz, söz ve öz ilmi vardır. Bu elde, mahrek olan Mikail kupası vardır. Bu kupayı, tüm insanlık için bu dünyaya çektim, indirdim.. Mikail’in kupasında, Rahmi Kapılar vardır. O kapıların, tükenen ümmi kelamlarında, kuranlar vardır… Hepsi doğanın gücü diye, dilledim.

Çan; insanın ilmiyle çaldığında, biz o çana, nefes olduk… Şuana kadar, herkese sevgi verdik… Herkesin, kendi yolunu bulmasını diledik. Şuana kadar, herkese aşkla dillendik… Saygılıydık, sahranın rahmi kaleminde mükafattık, bütüne... Öz köklerin gücüydük. Şükür ki bunları hak ettiklerinde, hakikiyetlerinde, kodladık yoğunluklarını.

Ve biz, bugün merdivenin en aşağısındakilerin, görevlerini hak etmeleri için aşkla çalışırken, yolun kontrolünü kurduğunu söyleyenlerin çokları, ocakları söndürmeye kalktılar. Buna izin veremezdik.

İslam Dini; insanın kalemidir… Ama insan kelam olmadan, o kalemi kodlayamaz… Yoğunluk arttığı zaman, misafirlik artık sona erer. Her şey her şeyde mevcut olur... Ve burada olan, budur.

Sanal boyutların kontrolü de bu şekilde, sahrada gerçekleşir. Evrenlerin sessizliğinde de bu çalışma olur… Her evren, bir kelam eder. Ama her evrendeki kelam, Hakk’ın kalemi olanda, kodlanır… Mutlaka ama mutlaka bunların daha net insanlık tarafından, okunması gerekir.

Okumak istemeyen, oğullarını kodlayamayacak, kesindir. Ama okuyan, kontrol kurabildiğinde, mutlak olacak. Kesindir.

“Eğer biri dünya için ben kontrol kuracağım” derse, ağırı hafifletmelidir. Sahrayı kodlamalıdır ve ruhunda, kontrol kurucu olmalıdır ve kurmalıdır.

Ete girmek, yetmez. Elin ilmini, bilmeli ve elin kelamında, halik olmalıdır. Yoksa toprağa tohum diye ektiklerimizde, kelamsız kalacaktır.

Şeytana aşk değil şafak gerek. Biz, bundan sonraki dönemde artık o şafağın sökmesi için kodlama yapacağız.. Ve şeytan, kontrol kurduğunda biz, onu kontrol edeceğiz, kesindir.

İmparatorluğun görevidir, bilmek. Biz bilen ve bildireniz.. Bu kesindir.

Kaçar giderim ama kaçan, kaçtığını hak ettiğinde, dillediğinde ve dinlediğinde, satıhta, kendinden öte hiç kimse kalmaz, bu kesindir....Çünkü o, koruyucu değildir.

Korkmayın, dünya, emin bir Alemler kapısıdır. O kapıyı bilen, doğanın kültüdür.. Bu dünya, mutludur.. Bu dünya, kokuyu yükseltmiştir ve yolu kodlatmıştır... Bu dünya, nefesimizle, gerçek kelamı, halik kılmıştır.

Bu dünyada, torba, torba ilim taşındı. Hep insanı kodlamak için. Robotik Timlerin, tükenen dürümlerindeki diriliklerini, hak ettiğimizde kodladık ve kontrol edebildik….Onların, kontrol edilmeleriyle birlikte, Rahman olan, Kaynak İnsan, yeryüzünün gözü oldu..

Her din ağırdır, çok ağırdır ama bir din var ki o hepsinden, ağırdır. İşte o din, İlimdir.. Bunu iyi anlayın.

Nedir, din? İnsanlığın, sessizliğidir. Ve o sessizliği, herkes dinleyebilmek için çırpınır… Ama bir insan, bir insanı dinlerse, o kelamda, hakikiyeti dinler... Onun insanlığı, bütünün kültü olur...

Boyu, boyumuza uygun, yarın ilmini hak etmiş, kelamı hak olmuş olanları, bu çatışmaya davet ettik.. Bu bir çatışmaydı.

Ben, kontrol kuramayan, kuran olamayan, bütünü kübrada kelamsız bırakan, kim varsa ağır yük taşıdılar.. Ama biz dünyaya, gözü görenleri indirmiştik… Onların birçoğu kördü, yaşamda.

Ve biz, bu dünyaya, gönlü görevli olanları, indirmiştik. Ama çoğu kuruydu, yaşamda.. Sultandı, sonsuzluğu yoktu.. Ve biz dünyaya, hazırları indirmiştik ki o hazırların birçoğu, yaşamını hak etmediler.

Yaşamlarını hak etmediler ki Hakk’ın kalemini, kontrol etmediler. Başlangıçta itibar yoktu.. Sorgusuzdu, insan. Sıhhatli değildi. Sırrını, sınırlı kayıtlarla, anlamaya çalışıyordu.. Koç keserek, görev yaptığını zannediyordu.

Onlara biz, kurban vermedik. Hepsi, kurbandı zaten. Ama onlar, kendi yaşamlarındaki kurban oluşlarını, Hakk’ın kalemindeki kurbanla, karıştırdılar.

Biçareler, keşkelerle kontrol etmek istediler, rahmi kapitallerini. Her insan, bir levhi kaydı kelam ile dillerken, kendi kapitalini oluşturur. Ve elde ettiği ne varsa o kapitalin, levhi kaydı olur.

Burada devinim çok hızlı. Neden, bilir misiniz? Saltanat kodlanmış ve mutlak kuran koruyucu hale gelmişse hızlanır, her an.. Ve hızlanan anda, dirilik artar.. Artan dirilikte, kaydı yapan, kaydın Nisa Kalemi, haline dönüşür.

Büyük kötülüğü önlemek için bir tek yol vardır. Oda, “İNSANLIKTIR”. Bu dünya, insansılıktan, “İNSANLIĞA” ulaşmadan, kontrol kuramayacaktır.

Ve bu dünya, koruyucudur. Kontrol kurucu insanı, korur, hep. Ama O kendini korumadığında, lütfi kalemlerin tükenen ilmi, muktedir nesillerinde dahi tüketici olur. Öz gerçeklik budur.

Bunun içindir ki bu dünyada, ruh yoktu. Uzun zamandır, ruh var. Yıllar yılıdır, ruh var ki bu ruh, ilmin kapısı açıldığında, diriliklere çekildi… Yıl 2007…2007, Ruhun mutlak kuran olarak yaşama çekildiği tarihtir, bu.

Dağlarım, nasıl bir dünya istiyorsunuz diye, sordular. Hazır olan bir dünya... Her şeyi hazır olan bir dünya, istiyoruz… Nasıl olacak?.. Şarkı, türküyle mi?.. Mutlaka… Sesle olacak. Sesin olmadığı bir dünya, İslam’ın kalemi, dahi olamaz….İnsanın kelamı da olamaz.

Bu dünya sesiyle yaşayacak ama bu ses, ilmin insanlığı kodlayan, o yoğunluğundaki, ses olacak. Ve biz, bu dünyayı, kontrol ederek, bütüne hizmetçilik yapacağız.

Harı yükselterek, dünyayı koruyan bilişliler mutlaka kuranlarında, kelam oldular. Muktedir oldular ve Bir’i, Bir’den, Bir’e dürümlediler.

Bizler doğanın gücüyüz, bu kesin. Ve doğanın gücü olarak yaptığımız her şey, hepimizin yoğunluğuyla yapılmaktadır.

Az, öz vermeyeceğim, bunu iyi bilin!.…Bugün sesimiz, ilmimiz, hepimizin yüreğinde, dillenecek.

Aşkla, sevgiyle kucaklıyorum, sizleri.

https://youtu.be/7qQmxMJl1kE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 605 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol