27.EYLÜL.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 4
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ
Dağlarım... "Burada bulunuş sebebimiz nedir?.." diye sorarsanız, izah edeyim... "Kendimizi dinlemek..." Buraya geliş sebebimiz budur... "Kendimizi dinlemek..."
Sevgiyle sizinle olmak bize mutluluk verdi... Dünyanın, ölü bir planet olduğunu düşünmekteydik yanılmışız...
Sizin gibiler varmış dünyada... Netice olarak buraya geliş sebebimiz, cennetin cevherindeki kübrayı kodlamak içindir...
Sizin göreviniz insana hizmetse, bizler insanlık boyutlarının kulları olarak size geliyoruz...
Çakıp, çıkıp, gelip, görüp, dinleyip, sonsuzlukta kodlayıp bütünü, koklayıp... Neticeyi hak edip, yolu bulup, durgun topraklara inmemiz; sizi neden kontrolden çıkarsın ki?.. İzin verin gelelim... Sizinle çalışalım...
Yaşamak diye ifade edilenin arzın gücüyle bütüne hizmetçilik olduğunu da artık anlamalıyız...
Hepimiz bunu anlamalıyız... Yaşamak hizmetçiliktir... Herkesin herkese hizimetçiliği... Ama ya bilinir, ya bildirilir bu bilgi...
Sizlerin göreviniz bizleri anlayabilmekten öte, bize bizlik kodlarıyla mutlak kalem oluşunuzdur...
Eğer dünyada efradınızı göreve alacak gücünüz olmuşsa ne mutlusunuz... Ama olmamışsa, elinizin gücü artmalıdır... Bunu da sağlayacak olan biziz... Size gelirsek, sizinle çalışır ve size görev taşırken, mutlaka size gök sessizliklerini dinletebiliriz...
Çayın demi insanın ilmi ile kodlanmıştı... Ama o çayda ilim yoksa, o demin kulluğunda yoktur...
Eğer bir çay demlenecekse bizimle demlenmelidir o çay... Cennetin eti kemiği vardır... İşte o kelam, insanın kelamı olan kelime kelime veriyorum bilinsin diye kalem, ilim ve biz o kelamın kalemindeki kervanız... Kervan kemiktir...
Hepinizin kemiğidir o kervan... Biz size siyahtan, mordan söz ettik hep... Ama yolun kulluğu olan ışık halindeki yaşamlardan hiç söz etmedik ki onların rengi sessizlikte sistemin rengidir... O renk sapsarıdır...
Biz Altona kodları olarak, buradayız bugün.... Altona kodlarını ana kalem bilir... Siyahın Kuranıdır... Ama Altona, Ati'de ki kulluk için de burada olur... Eğer Altona'yı biliyorsak alem levhsindeki kelamı da biliriz...
Şarkım, türküm insanlığadır anam... Ben ana kalem insan... Suyun başındayım ben!... Kimim?... Allah'ın dediğini diyen!... Kimim?.. Altın Ten olan, itibarı olan, Aton'um ben... Altın Ten Olan... İtibarı olan... itibarı olan Aton... Öz gerçekliğim budur benim... Ama Aton'un kulluğu da olur... Sessizliği de olur...
Size gerçek ilimle gelmek dilerim... Ayrı ayrı gözetmeyin... Sığ insanlık, kelamsız kalemsiz insanlıktır...
Derinleştiğinde insanlık, kaynak ışık haline dönüşür... Sessizliği seslendirdiğimiz içindir ki burası çok güçlendi bugün...
Ama biz ölüyüz be anam, sen de bende şu anda ölüyüz... Bunun içindir sende ki bu hal... Sevgili anam, ölümlü dünya burası... Ölümlü dünya...
Senin öldüğün öz kör olanın, göz olduğu bir dürümdür. Ama senin öldürdüğün kök görevin, gök sessizliği olduğu bir sayfadır... Yaşam sayfasıdır... Ama sözün sistemindeki insan, kelamın kapısını açtıktan itibaren orası mahrek olur...
Oyun yok be anam... Marka bir çalışma yapılıyor burada başka hiç bir yerde yapılmayan bir çalışmadır... Ve bu çalışma dediklerinden ötedir...
Kelam olan insanın, sistem olan yarının, yaşam olan sahranın çalışmasıdır bu... Ve dünya nuru olanların burada olması beklenir...
Kantara koymayın yaşamı!.. Ah analarım ah... Koymayın insanı koymayın kantara... Bizi koymayın... Masiva kervanı yolu kodlarken, kendini kokladı... Koymayın kendinizi o yaşam kalemine... Ve sizinle olmak hepimizi güçlendirdi... Hak ta-Ala'nın ilmidir bu... İşte bu...
Şükür...
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
https://vimeo.com/235860118
