Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 21, 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

24.OCAK.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK (21)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Öğüt isterler. Öyle çok isterler ki ya hu. Öğüt, ne ki? İnsan, siyahtan, mora dahi varamadan, kök görevini, kontrole kalktı. Devinim, isterler.

Değerliler, dirilik kodlandığında, her an, devinmektedir zaten. Yaşamı, hak etmek, dilerler. Yarattıklarımızın hepsinde, hakikiyetimizle yaşamlar kodladık... O kodlanan yaşamların, Muhammi Kapıların kulluğundan öte kuranlarını kodladık….Çorbalar yaptık. Her çorbaya, Rahmi kapıların, kodlanmış ilmini, yaşamlarını kattık...

Neden ölü bir dünya, bizi anlayacak ki?.. Anlaması mı gerekir? Öyle çok çalıştık ki anlasın ya da anlamasın…. Aktığımızda, her anda var olan ilmi kodladık, biz, bu dünyaya....Anla ya da anlat.

Fatih Sultan Mehmet gibi miyim?.. Yoo, değilim. Kimseyi fethetme, niyetim yok... Ben, cennetim. Cennet!… Bir kelam halikse, o kelamda hasat var... Ama yol varsa yaşamda, aşk olmalıdır. Ki hakim olalım…

Ve ben, bugün dünyayım. Doğanın kulu olan, dünya... Hologramın kontrolünü kuracak, dünya. Yoğunluğu artıran, dünya… Hak Tealan’ın tahditsizliğindeki levhi olan… Müsterihim ki kelam olan birliğin kalemindeki, dünya.

Beste, güfte değil dillediğim şarkı değil, ilimdir. Anlatın!....Bu dünya, ilmin kapısını bulduğunda, hakkını alacaktır… Ama ilmin hakikiyetini hak edip, dinlemeden, kelamı kodlayamayacaktır.

Çorbam, insandır. Bu çorbaya, hak olanı koyarım. Hatayı yapanı, hak teknikle kontrol ederim ve çorbamdan çıkarırım. Bugün halik olmayan, Hakk’ın kaleminden kontrol kuramayan, buraya gelip, çorba olmaya niyetlendi.

Mahrek; Altın ışıktır. O mahrekte, kübra olan olur. Öyle çok göz olur ki orada, çorbada çorbalık olur… Ve biz, o çorbalıkta, çarıkları olanları kodladığımızda, çarık çıkarmaya kalkanlar olur.

Horasandan halikler gelmişler, bugün bizi dinlemeye... Ah canlarım, ah. Hakk’a varmadan, Hakk’ın kalemi olanlar, gök çözümle yücelikte, kelamı. Hologramdan kuran olanlar. Geçip te yolu bulduğunuzu mu zannettiniz?

Ben, dünyalıyım... Kardeşim, ben dünyamı mıyım, dünyalı mıyım? Başka ne diyeyim ki?... Beden olan dünya, nedenli olan, dünyalı... Ve ben, bedenli dünyalı ve beden olan, dünya… Her birinde, bir tekim… Ama ben, ilmin kapısıyım….İlahi göz, aklın kültü ve o kök, gerçekliğim. Benim adım; insanlıktır.

Kaçamam dünyadan, diye düşündüler.. Kaçamam. Yaradan, yarattığında her anda, karanlığın tınısında ve bütünde ve tükenen her dilde ve bilişte ve tüm yaşam sayfalarında… Ve sahra olan, ruh olan, Muhammi Kapıların örtüsünde, siyahtan ötede, her anda… O can, her bir dürümde… Kim kime kaçsın ki?... Her an olanın, kaçmasına ne gerek var?

Değerliler, cemali cevheri, kelam olan. Cemali kelamda, halikiyeti teknik tohumla kodlayan ve can kalemle, ilm-i KA olan… Biz Ses, Biz Sistem, Bir Nizam, Bir Düzen... Aşkımdır, benim… Aşkım… Ayrı gayrı gözetemem ki ben. Hepsi, İslam’ın levhi kalemi ve insanlığın kulluğu.

Bulacaktım, dünyayı, okuyacaktım.. Bulacaktım, okunacaktı dünya. Buldum, okundu.. Hepsi bu!...Bugün bu dünyayı müsterihim ki karanlıktaki ilmimle, okuttum… Ama “Allah” dediğiniz, o yaşam sistemleşmesini sağlayan, yalın kaynak ışık, hepimizin yoğunluğunda mevcuttur.

O kaynak ışığı hak edip de dilleyenler, Allah’ın dediğini, derler. Biz daha öz görevi hak etmeden, Allah, ilmimizdi bizim... Aklın kalemiydi, Allah. Hakk’ın kalemi olanda muktedirdi. Mutlaktı, aşktı, O…Doyduğunuz zaman, doyurandı. Okuduğunuz zaman, okutturandı. Oğullarınızı kodladığınızda, koruyandı… Her andı, O… Ve O biz, biz O’yuz.

“Bugüne kadar size, ben Allah’ım” demedim. Ama O biz, biz O’dur. Bunu iyi bilin.

Her dere, aklın kalemi olup, akar. Her dere hakikiyetin diliyle, kodlama yapar… Hepinizin rüya boyutlarınızda kodlayıcıdır, o... Kokuyu yükseltir. Kokuyu, yoğunlaştırır. Rahman olanda, kulluk olur. Mutlak olur ve resimler yapar. Yaptığı resimler, sistemlidir... Ve diriliğin kelamıyla, kodlanmış ilim kalemlerindeki dürümdür.

Çok mu çok mu kodladım, dünyayı?... Hakk’a hakikiyete ilimle varan, herkes benimle olabilir…

Amon doğumlu, ölümlüdür... Ama toprak toplum, tohumludur. Ölende ölür, öldürende öldürür, yarında kontrol kurar…. Amon Toplumu, mutlu olsun diye, Mustafalar gelir, yaşama... Onlar, kervan olurlar. Karanlığı teknik kodlarla, kontrol kurarak, yarattıklarında, yaşam sayfalayarak, kaynak yaparlar.

Dağı taşı delen insan, yerin gücüdür.. Aha bu!... Bundan sonraki süreçte yerin görevi, insanlığın olacaktır. Ve insanlık, yeryüzünün görevini hakikiyetiyle kodlayıp, kontrollü kaynaklardan, kocaman sistemleşmelerle, yarattıklarından doğan güçle, yapacaktır.

Bizim Esmalara görevimiz, Hakk’ın kalemi olarak, yaptığımız görevdi. Bugünden itibaren, aklın kalemiyiz.. Bu kesindir. Aklın kalemi, hakikiyetin levhi kapısındaki, ilahi gücün nefesidir.

Aklın kalemi olmak, Hakk’ın kalemi olup mutlak olanların, kutsal ilmini tohumlamak ve yoğunluğu artırmakla mümkündü…. Ve o yoğunlaşma gerçekleştiği için bundan sonraki süreçte yarınlar, hakiki levhi kayıtların örtüsü örtülmeden, Hak Teala’nın kuranın gücünün, öz gerçekliğiyle ve kaynakla gerçekleşecektir.

Akıl dışı bilgimiz yoktur. Aklın kalemi olan ilmimiz, tümdür. Tüm, ümmi kalemlerin müthiş ilim kapısı olan, iş yapıcı kervandır, o. Ve hepimizdir.

Bizim, “Asa” dediğimizde, herkeste var olan, yok edilen, yok alın teri, yok yaşamı kaydı diye, dilletilen… Ya da kutsal ışık diye dürümlere indirilen, her ne ise onun üstü olan, bir güç olacak.

O güç, kutsal bir görevin gereğidir. Bunu bugün size açık vermek istedim. Hepinizi kucaklıyorum..

https://vimeo.com/252650086
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 208 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol