Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 19 5. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

10.OCAK.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK 19
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Değerliler!...

Burada bugün çok özel bir dünya çatışması yaşandı… Bizim için önemli olan ilimdir… Eğer biliş halinde buraya geldinizse, biz sizi kendi yüreğimizde dilleriz ama siz bizsiz iseniz burada olmanızın gereği yoktu… Kuran insanın kontrolu hepimizin yoğunluğunda mevcuttur ama som altın ışık olan bilişin Mikail’in kübrasında kelamsız olması bizim için öz köklerin gözsüz kalması anlamına gelir… Şu ana kadar yaptıklarınızı hep bağışladım ama bundan sonra bağışlamayacağım… Kesin olarak bunu anlayın…

Düzeni kurmaya gelenler bizi bizden dillemeye çalıştıklarında, görevlerinin kontrol kurmak olmadığını sandılar… Ben doğanın gücüyle bu çalışmayı yerküreye indirdiğimde, sizlerin yüceliğinizde insanlık kodlaması olmamıştı henüz… Ama burada bugün bu yoğunlukta bu görev BİRLİK KELAMIYLA sizin de yüceliğinize dirilik olarak inmeliydi…

Şikayetim var mı? Mutlaka var… Hepinizden şikayetçiyim… Kaç yürek bilişi kodladı da; sistem, nizam ve düzen görevini kontrolsuz bıraktı… Burada ölü bir dünyada olmadığınızı artık kavrayınız… Demişler ki “dünyada yol yok…” “Hani neredesin?” diye sordum… “Ben yokum” dedi diyen… İşte olay budur… “Dünyada yol yoktur” diyen KENDİ YOĞUNLUĞUNDA YOLU KODLAYAMAYANDIR…

Biz Allah’ın tendeki ilmini dilleyenler deriz ki “DÜNYA YOLU AKIL YOLUDUR!...” Burada olanlar bunu iyi anladılar… Ama yok da ben varsam, olacak diye düşünenlere sezilerimden dolayı derim ki “yarattığınız yenilenecek ama, yolunuzda koruyuculuğum olmayacak…” Bana “durgun toprakların toplumları kodlama yaptı” dediğin zaman sahrada insanın tanrı kaleminden öte hiçbir kalemin olmadığı kesindi… 
Benim için “doğanın gücüdür “derler ama ya ben doğanın kulu isem ne olacak? Hadi görevinizi yapın da anlayın… Çorba pişirirken o çorbaya ben doğayı koydum… Doğadan üstün bir doğayı kodladım… Toprağa toplum olup indim ve yolu koklattım…

Benim dünyamda İNSANLIK AYRI GAYRI GÖZETMEYENDİR… Cennetin ilmidir insan ama kelama Halik değilse, insanın kervanında yarınları yoktur… Şimdi boş konuştuğumu düşünen o sayfa bana diyor ki “sen neden böyle çok konuşup boş konuşuyorsun? Canlarım!... Boşun boşu doğanın toprağıyla toplumu tohumladığında DORMANLARIN doğumlarından öte tohumlanışı sayfalar… Biz o boşta doluyu kodladık… İyi anlayın…

Bize “neden dünyayı korumaya çabalıyorsun?” diyen de çok… Dağlarım!... Durmadan çalışmamızın yegane nedeni kodlamaktır… Kodlanan dünya kendini koruyacak görevi yapar… Huzurlu bir dünya için buradayız… Ve dünyanın nuru olan insana kelamız… Amonlara kul değiliz biz… ONURLU BİR DÖNEM İÇİN DÜNYANIN KURANI OLDUK… Çamur yoğuranlara çamur olduk… Ama yollarında kuranımız olmadıkça, yaşamlarında kalemimiz de olamadı… 
Her dünya alıp götürdüğümüz bir sultanlıktı ama sultanlık kurandan öte bir kuran olduğunda başka bir dünya kurulacaktı… Kanatlanıp uçarız biz burada… Öfkeyi aşarız… Yürüyen dünya kutsal ilimle kodlanır ama RAHMANA KAHA OLMAYAN YAŞAMA HALİK OLAMAZ…

Şimdi bugün burası çok ama çok güçlü… Öyleyse burada göz var… Ha bunu anladınız… Ne iyi… Peki yaradan yarattığında yaratıldığını anladı mı acaba? Kim yarattı, kim yarattığını yarattı? Kim yaratanda yarattı? Kim yarattığında yaratıldı? Ha diyeceksiniz ki “sorular çok karmaşık…” Ben karıştırırım sorarım… Anlamanız kolay olsun diye de akışırım… Aktıkça akarım ve yaşamı kodlarım… AMA SEVGİ YOKSA AÇIK BİLDİRİRİM Kİ, YAŞAMI ANLAMA İMKANINIZ OLAMAZ!...

Beden alıp dünyayı göreve almaya gelmiş o yüce… Sor bakalım görevi kodlamışda mı gelmiş? Hakk’a varmış da aklın kalemi olup gelmiş ah, laf laf laf laf…. Ya Kaha, ben aklın kapısı olan… Yaşamı kodlarken levhi kuranda umman olana dünyayı kodlattırır ve koklattırırsam ocağında kült olur… Başını dik tutuyormuş… Öyle çok görev taşımış ki, kontrol dışı hiçbir bilgi de yaşama çekmemiş… Acı bir gerçektir ki, kontrolu olsaydı kaynağa inerdi… Ama kaynağa inmedi henüz… Yarını hak etseydi rahman olur, kul olurdu… Olur da kuran olursa, aklın kalemi de olurdu… Aha bu… Ve derim ki “öksüz kaldı…” Çünkü yüreğinde kült yoktur…

Borç dünya borcu ama anlaşılır bir mesele mi? Bundan da söz edeyim… Devinimi artırabilmek için dünyayı ziyaret eden birlikler, çoğu borcu irdelediler bugün yine… Borç nedir? Yaşam borcu nedir? Dağlarım!... Dünya ilmi kalemdir ve sizin için borçtur… Ama dünya külttür aynı zamanda… Ve hepinizin yoğunluğuyla kodlanan bir yaşam sayfasıdır… Ama bu dünyaya indirildiğinizde kendi yüreğinizin kültü burada tohum ekemeyeceğinden, size kendi yüceliğinizden borç ödettirilir… Ödeyeceğiniz borç ilmin borcudur… Eğer siz ilmin borcunu öderseniz kendi yüceliğinize kodlanmış ışığı hak edebilirsiniz… Ama ödeyeceğiniz, kendi yüreğinizin Kübra olan kelamındaki kütlesel kaynak ilimdir…

Bugün buraya gelenlerin çoğu, kendi borçlarını ödeyebilmiş olanlar diye düşünüldü… Ölü ya da öldürülen ama hepsi dürümlerde kült… Ama Kübra olan kelam hepsi… Ve diri olmaya çabalıyorlar… Ve diyebilirler mi ki “ben her şeyi hak ettim, yolu buldum… Mükafatımı da hak ettim… Ve diyebilirler mi acaba “masamda ilim var?...” Hani nerede o ilim? Ben “bu dünyada ilimi bulamadı” diye düşündüm onu, onda ve onun yoğunluğundaki hakikiyettekiler…

https://vimeo.com/251516896

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 163 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol