Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 7, 2. AKIŞ
 

18.EKİM.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 7

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Değerliler, dünya dışının, bugün dünyayı izlediğini, net biliyoruz. Toprağımızı, öz gerçekliğimizi, anlamaya çabalıyorlar... Bizlerin yaprak, yaprak okunuşumuzdur, bilişimiz…. Ama onların okutulması bizler için önemlidir.

Bugün burada, kimler var?.. Kara sistem devreleri, var…Kara sistem devreleri hakkında sizi bilgilendireyim…. Bu bilgileri, hepinizin, iyi anlamanız gerekir. Çoğunuzun ölüler planeti diye bildiğiniz bu planette, hepinizin yoğunluğunda, bu sistem mevcuttur.

Ama bu sistemin sizde, kendi yüreğinizde, nefesinizde, kodlaması sorumluluğunuzdadır. Bu sistem, yeşeren dürümlerin kontrolü için gereklidir… Ama “yeşil, mor”, demeden mutlak olan ve hologramı aşanlar için bu sistemin, en sistem kalem oluşu, bilişte biz oluşu, demek değildir.

En ve boydan ibarettir yaşam… O sanal boyutta; ense bilişimiz boydur, orada. Müsterihiz ki dünyanın ruhudur insan ve bugün en ve boy olarak çalışan bilişimiz, herkesin yüce ümmi kalemlerini de kodlayacaktır.

Bu sitem diye ifade ettiğim kara kodlanış, kara yaşayış sistemi.. Başlangıçtan beri dünyayı, öz gerçeklikten ırak tutan bir sistemdir. Öz gerçeklikten, İsmail-i kalemleri de ırak tutmuştur ve diğerlerini de ırak tutmuştur.

Sistemin Kübra olan ilmini anlayamamıştır ama burada olmalarının bugün, nedeni şudur... Mutlaka ama mutlaka organ, sistemli olarak diriliklere nakle edilecek, bunu bildiler… Ve organ naklinde, onlarda olmak istediler.

Ne demek istiyorum? Nedir, yapmakta olduğumuz? Sessizliğin seslenişindeki Nisa Kalemin, her ana nakli... Bu kalem, tüm insanlığa nakil oluyor... ….

Yani herkesin dilleyebilmek üzere dahil ediliyor. Bu sisteme dahil olduklarında arza, arşın inmesiyle birlikte hepsi kelamı halik olanlar, olarak mutlak kuran olacaklar ve kayıt yapacaklar.

Diğer sessizlikler, ne olacak? Hepsi, yerkürenin kültü haline dönüşecekler. Her bir sessizlikte Mikail, Kübra kalem olacak. Öyle çok görev taşınıyor ki dünyada, bunu anlayan yok.

Saltanat insanlık ve o imparatorluğun gücü olarak, bütüne hizmetçidir ama “dünya sevgidir, saygıdır”, diyemeyiz. Sadece; İsrafil ilmidir.

“Sevgi, saygı yoksa insanlık yoktur”, diyorlar. Öyle çok dendi ki bu insanlık sevgi, saygıdır. Ama insan sırrını anlamayanın, sevgiyi, saygıyı hak edip, dinlemesi imkanı yoktur.

Bunca çaba nedendir? Yaşam içindir. Her şey yaşamdan ibaret değildir. Ama yaşam diye bir levhi kapı vardır ve o levhi kapının, arza arş olup, indirdikleriyle birlikte…. Herkesin, herkesle dillendiği o yücelikte, yaşamın kulluğu başlar.

İşte, yaşamın kulluğunun başladığı bir yoğunlukta, ilim olur. İlim, Allah’ın ilmi, yaşam ilmidir... Başka bir ilmi yoktur, Allah’ın. Bunları iyi kavrayın. Eğer “siz, ben, elimden, yolumdan, yüreğimden ilmi dillerim” diyorsanız, sizin, Allah ilmini bilmeniz, aklın kalemi olmanızla mümkündür.

Sözüm, özüm, gözüm, ilim ama ben, Allah ilmiyle dillenmekteyim. Allah ilmi, yarının ilmidir. Yolun ilmidir. Murat ettiğiniz, ilimdir... Ağırdır o ilim ama aklın kalemi olanlara, hafiftir.

Ve biz aklın kalemleri, Allah’ın levhi kapısı açıldıktan ve öz gerçeklik kodlandıktan sonra mutlak kuranlarda da aklı tohumladık… Ve yol olduk.

Şuana kadar doğanın gücünü anlamayan bir dünyada, yaşamı anlamak kolay mı zannettiniz? Doğanın gücü dahi anlaşılmamış ama yaşam anlatılıyor.

Sanal boyutlarda bu, öz gerçekliğin kodlanışı için şarttır. Bindiğin insanlık ilmi, bildiğin ikmal tamamlatıcılığı, oğullarının kontrolü, insan sırrı... Ve sevgi, aklın KAHA olan yarını. Ama hangisi önemli?...Benim için hepsi önemli.

Avukat insan, en ve boydur ama aklın kalemi olduğunda, kuldur. Hepimiz kuluz. Ama insanlığın, hepimiz avukatlarıyız. Onları koruyan. Onları kodlayan. Onları yoğunlaştıran.. Ocaklarını yakan, yeryüzünün gözü olan ve sessizliği dilleyenleriyiz, biz.

Çorba yapmak, çorba olmaktır, aslında. Ben bir çorba pişirdiğim zaman o çorbaya, altın ışığımı koyarım…. Ama o çorbaya, aşkı da koyarım… O çorbaya, hak Tanrı kalemi olur, temel diri kelam olur, insan olur, inerim. Ben o çorba, olurum.

Korumuş, korunmuş değilim. Kimseyi korumam, korunmam. İnsanlık boyutlarını en güçlü ışığı olanın, koruyucu olması istedinğinde… Ona, şunu söylerim; korunan, kalemde olamaz. Korunan, yaşamda olamaz. Korunan, insan olamaz… “Ol” derim, olur ama ölü kalır. Öldüğünü, hologramda anlayıp, yarına varmaya, çabalar.

Eğer koruyucu olsam keşkeler olur. Ben kontrolcüyüm. Esmaların, ekmeklerin, yeryüzündeki görevlilerin tünüyüm, ben. Öz görevim; Tanrılıktır.

“Tam omuzlarımdaki yük ağırlaşıyor” derken, omuzlarımdaki yükün, ağırdan öte ağır olduğunu bildim. Baktım, ne var diye? Ezdiği, ezildiği bilinenlerin tümü, omuzlarımdaydı. Herkesi ezen ve ezdiğinde ezilen… Öyle çoktular ki

Hangisini ölü diye bileyim? Hepsiydim. Ve ben er gerçek insanda kelamda aşktım… Sevgiydim... Hepsini görev diye dilledim. Bunun içindir ki yaşadım.

Harım çoktur. Ama has olan, hakiki olan, levhim çoktur. En çok olanda aklımdır... Hangi hakkım, aklımın kuludur, bilseniz… Bende ben olan, bilişimdir.

Merdivenim, insanlığa dayalı bugün. Hepsine. Hep insan olarak çalışanlara... Kontrol dışı bilgim olmadı.

Şuandan itibaren daha yüce insan, kelamı halik kılıp, yolu kodlayacak. Hangi insan Medine olur, bilmem… Ama medyun olur, yürek ilme. Medyun, ümmi kalemde kült, ümmi kuranda öksüz kalmasın diye çabalayan…. Her şeye her şey katan insana, medyun oldum, insanlığımla.

Canlarım, Tanrı arzın gücünü hak etti. Mutludur çok mutludur ama Tanrı resmi çalışmacıdır, aynı zamanda. Hadi, hadi gözünüz açılsın. Bakın Tanrı neymiş? Size, Tanrıyı anlatayım.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/238810742

 

 
  Bugün 477 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol