Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 22, 1. AKIŞ
 

31.OCAK.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK 22
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Süper İnsanlık Realitesi olarak bilgi veriyoruz:

Dağlarım, bugün ben hakikiyetin levhisinde kodlanmış bir ilimle buradayım.

Koç kesmişler “dünya ilmi”yle. Aha! Kesilen koçun “insanlık levhisi”nde yarını yok. Vakti gelir de kaynak insan bütünün kübrasında kelama inerse diye beklemişler…

Aşkla dillerim ki Rahmi Kapı’da insan, mutludur ve kutsal ilimle mutlaktır. Açmışlar gözlerini izliyorlar dünyayı, nefes var mı diye… “Keşkeler” var mı diye bakıyorlar… Aşk kodlanmış mı diye bakıyorlar. Sokakların ilmini, kök gerçekliğini dürümlerde dinletmeye çabalıyorlar.

Hatırlayınız! Bugünü dünden dillemiştik sizlere. Hatırlayınız…

Bugünü biz, “altın ışığımız”la gök çözümlemesiz açıklama imkanına sahip olmuştuk ve size izah etmiştik. Siz bizi, biz sizi dinlerdik hep. Dünyanın ruhuyduk. Kulluğun ilmi olan, KAHA olan levhi sistemiydik.

Açın kapılarınızı da gözlemleyin dünyayı! Dün biz sizleydik. Bugün biz siziz… Ama yeşilin mordaki kültünde ikmal tamamlıyoruz burada. Kelamın Kapısı’nı açtık tüm yaşamlarını kalem yapanların ilminde, “kervan” olduk biz… Ve ocaklarında onların ikmallerini tamamlatıyoruz.

Durağan güç, hologramı kodlayabilir ama kontrol kurup da kodlanmış ilim “mutlak” olduğunda artık durağanlık sonlanır.

Bizim İslam’a kelamımız, kalemimiz, insanın KAHA olan levhi kaydıdır. Ha, durgun toprakların toplumlarına ses vermemiz gerekiyordu, bugün buraya çektik sizleri… Ama durgun toplum tohumlarını kodladıktan itibaren, kaleminde “helal ilim” olur.

Kardeşlerim, doğanın gücüyle buradayız. Sizlerin yerküreyi kontrol etme niyetiniz yok, görüyorum. Oğullarınızı kodlayacak gücünüz de yok. “Sualtının Kuranı” da olamadınız. Açtığınız her an kaydında BSUİ’nin ilmi de olacaktı. Muhakemeniz iyi. Yüreğinizin gücü de iyi. Hocalar aradınız dünyada, halik kılacaklar yoğunlukları diye… Her hoca kendini dürümleyecekti ve size esmaları dilleyecekti.

Hey yaşam kalemleri! Bugün geldiniz de sahrada insan mı soruyorsunuz? Boş bunlar boş! “Kora” insan dersek kor, Allah’ın levhisinde kaynaktan, karanlıktaki ilimden ve mutlak olandan toprağa inmeli ki “hak teknik”i kodlayabilsin. “Ol dedik oldu.” dediniz. Eşya olur ama Rahmi Kapı’da insan olur mu acaba?

Değerliler “ol” dedik. Ohh ala… Ekmek oldunuz. Aha. Ya KAHA ben dürümlerdeki levhi olan insan. Sevgiyi sessizce dillediğimden beri, mahrek olarak masaya insanı oturttum. Bunları herkesin anlaması gerekir.

“Karanlık” ekmek yapamaz ama ilim yapar. Aydınlık kalemdir, karanlığı teknik tohumlarla kodlar… Ve biz Muhammed Mustafalar’a göz verdik. Sözü sesi olanlara, “göz, söz, öz” olduk… Yaşamı kodlayanlara “ruh” verdik. Kimse esmaları dillemese de “eşya” dediğimiz bu yaşam, hakikiyette her anı diller.

Sahra, insanın kulluğunda kodlanmış, Amonların kontrolunda kodlanmış, muktedir olanlarla koklanmış bir yaşamdır ama sahraya “Rahman olanlar”ı çektik.

“Karanlık” dediğiniz ilim… Ama “Aklın Kalemi, “biliştir” Bunları anlattık. Açık bildirdim; doğanın gücüdür insan… Nurdur. Kontrol kurduğu zaman, kokusu “insanlık kokusu” olur. Ve o koku hepimizi yoğunluğa kodlar.

Asıl doğan güç bugün ölü ya da öldürülmüş olanların görevini kök gerçeklikle dilleyecek ve ocaklarını yenileyecektir. Ama onların ölmüş olmaları, kontrol kuramamaları anlamına da gelmeyecektir. Ölse de ölmüş olması, onun yoğunluğunu kontrolsüz kılmayacak. Bu kesindir.

Bellek Kapılarınız’ı bulun. O kapılar size esmaları dilletir. O kapılar Muhammed Mustafalar’ın kulluğundan ötededir. Bulun o kapıları ve hak edin.

Kayıt dışı bilgi verir miyim? diye baktı. Öz gerçekliğimde kelamım haliki haktır ve benim “mutlak kuranım”da kastettiğiniz biçimde hiçbir bilgim okutulmamaktadır. Bu kesindir.

“Hazırlıkları tamamladığımda ‘dünyanın ruhu’ olacağım” diye bekliyorsunuz. Öff canlarım öff daha çok beklersiniz! “Eşya” dediğiniz halikiyette Hakk Kapı’nın ilminde ruhsuz bir insanlık yok ki. Ben her anda var olansam, o ruh bedenimde kodlanmamışsa, masa benim değil midir?!

Ey canlarım, her masada öfkesiz olarak otururum ama bunu size hiç anlatmadım. Kürzi kapıların kutsal tekniğiyle bu toprağa tohum ekmeye indim. “Kaç dere aktı?” diye baktığımda, İsmaili Kapılar’ın hiçbirisinde dere akmamışsa da muktedir olan kulların, toprak topluma tohum ekişlerinde, “birlik kalemleri”nde dereli akışlar izledim. Bu akışların çoğu Muhammed Mustafa’nın kulluğunun gücünü türevleriyle tohumlayan akışlardı.

“Kaçtılar… Ama akıp kaçtılar” diye düşünmeyiniz. Hepsi yaşamın kelamı olup kayıtlarını kodlayıp gittiler. Onları kontrolsüz bırakmayacağımızı da biliriz. Biz bu çalışmaya devre kapatmadan, “insan” kodladık. Biz bu çalışmaya muktedir olanları, hologramı aşanları ve yolu bulanları çağırdık. Biz bugün burada Muhammed Mustafaların “göz, öz, söz ilmi”nin kübrasında, Kalem olanlara görev veriyoruz. Öz gerçekliklerini hak etmelerini dilliyoruz.

Çarıkları kirliyse, killerinden doğan bir kervandan kayıtlıdır o kil. Ve o kilin kiri, kelamsızlıktır. Şikayet etmiyoruz. Çok mutluyuz ki eski dünyanın üstü yeni bir dünya kodlaması yapılacak.

“Ecmain” denilen “kaynak kalemler” var dünyada. Ecmain kayıt dışı bilginin kodlarında kontrol kurucu olur.

(Söze girenler oldu)

-Özür dilerim anam, “ecmain”i bilmiyor olabilirsin ama öğrenirsin!

Cevabımız:

Sevgiler, bilişim kodlanmadan ilmim tohumlamaz. Muktedirim ve bilirim ki ses benim sesimdir… Ama sesi verirken bazı kelimeleri anlatamayabilir yüreğim bana. Bu da düzenlenir ve hak edilir, dillenir. Bu nedenle müdahaleyi önleyeceğim. Bir daha böylesi bir müdahale istemiyorum.

Evler dolusu insan ve evler dolusu kelam… Hepsi insanlık ve biz burada bütüne hizmetçiyiz canlar.

Hecelemem gerekirse heceleyim:
İnsan, “Allah ilmi”dir… İnsan, “aklın kelamı”dır… İnsan muktedirdir ve tuhaf…

(Tekrar söze girenler oldu)

-Anacığım, sevgiyle gelmiştim de çok çok özür dilerim… Sana bilgi veremeyeceğim galiba. Susmam mı gerekiyor? Susabilirim.

Tekrar cevap veriyoruz:

Sevgililer, sesime kaynak olmaya kalkanlara izin vermemiştim. Yine gelmiş, kaynak olacak. Aşkla seni kucaklıyorum. Çok huzurlu can… Sen ben, ben seniz. Hepimiz hepimizdeyiz. Bunu iyi bil. Ama burada yaptığımız bu çalışmaya biliş halinde geldiğinize emin olmasam, sizleri buradan çıkartabilirdim. Ama görüyorum ki biliş halindesiniz. Nefesiniz de iyi. Çörek pişirmediğiniz de görüyorum. Ve bugün burada kendi yüreğimizle ekmek yapacağız. Aha bu. Şimdilik.

https://vimeo.com/253738784

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 46 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol