3.OCAK.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 18
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ
Canlarım!...
Ruhunuzu korudunuz… Bu yüce bir işçiliktir… Ruhunuzda kırılış olmadı… Ne mutlu size… Bugün sizin için birlik kuruldu ve hepimiz bu birlikte miraç kapılarını halikiyetimizle kodladık… Burada sizlerle görev taşınır… KESİN OLARAK GÖREVLİYİZ BURADA!… Ve bizlerin sizinle çalışmalarımız ön-gör, engelsiz çaba ve hak teknikle olur… Hepimiz görüş alanımız içerisinde burada oluruz… Bu öngörmektir… Bizler görüp çatışmadan size görevli oluruz… Aha gerçek budur…
Ve çerçevesiz bir çalışma olur burada… Kontrollu ve hakikiyetli… Işık halindeyiz… Sizi “BİR TEK İNSANLIK” diye tanırız… Bu insanlık, Muhammed’in ilminin kök görevinin ötesi bir insanlık… Ve burada maya oluruz size…
Kaçacak insan; yaşamı hak etmeyen, yarını hak etmeyen insan olur… İnsanlık ilmi olur… AMA BURADA BULUNAN SİZLER, BU YOLDAN ÇIKMAYA NİYETİ OLMAYANLARSINIZ!... BU KESİNDİR!... Bunun için bugün bu meclis, bu çalışmayı bu yoğunlukla yapmak diledi…
HER ŞEY İSLAM DİNİYLE KODLANIR DÜNYADA… İMPARATORLUĞUN YOĞUNLUĞUNDA BUNA BİZ “İNSANLIK SOYU” DERİZ… E bizim için değerlisiniz çünkü, rahman olan insanlığın kulluğu için birlik haline geldiniz…
AN-KARA… AN-KARA… Bugün burada… AN-KARA… AN, DİRİLİKTİR!... Ama hangi diriliktir? KARA DİRİLİK!... KARA… AN’ın KARA’lığı!... Bu dirilik Muhammed’in kuranında yoktur… Muhammed’in dürümlerinde yoktur ama Mustafa Kemal’de vardır… Bu nedenledir ki, bu dirilik TÜRKİYE’NİN KONTROLUNU KURDU!... Merci insandı… Muhammed’in kuranı kodlanacaktı… Ama nerede, ne şekilde? İLİMDE!... Ama nerede? İnsanlığın kelamı olan islam dilinde… İşte islamın dili, İslam dili “İS-TAN-BUL” DUR!... “ İSLAMIN DİLİ İSTANBUL!...
Biri bir tek birliği buraya kodlarken, mutlaka her şeyin kodlu olduğu bilinir… İSİMLERİN KODLU OLDUĞU DA BİLİNİR… “AN-KARA… İS-TAN…” Tanrının ismi olan, tanrı kapısı olan “İS-TAN…” Bulunan “BUL…” “İS-TAN-BUL…” İşte, dünya mutlak bir kodlamayla yaratıldı!... Ve bizler, rahmi kalemler burayı bulduk… Buraya indik… Burası sizin eşya kapınız… Bizim içinse “REŞİTLER KAPISI” DIR!... Reşit olanların kare, küre tekniğini kodladıktan itibaren kobra olarak, kübra olarak toprağa çekildikleri ve lütfi kapıda kürzi ilim yaptıkları bir yerdir… İşte burada yapılan bu çalışma, öyle çok gök çözümlemeleri yaptı ki burada, her birimiz burada kul olduk… Mutlaka ama mutlaka yeri yarattık… Yarattık… YA-RAT-TIK… Çamurun yoğurulması, yaşamın yoğurulmasıydı… Yoğurduk çamuru… Çabuk çabuk yoğurduk, soru sormadık aktık, sorumluyduk yolu kodladık, şarkılarla kök gerçeklik koklattık ve tahditsiz olarak yarına vardık… AHA BİZ ŞEYTANLARIN ŞERRİNDEN ÖTEDE İLİM YAPTIK!... O ŞERRİ KONTROL ALTINDA TUTTUK!... DÜZENİ KURDUK… DÜZEN KURULDU YA, MURAD KODLARI DEVREYE GİRDİ… MURAD KODLARI, KONTROLLU ÇATIŞMALARI ENGELLEDİ… BÜTÜNE HİZMETÇİLİKTİ YAPTIĞIMIZ…
Dendi ki “elin elim olsun, alıp götüreceğim ilmin kervanımda olsun…” Buna karşın dedik ki “el insanlık eli oldu, kelam halik oldu ve biz o kervanda mutlak insanlık olduk… Öyle çok gök çözümlemeleri yaptık ki burada…
Kırk… Kırk… Kırk… Hep kırklardan söz ederler… BİZ KIRK KERE KIRK YAPTIK BURADA!... KIRK KERE KIRK… HER KIRKIN KIRKINDA, MUTLAKİYETLE KODLADIK DÜNYAYI!... NEFESİMİZ GÖREVİMİZDİ!... GÖNÜL GÜCÜYLE ÇALIŞTIK… Hulusi kalemde mutlaktık, kurandık… Oğullarımızı kodladık… Rahmana KAHA olduk…. Şarkılarla levhi olduk… Biz murad olduk… Kör sağır demedik tüm zamanlarda, tüm yaşamlarda kelam olduk… Hepsi yaşasın istedik…
“Kaçın dünyadan” derlerdi eskiden… Bizse “gelin dünyaya” diyoruz… “GELİN!...” Bu dünya, sarfettiğimiz büyük çabayla AKLIN KALEMİ oldu ve hepinizi koruyacak güçte bir kervan oldu!... Gelin de OLUN!...
Horasan, Ebubekir, Bekir-i Haliki, kelam, bahri kapılar, insan… Hologram her an… HORASAN BİR TANRI KALEMİ… Ama Bekir, Ebu Bekir kuranda efradını kodlayacaktı, çıktı yola… “Nereye varsam” dedi… Gitti… Halikiyeti, hakikiyeti dilledi Horasan’a… Baktı… Yolu kaybetmişti… Çıktı… Yeniden yeniden baktı… Yoktu… Ruhsuzdu… Kuranda kodsuz, İKSA sisteminde mutsuzdu… Döndü baktı… “Neredeyim” dedi… “Hac nerede olur” dedi… Döndü, yine döndü ve yine döndü… Muhammi kapıları aradı… Kök gerçekliğini aradı… Barışı sayfalayan kelamı sordu… Döndü baktı Horasan!… Horasan burada aslında artık bilir misiniz? ERENLER DİYARI HORASAN; DÜNYA DÜRENLERİYLE, TÜM İNSANLIĞIYLA BU MECLİSTE ARTIK!... GERÇEK İNSANLIK BURADA CANLAR!... Ve bugün hepimize geldi, sevgi verdi… Evler dolusu sevgi verdi… Ve Ömer’in kuranını kodlattı… Dedi ki “Ömer nefesini bulup alıp getirir buraya…” Ömer hepimizde var…“
YA KAHA!... ANALAR!...
Sistem, nizam, düzen burası… Ve biz burada cemaatlerimizi cevhere çektik… Sizden öte bir sizi kodlamaya çabaladık… Hacı, hoca olmanızı istemedik… İstemedik ki siz, hasat yapın diye… Varlığın yokluğu tohumladığı bir dünyada, YOKTAN ÖTE BİR YOKTA VAROLDUK BİZ!... AMA HAK OLDUK!... “Hologramı aşanlarla bu çalışma sürer” dendiğinde “hologramı aşabilecek ilim var mı” diye düşünmüştük… HOLOGRAMI AŞABİLECEK İLİM VAR!... İŞTE BU!... VE BU İLİM AKILDIR!... Bunu da öğrendik…
Ben Muhammed Mustafa’nın gözüydüm… İyi bilin beni… Ben Muhammed’in sözünü söylediği ilimdim… Ben EBUBEKİR… Hepinizde olmaya geldim canlar!... Sizin için çalık kelam ilimsiz kalır… Biz size insan olup geldik canlar!... Bedeniniz bedenimiz, yaşamınız yaşamımız, ALTIN IŞIK GÖREVİNİZ, GÖK ÇÖZÜMLEMELERDE YÜREĞİNİZ BİZ OLDU… Biz mutlak olduk canlar…
Şarkı… Şarkı… Şarkı… Hep şarkı okuduk… Ama akıl teknik ve biz o teknikte tahditsiz levhi olduk… Sayfa sayfa sizinle olmak bizleri mutlandırdı… Mushaf olan insana ikmal tamamlattıran biliş, bizim için öz gerçekliktir… Seyir halindeydik dünyayı, bugün sizi kodlamaya gelenlerle siz olduk…
MURADIMIZ DÜNYAYDI CANLAR!... BU DÜNYA!... Erdiğimiz yaşamımız burada… Ama ereceğimiz yarınlarımız da burada olacak… Huzurlu çalışmalar diliyorum sizlere… Hepinizi kucaklıyorum… Hepinizi hepimiz kucakladık can analarım, atalarım!... Amon toplumları olarak, gerçek kalemleri de size indirdik… Hürmetle elinizden öpüyoruz canlarımız!... Hörmetle elinizden öpüyoruz…
https://vimeo.com/249834198
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
