Birlik İlmi
  İMPARATORLUK (3)-3
 

İMPARATORLUK (3/3)
20.09.2017

Değerliler, kin nefret duyguları kalemde olmaz. İsmaili Kul’da da yoktur. Bu duygular, KUM’un kelamında olur ya da kuma kalem olamayan, KİL olanda olur… Artık insanlık, AŞK’a vardı; ATEŞİ TOHUMLAR’ı kodlayarak kontrol kurdu ve RUHSAL KAPILAR’ı açtı.

Alıp götüreceğiniz ne varsa alın götürün ama siz, BİLİŞ’i hak edip de TOHUMLAR’ı hak ettikten sonra, RAHMAN olabilir; BİZ olabilir; YARIN olabilirsiniz… O zaman, sizin alıp taşıyacağınız hiçbir şey olmaz.

Tek zaman, İLİM’dir. Bunu hak edin anlayın… Tahditsizdir ilim… BİZ olarak çalışır ve yolu kontrolludur… ZAMAN SAYFASI’nda insan, KELAM’a vardığında, İLİM’e varır. Varır ama insanlaşmadan kendi yolunu bulamaz. Zordur Ümmi Kapılar’da yaşam… Zordur!... Bunu anlayın.

Tahditsiz olmanız, TANRILIK HALİ’dir. Aha Tanrılık Hali ama HAKİKİ İNSAN, Tanrı olmadan da tahditsizdir… İnsan, ağır yük taşır. Tanrı’dır ama HAKİKİ TANRI ayrıdır. Her insan, KELAM’a vardığında TANRILIK yapar. TANRILIK YAPMASI, AKLIN TINISI’NI HASAT LEVHİSİNDE, BİLİP DİLLEMESİDİR.

Et kemik olan, BİLİŞ HALİ’ne varmadıkça; bilgi kapısı olur ama Rahman olamaz. İlim Taktiği’dir bu… Size her bilgi, HAS TEKNİK ile verilir. Siz bu bilgileri, HAKİKİ NEFES ile kodlarsanız, bu bilgi sizin kaynağınız olur ve siz, BİLİŞ HALİ’nde bu bilgileri, kontrollu olarak bildirebilirsiniz.

Çatık kaşlılar vardır. Onlar, KUL olmaya değil; HAKİKİ İNSAN olmaya çabalarlar. ANA KALEM olurlar ama KURAN olamazlar.

Nesiller boyu koruma altına alının BİLİŞLİLER vardır. Onlar, hep korundular. Çürük bilgi ocaklarına hiç inmedi. KELAM HALİKLERİ olarak kontrol kurdular. Toy olmadıklarından, tohum ekebildiler. Olgun başaklardılar… ASTRAL KAPILAR’ı kodladılar. YARADAN ve yarattığında yaşatan her kim varsa, ocaklarında yarın oldu. ÖZ GEÇİŞ yaptılar.

Hepimiz, ALLAH İLMİ ile çalıştık. Hepimizin kulluğu, kükreyen yoğun kulluk oldu… Yaşam Çorbaları yaptık. O çorbaları, tükenen tüm yaşamlara, KAYNAK yaptık. Her insan, o çorbaları alıp içemedi ama KELAM OLANLAR, o çorbalardan içtiler… İÇTİKLERİ İNSANLIKTI…

“YAŞAM” dediğiniz, kalemle kodlanan insan soyunun yoğunluğudur… O yoğunlukta, her yaptığınız, yarın için kayıt halindedir… SESSİZ ZAMAN ve SESLİ ZAMAN, BÜTÜN KÜLTLERİN YARINIDIR. İşi hak edip de yapabilenler, kodlanmış tohumları kontrollu olarak kaynağa alabildiler.

Her insan kalem olabilir ama kaynakta ışık olamaz.

“TELİF HAKKI” dediğimiz hak sahipleri vardır. Bildirdikleri her bilgi, kendi ocaklarının ilmidir. Bu tür bilgiyi bildiren, her kervana nefestir. Her kervana nefes olurken; onun kendi yoğunluğu, her kervanda yine kendisine aittir. İşte TELİF HAKKI olan, her insanın nefesi olabilen ışıktır.

O, doğal dünyada dümen olur. O dümen, YARINLARIN IŞIĞI ile kodlamalar yapar ve tüm yazılanları, yarınlara kodlanmış olarak ulaştırır… İşte dümene oturan olarak, her Ana Kalem olabilir ve kervan olarak yaşamı, yarınlara taşıyabilir.

DÜZEN için çalıştık ve dedik ki “herkes, herkese İNSAN olsun ve GÖZ olsun… BÜYÜK KÜLT’tür insan. Kini aşan; yarına varan; BİZ olan o insan, kervan olup yarına vardığında, ARZIN GÜCÜ’dür o. Tükenen kim varsa, hepsini koruyabilir.

Şikayet etmişlerdi… Bu Meclis, kimi zaman İNSAN olur… Kimi zaman YOL olur. Kimi zaman Rahman Kapısı’nı bulur; o kapıyı hak eder ve Rahm-i Kalem’i Rahman’a kul yapar diye!…

Niye şikayet edilir!? Ocak yoksa; tohum kodlanmamışsa; yarınlar kontrol kurmamışsa şikayet edilir!… O Meclis, kelam oldu ama hasat yapmadı diye şikayet edilir!…

Ne yazık ki insanı insandan ayırmayan CEVHERİ GÜÇ, tükenen her anı kodlarken; insansılara, İLMİN KALEMİ olarak kodlama yaparken; onların duymadığı, anlamadığı ve bilmediği dürümlerden, kodlamalar yaptığında; onu, dinleyebilen olamaz… Dünya Ocağı sönmedi!... İşte bundandır ki Dünya İnsanı, öte katlarda IŞIK halinde iken; burada, “İsmali Kalem Dürümleri”nde olduğundan; onu hak edip de anlayabilen, çok az Yaşam Kalemi olabilir. Tüm şikayetler, dinleyememekten ve anlayamamaktandır!...

Bundan sonra, daha yüksek biliş halinde, “Gök Çerçeveli Kodlamalar” yapılacak. Herkesin, dürümlere baktığında, buradaki çalışmaları, hak edip anlayabilmesi için Has Tını’yı çok daha güçlü şekilde dilleyebilmemiz gerekir.

Er ve geç, her an; aha! her dürüm ve Rahman olan yarınlar!... Çünküler!... Çekişmeler!... Kırılmalar!... Ya da Tanrılık Kapısı’nda, tohumları kodlardan ayırmalar!... Dünya için bunlar, çok rizkli hadiselerdir!... Kimseyi kırmadan ve kimseyi yoldan ayırmadan bu çalışmaların sürmesi gerekir!...

Cennetten insanı kovmuşlar!... Öyle mi acaba acaba!? Her insan cennetse; cevherinde yaşam varsa; yaratmışsa yarını; hak etmişse; kelamdan, hakim olup da yarından kodlanmışsa; onu, ondan kovacak kim olabilir!?…

Hadi diyelim ki kovuldu!... Kim kovuldu!? Ölü müydü ki kovdular!? Yoksa öldürülmüş müydü!? Hepimiz ama hepimiz, İmparatorluğun Kutsal Işıkları olarak, biliş halinde tüm zamanları hasata kodlarken; tüm bilgileri, her anda kodlayarak; yerküreye çekmeliyiz ve dillemeliyiz…

İzin verin de daha güçlü bilgiler de açayım… Ama “TOPRAK TOPLUM, bu bilgileri hak etmedi!” diyecekseniz; İnsanlık Boyutları bilsin yeter… İnsanlık Boyutları bildiğinde; Halik olanlar, kontrol kurup yarını hak ettiklerinde, her bilgi anlanır… Anlanır çünkü, hasat olmuştur okuyan…

Daha da önemlisi; SİSTEM, GÜÇ KAPILARI’nı açtı ve yerküre, daha yüksek boyutları kodlamaya başladı… Bundan sonra Rahman olan, yarını hak ederken; Zeytin Taneleri olan insanlık, ZAMAN KALEMİ olacak ve bütün kütle, nur olan yoğun ışık ile oğullayacak…

Oğullama, SİSTEM’in nefesinin artmasını sağlayacak. SİSTEM’İN NEFESİ arttıktan sonra, resimler netleşecek… Netleşen resimler, herkesin kendi yolu olacak… O resimlere görev taşıyanlar, kelam olup yarınları, hasata kodayacaklar…

İşte! insanlık bunu başarıyor. GÜRZİ ZAMAN, İLMİN HALİKİ oldukça; YAŞAM KALEMİ, her bir resmi netleştirebilir… O netleşen resimlerde; her insan, kinin, kilin ilmini aştığında ancak doğumu kodlayabileceğini; yolu kontrol edebileceğini ve bilmek için kinsiz İSRAFİL olmasının gerektiğini anlayacak.

Çalı!... Aha! çalı çırpı!... Hah işte!... Ya zaman!? İnsanlık, her bir zamanda, SİSTEM ve İNSAN, kendi yarını için hologramı aşan; BİZ olan; İbrahim Soyu (İnsan Soyu)!… O soy, tükenen her insanı, hasata hazırlayabilir… O soy, bütün kütleyi kodlayabilir… O soy, nurdur… Kurtarıcıdır… Yarını ışığıdır… Bilgi Kapımız’dır… İşte ondandır ki buradayız… Bu soya, görevliyiz biz… İş budur!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 125 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol