Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 4, 1. AKIŞ 3. BÖLÜM
 

27.09.2017 İMPARATORLUK 4
AV. NEZİRE SELÇUK 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

“Su” dediğimiz bir yücelik var, o olmadan yaşam olamazdı. Suyu kokladık, kokladık, kokladık ve toprağa indirdik. Suyun toprağa inişi gök çöreklerinden öte gök çözümlemeleriyle oldu. O çözülmelerden sonra suyun kulluğu başladı.

Mükâfatımız İsrafil’in kil olan kalemiydi, onun sistemiydi. Yaşamın dediği akıl ve hakikiyet olmalıydı. Toprak borç kabul etmedi, dedi ki; “ben size ilmi vereceğim, siz bana kelam ilmiyle dilleşen bilişi verin” ama hakka varmadan biliş olamaz ki… Ve yarınların kontrolü sağlana bilmekte ise; herkes herkesle olacak demekti ama sağlayabildik mi acaba? İşte bunlar önemliydi…

Dolu dizgin yapılan çalışmaların neticesinde buraya gelen birliklere bunları anlatmak gerekliydi. Herkes dünyaya görevli gelemez ama herkesin kendini dileyebildiği yaşam mutlaka bulunur. Ama bulduğunuz yaşam sizi sizin yüreğinizde dillemedikçe, o yaşamın sizde oluşturacağı hiçbir dirilik olamaz, sistem de olamaz. Bu nedenledir ki devinimi arttırmak yeterli sayılmayacak bundan sonra. Yaşamın kelamı olan o nihan kült bütünün gücü olacak ve yolunuzda kendi yüreğiniz bulunacak.

Benim için zor mu?... Çok kolay bu bilgileri kodlamak. 
Ben doğanın kuranı olarak buradayım… Ama benim için daha önemli bir konu var; imparatorluğun gücü!... Bu gücü mutlaka yaşama çekmeliydim ve bunu çektim. İnsanlık boyutlarının gücüdür, insan olanın yüceliğindeki o yüksek güç… O gücün dünyaya indirilmesi, insanlığın kelama indirilmesinden çok daha ötedir. Ve yaradanın dediği “hepinizin yüceliğinde var olanın sevgili olduğu” bilinmelidir, işte o sevgili muktedir insanlıktır.

Eğer bugün burada Rahman’a kare, küre olup gelecekseniz, geçmeyin yüreğime… Ben bugün burada insanlık ilmiyle dilleşeceğim ve size, hepinize kelam olacağım ama siz doğanın gücünü anlayamamışken, ben dünyaya inip size doğadan söz ederken; o kontrol gücünü nasıl anlatabilirim ki!?...

Bir dere dünyaya indiğinde, o dere bütüne inmez… Saltanatın kültüdür o, inme; hakiki insan olanlara iner! İşte o dere altın ışık gücü olarak bugün bu meclise inmektedir.

Hey dünya, Nahar olan insanlığa şunu da söyleyeceğim; farklı dünyalarda bulundum, her bir dünyada mutluydum, emin olun ki bu dünya beni mutlak kuran yapabilir ama mutlu yapar mı bilmem… Benim için çantadaki insan ve yoldaki insan çok ayrıdır. Ben dinden başkasıyla kodlandım. Din kodlamasına insan kodlanması diyemem ama bu dünya din kelamla çalışır. Bu da dünyanın yoğunluğunun kontrol edilememesi gibi netice doğurmaktadır. İnsanlığın ayrı gayrı gözetmeyeceği bir günün özlemi çekiliyor burada. Ama bugün hala bu dünya insanı benim görevlim, senin görevlin ayırımı yapıyor.

“Soy, sop” denir, ya karanlıktakiler ne olacak!?... Ağır yük taşıyanlar ne olacak!?... Yeri göreve alamayan, yaratamayan ne olacak!?... Kaçıncı dönem, hak tende insanın kendini dileyebilmesi için herkese görev verilmeye çalışılan bu kaçıncı gün!?... Sevgiyle sizlerle olabilirim, yarattırabilirim, hakikiyeti dürümlettirebilirim de; sizlerinde kendini dilemeniz gerekir. Çalı çırpı değil insan ama yaşamın gücü olduğu zaman hasat olabilir.

Dar boğazdan geçiyor şu anda insan soyu… Bu dar boğazda mutlaka kontrollüler olacak ama kontrol dışı olanlarda çoktur. Dediler ki; “ölüler dirilsin”… Ölü mü, diri mi anlatamadık ki insana… Sen ölüsün, sen öldürüldün, sen öz görevsi bir varlıksın, yasa sen; kayıtlı olduğunda ilimsin… Her şeyi anlattık ama hataları çoktur.

Dert değil dünya bana, bilinsin!... Ben bu dünyaya der miyim!?... Derdim, bilinsin!... Neden bilir misiniz? Görevim gereği dünyaya bütün kültü indirdim. Bütün kült derken kastettiğim şudur; Mikail kültü!... Tümünü indirdim, sonra doğanın Kübra olan ilmini de indirdim. Atın gücü yoksa o at görev taşıyamaz ama bu dünyaya görev taşıttık biz…

Çal, çırp bilgilerle idare etti dünya bu güne kadar. Her insanın yüreğini okuyabileceği bir gücü dürümlemek gerekliydi, bunun içindi bu çalışmalar. Sahraya, kelama, yaşama inmek kolay oldu. Üzeriniz göz olduğunda, yüreğiniz gök sözcüsü olarak kodlama yapar. Ve bugün bu dünyayı kurullarla idare ediyoruz. Her kurul büyük kötülüğü önleyecek gücün yoğun ilmini dilemesi gerekir iken; her biri kendindeki görevi anlatıyor sadece. Kendini, yaşamını anlatıyor ama “olgun sistemde, kelamda kin nefret var mı bilmem, sadece yaratılan ve yarattığını hak eden burada olacak” dedik.

Uzakların çok daha ötelerinden uzaklar ve daha ötelerdekiler; bez-mi alemden beri buradalar, hepsi burada… Bugünde buradalar, hepsi buradalar, ya biz!?... Canlılar, arz gücü olarak gerçek kübrayı tükenen dürümlere çekmek üzere ortak kalem olup geldik!...

Hazır olun, burası dünyanın en mutlu meclisidir… Ama bugün size sistemin gücü olup inenlere şunu söylemek isterim ki; “bu meclis az ve öz bilgi vererek doğal dünyayı göreve aldı. Bu sorumluluk yarının kuranı olanların son sözde ki göz kök gerçekliğini kontrollü olarak yaşama indirmek içindi”.

İmparatorluğun gücü bugün sizsiniz ama daha önemli olan, sizin gücünüzün yüksek insanlığı kontrollü olarak kayıtlayacak ve hakikiyeti tohumlayacak güç olmasıdır.

Şahsen insanlıktan söz ederken, “bu yol aklın yolu” dediğimde; halikin hakikiyetinde, herkesin aklın kalemi olmasını dilediğimi bilin!... Sisteme görev taşırken, “bilgi” alemlerin ilmi olanlara iner. İşte o bilginin size inmesi için hepinizin daha güçlü olması gerekir.

Hak et ve hak ol can, ayrılık...

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/236047728

 

 
  Bugün 210 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol