14.ARALIK.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 15
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ, 1. BÖLÜM
“Deri, Kemik İnsanlık” budur işte; sen seni indir, ben beni. Her dil, Allah İlmiyle, hakikiyetle dillendiğinde, Birlik Kalemimiz mutlakiyete kotlanacak.
Hor insan, horlandığında dürümlerde kil olur ama hor, İlmin Kapısı’nda olan, horlandığında da hastır; çünkü o hordur ama horluğunda kotlanmış ilimdir.
İslam Dini, kelamın kalemi dilleyenin levhisindeyken, insanın kelamında hasat olur mu? Oldu. Dolu dizgin yaptığımız bugünkü çalışma mutluluk verdi hepimize. Hepimizin göreviydi ilim ama bizim ilmimizi dürümlere indirebilecek tek insan, sessiz kelamımız olan, cevherimiz sendin anam. Burada olmamızın sebebi budur. Hakkımızı, hakikiyetimizi dilledin bugün. Bizim için önemlisin; bunu bilmeni dilerim.
Bugün doğanın gücü ile burada olmamız, mutlu olduğumuz anlamına gelmektedir; çünkü doğanın gücü hepimizin yoğunluğudur. Senin etkin, bizim etkimiz ve tüm yaşamlarımızdaki güç, mükafatımızdır.
Deminden beri sizi dinliyorum, sizin yoğunluğunuzu ve yüreğinizin kültü olan insanlığı hak etmeye çabalıyorum. Burada öfkeyi aşan biliş var. Çok ölüm halleri gördüm dünyada…çok kırıcılık gördüm…çok hırslı İlim Kapıları gördüm ama burada, bugün, mutluluğu gördüm. Bu da bizi mutlandırıyor anam. Çok huzurluyum; çünkü Rahman olan, kelam olan insan burada, bütüne hizmet etmektedir.
“Biz dünyayı koruruz.” Diyor ana. Biz de koruruz diyoruz. Ve Bu Meclis, hepimizle birlikte yaşamları koruyor. Dünyan’ın ruhu olarak bu çalışmayı yapmak mutluluk verdi bize.
Kemal Atatürk; el, ayak ilmini dilledi dünyaya. Kemal Atatürk’ün kati, hakiki ve hakim olan insana gök sözcülüğü yaptırdığı da kesin. Ve dünyanın ruhunun kul olduğu kesin. Ama bütünün gücüne kült olup kul olur o. Ve dünya nurdan yaratıldığından beri, murat ettiğimiz ne varsa, burada, bu yaşamda bizi bize bizlikle dillemeye çabalayacak.
Her lekesiz insan, ağır yükü hafifletebilendir. Her lekesiz insan, yolu bulandır ve imparatorluğun görevlisidir. Yer kült; akıl kültü…bütüne güç olan kült; kelam; Allah’ın dediği ve biz orada mutlak olanlar. Her lekesiz insanın yaşama inmesi bizleri mutlandırmaktadır.
“Kaçmayın dünyadan…” dedi ana. “Kaçmayın yarından…” dedi. “Kaçmayın!” Ama biz kaçmak istemişsek, kaçardık. Değerli anam, biz kaçtık, kaçtık ama yaşama inmek için kaçtık. Biz yüreğe inmek için kaçtık ve mutlak olanla bilişe kalem olmak için kaçtık.
Sizlerin göreviniz, bizleri mutlandırmaktadır. “Al, ver bilgisi” budur. Öyle çok görev taşınacak ki dünyada, karşım karşın olacak, hakkım hakkın olacak, hakim olan insanlık, hakiki levhide Hakk Ta’Ala’nın Kuranı olacak.
Ulular, ummanlara ümmi kelamları kotladıktan itibaren, umutlu bir zaman KAHA Kelamı, bütünün gücünü dürümlemeye başladı.
“Yarat, yaşat” dedin anam; “Yarat, yaşat.” Hepimizin yaptığı budur; Yarat ve Yaşat İlmi. Az ve öz diyorum ki; vallahi billahi ilime geldim ben…ve size geldim. Ben İnsanlık Kapısını açtım, murat olan diriliğe indim.
Gerek insanlık için, gerek Miraç olan kelamla kotlanan için ve gerek Nisa Kalemleri için, buyurup geldim ki koklanabileyim ve “koru beni…” diyenleri koruyabileyim.
Hem dünya, hem de tüm zamanlar…ve yaşam…her an, ben olan insan olsun. Eh anam, Saltanat’ın sesiyle sana seslendim. Benim için ne diyeceksin? Dinlemek isterim.
(Cevabımız 2. bölümde)
https://vimeo.com/247447804
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
