Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 6, 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

11.EKİM.2017.TARİHLİ İMPARATORLUK 6

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2 BÖLÜM

Artık doğanın gücünü iyi bilin….Unutmayın doğa, sessiz zamanların dilidir… Unutmayın doğa, yaşamın kelamı olan, ilimdir… Ama doğada beden yoksa yaşam olmamışsa, yoğunluk kodlanmamışsa, sonsuz sır olan ilim, kaleme inmemişse…. Can kalem insan, kodlayıcı toprağa, tohum olmamışsa…. O yaşamda hikayedir her şey.

Biz zamana insanı indirdik. Zamanın kalemi, ilim oldu. Yarını kodladık. İnsanı kokladık.. Ama doludizgin bu çalışmayı yaparken, arza, ilmi de indirdik... İnsansız ilim, akılsız kalemdir...Bunları iyi bilin.. İnsansız ilim, akılsız kalemdir.

Ve sizler, hepiniz, insanlık dürümlerindeki yoğunluklarsınız. “Aşk” dediğiniz, insanlıktır. “Hak kalem” dediğiniz, ilimdir. “Ekmek” dediğiniz, yarındır...

Ama “Allah” dediğiniz, ak kalemimizdir... O, BUSİ’dir… Barıştır, Sistemin sessizliğindeki sevgidir mutlak umman olan mutluluktur... O, beşerin kapısının, güç örtüsünü örttürmeden, örtülmeden kodlanan, imparatorluğun, insan sırrıdır.

Hadi anlayın, yere gök, göğe yer indi. İnsana, insan indi. Hadi anlayın....Yarına, altın güç indi... Yolu kontrol edene, hak kalem indi. Mutlaka anlayın ki bize, İsrafil indi. Biz, İsrafil kelamı olanlar, hak kalemde mutlak olanlar ve toprak olanlar, sevgiyle buradayız.

Hakk’a, hakiki insana, öz kök görevini tüm zamanlara kodlayana ve yolu kodlattırana, insan sessizliği indi... Kaçtım, kaçırdım, yok ilmi sizden. Ben bu dünyayı, yaşam için seçtim… Bu dünyayı, ben, halik olmak için değil hakiki ilim için seçtim.

Burada olma sebebim, insansız bir dünyanın, insansı kalemlerinin, kök gerçekliğinin üstünü, kör sağır olan insanda açıkça dilletmek içindir.

Hangi doğa, sizi anlayacak diye sorduğunuz zaman?.... Size, kelamı indirdik. Hangi yaşam, bir tek olup, bilişi kodlayacak diye sorduğunuzda?... Size yarını indirdik... Hangi dürüm akıl kapısını açacak ve yolu kodlayacak diye sorduğunuzda?... Sahra olan, o Samanyolu Galaksisindeki o yüceliklerin, kült olan insanlığını indirdik.

Ha diyeceksiniz ki “çan çaldı”.. Nesillerimiz neden, görev almadılar? Beden insansa, gönül kök gerçeklikte bütünse, huruç ruhi kalemi mutlaksa huruçta, hakikiyette varsa….. “Kaç Medine”, yaşam kodladı diye, sorulmaz?… Hepimiz, hepimiz oluruz… Yaratılan ve yarattığıyla yaşamı kodlayanlar oluruz ve murat ettiğimiz her bilgiyi, her bir diriye dilleriz.

Canlarım, masaların hepsi bugün tahditli… Bunun nedeni, dünyanın nuru olan insanlığın, teknik kodlarının, kontrol kuracak güce vardığı için bitişkenliğin kaleme inmesidir… Bitişkenlik kaleme indikten itibaren daha yoğun, daha güçlü çalışmalarda dürümlere indirilecektir.

Bizlerin burada yapacağımız bugünkü çalışmada, karanlık ya da karanlığın, karanlığı olan o yaşam, mahrekimizde bulunacak.

Mutlaka Sultanlar sultanı, Mustafa da burada olacak. Muhammet Mustafa, aklın kalemi olup bizimle olduktan itibaren kontrol dışı bilgilerin, tümü kodlandı. Ocağımızda hepsi, insan olup, bulunacak.

Çok mutluyuz ki bu çalışmada kare küre değil ilim kapıları olacak. “Hakk’ın kalemi olanlara, halik ol, Hakk’ın kapısını bul ve yolu bul” dediğim zaman korkudan öte korkuya kapıldılar.

Son söz, şu oldu, gönül gücüyle çalışın. Onlara bu gücü verdik ama onlar, yerkürenin görevi anlayamadıklarından, beden kapılarını kapattılar...

Belli ki ölüydüler. Belli ki kalemden ayrıydılar. Belli ki yaşamdan, kontrolsüz olarak çalışmaya inmiştiler... Ah anla, anla, anla ki biz, seni sana vermeye çalışırken, sen yolunu kaybettin.

İşte, bunu dediğimiz zaman ona… O dedi ki “ben, nefesi anlayamam ama yaşamı anlarım”. Ve onu, biz muktedir kılmaya çalıştık… Ağır yük taşıyacak, bugünden sonra… Bunları ona açık veriyorum… Ama daha da önemlisi ağırdan öte ağır yüklerde olacak.

Peki ne yapmalıydı? Kardeşimiz, kelamda, kendini hak etmeliydi. Huzurlu olmalıydı. Kurandaki kutsal ışığı, hak edip, anlamalıydı. Neden bizimle çalışmak istemediğini, sormam?...

Çünkü bilirim ki kardeşimiz, kendini dilleyemeyecek... Kendi yüreğini, kodlayamayacak... Çorbası kodlanmamıştır… Yaşamı hakikiyetin yoğunluğunda, kontrol kurmamıştır. Bu nedenle, burada olmayacak.

Ama sözü sesi olsun istedim. Ve ona, kelam ettim. Dedim ki “insanlaş.. ve dedi ki ben dünya ve dünya ben... Öz gerçekliğim bu. Oh canım dedim. Sevgili, sen, ekmeğini pişir. Biz, seni hak eder, hak tohumla, kodlarız….

Ama Bu Meclis, senin için çok zor bir yer. Bunu sana söylemek istedim… Kim, kimi hak eder, kim kimde hak olur, bunları bilen, kendini diller.

Evimde, evrenlerim sisteminde ve yüreğinizdeki o yücelikte olmasına imkan veremem… Çünkü nurunda kul yok, onun… Keşke eşya olabilseydi de akıl kalemiyle, bütünün gücünü, hak etseydi.

Diyeceksiniz ki ne olacak? Onlar, ondur, kul oldular… Onlar, ondur, ruh oldular... Ondur, kurandalar... Ama yarında, yoklar.. Hadi canlar, onları yolcu yapalım. Yarına kodlayalım, onları... Öfkelerini aşsınlar. Yarınlarını hak etsinler... Bizsiz, kalmasınlar. Biz, onlar koruyalım.

Hepiniz bir tek olun ve okuyun dünyayı. İstek budur… Şükredin ki bu dünya, ağır yükü hafifletecek güçtedir.

DEVAMI 3.BÖLÜMDE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/237859543
 

 
  Bugün 714 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol