Birlik İlmi
  İMPARATORLUK (1), 3. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

06.09.2017 İMPARATORLUK 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

Çalı çırpı olmayan bir dürümden sesleşiyoruz. Küçük çok küçük bir ışık halindeyiz şu anda. Bir tek ses olarak ama çok küçük bir ses. Bu ışığın kültü hepimizin yüceliğidir. Her ana kelam olabilen bir ses olarak ve bu ses görev geçişi yapan bir birliklerle de dilleşecek.

Dünyayı kodlayabilenlerin çoğu bugün bizim yüreğimize inmeye çalıştılar ve çalışacaklar. Mutlaka hepimiz bu gücü bir tek kült olup kodlayacağız.

Unutmayın ki sadece bir tek ışığız hepimiz. Tek ama iş yapabilen bir küçük ışık. Bu ışık kodlanmış bir ışıktır ve bu ışığın yoğunluğu arttırılmadan herkesin bu ışığı kodlayabilmesi gerekir. Beden sistemli çalışır, yaşam ilimle kodlanır ama o küçük ışık mutlak kalem olmalıdır.

Hayır ya da evet bir tek ama hayır veya evet… Değerliler ben evet diyerek bu çalışmaya kaynak oldum. Hepimizin esmalarımızın yoğunluğu vardır. Hepimizin yüceliğinin yüksek bir gözü vardır. Hepimizin yaşamı insanlıktır ama barış halinde olmayan bu mecliste olamaz.

Barış halinde olmayan bu mecliste olamaz bu ne demektir izah edeyim. Ben sevgiyim demek yetmez, ben yolum demek yetmez, ben huzurluyum demek yetmez… Barış, herkesle barış… Ben ona göz kırpmam, o ben olmaz; yok böyle bir hal… Ben barışım, bunu iyi bilin!... Bir tek insana küsmem, herkese küsmemdir… Bu gün bunu hepinize tek tek bildiriyorum. Bir tek insana küsmek, herkese küsmektir… Bu gün çok huzurluyum ki size bunu hak teknikle diliyorum. Bunun sonrası ne olur?... Öz geçiş yapılır. Bunun sonrası akıl kalemi kodlama yapar. Bunun sonrası murat ettiğiniz ne varsa yaratılır.

Hepiniz iyi anlayın, ben küsüm ama ben yaratırım; akıl geçişi yapmazsın, yarına varmazsın, yaratmazsın, sadece hak teknikle kodlarsın yüreğini ama koruyucu olurum belki sana, belki seni hak ettiririm ama bence ve dilce ve yaşamca derim ki; “ölüler diyarına görev taşıyamazsın”… Hepimiz, hepimiz tekiz unutmayın!...

Bezer yüreğim dürümleri korur ama ölüyse yüreğin; ölüsün yüceliğinde, tüm zamanlarda, ölüsün… Çünkü sen kötüsün neden kötüsün? Özün, sözün, sesin olabilir ama yüreğinde kırıcılık var. Ben kusarım yüreğimi dersin. Kus ama kustuğun kendi yüreğini yıkar. Ben yıkılmam bilin! Bana saygısı yoksa sessizim onda ama beni severse sesim olur, bunun ötesi yok! Sadece sessizim ya da sesliyim… Ama ben kümsüyüm asla, hiç kimseye küsmem.

Burada oluş sebebiniz bunu hepinizin kendi yüreklerinde anlayıp dinlemeniz içindir. Çünkü yeni dönemde daha yüksek bir bilişin kodlarına inilecek ve oradan görev taşınacak. Hepiniz hepimizsiniz unutmayın!...

İlimin kapısını açın ve deyin ki; “ben kimseye alınmam küsmem çünkü ben yolum”… Hepinizin yol olduğunu, yürüyen dünyada kul olduğunuzu ve toprak olduğunuzu bilerek görev taşıyın.

Çamur hepinizde mevcut, biz o çamuru yoğurmayacağız, biz Allah’ın teknik kapısı olup insanı yoğuruyoruz burada. İnsan nedir!?... Kelamdır, insan hakkın kapısıdır, itibarlıdır… O yol insanlık yoludur. Hak tınıda hak tende yaşam hepinizindir. Benim için önemli olan din değil insandır. Hepinizi hepimiz çok diriliklerde dilledik, ya bir kalem bana gelirde “ben seni sevmiyorum” derse ne olur? Kelamı kalemse olur ama yolu haksa olur ama tohumsa olurda “ben seni hiç sevmiyorum senle yaşayamam, ben küstüm sana” derse ne olur?... Çanı çalarım, “ol” derim. “Ölülüyü dirilttim, götürün yüreğe” derim… Gelir, olur ama benden mi? Benden… Asla kendinden değil çünkü o yoktur. Bunları hak ettiğiniz için açık bildiriyorum.

Korku Allah’ın korkusu, hepinizde var ama aklın korkusu var mı!?... Yoktur kimsede yok… Aklın korkusu hakkın kapısında Allah’ın dediğinden öte bir diriliktir.

“Cennet” dersiniz ya hani, hepinizdedir cennet… Yaşam hepinizsiniz ama yolun kulu olmak toprakta olmakla mümkündür… Ben toprağa inmem, kul olurum; yoktur böyle bir şey…. Hepiniz o toprak olacaksınız ki kul olasınız, yoksa çorba bile pişiremezsiniz. Diyorsunuz ki “ben çorba yaptım”… Hayırdır nasıl yaptın? İnsanlıkla mı yaptın, yaşamla mı yaptın, sanal boyutlarda topraktaki teknikle mi yaptın, neyle yaptın o çorbayı? Kaçınız çorba pişirdiniz, hangi çorba yarını kodladı, borç hangi borç ödendi, kimin borcunu ödediniz, bana borcunuz var mı, yoksa benim yolumda herkes kendine mi borçlu!?...

Boştur tüm zamanlar boş, zordur zor ama iyi anlayın ki yol olduğunuz zaman öfkeler gerçek kapılardan gider ve size öfkem kalmaz; ben size yarın olurum, ben size hasat yaparım, ben size yaşam katarım. Altın ışığın gücü olurum yüreğinize akarım.

Barış Allah’ın ilmidir… Mutlaka barışık olun, mutlaka!... Ona kızdım, yakışır mı sana kızmak? Kime kızdın, o sensin unutma… Bir tek, bir tek bunu söylemek istedim size.

Çoban insana ilim öğretmez, insan; çobana ilim öğretir iyi anlayın! Çoban “ben herkesi alır taşırım” der, ilmi halikte olur, yolda olur, muktedir olanda olur ama oturduğunda, kontrol kurduğunda, ruhi kapıları kodladığında, murat olduğunda olur…

Soyumda sonsuzluk var, yolumda sistem var, o halde ben kurtuldum diye düşünür herkes. Yaşar, yaşanırsa kurtulur! Eğer yaşar ama yaşanmasa kurtuluş yoktur. Yaşar, yaşanırsa kurtulur!

Tek Medine bir tek mektuptu tüm zamanlara, bilin o Medine’yi, o tek Medine’yi… Hangi mektup? İnsanlık mektubu!... Orada insanlığa mektup verildi, dendi ki; “oku”… Okuyan okudu, okunan okundu, ölüler diyarında anlatan anlaşıldı… Ama anlayan yoktu!... Kimse o mektubu okuyup anlamadı, bunu iyi anlayın. Allah’ın diriliğe indirdiği en güçlü yazıydı o, kimse anlamadı.

Savaş barışı kodlar, yaşam tanrıyı kodlar, insansa yalın olanda kelamı kodlar ama olurda kült olursa mutlak olur; ocak olur. O gün geldiğinde her an olur, ala vere çalışır.

Şimdi canlılar, 39. Kodlamayı yapanlar bu gün bize geldiler ve sorgu sual ettiler. Nereden nereye vardılar ki bizi hak etmeye çalışırlar diye. Karanlık aydınlığı kodlarken burada bu yoğunlukta mutlak kul, oku öğren demez artık. Sadece “insan ol” der… Oku öğren demez artık, biliniz ki; artık okuyan, kendini okumalıdır.

Önünüzde bir tek seçenek var; kini aşıp yolu bulmak!... Başka seçenek yok! Kini aşıp yolu bulan ilme varacak. Kini, kalem olup aşar. Yolu, kurulların kontrolüyle aşar ama zaman kapısına vardığında mutlaka kelama varmalıdır. Kin, nefret sizi yoldan koyar, alı koyar, sizi yoldan alı koyar. Kini, nefreti aşın, mutlaka aşın.

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/233006578

 

 
  Bugün 83 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol