Birlik İlmi
  İMPARATORLUK (3), 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

20.EYLÜL.2017 TARİHLİ İMPARATOR (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Şuana kadar yaşama indirdiğimiz bilgilerin, tümünün gücü, her şeyin gücü haline dönüştü….Ve bilgi kalemi, herkesin levhi kapısı oldu.

Unutmayınız ki doğan güç, aklın kültü haline dönüştükten sonra yedinci güç, akla kalem olur… Bütün bunları anlayın.

Ve deyin ki “ben, her lisanda ilimim”. O zaman, ne olmalı?.. Bütün dillerde sesleşmek gerekecek... Kim yapacak, bunu?.. İnsan.. Peki dili tekse, ne olacak?... Asla yanlış yok. Dili tek olsa da her dili seslendirebilir…..Bunu açık verdim.

Ben burada Türkçe konuşuyorum. Bu benim dilimin Türkçe olduğu anlamına gelir…. Ama ben sizinle farklı bir dilde de konuşurum… Hani dersiniz ya onun dili hakikidir. Aha bu!

Ve bu dili, ben, dinler, dillerim. Ama sizin de bilmeniz gerekir ki ben, Bu Meclise diğer dilleri dilleyebileyim.

Tanrının, insanlık için öngörüleri yoktur. Sadece yaşam kapıları vardır. Herkesin kendi yaşam kapısını bilmesi ve o kapıyı, hak etmesi önemlidir.

Dünya öfkeyi aştığı zaman herkesten, her sesten, dürümlere çekilir. Ve dünya dili, aklın diliyle dilleşir.

Denir ki “yol; Allah yolu”. ..Yapa yapa, öfkeyi aşa aşa görev taşınır… Altın ışığın gücüyle olur, her şey… Ve dünya yolunda, hepimizin yüreği olur…

Suya aklı koyan, suya hakkı koyan ya da suya, sayfa sayfa sistemli kelam olan, her kim varsa ilimle çalışır.

Bizler dünyalıyız. Bugün burada, Bu Meclis toplandı....Bu eclisin yüreğinde, birlik var. Ama birlik kelamında, halik yoksa hak kapıyı açma mümkün olmaz, burada.

Ama burada hak kapı var ve hak olan var. Ve levhi olan var. Yolu kodlayan var. Şarkı, şarkı, şarkı, tüm şarkılar, aklın şarkıları.

Ve bizler, tüm insanlığa, gök çözümleriyle birlikte, ilmin kapısı açtık. Öksüz kalmadı, yaşam. Bugün burada olan, bu çalışma, her insanın kalemiyle oluyor.

Ve bizler, bu kalem olup, tükenen tüm zamanları kodlayabiliyoruz. Öfkemiz asla yoktur. Sağı solu dilleriz, yaşamı dilleriz, ilmi dilleriz ve deriz ki “öğle çok çalışın ki kontrol dışı bilgi asla olmasın”.

Çarık giyenlerin hakkı, Allah’ın ilmi olsaydı, her biri çarıksız inerdi, yüreğe. Bundan sonrada bu böyle olacak.. Nurun kuranı, al ver kuranı değil hak kurandır... Alıp verdiğimiz, yerküredir. Hepimizin yüceliğidir ve insanlığıdır.

Bin insan, bir kapıysa ilmin kalemi, tektir. Ama bin insan kalem olup da tek tek kapı olduğunda artık orada yarın yoktur… Bunların iyi anlaşılması gerekir.

İmparatorluğun görevini üstlendiğimiz güçlü dönemde herkesin kendini dinlemesidir, maksadımız… Ve amaç olarak bunu bekliyoruz, herkesten.

Dağlarım, dağın tepesinde oturan bir Yaradan yoktur. O, sensin. Bunları iyi anla… Hepimiz, Allah’ın diliyiz.. Bunu iyi anlayın… Hepimiz yaşamız, iyi anlayın. Bugün burada olmamız, yarını hak etmemiz için gereken, bir diriliktir.

Ama biz burayı hak etmeseydik, burada olmazdık. Dünya dışının, dünyayı dilleyebileceği bir gün mutlaka gelecektir.. Ama bugün dünya dışı, dünyayı dilleyemiyor…. Dilleyemeyeceğinden de hepimiz bedenli olarak burada bulunmak, mecburiyetindeyiz.

Eğer dünya dışından dünyayı diileyebilseydik, dümenin başına oturmaya gelmezdik.

İki mi bir mi gelir? Tek gelir. Bir tek gelir, dünyaya. Ve o tek olan muktedir olup, gelir. Herkestir, o.. O bir, tekliktir. İşte yaptığımız, budur.

Kurandan öte bir kurandır insan ama bunu hala öğrenmedi. Hala anlayamadı. İmparatorluğun görevlisi değil imparatorluktur, insan, bunu da anlayamadı.

Başkası yok. Bir tektir, insan. Ama anlayamadı. Kuldan öte kuldur. Hologramdan ötedir. Yaşamda kulluk için mutlak olanda, kaynak olmuştur.

Her şey ama her şey Allah’ın dediğidir… Ama tek bir şey var ki Hakk’ın kalemidir, o...İnsan!..

Eğer insan, aklın kalemi olmasa yerkürenin görevi olmazdı. Eğer insan, aklın kalemi olmasa temel diri kalem, kontrol kurmazdı. Eğer insan, kervan olmasaydı, bütün kodlar, toprak toplumu tohumlayıp da yaşama kaynak yapmazdı… Ve eğer insan, kendini hak etmeseydi, kendini dilleyemeseydi, miraç kapıları açılmazdı.

İmparatorluk olarak bu bilgileri verirken, kendi yüreğimizin gücüyle veriyoruz... Öz görevimiz, insanlıktır ve bütüne hizmettir.

Kaç bin kere söyledik. “Nefesinizi güçlendirin” diye. Kaç bin kere söyledik “yaşamınızı tohumlayın” diye… Kaç bin kere. Her birinize, her birinizle dillendik ve dedik ki “hak edin, yolu açın”.

Anlaşmayı yapmadan gelmedik. Tüm ziya olanları, hak teknikle kodlamak üzere, birleşmek üzere, bir anlaşmayla geldik, dünyaya.

Ve biz umut olur ki maya olarak bu çalışmayı sürdürürken, her diri kendini bilir ve geçip, gelir.. Bizim için önemli olan, nurun kalemi olmaktan öte kati kodlama yapmaktır.

Kati kodlamayı yapabilmek muktedir olmaktan öte mutlak olmakla mümkündür. Öyle çok öyle çok görev taşıyoruz ki kini, nefreti bilen, ilmi de bilsin, diledik!… Ne yazık ki kirlendiler. Kinlendiler ve yollarını kaybettiler.

Beş kapımız, aşk kalemde, kodlandı.. Bu beş kapıda, maya tuttu. İşte o beş kapı, hak kapı oldu, tohum oldu. Muradımız tüm zamanların gücünün burada olmasıydı.

Kaleme ilim, yola bilim gerekir. Bize ise kaynak İsrafil gerekir. Biz, oyuz zaman sayfalarında… Ama bu zaman sayfaları, bizi hakikiyetimizi sınırlandıramaz.. Tüm yaşamlarız, biz. Ve tüm kalemlerle birleşiğiz.

Bunu anlatmam gerekmese anlatmazdım. Unutmayınız, doğanın gücü, Hakk’ın kapısının gücüdür ki o kapı artık açıktır.

Karşımıza gelip de seninle çalışamayız diyenlere, ben derim ki “kendinle çalış”... “Sen ve ben tekiz”. “Hadi çalış”.. Oda der ki “sen ve ben yokuz.” “Birliğimiz yok”. “Biz yokuz”. “Öyleyse görevini hak et” derim.

Bundan sonraki süreçte bu böyle olacak. Burada olup da buradan çıkıp, gidenlere hak kelamım şudur. Kendini dille. Kelamını hak et. Aklın kalemi ol ve yolunu bul… Aksi halde bütünün kültünde olamayacaksın. Yolunda tohumların bulunmayacak. Maya olamayacaksın…

Ve bunun neticesi olarak yerkürenin görevlisi olmadığın gibi yaşamında olmayacak….Çünkü yaşamın olsa mahrekte olursun. Yaşamın olsa kalem olursun… Yaşamın, ilimle olur.. Bunu iyi anla.

Unutmayınız, tüm insanlık içindir, bu bilgi.. “Bana, arzın gücü” denmez. “Aklın kültü” denir… Burada olmamın yegane neticesi; kendimi dillememden öte olan neticesi; masadaki insanlığın, bütünün Kübrası olması için ve bunun başarılmasıdır, netice….Ve biz, bunu başardık. Her masada ki yüce, kendindeki gücü hak etti. Bu önemlidir.

Uzun dönemler, çok üzerinde durulan bir meseleydi, bu. Herkesin bir yüreği vardır.. Herkes, kendini bilmelidir. Ve her birimiz, kendimizle olmalıyız…

Bunun ölüler diyarında, gök çözümlemelerini yapanlarca haki dillenmesinden itibaren hak kapılardan geçilip, başarılması mümkün olacaktı.

Bugün bu başarıldı. Hepimizin, hepimizden dileğiydi, bu!. Netice şu; sevgiyle sarıldık yüreklere. Hepsiyiz, biz. Ama o sevgiyle sarıldığımız yürekler, hakkın kapıları.

O kapılar, Allah’ın ilmiyle açıldı... Artık o kapılardan, herkes geçebilecek. Ve geçen, hak kelamla geçtiğinde, kelam kalem olur ve o kendini, hak eder, bilir, var eder….Amacımız, bu!.

Umut olur ki tükenenlerin hepsi hak edilir. Umut olur ki Rahman olan, hakiki insan olur… Mutlaka olur. ..Mutlaka….Ki “OL” dedik.. OL..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/234792980
 

 
  Bugün 34 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol